SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 08:18


''Dine karşıtlık derken, bugün bir sınıfsal tanımlama yapıyorsa, o dogmatik bir karşıtlıktır. Dine karşıtlık dediğimizde bir komünist için anlaşılması gereken, tefeci-bezirganlık kalıntıları ve onun bugün müttefiki olan emperyalizme (dolayısıyla) karşıtlıktır.''

Dine karşıtlık derken sınıfsal bir tanımlama yapılması neden dogmatik bir karşıtlık olsun? Gerçek anlamda din sınıflı toplumların ürünüdür (ilkel komünal toplumdaki dinler daha çok atalara saygı ve atalardan, onların ruhundan yardım dilenme ayrıca doğayı kutsama şeklindeydi). Din sınıflı toplumlar da hakim sınıfların toplum üzerinde ideolojik hegemonya kurmasının en önemli araçlarından biridir, belki de en önemlisidir. Bu ideolojik hegemonya ise sistemi yaşatan şeydir çünkü sömürü ve toplumu yönetmek sadece baskıyla, güçle gerçekleştirilemez. Mevcut düzenin en doğru, en adil düzen olduğuna insanları gerçekten inandırmak zorundasınız. Bu hakimiyeti kuramazsanız isyanlar başlar. Asırlardır isyanları engelleyen, bugün de dahil eşitsizliği, sömürüyü olağanlaştıran böylesine güçlü ve etkili bir hegemonya aracına yani dine karşıtlıksa sınıfsal bir karşıtlıktır, her sınıfsal mücadele dine karşıtlığı içinde barındırmak zorundadır. Çünkü sistemin hegemonyasına siz de karşıt bir hegemonya üretmek zorundasınız. Başka türlü insanları sistemden koparamazsınız. Diğer taraftan sistemin bu hegemonya aracına ilericilik, sosyalizanlık atfetmek, sistemin yüzlerce yıldır kullandığı hegemonya aracı üzerinden toplumu dönüştürmeye çalışmak başarısızlığa uğramaya mahkumdur, idealist bir çabadır.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 14.01.2015- 08:29 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 11:17


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Ve onlar dini değişmez, sorgulanmaz, gökte olan bir olgu olarak aktarırlar. Bizim yaptığımız ise onu yer yüzüne indirmektir. Bunu yapmayan da halk ile anlaşamaz, işçi sınıfına demek istediklerini aktaramaz ki, yaşadığımız da tam budur.

Dini yeryüzüne nasıl indireceksiniz, Muhammed'i devrimci, İslam'ı gerçek ve güzel din olarak pazarlayarak mı? Sınıf mücadelesini din üzerinden   sürdürmeye çalışarak sosyalist mücadele verilemez. Bir hayal dünyasından kurtulmayı başka bir hayal dünyası yaratmaya bağlıyorsunuz. Size kalırsa siyaset de din temelli olmak durumunda. Önce dini ayakları üzerine oturtup sonra siyaset diyorsanız safınız islamla yatıp kalkanlarla aynı demektir. Ben de sana başarılar diliyorum. Demek ki sana göre sosyalist mücadele için doğru irfanı düzgün doğru imamlara ihtiyaç duyuyorsunuz.   Bizim imamlarla işimiz olmaz.




Söylemediğimiz sözler üzerinden yargı yaratıyorsunuz. Nerede yazmışız "İslam gerçek dindir" diye? Muhammed devrimcidir dememizin arkasında binlerce sayfalık tarih araştırması var, siz kaçını okudunuz? Tarih Tezi, Osmanlı Tarihinin Maddesi, Allah-Peygamber-Kitap, Dinin Türk Toplumuna Etkileri, İlkel Komünizm'den kapitalizme ilk-son geçiş... Bu kitapların kaçındaki tespitlere cevap verebildiniz de bizi söylemediğimiz şeylerle yargılıyorsunuz?

Dini yer yüzüne indirmek, onu olduğu gibi ortaya koymaktır. İslam, ilk ortaya çıkışında sömürülenlerin egemenlere karşı başkaldırısıdır. Kur'anda sayfalarca bunun tarihi yer alır, özellikle de İsrail tarihi yer alır. Gerek Yahudilik, gerek Hristiyanlık, gerek diğer dinler birer karşı çıkış olduğu için bu kadar yayılmıştır. Roma'nın Hristiyanlığı kabul etmesi bile bu zorlamanın sonucudur.

Ayrıca biz laikliği savunduğumuzu söylüyoruz, dini nasıl siyasetin temeli olarak görebiliriz? Böyle bir saçmalık değil bizim savunduğumuz, dinin yarattığı mitolojileri açıklamak, somutlamak, Kur'anın anlattıklarının birer antika tarih efsaneleri bütünü olduğunu aktarmaktır bizim yaptığımız. İkisi arasında fark vardır. Ve işçi sınıfı ancak böyle bir bilinçlendirme ile körü körüne bağlandığı inançlardan ayrılabilir. Ki biz bunu da başarıyoruz, bunun en net örneği kendimim.

Son olarak, bizim hiçbir zaman ortaçağcı gericilerle, tefeci bezirganlığı temsil eden laiklik karşıtları ile hiçbir müttefikliğimiz olmamıştır. Eğer onların müttefiki olan hareket arıyorsanız, BHH ve HDP içinde bol miktarda vardır. Bizim prensibimiz diyalektik materyalizmdir. Onu bir dogma olarak değil, hayatın yeşilliğine uygun bir klavuz olarak değerlendiriyoruz. Eh, Türkiye'ye turist olanın bizi imamlarla müttefik görmesi normaldir, çünkü o daha kendi ülkesini, yaşadığı toprağı tanımaz. Paramparça halinizin açıklaması da bu değil midir :)




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 14.01.2015- 11:18 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 11:46


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

''Dine karşıtlık derken, bugün bir sınıfsal tanımlama yapıyorsa, o dogmatik bir karşıtlıktır. Dine karşıtlık dediğimizde bir komünist için anlaşılması gereken, tefeci-bezirganlık kalıntıları ve onun bugün müttefiki olan emperyalizme (dolayısıyla) karşıtlıktır.''

Dine karşıtlık derken sınıfsal bir tanımlama yapılması neden dogmatik bir karşıtlık olsun? Gerçek anlamda din sınıflı toplumların ürünüdür (ilkel komünal toplumdaki dinler daha çok atalara saygı ve atalardan, onların ruhundan yardım dilenme ayrıca doğayı kutsama şeklindeydi). Din sınıflı toplumlar da hakim sınıfların toplum üzerinde ideolojik hegemonya kurmasının en önemli araçlarından biridir, belki de en önemlisidir. Bu ideolojik hegemonya ise sistemi yaşatan şeydir çünkü sömürü ve toplumu yönetmek sadece baskıyla, güçle gerçekleştirilemez. Mevcut düzenin en doğru, en adil düzen olduğuna insanları gerçekten inandırmak zorundasınız. Bu hakimiyeti kuramazsanız isyanlar başlar. Asırlardır isyanları engelleyen, bugün de dahil eşitsizliği, sömürüyü olağanlaştıran böylesine güçlü ve etkili bir hegemonya aracına yani dine karşıtlıksa sınıfsal bir karşıtlıktır, her sınıfsal mücadele dine karşıtlığı içinde barındırmak zorundadır. Çünkü sistemin hegemonyasına siz de karşıt bir hegemonya üretmek zorundasınız. Başka türlü insanları sistemden koparamazsınız. Diğer taraftan sistemin bu hegemonya aracına ilericilik, sosyalizanlık atfetmek, sistemin yüzlerce yıldır kullandığı hegemonya aracı üzerinden toplumu dönüştürmeye çalışmak başarısızlığa uğramaya mahkumdur, idealist bir çabadır.




Doğrusu "sınıfsal tanımlama yapmıyorsa" olacaktı. Düzeltirim.




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 14.01.2015- 11:46 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 11:53


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Hikmet Kıvılcımlı ve Hikmet Kıvılcımlı geleneğinden gelenler de ne yazık ki dine karşı oportünistçe bir tutum var. Demokrat Parti'nin, AP'nin, Erbakancıların, AKP'nin vs. savunduğu gerçek İslam değil çünkü İslam aslında sosyalizan bir ideoloji bireycilikle, piyasacılıkla bağdaştırılamaz iddiasındalar. Muhammed'i   köleliğe karşı gelmiş, ilkel sosyalizmi savunmuş bir lider olarak gösterme peşindeler. Yani bir nevi Şeyh Bedrettin. Ancak bu tutum gerçekçi bir tutum değil. Muhammed ne köleliğe karşı geldi (kendi cariyeleri vardı) nede ilkel sosyalizmi   savundu (özel mülkiyete karşı değildir yada herkesi denk zenginlik seviyesinde tutmak diye bir derdi yoktur). Tam tersine Muhammed'in ideolojisi zengin, fakir ayrımına göksel bir meşruiyet sağlar, bunu doğallaştırır. İslam'dan ezilenler için bir takım havuçlar çıkarabilirsiniz (zekat, sadaka vs.) o kadar daha fazlası değil.

Muhammed'in devrimciliği veya ilericiliği meselesine gelirsek; Muhammed ticaretin gelişmesini sağladı. Muhammed'in ilericiliği de burada yatar. Dağınık haldeki Arap kavimlerini birleştirip ümmet haline getirmek ve bu sayede ticaret yollarının güvenliğini sağlayıp, ticareti geliştirmek. Bundan dolayı Arap'ların başka kültürlerle etkileşime geçmesi kolaylaşmış, buda Arap medeniyetinin gelişmesini sağlamıştır. Muhammed ayrıca çölde yaşamanın olumsuzluğunu tespit etmiş böylece Arap'ları batıya, Avrupa'ya yönlendirmeye çalışmıştır.   Bu sayede Araplar bağnaz Hristiyanlık tarafından çürümeye bırakılan bilimsel çalışmaları, yazıları ele geçirmiş özellikle kendi dinleriyle bağlantılı da olduğu için astronomi dolayısıyla matematik alanında önemli çalışmalar yapmışlardır. Bu dönem İslam Rönesansı olarak da adlandırılabilir. Ancak her dogmatik düşünce yapısı gibi İslam'da bir yerden sonra ilerici niteliğini yitirmeye başlamış, Avrupa'dan kovulup Ortadoğuya sıkışılmasıyla birlikte de gitgide gericileşmiştir. Yani Muhammed ve İslam tarihin belli bir dönemi için ilericidir ama diyalektiğin yasası gereği bir yerden sonra gericileşmiş, çağın ihtiyaçlarına cevap veremez olmuştur.

Bugüne gelirsek; bugün İslam'ı öyle bir muhteva barındırmadığı halde sosyalizan bir ideolojiymiş gibi topluma anlatmak insanların sistemin ideolojik hegemonyasının etkisinden çıkmasına değil tam tersi sistemin ideolojik hegemonyasında sıkışmasına yol açar. Sistem zaten kendini İslam üzerinden topluma kabul ettirmekte ve İslam'ın sosyal bir içeriği olduğunu söyleyerek mevcut düzen de insanların ihtiyacının karşılanabileceğini iddia etmekte. Sen böyle bir tablo da İslam sosyalizan bir ideolojidir dersen iyice sistemin ekmeğine yağ sürersin. Biz materyalistiz. Dincilerle gerçek İslam budur şudur diye yarışa girecek değiliz. İslam'ın tarihsel rolünü objektif bir şekilde anlatır bugün için toplumu çürütme de, sömürüyü meşrulaştırma da oynadığı rolü de anlatır, insanları gericiliğin ve kapitalizmin ideolojik hegemonyasından kurtarmaya çalışırız. Etliye, sütlüye dokunmayan bir ideolojik hegemonya savaşımı olamaz. Kapitalizm nasıl aile, din, kültür gibi konuları ideolojik hegemonya kurma da kullanıyorsa biz de karşı hegemonyayı kurma yolunda her alanda savaşım vermeliyiz.




İşte bir çok söz edip hiçbir şey söylemeyen bir turist daha :)

O kadar ağdalı konuşmuşsun ki nasıl cevap vereceğimi bilemedim valla. Ağzından parababalarının teorisyenlerinin kelimeleri akıyor. Bu kelimelere karşı biz sefil işçi sınıfı devrimcileri nasıl cevap yazacağız bilemedik. Yahu sosyalizan nedir ya? "Biz burada sucuk satıyoruz sucuk" Hatırladın mı o eleştiriyi :)

Esmiş gürlemiş bir de, "vay efendim biz materyalistiz"... Doğru materyalist olduğunuz ama mekanik materyalistsiniz :) siz "Marksolog" olabilirsiniz, "Leninolog" da olabilirsiniz ama diyalektik materyalist değilsiniz. Çünkü 6. yüzyıl Arap tarihini diyalektik materyalist tarzda, olayların gidişine göre değerlendirme çalışmasına girmemişsiniz. Böyle bir ihtiyaç duymamışsınız. Çünkü yüce Marks, Engels, Lenin ve Stalin hazretleri size hazır olarak bu bilgileri sunmuş(ki onların sunduğu bilgiler Yahudilik ya da Hristiyanlık için geçerlidir), bundan başka söz mü ettin? Tüüü, kafir seni! (Buradan da şimdi anti-Marksist/Leninistlik çıkarırsın, ancak Marks'ın ünlü sözünü hatırlatalım: "Ben Marksist değilim")

Öncelikle bir miktar doğruları dizmişsin. Muhammed'in köleleri olduğu, Muhammed'in ticareti kolaylaştırdığını, Arapların bilimde bazı gelişmelere yönlendiğini ve sonradan bunun söndüğünü... Lakin siz mekanik materyalistler bunları söyleyince "devrimci" olurken, biz söyleyince neden "idealist" oluyoruz anlamak komik. Lakin tarih kitabı gibi yazdığın bu doğruların arasındaki bağlantıyı tespit edememişsin. O bağlantıyı da komik bir şekilde "Ortadoğu'da sıkışıp kalmak" ile açıklamışsın.

Hikmet Kıvılcımlı okumuş olsaydın, İslam'ın Ortadoğu'da sıkışıp kalmaktan değil (ulan şunu yazdıkça iş yerinde gülüyorum), tefeci-bezirganların İslam'a geçişi ve İslam'ın ilk ortaya çıkışını kendi çıkarlarına göre tahrifi sebebiyle başlayan çürüme ile bağlantılı olduğunu bilirdin. Aynı çürüme sadece İslam'da mı var? Hayır tabii, Hristiyanlık'da da var, Yahudilikde de... Osmanlıoğullarından Roma'ya, İskender'in memleketinden Hunların konfederasyonuna kadar tüm barbarlıktan feodalizme geçişlerde böyle olmuştur. Olmak zorundadır. HKP'nin değerlendirmeleri İslamı tamamen savunan, hiçbir hata görmeyen tarzda değildir ki, öyle olmasa Eren Erdem ve İhsan Eliaçık gibi İslam modernistlerini eleştirmezdik.

Bugün sen bunları olduğu gibi ortaya koymadan, dinden bahsetmeyerek halkın bir anda "gökten inen ışığı görerek" aydınlanacağını iddia ediyorsun. Hem de tefeci-bezirganların zehri ile kafadan silahsızlandırılmış, anti-komünistleştirilmiş halka. İşte bu yöntem yıllardır başarısız olan yöntemdir. Bunun hala başarısız olmadığını görmek için, sizin gibi turist olmak gerekir :) Bu sebeple İslamı tarih kitabındaki gibi anlatmak hiçbir işe yaramaz. İslam'ın ilkel sosyalist özünü kavrayamayan, onun ilkel sosyalizmden kopup bu hale geldiğini anlamayan hareket, bağ kuramamaya mahkumdur. Çünkü din ile mücadele, bir sınıflar savaşıdır ve sınıflar savaşı bir sanattır.

Ayrıca bir nevi Şeyh Bedrettin benzetmesi yaptığımızı iddia etmişsin. Bu da doğru değil. Şeyh Bedrettin, Muhammed'in aksine, modern sosyalizm denemesine girişmiş bir devrimcidir. Ancak çağının tekniği buna müsait olmadığı için yenilmiştir. İkisi arasındaki farkı yine Kıvılcımlı çok iyi açıklar.

Asıl oportünistlik, özünde sıkı bir mekanik materyalist, ateist olup, okullarda türbanı savunan soytarıların yaptığıdır. Ortaçağcı gericiliğin kaşarlanmış "aydınları" ile aynı masalarda yer almaktır. Emperyalizm tarafından fonlanmış cemaatlere "awsome awsome, olsun olsun" demektir. Eğer tek bir satır okumadığın Kıvılcımlı hakkında "din hakkında oportünizm yapıyor" dersen, turistliğine devam etmiş olursun. Sana bu yolda başarısızlıklar dileriz. :)




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 14.01.2015- 12:13 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 12:11


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış


İşçi Partisi eleştirilebilir, hepimiz eleştiriyoruz ancak bu eleştiriler doğru temeller üzerine oturmak zorunda. Sizin İşçi Partisi bugün tefeci-bezirganlık ile ittifak kurmakta o yüzden din bezirganlığı yapıyor deyip, Eren Erdem'i buna delil olarak göstermeniz gerçekliği çarpıtmaktır. Evet İşçi Partisi Ergenekon tahliyeleriyle birlikte gelişen süreçte AKP ile ittifak geliştirmiş olsa bile hiç bir zaman ''din bezirganlığı'' yapmadı. Daha 3-4 ay önceki Bilim ve Ütopya'da İŞİD meselesini ele aldı ve İŞİD ile ilgili yorum yapılırken gerçek İslam bu değil demenin yanlışlığını anlattı. Hem Kuran'dan, hem de Muhammed'in pratiğinden İŞİD'in yaptıklarına zemin oluşturabilecek şeylerin bulunabileceğini belirtti. Peki bunun nesi ''din bezirganlığı'' bize anlatabilir misiniz?

Eren Erdem'i İşçi Partisi'nin tefeci bezirganlıkla ittifak kurmasına veya din bezirganlığı yaptığına delil olarak sunmanız şu açılardan da gerçek dışı; birincisi Eren Erdem İşçi Partisi'nin AKP'ye net bir şekilde muhalif olduğu dönemde Aydınlık ve Ulusal Kanal'da çalışıyordu. Aydınlık ve Ulusal Kanal'dan da Ergenekon tahliyelerinin çok öncesinde ayrıldı. Kaldı ki Eren Erdem üzerinden tefeci-bezirganlıkla yakınlık kurulamaz çünkü Eren Erdem çok net bir AKP muhalifi. İkincisi İşçi Partisi din bezirganlığı yapıyor olsa Eren Erdem'in ayrılmasına hiç izin vermezdi, bir şekilde tutabilirdi. Ayrıca Bilim ve Ütopya'yı yıllardır takip ederim ve İslam ile ilgili okunabilecek çok iyi sayıları vardır. İslam'ın hem tarihsel süreçteki ilerici rolü ve İslam Altın Çağı objektif bir şekilde anlatılır. Hem de İslam'ın tarihsel süreç için de nasıl gericileştiği, bugünkü çağda yetersizliği, terörizme zemin hazırlayabilecek yapısı, kadınları ikinci sınıf insan olarak gören yapısı, fuhuşu nasıl onayladığı, Muhammed'in anlatılan ''olağanüstü'' insan figüründen tamamen farklı bir kişilik olduğu çok başarılı bir şekilde anlatılır. Biliyorum önyargılarınızdan dolayı muhtemelen okumamışsınız, okumazsınız da. Ancak şunu merak ediyorum; İşçi Partisi Eren Erdem üzerinden din bezirganlığı yaptıysa Bilim ve Ütopya'da İslam'ı eleştiren onca sayıyı neden bastı?





Bizim başkan "Envercilik, Maoculuk kafaları çorba eder" diyordu. Ha bir örneği de burada karşımızda :)

Yazılanı dikkatle okumamışsın. Kronolojik tarihle tekrar anlatayım. SP ile TİKP arasındaki dönemde ise Ortaçağcı gericilerle el eledirler. Okullarda türbanı savunurlar, Recep Tayyip ile kanka olurlar. SP döneminde Bilim ve Ütopya gibi, Kaynak Yayınları gibi araçlarında burjuva ateizminin yazarlarına yer verir. İslamı yerden yere vurur, küfreder. Gerçeğe dayanır mı söyledikleri? Abartı olması ya da tefeci-bezirganlığın düşünceleri ile doldurulmuş olması mümkündür. Ancak diyalektik metodla, barbarların düşünce tarzını, yaşamını bilerek bu fikirlerin hangi sınıfa, kime ait olduğunun pusulası bizde vardır. İşçi Partisi döneminde ise panteist laiklere yanaşmak için bu saldırılarını azalttılar. Perinçek bir anda fatiha okumaya başladı televizyonlarda.

Ergenekon döneminde ise Eren Erdem gibi İslam'ı olduğundan fazla modernleştiren, tutulmayacak, eleştirecek taraflarını işine geldiği gibi tahrif eden bir yazara yazdırdılar Aydınlık'da. Gerçi kime yazdırmadılar ki demek gerek. Her türlü faşist döküntüsü yazdı Aydınlık'da, Eren Erdem de orayı bir basamak olarak gördü (bu arada Eren Erdem'i de şahsen tanıyorum). Ayrıca İP adlı harekete 9 tane yazı yazdık, bu yazıları yazarken araştırma yaptığımız ve İP'in yayınlarını takip etmek zorunda kaldığımız da ortadadır.

Ancak hiçbir zaman Bilim ve Ütopya adlı paçavradan yararlanmayı önermeyiz. Çünkü o paçavrada GDO savunulmuştur. Adına bilim koyup, bilim ile uzlaşmayan bir sürü şey savunulmuştur, doğru gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla senin hayranlığına şaşırmıyorum Enverci arkadaş, malum eskiden kalma bir sevdalık var aranızda :) Biz hep Sevrci Sahte Soytarı Solun fikir suyunun kaynağı PDA'dır, Doğu Perinçek'dir deriz. Bir kez daha bizi yanıltmadığın için teşekkür mü edelim ne yapalım :)

Türkiye'yi tanımak için, suyu kaynağından için. Turist soldan değil.




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 14.01.2015- 12:12 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 16:00


Sosyalist mücadeleyi din temelinde başlatmanın savunulacak bir yanı yok. Sorunumuz zaten bu. Geçenlerde, sanırım halk tv.'de ve sanırım Uğur Dündar'ın programında bir konuk, katılımcı CHP'lilelere '' aydın din adamlarından oluşan uluslarası bir toplantı yapılması'' yönünde öneri sunmuş; CHP'liler bu soruya doğrudan yanıt vermemişlerdi. İyi ki vermediler. Hurafeci din anlayışı yukardan aşağıya toplumu kıskaca almışken, solun görev ve sorumluluğu bu zeminde din tartışmalarının içine girip ''gerçek islam'ıı anlatmak olmamalı. Sol bu oyuna gelmemeli.

Türkiye ne yazık ki, uzunca bir dönemdir üç toplumsal kesimin varlık bulduğu üç toplumsal alana bölünmüş durumda. Bunlardan biri kürt ulusal hareketinin hakim olduğu kesimlerse, ikincisi gericiliğe ve dolayısıyla AKP'ye mutlak biat eden kesimler ve üçüncüsü de yukardan aşağı uygulanan gerici faşist siyasete Haziran zemininde karşı çıkan kesimlerdir. Solun karşısında bu üç toplumsal kesim varken solun stratejisi bu kesimlerden birini daha da öne çıkartmak ve oradan kitle kazanıp, o kitlenin öncülüğüne geçmek olmalıdır. AKP'ye biat edenlerle, kürt hareketinin hegemonya kurduğu kesimler öncelikli olarak sosyalist sola kazandırılamaz. Bu iki kesimin tamamen dışlanması ve göz ardı edilmesi gerektiğini söylemiyorum, ama öncelik bu iki kesimin dışında ve özellikle Haziran ayaklanmasıyla gericilik karşısında boyun eğmeyeceğini, biat etmeyeceğini haykıran kesimlere yönelik olmalıdır. Solun öncelikle kazanabileceği ve kendisine yakın ve yüzü sola dönük kesimler bunlardır. Sol bu kesimleri önceliğine almalı, bu kesimlerin kazanılmasına çalışmalı, bu kesimlere öncülük etmeye çalışarak, bu kesimlerin örgütlenmesine çalışmalıdır. ( BHH de zaten böyle bir örgütlenme çabasıdır.) Türkiye'nin bu verili koşullarının gerçekliği budur. Ayakları yere basan bir siyaset izlenmek isteniyorsa   nesnel gerçekliğe bakılmaksızın, birtakım soyutlamalar yoluyla çözüm önerilerinde direnmek yanlış sonuçlar vermek anlamına gelecektir.

Peki bu ''Haziran kitlesi''nin öne çıkan en belirgin özelliği nedir, diye sorulursa verilecek yanıt laiklik konusunda duyarlıklardır. Burada sorulması gereken ikinci sorusu, bu laik duyarlıkların siyaset alanında kullanılabilirliği var mıdır sorusudur ki, bu soruya hayır diyebilmek de mümkün değildir. AKP özellikle birinci cumhuriyet'i yıkmış ve ikinci Cumhuriyet'i kurmakta zorlanırken en çok hedef aldığı cumhuriyet kazanımı da budur. O zaman yapılması gereken solun bu alana oynaması, bu ''çatlağa'' yerleşerek bu alanı genişletmeye çalışmasıdır. Bu siyaset tarzı da, AKP'nin dinci gericiliğini hedef alması, hurafeci değil, başka ve daha doğru ve devrimci bir din var söylemi üzerinden değil, laiklik üzerinden,bilimsellikten, bilimsel eğitimden, aydınlanmadan yana bir siyasi hat üzerinden sürdürülmelidir. Dinin siyasallaşmasına karşı çıkılırken izlenecek siyaset tarzı farklı bir ( iyi,güzel, gerçek islam vb. gibi)dinsel söylem üzerinden değil, ( bu yol ayrıca sol için çok tehlikeli bir yoldur) laiklik üzerinden yürütülmelidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 18:13


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış





İşte bir çok söz edip hiçbir şey söylemeyen bir turist daha :)

O kadar ağdalı konuşmuşsun ki nasıl cevap vereceğimi bilemedim valla. Ağzından parababalarının teorisyenlerinin kelimeleri akıyor. Bu kelimelere karşı biz sefil işçi sınıfı devrimcileri nasıl cevap yazacağız bilemedik. Yahu sosyalizan nedir ya? "Biz burada sucuk satıyoruz sucuk" Hatırladın mı o eleştiriyi :)

Esmiş gürlemiş bir de, "vay efendim biz materyalistiz"... Doğru materyalist olduğunuz ama mekanik materyalistsiniz :) siz "Marksolog" olabilirsiniz, "Leninolog" da olabilirsiniz ama diyalektik materyalist değilsiniz. Çünkü 6. yüzyıl Arap tarihini diyalektik materyalist tarzda, olayların gidişine göre değerlendirme çalışmasına girmemişsiniz. Böyle bir ihtiyaç duymamışsınız. Çünkü yüce Marks, Engels, Lenin ve Stalin hazretleri size hazır olarak bu bilgileri sunmuş(ki onların sunduğu bilgiler Yahudilik ya da Hristiyanlık için geçerlidir), bundan başka söz mü ettin? Tüüü, kafir seni! (Buradan da şimdi anti-Marksist/Leninistlik çıkarırsın, ancak Marks'ın ünlü sözünü hatırlatalım: "Ben Marksist değilim")

Öncelikle bir miktar doğruları dizmişsin. Muhammed'in köleleri olduğu, Muhammed'in ticareti kolaylaştırdığını, Arapların bilimde bazı gelişmelere yönlendiğini ve sonradan bunun söndüğünü... Lakin siz mekanik materyalistler bunları söyleyince "devrimci" olurken, biz söyleyince neden "idealist" oluyoruz anlamak komik. Lakin tarih kitabı gibi yazdığın bu doğruların arasındaki bağlantıyı tespit edememişsin. O bağlantıyı da komik bir şekilde "Ortadoğu'da sıkışıp kalmak" ile açıklamışsın.

Hikmet Kıvılcımlı okumuş olsaydın, İslam'ın Ortadoğu'da sıkışıp kalmaktan değil (ulan şunu yazdıkça iş yerinde gülüyorum), tefeci-bezirganların İslam'a geçişi ve İslam'ın ilk ortaya çıkışını kendi çıkarlarına göre tahrifi sebebiyle başlayan çürüme ile bağlantılı olduğunu bilirdin. Aynı çürüme sadece İslam'da mı var? Hayır tabii, Hristiyanlık'da da var, Yahudilikde de... Osmanlıoğullarından Roma'ya, İskender'in memleketinden Hunların konfederasyonuna kadar tüm barbarlıktan feodalizme geçişlerde böyle olmuştur. Olmak zorundadır. HKP'nin değerlendirmeleri İslamı tamamen savunan, hiçbir hata görmeyen tarzda değildir ki, öyle olmasa Eren Erdem ve İhsan Eliaçık gibi İslam modernistlerini eleştirmezdik.

Bugün sen bunları olduğu gibi ortaya koymadan, dinden bahsetmeyerek halkın bir anda "gökten inen ışığı görerek" aydınlanacağını iddia ediyorsun. Hem de tefeci-bezirganların zehri ile kafadan silahsızlandırılmış, anti-komünistleştirilmiş halka. İşte bu yöntem yıllardır başarısız olan yöntemdir. Bunun hala başarısız olmadığını görmek için, sizin gibi turist olmak gerekir :) Bu sebeple İslamı tarih kitabındaki gibi anlatmak hiçbir işe yaramaz. İslam'ın ilkel sosyalist özünü kavrayamayan, onun ilkel sosyalizmden kopup bu hale geldiğini anlamayan hareket, bağ kuramamaya mahkumdur. Çünkü din ile mücadele, bir sınıflar savaşıdır ve sınıflar savaşı bir sanattır.

Ayrıca bir nevi Şeyh Bedrettin benzetmesi yaptığımızı iddia etmişsin. Bu da doğru değil. Şeyh Bedrettin, Muhammed'in aksine, modern sosyalizm denemesine girişmiş bir devrimcidir. Ancak çağının tekniği buna müsait olmadığı için yenilmiştir. İkisi arasındaki farkı yine Kıvılcımlı çok iyi açıklar.

Asıl oportünistlik, özünde sıkı bir mekanik materyalist, ateist olup, okullarda türbanı savunan soytarıların yaptığıdır. Ortaçağcı gericiliğin kaşarlanmış "aydınları" ile aynı masalarda yer almaktır. Emperyalizm tarafından fonlanmış cemaatlere "awsome awsome, olsun olsun" demektir. Eğer tek bir satır okumadığın Kıvılcımlı hakkında "din hakkında oportünizm yapıyor" dersen, turistliğine devam etmiş olursun. Sana bu yolda başarısızlıklar dileriz. :)



Öncelikle ''sosyalizan'' kelimesinin ağdalı olmakla yada parababalarının teorisyenlerinin kelimeleriyle ne alakası var anlamadım. Söyledikleriniz sığ bir popülizmden başka bir şey değil.

Bu arada şunu söyleyeyim HKP bir parti değil bir tarikat. Hikmet Kıvılcımlı tarikatı. Sizler de bir parti üyesi değil bir tarikatın müritlerisiniz. Hikmet Kıvılcımlı'nın tezlerini sorgusuz, sualsiz kabul eden, bugünkü Türkiye'yi bile Hikmet Kıvılcımlı'nın 20.yüzyılda yaptığı çalışmalara dayanarak zamanın yarattığı değişimleri hiç hesaba katmadan anlamaya çalışan müritlersiniz siz. Tartışma diliniz, yazım diliniz bile Hikmet Kıvılcımlı'nın taklidi. Birde bu idealist ve dogmacı çizginize rağmen karşı tarafı diyalektik materyalist olmamakla suçluyorsunuz. Marx, Engels ve Lenin'den başka bir şey söyledik mi bizi sosyalist kabul etmiyorsunuz diyorsun ama Hikmet Kıvılcımlı'nın dediklerinden başka bir şey söylemeyen bunun yanında Hikmet Kıvılcımlı'nın dediklerini kabul etmeyenleri küçümseyen sizlersiniz.   Siz bu çizginizle Hikmet Kıvılcımlı Tarikatı yada Hikmet Kıvılcımlı'yı Sevenler Derneğinden başka bir şey olamazsınız. Zaten parti adınız bile lider kültçü, dogmatik zihniyetinize uygun.

Dediklerimi çarpıtmakta üstüne de yok. Neymiş efendim ben İslam'ın gerilemesini Ortadoğu'da sıkışıp kalmasına bağlamışım. Daha ne dediğimi anlamamışsın. Ben İslam'ın gerilemesini metafizik olmasına, dogmacı olmasına, idealist olmasına bağlıyorum. Yazımda da dikkat ettiysen İslam'ın bir yerden sonra gericileşmesinin nedeni her dogmatik düşünce yapısı gibi bir yerden sonra ilerici niteliğini zorunlu olarak kaybetmesi demişim. Avrupa'dan kovulmaları, batı medeniyetinden uzaklaşmaları da gericileşmeyi arttırmıştır derim. Nasıl İslam Medeniyetinin ilerlemesini batıyla kültürel etkileşime geçmesine, Avrupa'da, Mısır'da ki kültürel ve bilimsel çalışmalardan yararlanmasına bağlıyorsak geriye gidişinin nedeninde de bu kültür ve bilimle bağlantısını koparmasının etkisi de vardır. Siz coğrafyaları önemsemiyorsanız o sizin bileceğiniz iş. Ben önemserim.

Sizin İslam'ın gericileşmesiyle ilgili tezlerinize de ben gülüyorum. Neymiş İslam aslında ilkel sosyalizmi savunuyormuş da, zamanla tefeci bezirganlar İslam'ı kontrol edip dönüştürmüş. İslam en başından beri ezenlerin, sömürücülerin diniydi. Sömürücülerin kendi aralarındaki savaşıma ilkel sosyalizm-tefeci bezirgan savaşımı yapıştırmanız komikliktir. İlkel sosyalizm-tefeci bezirgan savaşımı arıyorsanız Babek ayaklanmasına, Karmatilere bakın. Köle ve cariyeler sahibi, ticaret işleriyle uğraşan, zengin-fakir ayrılığının yok olmasıyla problemi olmayan tam tersine ideolojisiyle zengin-fakir ayrımını doğallaştıran Muhammed'i bize olduğundan farklı bir şekilde anlatmayın.

Hem İslam'ı tamamen savunmuyoruz diyorsun hem de çıkıp İslam aslında tahrif edildi, dönüştürüldü diyorsun. Basbayağı İslam aslında iyi, ezilenlerden yana bir din de sonradan kötüleştirildi, egemenlere hizmet eder hale getirildi diyorsun. Bu İslam'ı savunmak değil de ne? Siz toplumu önce gerçek Müslüman sonra da diyalektik materyalist yapacaksınız aklınız sıra. Bu saçmalığa gülünmez de ne yapılır? Birde siz yıllardır kendi yöntemlerinizle deniyorsunuz başarısız oldunuz bırakın da biz deneyelim, görelim sonuçlarını demişsin. Peki siz yıllardır neredesiniz, bu kadar yıl ne yaptınız? Peki dini siyasete alet etmekten ceza alan ''diyalektik materyalist'' lideriniz ne yaptı? Devrimin sübjektif örgütlenmesini yaratmıştı da bizim mi haberimiz yok?

Ben halkın bir anda gökten inen ışıkla aydınlanacağını savunmuyorum. Ben kapitalizmin ideolojik hegemonyasına her alanda savaşım vererek, her alanda karşı hegemonyayı üreterek aydınlanmanın olacağını savunuyorum. Kapitalizmin ideolojik hegemonyasına savaş ise sistemin sömürüyü meşrulaştırmak, sömürüyü doğal hale getirmek için kullandığı dine ilericilik, öyle bir muhteva barındırmadığı halde sosyalizanlık atfederek olmaz. Dinlerin sınıflı toplumların ürünü olduğu, egemenlerin toplumu sömürmekteki bir aracı olduğu anlatılarak karşı hegemonya üretilir.

Oportünist diye sizin gibi sosyalist olduklarını iddia ettikleri halde Mustafa Kemal'ciyiz diyenlere, Muhammed'i olmadığı bir kişi, İslam'ı olmadığı bir din gibi göstermeye çalışanlara, Kürtlere ve Kürt Hareketine burjuva devlet bakış açısıyla yaklaşanlara kısacası sistemin ideolojik hegemonyasına hiç bir karşı hegemonya üretme savaşımında olmayanlara denir.

Olgulara ve bireylere oportünist ve idealist bir biçimde yaklaşarak devrim yapma hayalinizde ben de size başarılar diyorum.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 14.01.2015- 18:39 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 14.01.2015- 18:33


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış







Bizim başkan "Envercilik, Maoculuk kafaları çorba eder" diyordu. Ha bir örneği de burada karşımızda :)

Yazılanı dikkatle okumamışsın. Kronolojik tarihle tekrar anlatayım. SP ile TİKP arasındaki dönemde ise Ortaçağcı gericilerle el eledirler. Okullarda türbanı savunurlar, Recep Tayyip ile kanka olurlar. SP döneminde Bilim ve Ütopya gibi, Kaynak Yayınları gibi araçlarında burjuva ateizminin yazarlarına yer verir. İslamı yerden yere vurur, küfreder. Gerçeğe dayanır mı söyledikleri? Abartı olması ya da tefeci-bezirganlığın düşünceleri ile doldurulmuş olması mümkündür. Ancak diyalektik metodla, barbarların düşünce tarzını, yaşamını bilerek bu fikirlerin hangi sınıfa, kime ait olduğunun pusulası bizde vardır. İşçi Partisi döneminde ise panteist laiklere yanaşmak için bu saldırılarını azalttılar. Perinçek bir anda fatiha okumaya başladı televizyonlarda.

Ergenekon döneminde ise Eren Erdem gibi İslam'ı olduğundan fazla modernleştiren, tutulmayacak, eleştirecek taraflarını işine geldiği gibi tahrif eden bir yazara yazdırdılar Aydınlık'da. Gerçi kime yazdırmadılar ki demek gerek. Her türlü faşist döküntüsü yazdı Aydınlık'da, Eren Erdem de orayı bir basamak olarak gördü (bu arada Eren Erdem'i de şahsen tanıyorum). Ayrıca İP adlı harekete 9 tane yazı yazdık, bu yazıları yazarken araştırma yaptığımız ve İP'in yayınlarını takip etmek zorunda kaldığımız da ortadadır.

Ancak hiçbir zaman Bilim ve Ütopya adlı paçavradan yararlanmayı önermeyiz. Çünkü o paçavrada GDO savunulmuştur. Adına bilim koyup, bilim ile uzlaşmayan bir sürü şey savunulmuştur, doğru gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla senin hayranlığına şaşırmıyorum Enverci arkadaş, malum eskiden kalma bir sevdalık var aranızda :) Biz hep Sevrci Sahte Soytarı Solun fikir suyunun kaynağı PDA'dır, Doğu Perinçek'dir deriz. Bir kez daha bizi yanıltmadığın için teşekkür mü edelim ne yapalım :)

Türkiye'yi tanımak için, suyu kaynağından için. Turist soldan değil.



Dönemleri karıştıran sizsiniz. Hala Ergenekon döneminde Eren Erdem'i kullanıp dine daha farklı bir biçimde yaklaştılar iddiasındasınız. Siz Ergenekon dönemindeki Bilim ve Ütopya sayılarını hiç açıp okudunuz mu? Bu dönem İslam'ı eleştiren onca sayı var. Size daha 3-4 ay önceki sayıdan örnek verdim. İşçi Partisiyle ilgili benim forumdaki eleştirilerimi herkes biliyor. Ancak siz gerçekliği çarpıtıp eleştiriler getiriyorsunuz. Buna karşı çıkarım. Ayrıca Eren Erdem AKP muhalifi, kendince sistem karşıtı bir insan. Neden Eren Erdem'i Aydınlık ve Ulusal Kanal'da çalıştırmaları yanlış bir şey olsun?   Sırf eleştirmek için eleştiriyorsunuz.

Bilim ve Ütopya'yı beğenmiyorsanız gidin siz de bir dergi çıkarın görelim. Yok siz dergi çıkarmazsınız, sizin işiniz İşçi Partisi çevresi dergi çıkarsın siz de sabah akşam o dergileri eleştirin. Siz kendinizi ne yazık ki ürettiklerinizle değil İşçi Partisi düşmanlığı üzerinden tanımlayan bir hareketsiniz. İşçi Partisi'nin kanlı bıçaklı olduğu, sizden daha büyük problemlere sahip olduğu örgütler bile İşçi Partisi ile sizin kadar uğraşmıyor. Bu kadar uğraşmanızı da anlıyorum. Çünkü İşçi Partisi'nden aslında pek farklı şeyler söylemiyorsunuz. Aşamalı devrim konusu, Kürt sorunu, Ermeni sorunu, Kıbrıs, Kemalizm'e yaklaşım konusunda bir çok noktada benzeşiyorsunuz. Farklılığınız var iddiasındasınız ama bu özsel değil biçimsel bir farklılık. Dolayısıyla kendinizi İP'den bir şekilde ayırmak için böyle bir yol seçmişsiniz. Ancak başarısızlığınız ortada.

Bir de bana Enver'ci demişsin. Ben kendimi hiçbir zaman Enver'ci olarak tanımlamadım. Tam tersine Mao ve Enver Hoca ile ilgili bazı konularda eleştirileri olan bir insanım. Enver'ci olduğumu hangi akla hizmet çıkardın anlamadım. Sevr'ci soytarı sahte sol lafını da aynen sana iade ediyorum (gerçi bu lafınız bile İP ile benzer, onlar da kendilerinden olmayan herkese sahte solcu derler, bari bu konuda biraz farklı olsaydınız).




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 14.01.2015- 18:35 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3381 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör Laiklik Üzerine... melnur 16 9368 02.06.2021- 11:41
Konu Klasör Gericilik, laiklik ve bir not melnur 0 3461 03.01.2017- 21:02
Konu Klasör Çıkış: Laiklik ayhan 2 4072 13.12.2018- 09:16
Konu Klasör Laiklik, kırmızı çizgimizdir! melnur 1 146 21.12.2023- 07:37
Etiketler   SFde,   ibretlik,   laiklik,   yorumları.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS