Amerikan Uzay Ajansı Nasa'nın Mars'taki keşif aracı Curiosity'nin (Merak) gezegenin yüzeyinde Metan gazı püskürtülerine rastladığı açıklandı.
Dünya'daki metan gazının %95'inin mikropsu organizmalar tarafından üretildiğine dikkat çeken bilim insanları; bu gazın Mars'ta da bulunmasının Kızıl gezegende basit organizmaların yaşadığına işaret ediyor olabileceğini söyledi.
Curiosity'nin elde ettiği son bulguları San Fransico'da gerçekleştirilen Amerikan Jeofizik Birliği konferansında açıklayan uzmanlar; Mars'taki metan gazının meteorlarla gezegene taşınan organik maddelerin Güneş ışınlarının etkisiyle çürümesinden de kaynaklanıyor olabileceğini ancak ellerinde bu teoriyi destekleyen çok fazla kanıt olmadığını belirtti.
Uzmanlar metan gazının gezegendeki volkanik aktiviteler sonucu ortaya çıktığı yönündeki teorinin ise çürütüldüğünü açıkladı.
2012 yılında Mars yüzeyine iniş yapan Curiosity'nin şimdi gezegende hayat olup olmadığını anlamak için bir dizi test yapmaya başlayacağını söyleyen Nasa yetkilileri, 2020 yılında Mars'a ulaşacak insansız bir uzay aracının da bu alandaki çalışmaları derinleştireceğini belirtti.
hürriyet.com
Bu ileti en son melnur
tarafından 25.06.2019- 20:12 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Mikroskopik de olsa Mars'ta bir yaşam olduğunun kesin kanıtlarının ortaya çıkması çok önemli bir gelişme olacaktır. Böyle bir gelişme evrende yalnız olmadığımızın dünya dışı kanıtı haline gelecektir. Kupkuru bir yüzeye sahip olan Mars'ta hayat varsa, Europa'da neden olmasın. Yüzey buzlarının altında olduğu varsayılan okyanuslarda neden Europa'ya özgü bir yaşam gelişmemiş olsun? Böyle bir bilgi insanı evrensel yalnızlık duygusundan kurtaracağı gibi, Mars özelinde bir yaşam merkezi kurma konusunu daha ciddi bir şekilde gündeme getirecektir.
Mikroskopik de olsa Mars'ta bir yaşam olduğunun kesin kanıtlarının ortaya çıkması çok önemli bir gelişme olacaktır. Böyle bir gelişme evrende yalnız olmadığımızın dünya dışı kanıtı haline gelecektir. Kupkuru bir yüzeye sahip olan Mars'ta hayat varsa, Europa'da neden olmasın. Yüzey buzlarının altında olduğu varsayılan okyanuslarda neden Europa'ya özgü bir yaşam gelişmemiş olsun? Böyle bir bilgi insanı evrensel yalnızlık duygusundan kurtaracağı gibi, Mars özelinde bir yaşam merkezi kurma konusunu daha ciddi bir şekilde gündeme getirecektir.
evrende yalnız değiliz, eğer yalnızsak gereksiz çok büyük bir boşluk var demektir. mesaj filminden.
Mars’ta saptanan metan Dünya dışı yaşam umutlarını yeşertti
Nıvart Taşçı
Küresel ısınma yaratma potansiyeli CO2’in 28 katı olan metan gazını şimdiye kadar iklim değişimi haberlerinden okuduk, bildik. Kendisi yeryüzünün oksijenden yoksun kimi uç noktalarında, mesela Alaska’nın buz ve toprak karışımı yüzeyi erirken oluşan sığ sulak oyuklarında ya da okyanus tabanındaki volkan ağızlarında yaşayan mikroorganizmaların ürettiği bir atık madde. Solunum için hidrojen ve karbondioksit kullanıp atık olarak metan üreten bu metanojenler (yani metan üreten bakteriler) mide-bağırsak sistemimizde yaşayan yüzlerce bakteri türünden biri aynı zamanda. Zaten metanın küresel ısınmayla ilişkisi tam da buradan kaynaklanıyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporlarında atmosferdeki metanın sanayi öncesi seviyenin %50 üzerine çıkmış olması en azından kısmen (%20 oranında), sığır, koyun gibi geviş getiren hayvanların bağırsak sistemindeki bu canlılara bağlanıyor. Yani yeryüzündeki metanın çok büyük bir kısmı oksijenin olmadığı yerlerde kendine yaşam alanı bulmuş olan çeşit türlü bakteriden köken alıyor. Dünya tamam da peki ya Mars’taki metanın kaynağı ne?
İlk defa 10 yıl önce Hawaii’deki Mauna Kea Gözlemevi teleskoplarının varlığından haberdar ettiği, ancak o zamanlar veri hatası denip fazla dikkate alınmayan Mars metanı artık yadsınamaz bir gerçek haline geldi. İlk önce New York Times aracılığıyla 22 Haziran’da duyurusu yapılan, ertesi gün (23 Haziran) NASA’nın resmi sitesinden yayımlanan açıklamaya göre NASA’nın yüzey keşif aracı Curiosity, geçtiğimiz Çarşamba yaptığı ölçümlerde, kızıl gezegenin atmosferinde yüksek oranda metan saptadı. Daha önceki çalışmalarda eski bir göl yatağı olduğu tespit edilmiş olan Gale Krateri’ne 2012 Ağustos’unda iniş yapan Curiosity, metanın varlığına ilişkin benzer bir ölçümü 2013’te de yapmış, 7ppb’lik, yani atmosferdeki her 1 milyar partikülden 7’sinin metana karşılık geldiği ani bir yoğunlaşma tespit ettiğini açıklamıştı. Bu son ölçüm ise 2013’teki miktarın tam üç katı: 21 ppb, yani şimdiye kadar belirlenmiş en yüksek seviye.
Aslında Mars’ın yüzeyini yaşam izine rastlama umuduyla arayıp tarayan tek araç Curiosity değil. 2016’da yollanan fakat ilk tespitlerinde herhangi bir sonuca ulaşamayan Avrupa ve Rus menşeli Trace Gas Orbiter; Curiosity’den daha önce Mars yörüngesine yollanmış olan Avrupa Uzay Ajansı’nın uydularından Mars Express; ve yine NASA kaynaklı Mars Global Surveyor; hepsi birden gözünü Mars’ın yüzeyine dikmiş bakarken metanın varlığına ilişkin sorulara verdikleri yanıt, bu gizemli gazın Mars atmosferinde gösterdiği mevsimsel iniş çıkışlardan dolayı olacak, tam olarak örtüşmüyor. Nitekim Curiosity’nin 2013’te tespit ettiği 7ppb’lik metan da birkaç ay varlığını koruduktan sonra aniden yok olmuştu. Mars atmosferine dair mevcut bilgi, fotokimyasal ve genel dolaşım modelleriyle birleştirildiğinde söz konusu metanın, atmosferde homojen bir şekilde dağılım gösterdiği 300 yıllık sürenin sonunda güneş ışığı ve kimyasal tepkimelerle parçalanmış olması gerekiyor. Dolayısıyla bugün bu gazın varlığını tespit etmiş olmak, Mars’ta yaşamın varlığına dair sorulara cevap vermekten çok, daha karmaşık başka soruların sebebi haline geliyor. Ve yukarıda sorduğumuz soru bunların başında geliyor: Mars atmosferindeki metanın kaynağı ne?
Her ne kadar abiotik, yani canlılığa dayanmayan, jeolojik kaynaklı metan üretim mekanizmaları ihtimaller arasında yer alıyor olsa da Mars’ta varlığını sürdüren canlı formlar, bu sorunun en gözde ve şaşalı yanıtını oluşturuyor. Özellikle de Curiosity’nin, ana çalışma alanı Gale Krateri’nde daha önce saptadığı boron ve silisyum minarelleri hesaba katıldığında; zira bunlar, araştırmacıların belirttiği üzere, Gale üzerindeki sıvı kütlesinin buharlaşmasından sonra yeraltına çekilen su kaynağının varlığına işaret ediyor. Araştırmacılar yaşamın pekala burada ortaya çıkmış olabileceğini düşünüyorlar. Üstelik Gale’deki tepelere tırmanan, kayaların bileşimini inceleyen, eski göllerin ve yeraltı sularının milyarlarca yılda nasıl değiştiğini anlamaya çalışan bu araba boyutundaki akıllı makine, Curiosity, içerdiği lazer tabanlı spektroskopi sayesinde çok küçük miktarlardaki molekülleri de tespit edebilecek kadar yüksek bir çözünürlüğe sahip. Dolayısıyla hata payı çok düşük. Sonuçta metanın kaynağını henüz bilmiyoruz. Fakat bu sorunun cevabı öylesine iştah kabartıcı ki biri NASA, diğeri yine Avrupa-Rus ortak yapımı olan iki yüzey tetkik aracı gelecek yıl Curiosity’nin yanına yollanacak. Sözün özü uzay ajansları Mars’ta yaşamın sırrını çözene kadar durmayacak.
NASA eski çalışanı: Mars'ta yaşamın olduğuna dair kanıtı çoktan bulduk
NASA eski çalışanı Gilbert Levin’a göre Kızıl Gezegen’de yaşamın olduğuna dair kanıt çoktan bulundu.
Eskiden Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansı’nda (NASA) çalışan bilim insanı Gilbert Levin, "NASA’nın 1976 yılında gerçekleştirdiği ‘Viking’ misyonu sırasında evrende yalnız olmadığımızı zaten öğrendik" dedi.
Scientific American’a dikkat çeken açıklamalarda bulunan Levin, "1976 yılında NASA, deney yapmak ve anlık olarak görüntü alabilmek için Kırmızı Gezegen’e iki gezici göndermişti. Bu aynı zamanda ABD’nin Mars’ın yüzeyine ilk kez bir uzay aracı indirdiği tarihti. Benim de görev aldığım ‘Labeled Release’ adlı biyoloji deneyinde olumlu sonuçlar saptandı" dedi.
Levin, 10 Ekim 2019’da yayınladığı yazısında Dünya’da sıkça kullanılan bir mikroorganizma testinin o zamanlarda pozitif sonuç verdiğini söyledi. İki Viking aracı da mikroorganizma bulmayı başarmıştı.
'1970'TEKİ DENEYLERİN SONUÇLARI GENİŞLETİLMELİ VE BENZER TESTLER YAPILMALI' Deney kapsamında, Mars’tan alınan toprak örneğinin azot bazlı bir besin çözeltisi ve benzersiz bir radyoaktif karbon bileşiği ile karıştırıldığını söyleyen Levin, topraktaki mikroorganizmaların ‘şaşırtıcı bir şekilde’ besinleri metabolize ettiğini ifade ediyor.
Buna rağmen NASA, Kızıl Gezegen’in çorak topraklarında yaşayan mikroorganizmaların varlığına dair net bir kanıt bulamadı. Levin, toprak örneklerini Dünya’ya geri göndermek yerine, 1970’teki deneylerin sonuçlarının genişletilmesi ve benzer testlerin yapılması gerektiğini düşünüyor.
NASA'nın Mars'ta organik molekül keşfettiği açıklandı
ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), Mars'ın yüzeyinde gezegende yaşam olasılığına işaret sayılan organik moleküller buldu.
Science News internet sitesinin haberine göre, canlı sistemlerde de bulunan karbon ve hidrojenden meydana gelen organik moleküller, Mars'ta daha önce yaşam olabileceğine dair ipucu veriyor.
NASA'nın Perseverance keşif aracının bulduğu organik moleküller Mars'ta yaşamın yapı taşı olarak görülürken, gezegende daha karmaşık bir jeokimyasal döngünün var olabileceği tahmin ediliyor.
Molekülün oluşum sürecine ilişkin farklı hipotezler olmasına karşın, araştırmacılar organik moleküllerin hangi tür olduğunu henüz tespit edemedi.
Karbonun keşfi, Mars’ta yaşam ihtimalini ortaya koysa da biyolojik olmayan süreçlerle de oluşma ihtimali değerlendiriliyor.
Daha önce Mars'taki Gale Kraterinde de organik molekül tespit edilmişti.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.