SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Gericilerin kökü var mı?           (gösterim sayısı: 4.515)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 05.01.2015- 09:18


Gericilerin kökü var mı?
Aydemir Güler




Sorsanız kökleri pek derindedir. Bütün gelenekler, adetler onlardan yana. Tarihten süzülüp gelmişler. Aslında hiç süzülmemişler, yontulmamışlar...

Sadece bizde değil, başka ülkelerde de durumun tastamam öyle olduğuna inanmamızı bekliyorlar. Ortadoğu ve doğu gericilik üretiyor buna göre.

Yalnız da değiller. Ortalama batılı müslüman Ortadoğu'nun barbaristan olduğunu sanır. Kendi haline bıraksan Ortaçağ'a yuvarlanacak tepe taplak...

Bu durumda ne yapmalı uygar batılı? Elbette emperyalist ve demokrat, hükümetinin bu doğuştan gelen sakatlığı düzeltmek için yapacağı müdahaleleri hoşgörmeli. Ya da, durumun düzeltilemeyecek kadar batakta olduğu örneklerde doğuluyu kovmalı, “içimizdeki” ajanlarını deşifre etmek için işkenceye yatırmalı, barbarların birbirlerini kesmesine engel olmak için müdahale etmeli, haddini bilemeyip beyaz batılı proleterin işini elinden alacak kadar yüzsüzleşeni...

Çubuğun iki ucu da pisliğe bulanmış ya; gericiliğin bizim buraların kendiliğinden hali olduğu inancından emperyalizmi aklamaya gidiliyor. Diğer uçtaysa kökleri o kadar sağlam bir gericiliğe karşı mücadele umutsuz bir debelenmeye veya, en iyisinden, kazanmanın imkansız olduğu bir onur kavgasına indirgeniyor.

Bu çubuğu kırın atın!

Türkiye'nin ve doğulu komşularının doğal halinin gericilik olduğu, doğulu gericilerin böbürlenmesi ve batılı gericinin kendini rasyonalize etmesidir.

Doğruluk payı hiç mi yok; demeyin! Yok ki ne yok!

Siz Nâzım'ın “akrep gibisin kardeşim” seslenişinden umutsuzluk mu çıkartıyorsunuz? Tam tersidir.

IŞİD, El Nusra, El Kaide, ÖSO, Müslüman Kardeşler, Hamas, AKP... bunlar Ortadoğu'nun kaçınılmazlığı falan değil. Bir bölümü doğrudan doğruya Amerikan beslemesi. Örnek El Kaide.

Bazıların önünü açmak için İsrail amma da uğraşmış. Örnek Hamas.

Bazıları “bizim” yenilgimizden beslenmiş. Müslüman Kardeşler öyledir. Anti-emperyalist, laik damarlar baskı altına alınınca şu veya bu yolla, meydan bu yaratıklara kalmış.

Son dönemin yapıntı hareketleriyse toptan gırgır. Haziran Direnişi patlar patlamaz Suriye'de cihatçılar yemsiz kalmıştı. ABD Bağdat'ta hükümet değiştirmek istediğinde, kafa kesicilerin sırtındaki kurguyu iki tur çeviriyor, iş tamam.

Gerisi palavra.

Bugün kan gövdeyi götüren komşularımız değil barbar olan. İskenderiye'de fiili şeriat düzeni ilan edilmesinin nedenleri Mısır halkının derinliklerinde değil, o muazzam kentin dokularında, tarihinde değil. Ne Beyrut'un sık sık birbirini öldürmeye yeminli milislere bölünmesi Lübnanlıların genlerinden kaynaklanıyor, ne de Halep'i yerle bir eden şiddet Suriyelilerin kültüründen ileri geliyor.

Emperyalist kapitalizm böyle yaşıyor.

AKP gerçeği de öyle.

Kendilerine bir tarih arıyorlar. Bulamıyorlar, daha doğrusu buldukları kadarı bir işe yaramıyor ve uyduruyorlar. Amerika'yı onlar yani müslümanlar keşfetmiş. Arap alfabeleri ve Osmanlıcaları varmış...

Yerleşik hayata geçmekte geciken Türki halkların çoğu kadim dillerde olduğu gibi kendi dillerine ait bir alfabe geliştirememeleri ve yönetici sınıfların Arap-İslam kültürüne asimile olmalarından ne dil çıkmıştır ne de felsefe.

Otobüste vapurda özenle çantasından kitap çıkarıyor, AKP'li olduğu belli bir “hanım kız.” Sınav için son hazırlıklarını yapan bir öğrenci değilse, o kitap yüzde 90 ihtimalle Kurandır!

Ecdadımız diye yere göğe sığdıramadıkları Osmanlının düzeninden oğul ve kardeş kıyımını çıkartıp atamazsınız. Yerleşik düzen gibi tek tanrılı dinle de geç tanıştıklarından olsa gerek, aristokratik bir kültür geliştirmemişler.

Ama ilerlemeci, ilerlemeyi hızlandırıcı girdileri hep Batıda aramışlar. Gericilikleri bile kökleşememiş. Batının iyi yanlarını alalım, ahlakımızı koruyalım türünden ilkel mi ilkel bir takım aforizmalardan ideoloji imal edilemiyor. Sünni egemenliği kurmuşlar kurmasına, ama şeriata   fazla meyleden hükümdarın da üstünü çizmişler. En islamcı padişahın, memleketin çökmemesini sağlayacak daha iyi bir alet gösterilse islamcı falan olmayacağı belli.

Tarihin ileriye akması için ne zaman nerede bir müdahale gerçekleşse, ona da dinci muhafazakarlığın köhne dünyasından ciddi biçimde kopanlar imza atmış...

AKP geleneği olsa olsa kendi örümcek bağlamış kovuğunda yaşayan, küçük dükkancı geleneğidir. Buradan enerji değil miskinlik çıkar. Yanlış anlaşılmasın, mistisizm değil miskinlik diyorum.

Hâşâ AKP miskin değil. AKP Türkiye kapitalizminin istemlerini yerine getirebildiği ve emperyalizmin işine yaradığı ölçüde enerji buldu. İmamın teki iş güvenliğini Allaha meydan okumak diye yorumluyorsa bundandır. Üniversiteli bir imam Amerikan işbirlikçiliğini stratejik ittifak diye yutturan bir kitap yazıyorsa bundandır. Bunların enerji kaynağı bu hizmetlerinin karşılığıdır.  

Bunların saldırganlıklarının nedeni de budur. Ayaklarının altında sağlam tek bir tahta olmadığı için koşmak zorundalar. Koşarken tahtaların sağlam olduğuna dair uydurur dururlar. Kendilerine ait geçmişlerinde, bugün iyi hizmet ettikleri kapitalisti ve emperyalisti dışta tutarsak, düşünce sistemi yoktur, kurtuluş kavgası yoktur, halkla bütünleşme yoktur. Döner dolaşır Sinan'ın eserlerinin beton taklidini yaparlar. Mustafa Kemal'i karalar, ak sakallı hurafeleri yumurtlarlar.

Bunların bizim derinlikli topraklarımızla ilişkileri pek zayıftır. Akrep gibi olan onlar değildir. Bunlar bizim topraklarımızın haini bile değildir. Yabancıdırlar.

Kovalanmaları olasılıklardan bir tanesi olarak görülemez. Kovalanmamaları durumu eşyanın tabiatına aykırıdır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 05.01.2015- 10:21


Gericilerin kökleri genlerine yazılıymış. Süleyman Soylu öyle söylemiş. Babadan oğula geçiyormuş. Melih Pekdemir de cevabı yapıştırmış.

Genetik karşıdevrim
MELİH PEKDEMİR



AKP mühimlerinden Süleyman Soylu, Sümeyye Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlerde aday olmasının “hoş” olacağını belirterek, “Siyaset gen işidir. Babadan, ailesinden insana iletilebilir” dedi.

Böyle güzel pasımızı almışken topun gelişine voleyi çakmadan olmaz ki!

Madem siyaset gen işidir, mutasyon, DNA, GDO falan filan da siyasidir. Peki ama mesela “mutasyon” ne demektir? DNA diziliminde ortaya çıkan ve kalıtımla aktarılabilen değişiklik demektir. Bu değişim bir “hata” olarak bir kuşaktan diğerine, babadan çocuğuna geçer ve bu durum, bazı hastalıkların da sebebini oluşturur. Yani “babadan, ailesinden insana iletilebilir”.

Ben demedim Süleyman Bey dedi.

Ve bu bağlamda Genetiği Değiştirilmiş Organizma, yani GDO pekâlâ siyasette olup bitenlere de ışık tutabilir. Hani, fare geni katılmış domates… Cemaat geni kakalanmış demokrasi… Militarizm hormonu itelenmiş cumhuriyet… DNA’sındaki sınıf geni bastırılmış bir toplum… Yani? Bu köşede son beş yıldır yazıldığı üzere toplumumuzun doğal evrimi siyasi bakımdan bir nevi mutasyona uğratılmıştır. Böylece “değişim” dedikleri de değişinimdir yani mutasyondur. Ortaya çıkan ucube mutant ise mezhepçi bir faşizm. Genetikte de karşıdevrim yapıyorlar!

Siyasetteki GDO, şimdi ABD eliyle “Genetiği Değiştirilmiş Osmanlı”dır! Lakin yirmi birinci yüzyıl (en azından) genetik devrimi çağıdır. Bilim diyor ki: Mutasyonun sebebi olan öyle bir gen, an<cak emekçi sınıf geninin baskın hale gelmesiyle etkisizleşebilir. İnanmayan Das Kapital’e bakabilir!

Genetik olarak siyasi İslamiyet’in kadim tahakkümü altındaki toplumda demokrasi tramvayında “nur topu” gibi bir mezhepçi faşizm bile doğurtabildiklerinden, böyle bir DNA dizilimiyle İslam-dışı, seküler siyasetlerin “sandık başında” başarı şansını da kolayca yok edebiliyorlar.

Peki “demokratik” mutasyonun sadece “seçimcilik” olarak dayatıldığı ortamda, seçmen tercihi sandık yoluyla mazlumlardan yana kolayca değişemiyorsa? Elbette demokrasiden vazgeçilemez ama bu durumda “iki kere demokrat” olmak gerekir; iki kere demokrat olmak ise devrimcileşmektir ve şimdiki adıyla Haziranlaşmaktır! Haziranlaşmak, seçimcilikten öte ve başka bir demokrasi için mücadele etmek, temsili demokrasi karşısında doğrudan demokrasi ve fiili demokrasi mevzilerini çoğaltmaktır. Gelecek bir toplumun, doğrudan demokrasinin tohumlarını didişe didişe bugünden ekmeye girişmektir.

Öyleyse faşizmlerine araç kıldıkları türden GDO bir “demokrasi” ile toplum/iktidar değişemiyorsa, önce o demokrasi dedikleri şeyi de “değiştirmek” lazım. Seçimcilik tarzıyla sınırlanmamak, bununla yetinmemek ama halkın sandık başında tuttuğu her “tempoya” aldırıp kızmamak da lazım.

(Geçen hafta bir haber okudum ve kelimesi kelimesine şöyleydi: “Kadıköy’de intihar etmek için çatıya çıkan vatandaşa halk arasında ‘atla’ diye tempo tutanlar olunca çatıdan aşağıdaki vatandaşların üzerine tuvaletini yaptı. Eylemci daha sonra eylemini bitirip olaysız şekilde aşağı indi.”)

AKP karşısında sessiz kalmak siyaseten intihara kalkışmaktır. İntihar etmeyenlere karşı cinayet işlemekten çekinmeyen mezhepçi faşistler karşısındaki her eylem ise başlı başına bir olaydır.

Ey ahaliiiiiiii... Duyduk duymadık demeyiiiiin!

Bugüne dek diyeceğimizi dedik. Gücümüzü biriktirdik, birleştirdik. Gücümüz ne kadarsa şimdilik o kadarız. Ama şunu bilir şunu söyleriz: Çoğaldıkça güçleneceğiz, güçlendikçe çoğalacağız.

Artık gizli kapaklı değil, kendisini tesettüre sokmaya dahi gerek duymayan aleni, açık bir faşizm bütün çıplaklığıyla ve müstehcenliğiyle ve tüm genleriyle orta yerde dururken…

Durmak mümkün mü? Mümkün değil. Yeniden yola çıktık. Genetik kodlarını deşifre ediyoruz: DNA dizilimleri hırsızlıktır, zulümdür, sömürüdür.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 05.01.2015- 10:43


Gericilerin 7000 yıllık antika toplum geleneği vardır ve bu gelenek mal biriktirmeye, yalan söylemeye ve daha fazla sömürmeye dayanır. Onların bugün zümre haline gelen sınıflarının adı tefeci-bezirganlıktır. Bugün Türkiye'de hala kökü vardır ve onların kökünü kazımak şarttır.




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 05.01.2015- 10:47 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Gericilerin dilinden kir akıyor! proleter 1 5089 06.04.2014- 20:04
Konu Klasör Gericilerin hedefindeki akademisyene soruşturma umut 0 3434 05.12.2013- 23:04
Konu Klasör Gericilerin iktidar dalaşı kızışıyor… proleter 1 5182 18.01.2014- 11:12
Konu Klasör Gericilerin dalaşması ve Kürt hareketinin tutumu proleter 0 3259 23.01.2014- 15:13
Konu Klasör Sadece liberal ve gericilerin kardeşliği değil... melnur 1 3037 28.11.2018- 10:38
Etiketler   Gericilerin,   kökü,   var,  
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS