SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
VforVendetta
[ VforVendetta ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 10.11.2013
İleti Sayısı: 67
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: VforVendetta
Cevap Tarihi: 25.10.2014- 00:47


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: VforVendetta yazmış

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Marksizmde hukuk doktrini yok. Çünkü salt ekonomi üzerine teoriyi kuruyor.Komunizm gerçekleşince devlet ve hukuk sisteminin kendiğiliğinden anlamsızlaşıp sönümleneceği söylüyor. Bence böyle bir tahmin bilimsel değil ütopik.


Bu da hukuk doktrinin olmaması ile ilgili bir durum. Her ne kadar devrimci de olsalar insanların iyi ahlaklı ve idealist olmalarına güvenip sistem sağlıklı bir şekilde inşa edilebilir mi, anayasa mahkemesi, sayıştay gibi idari ve mali denetim kurumları olmadan partinin kendi kendini denetlemesi oldukça zor. Kuvvetler ayrılığı olması gerekir.

Bence laf olsun diye tartışmaya çalışıyorsun. Hukuk sistem demektir, en kötü sistem bile hukuksuz olmaz. Sosyalizmde hukuk yok demek, isteyenin istediğini yaptığı kuralsız kaotik bir yapı demektir. Kapitalizmin işleyiş biçimini savunuyorsun, farkında değilsin.




Yazdıklarim kafadan kendimin uydurdugu şeyler değil biraz arastirirsan sende goruceksin sosyalist hukuk diye birşey var ama komunist aşamada marxa göre ezen ve ezilen olmayan sinifsiz bir toplum olacağı için bütün çatışma ve çelişkilerin sihirli bir el değmiş gibi ortadan kalkacağını ve burjuva sisteminin ürünü olan hukukun da artık olmayacağını savunur çünkü hukuk da din gibi kapitalizmin üst kurumlarıdır benim görüşüm çatışma ve çelişkiler kabul edilebilir seviyeye inebilir kapitalist ötesi bir sistemde ve her sistem kendi hukukunu yaratır,dönusur,evrimlesir ama vardan yok olmaz nasılki yoktan var olamayacağı gibi.



İyi de konu sosyalizm değil miydi? Neden komünizme geçtiniz? Kapitalizm çözümlemeleri anlaşılmadan komünizm, komünizm anlaşılmadan sosyalizm anlaşılmaz diye defalarca yazdık. Sosyalizmde hukuk yanıtlanmaya çalışılmış siz komünizme sıçrama yapmışsınız. Bu şekilde tartışmanın kimseye yararı olmaz ki! Oradan oraya sıçrama yapıp durmuşsunuz!

Komünizmde hukuk da olmayacak, devlet de olmayacak, iş bölümü de olmayacak vb. Bu durum komünizmin kuralsız, organizasyonsuz, bir sistem haline getirmez. Bunların hepsi bir şekilde olacaktır. Marks ''komünizmin ileri aşamalarındaki devlet''den söz ederken bildiğimiz anlamda bir devleti işaret etmiyordu. Bunun gibi. Komünizm bir anlamıyla aracısızlıktır. İnsanların kendi kendilerini aracısız yönetmeleri demektir. Hemen üstte saydıklarımız, devlet dahil, komünizmde olacaktır ama yukarıdan dayatılan biçimiyle değil. Bu yüzden kaptalizm altyapı ve üstyapısıyla anlaşılmalı. Bu yüzden komünizmin bilimsel çıkarım olduğu anlaşılmalı, bu yüzden sosyalizme komünizmden bakılmalı. Bu yapılmadığında bildiklerimizi sandıklarımız şeyler, birbiriyle ilgisiz ve anlamsız kuru bilgiler yığını haline gelir ve anlaşılmaya yol açmaz.





Konuyu biraz daha belirgin hale getirmek isterim.Esasında aynı düşünüyoruz yalnız yöntem konusunda ayrışıyoruz. Ben de aracısız, doğrudan ve yerinden öz yönetim biçiminin olması gereken en ideal yönetim biçimi olduğunu düşünüyorum. Ancak yukarıda belirttiğiniz aracısız, insanları kendi kendini yönettiği bir sisteme Stalinist bürokratik ve aşırı merkeziyetçi bir yönetimle geçmenin biribiriyle çeliştiğini düşünüyorum. Nitekim Sovyet döneminde parti politikacıları ve bürokratlar halktan daha iyi koşullarda yaşarken emekçiler aynı ayrıcalıklara sahip değildiler. Bürokratik merkeziyetçi yapı kendi ayrıcalıklarını yaratıp tıpkı kapitalizmdeki burjuva sınıfına benzer bir görünüm teşkil ediyorlardı. Şunu demek istiyorumki sosyalizmi komunizmin birinci aşaması olarak kabul edersek merkezi bürokratik yapı yerinden yönetimi nasıl tatbik edecek, bunu anlamakta açıkçası güçlük çekiyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 25.10.2014- 21:45


Alıntı Çizelgesi: VforVendetta yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: VforVendetta yazmış

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Marksizmde hukuk doktrini yok. Çünkü salt ekonomi üzerine teoriyi kuruyor.Komunizm gerçekleşince devlet ve hukuk sisteminin kendiğiliğinden anlamsızlaşıp sönümleneceği söylüyor. Bence böyle bir tahmin bilimsel değil ütopik.


Bu da hukuk doktrinin olmaması ile ilgili bir durum. Her ne kadar devrimci de olsalar insanların iyi ahlaklı ve idealist olmalarına güvenip sistem sağlıklı bir şekilde inşa edilebilir mi, anayasa mahkemesi, sayıştay gibi idari ve mali denetim kurumları olmadan partinin kendi kendini denetlemesi oldukça zor. Kuvvetler ayrılığı olması gerekir.

Bence laf olsun diye tartışmaya çalışıyorsun. Hukuk sistem demektir, en kötü sistem bile hukuksuz olmaz. Sosyalizmde hukuk yok demek, isteyenin istediğini yaptığı kuralsız kaotik bir yapı demektir. Kapitalizmin işleyiş biçimini savunuyorsun, farkında değilsin.




Yazdıklarim kafadan kendimin uydurdugu şeyler değil biraz arastirirsan sende goruceksin sosyalist hukuk diye birşey var ama komunist aşamada marxa göre ezen ve ezilen olmayan sinifsiz bir toplum olacağı için bütün çatışma ve çelişkilerin sihirli bir el değmiş gibi ortadan kalkacağını ve burjuva sisteminin ürünü olan hukukun da artık olmayacağını savunur çünkü hukuk da din gibi kapitalizmin üst kurumlarıdır benim görüşüm çatışma ve çelişkiler kabul edilebilir seviyeye inebilir kapitalist ötesi bir sistemde ve her sistem kendi hukukunu yaratır,dönusur,evrimlesir ama vardan yok olmaz nasılki yoktan var olamayacağı gibi.



İyi de konu sosyalizm değil miydi? Neden komünizme geçtiniz? Kapitalizm çözümlemeleri anlaşılmadan komünizm, komünizm anlaşılmadan sosyalizm anlaşılmaz diye defalarca yazdık. Sosyalizmde hukuk yanıtlanmaya çalışılmış siz komünizme sıçrama yapmışsınız. Bu şekilde tartışmanın kimseye yararı olmaz ki! Oradan oraya sıçrama yapıp durmuşsunuz!

Komünizmde hukuk da olmayacak, devlet de olmayacak, iş bölümü de olmayacak vb. Bu durum komünizmin kuralsız, organizasyonsuz, bir sistem haline getirmez. Bunların hepsi bir şekilde olacaktır. Marks ''komünizmin ileri aşamalarındaki devlet''den söz ederken bildiğimiz anlamda bir devleti işaret etmiyordu. Bunun gibi. Komünizm bir anlamıyla aracısızlıktır. İnsanların kendi kendilerini aracısız yönetmeleri demektir. Hemen üstte saydıklarımız, devlet dahil, komünizmde olacaktır ama yukarıdan dayatılan biçimiyle değil. Bu yüzden kaptalizm altyapı ve üstyapısıyla anlaşılmalı. Bu yüzden komünizmin bilimsel çıkarım olduğu anlaşılmalı, bu yüzden sosyalizme komünizmden bakılmalı. Bu yapılmadığında bildiklerimizi sandıklarımız şeyler, birbiriyle ilgisiz ve anlamsız kuru bilgiler yığını haline gelir ve anlaşılmaya yol açmaz.





Konuyu biraz daha belirgin hale getirmek isterim.Esasında aynı düşünüyoruz yalnız yöntem konusunda ayrışıyoruz. Ben de aracısız, doğrudan ve yerinden öz yönetim biçiminin olması gereken en ideal yönetim biçimi olduğunu düşünüyorum. Ancak yukarıda belirttiğiniz aracısız, insanları kendi kendini yönettiği bir sisteme Stalinist bürokratik ve aşırı merkeziyetçi bir yönetimle geçmenin biribiriyle çeliştiğini düşünüyorum. Nitekim Sovyet döneminde parti politikacıları ve bürokratlar halktan daha iyi koşullarda yaşarken emekçiler aynı ayrıcalıklara sahip değildiler. Bürokratik merkeziyetçi yapı kendi ayrıcalıklarını yaratıp tıpkı kapitalizmdeki burjuva sınıfına benzer bir görünüm teşkil ediyorlardı. Şunu demek istiyorumki sosyalizmi komunizmin birinci aşaması olarak kabul edersek merkezi bürokratik yapı yerinden yönetimi nasıl tatbik edecek, bunu anlamakta açıkçası güçlük çekiyorum.



Devlet olacaksa bürokrasi de olacaktır. Size şunu sormak istiyorum ''stalinist bürokrasi'' ile stalinist olmayan bürokrasi arasında nasıl bir fark olmalı? Belki de Stalinist bürokrasi lafı SSCB'nin çöküşünden sonra uydurulmuş bir laftır!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.10.2014- 15:54


Alıntı Çizelgesi: VforVendetta yazmış


Konuyu biraz daha belirgin hale getirmek isterim.Esasında aynı düşünüyoruz yalnız yöntem konusunda ayrışıyoruz. Ben de aracısız, doğrudan ve yerinden öz yönetim biçiminin olması gereken en ideal yönetim biçimi olduğunu düşünüyorum. Ancak yukarıda belirttiğiniz aracısız, insanları kendi kendini yönettiği bir sisteme Stalinist bürokratik ve aşırı merkeziyetçi bir yönetimle geçmenin biribiriyle çeliştiğini düşünüyorum. Nitekim Sovyet döneminde parti politikacıları ve bürokratlar halktan daha iyi koşullarda yaşarken emekçiler aynı ayrıcalıklara sahip değildiler. Bürokratik merkeziyetçi yapı kendi ayrıcalıklarını yaratıp tıpkı kapitalizmdeki burjuva sınıfına benzer bir görünüm teşkil ediyorlardı. Şunu demek istiyorumki sosyalizmi komunizmin birinci aşaması olarak kabul edersek merkezi bürokratik yapı yerinden yönetimi nasıl tatbik edecek, bunu anlamakta açıkçası güçlük çekiyorum.



Aynı şeyleri düşünmüyoruz. Sosyalizmin ( ve dolayısıyla komünizmin) kavranışı konusunda da aynı yerde değiliz. Eleştiri olarak sıraladıklarınızın sosyalist ideolojinin bütünselliği ile hiç bir ilişkisi olmadığını da söyleyebilirim. Baştan beri hep aynı şeyleri ısrarla yineleyişimin nedeni de bu zaten. Sosyalist ideolojinin bütünselliği içselleştirilmedikçe spesifik konuların anlaşılması çok kolay olmuyor.

Kısaca değinilecekse, komünizm madem ki sınıfların ve devletin olmadığı, sınıfları yaratan koşulların tamamen ortadan kalktığı ve ''yeni bir toplum'' ile ''yeni bir insan tipi''nin ortaya çıkması, o zaman bu devrimci dönüşümlerin gerçekleştirilebilmesi için hem uzun bir sürece ve hem de bu değişimleri sağlayacak bir bakış açısına-ideolojiye sahip olmak gerek. İşte bu, sosyalist ideolojinin bütünlüklü yapısıdır. Bu sağlanmadan süreç içindeki spesifik konuların çözümlemesini yapıp anlayabilmek gerçekten zor oluyor, daha doğrusu mümkün olmuyor.

Bir kere komünizme varılacak sosyalist süreçte proleter diktatörlük bu sürecin olmazsa olmazı.   Proleter diktatörlük dediğimiz şey ise, işçi sınıfının devletidir. Nedeni, nasılı bir yana bunu mutlaka bir gereklilik, bir zorunluluk olarak benimsemek durumundayız. Proleter diktatörlük yani işçi sınıfı devleti olmadan kapitalizmden komünizme geçmek mümkün değildir. ( Bu konunun bir sosyalist için tartışılabilirliğinin olmaması gerek.) Tartışılacaksa bu noktadan sonra başlamak gerek. Yani proleter diktatörlüğü kabul edeceğiz ve sonrasında ortaya çıkabilecek sorunları ( ya da SSCB'de ortaya çıkmış sorunları) konuşabilmeliyiz. Ayrıca bu konunun konuşulması için hem teoriyi bilmek gerekir ve hem de SSCB bazında tartışılacaksa elimizde çok sağlıklı verilerin olması gerekecektir. Kulaktan dolma bilgilerle, Troçkistlerin ezberleriyle veya burjuva ideologların saldırı tezleriyle konuya yaklaşmak hiç bir yarar getirmediği gibi, konunun anlaşılmasını da zorlaştırıyor.

Devlet varsa ve sınıfsal karakteri ne olursa olsun, orada bürokrasi olacaktır. Bir kere bunu da kabul edeceğiz. Eleştiri bu konuda ortaya çıkmamalı. Eleştiriler ya da kaygılar bürokrasinin kalıcılığı konusunda ortaya çıkmalıdır ve buraya odaklanılmalıdır. Yoksa devletin ve bürokrasinin olmadığı bir yapı ile hiç bir şekilde komünist bir topluma varılamayacağı bilinmelidir. Lenin ''devletimiz bürokratik ur'lu bir devlet olacaktır'' derken de, bu konuda,   hem bir zorunluluğun altını çizmekte ve hem de bu konudaki kaygılarını dile getirmektedir.

Sosyalist ideolojinin bu konuda söyledikleri var: devlet memurunun gerektiğinde geri çağrılabileceği, alacağı maaşın işçi maaşından yüksek olmayacağı ve proleter devletin eski tip bir devlet( kapitalist devlet) olmayacağı yönünde. Yapılması gereken olabildiğince budur. Yine tekrar etmek zorunluluğu var, bütün bunlar nesnel koşullara uygun bir biçimde gerçekleştirilmeye çalışılmalı ve hiç bir şekilde biçim öz'ün yerine ikame edilmemelidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.10.2014- 16:20


Sovyetlerin çözülmesiyle birlikte çeşitli çevrelerden ''yeni bir sosyalizm'', ''21.yüzyıl sosyalizmi'' gibi arayışlar(!) ortaya çıktı. Sadece ülkemizde değil, dünya sol hareketinde de bu yönde eğilimlere rastlandı. Gerçeği, bilimseli ortada dururken yapay ve bilim dışı bu eğilimlerin bir sonuç vermesi beklenemezdi. Bir sonuca da varmadı zaten. Ama bir etkisi oldu, bu eğilimler toplumsal alanda ve işçi sınıfı saflarında   bir yılgınlığa da yol açtı. Hem bir yılgınlık ve hem de bilimsel sosyalizmden sapma anlamına gelecek eleştiriler. Buradaki eleştirilerin(!) de bu iklim kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Şu ayrımı yapalım: Çözülen SSCB'dir, reel sosyalizmdir. Yoksa bilimsel sosyalizm değildir. Bir önceki yorumumda nispeten değinmeye çalıştım, SSCB'de uzay teknolojisi ve silahlanma yarışına ayrılan bütçenin belli bir kısmı toplumun gündelik ihtiyaçlarını daha ''zengin'' bir hale getirilmesine kullanılsa ve sosyalizmde çalışma saatleri 8 değil de, 6'ya indirilse belki de böyle bir çözülüşle karşılaşılmayacaktı. Bu tür örnekleri fazlalaştırmak mümkün. Bir başka örnek vereyim; SSCB'de merkezi planlama yapılırken tarımın sanayileşme programı kapsamında traktör üretini konusu masaya geldiğinde, konuya yaklaşanlar tek ve büyük bir traktör fabrikasının daha rantabl olacağını ileri sürdüler ve koca Sovyetlerin traktör ihtiyacı tek ve devasa bir üretim tesisine bağlanmış oldu. Zamanla teknolojideki gelişmeler fabrikada yenileşmeyi gündeme getirdiğinde bu devasa tek traktör fabrikası sorun yaratmaya başladı ve sonuçta bu uygulamadan vazgeçmek zorunda kalarak daha küçük fabrikalar yapmaya yöneldiler. Sonuç zamanla bu fabrikada üretilen traktörlerin kullanıma konulmadan devre dışı kalmasına yol açtığı gibi, o devasa fabrika ve eklentilerinin ekonomik anlamda hiç de verimli olmamasına yol açtı.

Bu örneklerin şu açıdan önemi var. Bu ve benzeri örnekler bugünden bakıldığında bir yanlışlığı ortaya koyuyor. Ama bu yanlışlık bilimsel sosyalizmin yanlışlığı değil, reel sosyalizmin yanlışlığıdır.   Çünkü bu pratik her ülkede ülke koşullarına ve yöneticilerin doğru karar alabilme becerilerine bağlı olacaktır. Yanlışlardan bugün ders alacağız, bu yanlışların bilimsel sosyalizmin yanlışı olmadığını anlayacağız ve gelecekte bile benzer yanlışlıkların yapılabileceğini varsayacağız. Önemli olan sosyalizm dediğimiz süreçte proleter diktatörlük, merkezi planlama, komünist partinin öncülüğünün devam etmesi gibi olguların reddi anlamına gelecek bir konumlanış içine girilmemesi gerektiğidir.   Bunun yolu da   sosyalist ideolojinin bütünlüklü bir şekilde içselleştirilmesinden geçmektedir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.11.2021- 01:56


''...Komünizm sınıfların ortadan kalktığı bir toplumdur. Komünizmde sınıflar, sınıfları ortaya çıkaran koşullar, yönetici yönetilen ve kent-kır çelişkisi ortadan kalktığı için bildiğimiz anlamda devlet de yoktur. Üretici güçlerin gelişmişliği nedeniyle komünist insanda çalışma zorunluluğu da yoktur. İnsanlar zorunluluk olmamasına rağmen üretmenin yaşamak için gereklilik olduğunun bilincine varmışlardır. Bu yüzden komünizm yeni bir toplumdur ve komünizmdeki insan da yeni bir insan tipidir.''

İkinci ya da üçüncü sayfadaki yorumumdan aldım bu paragrafı; koyulaştırdığım bölüm için de doğru bir ifade olmadığını söylemek isterim. Komünist toplumun alt ya da üst evresinde çalışmanın bir zorunluluk omaktan çıkacağını ve formasyonun insan için bütünüyle yan gelp yatmak ve tembellik etmek anlamına geleceğini söylemek istemedim. Komünist toplumda zorunluluğun kapitalist toplumdaki gibi bir işe bağımlı olmak anlamına gelmeyeceğini söylemek istedim. Gerçi kapitalist toplumda insanın yaşamını sürdüreblmesi için her şeyi yapabilir bir esneklikte olması da gerekiyor ama zorunluluk bu sömürü toplumunda insanın yaşamını sürdüreblmesi için emek değerini mutlaka satmak zorunda kalması ve koşullar gereği de bir işe bağımlı olması anlamındadır. Başlangıcı sosyalist toplum olmak üzere siyasal devrimden sonra komünizmin üst aşamalarına kadar sürecek bir süreçte ise birey ve iş yaşamı arasındaki ilişki bu tür zorululuklardan arınmış bir şekilde düzenlenmeyi içerir.




Bu ileti en son melnur tarafından 06.11.2021- 01:57 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2021- 02:33


''Ben de aracısız, doğrudan ve yerinden öz yönetim biçiminin olması gereken en ideal yönetim biçimi olduğunu düşünüyorum. Ancak yukarıda belirttiğiniz aracısız, insanları kendi kendini yönettiği bir sisteme Stalinist bürokratik ve aşırı merkeziyetçi bir yönetimle geçmenin biribiriyle çeliştiğini düşünüyorum.'' demiş, üstteki yazısında arkadaşımız Vfor Vendetta.

Önce bu ''öz yönetim'' bir anlamda   ''adem-i merkeziyetçilik'' ve/veya yerinden yönetim konuları sosyalist süreçte yani siyasal devrimden sonra sınıfsız topluma kadar sürecek geçiş toplumunda çok da istenen, ihtiyaca yanıt veren bir işleyş biçimi olmadığını kuram söylüyor. Şundan; komünizme yürüyüş sürecinde toplumsal formasyonun ideolojik, siyasal ve   ekonomik yapının bir şekilde merkezden yönetilmesine/yönlendirilmesine ihtiyaç var. Bu yüzden merkezyetçilik parti işleyişinde olduğu gibi, devlet yönetiminde de gerekli bir yöntem olarak sürdürülmelidir. SSCB'deki çözülüş, bu süreçte Troçkist yorumların biraz öne çıkması/çıkartılması ve ''Marks'a geri dönelim' şeklindeki Lenin-Stalin reddiyeleri bence kolaycı çözüm reçetelerine yol açtı. ''Stalinist Bürokrasi'' etrafında sürdürülen iddialar ve tartışmaları da ben buna bağlıyorum.

Ortada bir sorun olduğu ve reel sosyalizmde çubuğun merkeziyetçilikten yana fazlaca büküldüğü iddia edilebilir ve sonuçta oldukça   katı bir uygulamanın ortaya çıktığı (belki) somut örneklerle dile getirilebilir. Varsa, böyle bir durum bile sosyalizmde ( geçiş toplumunda) adem-i merkeziyetçi bir işleyiş biçimine savrulmayı gerektirmemeli diye düşünüyorum. Merkeziyetçilik uygulamasında kimi sorunlar ortaya çıkıyorsa, böyle düşünülüyorsa ve bu yönde kimi kaygılar da varsa   sorunun çözümü bence merkeziyetçilikten uzaklaşmadan bu yöntemi olabildiğince sorunsuz bir hale getirmenin yollarını aramaktan geçmelidir. Demokrasi konusu bu aşamada ( ve her aşamada) devreye sokulmalıdır. Marksist kuramın ışığı ve yol göstericiliğinden asla vazgeçmeden   yığınları da devreye sokabilmenin olanakları araştırılmalı, buunmalı ve bu konu pek ihmal da edilmemelidir.

Demokrasiye ihtiyacımız var. Demokrasi önemli. Ama bu kavramı solcular, sosyalistler liberal anlamının ötesine geçerek benimsemeli ve mümkünse Marksizmle ilişkili bir bağlama da oturtabilmelidir. Konuyla ilişkilendirilecekse, adem-i merkeziyetçiliğe düşmeden, merkeziyetçiliğin geniş katılımlı uygulamalarıyla kaygılar giderilebilir ve daha sorunsuz bir işleyiş mümkün hale getirilebilir diye düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.11.2021- 00:56


Sosyalizm, geçirdiği çöküşle başka bir anlatımla yıkımla yüzleşmeden geleceğe bir köprü kurması imkansız görünmekte.Bu yüzleşme olmazsa John Lennon'ın imagine şarkısındaki dreamers(hayalperestler) olarak kalınıp kapitalizme cephe almak dışında bir şey yapamayan, program geliştiremeyen güdük bir sol anlayış sürüp gidecek, bundan da maalesef dünyadaki kaymak tabaka daha da zenginleşip azgınlaşarak nasiplenecektir.

Bence sorun sosyalistlerin ''bir program üretememesi'' falan değil. Bu siyasal tavrı çok görüyoruz, sosyalizmin toplumsal alanda belirleyici bir güç olabilmesinin yolu sadece sosyalist örgüt ve partlerin teorik ve pratik çalışmalarına bağlıymış gibi. Hiç kuşku yok, sosyalist partilerimizin bu türden çalışmaları önemli, gerekli ama yeterli değil. Toplumsal alanda sınıfın bizatihi kendisi bir hareket içinde olmadıkça sosyalistlerin sınıfla bütünleşebilmesi mümkün değildir. Sınıf da ekonomik mücadelesini yaygın hale getirip bunu siyasal mücadeleye dönüştürmek zorundadır. Emekçi halkımızın böyle bir gelişmişiği olmadan sadece sosyalistlerin çabasıyla sosyalizmin toplumsal alandaki etkisinin belirleyicilik kazanmasını beklememeliyiz ve bu konuda sosyalist partilerimizi suçlayıcı bir pozisyon almamalıyız diye düşünüyorum. Partilerimizin kimi eksikleri, yanlışları veya bizlere öyle gelen yanları olabilir ama ne olursa olsun, sosyalist hareketle sınıf hareketi belli bir noktada bütünleşebilmesinin yolu sınıfın da hareketlilik kazanmasından geçiyor.

Sınıf belli bir hareketliliğe uzaksa doğrudan sınıfa yönelik programların üretimini de aksatmadan bence sınıfı da ileri taşıyabilecek çalışmalar yapılabilir. Burada hedef kitle yüzü sola dönük kesimlerin partiye kazandırılması şeklinde olabilir. Burada da parti üyeliğindeki koşullar ve partinin ''çelik disiplini'' bir sorun gibi duruyor. Bence daha gevşek bir yapılanmayla bu sorun bir ölçüde çözümlenebilir ve çözümlenmelidir. Sınıf etkisiz, parti katı bir disiplini savunuyor, üyelik konusunun sempatizan kitleye sorunlu gelen bir yanı var ve sonuç sanırım sürekli patinaj yapma durumunun ortaya çıkması oluyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.11.2021- 10:26


''aslında ip ucunu verdim başlangıç yazımda.Biraz daha açıyım. Örgütlü mücadele, halka inme solun söylemleri iken bu yolu izleyenler dinci partiler olup başarılı oluyorsa, cumhurbaşkanlığına kadar çıkıyorsa bu kadar sömürünün olduğu bir ortamda sosyalistler neden olamasın? Sorun solun çok bölük pörçük olması ve kimlik meselelerinin emek hareketinin önüne geçmesi, neoliberalizmin tuzağına düşüyor bence sol. Emek-sermaye çelişkisi temelinde politikalar üretilip buna uygun program hazırlansa ve halka mahalle mahalle dolaşıp anlatılsa bence başarılı olunabilir.''

VforVendetta böyle söylemiş ve bence de hiç yanlış değil. Çözüm de doğru; ''emek sermaye çelişkisi temelinde politikalar üretilip buna uygun programlar hazırlamak'' ve elden geldiğince bu doğrultuda çalışmalar yapılıp emekçi halka ulaşılmaya çalışılıyor. Ama yetmiyor, olmuyor ve sosyalist sol reel sosyalizmin çözülüşünden bu yana hep yerinde sayıyor ve toplumsal alanda bir güç haline bir türlü gelemiyor. Başka nedenleri var bunun. Sadece sosyalist bir program hazırlamakla, ve sonra bunu elden geldiğince halka ulaştırmaya çalışmak yeterli olmuyor. Eminim sosyalist soldak tüm kesimler böyle bir ''mücadele''nin içindeler. Nesnel ve öznel nedenleri var bu işin. Sermayenin ideolojik basıncı altında halkın sola bakışı 80 öncesinde olduğu gibi değil. Kuşkusuz reel sosyalizmin ortadan kalkışının yarattığı moral yıkım da böyle bir iklim yaratmakta. Bu iklimi değiştirmek de hiç kolay değil. Elbette vazgeçmeden, elbette inat ve ısrarla bu konuda ideolojik ve siyasi bir mücadele sürdürülmeli. Öznel nedenlere gelince, ben bu konuda partilerimizin içe dönük çalışmalarını süreklileştirmelerinden yanayım. Bölük pörçük özelliğimiz kabul edilmemeli ve aynılar mutlaka aynı yerde bir araya gelebilmeli. Ve aynı zamanda sosyalist partilerimizin üye kabulü konusunu da cazip bir hale getirebilmeliyiz. Sosyalist saflara katılmak isteyen insanlarımıza daha baştan ''biz komünist partiyiz'' diyerek bir yığın güven kırıcı koşul da dayatmamalıyız. Bu durumun da kalabalık olmamızın önünde bir engel olduğunu düşünüyorum.

Özetle, halkımızın, gençliğin sosyalist saflarda örgütlenebilmesini sadece dış nedenlere bağlamamak gerekiyor. Bizlerin de üzerine düşen sorumluluklar ve görevler var. Önce gelişmiş bir kadro çalışması yapılabilir. Parti dışında kalan sol, sosyalist aydınların partiye katılması sağlanabilir. Parti içindeki eğilimlere hoşgörüyle yaklaşacak bir ortam yaratılabilir. ( Hoşgörü tam yerine oturmadı, eğilimlerin parti içinde doğal ve hatta olması gereken bir farklılık olduğu şeklinde bir iklim yaratılabilr. Çubuğu demokrasi yönünde bükmek de denilebilir. Çünkü parti içi demokrasinin eninde sonunda billurlaşaşacağı şey de sonuçta merkeziyetçilik olacaktır. )



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör NASIL ÖRGÜTLENMELİ? umut 0 3429 22.07.2014- 00:31
Konu Klasör Yeni dönem, yeni ihtiyaçlar ve TİP’in stratejisi;EŞİKTEKİ SOSYALİZM melnur 2 323 30.06.2023- 05:46
Etiketler   NASIL,   BİR,   SOSYALİZM,   OLMALI
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS