SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Hayaller Stalingrad, gerçekler Washington           (gösterim sayısı: 3.994)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proletersosyalist
Konu Tarihi: 24.10.2014- 03:40


Süleyman Altunoğlu
21 Ekim 2014

Alman emperyalizminin özene bezene yaptığı, Kobanêden de geçen Berlin-Bağdat demiryolu kendine yar olmadı. Onun pişirdiği yemeği sonradan başkaları yedi. Ama asıl sorun şu ki geride birbirine düşmanlaştırılmış halklar bıraktı.

Belki yarın ABD emperyalizmi bölgede bu kadar güçlü olamayacak. Ama biz Ortadoğu halkları her doğan gün birbirimizin yüzüne bakarak uyanacağız.

Kobanê için milyonları ayağa kaldıran öfke yerini, sınırda nöbet tutanların bombardımanlara eşlik eden alkışlarına bıraktı. ABD uçakları bombalıyor, beri yanda alkışlar yükseliyor. Belki çok güçlü alkışlar değil, belki bir parça kaygı da var ama kaygı her alkışta bir parça azalıyor. ABD C-130 uçakları havadan Kobanêdeki güçlere silah sevkiyatı yapıyor. Heval Obama esprileri gırla gidiyor. YPG yeni bir açıklama yaparak ÖSO ile çalışmaya devam edeceğini duyuruyor. Denize düşen yılana sarılıyor, peki denize kim itti? Daha da önemlisi niye itti?

PKK 15 yıldır ilk defa ABDden karşılık buldu

PYD ile ABD ilk defa resmen görüştü. Görüşme 3.5 saat sürmüş. Herhalde Alamo Kalesi ile Kobanênin benzerliği konuşulmadı bunca zaman. Yıl 1999du. Kosova Ulusal Kurtuluş Ordusu, Sırp yerleşimlerini kuşatıyor, halkı katlediyordu. Yugoslavya topraklarından yine aynı çığlıklar yükseliyordu. Ama bu defa Sırpçaydı çığlıklar. PKK liderleri çağrı yapıyordu NATOya, Kürdistanı da çözün diye. Devletimizin 28 Şubat ruhu zirvedeydi. Hizb-ul Kontranın mezar evleri açılıyordu. AB yolunda hızla yol alıyorduk. Öyle diyordu pek milli basınımız. Balıkesirden kalkan ve Sırbistanı bombalayan uçaklar aynı basın tarafından askerimiz yeniden Osmanlı toprağında diye uğurlanıyordu.

Sırbistan ve Kosova çözüldü. İki halk da daha mutlu değil. Bu arada kaç cihatçı yetişip geldi Balkanlardan Suriyeye, Rojavaya? IŞİDe karşı savaşanlara sormak gerek.

Tehcirin bakiyesi Kobanêde yeni bir düğüm

Kobanê, Berlin-Bağdat demiryolu üzerinde önemsiz bir istasyondu. Demiryolu, pazar paylaşımında geç kalmış Alman emperyalizminin Ortadoğuya açılmasının anahtarı olarak görülüyordu. Kobanênin adı da companyden, demiryolunu yapan şirketten geliyor.

Öcalan, yaklaşan 12 Eylül cuntasına yakalanmamak için yurtdışına çıktığında ilk adresi Kobanêydi. Suriyede 19 yıl boyunca sıcak mücadelenin dışında oldu. Suriye, ucu kendine dokunmadıkça sosyal ve ulusal kurtuluş hareketlerine sıcak bakan bir ülke. Bu PKK için de böyle oldu. 1998de ABDnin dayatmasıyla Öcalana Suriyeyi terketmesi söylendi. Öcalan Kobanênin komşu şehri Kamışlıdan bir uçağa binerek ülkeyi terk etti.

Bugün emperyalizm ve cümle milliyetçi, dinci çizgiler bir düğüm oldular Kobanêde. Suriyede emperyalizmin kontrol ettiği tampon bir bölge kurulacak mı, kurulursa neler olacak bunu Kobanêden başlayarak göreceğiz. Şu an çatışmalar Kamışlıya yayılmaya başlandı.

Emperyalizm elinde IŞİD bıçağı bu Kurbanda Kobanêye daldı, ama PKK, kasabı tartışmaya bir türlü yanaşmadı. Kürt milliyetçiliği önünü açmak için emperyalizmle ilişki geliştiriyor. Milliyetçi deyince kabul etmiyorlar. Yeri geldiğinde ezilen ulusun milliyetçiliği haklıdır diye sol literatüre atıf yapılıyor ama.

Ezilen ulus milliyetçiliği neylerse güzel eyler diye bir teori yok, hiç de olmadı. Aksine ezilen konumdan çıkmaya çalışırken sıkça görüldüğü gibi o da ezmeye başlıyor. Çıkış noktası Kürdistan Devriminin Yolu olan bir harekete ne diyelim? Siyasi-askeri ilhak ve kendi zengin kesiminin bu ilhaka boyun eğip işbirliğine gitmesi karşısında küçük burjuva ve köylülüğün ulusal tepkisine, bağımsız bir ülke arayışına başka ne denebilir? PKKnin sosyalist bir programı yoktur. Milliyetçilik emperyalizmi kapitalizmden ayrı, siyasi bir hükümranlık sorunu olarak ele alır. Emperyalizmle ilişkiyi riskli ama faydalı bulur.

ABD yardımı
ABDnin attığı sandıklardan çıkan M16 tüfekleri. Sandıkların bir kısmı IŞİD bölgesine düştü. ABD, bunun yanlışlıkla olduğunu iddia etti.

Marksist-Leninist klasiklerin amaç dışı kullanımı

PYD silah aldı diye, ne Kobanê solun gözünden düştü, ne de olay Brest-Litovskun tekrarı. ML külliyat milliyetçiliğin günahlarının çamaşır makinası mı? Koca külliyatı bir tarafın milliyetçiliğine jest olsun diye bükersen böyle sonuçlar çıkarmak mümkün. Kobanê bizim canımız ciğerimiz, ama yanlış gidişat sonuna kadar söylenir. Ulusal kurtuluş hareketlerinin doğası bu deyip susacak değiliz.

Ulusal kurtuluşçuluğun faydacılığıyla sonuç almak mümkün mü? Tarihte örnekleri var. Uzağa gitmeye gerek yok. Türkiyenin kurtuluşu böyle oldu. İtalya ve sonrasında Fransa ile iyi geçinme. Bir yandan Sovyet Rusyaya yoldaşça selamlar, diğer yanda şeyhlere Allahın selamı. Suphileri, Nejatları bizzat davet edip sonra da öldürtme. Amasya Tamiminde, Erzurumda, Hacıbektaşta her kesime mavi boncuk, siyasi bağımsızlığı kazanınca da dönüp herkesi ezme, sadece kendi milletinden burjuvaları yüceltme.
Bu formül her yerde ve her zaman tutar mı? Emperyalizmin sömürüsü ne kadar gelişirse gelişsin milliyetçilik bu soruya hayır demez. Millet varsa umut vardır ona göre. Ama elindekinden olmak da istemez. Bu yüzden İskoçyada referandumda hayır çıkmış, Katalonyada referandum iptal edilmiştir.

Bir siyasi çizgiyi kendi kulvarına göre değerlendirmeye ne dersiniz?

İsrail ve Falanjistler 1970lerde Batı Beyruta saldırıp, mahalleleri, kampları bir bir düşürürken emperyalist devletler arkalarını dönüyordu. Çünkü FKÖnün teslim alınması, kendi istedikleri çizgiye gelmesi için Beyruttan çıkarılması gerekiyordu. Sonra bir gün ABD, FKÖye bir koridor açtı. Filistinli savaşçılar o koridordan geçerek Tunusa gittiler. Sonrası Oslo anlaşmasını getirdi.

Oslo anlaşması 5 bin sayfadır, Filistin adına metni hazırlayan Mahmud Abbas 5 bin sayfa boyunca tek bir kelime bile işgal kelimesini kullanmaz. Edward Said bunu dile getirdiği, Oslo anlaşmasına karşı çıktığı için Filistine giremiyordu. Şimdilerde bizdeki metinler çıkıyor, okuyoruz. Daha içinde terör kelimesi geçmeyen bir metin göremedik. Arafat, Osloyu imzaladığı halde emperyalizmin dayatmasından kurtulamadı, koltuğunu Abbasa vermeye zorlandı, Ramallahta konutunda tecrit edildi ve en son zehirlenerek öldürüldü. Kaba bir bakışla Aysel Tuğluk ve Edward Saidi benzetmek kolay. Yaşayıp göreceğiz, Kürdistanın Arafatı kim, Mahmud Abbası kim, Edward Saidi kim olacak?

Rojavadaki iradenin ilk ciddi sınavda tökezlemesi

IŞİDin kuşatması bir ayı geçti. Salih Müslimin Pariste ABD elçisi ve sonrasında Erbilde Barzani ile taptığı görüşmenin ardından ABD ve müttefikleri Kobanê etrafındaki IŞİD mevzilerini ciddi ciddi bombalamaya başladı. Hatta bu bombalamaların birinde YPG gerillalarının dost ateşi ile öldüğü iddia edilse de YPG bunu yalanladı.ABD dosttu bi kere öyle şeyler yapmazdı, üstelik komuta merkezinde YPGli de vardı, sahadan gelen koordinatları bizzat iletiyordu.

ABDnin kırk yıllık müttefiklerini bile zaman zaman vurduğunu, kafasına çuval geçirdiğini çok gördük ama siz biz komutadayız demeyi ne ara öğrendiniz? Belçikada NATO karargahına gidince, kendini NATOnun ortak komutasında sanan TSK generallerinden ne farkınız var?

PYDnin, ABD liderliğinde kurulan Suriyeyi işgal koalisyonuna jest olsun diye ÖSO ve İC çeteleri ile ittifak yapması demokratik modernite iddiasına ve özgür iradeye aykırı. Çünkü normalde yan yana gelmeyeceği güçlerle bir araya geliyor. İlan ettiği iradeden yani özerklikten daha ilk ciddi sınavda geri adım atıyor, boyun eğiyor. Kobaneyi kurtarabilmek adına ABDnin dediklerini yapmaya başlıyor. Peki Erbilin düşmesine 20 dk kalmışken IŞİDi durduran ABD bombardımanı Kobanêde IŞİDi niye hala durdurmuyor?

Salih Müslim, Şama karşı savaşmayacağız diyordu. Şimdi söylem yavaş yavaş değişiyor. Demokratik bir Suriyenin inşasıiçin birlikte çalışacaklarmış ÖSO ile. 3 yıldır tanıdığımız ÖSOyu bize laik diye anlatıyorlar. Ama savaşın gerçekleri çok acımasız. İkrimeden hala komadaki çocukların öldüğü haberleri geliyor. Velev ki laik olsun. Hüda-Par/HizbulKontrayı 28 Şubatın pek laik generallerinden Teoman Koman kurmamış mıydı? Salih Müslim, Şama karşı açıklama yapmaya zorlanacak, dahası eylem isteyecek ABD. Komşunu öldür diyecek.

PYD şimdiye kadar cihadcı çetelerle yaptığı anlaşmalardan askeri olarak hep zarar gördü. Son kuşatmada Kobanênin batısını IŞİDe satanlar bunlardı. Az bir kısmı kuşatmaya karşı Kobanêye geldi. Sonradan da sınırı geçip, Türkiyeye sığındılar. Fiilen IŞİDle çatışmaya çok az girdiler. Tarafların verdiği kayıp sayıları ortada. Sadece 9 kişi öldü onlardan. Sahadaki YPGliler bu güçlere güvenmiyor. Pratikte kendisine yarardan çok zarar getiren bu ittifakı PYD neden sürdürüyor?

PYD, KDP ve Barzaninin Rojavada hiçbir emek sarfetmeden güç sahibi olmak istemesine başından beri karşı çıkıyordu. Şimdi KDP medyası PYDnin isteklerine cevap verdiğini, yönetimde söz sahibi olacaklarını, bu anlaşmanın ABDnin talebiyle yapıldığını söylüyor. Bilindiği gibi KDP Rojavadaki özerk iradeye hiç sıcak bakmamış, kendine bağlı federatif bir yapı istemişti.

ABD ve AKPnin Rojava ve IŞİD politikası farklı gibi gözüküyor ama özünde aynı, sadece ABD, AKPye göre bir adım önde gidiyor. Havuç sopa oyununu beraber yürütüyorlar ve ABD havuç olma rolünü hep kendine saklıyor.

Halkımız bize silah getirin diyenlerle dalga geçenler şimdi ABD silahlarını aklıyor. Halkın elindeki üç tane silahtan ne olur diyorlardı. Onu, PKK kongresinde ağır silah isteyen PKK komutanlarınaadamlar iki tane 7.65le neler yapıyor diyen Öcalana sorun. Kürdistanda katliam yapan OHAL komutanları 7.65le nasıl ölmüş, dönüp tarihe bakın. Kimse IŞİDin elindeki ağır silahlardan bahsetmesin. Binlerce TIR gözünüzün önünde geçti sınırdan, ne yaptınız? Bir TIRa bir taş attınız mı? Halktan gelecek silahın bedeli en fazla bir tatlı ısmarlamak olur. Ya ABD silahının bedeli?

Devrimcilerin nerde, ne zaman savaşacağına kim karar verecek?
Kobanê için ayağa kalkan halkı provokasyon diyerek tekrar yerine oturtanlar, devrimcileri Kobanêye savaşmaya çağırıyor.

Çinde Japon işgalinde, Fransada Nazi işgalinde olduğu gibi devrimciler, milliyetçilerle yanyana gelemez mi? Gelir elbet. Beraber bir toprak parçası için savaşmaz mı? Savaşır elbette. Devrimciler eylemlerini sınırlarla sınırlamazlar. Hele ki sınırların belirsizleştiği günümüzde hiçbir devrimcinin ne Kobanêye ne de Lazkiyeye bana ne diyecek durumu yok.

Devrimciler savaşırlarsa kendi iradeleriyle, kendi bayrakları altında savaşırlar. Hele ki emperyalizmin cirit attığı, sabah erken kalkanın müttefikini değiştirip, diğerini suçladığı bu ortamda Çin ve Fransa örnekleri milliyetçilere ne kadar güvenilebileceğinin sınırını kalınca çizer.

Alman emperyalizminin özene bezene yaptığı, Kobanêden de geçen Berlin-Bağdat demiryolu kendine yâr olmadı. Onun pişirdiği yemeği sonradan başkaları yedi. Ama asıl sorun şu ki geride birbirine düşmanlaştırılmış halklar bıraktı.

Belki yarın ABD emperyalizmi bölgede bu kadar güçlü olamayacak. Ama biz Ortadoğu halkları, her doğan gün birbirimizin yüzüne bakarak uyanacağız.





Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 24.10.2014- 03:58 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 27.10.2014- 20:14


Bir yerde emperyalizm varsa orada solcu olmak önce emperyalizme karşı olmaktan geçer. Emperyalizmi görmezlikten gelerek, emperyalizmle kol kola girerek devrimcilik taslamak solculuk değildir. Emperyalizmden lojistik destek alarak emperyalizm karşıtlığı iddiası hayaldir. Solun içine hapsedilemeyeceği bir hayal.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Osmanlı: Mitler ve gerçekler... melnur 4 1845 22.12.2020- 05:23
Konu Klasör Çavuşesku, romantizm ve gerçekler... melnur 0 1684 28.12.2020- 04:51
Konu Klasör Parlamenter hayaller değil, meşru militan mücadele! proleter 0 4611 03.04.2014- 12:46
Konu Klasör Accept - Stalingrad tarihselmaddeci 0 2480 28.01.2015- 15:09
Konu Klasör 2 Şubat 1943: Stalingrad... melnur 1 2834 02.02.2018- 18:58
Etiketler   Hayaller,   Stalingrad,   gerçekler,   Washington
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS