SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 12 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4]   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 30.07.2015- 18:15


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Yalçın Küçük katkı konusunda eleştiri getirirken herkesin ihtiyacına göre olsun demiyor. Yalçın Küçük gerçekten de her sorunun üzerinde düşünen ve bu konuda kılı kırk yaran bir Marksist aydın. Katkı konusunda söyledikleri üzerinde kestirmeden karşı çıkışlar yapmamak gerek. Yalçın Küçük'ün bu yorumunu okurken bir an için aklımdan şöyle geçirdim, siyasal devrimden sonra enternasyonal dünya toplumuna varıncaya kadar çok uzun bir süreç gerekecek-geçecek.   Bu kadar uzuın bir süre içinde burjuva hak konusunun sosyalist ekonomiye hakim olması çok da normal sayılabilir mi? Sosyalist ekonominin aynı zamanda sosyalist insanı da ortaya çıkarabilecek bir ekonomik temel oluşturması gerekmiyor mu? Sözgelimi kapitalist sistemde işçi sekiz saatlik bir çalışma süresine sahipse, sosyalist bir ekonomide bu saat dilimi çok daha az olabilmeliydi. Komünist toplumda çalışma bir zorunluluk olmaktan çıkacaksa, sosyalist toplumda bunun altyapısı kurulabilmeli.   Yalçın hocanın bu ''küçük'' eleştirisini fazla yabana atmamak ve Marksizme soldan müdahale doğrultusunda eleştiriler getiriliyorsa saygı duymak ve ciddiye almak gerek.



Emek değer yasası kapitalist bir yasa olmasına rağmen kapitalizmden sosyalizme geçişte işletilmesi zorunlu olan bir yasa. Sosyalist kuruculuk döneminde kapitalizmin etkisi sürecektir, ekonomik anlamda da sürecektir. Bir çırpıda komünizme geçmek mümkün olamıyor. Sovyetler bu konuda doğru bir uygulama içine girmiştir, devrimin yıkılışının bu yasa nedeniyle olduğunu düşünmüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 30.07.2015- 20:10


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Yalçın Küçük katkı konusunda eleştiri getirirken herkesin ihtiyacına göre olsun demiyor. Yalçın Küçük gerçekten de her sorunun üzerinde düşünen ve bu konuda kılı kırk yaran bir Marksist aydın. Katkı konusunda söyledikleri üzerinde kestirmeden karşı çıkışlar yapmamak gerek. Yalçın Küçük'ün bu yorumunu okurken bir an için aklımdan şöyle geçirdim, siyasal devrimden sonra enternasyonal dünya toplumuna varıncaya kadar çok uzun bir süreç gerekecek-geçecek.   Bu kadar uzuın bir süre içinde burjuva hak konusunun sosyalist ekonomiye hakim olması çok da normal sayılabilir mi? Sosyalist ekonominin aynı zamanda sosyalist insanı da ortaya çıkarabilecek bir ekonomik temel oluşturması gerekmiyor mu? Sözgelimi kapitalist sistemde işçi sekiz saatlik bir çalışma süresine sahipse, sosyalist bir ekonomide bu saat dilimi çok daha az olabilmeliydi. Komünist toplumda çalışma bir zorunluluk olmaktan çıkacaksa, sosyalist toplumda bunun altyapısı kurulabilmeli.   Yalçın hocanın bu ''küçük'' eleştirisini fazla yabana atmamak ve Marksizme soldan müdahale doğrultusunda eleştiriler getiriliyorsa saygı duymak ve ciddiye almak gerek.



Emek değer yasası kapitalist bir yasa olmasına rağmen kapitalizmden sosyalizme geçişte işletilmesi zorunlu olan bir yasa. Sosyalist kuruculuk döneminde kapitalizmin etkisi sürecektir, ekonomik anlamda da sürecektir. Bir çırpıda komünizme geçmek mümkün olamıyor. Sovyetler bu konuda doğru bir uygulama içine girmiştir, devrimin yıkılışının bu yasa nedeniyle olduğunu düşünmüyorum.



Bedrettin arkadaş, neden itiraz ettiğini anlamıyorum, Melnur'un hatırlattığı, Yalçın Küçük hoca'nın söyledikleri hiç de kulak arkası edilecek sözler değil. Kapitalizmin ekonomik hayatına alıştırılmış bir işçinin devrimden sonraki ekonomik hayatı sadece işsiz kalmayacağı garantisiyle sürdürülemez. Bir yerden sonra işçiye de ''değişen bir şey yok'' duygusunu verecektir. Ekonomist değilim, bu konulardan hiç de anlamıyorum ama, ihtiyaca göre bölüşüm ilkesi geçerli olmasa da sosyalist sistemde kapitalizmin emek değer yasasından farklı bir sistem işletilebilir. İşçi gündelik yaşamında kapitalizmden farklı bir düzende yaşadığını hissedebilmeli. Ancak bu şekilde sosyalizmi sahiplenebilir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 30.07.2015- 20:22


İtiraz etmiyorum, tartışıyoruz ve fikirlerimi söylüyorum. Sosyalist sistemin ekonomi dahil her konuda kapitalizmden daha ileriyi savunması gerektiğine inanıyorum. Ancak bölüşümün katkıya ya da ihtiyaca göre yapılandırılması noktasında Marks'ın haklı bir çizgide durduğunu söylüyorum. Bölüşüm ihtiyaca göre olamayacaksa katkıya göre olacaktır ve bu da kapitalist bir yasaysa sosyalist sistemden sakınmak kolay değil diyorum. Keşke olabilse.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 31.07.2015- 02:34


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Yalçın Küçük katkı konusunda eleştiri getirirken herkesin ihtiyacına göre olsun demiyor. Yalçın Küçük gerçekten de her sorunun üzerinde düşünen ve bu konuda kılı kırk yaran bir Marksist aydın. Katkı konusunda söyledikleri üzerinde kestirmeden karşı çıkışlar yapmamak gerek. Yalçın Küçük'ün bu yorumunu okurken bir an için aklımdan şöyle geçirdim, siyasal devrimden sonra enternasyonal dünya toplumuna varıncaya kadar çok uzun bir süreç gerekecek-geçecek.   Bu kadar uzuın bir süre içinde burjuva hak konusunun sosyalist ekonomiye hakim olması çok da normal sayılabilir mi? Sosyalist ekonominin aynı zamanda sosyalist insanı da ortaya çıkarabilecek bir ekonomik temel oluşturması gerekmiyor mu? Sözgelimi kapitalist sistemde işçi sekiz saatlik bir çalışma süresine sahipse, sosyalist bir ekonomide bu saat dilimi çok daha az olabilmeliydi. Komünist toplumda çalışma bir zorunluluk olmaktan çıkacaksa, sosyalist toplumda bunun altyapısı kurulabilmeli.   Yalçın hocanın bu ''küçük'' eleştirisini fazla yabana atmamak ve Marksizme soldan müdahale doğrultusunda eleştiriler getiriliyorsa saygı duymak ve ciddiye almak gerek.



Emek değer yasası kapitalist bir yasa olmasına rağmen kapitalizmden sosyalizme geçişte işletilmesi zorunlu olan bir yasa. Sosyalist kuruculuk döneminde kapitalizmin etkisi sürecektir, ekonomik anlamda da sürecektir. Bir çırpıda komünizme geçmek mümkün olamıyor. Sovyetler bu konuda doğru bir uygulama içine girmiştir, devrimin yıkılışının bu yasa nedeniyle olduğunu düşünmüyorum.



Sosyalizmde bölüşümün katkıya göre yapılacak olmasını mutlak bir hale getirdiğimizde her türlü yeniliğe, farklılığa kapılarımızı kapatmış, yaratıcılığın önünü tıkamış dogmatizme kapıyı sonuna kadar açmış oluruz. Y.Küçük önemli bir eleştiride bulunmuş. Önemsenmeli ve bu konuları işin uzmanlarına bırakmalıyız. Sosyalist insan bir ölçüde karşılık beklemeden üretimde bulunabilen insan değil midir? Oluşturulacak gönüllü çalışma saatlerinde karşılık beklemeden çalışma sağlanabilir. Öte yandan yine koşullar elverdikçe ''zorunlu'' çalışma saatleri düşürülebilir ve çalışmanın gönüllülük esasına göre yürütülmesinin yolu   açılabilir. Üretimin yapılanması ve   bölüşümün nasıl olacağı konusunda bağlayıcı bir tutum almak, daha şimdiden bana çok mantıklı ve doğru bir konumlanış gelmiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 02.08.2015- 19:32


Ben hala emek değer yasasının kuruculuk döneminde varlığını sürdüreceğini düşünüyorum. Komünizmin ilerki aşamalarda üretimin ihtiyacı karşılayacak bir düzeye gelmesiyle birlikte bölüşüm katkıya göre olmayacaktır ama o zamana kadar üreti,me verilen katkı bölüşüm için varlığını koruyacak bir ilke olarak kalacaktır diye düşünüyorum. Gönüllülük esasına göre çalışma olabilir ve yaygınlaştırılabilir, ama bu farklılık durumu değiştirmeyecektir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.08.2015- 05:06


Marks'ın yaşadığı dönem devrimler çağıydı. Marks bu sürece baktığında hem proletaryanın iktidara gelmesini ve hem de komünizme varılmasını yakın bir süreç olarak görmüştür.   Böyle olmadığını biliyoruz. Avrupa'da dolaşan ''komünizm hayaleti'' 70 yıl sonra köylü Rusya'da ortaya çıkmış, 70 küsur yıl yaşadıktan sonra o da kapitalist restorasyona uğramıştır. Bundan sonraki siyasal devrimler, devrimler sonrasındaki enternasyonal dünya toplumuna erişmek, üretimin tüm insanlığın ihtiyacını karşılayacak seviyeye gelebilmesi öyle çok da yakın bir zamana sığdırılacak işler değil. Böyle bakıldığında bir ülkede siyasal devrimin gerçekleşmesi hemen akabinde kapitalizmin tasfiyesini gerektirecektir. Sosyalizm bir anlamda kapitalizmin ekonomi dahil her konuda tasfiyesi olmalıdır. Yalçın Küçük haklı olarak maddi koşulların öneminin altını çizerken sosyalist kuruculuk döneminde üretimdeki   bölüşümünün kapitalist niteliğine eleştiri getiriyor. Haksız değil ki! Küçük'ün getirdiği eleştiri gerici bir eleştiri de değil üstelik. Bilimsel sosyalizm sol müdahalelerle zenginleşecektir. Bu yapılmadığında onu bir dogmaya dönüştürürüz. Siyasal devrimini gerçekleştiren bir ülkede çok geniş yığınları sadece sunumlar yaparak değiştirmek mümkün değildir. Temel ihtiyaçların karşılanması ve yarınından korkmayan bir neslin ortaya çıkarılması elbette çok önemli ve hemen hemen tüm sosyalist ülkelerde bu sorunların üstesinden gelinmiştir ama bunun yetmediğini de gördük. Bu yüzden Yalçın Küçük'ün tespitini çok önemli buluyorum.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 08.08.2015- 00:07


Melnur.
( Bu konular Yazıyaz-GRUP'un "Nedir?" bölümündeki "Marksizm" dosyasında ele alınmaya çalışılacak. )

Şu söylenebilir: Geleceğin dünyasının sınıfsız toplum olduğu Marks'ın kapitalizm eleştirilerinden çıkartılabilmektedir. Ne var ki sınıfsız topluma geçiş sürecinde kuramın pratiğe nasıl geçirileceği konusunda bir yığın belirsizlik ve yanıtlanması gereken pek çok soru vardır. Oysa sürdürülen tartışmaların ve getirilen eleştirilerin yaşanan süreçten dersler çıkardığını söylemek zor. Kapitalizm'den Sosyalizm'e geçiş sürecinde, sürecin temel kavramları olan proletarya diktatörlüğü, özel mülkiyetin tasfiyesi ve planlı ekonomiye geçiş konularının yaşanan pratik de göz önüne alınarak üretenlerin yığın inisiyatifi ile birlikte yeniden ve somut bir biçimde değerlendirilmesi, hem çöküşü anlayabilmek ve hem de sınıfsız topluma varabilmek yolunda önümüzü aydınlatan temel bir öncelik olmaktadır.

Gelecek, yani sınıfsız toplum çöküşün ayrıntılarında yatmaktadır.  


Sn Melnur
Aradığınız soruların cevabını bula bildinizmi ?
Sovyetler Biriliği ve döneme ait idolojileri siyasetleri örgütlenme anlayışını masaya yatırıp neşter vurma cesaretiniz varmı ?
Sovyetler birliğinde ne eksik ne fazla idi.?
Komünist Parilari muhelefette istediklerini İktidar iken verebildimi.?

Evet gelecek sınıfsız toplum çöken sistemin ayrıntılarınıda yatmaktadır .Bunlar nelerdir cevap buldunuzmu ?
İşte bu cevapları bulduğunuzda ve cesaretle söylediğinizde yeni dönemin idolojilerini yaratmış olacaksınız.

Marx filizoflara söylediği bir söz vardır. Onlar dünyayı yorumlamıştır Biz se devrimci yöntemlerle değiştireceğiz.
Değiştirmeye hazırmısınız.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.08.2015- 15:33


Sovyetlerin çöküşü üzerine çok şeyle yazıldı, çizildi. Bu konularda piyasada bir hayli kitap var. ( Doğu Perincek'in bile kitabı varmış, bunu yeni öğrendim. Eski baskı olduğu için bulmak o kadar kolay değil.) Sovyetler Birliği'nde çözülüş incelendiğinde kesinlikle ''liberal parti olmadığı için yıkıldı'' şeklinde ileri sürülecek bir iddiayı savunmamak gerek. Bu konuyu buraya çok yansıttığınız için gereksizce tartışılıyor ama eğer ortada bir Marksist olma durumu varsa, referans her zaman ve doğrudan doğruya Marksizm Leniniz olmalıdır. Burjuva demokrasisini hem biçim ve hem de öz olarak bir referans noktası haline getirmek ve bunu Marksizm adına savunmaya çalışmak doğru olmadığı gibi hoş da değil; yakışmıyor. Dönemin bir ironisi deyip geçmek de var, ama o kadar çok yineliyor ve buralara o kadar çok takılıyorsunuz ki, bizler yanıtlamak gereği duyuyoruz.

Bir kere SSCB denildiğinde bir sosyalist, bir komünist, bir marksist, artık kendimizi nasıl bir solcu olarak tanımlıyorsak tanımlayalım, öncelikle övünç duyabilmeliyiz. SSCB bize emperyalist bir kuşatma altında bile tek ülkede burjuvazinin yenilebileceğini, proletaryanın iktidara gelebileceği, yoksulluğu ve işsizliğ yenebileceği, insanın tüm zorunlu yaşamsal olanaklarının karşılanabileceğini ve yoksul bir köylü toplumundan dev bir sanayi ülkesine varılabileceği vb. gibi pek çok devrimci dönüşümlerin gerçekleştirilebileceğini göstermiştir. Böyle bir geçmişle önce övünç duymayı bilebilmeliyiz. Sovyetlerin her adı geçtiğinde bürokratik diktatörlük gibi ezberlerle ve yüzeysel saldırılarla ve üstelik liberal tezlerle konuya dahil olmak ne kendimize bir şey kazandırıyor ve ne de konunun anlaşılabilmesini sağlıyor.

Sovyetler'de elbette hatalar olmuştur. Olmaması mümkün mü? Sovyet liderlerinin önünde Komün'ü saymadığımızda hiç bir deneyim bulunmuyordu. Köylü bir toplum, varolan proletaryasını da ( biraz da Troçki'nin önerileri ve çabalarıyla) iç savaşta kaybetmiş bir toplum, yoksulluk ve açlığın egemen olduğu bir coğrafya ve Alman devriminin de yenilmesiyle tek başına kalmış bir toplum. Sosyalizm o koşullarda kurulmaya çalışılıyor; böyle bir topluma o büyük fotoğraftan baktığımızda bürokratik diktatörlükle başlayan sözde eleştiriler karşı devrimci bir nitelik taşımaktan öte bir anlama gelmiyor. Bence artık bu kolaycılığı bırakmak gerekiyor. Gerçekten hiç bir yararı olmuyor.

Evet SSCB'de hatalar olmuştur. Sözgelimi çok hızlı sanayileşme programı o koşullarda belki gerekli gibi görünse de sonuçta ortaya ''mujik giysili proletarya''dan başka bir şey çıkarmamıştır. Bu süreç biraz daha kerteli olabilir miydi, tartışılabilir!

Uzayın fethi ve ABD'yle girilen silahlanma yarışı gerekli miydi? Bunun yerine halkın ihtiyaçlarının karşılanması konusunda daha ileri adımlar atılamaz mıydı?

Hızlı sanayileşmeye birlikte kırsala müdahale etmenin zorunluluğu ve bu zorunluluğun yarattığı tepkiler;   bu konuda daha farklı siyasetler izlenemez miydi?

Parti içindeki çekişmeler, Stalin ve Troçki özelinde ortaya çıkan iktidar çatışmaları bir şekilde önlenebilir miydi? Önlenebilseydi SSCB'de kapitalist restorasyon gerçekleşir miydi?

Yani bu tür sorulara başka sorular eklenebilir ve daha spesifik alanlarda farklı eleştiriler geliştirilebilir.

Ama bunların hiç bir SSCB'nin çözülüşünün nedeni değildir. Etkisi olmuştur, ileriye doğru atılmayan adımlar bir duraklama yaratmış olabilir ama sosyalizmin çözülüş nedenleri değildir. ( Liberal özgürlüğün olmayışı ya da ''bürokratik diktatörlük'' suçlamalarını ise bu konu bağlamında tartışılacak önemde olduğunu ise hiç düşünmüyorum.)

Sovyetler'de geriye dönüş tek bir kurşun bile atılmadan gerçekleşti. ( Karşı çıkışlar, protestolar olmadı anlamında değil.) Kapitalist restorasyon yukardan, yukarının öznel girişimlerinden, izlenen siyasi yönelimlerden kaynaklandı. Çok somut bir gerçek bu. Sadece Gorbaçov'la başlayan bir süreç de değil. Stalin'den sonra gelen liderlerin çapsız oluşu adım adım bu restorasyonu yarattı. Sovyetlerin çözülmesinin en temel nedeni budur. Şunu da düşünüyorum, Sovyetlerde proletarya diktatörlüğü tam olarak kurulabilmiş olsaydı, böyle bir sonuçla karşılaşmak mümkün olabilir miydi? Proleter diktatörlük kendini her koşulda koruyabilecek bir yapılanma içinde olabilseydi böyle bir olay gerçekleşmeyebilirdi. Yani sizlerin söylediğinizin tersine devrimden sonra proletarya diktatörlüğünün önemi burada çok daha fazla öne çıkmakta ve önem kazanmakta.

SSCB'de sınıfsal mücadele aşağıdan gerçekleştirilen saldırılarla değil, devletin ve partinin yukardan ele geçirilmesiyle yitirilmiştir. Ders almak isteyen varsa bence liberalizme övgüler düzmeyi bir kenara bırakıp bu konulara odaklanmalı, diye düşünüyorum.




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 12 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4]   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör SSCB'de sosyalizmin çözülüşü melnur 1 2646 09.03.2019- 07:31
Konu Klasör Reel politika denizcan 5 5631 19.01.2015- 21:52
Konu Klasör Reel Sosyalizmler: Kıymetlerini bilelim; hatırlayalım dayanışma 1 4317 12.04.2015- 23:32
Konu Klasör Türkiye'nin reel kapitalizmi ve dinci ideoloji denizcan 0 3920 13.12.2014- 18:02
Konu Klasör Ekim devrimi, Reel Sosyalizm ve Çöküş spartakus 0 3631 05.08.2015- 21:30
Etiketler   Reel,   sosyalizmin,   çözülüşü,   üzerine.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS