SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Diyalektik nedir?           (gösterim sayısı: 6.811)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: bedrettin
Konu Tarihi: 01.10.2014- 20:38


Diyalektik nedir?

Diyalektik kavramı, başlangıçta tartışma sanatı, ya da çelişkili yollardan muhataplarını ikna etme sanatı anlamına gelmektedir. Karşıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen akıl yürütme biçimidir, diyalaktik ve Sokratik yöntem, tartışma ve düşünme sanatı olarak diyalektiğin Antik Çağ'daki en yetkin halidir. Değişimin ve hareketin sürekliliği düşüncesi bu aşamada diyalektik olarak ifade edilmiştir. Bir fikirden ya da ilkeden içerdiği olumlu ve olumsuz bütün düşünceleri çıkarma yöntemine diyalektik denilmekteydi.

Resim Ekleme
Diyalektik düşüncenin babası sayılan Heraklitos

Diyalektik kavramı, Yunanca leg sözcüğünden türetilmiştir ve iki insanın karşıt fikirleri tartışması anlamını içerir. Batı dillerindeki diyalektik terimi de Antikçağ Yunanlı’larının seçmek ve toplamak anlamlarına da gelen leg sözcüğünden türetilmiş, Dialektike sözcüğünden alınmıştır. Batılılar sözcüğü, tartışmacılık anlamıyla değerlendiriyorlardı. Bu gün kullanılan bilimsel diyalektik anlayışıyla yukarıda sözünü ettiğimiz diyalektik kavramının hiçbir ilgisi yoktur. kavram günümüzde Metafizik teriminin tam karşıtı olarak, yeni ve bilimsel dünya görüşünü dile getirir.

Platoncu anlayışta fikirler, gerçek anlamına geldiklerinden diyalektik fikirlerin diyalektiğidir.Ama başka yönlerde, duyulur olandan nesnelerin fikirlerine ulaşma ve giderek bu nesnelerin ve bilgilerin saf değişmez ilkelerini ya da yasalarını bulgulama anlayışı olarak da ortaya çıktığı görülür. Heraklitos'un "aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz" sözü diyalektiğin başlangıç halindeki açık tanımını göstermektedir. Diyalektik üzerine bütün çalışmaların başlangıç noktası burasıdır. Oluş ve değişim kavramları bu noktada diyalektik anlayışın temel kavramları olarak belirirler. İlk çağ filozoflarının birbirine zıt yönlerde de olsa diyalektikçi oldukları söylenebilir. Sokrates'te ve Sofistler'de diyalektik yöntemin belirli şekillerde kullanıldığı bilinir. Aristotales, diyalektiğin babası olarak Heraklitos'u değil Elealı Zenon'u gösterir. Zenon'un diyalektiği bir tür özdeşlik düşüncesine dayanır. Zenon, diyalektik yöntemi kullanarak hareketin olanaksızlığı gösterir bir dizi paradoksla. Ona göre evrende görülen çokluk ve çeşitlilik yanıltıcıdır, tıpkı hareketin yanıltıcı bir görünüm olması gibi.

Hegel'e gelindiğinde ise tam bir felsefi çalışmayla ortaya konulur diyalektik.Bir yöntem olarak içerimleri kuramsal bir açıklamayla ortaya konulur.Buna göre diyalektik, Mutlak Fikir'in tez-antitez-sentez diyalektik üçlü hareketiyle gerçekleşmesi ve bunun bu şekilde anlaşılması yöntemi olarak değerlendirilir. Hegel düşüncenin hareketinden sezinlediği diyalektiği, evrenin hareketine yöneltmiştir; çünkü Hegel evreni "maddeleş bir fikir" olarak görürdü. Başka bir açıdan Hegel'e göre düşünce ve varlık özdeştirler aslında. Burada diyalektik, bütün düşüncenin ve varlığın gelişim sürecidir. Marks, bu düşünüş sürecini tersine çevirir, Hegel'in yolundan giderek diyalektiği maddeci bir temelde değerlendirir. Diyalektikte hareket başlangıcından itibaren, çelişki kavramıyla ve dolayısıyla karşıtlık kavramıyla bağlantılı olarak açıklanmaktadır; Marks maddenin hareketinin diyalektik iç-çelişkilerinin ürünü olduğunu ileri sürer ve düşüncenin diyalektiği de bu noktada maddenin hareketinin bilince yansıması olarak değerlendirilir. Bu nedenle Marksist felsefe diyalektik materyalizm olarak ifade edilecektir. Böyle algılandığı içinde diyalektik yöntem, giderek diyalektik hareketin bilimi olarak tanımlanmıştır.

Marks ve Engels ile diyalektik artık tamamen neredeyse bugünkü anlamına kavuşuyor. Bunun en doğru ve akılcı tarifini Engels vermiştir: diyalektik, 'dış dünyada ve insan düşüncesindeki hareketin genel yasalarını inceleyen bilimdir'. Bu tarif ile diyalektiğin gelişmesinin tamamen bilimlerin gelişmesine bağlı olduğunu söyleyebiliriz.


Kaynak: http://diyalektik.nedir.com/#ixzz3Eur42mH0





Bu ileti en son melnur tarafından 05.01.2020- 09:26 tarihinde, toplamda 4 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.01.2020- 07:59


''Diyalektik kavramı, Yunanca leg sözcüğünden türetilmiştir ve iki insanın karşıt fikirleri tartışması anlamını içerir. Batı dillerindeki diyalektik terimi de Antikçağ Yunanlılarının seçmek ve toplamak anlamlarına da gelen leg sözcüğünden türetilmiş, Dialektike sözcüğünden alınmıştır. Batılılar sözcüğü, tartışmacılık anlamıyla değerlendiriyorlardı. Bu gün kullanılan bilimsel diyalektik anlayışıyla yukarıda sözünü ettiğimiz diyalektik kavramının hiçbir ilgisi yoktur. kavram günümüzde Metafizik teriminin tam karşıtı olarak, yeni ve bilimsel dünya görüşünü dile getirir.''

''Bilimsel bir dünya görüşü'' yerine bilimsel dünya görüşünün (maddeci-materyalist) yöntemi olarak nitelendirirsek daha doğru ve anlaşılabilir bir tanım yapmış oluruz. Gerçi, diyalektiğin formel mantığın yasalarından ayrı bir düşünme yasalarına sahip olması nedeniyle onun bir bilim olduğu şeklindeki tanımlamalara da rastlamak mümkündür ama bir kavrayış yöntemi olarak algılanmaya çalışılmasının anlaşılması açısından kolaylık sağlayacaktır, diye düşünüyorum.

Diyalektik her şeyden önce gerçeğin anlaşılmasını sağlayan   ve gerçeğin incelenmesinden çıkarılan bir mantık ve kavrayış yöntemidir. Diyalektik mantık doğanın, toplumsal tarihin ve insan düşüncesinin işleyiş tarzında ve gelişim sürecinde gözlenir. Marksizmin bir bütün olarak kavranması ve anlaşılabilirlik kazanabilmesi için genel anlamda da olsa bilinmesi ve içselleştirilmesi gerekmektedir. Marksizmin internette bulunan birtakım alıntıların ezberlenmesi ve günümüz koşullarına aynen uygulanması anlamına gelmediği   buralarda defalarca   yinelenirken vurgulanmak istenen tam olarak budur. Marksist kavrayış basit mantıksal çıkarımlara ve pragmatik çözümlemelere sıkıştırılmamalıdır.












Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.01.2020- 00:35


Marksizmin bir dünya görüşü ve bu dünya görüşünün felsefesinin de diyalektik materyalizm olması diyalektiğin çoğu kez güncel ya da politik bir konu olmadığı algısına yol açmaktadır. İnternetin de devreye girmesi,yaygınlaşması ve getirdiği olanaklarla bilgi edinme konusunda kolaycılığın ve hatta yüzeyselliğin de arttığını söylenebilir. Evet, internet bilgiye ulaşmayı bir parmak mesafesine düşürmüştür. İyi bir şey; ne var ki, aynı zamanda bu durum, hem yanlış bilgiye erişimi de kolaylaştırmakta ve ezberciliğe de yol açarak   Marksist diyalektiğin edinilmesinin önünü kapamaktadır. Anlamak, kavramak ve içselleştirmek yerine ezberlemek daha cazip hale gelmiş, ve ne yazık ki Marksist olmak, komünist olmak özellikle sanal dünyada OLMAK eylem ve sürecinin yerine tercih edilir olmuştur.

Marksizmin önemi Marks ve Engels başta olmak üzere Lenin'le birlikte pek çok Marksist düşünür ve eylem adamının söylediklerinin birebir taklit edilmesi değildir. Marksist külliyatın elbette önemi yadsınmamalı ama Marksizm bir ansiklopedi değildir. Bugünün nesnelliğine Marksist yaklaşım geçmişte söylenenlere öykünmekten değil, marksist diyalektiği edinmekten geçmektedir. Ama işte, diyalektiğin salt felsefi bir kavram olarak nitelenmesi ve sadece doğa felsefesiyle ilişkilendirilmesi ve bir ölçüde kavranması ve içselleştirilmesinin zorluğu kendini Marksizm ile ilişkilendiren devrimci ve sempatizan kesimlerin de ilgi alanlarının dışında kalmasına yol açmaktadır. Oysa tekrar tekrar altının çizimesi gereken şey, Marksistler için diyalektiğin öneminin tartışılmazlığı olmalıdır.

Marksizmin önemi kuşkusuz bir külliyata sahip olması, ve hem kapitalizmin işleyiş yasaları ile tarihsel-toplumsal dönüşümün yasalarını ortaya çıkarmış olması ve sonuçta ideolojik anlamda bir gelecek vizyonu oluşturmasından kaynaklanmaktadır ki, bu sürecin en önemli ayağı diyalektiktir. Diyalektik hareketin ve değişimin temel motor gücüdür. Olguları ve süreçleri anlayabilme, kavrayabilme ve sonuçta içselleştirebilmenin öncelikli anahtarıdır. Daha ileri gidebilir ideolojik ve teorik olanın güncel ve nesnel olana uyarlanabimesinin de yolunun diyalektik yöntemden geçtiği söylenebilir. Bir marksistin ya da öyle olduğu iddiasında bulunan birinin düşünme mantığından diyalektiği çektiğimizde ortaya kuru bir ezbercilikten başka bir şey kalmaz ve çoğu kez de bu durum yanlış bir yorumlayış ve konumlanıştan başka bir şeye de yol açmaz.

Diyalektik bu derece önemli bir kavram ve bu yüzden de her sosyalist ve devrimci için önemsenmesi gereken bir kavrayış yöntemidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.06.2021- 00:19


Diyalektiğe güncel bakışlar

Diyalektik, durmaksızın değişmekte ve etkileşmekte olan bir dünyayı kavramada karşılaşılan güçlüğü, herhangi bir şeye ilişkin anlayışımızı hem onun o hale gelmesini sağlayan süreci hem de içinde yer aldığı daha geniş etkileşimsel bağlamı o şeyin oluşunun yönleri olarak kapsayacak biçimde genişleterek çözmeye yönelik bir girişimdir. Diyalektik, bir tarihe sahip ve dışsal bağlantılara sahip bir şey olarak genel geçer “şey” anlayışının yerine, onun tarihini ve olası geleceklerini içeren süreç anlayışını ve diğer ilişkilerle olan bağlarını onun oluşunun bir parçası olarak içeren “ilişki” anlayışını koruyarak gerçeklik konusundaki düşüncemizi yeniden yapılandırır.

Resim Ekleme

Ufuk Akkuş

Marksizm dünyayı analiz etmek ve dönüştürmek için önemli bir kılavuzdur. Diyalektik ise marksizme ilişkin anlayışımızı kavrayarak ilerletmek için gereksinim duyduğumuz yöntemdir. Marksist yöntem dediğimizde aslında diyalektik yöntemden bahsediyoruz demektir. Doğayı kavramanın aracı olarak diyalektik materyalizm, tarih ve siyaseti kavramak için de tarihsel materyalizm marksist yöntemin temel izlekleridir. Lenin, Marx ile Engels’in tüm yazışmalarının odağında diyalektik kavramının merkezi bir konumda olduğunu söyler.

Bertell Ollman ve Tony Smith, “Yeni Yüzyılda Diyalektik” adlı kitabında diyalektik kavramının marksist yöntemde temel ekseni oluşturmakla birlikte diyalektik çalışmaların yeterli hacim ve önemde olmadığını iddia eder. 20 makaleden oluşan kitapta; bugün diyalektik üzerine çalışan önemli marksist düşünürlerin bazılarının diyalektiğin güncel durumuna ilişkin görüşlerinin dile getirildiği belirtilir.

Marx, diyalektik üzerine ayrı bir kitap yazmamıştır. Hegel’in diyalektik yöntemi konusundaki yeniden yapılandırmayı açıklığa kavuşturacak bir çalışma yapmak istediğini söylese de bu konuya dönememiştir. Diyalektik konusunda açıklama Marx’ın bazı eserlerinde bölük pörçük bir halde bulunur. Ancak eserlerini kaleme alırken gerek hazırlık sürecinde gerekse yazıya dökerken diyalektik yöntemi kullanır. Batı düşünce geleneğinde diyalektiğin Herakleitos ile başladığı söylenir. Sokrates, Aristoteles ve Kant’tan sonra en yetkin şeklini Hegel’de bulur. Hegel diyalektiğinin kendi entelektüel gelişiminde oynadığı rolü Marx belirtmiştir. Ayrıca Lenin, Hegel’in Mantık kitabı anlaşılmadan Marx’ın diyalektiğinin tam olarak özümsenemeyeceğini belirtir. Ollman ve Smith’e göre; Hegel ‘in modern düzenin uzlaşmaz karşıtlıklarının modern devlette yeterince aşıldığı yolundaki iddiasını Marx’ın kesin olarak reddettiği tartışılmaz bir gerçektir. Dolayısıyla Hegel’in diyalektiğinin olumlayıcı olduğu noktada Marx’ın diyalektiği eleştiricidir. Ayrıca Marx’ın diyalektiği, eski Yunanlılardan Hegel’e kadar Batıdaki diyalektik düşünüşe damga vuran kopuk entelektüel tefekkürden çok büyük ölçüde pratik eylemliliğe dayalı bakış açısını temel alarak gelişmiştir. Diyalektik, dünyada süregiden somut değişiklikleri ve etkileşimleri gözden kaçırmadan ve çarpıtmadan yakalayan bir düşünme biçimi ve bir dizi bağlantılı kategoridir.

Ollman ve Smith’e göre yüz yüze olduğumuz soru şudur: İnsanların bugün daha diyalektik olarak düşünmelerine yardımcı olabilir miyiz? Bunu yapmayı denemekten başka seçeneğimiz yok, çünkü ilgili bağlantıları ve daha büyük resmi daha fazla kavramak, diyalektik ile sınıf bilinci kazanma arasındaki ilişki nedeniyle, herhangi bir komünist geleceği ortaya çıkarmanın zorunlu bir ön koşuludur.  

Toplumdaki her şeyin birbiriyle bir şekilde ilişkili olduğunu ve bu ilişkilerin oluşturduğu bütünün yine bir şekilde ve belirli bir hızda değiştiğini kimse yadsımayacaktır elbette. Ne var ki pek çok insan bu süreçte toplumun sadece bir parçasına ve belirli bir andaki haline bakar, onu diğer parçalardan ayırır ve durağan olarak ele alır. Bu parçalar arasındaki bağlantılar (bu parçaların gerçek tarihi ve daha fazla gelişme potansiyelinde de aynıdır) bu parçaların her birinin ne olduğuna dışsalmış gibi düşünülür. Böyle olunca da tüm bunların parçaların tam olarak anlaşılması için zorunlu olduğu görülmez. Diyalektik alternatif bütünü veri almakla işe başlar. Bütünü oluşturan karşılıklı bağlantılar ve değişimler, bir şeyin ne olduğunun ayrılmaz parçaları, onun varoluşuna içsel şeyler ve onu tamamıyla anlamanın asli öğeleri olarak görülebilir. İçsel ilişkiler felsefesi denilen bu anlayışta bağımsız ve özünde cansız şeylerin dünyası yerine düşüncemizde karşılıklı bağımlılık ilişkileri içindeki süreçlerin dünyası gelmiştir. Diyalektik karşılıklı bağımlılık içindeki ve sürekli evrim halindeki süreçlerden oluşan dünyayı ve aynı zamanda böyle bir dünyayı soruşturan düşünürlerinden önde geleni olan Marx’ı yorumlamanın en makul aracıdır. Tabi ki aynı zamanda kapitalizmi anlamak için de temel bir yöntemdir.

Kitaptaki makaleler, doğanın diyalektiğinden ekolojist harekete, zaman mekan diyalektiğinden teoloji, tarih ve toplumsal bilince; Troçki, Lenin ve Lukacs’ın diyalektik hakkındaki görüşlerinden diyalektik ve devrime, küreselleşmenin diyalektiğinden sermayenin diyalektiğine, sistematik diyalektikten marksist-feminist diyalektiğe dek geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Gerek içinde bulunduğumuz toplumu analiz etmek, gerekse de Marx’ın eserlerinde kullandığı yönteme vakıf olabilmek için diyalektik yöntemin esaslarını öğrenmek isteyen okurlara, son dönem diyalektik üzerine çalışan değişik bilim dallarındaki düşünürlerin makaleleri yetkin bir biçimde ve güzel bir çeviri ile sunuluyor.

KÜNYE: Bertell Ollman ve Tony Smith, Yeni Yüzyılda Diyalektik, İngilizceden çeviren: Şükrü Alpagut, Yordam Kitap, 2001, 351 sayfa.

https://ilerihaber.org/icerik/diyalektige-guncel-bakislar-127372.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.01.2023- 01:21


Lefebvre’nin diyalektiğe bakışı

Tarihsel materyalizm oluşur oluşmaz içinden çıktığı felsefeye karşı, Hegelciliğe karşı, Feuerbach’ın felsefesine karşı ve genel olarak felsefeye karşı konumlanır. Felsefenin vardığı sonuç hakikatin bütünlükte bulunduğudur. Bu noktada kendisinin üstün, etkili, bütünlüklü faaliyet olmadığını kavrayarak kendini mahkum eder. Hakikat somuttur. Felsefi soyutlamaların etkisi sınırlıdır. Gerçekte ne mutlak bir hareketsizlik ne de tinsel bir öte vardır. Salt düşünüm yoluyla dünyanın üstüne yükselmek demek aslında düşünümün içinde hapsolmak demektir. Hakiki somut evrensellik praksis üzerinde temellenir.

Resim Ekleme
 
Ufuk Akkuş

Eserlerinde diyalektik yöntemi kullanan ve materyalist anlayışla tarihi ve toplumu analiz eden Karl Marx’ın hiçbir eserinde diyalektik materyalizm terimi yer almaz. Marx’tan sonra Marksizm'i geliştirmek isteyen Marksistler bu terimi kullanmışlardır. Diyalektik materyalizmin teorik ve felsefi kökenleri üzerine tartışmalar ise hem Marx hem de Marksistler tarafından sürdürülmüştür.

Fransız Marksist Henri Lefebvre 1938 yılında yazdığı “Diyalektik Materyalizm” adlı kitapta diyalektiğe bakışını ortaya koyarken kurumsal Marksizm'le ve Marksizm içi ve dışındaki dogmatiklerle de hesaplaşıyor. Lefebvre’e göre kurumsal Marksistlerin sistematik doğa felsefesi olma yönelimine girmesi, pozitif bilimler ve özellikle de fizik adına felsefeyi bu bilimlerin sonuçlarını toparlayacak ve dünyanın kesin bir görünümünü çıkaracak bir çerçeve olarak görme eğilimine yol açıyordu. Hegel ve Hegelciliğe yönelik artan bir küçümseme, Marx’ın gençlik eserlerinin idealizmle malul olduğu için reddi, Marx’ın felsefi ve bilimsel yazıları arasında bir kopuş görme fikriyatı baskındı. Bundan hareketle Marksizm ve materyalizm basitleştirilip pratik ve maddi dünyanın yorum olmaksızın incelenmesine indirgendi. Kurumsal Marksistler ekonomik kriz (1929-1933) dönemi ve sonrasında Marksizm'i tek bir bilime (siyasal iktisat) indirgedi. İnsani gerçekliği ele alan diğer bilimleri yani sosyolojiyi reformizm içerdiği gerekçesiyle, psikolojiyi ise burjuvalaştığı için reddettiler. Ayrıca Marx’ın “1844 El Yazmaları”nda kullandığı yabancılaşma kavramını da reddettiler veya ancak belirli çekinceler ve şartlarla kabul ettiler. Kurumsal Marksistler, yani doğmatikler bu kavramı, Marx’ın düşüncesinin sadece bir aşaması olarak, gerek diyalektik materyalizm felsefesinin keşfedilmesi gerekse de bilimsel siyasal iktisadın tesisiyle (Kapital) hızla geçilen bir aşama olarak görmüşlerdir. Lefebvre’e göre onların korkuları bu kavramın kadının, sömürgelerin, emeğin, işçinin, tüketim toplumunun yabancılaşması gibi pek çok yabancılaşma biçiminin ortaya çıkarılıp eleştirilmesine olanak tanımasıdır. Ayrıca yabancılaşma kavramının sosyalizm içindeki ideolojik ve politik yabancılaşmaları da ortaya çıkarıp sistemin eleştirilmesine yol açacağı risklerden kaçınmışlardır.

Lefebvre, bu kitabın insani ve toplumsal gerçekliğin içindeki diyalektik hareketleri temel aldığını, doğadaki diyalektiği değil yabancılaşma kavramını ön plana çıkardığını ve sistematik felsefeyi bir kenarda bıraktığını söyler ve kaba ekonomizm ile insanı dışlayan sosyolojizmin yanı sıra insanı dışlayan bir maddi yaşama vurgu yapılmasına da karşı çıktığını belirtir. Dolayısıyla Marx’ın, her tür sistematik felsefenin radikal bir eleştirisini içerdiği halde haksız yere felsefi diye nitelenen, gençlik eserlerini yeni bir gözle okumamız gerekliliği ortaya çıkar.

Hegel’in sadece fenomenolojisini değil, aynen Lukacs gibi bütün sistemini inceleyerek tartışma yürütüyor Lefebvre. Formel mantığın sabit gerçeklik ve evrensellik iddialarını eleştiren Lefebvre; aşırı formelleştirmenin, kesin tanımlar yapmanın dinamik bütünlüğü dondurmak ya da parçalamak anlamına geldiğini savunuyor. Toplumsal ve doğal gerçekler sabit tanımlar yapmayacak kadar bütünseldir. Bir yanda aşırı formelleştirme, biçimsel mantığı ön plana alarak gerçeğin bilgisine varmak için sosyal bilimlerde de matematiksel model kullanma ve kesin doğrulara ulaşma var. Bunun muadili ise hiçbir şeyin zemininin olmadığını, her şeyin sürekli aktığını ve başıboş şekilde aktığını söylemektir. Buna eski diyalektik der Lefebvre ve bu iki görüşün de karşısındadır. Yani Lefebvre, “gerçeklik yoktur” ile “mutlak gerçeklik” vardır arasında bir orta yolu benimsiyor.

Hegelci düşünce de gerçeklik kavramdan türetiliyor. Buna karşın Lefebvre, pratiğin yaratıcılığına vurgu yapıyor. Hegel doğanın da doğa üzerinden insanlığın da kavramdan türediğini iddia ediyor. Marx’ın “Felsefenin Sefaleti”, “Hukuk Felsefesinin Eleştirisi" ve “Kutsal Aile” kitapları hep bu Hegelci spekülasyonun eleştirisidir. Eylemin kendisi yerine eylem kavramından bahseden Hegel bütünsel bilginin karşısındadır. Tüm dünyayı kendi kafasından bulup çıkarıyor ve dünyanın bilgisine ulaşıyor. Lefebvre’e göre Hegel’in söylediği şey öznel mistisizm anlamına geliyor. Bu, çelişkinin ortadan kaldırılmasıdır. Mutlak tin sona ermişliği gösterir. Önceki çelişkiler aşılmıştır. Bu filozofların bilgiye dayanarak dünyayı kafalarından çekip çıkarmaları onlara önemli bir rol yükler. Tam da bu nedenle genç Marx pek çok yerde felsefeyi aşmaktan söz eder. Hegel’in sorunu, oluşun yerine oluş vizyonunu-kavramını getirmesidir. Hegel oluşun somut niteliklerinden bahsetmez. Gelinen son noktanın Hegel’deki yansıması Prusya devletidir. Mutlakçı baskıcı Prusya devleti değil, liberal Prusya devleti insanlığın geleceği son nokta olarak anlatılır. Hegel insandan bahsederken bilinçteki insandan bahsediyor. İnsan faaliyeti dediğinde bilinçsel faaliyet görüyoruz. Servet, devlet kavramları da bilinçsel unsurların cisimleşmiş şekilleri olarak ele anlıyor.

Lefebvre kitabında tarihsel materyalizm kavramı konusunda da tartışmaya giriyor. Bu bağlamda, “Sefaletin Felsefesi” (Bu esere karşı, Marx “Felsefenin Sefaleti” adlı eleştirel bir kitap yazmıştır) kitabı yazarı Feuerbach ile “Biricik ve Mülkiyet” kitabının yazarı anarşist Max Stirner’in görüşlerini de eleştiriyor. Lefebvre’e göre Feuerbach insana baktığında duygusal ilişkiler görüyor. Toplumsal dünyayı onu meydana getiren bireylerin canlı, bütünlüklü faaliyeti olarak kavrayamıyor. Marx’ın materyalist tarih kavrayışı toplumsal dünyayı oluşturan bireylerin canlı, bütünlüklü faaliyeti, hayatın üretimi, yeniden üretimi, doğayı nasıl dönüştürdüğü, bu sırada toplumsal ilişkilerin, sınıf-mülkiyet ilişkilerinin nasıl geliştiği üzerinedir. Bireyler kendi yaşamlarını ürettikleri şekilde var olurlar. Yaşam bilinçten önce gelir. Lefebvre, Marx’a atfen bilincin başından itibaren toplumsal bir ürün olduğunu ve her zaman öyle kaldığını söyler. Marx, başlangıçta bilincin sürü bilinci olduğunu ve iş bölümü ile gerçek ve etkili bilinç haline geldiğini söyler.

Stirner de bireyi toplumdan ve iş bölümünden ayrı ele alır ve birey yüceltmesinin yanı sıra onun güç kazanmasını ister. Bunun için de bireyin toplumsallığın ve kutsallığın bütün biçimlerine isyan etmesi gerektiğini söyler. Marx’a göre bu, küçük burjuva memnuniyetsizliğinin dışa vurumudur. Birey övgüsü yapılarak kurumlara, değerlere karşı isyan çağrısı ile bir sonuç alınamaz. Bireyi ahlaki normlarla kuşatılmış olarak görenler, devletin bireyin üstüne çöktüğünü söyleyenler, bireyin toplum tarafından bir kalıpta eritildiğini söyleyenler var. Buna karşı, bireye “Sen bireyliğini yeniden kazanırsan o zaman güçlenirsin.” deniliyor (Günümüzde kişisel gelişim kitapları, Nietzsche, postmodern akımlar ve varoluşçuluk vb.). Bu tutum Marx’a göre sınıf ve cinsiyet körü bir yaklaşım içeriyor. Lefebvre’e göre yaşamın anlamı insan potansiyelinin tam anlamıyla gelişmesinde yatar. Toplumsal ilişkilerin sınıf karakteri ise bunu engelliyor. Bizim mücadele etmemiz gereken sınıfsal karakterdir.

Henri Lefebvre “Diyalektik Materyalizm” adlı kitabında formel mantığı, formel mantığı eleştiren Hegelci idealizmi, Marksizm'i siyasal iktisada indirgeyen ekonomizmi ve Marksizm'i doğa felsefesine dönüştüren kurumsal Marksistleri Marx’ın metinleri ışığında eleştirerek hakikati anlamanın temel yolu olarak diyalektik materyalizmin bütünlüklü, özgürleştirici ve praksise dayalı yapısını ortaya koyuyor.

Not: Bu yazıyı kaleme alırken sevgili Ateş Uslu hocamın Youtube’taki 11 bölümlük Marksist Teori Okumaları-Lefebvre-Diyalektik Materyalizm seminerlerinden oldukça yararlandım.

Künye: Diyalektik Materyalizm, Henri Lefebvre, Çev. Barış Yıldırım, Sel Yayıncılık, 2021, 116 sayfa.

https://ilerihaber.org/icerik/lefebvrenin-diyalektige-bakisi-149722



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Diyalektik materyalizm nedir? bedrettin 0 4447 01.10.2014- 21:10
Konu Klasör Hegel’in Diyalektik Yöntemi ve Diyalektik Anlayışı... melnur 0 1181 12.05.2020- 00:28
Konu Klasör Devrim ve Diyalektik hakkı 0 3058 10.02.2016- 11:47
Konu Klasör Diyalektik düşüncenin kökenleri... melnur 0 1178 12.05.2020- 00:36
Konu Klasör Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm melnur 9 9306 09.09.2013- 12:55
Etiketler   Diyalektik,   nedir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS