SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Olası kapışmalar-Ender Helvacıoğlu           (gösterim sayısı: 4.133)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 04.12.2014- 11:52


Olası kapışmalar-Ender Helvacıoğlu  

Geçtiğimiz haftanın iki gelişmesine dikkatleri yoğunlaştırmak gerek. Birincisi, Yatağan işçisinin mücadelesinin yeni aşamaya geçişi. Diğeri ise 19. Milli Eğitim Şurası’nda, eğitimin İslamileştirilmesinin anaokullarına kadar inmesi anlamına gelen öneriler.

Bu iki gelişme, önümüzdeki süreçte AKP iktidarına karşı gelişebilecek halk muhalefetinin içeriğini ve biçimini belirleyebilir.

MEB’in en üst düzey danışma organı olan Şura’da, iktidar yanlısı Eğitim Bir Sen tarafından gündeme getirilen ve çoğunluk oyuyla benimsenen öneriler pervasızdır: Anaokullarında karma eğitim zorunluluğunun kaldırılması yani haremlik-selamlık uygulamasının çekirdekten başlatılması, yemek duasının zorunlu tutulması, Peygamber hayatı ve Kuran-ı Kerim derslerinin verilmesi, Allah sevgisi, peygamber sevgisi, cennet ve cehennem konularının işleneceği Değerler Eğitimi dersinin verilmesi, ilkokul 1., 2. ve 3. sınıflara zorunlu Din Kültürü dersinin getirilmesi vb.

Bu öneriler Hükümet tarafından benimsenip karar altına alınırsa son derece yakıcı bir mücadele alanı açılacak demektir. 5-10 yaş arası çocukların beyinlerinin yıkanması anlamına gelen bu öneriler, ülkenin yarısından çoğu tarafından kabul edilemez.

Geniş kitleler, imam hatip okullarının çoğalması, türbanın serbest kılınması veya bir gökbilimcinin cezaevine tıkılması konusunda hemen harekete geçmeyebilir; bu tür uygulamalara karşı mücadele şimdilik öncülerin uyarı eylemleri düzeyinde kalabilir. Ama çocuk başkadır. İnsanların en değerli varlıklarına karşı yöneltilen bir dayatma, bıçağın kemiğe dayanması anlamına gelecektir. Bir anne-babanın gemileri yakacak düzeyde mücadele edebileceği birkaç konudan belki de en önde geleni çocuklarının geleceğidir. Sadece bir toplum yasası değildir bu, bir evrim yasasıdır da…

AKP iktidarı bu tür önerileri karar altına alırsa cami duvarına işemiş olur! Tahminim bu yönde; çevremden aldığım duyumlar da bu yönde… Ve Türkiye, bu tür girişimlere boyun eğmeyecek birikime de sahiptir.

Dolayısıyla bu konuyu mücadele gündeminin en üst sırasına not etmeyi ve hazırlanmaya başlamayı öneririm. Edelim ve başlayalım ki, Gezi’de olduğu gibi hazırlıksız yakalanmayalım.

***

Diğer konu ise daha da önemli. Çünkü sadece mücadele etmeyle değil, sonuç almayla ilişkili.

Yatağan işçisi bir “öncü eylemi” başlattı. Soma katliamı ertesi Soma madencilerininki, zeytin ağaçlarının kesilmesine karşı Yırca köylülerininki gibi sadece bir “tepki eylemi” değil. Öncü eylemi, tepki eylemlerini hizaya sokma ve yönlendirme niteliğine sahiptir. Haziran Ayaklanması gibi son derece geniş bir kitle hareketinde dahi sahip olamadığımız bir nitelik bu.

Öte yandan bu “öncü eylemi”, öncülükleri kendilerinden menkul küçük sol grupların öncü eylemi değil; bizzat sınıfın (hem de iki yıldır mücadele eden deneyimli bir sınıf bölüğünün) başlattığı bir öncü eylemi.

Bu nitelikleriyle Zonguldak madencilerinin 1991 başındaki Büyük Ankara Yürüyüşü eylemine benziyor. Fakat bu seferki öncü eylemin arkasında koskoca bir Haziran Ayaklanması ve kitlesi var.

Şunu bilince çıkaralım: Yatağan’a destek Yatağan’dan olmaz. Yerele yönelen temsili destekler tabii ki gerekli. Ama asıl yapılması gereken, Yatağan örneğinin yurt çapında yaygınlaştırılması için çalışmaktır. Yatağan yurt çapına yayılabilirse gerçek bir öncü eylemi niteliği kazanabilir; yoksa yerel bir tepki eylemine dönüşür. O halde: bir, iki, üç, daha fazla Yatağan!

Haziran’ın esas eksiği sınıftı. Bu nedenle, müthiş bir birikim yaratmasına karşın sonuç almada zayıf kaldı. Yatağan süreci, bu eksiği giderme potansiyeli taşıyor. Bu nedenle belirleyici öneme sahiptir.

***

Kanımca önümüzde oldukça sert bir kapışma süreci var. Başka sıcak konular da bu sürece eklenebilir.

Gerek eğitimin İslamileştirilmesine karşı parça parça gelişecek tepkilerin aynı politik hedefe yöneltilmesi, gerek Yatağan örneğinin yurt sathında yaygınlaştırılması, gerekse yeni olası gelişmelerin sıcağı sıcağına değerlendirilmesi, her şart altında mücadele edebilecek, son derece geniş cepheci ve esnek, ama aynı zamanda kaya gibi sağlam bir “devrimci öncü örgüt” gerektirir.

Eh, onu da bir zahmet biz yapalım artık. Yoksa bunca yıl ötmemizin ne anlamı kalacak!

Emeğimiz ve çocuklarımız için… Geleceğimiz için…



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.12.2014- 03:19


Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Olası kapışmalar-Ender Helvacıoğlu  



Haziran'ın esas eksiği sınıftı.




Örgütlü işçi sınıfı Haziran'da yoktu. Helvacıoğlu bunu söylemek istiyorsa doğrudur. Ne var ki, Haziran'ın temel eksiği öncüden yoksun oluşuydu. Haziran'a örgütlü işçi sınıfı katılabilseydi, çok daha ses getirir, burjuvazinin 12 yıldır iktidarındaki egemen partisi AKP'yi çok sarsardı ancak ayaklanan kitleye öncülük edebilecek bir sosyalist örgütlenmenin olmayışı süreci devrimci duruma dönüştüremezdi. Türkiye sosyalist solunun öncelikle bu sorunun üstesinden gelmesi gerekiyor. Sosyalist solun bu bilinçte olduğunu, böyle bir eksikliği gördüğünü düşünüyorum. Hem ÖDP'nin hem TKP'nin ''cephe'' çalışmaları bu yüzden başlatılmıştı.

BHH de bu gereklilik nedeniyle ortaya çıktı. Şimdilik sorunsuz devam ediyor. Umarım bir kemikleşme sağlar ve bu konuda geri adım atılmaz. Türkiye halkı çeşitli alanlarda bir hareketliliği halen sürdürüyor. Birbirlerinden kopuk kopuk da olsa Haziran'ın toplumdaki etkisinin sönümlendiği iddia edilemez. AKP'nin gözünü karartmış biçimde bodoslama olarak gerici bir atağa kalkması elbette toplumda bir karşılık bulacaktır. Bütün bunların bir potada birleştirilerek sokağa yansıtılması, tepkiye dönüştürülmesi mutlaka öncü gerektiriyor. Tek tek parti ve örgütlerin çabası yeterli gelmiyor.

BHH bu açıdan önemli olduğu gibi, mücadele hattının merkezine AKP'yi oturtması da Türkiye gerçeği ile tartışmasız örtüşüyor.




Bu ileti en son melnur tarafından 28.12.2014- 18:52 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ‘Dışarıdan bilinç’ meselesi - Ender Helvacıoğlu melnur 0 2 26.01.2022- 11:21
Konu Klasör Sol başaramazsa faşizm kapıda... melnur 2 2592 15.03.2020- 08:29
Konu Klasör Çöküş, çürüme ve olası ‘çözüm’ girişimleri... melnur 3 1889 14.06.2021- 02:06
Konu Klasör Demokrasinin geleceğine ilişkin tartışmalar yeni bir boyut kazanıyor... melnur 3 866 22.09.2022- 16:40
Konu Klasör TKP Kadıköy, Maçoğlu ve TİP üzerine... melnur 16 809 18.04.2024- 08:25
Etiketler   Olası,   kapışmalar-Ender,   Helvacıoğlu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS