SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   4   5   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.08.2013- 00:29


Kızıldere'ye doğru:*

1971'in ilk aylarında gerilla savaşının alt yapısının hazırlığı için iki banka soygunu ile başlayan süreç önce ABD'li bir askerin kaçırılıp serbest bırakılması, sonra Ankara Gölbaşı''nda yeniden dört ABD'li askerin kaçırılmasıyla farklı bir boyuta taşınmıştır. Bu olaylar Türkiye devrimci hareketi için bir ilkti. ABD'li askerler birkaç gün sonra serbest bırakılırken THKO bir bildiriyle kendini tanıtıyor ve ülkenin emperyalist düşmanlardan temizleneceğini ve tam bağımsız ve demokratik Türkiye'nin kurulacağını ilan ediyordu.

Tam bu sıralarda ülkede uzun bir zamandır süren egemenlerin yönetim krizi bir yarı askeri darbeye yol açmış, şapkasını alıp gitmek zorunda bırakılan Demirel'in yerine Nihat Erim başbakan olmuştu. İlk icraatını,"ülkede huzur ve güveni sağlamak"
olarak açıklayan Erim bu huzuru nasıl sağlayacağını da çok geçmeden ortaya koymuştu. "Balyoz" ve "Fırtına"gibi adlar verdikleri operasyonlarla ülkedeki tüm ilerici, solcu ve aydın kesim teker teker toplanmış, silme işkencelerden geçirilmiş, "Ziverbey Köşkü"gibi işkence evleri yaratmıştı.

Darbenin ardından Maraş, Adıyaman ve Malatya'daki arkadaşlarına katılmak için Ankara'dan yola çıkacak olan THKO önderleri ihbar üzerine Sivas'ın Şarkışla ilçesinde yolları kesilecek, Yusuf Aslan yaralı olarak ele geçecek, yola devam eden Deniz Gezmiş ise çok geçmeden Şarkışla'da, onlardan daha sonra yola çıkan Hüseyin İnan ise Kayseri'de akrabalarının yanına giderken yakalanacaktı.

Nurhak'a ulaşmayı başaran Sinan Cemgil ise arkadaşlarının yakalanmasıyla birlikte, takas etme amacıyla ABD'li asker kaçırmayı planlar. Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan burada çıkan çatışma sonucu öldürülür. Ömer Ayna ve Cihan Alptekin'in İstanbul'da yakalanmasıyla birlikte, THKO'nun tüm önder kadroları ya öldürülecek ya da yakalanmış olacaktı. Yakalananlardan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan Ve Hüseyin İnan'ın bir zamanlar çok sık duyulan "anayasanın tağyir, tebdil ve ilga"dan yargılanmaları, daha baştan verilen karardı ve bunun cezası da idamdı.

İdamların önlenmesi amacıyla hem THKO ve hem de THKP-c önder ve kadroları eyleme girişeceklerdi.

29 Nisan 1971 akşamüzeri Maltepe Tutukevi'nden açtıkları tünel yoluyla kaçan M. Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ulaş Bardakçı, ve Ziya Yılmaz çok geçmeden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarını önlemek için "bir şeyler yapılması" konusunda karar vereceklerdi.

Ülkede 12 Mart faşizminin bütün karanlığı egemendi. Arkadaşları ve bir kısım aydınlar, ülkede kalmanın sakıncalarını dile getiriyor ve yurt dışına çıkmalarını öneriyorlardı. Bu konudaki görüşlerini daha sonra Ziya Yılmaz anlatacaktır:

"Mahir,İstanbul'da kalınması   tezini savunuyordu. Ben de şahsen İstanbul'da kalınmamasını, karar doğrultusunda yurtdışına çıkmanın gerektiğini savunuyordum. Hatta imkanlar da vardır, kaçılabilirdi. Fakat firarımızın getirdiği o psikolojik hava yeniden bütün eylemlerin gündeme gelebileceği, yurtdışına gitmenin mücadelelerden kaçmak şeklinde nitelendirilebileceği, Türkiye'de savaşabilecek bir ortamın var olduğu ve bu savaşımı sonuna kadar yürütmenin gerekli olduğu düşüncesi de yavaş yavaş güç kazanmaya başladı."(17)

Çayan Deniz'i silahlı mücadelenin bir simgesi olarak görüyor ve mutlaka kurtarılması gerektiğini düşünüyordu.

"Bugün Deniz, Türkiye devriminin simgesi haline gelmiştir. Bu düğüm çözülürse Türkiye devriminin önü açılacaktır. Onların hayatlarının kazanılması bugün temel sorunumuzdur" (18)

Mahir o koşullarda bir yandan örgütü toparlamaya çalışıyor, bir yandan Kesintisiz II ve III'ü yazmaya çalışıyordu. Tüm bunlarla uğraşırken bir yandan da Deniz, Hüseyin ve Yusuf'un idamlarını engelleyecek bir eylemi örgütlemeye çalışıyordu. Cihan Alptekin'le bu konuda neler yapılabileceğini konuşurlarken, Cihan Alptekin bir büyükelçinin kaçırılmasını ve karşılığında Denizlerin serbest bırakılmasının istenmesini önerir. Mahir ise bu iş için idamların Senato"da onay zamanının uygun olduğu ve bu amaçla Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel'in kaçırılmasının etkili olacağını belirtir.

Mahir'in önerisi genel olarak kabul görmesine karşın, farklı eylem planları için Fransa, Batı Almanya ve Belçika Büyükelçiliklerinde istihbarat çalışmaları da yaparlar. Bütün bu çalışmalar alabildiğine yoğun operasyonlar ve takip koşulları altında sürdürülüyordu. Ev bulmanın o kadar zor olduğu koşullarda, günde birkaç kez ev değiştirdikleri bile oluyordu. Mit'çi Mehmet Eymür daha sonraki yıllarda o koşulları anlatmak için şöyle diyecekti:

"Çayanların izini sürüyorduk. Kaldıkları evi bastığımızda onlar evi terk etmiş oluyorlardı. Acele terk edilmiş ve çay bardakları dolu vaziyette yerler bulduk."

Sonunda İstanbul'dan Ankara'ya geçen Mahir ve arkadaşları Tokat'ın Niksar'ındaki NATO üssünde görevli üç İngiliz teknisyeni rehin alarak Kızıldere köyüne doğru yola çıkarlar. 27 Mart sabahı köye ulaşan ve ağıllarda sabahlayan grup, arkadaşlarının kalmakta olduğu muhtarın evine yerleşir. Aynı sabah İngilizlerin evine gelen hizmetçinin ihbarı ile durumdan haberdar olan güvenlik güçleri geniş bir arama çalışması başlatır. 30 Mart 1972 günü sabahı köy muhtarının, evine bilgi almak için gelen jandarmalara önceden hazırlanmış ihbar mektubunu teslim etmesi üzerine operasyon başlar.

11 kişilik grubun içinde Çayan'ın yanı sıra THKP-C üyesi 7 kişi ve THKO üyesi 3 kişi bulunuyordu. Evin etrafını saran ve "teslim olun"çağrısı yapan askeri yetkililere, "Asıl siz teslim olun", "Kahrolsun emperyalizm, yaşasın tam bağımsız Türkiye", "Sıradan askerleri geri çekin, üst düzeyleri gelsin"diyerek karşılık veriyorlardı.

Evin giriş-çıkışları hububat ve un çuvalları tahkim edilir ve çatıya delikler açılarak görüşmeler oradan sürdürülür. Mahir oradan ne istediğini ve amaçlarının ne olduğunu anlatır. Yine benzer görüşmelerin yapıldığı bir sabah, çatıda M.Çayan, E.Kürkçü, C. Alptekin ve S.Alp varken makineli tüfeklerle ateş açılır. Üç kişi deliklerden eve atlamayı başarırken Çayan başından yediği altı kurşunla oracıkta can verir. Evde savunmaya geçen grup hedefin menzil dışında olması nedeniyle etkisizdir; kerpiç evin duvarlarını delen ağır ateşin hedefi haline gelirler.

Ömer Ayna gözünden, Cihan Alptekin karnından vurulmuştur. Fiilen kurşuna dizilen devrimciler kolluk güçleriyle görüşmeyi reddederek kendilerini savunmak üzere sahanlıkta toplanır ve el bombalarını hazırlarlar. Ancak roketatarlarla yapılan saldırıda sahanlık isabet almıştır ve yıkılan bölümde hayatını yitiren kişinin elinden yere düşen el bombaları patlayarak bir dizi patlamaya da neden olur. Ertuğrul Kürkçü ağır yaralı olarak bir samanlığın altına saklanır ve ölümden döner. Diğer on kişi katledilmiştir.




Bu ileti en son melnur tarafından 02.10.2013- 20:00 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.08.2013- 00:31


Kızılder'de hayatını kaybedenler:

Mahir Çayan : THKP-C önderi. 15 Mart 1946 Samsun doğumludur.Haydarpaşa Lisesindeyken mücadeleye başlamıştır. SBF Fikir Kulübü'nde, Dev-Genç'te her zaman ön saflarda yer aldı. THKP-C'nin kurucusu ve teorisyenidir.

Nihat Yılmaz: 1937 Fatsa doğumludur. Karadeniz bölgesindeki THKP-Clilerdendir. Fındık mitinglerinden tütün mitinglerine kadar bölge halkının bütün hak mücadelelerinin içindedir.

Cihan Alptekin: 1947 Rize, Ardeşen doğumludur. THKO yöneticilerindendir. Filistin kamplarında eğitim almıştır. Ayrışmalarda silahlı kurtuluş savaşından yana tavır koyarak THKO içinde yer aldı.

Hüdai Arıkan : 1946, Denizli-Çivril doğumludur. Ankara'da gençlik mücadelesinin ve Dev Genç'in örgütlenmesinin birçok aşamasında yer almıştır. Partinin ilk örgütlenmesinde yer alan kadrolardandır. THKP Genel Yönetim Kurulu Üyesidir.

Sinan Kazım Özüdoğru : THKP-C'nin lider kadrolarındandır. 1947 Sivas Şarkışla doğumludur. Ekim 1970'teki Dev-Genç Kurultayında TDGF Genel sekreterliğine getirilmiştir.

Saffet Alp : THKP-C'nin ordu içindeki örgütlenmesini gerçekleştiren kadrolardan biridir. 1949, Kayseri doğumludur. Başlangıçta askeri birliklerde "Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü"adlı bir oluşuma önderlik yapmış, giderek THKP-C'nin kadrolarından biri olarak doğrudan örgütlenmenin içerisinde yer almıştır.

Sabahattin Kurt : 1949 Van'ın Gevaş ilçesinde doğmuştur. Ankara'da devrimci gençlik hareketi içinde, militan yönleriyle öne çıkmıştır.

Ömer Ayna :1952 Diyarbakır'ın Dicle ilçesinde doğmuştur. THKO üyesidir. 1960'ların gelişen mücadelesi içinde tercihini silahlı mücadeleden yana yapmıştır. Kızıldere'deki siper yoldaşlığına THKO cephesinden katılan ikinci militandır.

Ahmet Atasay :1946 Ünye-Sarıhalil köyü doğumludur. Karadeniz köylüleri içinde yürütülen mücadelede örgütlenmiş bir devrimcidir. TİP içinde yaşanan ayrışma sürecinde
"reformist"kanattan koparak THKP-C içinde devrimci mücadeleye katılmıştır.

Ertan Saruhan : 1942 Fatsa Beyceli köyü doğumludur. Karadeniz bölgesindeki devrimci mücadelenin yerel önderlerindendir. Karadeniz'in çeşitli kesimlerinde yayın faaliyetlerinden eylemleri organize etmeye, gerillanın lojistik hazırlıklarına kadar sürekli faaliyet göstermiş bir yerel önderdir.

Son Söz:
Bu yazıyı burada kesmek mi gerekiyor, yoksa çalışmanın başında vurgulanmaya çalışıldığı gibi Dev-Genç'in içinden çıkan devrimci önderlerin, atıldıkları yolda oluşturdukları silahlı mücadele stratejisinin eleştirisini sürdürmek mi, tam olarak kestiremiyorum.. Aradan otuz altı yıl geçtikten sonra ve yitip giden onca insanın sızısı hala yüreğimizi titretiyorken, böyle bir çalışmayı başka bir yazı konusu yapmanın daha uygun olacağı şeklinde bir duygu da sarıp sarmalıyor. Ama Yazıyaz Dergi'nin sayfalarında Marksist devrim teorileri mutlaka detaylı olarak incelenmelidir diye düşünüyorum.

Şunu ısrarla vurgulamakta yarar var: Silahlı mücadele ve onun teorisinin ülkemiz koşullarında yanlışlığı bu yiğit insanların o kısacık yaşam öyküleri üstüne en küçük bir gölge bile düşürmemelidir. Henüz yirmili yaşlarda olduklarını unutmamak gerek. Onlar inandıkları, sonunda ne olacağını, neyin yaşanacağını ve başlarına nelerin geleceğini bildikleri bir kavgaya bir an bile duraksamadan atılmışlardı.

Kızıldere bir destandır bu yüzden.

Kızıldere, 60'lı yılların sonunda, tüm gençlik önderlerinin gözlerini kırpmadan ölüme atıldıkları bir destanın adıdır.

Dağlarda, darağaçlarında, işkencelerde öldürülen devrimci gençliğin destanıdır Kızıldere.

Kızıldere, ülkede solun içine düştüğü çözümsüzlük krizinin tüm sorumluluğunu yüreklerinde hisseden, o ağır sorumluluk duygusunun yarattığı yanlış pratik ve o yanlış pratiğe eklemlenen eklektik bir teorinin yol açtığı bir yanlış kavganın destanıdır. Pratiğin ve ona uydurulmaya çalışılan teorinin yanlışlığı kavganın destansı özelliğini yok edemez, etmemeli...

Gencecik insanlardı.
Yiğit insanlardı.
İnsana, insan emeğine ve sosyalizm'e vurgundular.
Ölümü bilerek ve isteyerek seçmişlerdi.
Mahirin önceden söylediği gibi,

"Bizim kuşağın yüzde doksanı ölür."


TOMURCUK**

Öldürdüler sevgiyi
ve seven insanları.
Öldürdüler türküyü
ve türkü söyleyenleriÖldürdüler ne varsa
bu canım topraklarda.

Öldüremediler ama
bu tomurcuğu,
ha patladı ha patlayacak
bu tomurcuğu.

Kaynakça :

(1) Muzaffer Ayhan Kara; Yön'ün Devrimi, Devrim'in Yönü; Kırmızı Yay. s..292
(2) : Aynı yapıt: s. 293
(3) Hikmet Özdemir; Doğan Avcıoğlu-Bir Jön Türk'ün Ardından; Bilgi Yay. s. 21.
(4) Prof. Mümtaz Soysal, "Yön Hareketi"başlıklı doktora tezi için yazdığı önsözden,Aktaran Hikmet Özdemir, Aynı yapıt, s.18
(5) Haluk Yurtsever, Marksizm ve Türkiye Solu, El Yayınevi, s.168
(6) Aynı yapıt; s. 168.
(7) Aynı yapıt, s. 175
(8) Aynı yapıt, s. 179
(9) Mihri Belli (Mehmet Doğu), Yön dergisi; Sayı:48.Aktaran Haluk Yurtsever; aynı yapıt; s. 186-187
(10) Tarkan Tufan; Bir devrimcinin Portresi, MAHİR, Nokta Kitap, s.133-134.
(11) Aynı yapıt, s.139.
(12) M.Çayan, Kesintisiz III
(13) THKP Kuruluş Bildirgesi; Aktaran, Tarkan Tufan; Aynı yapıt; s.143-144
(14) Ergun Ayduınoğlu; Türkiye Solu, Versus Kitap.s.258-259.
(15) Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, Cilt 7, İletişim yay. S.512 Aktaran Ergun Aydınoğlu; Aynı yapıt; 260.
(16) Ergun Aydınoğlu; Aynı yapıt, s.264-265.
(17) Tarkan Tufan, aynı yapıt, s. 168-169.
(18) Tarkan Tufan, Aynı yapıt, s. 168
(*) Bu bölüm Tarkan Tufan&#8217;ın aynı yapıtından derlenmiştir.
(**) J.L.Pacheco; Tomurcuk şiiri, Çeviren A.Kadir, Derleyen Ali Saraçoğlu, Sen Hiç Oğul Emzirdin mi Kör Kurşun; Hilal Matbaacılık, s.233

Yazıyaz Dergi'de 2008 tarihinde yayınlanmıştır.




Bu ileti en son melnur tarafından 02.10.2013- 20:10 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.03.2014- 21:18


Kızıldere'nin, 30 Mart 1972'nin, devrim uğruna canlarını vermekten asla çekinmeyen ON'ların üzerinden kırk iki yıl geçti. Unutulmadılar, unutulmayacaklar!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 29.03.2014- 22:12


Faşizm döktüğü kanda boğulacaktır.
Yaşasın devrim.
Yaşasın sosyalizm.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 29.03.2014- 22:56



“ON’lara sözümüz devrim olacak”

İzmir Ekim Gençliği, Kızıldere şehitlerini andı. "ON'lara sözümüz devrim olacak!" dedi.

Resim Ekleme

Resim Ekleme  

İzmir Ekim Gençliği, Kızıldere katliamını lanetlemek, destansı direnişi bir kez daha selamlamak için etkinlik düzenledi.

Anma Kızıldere katliamını anlatan bir sinevizyon ile başladı. Sinevizyonun ardından Kızıldere şehitleri şahsında tüm devrim ve sosyalizm davasında şehit düşenler için saygı duruşu yapıldı.

Devrime inancın ve adanmışlığın cüreti!

Ardından Ekim Gençliği adına bir konuşma yapıldı. Konuşmada şunlar söylendi:

“Kızıldere olayı siper yoldaşlığının tarihe geçmiş en önemli örneğidir. 30 Mart devrimci mücadeledeki kararlılığın, adanmışlığın simgesidir. Bizler genç komünistler olarak bu mirasın sahiplenicileri ve mirasçısıyız. Mahirler’in mücadelesini sandıklara hapsetmeye çalışanlar Mahirler’in mücadelesini devamı olamazlar. Onlar FKF’nin parlamentarist-pasifist çizgisini aşıp tarihe damga vurmuş DEV-GENǒleri yaratmışlardır. Onlar sokağı, mücadeleyi seçmişlerdir. Kendilerine silah doğrultan, tankı ve topuyla etrafını kuşatan askerlere ‘asıl siz teslim olun’ deme cüretini göstermişlerdir. Bu cüret devrime olan inancın ve adanmışlığın cüretidir, meşruluğudur..

Gençlik bugün örgütsüzdür. Biz bunu Haziran Direnişi’nde en net biçimde gördük. Bu örgütsüz tablo ancak gençliğin devrimci örgütünü yaratmakla aşılacaktır. Gençlik artık oyunu sokaktan yana kullanmıştır. Bu sistem gençliğe işsizlik, açlık ve geleceksizlik vermektedir. Gençlik bunun farkındadır. Bunun en son somut hali Berkin Elvan eylemleridir. Haziran Direnişi’nde şehit düşenlerin yaşlarına bakmak bile yeterlidir. Yaş ortalamaları 20 kadardır. Gençliğe sermaye devleti tarafından yoğun baskılar uygulanmakta. Polisler okula sokulmaya çalışılmakta, her geçen gün artan bir faşist dalga var. Okullar sermayeye peşkeş çekiliyor. Bizlerde bulunduğumuz her alanda işçi sınıfın sesini taşımaya devam edeceğiz, kampüslere, alanlara ve sokaklara mücadelemizi, taleplerimizi ve özlemlerimizi taşıyacağız.”

Son dönem artan faşist baskılara değinilen konuşmada, özelinde sınıf devrimcilerine yönelen baskı ve saldırganlık teşhir edildi. Batıkent’te yaşanan saldırı anlatıldı ve “Faaliyetimizi koruyacağız ve baskılara boyun eğmeyeceğiz” denildi.

Düzenin seçim oyunu 30 Mart nezdinde bir kez daha teşhir edildi. “Gençliğin geleceği sandıklara sığmaz” denilerek gençlik sokağa, eyleme ve örgütlenmeye çağrıldı.

Devrimci mirasın savunucusu komünist hareket!

Ardından Devrimci Liseliler Birliği adına konuşma yapıldı. Konuşmada Kızıldere’nin tarihi bir panoraması çizildi ve liselilere yönelik baskı ve saldırı teşhir edildi.

DLB konuşması ardından serbest kürsü açıldı. Kürsüde bir komünist gençliğin örgütlenme sorunu üzerinde durdu. Örgütlenme ihtiyacı, gençliğin devrimci örgütünü kurma misyonu ve algısı ile hareket etmek gerektiğini belirterek “Bu topraklarda bu iddiayı komünistler ortaya koyuyor ve tüm devrimci mirasın savunucusu komünist hareketin kendisidir. 27 yıldır bu bayrağı taşımaya devam ediyor” dedi.

Söz alan bir üniversiteli ise Kızıldere olayının tam bir devrimci bir kopuş olduğunu söyledi. Bir liseli de Mahir Çayan ve yoldaşlarının kararlığını ve siper yoldaşlığını vurguladı.

Serbest kürsünün ardından şiir dinletisi yapıldı. Şiir dinletisinin ardından kapanış konuşması yapıldı ve etkinlik Çav Bella marşı ile bitirildi.  

Etkinlikten notlar:

- Etkinliğin yapıldığı salona Eksen Yayıncılık standı kuruldu. Standda Kızıl Bayrak, Ekim Gençliği ve Liselilerin Sesi yer aldı. Greif direnişi ile dayanışmak adına bir kutu ve direnişle ilgili imza föyü kullanıldı.  

- Parti ve devrim şehitlerinin resminin olduğu bir köşe yapıldı.  

- Salonun bir duvarına da ’68 devrimci gençlik tarihini resim ve yazılarla anlatan bir pano yapıldı.  

Ekim Gençliği / İzmir



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 29.03.2014- 23:09


Resim Ekleme

ON'lar mücadelemizde yaşayacaklar!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 30.03.2014- 10:53



Kızıldere’de Atan Kalbimiz - Fehmi İşleyen

Mart ayı hiç kuşkusuz biz devrimcilerin algısında farklı bir yere sahiptir. Çünkü kalbimizin attığı yer olan Kızıldere Katliamı bundan 42 yıl önce 30 Mart’ta yapılmıştır. O günden bu güne bizim kalbimiz hep Kızıldere‘de atıyor. Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım 30 Martlar geldiğinde ON’ların anısına bir yığın etkinlikler düzenliyoruz.

Bu etkinliklerde devrimcilerin yalnızca hayatlarını ortaya koyduğu fedakar ve kahramanca bir eylem üzerinden Kızıldere anlatımları eksikliği üzerinde dururuz. Bugünkü toplumsal siyasal olayların içinde ON‘ların idealleri doğrultusunda gelişen mücadelenin güncel somut sorunlarını anlatmaya ve kavratılmasına çalışırız. Bu, Kızıldere’de kalbi atanların THKP-C’den Devrimci Yol’a, Devrimci Yol’dan Özgürlük ve Dayanışma Partisi’ne uzanan tarihsel süreçte izlediği bir yöntemdir.

Kızıldere katliamının 42. yılında ülkemizde önemli siyasal toplumsal olaylar yaşanmaktadır. 12 yıldır süren AKP düzeni ülkeyi faşist bir diktatörlük anlayışı içerisinde yönetmektedir. Ancak hepimizin bildiği ve yaşadığı üzere 2013 Haziranında gündeme gelen büyük halk direnişi, AKP düzeninde büyük delik açmıştır. Bu delikten AKP düzenin içine su akmaya ve birikmeye devam ediyor. Bu akan su zaman zaman sel olup sokaklara akarak, AKP’nin yoksulluk ve hırsızlık düzenini sallamaktadır. Geçen haftada aramızdan ayrılan Berkin Elvan‘ın arkasından   binlerce insan sokakları yine doldurdu. AKP düzenine karşı gerçek alternatifin Gezi sonrası ortaya çıkan bu potansiyelin içinde olduğu bir kez daha açıkca görüldü.

Bu 15 yaşındaki çocuk da tıpkı Mahir’ler gibi, uzun bir yaşam mücadelesi sonrası Mart ayında yaşamını yitirdi. AKP düzenini   sarsmak   ve sonra yıkmak için, önce yedi genç insanımız gözlerimizin içine bakarak, sonra da Berkin yıldızlara gittiler. Gezi’de ortaya çıkan umudu büyütmek için tıpkı Mahir‘ler gibi dövüşerek öldüler ve bu büyük umudu geride kalanların ellerine teslim ederek gittiler.

Gidenlerin üzüntüleri param parça etse de kalbimizi, matem tutmaya vakit olmadığından hepimiz bu acıyı da yüreğimize sararak, kavgaya ve mücadeleye devam edeceğiz. Kızıldere’de kalbi atanların yolu artık Gezi’ye çıkmıştır. Bu noktada ON’ların anısına düzenlenecek bütün etkinliklerimiz, bu gerçekliği anlatmaya ve tartışmaya yönelik olacaktır.

Bugün için ON’ları anlamak ve anlatmak, Gezi ve sonrasında ortaya çıkan siyasi gelişmeleri doğru okumaktır. ON’ların yolundan yürümek, bu toplumsal gelişmeyi birleşik devrimci bir muhalefete dönüştürebilmekten geçiyor.

ON’lar ve ON‘lardan   sonra aramızdan ayrılanlar unutulmayacak!

Muhalefet.org




Bu ileti en son dayanışma tarafından 30.03.2014- 10:53 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 30.03.2014- 10:56



İsyan Çağından Kızıldere'ye - Önder İşleyen


İlk ayak izlerinin tazeliğinde yol arayan yeni bir isyan çağındayız.

Kapitalizmi yeryüzüne ve mümkün olan tüm geleceğe hükmedecek denli sonsuz ve sınırsız varsayan hegemonya dünyanın pek çok yerindeki direnişlerle yerle bir oluyor. Reel sosyalizm deneyiminin yıkılışı ile birlikte girilen, bir aralıktan, sosyalizmin yeni bir tarihsel dönemine geçiliyor.

Başlangıç Zamanı
Bu yeni dönem kimi işaretleri ile birlikte pek çok yönüyle de belirsizliklerle dolu. Bugünkü başlangıç noktası, insanların kendi kaderlerini belirlemeye muktedir olduğunu eylem içerisinde yeniden üreten bir bilinçle, öncelikle ideolojik bir kırılmanın ifadesidir. Bunun içindeki belirsizlikler korkutucu değil, aksine yeniyi inşa etme arzusunu yaratan umut kaynağıdır. Başlangıcın teşvik ettiği yeni eylem ve direnişler de hareketi hareket içinde geliştiren canlı damarlardır.

Yürüyen İsyan
Kitlesel işgal ve direnişlerle gelişen isyan dalgasının birikimlerinin yanı sıra kimi noktalarda geri çekilmesi hatta kimi yerlerde geçici yenilgiler alması kaçınılmazdır. Ama her yerde kendini farklı bir biçimde sürdürebilen hareket kimi zaman parlama kimi zaman suskunluk içinde yürür. Bu bir arayışın ifadesidir. Dünyayı değiştirme iradesi bunu mümkün kılacak yeni bir yolu bulacağı o durağa kadar süreklilik içindeki kopuşlarla kendini aşarak ilerleyecektir.

Geçmişin Geri Dönüşü
Geçmiş devrimci hareketlerin birikimleri, artık ancak bugünkü isyanın parçası olarak okunabilir. İnançsızlığın ve her tür sağ-düzen içi akımın damgasını vurduğu –ve şimdilerde çöküşüyle sahneden çekilmeye başlayan- 90’lı yıllar aralığı içerisinde geçmiş, devrim ve sosyalizm iddiasını ayakta tutan koca bir çınardı. Geleceği olduğu kadar geçmişi de örtbas etmek için dört bir koldan geliştirilen saldırılara karşı -özellikle devrimci genç kuşakların- umut ilkesiydi. Bugün ise, yaşanmaya başlayan çağ dönümü geçmişin de bir başka biçimde geri dönüşüdür. İşte Kızıldere’de simgeleşen devrimci hareket de 42 yıl sonra bugün artık, solgun bir halk çocukları ayaklanmasının tam kalbinden ilerlemektedir. Birine bakmadan ötekine bakmak eksiktir.

İradenin Kuruculuğu
Kızıldere, dünyayı değiştirme arzusunun her yanı sardığı bir zamanın parçasıydı. Bu yol arayışının bir yönü de iradenin iyimserliğinde saklıdır. Ütopik olmayan, kararlı ve cüretli bir iradenin, devrim için kendinde bulduğu gücün bir ifadesiydi bu. Tarihin objektif ve subjektif şartlarını atlamadan, somut durumun gerçeğinden hareket eden ama tüm bunları kendi öz gücüyle ters yüz etme cesaretini ve sabrını da kendinde bulan bir hareket. Bugün, henüz o 90’lar aralığında gelişen körleşmenin ve törpülenen iddiaların yarattığı olumsuzlukların tam da aşılamadığı yerde tüm isyan ve direnişlerin içerisinde bir irade noksanlığına işaret etmek abartılı olmaz. Yoktan var edecek, yıkıp yeniden kuracak, sabırla biriktirecek, hızla ilerleyecek bir irade. Haziran sonrasındaki kendiliğindenci akışa bel bağlamakla kendi biricikliğine çağırmak arasındaki salınımdan kurtulmak da ancak böyle mümkün olabilir. Haziran yeniden kuruculuğa bir davetse, -ki öyle- bunun yalnızca bugünkü yöntemlerle, politika ve örgütlülüklerle yerine getirilmesi de imkansızdır. Kızıldere’ye giden devrimci yolu açan da sol içine yerleşik hale gelmiş olan ertelemecilikler ve olmazlarla korunan statükoyu aşabilmek için ortaya koyulan kopuş ve yeniden kuruculuk iradesiydi.

Mahir’in Mirası ve Güncelliği
Mahir Çayan’ın teorik ve pratik önderliğini yaptığı devrimci hareketin mirası tüm bu yönleriyle birlikte bugüne uzanan çözümlemeleriyle de günceldir. Bugünün tüm sorunlarını çözecek bir anahtar değil, bugünü anlamanın da temel noktası olarak bakıldığında Mahir Çayan’ın en önemli tespitlerinden birisi, emperyalizme bağımlılık içerisinde oluşan devlet yapılanmasıdır. Daha yakın zamanlarda, Türkiye’nin bağımlılık ilişkilerini aşarak kapitalist ve alt-emperyalist bir ülke konumuna geçtiği tespitleriyle birlikte, çarpık kapitalistleşme analizlerinin yanlışlığından dem vuruluyordu. Oysa bugün artık açık biçimde görüldüğü üzere ülkemizde iktidar yapısı, emperyalizmin de içsel bir unsuru olduğu, farklı güç ilişkilerinin oligarşik bir ittifakına dayanıyor. Ekonomik, askeri ve siyasi yönleriyle emperyalizme ve uluslararası sermayeye bağımlılık ilişkisi iktidar yapısını kırılgan hale getirirken ittifaklar da çelişkili bir nitelikte gerçekleşiyor. Emperyalizmin yönelimleri çerçevesinde geliştirilen 11 yıllık iktidar blokunun, halk muhalefetinin yarattığı sınırlarla birlikte bölgesel düzlemde yaşananların etkisiyle güçsüzleşmesi sonrasında oluşan dağılma güç odaklarının-iktidar kliklerinin arasında bir savaşı gündeme getirdi. Bunun iki güç merkezinin çatışmasının ötesinde ülkenin geleceğini düzenlemeye dönük, devlet içindeki tüm güçlerin bir savaşı olduğu bugünlerde yaşananlarla daha net bir biçimde görülüyor.

Devrimcilik Ehven-Şer’in Reddidir
Mahir Çayan, iktidar klikleri arasındaki mücadeleye bel bağlayarak ve devlet içindeki güç odaklarının birini diğerine tercih ederek   yukarıdan bir müdahaleciliğe prim veren anlayışların karşısına, devrimin halkın öz gücüne dayanarak aşağıdan mücadeleyle geliştirilmesi fikri ve eylemini koydu. Bu, günümüzde her vesileyle yeniden üretilen ehven-i şerciliğe karşı devrimciliğin kerteriz noktasıdır. Kendi öz gücüne dayanarak mücadele etmenin yerine kimi kırıntılar öne sürerek teorize edilmeye çalışılan türlü yetmez ama evetçilikler, Haziran isyanının karşısına konulmaya çalışılan bir barikattan başka bir şey değil. Bu barikatı aşmak, aşağıdan bir devrim anlayışıyla, isyanı isyanla yeniden üretmekle, direnişi halkın birleşik örgütlü zeminlerinde çoğaltmakla mümkün. Kızıldere’nin devrimci anlayışının bugünkü çağrısı da bu.

Mahir’in Emaneti Haziran’da
İnandıkları fikirler uğruna ölümü gözü alan bir kahramanlıkla devrimin manifestosunu yazanlar, dün nasıl Tuzluçayır’da ve tüm gecekondularda, ODTܒde ve tüm üniversitelerde, Fatsa’da ve ülkenin dört bir yanındaki direnişlerde çoğaldıysa; bugün de Haziran’da milyonların kavgasında ve Haziran’ın izinde sürecek direnişlerde çoğalacaklar.  

Ethemlerin, Ali İsmaillerin, Ahmetlerin kahramanlıklarıyla barikat barikat, sokak sokak direnişlerde geleceğe yürüyen binlerce gencin umuduyla, cesaretiyle ve coşkusuyla...

Mahir Çayan, sonsuza kadar...



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   4   5   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Kızıldere,   bir,   destandır
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS