SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4]   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 10:36


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Öncelikle ''sosyalizan'' kelimesinin ağdalı olmakla yada parababalarının teorisyenlerinin kelimeleriyle ne alakası var anlamadım. Söyledikleriniz sığ bir popülizmden başka bir şey değil.

Bu arada şunu söyleyeyim HKP bir parti değil bir tarikat. Hikmet Kıvılcımlı tarikatı. Sizler de bir parti üyesi değil bir tarikatın müritlerisiniz. Hikmet Kıvılcımlı'nın tezlerini sorgusuz, sualsiz kabul eden, bugünkü Türkiye'yi bile Hikmet Kıvılcımlı'nın 20.yüzyılda yaptığı çalışmalara dayanarak zamanın yarattığı değişimleri hiç hesaba katmadan anlamaya çalışan müritlersiniz siz. Tartışma diliniz, yazım diliniz bile Hikmet Kıvılcımlı'nın taklidi. Birde bu idealist ve dogmacı çizginize rağmen karşı tarafı diyalektik materyalist olmamakla suçluyorsunuz. Marx, Engels ve Lenin'den başka bir şey söyledik mi bizi sosyalist kabul etmiyorsunuz diyorsun ama Hikmet Kıvılcımlı'nın dediklerinden başka bir şey söylemeyen bunun yanında Hikmet Kıvılcımlı'nın dediklerini kabul etmeyenleri küçümseyen sizlersiniz.   Siz bu çizginizle Hikmet Kıvılcımlı Tarikatı yada Hikmet Kıvılcımlı'yı Sevenler Derneğinden başka bir şey olamazsınız. Zaten parti adınız bile lider kültçü, dogmatik zihniyetinize uygun.

Dediklerimi çarpıtmakta üstüne de yok. Neymiş efendim ben İslam'ın gerilemesini Ortadoğu'da sıkışıp kalmasına bağlamışım. Daha ne dediğimi anlamamışsın. Ben İslam'ın gerilemesini metafizik olmasına, dogmacı olmasına, idealist olmasına bağlıyorum. Yazımda da dikkat ettiysen İslam'ın bir yerden sonra gericileşmesinin nedeni her dogmatik düşünce yapısı gibi bir yerden sonra ilerici niteliğini zorunlu olarak kaybetmesi demişim. Avrupa'dan kovulmaları, batı medeniyetinden uzaklaşmaları da gericileşmeyi arttırmıştır derim. Nasıl İslam Medeniyetinin ilerlemesini batıyla kültürel etkileşime geçmesine, Avrupa'da, Mısır'da ki kültürel ve bilimsel çalışmalardan yararlanmasına bağlıyorsak geriye gidişinin nedeninde de bu kültür ve bilimle bağlantısını koparmasının etkisi de vardır. Siz coğrafyaları önemsemiyorsanız o sizin bileceğiniz iş. Ben önemserim.

Sizin İslam'ın gericileşmesiyle ilgili tezlerinize de ben gülüyorum. Neymiş İslam aslında ilkel sosyalizmi savunuyormuş da, zamanla tefeci bezirganlar İslam'ı kontrol edip dönüştürmüş. İslam en başından beri ezenlerin, sömürücülerin diniydi. Sömürücülerin kendi aralarındaki savaşıma ilkel sosyalizm-tefeci bezirgan savaşımı yapıştırmanız komikliktir. İlkel sosyalizm-tefeci bezirgan savaşımı arıyorsanız Babek ayaklanmasına, Karmatilere bakın. Köle ve cariyeler sahibi, ticaret işleriyle uğraşan, zengin-fakir ayrılığının yok olmasıyla problemi olmayan tam tersine ideolojisiyle zengin-fakir ayrımını doğallaştıran Muhammed'i bize olduğundan farklı bir şekilde anlatmayın.

Hem İslam'ı tamamen savunmuyoruz diyorsun hem de çıkıp İslam aslında tahrif edildi, dönüştürüldü diyorsun. Basbayağı İslam aslında iyi, ezilenlerden yana bir din de sonradan kötüleştirildi, egemenlere hizmet eder hale getirildi diyorsun. Bu İslam'ı savunmak değil de ne? Siz toplumu önce gerçek Müslüman sonra da diyalektik materyalist yapacaksınız aklınız sıra. Bu saçmalığa gülünmez de ne yapılır? Birde siz yıllardır kendi yöntemlerinizle deniyorsunuz başarısız oldunuz bırakın da biz deneyelim, görelim sonuçlarını demişsin. Peki siz yıllardır neredesiniz, bu kadar yıl ne yaptınız? Peki dini siyasete alet etmekten ceza alan ''diyalektik materyalist'' lideriniz ne yaptı? Devrimin sübjektif örgütlenmesini yaratmıştı da bizim mi haberimiz yok?

Ben halkın bir anda gökten inen ışıkla aydınlanacağını savunmuyorum. Ben kapitalizmin ideolojik hegemonyasına her alanda savaşım vererek, her alanda karşı hegemonyayı üreterek aydınlanmanın olacağını savunuyorum. Kapitalizmin ideolojik hegemonyasına savaş ise sistemin sömürüyü meşrulaştırmak, sömürüyü doğal hale getirmek için kullandığı dine ilericilik, öyle bir muhteva barındırmadığı halde sosyalizanlık atfederek olmaz. Dinlerin sınıflı toplumların ürünü olduğu, egemenlerin toplumu sömürmekteki bir aracı olduğu anlatılarak karşı hegemonya üretilir.

Oportünist diye sizin gibi sosyalist olduklarını iddia ettikleri halde Mustafa Kemal'ciyiz diyenlere, Muhammed'i olmadığı bir kişi, İslam'ı olmadığı bir din gibi göstermeye çalışanlara, Kürtlere ve Kürt Hareketine burjuva devlet bakış açısıyla yaklaşanlara kısacası sistemin ideolojik hegemonyasına hiç bir karşı hegemonya üretme savaşımında olmayanlara denir.

Olgulara ve bireylere oportünist ve idealist bir biçimde yaklaşarak devrim yapma hayalinizde ben de size başarılar diyorum.




Sadece sosyalizan değil, neo-liberal, indirgemeci gibi CNN International'de söylenen her kelimeyi severek kullanan Türkiye "turist" solunun parababalarının ağzı ile konuşması normal   :d

Gelelim Hikmet Kıvılcımlı tarikatı olup olmadığımıza... Belli ki Devrimci Karargah'ın dergilerinden araklayıp bize satıyorsunuz bu safsataları. Oysa ki son konferansımızda Hikmet Kıvılcımlı'nın teorisini nasıl geliştirdiğimizi, onda nasıl gelişimler sağladığımızı konu almıştık. Başka bir cahillik daha taşıyor sözün, o da kuruluş gerekçemizde açıklanıyor. "Halkın Kurtuluş" adı bir "Hikmet Kıvılcımlı" aliterasyonu değil, THKO ve THKP/C'lilerin aşırdığı adın aslıdır.

"Küçükburjuva Devrimci Gruplar, dünyanın her yerinden görüşler aldılar, aktardılar, benimsediler. Fakat Kıvılcımlı’nın, Parababalarının zindanlarını üniversiteye çevirerek, binbir çaba ve kahırla ürettiği yüzde yüz yerli-orijinal ve dağlar gibi büyük-zengin teorik emeklerinden bir tekini bile dürüstçe-namusluca-gerçek İşçi Sınıfı devrimcisine yakışır biçimde alıp benimseyemediler… Ya sinsice aşırma yolunu seçtiler ya da aynı düşünceyi eksik-sakat biçimde başka sözcüklerle ifade ederek sanki kendi düşünceleri, tespitleriymiş gibi göstermeye çalıştılar… Mesela Deniz ve Mahir Arkadaşlar, Kıvılcımlı’nın “Halk Kurtuluş” terimini aldılar ve hareketlerinin adını bu temel üzerinde şekillendirdiler… Ama bu terimi Kıvılcımlı’dan aldıklarını hiç ağızlarına almadılar… Hatta “Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu” terimini ilk kullanan ve bu imzayla Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerin üniversitelerini yazılayan Kıvılcımlı taraftarı asker kökenli gençler olmuştur… O günkü devrimci arkadaşlar buna tanıktırlar."

Sanırız sizin turist, aşırmacı ve tercümeci bir gelenekten geldiğiniz, şu kara çalma ile bir kez daha ortaya çıkmıştır :)

Devam edelim soytarılıklarına, aynen aktarıyorum "Ancak her dogmatik düşünce yapısı gibi İslam'da bir yerden sonra ilerici niteliğini yitirmeye başlamış, Avrupa'dan kovulup Ortadoğuya sıkışılmasıyla birlikte de gitgide gericileşmiştir."

Okuduğumuzu iyice anlayalım, sen İslam'ın gericileşmesini sınıfsal bir değişimin sonucuna değil, 1- felsefi bir durumdan dolayı 2- coğrafi bir konumdan dolayı değerlendirmişsin. Sonra da ilk sözünü destekleyip, ikincisi sözünü yiyip yutmuşsun, sonradan ikincisini de destekliyorsun. Yani öyle bir taşa çarpmışsın ki ne diyeceğini şaşırmışsın :)

Ancak burada yazılı, şu yazıyı okuyan herkes bu iki sonucu çıkarır. Ancak İslam'ın gericileşmesi sınıf savaşımının, yani tarihsel ilerlemenin sonucudur. Ve İslam, başka kavimlerce defalarca rönesansa uğramıştır. Sonrasında da "ben coğrafyayı önemserim ki" diyorsun. Ben önemsemiyorum demedim, sadece tek bir duruma bağlanamaz bir üstyapının gericileşmesi, senin yaptığın komiklik burada. Ve altyapıdaki değişimlerden bağımsız kılınamaz. Kıvılcımlı da tarih tezinde bu bağlamda üretici güçleri Teknik-Coğrafya, Tarih-Kollektif Aksiyon olarak sayar. Senin gibi yarım yamalak nedenler saymaz yani ;)

Sonrasında da burjuva ateizminin her din ile ilgili önyargılı, tarihsel somutluktan yoksun palavralarına devam etmişin. Şimdi sana İslam dininin nasıl bu kadar yayıldığını sorsam, kesin Avrupalı bir burjuva ateisti gibi "çok korkuttular herkesi :( " dersin. Asimilasyon ve baskı ile açıklarsın. Ancak öyle değil mekanik materyalist arkadaş. İslam, sınıf savaşımları sonucu ortaya çıkmıştır. Sömürülenlerin tarafında olduğu için yayılmış ve egemenler onu kendi felsefeleri ile dinleşmiştir. Türklerin İslamı ilk başta kabul etmeyip, sonradan kabul edişi bile bir sınıfsal meseledir. Çünkü Marks'ın dediği gibi tarih bir sınıflar savaşımıdır ve antika çağ, bu savaştan bağımsız değildir. Babek ve Karmatileri örnek vermişsin, bu ayaklanmaların Muhammed'in ve halifeler dönemindeki ilkel sosyalist düzenin bozulmasından dolayı tefeci-bezirganlara (dolayısıyla onların mal biriktirmeye, zenginleşmeye yönelik İslamına) karşı verildiğini de bilmezsin sen şimdi. Eh, insan coğrafyasına turist olmasın işte.

Sonuç olarak turist kardeş, siz İslam'ı savunuyorsunuz diye ağlamaya başlıyorsun. Ağlama, mendil vereyim de sil gözünün yaşını. Biz İslam'ı değil, tarihte sömürüye karşı kim baş kaldırmış ise onu savunuyoruz. Bu savunma mutlak değil, olamaz da zaten. Çünkü bizim önerimiz, modern, bilimsel sosyalizmin iktidarıdır. Yani hırsızların elini kesmeyeceğiz ya da 9-10 tane eş edinmeyeceğiz. Ancak bunların nasıl olduğunu tarihin gidişi yönünde ele alıyoruz.

Bir aktarım yapalım Nurullah Ankut'dan:

"Hani Usta’mız ne diyor?

“Kafirun Suresi’nden materyalizme geçiş” diyor Usta’mız, değil mi arkadaşlar?

Çünkü orada ne deniyor:

“Ey kâfirler ben sizin taptığınıza tapmam siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana. Siz benim Tanrıma ibadet etmezsiniz ben de sizin Tanrınıza ibadet etmem. Sizin dininiz size benim dinim bana.”

Usta haklı olarak, bu ne yahu, çocuk tekerlemesi gibi namazda biz bunları mı okuyoruz hâlâ, diyor. Böyle din olmaz deyip materyalizme geçiyor. Usta’mız da tabiî o zaman daha öğrenci. O surenin ortaya konduğu anın maddi şartlarını bilmiyor. Anlamını da sanıyorum Askeri Tıbbiye’de okuduğu Fransızca Kur’an’dan okuyup öğreniyor. Kafirun Suresi’nin anlamını... Çünkü o zaman daha Arapça da bilmiyor Usta’mız.

Olaya baktığımız zaman, İslamiyet’in ortaya konuş ve gelişim süreci içerisinde incelediğimiz zaman şöyle bir gerçekle karşılaşıyoruz:

Mekkeli bezirgânlar, Hz. Muhammed’e tuzak kuruyorlar. Diyorlar ki, ey Muhammed ortaya bir din attın bunun ne faydası var? Bizim yıllardır atalarımızdan kalan Tanrılarımız var. Sen onları reddediyorsun, yeni Tanrı getiriyorsun. Yani ne olacak, bununla ne kazanacaksın? Gel diyorlar seninle bir anlaşma yapalım; bir yıl sen bizim eski Tanrılarımıza tap, dua et, biz de senin Tanrına dua edelim, senin getirdiğin Tanrıya. Bir yıl sonra bakalım hangimizin işleri iyi gitti, hangimizin Tanrısı daha çok yardımcı oldu onu belirleyelim, o zaman hepimiz o Tanrıya tapalım. Eğer seninki, bu bir yıl taptığımız için bize daha çok yardımcı olursa, hepimiz ona tapalım. Ama bizim eski Tanrılarımız sana daha çok yardımcı olursa, işlerin daha iyi gitmişse, o zaman sen de yeni Tanrı getirme sevdasından vazgeç. Eski Tanrılarımıza devam edelim.

Yani Hz Muhammed bu oyuna bir düşse, ortaya koyduğu din bir anda güme gidecek. Yani o zaman Hz. Muhammed’in bütün iddiası ortadan kalkacak. Sadece kendi böyle bir şey iddia etmiş, onu sonra geri almış duruma düşecek. Bu bir.

İkincisi kendileri varlıklı, Mekke’nin büyük bezirgânları ve bir yıl içinde Hz. Muhammed’e bir sürü güzellikler yapacaklar, işleri güya rast gidiyormuş havasında bir sürü görünmez yardımlarda bulunacaklar. Bir yıl sonra bir bakacaklar, Allah verdikçe verdi. Muhammed’e; bak bizim Tanrılarımıza taptığında neler kazandın, oysa biz bir şey kazanamadık. Biz hep zarar ettik. Şuradan şu kadar devemiz kayboldu, şu kadar sığırımız, koyunumuz, keçimiz gitti biz hep zararlı çıktık. Senin Tanrın bize bir iyilik getirmedi, diyecekler.

İşte Hz. Muhammed bu oyuna gelmiyor. Ey kâfirler diyor, ben sizin Tanrınıza tapıcı değilim, siz de benim Tanrıma tapıcı değilsiniz. Siz benimkini onaylamayacaksınız, ben de sizinkini asla. Sizin dininiz size, benim dinim bana.

Ama ne zaman?

Mekke’de İslam, Müslümanlık altta olduğu zaman… Daha Bir avuç insanlar o zaman Müslümanlar. Ne zaman ki Medine’ye geçiliyor, İslam orduları artık büyüyüp, genişleyip büyük bir ordu haline dönüşüyor, o zaman Hz. Muhammed artık, Usta’mızın deyimiyle, Devrimi bütün dünyaya yayma amacını ortaya koyuyor. Allah’ın dinini dünyanın her yerine yayacaksın, diyor artık gelen ayetlerde. Kâfirleri nerede buldunsa ya sana tabi olacaklar ya boyunlarını vuracaksın, diyor. Yani şimdi bu süreci bilince biz, Kafirun Suresi’nin de anlamı çok önemli ve kesin, açık: Hz. Muhammed kararlı ve dahi; bezirgânların oyununa, tuzağına asla gelmiyor. Yani bunun gibi her ayetin kendi bağlamı içerisinde anlamı var. İlahiyatçılar bunu bilmedikleri için, bu gözle bakmadıkları için açıklamaları da bir işe yaramıyor.

İslamiyete ‘ilerici’ bakış açısı getirenler ne kadar Kur’an’a sadık?
En ilerici yorumlar getiren İhsan Eliaçık’tan, Eren Erdem’e kadar revize ediyorlar Kur’an’ı. Kadını berelemeyecek şekilde darp edebilirsin, diyor ayet. Sanırım İhsan Eliaçık darba, “vurmak” değil de “ayrılmak”tır diyor. Olmaz!.. Ama sen ayetin tamamını okuduğun zaman ilgisi yok bununla. Başta diyor zaten, serkeşlik yaparsa önce yatağını ayır, yine söz dinlemezse fazla bere yapmayacak şekilde döv, diyor. Şimdi böylesine revize ediyorlar; işi aklileştirmek yani modernize etmek için saptırıyorlar anlamından.

Yani demek istediğimiz arkadaşlar, Hz. Muhammed’in getirdiği bir Tarihsel Devrimdir. Orada da köleliği tümden kaldıramıyor ama sürekli yeni köle alımının mesela kaynağını kurutuyor. Yeni köle alımını engelliyor. Var olanları da süreç içerisinde azat edin diyerek ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yani çağına göre muazzam iyileştirmeler yapıyor.

Ama Tefeci- Bezirgan Sermaye onun tamamen bu insancıl yönünü yok sayıyor. İşte o yüzden biz bunlara Muaviye Dini, Yezid Dini diyoruz, arkadaşlar. Gerçek İslamiyet değil Hz. Muhammed’in, Dört Halife’nin dini değil bunlarınki. Ve onu da sahiplenen Emevilerle birlikte, Tefeci-Bezirganlık Ortadoğu Tefeci Bezirganlığı...

Şimdi Tayyipgiller’in art arda getirdikleri de bunlar. Ve bunun sonu gelmez.

Bu, nereye kadar gider?

Taliban’a kadar gider bu. Çünkü biz çağı içinde değerlendirdik getirdiği yenilikleri. İnsanlığın yararına olan düzenlemeleri görmez, değerlendirmez de onu aynen ilelebet geçerli kanunlar haline getirdik mi, Ortaçağa gideriz. Ta Hz. Muhammed’in çağına gideriz. İşte Tefeci-Bezirgân Sermaye oraya gitmek istiyor. Üstelik de insani yönünü yok sayıyor. Tamamen Hz. Muhammed’in ortadan kaldırmayı başaramadığı sınıflı toplumun zulmüne ilişkin bölümünü alıyor. Bütün bu saldırılarının arka planında yatan bu.

Ve Usta’mız da bunu çok açık şekilde koyar. En son “Cumhuriyet Bayramı Nedir?” makalesi çok net değil mi?

İki büyük düşman: Biri, Emperyalizm, biri: Ortaçağcılık. Tefeci-Bezirgân Sermayenin ideolojisi olan Ümmetçilik, Şeriatçılık.

45 yıl önce Usta’mız bu gerçeği görmüş ve bize göstermiş. Hâlbuki o zaman ne kadar uzaktaydık. 45 yıl daha uzaktaydık bugünlerden. Bu tehlikenin bu kadar uzağındaydık. Ama bunların ihanetlerini alçaklıklarını, vurgunlarını, zalimliklerini gizlemek için dinden başka kullanabilecekleri bir silah yok ellerinde. Varsa yoksa insanların bu temiz duygularını sömürerek kandırmak.

Hepsinin yaptığı bu, arkadaşlar. Menderes’in de, Demirel’in de, Özal’ın da, Erbakan’ın da hepsinin yaptığı bu. Bunların yaptığı da aynı tabiî. Boynuzun kulağı geçmesi gibi, bir sonraki gelen bir öncekini geçmesi bu işte…
"

Burada belirtildiği gibi, mesele diyalektiktir, sınıf savaşımlarının içeriğindedir. Bunu senin gibi bir mekanik materyalistin anlamasını beklemiyorum. Çünkü size göre insanlar gökten gelecek bir ışıkla materyalist olacaktır. Buna ancak "inşallah" denir.

Saçmalamaların ardı arkası kesilmiyor. Sizin önderiniz ne yaptı demişsin. Türkiye solunun hastalığıdır, kendisinden başlatır tüm hareketleri. O yüzden de küçük burjuva soludur demişiz. Şimdi sen Hikmet Kıvılcımlı'nın o açılan dava sırasında konuşmasında Eyüp'de yüzlerce kişiye hitap ettiği için ve sonrasında ABD bakanının ziyaretine hediye olarak yoldaşları ile paketlendiğini ve yıllarca tecrit edildiğini, işkence gördüğünü de bilmezsin. Olsun, TKİP'li abileriniz anlatmaz bunları. Ah doğru ya, kendileri Almanya'da, Fransa'da emperyalizmin metropollerinde solculuk oynamaktalar. Seninle nasıl bağ kurup anlatacaklar ki bunları?

Devam edelim, dinlerin sınıflı toplumun ürünü olduğu için yok edilmesi gerektiğini söylemişsin. Evet, güzel bir skolastik önerme. Ama gördüğün gibi sınıflı toplumun içinde sömürülenleri savunduğu için yayılmıştır din. Bugün bile bu kadar tutulmasının sebebi budur. Bu çelişkiyi insanlara çözdürmedikçe, dinlerin insan yapımı olduğuna dair kanıtları onlara somut olarak benimsetmedikçe, istediğin kadar uğraş, başarılı olamazsın. Prensipte bükülmeden, taktiğin değişmesini kavrayamazsan, başarılı olamazsın. Ki olamıyorsunuz da, Greif'i yüzünüze gözünüze bulaştırmanızdan belli.

Hele hele şimdi sendikal mücadele, örgütlenme, sınıf mücadelesi meselesine gireceğim de, o konuyu çok dağıtır, o konuda gelip sürekli bizim yoldaşlarımıza ağlayıp durmanızı şurada yazsam paragraflar tutar.

Son paragrafta da yıllardır Türkiye turist solunun, yani bilimsel adı ile Sevrci Sahte Soytarı Solun klasik argümanlarını dizivermişsin. Bunlara cevabı yıllar önce Cebeci'de vermiştik.

http://www.sosyalistforum.net/devrimci-genclik-orgutleri/54600-hkp-cebeci%27de-saldirdi.html

Burada da TKİP adlı örgütün sosyalist forum gibi Sevrci Sahte Soytarı Sol yuvası bir forumda, HKP'li olmayanlar tarafından, ESP'liler ile birlikte nasıl paket olarak rezil edildiğini cümle alem görsün :)  

Size Kürt yurtseverlerinden dayak yiyip uslanma çabalarınızda başarılar :)




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 15.01.2015- 10:43 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 10:57


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Dönemleri karıştıran sizsiniz. Hala Ergenekon döneminde Eren Erdem'i kullanıp dine daha farklı bir biçimde yaklaştılar iddiasındasınız. Siz Ergenekon dönemindeki Bilim ve Ütopya sayılarını hiç açıp okudunuz mu? Bu dönem İslam'ı eleştiren onca sayı var. Size daha 3-4 ay önceki sayıdan örnek verdim. İşçi Partisiyle ilgili benim forumdaki eleştirilerimi herkes biliyor. Ancak siz gerçekliği çarpıtıp eleştiriler getiriyorsunuz. Buna karşı çıkarım. Ayrıca Eren Erdem AKP muhalifi, kendince sistem karşıtı bir insan. Neden Eren Erdem'i Aydınlık ve Ulusal Kanal'da çalıştırmaları yanlış bir şey olsun?   Sırf eleştirmek için eleştiriyorsunuz.

Bilim ve Ütopya'yı beğenmiyorsanız gidin siz de bir dergi çıkarın görelim. Yok siz dergi çıkarmazsınız, sizin işiniz İşçi Partisi çevresi dergi çıkarsın siz de sabah akşam o dergileri eleştirin. Siz kendinizi ne yazık ki ürettiklerinizle değil İşçi Partisi düşmanlığı üzerinden tanımlayan bir hareketsiniz. İşçi Partisi'nin kanlı bıçaklı olduğu, sizden daha büyük problemlere sahip olduğu örgütler bile İşçi Partisi ile sizin kadar uğraşmıyor. Bu kadar uğraşmanızı da anlıyorum. Çünkü İşçi Partisi'nden aslında pek farklı şeyler söylemiyorsunuz. Aşamalı devrim konusu, Kürt sorunu, Ermeni sorunu, Kıbrıs, Kemalizm'e yaklaşım konusunda bir çok noktada benzeşiyorsunuz. Farklılığınız var iddiasındasınız ama bu özsel değil biçimsel bir farklılık. Dolayısıyla kendinizi İP'den bir şekilde ayırmak için böyle bir yol seçmişsiniz. Ancak başarısızlığınız ortada.

Bir de bana Enver'ci demişsin. Ben kendimi hiçbir zaman Enver'ci olarak tanımlamadım. Tam tersine Mao ve Enver Hoca ile ilgili bazı konularda eleştirileri olan bir insanım. Enver'ci olduğumu hangi akla hizmet çıkardın anlamadım. Sevr'ci soytarı sahte sol lafını da aynen sana iade ediyorum (gerçi bu lafınız bile İP ile benzer, onlar da kendilerinden olmayan herkese sahte solcu derler, bari bu konuda biraz farklı olsaydınız).




Ben dönemleri karıştırmam arkadaş, Eren Erdem'i şahsen tanıyorum, hangi dönemde ne yazdığını benden iyi mi bileceksin? Bilim ve Ütopya'da dini eleştirse ne olur hem? Geldikleri yer ortaçağcı gericilerle, emperyalistlerle işbirliği değil mi? Son günlerde AKP'nin adamları kazandığında "cumhuriyet kazanıyor" diyecek kadar sevinecek bir hareketin din eleştirisine "dediğinden 1'i yanlış, 9'u şüpheli" denir. Kaldı ki son derece ekletiktir savundukları.

Devam edelim, biz zaten bir yayın çıkartıyoruz. Adı da Kurtuluş Yolu. İP gibi Almanya'dan gelen fonlarımız yok, çıkartamıyoruz öyle bir dergi, kusura bakma. Çok seviyorsanız siz bir tane çıkarın. Yapmadığınız şey üzerinden HKP'yi yargılamanız komik. Siz Bilim ve Ütopya'yı savunmaya devam edin (okumaya demiyorum, ben de okumak zorunda kalıyorum ve son eleştirilerimizde Bilim ve Ütopya konu bile edilmedi).

Saydığın konuların tümünde İP'den farklı düşünüyoruz. Kürt sorunu konusunda: 2 ulusun eşitliği temelinde federasyonlu halk cumhuriyeti. Ermeni sorunu konusunda: Karşılıklı katliam ve İttihat-Terakkicileri red, Bolşevik çözümü destekleme. Kıbrıs sorunu: Taksim ve Kıbrıs'da iki ulus olduğu. Kemalizm: Finans-Kapitalin ideolojisi ve anti-şovenizm ilkesinde uyumsuzluk olduğu için red. Ordu Gençliği: NATO ve Kontrgerillaya bulaşmış paşaları red. Mustafa Kemal: Devrimci önderliğin olduğu Kurtuluş Savaşı döneminin sonrasındaki "Atatürkleştirmeye" red. Bu kadar fark varken benzerlik iddiasında bulunmak, HKP'nin teorisini ve pratiğini bilmemektir ki bunlar da normal.

En son olarak, Enverci değilsen TKİP'de işin ne? Gerçi normal, siz bir parti değil, yarı-anarşist birlik olduğunuz için herkes kafasına göre "şuna eleştirim var, buna desteğim var" diyebiliyor. At atabildiğin kadar, klasik grup anarşisi.




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 15.01.2015- 10:58 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 13:26


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış





Sadece sosyalizan değil, neo-liberal, indirgemeci gibi CNN International'de söylenen her kelimeyi severek kullanan Türkiye "turist" solunun parababalarının ağzı ile konuşması normal   :d

Gelelim Hikmet Kıvılcımlı tarikatı olup olmadığımıza... Belli ki Devrimci Karargah'ın dergilerinden araklayıp bize satıyorsunuz bu safsataları. Oysa ki son konferansımızda Hikmet Kıvılcımlı'nın teorisini nasıl geliştirdiğimizi, onda nasıl gelişimler sağladığımızı konu almıştık. Başka bir cahillik daha taşıyor sözün, o da kuruluş gerekçemizde açıklanıyor. "Halkın Kurtuluş" adı bir "Hikmet Kıvılcımlı" aliterasyonu değil, THKO ve THKP/C'lilerin aşırdığı adın aslıdır.

"Küçükburjuva Devrimci Gruplar, dünyanın her yerinden görüşler aldılar, aktardılar, benimsediler. Fakat Kıvılcımlı&#8217;nın, Parababalarının zindanlarını üniversiteye çevirerek, binbir çaba ve kahırla ürettiği yüzde yüz yerli-orijinal ve dağlar gibi büyük-zengin teorik emeklerinden bir tekini bile dürüstçe-namusluca-gerçek İşçi Sınıfı devrimcisine yakışır biçimde alıp benimseyemediler&#8230; Ya sinsice aşırma yolunu seçtiler ya da aynı düşünceyi eksik-sakat biçimde başka sözcüklerle ifade ederek sanki kendi düşünceleri, tespitleriymiş gibi göstermeye çalıştılar&#8230; Mesela Deniz ve Mahir Arkadaşlar, Kıvılcımlı&#8217;nın &#8220;Halk Kurtuluş&#8221; terimini aldılar ve hareketlerinin adını bu temel üzerinde şekillendirdiler&#8230; Ama bu terimi Kıvılcımlı&#8217;dan aldıklarını hiç ağızlarına almadılar&#8230; Hatta &#8220;Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu&#8221; terimini ilk kullanan ve bu imzayla Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerin üniversitelerini yazılayan Kıvılcımlı taraftarı asker kökenli gençler olmuştur&#8230; O günkü devrimci arkadaşlar buna tanıktırlar."

Sanırız sizin turist, aşırmacı ve tercümeci bir gelenekten geldiğiniz, şu kara çalma ile bir kez daha ortaya çıkmıştır :)

Devam edelim soytarılıklarına, aynen aktarıyorum "Ancak her dogmatik düşünce yapısı gibi İslam'da bir yerden sonra ilerici niteliğini yitirmeye başlamış, Avrupa'dan kovulup Ortadoğuya sıkışılmasıyla birlikte de gitgide gericileşmiştir."

Okuduğumuzu iyice anlayalım, sen İslam'ın gericileşmesini sınıfsal bir değişimin sonucuna değil, 1- felsefi bir durumdan dolayı 2- coğrafi bir konumdan dolayı değerlendirmişsin. Sonra da ilk sözünü destekleyip, ikincisi sözünü yiyip yutmuşsun, sonradan ikincisini de destekliyorsun. Yani öyle bir taşa çarpmışsın ki ne diyeceğini şaşırmışsın :)

Ancak burada yazılı, şu yazıyı okuyan herkes bu iki sonucu çıkarır. Ancak İslam'ın gericileşmesi sınıf savaşımının, yani tarihsel ilerlemenin sonucudur. Ve İslam, başka kavimlerce defalarca rönesansa uğramıştır. Sonrasında da "ben coğrafyayı önemserim ki" diyorsun. Ben önemsemiyorum demedim, sadece tek bir duruma bağlanamaz bir üstyapının gericileşmesi, senin yaptığın komiklik burada. Ve altyapıdaki değişimlerden bağımsız kılınamaz. Kıvılcımlı da tarih tezinde bu bağlamda üretici güçleri Teknik-Coğrafya, Tarih-Kollektif Aksiyon olarak sayar. Senin gibi yarım yamalak nedenler saymaz yani ;)

Sonrasında da burjuva ateizminin her din ile ilgili önyargılı, tarihsel somutluktan yoksun palavralarına devam etmişin. Şimdi sana İslam dininin nasıl bu kadar yayıldığını sorsam, kesin Avrupalı bir burjuva ateisti gibi "çok korkuttular herkesi :( " dersin. Asimilasyon ve baskı ile açıklarsın. Ancak öyle değil mekanik materyalist arkadaş. İslam, sınıf savaşımları sonucu ortaya çıkmıştır. Sömürülenlerin tarafında olduğu için yayılmış ve egemenler onu kendi felsefeleri ile dinleşmiştir. Türklerin İslamı ilk başta kabul etmeyip, sonradan kabul edişi bile bir sınıfsal meseledir. Çünkü Marks'ın dediği gibi tarih bir sınıflar savaşımıdır ve antika çağ, bu savaştan bağımsız değildir. Babek ve Karmatileri örnek vermişsin, bu ayaklanmaların Muhammed'in ve halifeler dönemindeki ilkel sosyalist düzenin bozulmasından dolayı tefeci-bezirganlara (dolayısıyla onların mal biriktirmeye, zenginleşmeye yönelik İslamına) karşı verildiğini de bilmezsin sen şimdi. Eh, insan coğrafyasına turist olmasın işte.

Sonuç olarak turist kardeş, siz İslam'ı savunuyorsunuz diye ağlamaya başlıyorsun. Ağlama, mendil vereyim de sil gözünün yaşını. Biz İslam'ı değil, tarihte sömürüye karşı kim baş kaldırmış ise onu savunuyoruz. Bu savunma mutlak değil, olamaz da zaten. Çünkü bizim önerimiz, modern, bilimsel sosyalizmin iktidarıdır. Yani hırsızların elini kesmeyeceğiz ya da 9-10 tane eş edinmeyeceğiz. Ancak bunların nasıl olduğunu tarihin gidişi yönünde ele alıyoruz.

Bir aktarım yapalım Nurullah Ankut'dan:

"Hani Usta&#8217;mız ne diyor?

&#8220;Kafirun Suresi&#8217;nden materyalizme geçiş&#8221; diyor Usta&#8217;mız, değil mi arkadaşlar?

Çünkü orada ne deniyor:

&#8220;Ey kâfirler ben sizin taptığınıza tapmam siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana. Siz benim Tanrıma ibadet etmezsiniz ben de sizin Tanrınıza ibadet etmem. Sizin dininiz size benim dinim bana.&#8221;

Usta haklı olarak, bu ne yahu, çocuk tekerlemesi gibi namazda biz bunları mı okuyoruz hâlâ, diyor. Böyle din olmaz deyip materyalizme geçiyor. Usta&#8217;mız da tabiî o zaman daha öğrenci. O surenin ortaya konduğu anın maddi şartlarını bilmiyor. Anlamını da sanıyorum Askeri Tıbbiye&#8217;de okuduğu Fransızca Kur&#8217;an&#8217;dan okuyup öğreniyor. Kafirun Suresi&#8217;nin anlamını... Çünkü o zaman daha Arapça da bilmiyor Usta&#8217;mız.

Olaya baktığımız zaman, İslamiyet&#8217;in ortaya konuş ve gelişim süreci içerisinde incelediğimiz zaman şöyle bir gerçekle karşılaşıyoruz:

Mekkeli bezirgânlar, Hz. Muhammed&#8217;e tuzak kuruyorlar. Diyorlar ki, ey Muhammed ortaya bir din attın bunun ne faydası var? Bizim yıllardır atalarımızdan kalan Tanrılarımız var. Sen onları reddediyorsun, yeni Tanrı getiriyorsun. Yani ne olacak, bununla ne kazanacaksın? Gel diyorlar seninle bir anlaşma yapalım; bir yıl sen bizim eski Tanrılarımıza tap, dua et, biz de senin Tanrına dua edelim, senin getirdiğin Tanrıya. Bir yıl sonra bakalım hangimizin işleri iyi gitti, hangimizin Tanrısı daha çok yardımcı oldu onu belirleyelim, o zaman hepimiz o Tanrıya tapalım. Eğer seninki, bu bir yıl taptığımız için bize daha çok yardımcı olursa, hepimiz ona tapalım. Ama bizim eski Tanrılarımız sana daha çok yardımcı olursa, işlerin daha iyi gitmişse, o zaman sen de yeni Tanrı getirme sevdasından vazgeç. Eski Tanrılarımıza devam edelim.

Yani Hz Muhammed bu oyuna bir düşse, ortaya koyduğu din bir anda güme gidecek. Yani o zaman Hz. Muhammed&#8217;in bütün iddiası ortadan kalkacak. Sadece kendi böyle bir şey iddia etmiş, onu sonra geri almış duruma düşecek. Bu bir.

İkincisi kendileri varlıklı, Mekke&#8217;nin büyük bezirgânları ve bir yıl içinde Hz. Muhammed&#8217;e bir sürü güzellikler yapacaklar, işleri güya rast gidiyormuş havasında bir sürü görünmez yardımlarda bulunacaklar. Bir yıl sonra bir bakacaklar, Allah verdikçe verdi. Muhammed&#8217;e; bak bizim Tanrılarımıza taptığında neler kazandın, oysa biz bir şey kazanamadık. Biz hep zarar ettik. Şuradan şu kadar devemiz kayboldu, şu kadar sığırımız, koyunumuz, keçimiz gitti biz hep zararlı çıktık. Senin Tanrın bize bir iyilik getirmedi, diyecekler.

İşte Hz. Muhammed bu oyuna gelmiyor. Ey kâfirler diyor, ben sizin Tanrınıza tapıcı değilim, siz de benim Tanrıma tapıcı değilsiniz. Siz benimkini onaylamayacaksınız, ben de sizinkini asla. Sizin dininiz size, benim dinim bana.

Ama ne zaman?

Mekke&#8217;de İslam, Müslümanlık altta olduğu zaman&#8230; Daha Bir avuç insanlar o zaman Müslümanlar. Ne zaman ki Medine&#8217;ye geçiliyor, İslam orduları artık büyüyüp, genişleyip büyük bir ordu haline dönüşüyor, o zaman Hz. Muhammed artık, Usta&#8217;mızın deyimiyle, Devrimi bütün dünyaya yayma amacını ortaya koyuyor. Allah&#8217;ın dinini dünyanın her yerine yayacaksın, diyor artık gelen ayetlerde. Kâfirleri nerede buldunsa ya sana tabi olacaklar ya boyunlarını vuracaksın, diyor. Yani şimdi bu süreci bilince biz, Kafirun Suresi&#8217;nin de anlamı çok önemli ve kesin, açık: Hz. Muhammed kararlı ve dahi; bezirgânların oyununa, tuzağına asla gelmiyor. Yani bunun gibi her ayetin kendi bağlamı içerisinde anlamı var. İlahiyatçılar bunu bilmedikleri için, bu gözle bakmadıkları için açıklamaları da bir işe yaramıyor.

İslamiyete &#8216;ilerici&#8217; bakış açısı getirenler ne kadar Kur&#8217;an&#8217;a sadık?
En ilerici yorumlar getiren İhsan Eliaçık&#8217;tan, Eren Erdem&#8217;e kadar revize ediyorlar Kur&#8217;an&#8217;ı. Kadını berelemeyecek şekilde darp edebilirsin, diyor ayet. Sanırım İhsan Eliaçık darba, &#8220;vurmak&#8221; değil de &#8220;ayrılmak&#8221;tır diyor. Olmaz!.. Ama sen ayetin tamamını okuduğun zaman ilgisi yok bununla. Başta diyor zaten, serkeşlik yaparsa önce yatağını ayır, yine söz dinlemezse fazla bere yapmayacak şekilde döv, diyor. Şimdi böylesine revize ediyorlar; işi aklileştirmek yani modernize etmek için saptırıyorlar anlamından.

Yani demek istediğimiz arkadaşlar, Hz. Muhammed&#8217;in getirdiği bir Tarihsel Devrimdir. Orada da köleliği tümden kaldıramıyor ama sürekli yeni köle alımının mesela kaynağını kurutuyor. Yeni köle alımını engelliyor. Var olanları da süreç içerisinde azat edin diyerek ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yani çağına göre muazzam iyileştirmeler yapıyor.

Ama Tefeci- Bezirgan Sermaye onun tamamen bu insancıl yönünü yok sayıyor. İşte o yüzden biz bunlara Muaviye Dini, Yezid Dini diyoruz, arkadaşlar. Gerçek İslamiyet değil Hz. Muhammed&#8217;in, Dört Halife&#8217;nin dini değil bunlarınki. Ve onu da sahiplenen Emevilerle birlikte, Tefeci-Bezirganlık Ortadoğu Tefeci Bezirganlığı...

Şimdi Tayyipgiller&#8217;in art arda getirdikleri de bunlar. Ve bunun sonu gelmez.

Bu, nereye kadar gider?

Taliban&#8217;a kadar gider bu. Çünkü biz çağı içinde değerlendirdik getirdiği yenilikleri. İnsanlığın yararına olan düzenlemeleri görmez, değerlendirmez de onu aynen ilelebet geçerli kanunlar haline getirdik mi, Ortaçağa gideriz. Ta Hz. Muhammed&#8217;in çağına gideriz. İşte Tefeci-Bezirgân Sermaye oraya gitmek istiyor. Üstelik de insani yönünü yok sayıyor. Tamamen Hz. Muhammed&#8217;in ortadan kaldırmayı başaramadığı sınıflı toplumun zulmüne ilişkin bölümünü alıyor. Bütün bu saldırılarının arka planında yatan bu.

Ve Usta&#8217;mız da bunu çok açık şekilde koyar. En son &#8220;Cumhuriyet Bayramı Nedir?&#8221; makalesi çok net değil mi?

İki büyük düşman: Biri, Emperyalizm, biri: Ortaçağcılık. Tefeci-Bezirgân Sermayenin ideolojisi olan Ümmetçilik, Şeriatçılık.

45 yıl önce Usta&#8217;mız bu gerçeği görmüş ve bize göstermiş. Hâlbuki o zaman ne kadar uzaktaydık. 45 yıl daha uzaktaydık bugünlerden. Bu tehlikenin bu kadar uzağındaydık. Ama bunların ihanetlerini alçaklıklarını, vurgunlarını, zalimliklerini gizlemek için dinden başka kullanabilecekleri bir silah yok ellerinde. Varsa yoksa insanların bu temiz duygularını sömürerek kandırmak.

Hepsinin yaptığı bu, arkadaşlar. Menderes&#8217;in de, Demirel&#8217;in de, Özal&#8217;ın da, Erbakan&#8217;ın da hepsinin yaptığı bu. Bunların yaptığı da aynı tabiî. Boynuzun kulağı geçmesi gibi, bir sonraki gelen bir öncekini geçmesi bu işte&#8230;
"

Burada belirtildiği gibi, mesele diyalektiktir, sınıf savaşımlarının içeriğindedir. Bunu senin gibi bir mekanik materyalistin anlamasını beklemiyorum. Çünkü size göre insanlar gökten gelecek bir ışıkla materyalist olacaktır. Buna ancak "inşallah" denir.

Saçmalamaların ardı arkası kesilmiyor. Sizin önderiniz ne yaptı demişsin. Türkiye solunun hastalığıdır, kendisinden başlatır tüm hareketleri. O yüzden de küçük burjuva soludur demişiz. Şimdi sen Hikmet Kıvılcımlı'nın o açılan dava sırasında konuşmasında Eyüp'de yüzlerce kişiye hitap ettiği için ve sonrasında ABD bakanının ziyaretine hediye olarak yoldaşları ile paketlendiğini ve yıllarca tecrit edildiğini, işkence gördüğünü de bilmezsin. Olsun, TKİP'li abileriniz anlatmaz bunları. Ah doğru ya, kendileri Almanya'da, Fransa'da emperyalizmin metropollerinde solculuk oynamaktalar. Seninle nasıl bağ kurup anlatacaklar ki bunları?

Devam edelim, dinlerin sınıflı toplumun ürünü olduğu için yok edilmesi gerektiğini söylemişsin. Evet, güzel bir skolastik önerme. Ama gördüğün gibi sınıflı toplumun içinde sömürülenleri savunduğu için yayılmıştır din. Bugün bile bu kadar tutulmasının sebebi budur. Bu çelişkiyi insanlara çözdürmedikçe, dinlerin insan yapımı olduğuna dair kanıtları onlara somut olarak benimsetmedikçe, istediğin kadar uğraş, başarılı olamazsın. Prensipte bükülmeden, taktiğin değişmesini kavrayamazsan, başarılı olamazsın. Ki olamıyorsunuz da, Greif'i yüzünüze gözünüze bulaştırmanızdan belli.

Hele hele şimdi sendikal mücadele, örgütlenme, sınıf mücadelesi meselesine gireceğim de, o konuyu çok dağıtır, o konuda gelip sürekli bizim yoldaşlarımıza ağlayıp durmanızı şurada yazsam paragraflar tutar.

Son paragrafta da yıllardır Türkiye turist solunun, yani bilimsel adı ile Sevrci Sahte Soytarı Solun klasik argümanlarını dizivermişsin. Bunlara cevabı yıllar önce Cebeci'de vermiştik.

http://www.sosyalistforum.net/devrimci-genclik-orgutleri/54600-hkp-cebeci%27de-saldirdi.html

Burada da TKİP adlı örgütün sosyalist forum gibi Sevrci Sahte Soytarı Sol yuvası bir forumda, HKP'li olmayanlar tarafından, ESP'liler ile birlikte nasıl paket olarak rezil edildiğini cümle alem görsün :)  

Size Kürt yurtseverlerinden dayak yiyip uslanma çabalarınızda başarılar :)



Sana göre sosyalizan, neoliberalizm, indirgemeci laflarını kullanmak elitlik, parababalarının ağzı. Ne kadar saçmaladığının farkında mısın? Kendiniz dogmatik bir şekilde Hikmet Kıvılcımlı'nın kullandığı kelimelerden başka kelime kullanmayı bilmediğiniz için farklı kelimeler duymak zihniniz de hasara yol açıyor herhalde.

Ben hayatımda hiç bir Devrimci Karargah dergisi okumadım. Benle ilgili uydurmaların devam ediyor(diğerlerine aşağıda devam edeceğim). Sizin partinize, partinizin savunduklarına, üyelerinizin konuşma ve yazma diline bakan herkes partinizin bir tarikat, sizlerinse mürit olduğunuzu anlar. Tek yaptığı Hikmet Kıvılcımlı okumak ve okuduklarını dogmatik bir şekilde kabul etmek olan, hiçbir şey üretmeyip işi gücü başka hareketleri eleştirmek olan, 5-10 kişilik eylemlerle devrimi getireceğini sanan bir hareketsiniz.

HKP adı Hikmet Kıvılcımlı aliterasyonu değilmiş. Buna ancak senin gibi müritler inanır. Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş'i hem küçük burjuvalıkla, hem aşırmacılıkla suçlamanızsa komiklik. Halk Kurtuluş Ordusu deyimi Hikmet Kıvılcımlı'nın bulduğu bir şey değildir. Halk Kurtuluş Ordusu deyimi Çin'e dayanır. Çin'de 1927'de oluşturulmuştur. Önceleri Kızıl Ordu deniyordu sonrasında Halk Kurtuluş Ordusu denmeye başlandı. Yani Halkın Kurtuluşu yada Halkın Kurtuluş Ordusu deyimini biz icat ettik bizden aşırdılar demeniz gerçekliği çarpıtmaktır. Mahir ve Deniz'i küçük burjuvalıkla özellikle Mahir'in tezleri ortadayken Mahir'in küçük burjuvalıkla ithaf edilmesi komikliktir. Mahir ve Deniz proleter sosyalist devrimcilerdir. Gerek pratikleriyle gerek teorik noktada(özellikle Mahir) bunu kanıtlamışlardır. Sizin gibi Marksizm tahrifatçılarının herhangi bir onayına ihtiyaçları yok.

Okuduğunu iyice anla diye söylüyorum evet İslam'ın gericileşmesini sınıfsal bir değişime bağlamıyorum. Çünkü İslam başından beri ezenlerin, sömürenlerin diniydi. İslam Arap coğrafyasındaki egemenlerin ihtiyacına göre oluşmuş ve şekillenmiş bir ideolojidir. 7.yüzyılda Mekke ve Medine gibi ticaret yolları üzerinde bulunan kentlerde ortaya çıkmış, dağınık haldeki Arap kabilelerini birleştirerek devletleştirmiştir. İlericilik aranıyorsa o ilericilik de burada yatar. Ancak bu ezen, ezilen ilişkisiyle bağıntılı ilkel sosyalizmi hedefleyen bir devrimcilik veya ilericilik değil egemen sınıfların kendilerini çağın gerekliliklerine uyarlamasını sağlayan bir ilericiliktir. Daha önceki kabile aristokrasisi şeklinde gelişen egemenlik ilişkileri nitelik değiştirmiş kabile şefleri devletlu sınıfa dönüşmüşlerdir. İslam'da bu egemen sınıfın ve onun aracı devletin ideolojisidir. Yani İslam'ın gericileşmesi senin iddia ettiğin gibi İslam'ın önceleri ezilenlerden yana olması sonrasında ezenlerin kontrolüne girip onlardan yana olması sonucu gerçekleşmiş bir şey değil çağın, maddenin getirdiği değişimlerin gerisinde kalmasında yatar.

İslam sömürülenlerin, ezilenlerin tarafında olduğu için falan da yayılmamıştır. Kendini o dönem için zamana uydurduğu ve buna bağlı olarak Arap'ların kendi iç birliğini sağlayıp, güçlü bir ordu yaratılması sonucu yayılmıştır. Kendini zamana uyduramayan, dağınık ülkeler, halklar da zorunlu olarak işgal altında kalmıştır. İslam ezilenlerin, sömürülenlerin yanında olduğu için Türkler benimsedi iddian da safsatadan başka bir şey değil. Bak Türkler nasıl Müslüman olmuş; http://www.alfasorgulama.com/2013/09/turkler-nasl-musluman-oldu.html . Türklere yüzbinlerce ölü getiren, Türkleri köleleştiren ve cariyeleştiren İslam'ı Türkler gönüllü benimsedi iddian yazıda da görüldüğü gibi saçmalık. Açık ki onlarca yıl süren baskı, katliam ve asimilasyonlarla olmuş bu dönüşüm. Ancak Hikmet Kıvılcımlı yazmadı ya sen bunları kabul etmezsin.

Muhammed ve Halifeler döneminde ilkel sosyalizm vardı gibi hiçbir maddi dayanağı olmayan bir biçimde tarih okuması yaptığınız için Babek ve Karmati isyanını gerçek İslam'a dönmek zannetmen normal. Ancak ayaklanmaların gerçek İslam'a dönmekle falan alakası yok (zaten gerçek İslam ilkel sosyalizm falan değil). Ayaklanma tarihin her döneminde görüldüğü gibi bir ezen-ezilen savaşımı. Sadece o dönemin yapısı gereği sınıfsal çatışmalar kendini dini kisve altında gösteriyor ve mezhep-tarikat savaşları biçiminde gelişiyor.

Bir de ben İslam'ı savunmuyorum iddian da ısrarlısın. İslam'ı olmadığı halde ilkel sosyalistmiş gibi göstererek, Muhammed ve Halifeleri ezilenlerden yana liderlermiş gibi göstererek sen her ne kadar aksini iddia etsen de basbayağı İslam'ı savunuyorsun. İslam aslında iyi, güzel, ezilenlerden yana da kötü hale getirildi diyorsun. Gerçekse İslam'ın her zaman sömürücülerden, ezenlerden yana olduğu. Oportünist olduğunuzdan söyleyemiyorsunuz bunları.

Liderinin yazdıkları da gerçeği çarpıtmaktan başka bir şey değil. Muhammed yeni köle alımını engelliyormuş, var olanları da azat ediyormuş. Muhammed azat etmeye kendi köle ve cariyelerinden başlasaymış ya. Yeni köle alımını engelliyor iddiası da saçmalık. İslam'ın yeni köle alımını engellemek ve köleliği kaldırmak gibi bir programı yok. İslam'da olan şey köleliğin hukuki bir boyut kazanması. Evet bu bazı haklar da iyileşmeler sağlıyor ama bir yandan da köleliği kurumsallaştırıyor.

Ayrıca Muhammed'in fetihleri toplumsal devrimleri yayma falan değil. Bunlar sömürgeci, egemen sınıfları zenginleştiren muhteva da hareketlerdir. Yüzbinlerce insanın öldürüldüğü, köleleştirildiği, yerel zenginlikleri ele geçirme amaçlı sömürgeci savaşları devrimi yayma olarak okumak , ezilenlerin çıkarına olarak okumak gerçekliği çarpıtmaktır.

Çarpıtmalarına devam ediyorsun. Ben insanların gökten gelecek ışıkla materyalist olmalarını savunuyormuşum. Ben kapitalizmin ideolojik hegemonyasına karşı din de dahil her alanda savaşım vererek her alanda karşı hegemonyayı üreterek insanların materyalist olacağını, devrimci olacağını savunuyorum. Sense sistemin toplum üzerinde   hegemonya kurmakta yararlandığı, yüzlerce yıldır kullandığı bir araca karşı hegemonya üretmeyi bırak bu aracı daha da kutsallaştırıyor, barındırmadığı vasıfları yüklüyorsun. Bu anlayış insanları sistemin ideolojik hegemonyasından kurtarmayı bırak sisteme daha da bağımlı hale getirir. Ben de size bu idealist çabanız da başarılar diliyorum.

Türkiye solunda kimseyi beğenmiyor, eleştiriyor, siz yıllardır denediniz biraz da biz deneyelim diyorsun. Ancak sana siz yıllardır neredeydiniz deyince buna cevap veremiyorsun. Dini siyasete alet etmekten ceza alan lideriniz ne yapabildi deyince cevap veremiyorsun. Konuyu Kıvılcımlı'nın işkence görmesine getiriyorsun. Türkiye solunda baskıya maruz kalan tek kişi Kıvılcımlı değil. Onlarca aydın, genç, işçi baskıya maruz kaldı, hapse atıldı, öldürüldü. Mahir, Deniz, İbrahim, Harun gibi önderler genç yaşında katledildi. Siz onu bunu sol tarihi kendinden başlatmakla suçlayacağınıza asıl siz Türkiye solunu kendinizden ibaret görmeyi, mücadele içindekileri küçümsemeyi bırakın.

''Sınıflı toplumun içinde sömürülenleri savunduğu için yayılmıştır din. Bugün bile bu kadar tutulmasının sebebi budur.''
Bu sözler Marksist düşünceyi nasıl tahrif ettiğinizin, ne hale getirdiğinizin en yalın ifadeleri. Din sınıflı toplum içinde sömürülenleri savunduğu için yayılmamıştır. Din sınıflı toplumların ürünüdür. Din sınıflı toplumlarda ki egemenlerin ürünüdür. Sömürüyü meşru hale getirmek, ezen-ezilen ayrımını doğallaştırmak, bu dünyada eşitliğin mümkün olmadığı ancak öbür dünya da eşitliğin olabileceğine inandırmak için ezenlerin ezilenler üzerinde kullandığı bir araçtır. Bak ilkel sosyalist Kuran eşitsizlikleri nasıl doğallaştırır; ''Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır'' (Al'i İmran 3:27). ''Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini de aralarında biz taksim etmişizdir. Onları derece derece birbirlerine üstün kıldık ki birbirilerine işlerini gördürebilsinler.'' (Zuhruf:32)  

Birde örgütlenme başarısızlığından falan dem vurmuşsun. Gören de sizi 1 Mayıs'a arkasına binleri toplayıp gelen bir hareket zanneder. Sizin başarılı örgütlenmenizi 5-10 kişilik eylemleriniz de görüyoruz.

Bir de kendi kendine gelin güvey olup beni TKİP'li ilan edip, sizi nasıl dövdük diye aklın sıra eğlenmeye çalışmışsın. Benim TKİP'li olduğumu nereden çıkardın acaba? Benim herhangi bir yazım da ben Enver'ciyim, TKİP'liyim dediğime rastladın mı? Benim SSCB, Çin, Arnavutluk ile ilgili görüşlerimi nerede okudun acaba?  





Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 15.01.2015- 13:30 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 14:19


''Ben dönemleri karıştırmam arkadaş, Eren Erdem'i şahsen tanıyorum, hangi dönemde ne yazdığını benden iyi mi bileceksin? Bilim ve Ütopya'da dini eleştirse ne olur hem? Geldikleri yer ortaçağcı gericilerle, emperyalistlerle işbirliği değil mi? Son günlerde AKP'nin adamları kazandığında "cumhuriyet kazanıyor" diyecek kadar sevinecek bir hareketin din eleştirisine "dediğinden 1'i yanlış, 9'u şüpheli" denir. Kaldı ki son derece ekletiktir savundukları.

Devam edelim, biz zaten bir yayın çıkartıyoruz. Adı da Kurtuluş Yolu. İP gibi Almanya'dan gelen fonlarımız yok, çıkartamıyoruz öyle bir dergi, kusura bakma. Çok seviyorsanız siz bir tane çıkarın. Yapmadığınız şey üzerinden HKP'yi yargılamanız komik. Siz Bilim ve Ütopya'yı savunmaya devam edin (okumaya demiyorum, ben de okumak zorunda kalıyorum ve son eleştirilerimizde Bilim ve Ütopya konu bile edilmedi).

Saydığın konuların tümünde İP'den farklı düşünüyoruz. Kürt sorunu konusunda: 2 ulusun eşitliği temelinde federasyonlu halk cumhuriyeti. Ermeni sorunu konusunda: Karşılıklı katliam ve İttihat-Terakkicileri red, Bolşevik çözümü destekleme. Kıbrıs sorunu: Taksim ve Kıbrıs'da iki ulus olduğu. Kemalizm: Finans-Kapitalin ideolojisi ve anti-şovenizm ilkesinde uyumsuzluk olduğu için red. Ordu Gençliği: NATO ve Kontrgerillaya bulaşmış paşaları red. Mustafa Kemal: Devrimci önderliğin olduğu Kurtuluş Savaşı döneminin sonrasındaki "Atatürkleştirmeye" red. Bu kadar fark varken benzerlik iddiasında bulunmak, HKP'nin teorisini ve pratiğini bilmemektir ki bunlar da normal.

En son olarak, Enverci değilsen TKİP'de işin ne? Gerçi normal, siz bir parti değil, yarı-anarşist birlik olduğunuz için herkes kafasına göre "şuna eleştirim var, buna desteğim var" diyebiliyor. At atabildiğin kadar, klasik grup anarşisi.''


İşçi Partisi Ergenekon tahliyeleri sonrası AKP ile ittifak geliştirmiş olabilir ama bu senin yaptığın gibi İşçi Parti'sine gerçeğe dayanmayan olgular üzerinden saldırmayı gerektirmez. Ortaya bir iddia attın. Neydi bu iddia; ''bugün rüzgar tefeci-bezirganların yelkeninde, dolayısıyla iktidarla müttefiklik kurmak adına din bezirganlığı yapıyorlar. Eren Erdem gibi dini modernize etmeye çalışan ve aslından daha olumlu gösteren birine Aydınlık'da yazı yazdırdılar aylarca.'' Ben de din bezirganlığı yapıyorlar iddianın, dine bakışları değişti iddianın somut bir olguya dayanmadığını, Bilim ve Ütopya'da yıllardır İslam'ın eleştirildiğini ve senin AKP ile ittifak geliştiriyorlar dediğin süreçte de eleştirilerin devam ettiğini anlattım. Dediklerinin somuta dayanmadığı ortaya çıkınca nasıl olsa AKP ile şimdi ittifak yapmıyorlar mı, bunun ne önemi var diyorsun. Mesele AKP ile ittifak yapmaları değil senin yalana dayanarak karalaman. Böyle bir anlayışa tabi ki karşı çıkarım.

Ayrıca Bilim ve Ütopya'da yazan herkes İP'li değil. Değerli yerli ve yabancı akademisyenlerin
yazıları da var. Beğen beğenme Bilim ve Ütopya ile Bilim ve Gelecek'in alternatifleri yok. İkisini de eğer konular ve yazarlar iyiyse okurum. Senin gibi her okuduğuma önyargılı da bakmam.

Marksistler için önemli olan programlardaki yaldızlı laflar değil, pratikte neler yapıldığıdır. Siz Kürt halkına ve Kürt Ulusal Hareketine pratikte yaklaşımınızla İP'den çok farklı değilsiniz. Kaldı ki teorik nokta da Kürt Ulusal Hareketini burjuva devlet bakış açısıyla incelemeniz, İP gibi sığ bir şekilde Amerikancı bunlar diye yorumda bulunmanız İP ile teorik noktada da çok farklı olmadığınızı gösteriyor. Sen programım da istediğin kadar federasyon var de bu hiçbir şeyi değiştirmez.

Ermeni sorunu da aynı. Ermenilerin yas günü olan 24 Nisan'da yaptığınız ortadayken birde çıkmış İP'den farklıyız diyorsun. Nereniz farklı? Aynı şoven milliyetçi yaklaşıma sahipsiniz işte.

Kıbrıs Sorununda nereniz farklı? İP'de tek devletli çözüme karşı, iki ulus var diyor, taksimi savunuyor. Bir de komik bir şekilde farklıyız yazmışsın.

''Ordu Gençliği: NATO ve Kontrgerillaya bulaşmış paşaları ret.'' Ergenekon mahkemelerine giden siz değildiniz sanki. İP ile el ele barikatları yıkıyordunuz!   Ergenekonla, ordu ile ilgili açıklamalarınızın hangisi İP'den farksız?

Kemalizme gelince bak parti programınız da ne var;

''Yurtseveriz: Mukadderatımıza tek yabancı karıştırmayacağız. ABD ve AB Emperyalistlerinin aşağılık, iğrenç, insanlık düşmanı içyüzlerini teşhir edeceğiz. Onların bizi yönetmesine ve hayâsızca sömürmesine izin vermeyeceğiz. Onlardan uzak, mazlum Dünya Halklarına dost olacağız.

Devletçiyiz: Pahalı devletin yerine, insanlarımıza iş bulmayı, pahalılık yangınını söndürmeyi birinci görev bilen ucuz devleti geçireceğiz. Özelleştirme adı altında yerli-yabancı Parababalarına yeyim ettirilen kamu mallarını sömürgenlerin elinden geri alacağız. Ayrıca insanlarımızın mal ve hizmet alanındaki temel ihtiyaçlarını üreten kamu kuruluşları oluşturacağız.

Devrimciyiz: Her türlü maddi sömürüyü kaldıracağız.

Laikiz: Her türlü manevi sömürüyü kaldıracağız.

Halkçıyız: Ruhunu Batılı Parababalarına satmış bir avuç yerli Parababasının (Finans-Kapitalistin) ve onun müttefiki Babil artığı Tefeci-Bezirgânın oligarşik önderliği yerine; çalışan ve üreten çoğunluğumuzun (Halkın) Demokratik Önderliğini geçireceğiz.

Cumhuriyetçiyiz: Halk tarafından, Halk için Yönetim, Adalet, Eğitim-Kültür ve Sağlık sistemleri kuracağız.''

Altı oku almışsın milliyetçiliği yurtseverlikle değiştirmişsin sonra hala Kemalist değiliz iddiasındasın.

Mustafa Kemal'i ''Atatürkleştirmeye'' redmiş. Sanki biri ezilenlerden, yoksul köylüden yanaydı diğeriyse burjuvanın emrine girdi. Mustafa Kemal başından beri ticaret ve var olmaya çalışan sanayi burjuvazisinin çıkarlarını yansıtır. Suni bir Mustafa Kemal-Atatürk ikiliği yaratmanız sağ sapmanızı gölgelemekten başka bir şey değil.

Son paragrafına ne diyeyim bilemiyorum. Kendin çalıp kendin oynuyorsun. Önce kendi kendine Enver'ci ilan ettin sonra TKİP'li ilan ettin sonra ben Enver'ci değilim deyince bu sefer TKİP'de o zaman ne işin var diye tepki gösterip, birde bunun üzerinden TKİP eleştirisi yaptın. Benim hakkımda yazılarıma da dayanmayan uydurma örgütlülük tahminleri yapmayı bırak. Gerçekten komik duruma düşüyorsun. İlla örgütümü merak ediyorsan söyleyeyim FKF'liyim.






Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 15.01.2015- 14:26 tarihinde, toplamda 6 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 14:54


Öncelikle proleterdevrim adlı kullanıcı ile karıştırdığımı söylemem gerek. Kendisi gerekli konularda TKİP konusundaki sözlere cevap verir. Karıştırmak tamamen benim hatam ve önyargım.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 17:25


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış




Az önceki düzeltmem ile birlikte cevap vermeye devam edeceğim. En sondan başlayayım, biz TKİP'lileri nasıl dövdük diye saçma bir övünç duymayız. Lakin nefis savunması sırasında kavga ettiğimiz onlar da değil, yazılanları okursan kuyrukçuların bizlere saldırma kararı alıp, sonra da alakası olmadığı halde "HKP saldırdı" diye haber yaptığını göstermek için koydum o haberi. Seninle alakalı olmasa da, o notu belirteyim.

HKP'nin basın açıklamalarındaki sayısına bakıp "sizin sayınız az ama :( " deme işini İP'liler sık sık yapar. Sen de geleneği bozmamışsın. Yalnız güzel bir söz vardır bununla ilgili "devrimcilikte bazen 1 büyüktür 100'den". Mesele kafa sayısı değil, iş yapmaktır ve haftaiçi eylem olduğunda işte çalışmak zorunda kaldığı için eyleme katılamayan benim gibi insanların hakkını yemiş olursun. Çok da sıkıntı değil, biz işçi hareketiyiz. Eylem yerimizin işyerleri olduğunu iş yerinde çalışma yapan herkes bilir. Ama 1 Mayıs'da bir kaç kişi olduğumuzu iddia etmişin, kusura bakma ama bu sene Beşiktaş'da daha sabahın 6'sında bir sürü arkadaşımızla dövüşüyorduk polise karşı(Çarşı ve CHP'li gençlerle). Hatta sayımız çok gelir diye, bir kısmımız sendikalarında, bir kısmımız Mecidiyeköy'de bulundu. Siz ise sabah saat 10'da teşrif etmiştiniz. Olsun, İP gibi Kadıköy'e gitme kararı almamanız bile güzeldir, hoştur. O saatte dağıtılmış olan kitlemizi görememen normaldir.

HKP'nin iş yapmadığını iddia etmişsin, hayatında bir kere bile HKP bildirisi okumamış, kendi hareketine yönelik bir eleştiri olmadığı halde sürekli HKP'liliğim üzerinden konuyu saptırarak SF'deki laiklik yorumlarının tartışıldığı bir başlıkta partime hareket eden birinin HKP'nin yaptığı işleri bilmemesi normal. Şimdi sana seçimlerde çalışma yapmadan SİP'i, ÖDP'yi belediye seçimlerinde geçtik desek, onu da AKP ile HKP'yi karıştırmışlardır diye reddedersin :) Olsun, sıkıntı değil. Şu işi yaptık, bu işi yaptık diye saymayacağım, yazsam burada uzar çünkü. Nerede ne yaptığımızı da her başı sıkıştığında arayanlar biliyor, özellikle de "Ayhan arkadaşa katılıyorum" diyenler :)

Deniz ve Mahir'in söz konusu adı Halk Kurtuluş Ordusu'ndan değil, Halkın Kurtuluş teorisi ile (bu teori de Halk Savaşımının Planları adlı kitapta yer almaktadır) ilgili alıntıyı kimden yaptığını 1960'larda yaşayan birisi bilebilir. O kişi belli ki sen değilsin. Dolayısıyla o gün Kıvılcımlı sempatizanı öğrencilerden o bilgiyi alınıp alınmayacağı konusunda bu kadar net konuşman komiktir. Ben o kadar net konuşamam açıkça, ancak Deniz ve Mahir'in Mihri Belli grubundan Hikmet Kıvılcımlı'nın "devrim zorlaması, demokratik zortlama" adlı kitabındaki eleştirileri ile ayrıldığını netçe ortaya koyabilirim. Dolayısıyla böyle bir etkilenme olabilir. Lakin kendileri küçük burjuvadır, çünkü bulundukları gençlik tabakası küçük burjuva bir tabakadır. Proleterya sosyalisti olmaları için ne teorik olarak, ne de üretim ilişkisi olarak, ne de davranış olarak müsaitlikleri vardı ki, bizim burada asıl suçladığımız Deniz ve Mahir'in kendisi değil, onun grubunda yer aldığını söyleyen ve onun devamcısı olduğunu söyleyen Maocu-Enverci takımıdır. Deniz ve Mahir'in sosyolojik bakış açıları ile ilgili bir farkımız da yok. Hatta bugün itibariyle, o noktada kendilerini gerçekten temsil eden (devamcıları olduğunu söyleyenler açısından) hiçbir hareket yoktur.

Buradan aliterasyon konusu da açıklanmış olur sanırım, sana kim bunu söylediyse ona de ki halk savaşımının planı adlı kitabı okusun :)

Gelelim yine din meselesine

İslamın gericileşmesini sınıfsal bir değişime bağlamamak tam bir sınıflar savaşımı teorisini tahrif etmişsin yeterince. Sonrasında sınıfsal savaşımın sonucu olarak "kabilelerin birleşmesi" örneğini veriyorsun da, kabileler ne için ayrıldı, ne için birleşti, onun tarihsel gidişi yok. Dolayısıyla işin maddesinden dolayı gericileşti diyorsun da, o maddenin gidişi nasıl, onu bilmiyorsun, bilmemen de imkansız. Din hakkında tek bildiğin, sınıflı toplumun ürünü olmasıdır. Eee, sonra? Sınıf mücadelesi olmadan ilerleyebilmiş tek bir ilişki var mıdır Dünya üzerinde? Böyle bir şey vardır diyorsan, Marx'ı asıl tahrif eden sensin demektir, biz değil. Ayrıca Marks, dinlerin ortaya çıktığı tarihi yeterince araştıramamıştır, kapitalist düzendeki ilişki-çelişkileri araştırabilmiştir. Engels ise sadece Cermen kavimlerinin akınlarını araştırabilmiştir. Bu da onların yeteneksizliğinden değil, olanaksızlığındandır. Yeni arkeolojik gelişmelerin olduğu dönemlerde değil, tefeci-bezirganların din alıp satarak, burjuvaların ise dinin bu yönü ile uzlaştığı dönemde yaşamıştır ikisi de. Dolayısıyla Marks'ın ve Engels'in dine karşı yaptığı eylemler doğal olandır. Hele ki bugünkü noktaya gelecek bir Hristiyanlık ve Yahudiliğe karşı mücadelesi en doğru olandır. Ancak biz "doğuda" yaşıyoruz, bu gerçeği hatırlamak zorundayız. Medeniyet ve onun çarpıklıkları, batıdakinden daha uzun süredir bizim topraklarımıza yapışmış durumda. Marks'ın deyimi ile devrimi ılımanladırmak için din alanında en bilimsel, en olguyu ortaya koyan şekilde davranmak zorunadyız. Bu da burjuva ateistlerinin dedikoduculukları ile olmaz.

Sana göre kapitalizmin ideolojik hegomonyasına karşı din de dahil savaşmak gerekecek. Öncelikle olayı adı ile çağıralım, yaşadığımız çağın adı emperyalizm çağıdır. Dolayısıyla yıkılması gereken emperyalizm adını almaktadır ve kendisi din bezirganları ile çok iyi dosttur. Ortaçağcı gericilerle komünizme karşı, devrimcilere karşı çok iyi dostluk ederler. Ve ortaçağcı palavracıların kafadan silahsızlandırmalarının panzehiri din tarihini iyi bilmek, olduğu gibi ortaya koymaktır. Maalesef, senin bu iş ile alakan yok. Dinden bahsetmeden, 7000 yıldır Anadolu topraklarına yapışmış tefeci-bezirgan ideolojisini kazımak gibi bir hayalperestlik içindesin. Kemalizm, bunun kötü uygulamasıdır ve nasıl olmayacağının örneklerini uygulamıştır. Şekil olarak dini bireyin vicdanına sakladılar, ancak onu söküp atmak için uğraşmadılar. Siz de sözde ona karşı uğraşacaksınız ama ondan çok bahsetmeyeceksiniz belli bir zamana kadar. Eh, insanlarımız da aptaldı.

Tefeci-bezirganlıkla işbirliği yapmış bir zümrenin(Kemalist finans-kapitalin) bunu başarmasının imkanı yoktur. Siz de onların kötü bir kopyasısınız.

Kölecilik ile ilgili dediğimi onaylamışsın, teşekkürler ne diyelim. Karşı çıkmışsın sözde ama köleciliği kısıtlamak ile köleciliği hukuksal olarak düzene sokmak arasında ne gibi bir fark var + eğer hukuksal bir duruma sokuyorsa köleciliği kaldırma gibi bir programı nasıl yok(ki böyle bir programı da var ama beceremiyor, beceremez de)? :D

Kur'andan sureler paylaşmışsın, Kur'anın bir sürü çevirisi var. Ben eleştirdiğim halde en çok da Eren Erdem'in ve Yaşar Nuri Öztürk'ün objektife en yakın çevirileri olduğunu düşünüyorum. Kur'anda günümüz insanı için ters gelebilecek bir sürü davranış onaylanır. Hırsızların elini kesmek, kadına şiddet, cilbap giyilmesi, askercil bir hiyerarşi kurma (ki bu da ilkel sosyalist geleneğe dayanır, çünkü o zamanın barbarlarının yönetim şekli militarist demokrasidir ve zühruf suresinde bu vardır) vs... Ancak tüm bunlar Muhammed'in bir sınıflar savaşı verdiğini inkar etmeye yaramaz. Kur'andaki çelişkiler de buradan dolayı ortaya çıkar. Kur'anın bir bölümü Muhammed ile tefeci-bezirganların (özellikle Ömer'in) uzlaşma, tatmin etme dönemidir. Bir tarafta karşıt sınıfı yedekleme, öbür tarafta tamamen ortadan kaldırma vardır. En sonunda da karşıt sınıfın bıraktığı boşlukları doldurma vardır. Tıpkı Osmanlı'nın Bizans geleneklerinin büyük kısmını alması gibi. İşte çelişkiler de bu sebeple ortaya çıkar.

Ancak senin ezberciliğine şurada iki sure de biz koyalım.

Tevbe Suresi 34-35:

TEVBE 34. Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!

TEVBE 35. (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"


Bakara Suresi 107:

Şirk; mülk ve saltanatta Allah’a ortaklar tayin etmektir…
Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir Velî vardır ne de bir Nasîr/yardımcı.


Bunlarla birlikte tekrar edeyim, Kur'anı kusursuz, hiç bir zaman bozulmamış, sadece doğruları aktaran bir dogma olarak görmüyoruz ki daha en başında bunu söyledim. Bozanların da tefeci-bezirganlık olduğu ortadadır, çünkü bu durumları bilse hiçbir insan tefeci-bezirganlığın "şu günah, bu yasak" saçmalığına uymaz. Hatta "kıyam" kelimesinin başkaldırı olduğunu bilmesi bile yeterli. Ancak insanlar bunları bilmiyor. Senin bizi yapmakla suçladığını Eren Erdem yapıyor ki, sen de onu sırf AKP karşıtı diye koruyorsun :) Buyrun cenaze namazına.

Halkların nasıl zorla müslüman yapıldığına değinmişsin, İslam konfederasyonunun (devlet demek zor bu yapılanmaya) halifeler zamanında yayılması, getirdiği toprak düzeni ve tefeci-bezirgan egemenlerin iktidarına karşı mücadele etme sebebiyledir. Çünkü İslam'da toprak ve mallar bölüşülmelidir, aksi Allah'a şirk koşmaktır. Öz uygulama budur. Ne zaman ki tefeci-bezirganlık iktidarda devletleşti, o süreçte baskılar, köle alımları ve yozlaşma başladı. İşte bugünkü Tayyip Erdoğanlar, o geleneğin sürdürücüleridir. Arapça'nın Kur'an dili olması sebebiyle Arapça konuşmayanlar dışlanmış, sadece Türklerle değil, bir çok barbar konfederasyonu ile savaşlar yapılmıştır. Ve bu arada Karmatilerin ve Batınilerinkine benzer bir çok başkaldırı, isyan yapılmıştır (Babek'in isyanı da aynı durumdan dolayıdır, sömürüye karşıdır). Bunlar çürümüş her medeniyetin başına gelen durumdur. Söylediğimiz gibi de tarihsel devrim dediğimiz barbar akınları ile çözüme uğrar, içinden sosyal bir devrim yaratacak sınıf yoktur çünkü. Ama sen bizim İslamcı oportünistler olduğumuzu söylemeye devam ediyorsun tribünlere oynamak için :)

Şimdi olaylar bu kadar açıkken, tarih bu kadar batma, çıkmalar ile ilerlemişken, üzerinde bulunduğumuz topraklar defalarca barbar akınları ile çalkalanmışken (Pers, Makedon, Roma, Latin, Selçuklu, Moğol, son olarak Osmanlı), sen diyorsun ki İslamın sınıf savaşımı ile bir alakası yok :) Şimdi çok uzun alıntılarla o süreçteki yaşantıyı ortaya koyan ve ilkel sosyalistliğin sistemini sürdürme amacı güden olayı aktaracağım ama bırakalım da onu da sen araştır, hazır bilgi tembelleştirir.

Son olarak, ben bu kadar kitap önerirken (bir benzeri için Jose Carlos Mariategui'yi de önerebilirim Sorun Yayınlarında derlemeleri çıktı), sen bana ne önerebilirsin? Söyleyeyim, Bilim ve Ütopya :)




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 15.01.2015- 17:26 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 17:58


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

...
[size=2]İşçi Partisi Ergenekon tahliyeleri sonrası AKP ile ittifak geliştirmiş olabilir ...




Devam...

İşçi Partisine dayanaksız şekilde saldırıyormuşuz? Şimdi sen Perinçek'in önüne de yatarsın arkadaş, aman diyeyim! 1987'de bu adam Abdurrahman Dilipak adlı ortaçağcı ile yan yana geldi, türban eylemlerinde en ön safta yer aldı. Şimdi dini eleştirmiş, eleştirmemiş bir samimiyeti olabilir mi? Eren Erdem'in İslam modernizasyonuna bir taraftan yer verirken, öbür tarafta dini eleştirse bunun tutarlılığı nerededir? Şimdi sen bu tutarsızlığı savunarak fanatikliğini gösteriyorsun. Al sana kendine diyalektik materalist diyen ve buranın konusu olan kuyrukçuların yaptığı tutarsızlığın aynısı.

Eğer din konusunda fanatik olmayan bir eleştirel tutum örneği arıyorsan, Bilim ve Gelecek dergisi var. Hikmet Kıvılcımlı'nın Allah-Peygamber-Kitap adlı yayınını bastılar (eksikleri olsa da). Bilim ve Ütopya'dan daha şerefli, daha haysiyetlidirler. Onlar eleştiri yapsalar, art niyetli bulmam ya da doğruluğu konusunda şüpheye kapılmam (yine araştırmakla beraber). Lakin sen PDA şukerasını tanıyamamışsın, bir de üstüne savunuyorsun. Aman arkadaş, ters yola girme!

Ben bu yazıyı yazdığımda sen de Bilim ve Gelecek'i örnek vermişsin ki, onlar defalarca Kıvılcımlı'yı ve İslam'ı bilimsel açıdan ele aldılar. Aradaki ilişkileri kurma bakımından başarılı olmasalar dahi senin gibi saçmalamadılar hiçbir zaman Kıvılcımlı'ya karşı. Çünkü senin gibi cahil değiller. Bence orayı takip etmeye devam et.

Mahir Çayan'dan bir laf da ithal ettikten sonra, Kürt halkı ve Kürt hareketine yaklaşımımız konusunda saçmalamalarına devam etmişsin. Öncelikle, İP Kürtlere ulus bile demiyor. Biz Kürtler ulustur dediğimiz gibi, daha 1933 yılında Kürt sorununa teorik çözümü ortaya koyan Kıvılcımlı'nın dediği gibi Kürdistan'ın sömürge olduğunu belirtiyoruz. Kürt halkının ise sömürge halkı olduğunu söylüyoruz. Bu mu benzerlik? Sen daha Kürdistan demeye korkarsın be! Kürt burjuva-amerikancı-kuyrukçu hareketine tapmadığımız için de kızmışsın. Hadi oradan! Çok meraklıysan sen git ittifak kur Taksim-Gezi direnişini satan hainlerle!

Ermeni soykırımı palavrası desek, adamlar İttihat ve Terakki'nin katliamlarına vatan savunması, kahramanlık diyor. Göç kararları sırasındaki katliamları meşru buluyor. HKP hiçbir zaman bunu meşru bulmamıştır. Katliamlar karşılıklıdır ve göçler de karşılıklı zorlanmıştır demiştir. İttihat ve Terakki ne kadar suçluysa ve yargılanmalıysa, Taşnak partisi de o kadar suçludur diyoruz. Tek tarafı suçlu görmenin, emperyalizmin planları doğrultusunda Kürdistan'dan Kürtleri kovmak olduğunu söylüyoruz. Halkları birbirine boğazlatacaktır soykırımın tanınması diyoruz (kanıt istiyorsan bugün Türk ve Kürtlerin yaşadığı yerleri Taşnak partisi istiyor.) Bunu da her 24 Nisan'da Türkiye halkına açıklıyoruz, bunun neresi şovenizm? Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında diye sorsam şuraya iki cümle yan yana koyamazsın. Programda bile muallakta bu durum.

Kıbrıs konusunda İP ile konuya yönelik yaklaşım farklı, biz yıllardır bu taksimi savunurken, İP ise yıllarca "Türk ordusu işgalcidir" diyordu. Onu da beyefendiler ÇKP'nin bağlantısız hareketleri ile ilişkisinden dolayı yapıyormuş. Eh, bunları bilmeden bunları söylersen böyle söylemen doğal :) Bugün de Yunan halkına karşı şovenist duygular besleyerek bu fikirleri öne sürüyorlar, biz ise Kıbrıs Yunan halkının AB'den çıkarak bu durumu gerçekleştirmesini savunuyoruz.

Ergenekon konusunda, Silivri'de dağıttığımız bildirilerde açıkça yazmaktadır Kontr-gerillacı faşistler için orada olmadığımız, lakin dava sonucunda bu davanın sonucunun saçmalık olduğunu söyleyen tek hareket biz değildik, öbürünü sen daha iyi bilirsin :) Bugün o kontr-gerillacıların başı İP içinde. Sen fark bulmamaya devam et.

Parti programındaki 6 ok ise Kemalizm eleştirisidir. Aynı eleştiri "Kuvay-i Milliyeciliğimiz" adı ile Vatan Partisi programında yer alır, yani Kemalizm konusunda savunma anlamına gelmez. Olsun, ABD'nin kuruluşundaki demokrasi süreci yer aldığı için bizi ABD'ci ilan eden salaklar da vardı. Mustafa Kemal ve Atatürk ikililiği ise bir olgudur, ilerici ve gerici Mustafa Kemal Atatürk'ü temsil eder. Birisi genç, dinamik, devrimcidir. Öbürü ise finans-kapitalin önderi, yaşlanmış ve tutucudur. Bunu anlamak için sınıflar savaşımına inanmak gerekir ama sizde sınıf pusulası değil, şekil pusulası var.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 19:40


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış




Az önceki düzeltmem ile birlikte cevap vermeye devam edeceğim. En sondan başlayayım, biz TKİP'lileri nasıl dövdük diye saçma bir övünç duymayız. Lakin nefis savunması sırasında kavga ettiğimiz onlar da değil, yazılanları okursan kuyrukçuların bizlere saldırma kararı alıp, sonra da alakası olmadığı halde "HKP saldırdı" diye haber yaptığını göstermek için koydum o haberi. Seninle alakalı olmasa da, o notu belirteyim.

HKP'nin basın açıklamalarındaki sayısına bakıp "sizin sayınız az ama :( " deme işini İP'liler sık sık yapar. Sen de geleneği bozmamışsın. Yalnız güzel bir söz vardır bununla ilgili "devrimcilikte bazen 1 büyüktür 100'den". Mesele kafa sayısı değil, iş yapmaktır ve haftaiçi eylem olduğunda işte çalışmak zorunda kaldığı için eyleme katılamayan benim gibi insanların hakkını yemiş olursun. Çok da sıkıntı değil, biz işçi hareketiyiz. Eylem yerimizin işyerleri olduğunu iş yerinde çalışma yapan herkes bilir. Ama 1 Mayıs'da bir kaç kişi olduğumuzu iddia etmişin, kusura bakma ama bu sene Beşiktaş'da daha sabahın 6'sında bir sürü arkadaşımızla dövüşüyorduk polise karşı(Çarşı ve CHP'li gençlerle). Hatta sayımız çok gelir diye, bir kısmımız sendikalarında, bir kısmımız Mecidiyeköy'de bulundu. Siz ise sabah saat 10'da teşrif etmiştiniz. Olsun, İP gibi Kadıköy'e gitme kararı almamanız bile güzeldir, hoştur. O saatte dağıtılmış olan kitlemizi görememen normaldir.

HKP'nin iş yapmadığını iddia etmişsin, hayatında bir kere bile HKP bildirisi okumamış, kendi hareketine yönelik bir eleştiri olmadığı halde sürekli HKP'liliğim üzerinden konuyu saptırarak SF'deki laiklik yorumlarının tartışıldığı bir başlıkta partime hareket eden birinin HKP'nin yaptığı işleri bilmemesi normal. Şimdi sana seçimlerde çalışma yapmadan SİP'i, ÖDP'yi belediye seçimlerinde geçtik desek, onu da AKP ile HKP'yi karıştırmışlardır diye reddedersin :) Olsun, sıkıntı değil. Şu işi yaptık, bu işi yaptık diye saymayacağım, yazsam burada uzar çünkü. Nerede ne yaptığımızı da her başı sıkıştığında arayanlar biliyor, özellikle de "Ayhan arkadaşa katılıyorum" diyenler :)

Deniz ve Mahir'in söz konusu adı Halk Kurtuluş Ordusu'ndan değil, Halkın Kurtuluş teorisi ile (bu teori de Halk Savaşımının Planları adlı kitapta yer almaktadır) ilgili alıntıyı kimden yaptığını 1960'larda yaşayan birisi bilebilir. O kişi belli ki sen değilsin. Dolayısıyla o gün Kıvılcımlı sempatizanı öğrencilerden o bilgiyi alınıp alınmayacağı konusunda bu kadar net konuşman komiktir. Ben o kadar net konuşamam açıkça, ancak Deniz ve Mahir'in Mihri Belli grubundan Hikmet Kıvılcımlı'nın "devrim zorlaması, demokratik zortlama" adlı kitabındaki eleştirileri ile ayrıldığını netçe ortaya koyabilirim. Dolayısıyla böyle bir etkilenme olabilir. Lakin kendileri küçük burjuvadır, çünkü bulundukları gençlik tabakası küçük burjuva bir tabakadır. Proleterya sosyalisti olmaları için ne teorik olarak, ne de üretim ilişkisi olarak, ne de davranış olarak müsaitlikleri vardı ki, bizim burada asıl suçladığımız Deniz ve Mahir'in kendisi değil, onun grubunda yer aldığını söyleyen ve onun devamcısı olduğunu söyleyen Maocu-Enverci takımıdır. Deniz ve Mahir'in sosyolojik bakış açıları ile ilgili bir farkımız da yok. Hatta bugün itibariyle, o noktada kendilerini gerçekten temsil eden (devamcıları olduğunu söyleyenler açısından) hiçbir hareket yoktur.

Buradan aliterasyon konusu da açıklanmış olur sanırım, sana kim bunu söylediyse ona de ki halk savaşımının planı adlı kitabı okusun :)

Gelelim yine din meselesine

İslamın gericileşmesini sınıfsal bir değişime bağlamamak tam bir sınıflar savaşımı teorisini tahrif etmişsin yeterince. Sonrasında sınıfsal savaşımın sonucu olarak "kabilelerin birleşmesi" örneğini veriyorsun da, kabileler ne için ayrıldı, ne için birleşti, onun tarihsel gidişi yok. Dolayısıyla işin maddesinden dolayı gericileşti diyorsun da, o maddenin gidişi nasıl, onu bilmiyorsun, bilmemen de imkansız. Din hakkında tek bildiğin, sınıflı toplumun ürünü olmasıdır. Eee, sonra? Sınıf mücadelesi olmadan ilerleyebilmiş tek bir ilişki var mıdır Dünya üzerinde? Böyle bir şey vardır diyorsan, Marx'ı asıl tahrif eden sensin demektir, biz değil. Ayrıca Marks, dinlerin ortaya çıktığı tarihi yeterince araştıramamıştır, kapitalist düzendeki ilişki-çelişkileri araştırabilmiştir. Engels ise sadece Cermen kavimlerinin akınlarını araştırabilmiştir. Bu da onların yeteneksizliğinden değil, olanaksızlığındandır. Yeni arkeolojik gelişmelerin olduğu dönemlerde değil, tefeci-bezirganların din alıp satarak, burjuvaların ise dinin bu yönü ile uzlaştığı dönemde yaşamıştır ikisi de. Dolayısıyla Marks'ın ve Engels'in dine karşı yaptığı eylemler doğal olandır. Hele ki bugünkü noktaya gelecek bir Hristiyanlık ve Yahudiliğe karşı mücadelesi en doğru olandır. Ancak biz "doğuda" yaşıyoruz, bu gerçeği hatırlamak zorundayız. Medeniyet ve onun çarpıklıkları, batıdakinden daha uzun süredir bizim topraklarımıza yapışmış durumda. Marks'ın deyimi ile devrimi ılımanladırmak için din alanında en bilimsel, en olguyu ortaya koyan şekilde davranmak zorunadyız. Bu da burjuva ateistlerinin dedikoduculukları ile olmaz.

Sana göre kapitalizmin ideolojik hegomonyasına karşı din de dahil savaşmak gerekecek. Öncelikle olayı adı ile çağıralım, yaşadığımız çağın adı emperyalizm çağıdır. Dolayısıyla yıkılması gereken emperyalizm adını almaktadır ve kendisi din bezirganları ile çok iyi dosttur. Ortaçağcı gericilerle komünizme karşı, devrimcilere karşı çok iyi dostluk ederler. Ve ortaçağcı palavracıların kafadan silahsızlandırmalarının panzehiri din tarihini iyi bilmek, olduğu gibi ortaya koymaktır. Maalesef, senin bu iş ile alakan yok. Dinden bahsetmeden, 7000 yıldır Anadolu topraklarına yapışmış tefeci-bezirgan ideolojisini kazımak gibi bir hayalperestlik içindesin. Kemalizm, bunun kötü uygulamasıdır ve nasıl olmayacağının örneklerini uygulamıştır. Şekil olarak dini bireyin vicdanına sakladılar, ancak onu söküp atmak için uğraşmadılar. Siz de sözde ona karşı uğraşacaksınız ama ondan çok bahsetmeyeceksiniz belli bir zamana kadar. Eh, insanlarımız da aptaldı.

Tefeci-bezirganlıkla işbirliği yapmış bir zümrenin(Kemalist finans-kapitalin) bunu başarmasının imkanı yoktur. Siz de onların kötü bir kopyasısınız.

Kölecilik ile ilgili dediğimi onaylamışsın, teşekkürler ne diyelim. Karşı çıkmışsın sözde ama köleciliği kısıtlamak ile köleciliği hukuksal olarak düzene sokmak arasında ne gibi bir fark var + eğer hukuksal bir duruma sokuyorsa köleciliği kaldırma gibi bir programı nasıl yok(ki böyle bir programı da var ama beceremiyor, beceremez de)? :D

Kur'andan sureler paylaşmışsın, Kur'anın bir sürü çevirisi var. Ben eleştirdiğim halde en çok da Eren Erdem'in ve Yaşar Nuri Öztürk'ün objektife en yakın çevirileri olduğunu düşünüyorum. Kur'anda günümüz insanı için ters gelebilecek bir sürü davranış onaylanır. Hırsızların elini kesmek, kadına şiddet, cilbap giyilmesi, askercil bir hiyerarşi kurma (ki bu da ilkel sosyalist geleneğe dayanır, çünkü o zamanın barbarlarının yönetim şekli militarist demokrasidir ve zühruf suresinde bu vardır) vs... Ancak tüm bunlar Muhammed'in bir sınıflar savaşı verdiğini inkar etmeye yaramaz. Kur'andaki çelişkiler de buradan dolayı ortaya çıkar. Kur'anın bir bölümü Muhammed ile tefeci-bezirganların (özellikle Ömer'in) uzlaşma, tatmin etme dönemidir. Bir tarafta karşıt sınıfı yedekleme, öbür tarafta tamamen ortadan kaldırma vardır. En sonunda da karşıt sınıfın bıraktığı boşlukları doldurma vardır. Tıpkı Osmanlı'nın Bizans geleneklerinin büyük kısmını alması gibi. İşte çelişkiler de bu sebeple ortaya çıkar.

Ancak senin ezberciliğine şurada iki sure de biz koyalım.

Tevbe Suresi 34-35:

TEVBE 34. Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!

TEVBE 35. (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"


Bakara Suresi 107:

Şirk; mülk ve saltanatta Allah&#8217;a ortaklar tayin etmektir&#8230;
Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah&#8217;ındır. Sizin için Allah&#8217;tan başka ne bir Velî vardır ne de bir Nasîr/yardımcı.


Bunlarla birlikte tekrar edeyim, Kur'anı kusursuz, hiç bir zaman bozulmamış, sadece doğruları aktaran bir dogma olarak görmüyoruz ki daha en başında bunu söyledim. Bozanların da tefeci-bezirganlık olduğu ortadadır, çünkü bu durumları bilse hiçbir insan tefeci-bezirganlığın "şu günah, bu yasak" saçmalığına uymaz. Hatta "kıyam" kelimesinin başkaldırı olduğunu bilmesi bile yeterli. Ancak insanlar bunları bilmiyor. Senin bizi yapmakla suçladığını Eren Erdem yapıyor ki, sen de onu sırf AKP karşıtı diye koruyorsun :) Buyrun cenaze namazına.

Halkların nasıl zorla müslüman yapıldığına değinmişsin, İslam konfederasyonunun (devlet demek zor bu yapılanmaya) halifeler zamanında yayılması, getirdiği toprak düzeni ve tefeci-bezirgan egemenlerin iktidarına karşı mücadele etme sebebiyledir. Çünkü İslam'da toprak ve mallar bölüşülmelidir, aksi Allah'a şirk koşmaktır. Öz uygulama budur. Ne zaman ki tefeci-bezirganlık iktidarda devletleşti, o süreçte baskılar, köle alımları ve yozlaşma başladı. İşte bugünkü Tayyip Erdoğanlar, o geleneğin sürdürücüleridir. Arapça'nın Kur'an dili olması sebebiyle Arapça konuşmayanlar dışlanmış, sadece Türklerle değil, bir çok barbar konfederasyonu ile savaşlar yapılmıştır. Ve bu arada Karmatilerin ve Batınilerinkine benzer bir çok başkaldırı, isyan yapılmıştır (Babek'in isyanı da aynı durumdan dolayıdır, sömürüye karşıdır). Bunlar çürümüş her medeniyetin başına gelen durumdur. Söylediğimiz gibi de tarihsel devrim dediğimiz barbar akınları ile çözüme uğrar, içinden sosyal bir devrim yaratacak sınıf yoktur çünkü. Ama sen bizim İslamcı oportünistler olduğumuzu söylemeye devam ediyorsun tribünlere oynamak için :)

Şimdi olaylar bu kadar açıkken, tarih bu kadar batma, çıkmalar ile ilerlemişken, üzerinde bulunduğumuz topraklar defalarca barbar akınları ile çalkalanmışken (Pers, Makedon, Roma, Latin, Selçuklu, Moğol, son olarak Osmanlı), sen diyorsun ki İslamın sınıf savaşımı ile bir alakası yok :) Şimdi çok uzun alıntılarla o süreçteki yaşantıyı ortaya koyan ve ilkel sosyalistliğin sistemini sürdürme amacı güden olayı aktaracağım ama bırakalım da onu da sen araştır, hazır bilgi tembelleştirir.

Son olarak, ben bu kadar kitap önerirken (bir benzeri için Jose Carlos Mariategui'yi de önerebilirim Sorun Yayınlarında derlemeleri çıktı), sen bana ne önerebilirsin? Söyleyeyim, Bilim ve Ütopya :)



'' 1 Mayıs'da bir kaç kişi olduğumuzu iddia etmişin, kusura bakma ama bu sene Beşiktaş'da daha sabahın 6'sında bir sürü arkadaşımızla dövüşüyorduk polise karşı(Çarşı ve CHP'li gençlerle). Hatta sayımız çok gelir diye, bir kısmımız sendikalarında, bir kısmımız Mecidiyeköy'de bulundu.''
Komik insan gördüm de bu kadarını görmedim. Sayısı çok gelir diye bir kısmını Mecidiyeköy'e yollamış, bazısı da sendikalarıyla birlikteymiş. :)   Ben Beyoğlunda yaşayan biriyim ve geçen yıl sabah 8'den itibaren Beşiktaş'ta idim. Bir sürü arkadaşımla çarpıştık dediğin en fazla 10-15 kişiydiniz. Tabii saat 6-8 arası çatışıp çoğunuz dağıldıysa orasını bilmem. Ayrıca mesela sayınızın azlığı çokluğu değil. Ancak onu bunu örgütlenme konusunda itham edersen senle ilgili gerçekler de böyle yüzüne vurulur.

Komikliğe devam çalışma yapmadan TKP'yi(sen SİP diyorsun ama öyle bir parti yok) ve ÖDP'yi geçtiğin iddiasındasın ve bunla övünüyorsun. Bende sorayım sana sizin Türkiye genelinde öyle veya böyle kazandığınız herhangi bir belediye var mı? Yada herhangi bir belediye seçimlerinde yüzde onlara yaklaşan bir oy oranını herhangi bir ilçede elde edebildiniz mi? Üye sayınıza, şehir örgütlenmelerinize falan hiç girmeyeceğim. Dolayısıyla yıllardır mücadele veren, Sosyalist Cumhuriyet şiarını en kitlesel hale getirmiş partilerle komik kıyaslamalar yapmayı bırak.

Deniz ve Mahir'i isim konusunda itham eden sensin sonra çıkmış isim konusunu ancak 1960'larda yaşayan biri bilir diyorsun. Peki neden başta o zaman Deniz'le, Mahir'e kendi kendine ithamda bulundun siz de onlar gibi aşırmacı gelenekten geliyorsunuz diye sataştın? Deniz ve Mahir'i küçük burjuva ilan etmen ve ne teorik, ne üretim ilişkileri bakımından nede davranış bakımından müsaitlikleri vardı iddian hem gerçekliği çarpıtan hem de Marksizmle alakası olmayan bir bakış açısı. Birincisi Marksist olmak için illa işçi sınıfından biri olman yada ailenin işçi sınıfı kökenli olması gerekmiyor. Bu bakıç açısına göre ne Marx, ne Engels ne Lenin ne Troçki ne Gramsci ne Rosa ve daha sayabileceğimiz onca ismin hiçbiri Marksist değil ve olamazlar. Marksist olmak için önemli olan bilimsel sosyalist ideolojiyi benimsemek ve sınıfsız toplum için mücadele vermektir. Kişinin hangi sınıftan olduğu buna göre tanımlanır Şuna da değinmek lazım; yaşamın getirdiği şartlar gereği burjuva kökenli aydınların Marksist olması daha kolaydır. Marx ve Engels'de burjuva kökenlidir, burjuvazinin geliştirdiği bilimsel ve tarihsel çalışmalardan yararlanıp bilimsel sosyalist ideolojiyi oluşturmuşlardır. Zaten işçi sınıfı mücadele içinde kendi kendine bilinçlenemeyeceğinden ona dıştan bir bilinç götürmenin zorunluluğunu kabul ettiğimizden öncü partiyi savunuyor ve yaşamın getirdiği şartlar gereği öncü partiyi iki aşamaya ayırıyor ilk aşamasında aydın ağırlıklı olacağını ikinci aşamasında daha çok emekçilerin bulunacağını söylüyoruz.
İkincisi özellikle Mahir için konuşabilirim teorik olarak gayet de yeterli düzeydedir Marksist olmak için, Deniz'in Mahir gibi bir teorisyen olmaması ise illa onun da teorik olarak Marksizm için yetersiz olacağı anlamına gelmez. Pratik konusuna hiç girmiyorum bile. İkisi de nasıl Marksist olduklarını pratik de gayet başarılı bir şekilde kanıtlamışlardır.

Sen din hakkında ne biliyorsun? Doğru ya din sömürülenlerin ürünüydü, ezenlere karşı mücadelenin bir parçasıydı ama zamanlara dönüştürülüp egemenlerin kontrolüne girdi. :)
Din ezenlerin sömürüyü meşrulaştırmak, eşitsizliği doğal hale getirmek için kullandığı bir araçtır. Din insanlara fani dünyada ki sömürüye katlanılmasını, bunun Allah'tan geldiğini bu duruma isyan edilmemesini ödülün ise ebedi yaşamda alınacağını söyler. Senin o ilkel sosyalist dediğin İslam'da zenginin malını alan hırsız en vahşi cezayla karşılaşır ama toplumu sömüren zenginin varlıklı olması hem Allah'a bağlanır hem de eğer bir cezalandırma olacaksa oda soyut bir şekilde Cehennem'e ertelenir. Dinin sınıfsal niteliği de, tarihte ve bugünde oynadığı rol de ortada. Siz kendinizi kandırmaya devam edin.

Dediklerimi çarpıtmaya devam ediyorsun. Dinden bahsetmeden dinin kökünü kazımaya çalışıyorsunuz saçmalığını ısrarla tekrar ediyorsun. Defalara yazdım ama bilerek mi görmezden geliyorsun merak ediyorum açık açık diyorum ki burjuvazinin ideolojik hegemonyasına karşı her alanda kültür, din vs. de buna dahil her alanda savaşım verilmesi gerek diyorum. Bir karşı hegemonya üretilmesi gerek diyorum. Benim bu sözlerimden dinden bahsedilmemesi çıkar yoksa sistemin ideolojik hegemonyasının en işlevsel araçlarından biri olan dine karşı kararlı bir savaşım verilmesinin gerekliliği mi çıkar? Bu arada evet dine karşı savaşım verebilmek için din tarihi iyi bilmek lazım sizin gibi dine olmadığı vasıfları yüklememek lazım.

Kölelikle ilgili dediklerini onaylamadım. İşine geldiği gibi çevirmeye devam etmişsin. İslam'da köleliğin kaldırılması gibi bir hedef yok tam tersi Muhammed'de dahil bir çok önderin kölesi ve cariyesi var dedim. Kölelik hukuksal düzenleme altına alındı buda sadece bir makyajdı, kısmi bir iyileştirmeydi dedim. Hukuksal düzenleme altına alınması kaldırma programı olduğu anlamına gelmez. Hatta kurumsallaştırdığı için daha kalıcı yapma ihtimali vardır da dedim. Yaptı da zaten. Osmanlı'da en son 19.yüzyılda bile devam ediyordu kölelik. Kaldı ki fetihçi bir karaktere sahip, savaş galiplerine savaşta öldürülenlerin ailesini köle yapma hakkı veren bir din nasıl bir köleliği kaldırma programına sahip olsun?

Tevbe suresi 34-35'i İslam'ın ilkel sosyalist karakterine dayanak vermen komiklik. Orada zenginlere ve sömürenlere bir eleştiri değil Haham ve Rahiplere bir eleştiri ve cezalandırma tehdidi var. İlkel sosyalist karakter arayacağım diye alakasız ayetleri saçma sapan yorumluyorsunuz.

Bakara 107'yi ise tek başına okumayacaksın. Benim verdiğim ayetlerle de okuyacaksın.
''Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır'' (Al'i İmran 3:27)
''Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini de aralarında biz taksim etmişizdir. Onları derece derece birbirlerine üstün kıldık ki birbirilerine işlerini gördürebilsinler.'' (Zuhruf:32)
Bunlarla birlikte okuyunca Mülk Allah'ındır lafının sadece zenginliğin, ayrıcalıkların, sömürünün örtülmesi için kullanıldığını görürsün.

Evet siz Kuran'ı bozulmamış, kusursuz, kesinlikle iyidir falan diye görmüyorsunuz. Değiştirilip kötüleştirildi iddiasındasınız. Sıkıntı da burada. Kuran öz olarak asla değişmemiştir. Her zaman ezenlerden, sömürücülerden yanadır. Kuran asla ezilenlerden yana olmamıştır. Siz bu gerçekliği kapatıp din aslında iyi, güzel, ezilenlerden yana demenin peşindesiniz. Bu anlayış idealist ve oportünist bir anlayıştır. Ayrıca sistemin ideolojik hegemonyasının kırılmasına değil daha da sağlamlaşmasına hizmet eder.

Eren Erdem'i görüşlerini tutarsız bulsam da savunurum. Kendince muhalif bir adamı neden kendime düşman edineyim, sabah akşam eleştireyim? Bir yayın organını Eren Erdem'i çalıştırıyor diye neden eleştireyim?

Tarih cahili olduğun İslam'ın yayılışıyla ilgili iddialarından belli. İslam tefeci bezirganlıkla ve toprak beyliğiyle savaştığı için yayılmış. :)   Yani senin iddian halkların İslam işgallerini gönüllü olarak kabul ettiği. Tabii halklar da aptaldı, kendilerini köleleştiren, katleden bir dinin yayılışını güle oynaya karşıladı. İslam'ın yaptığı katliamlar ortada. Bunlar her objektif tarih kitabında var. Sosyalist kisvesi altında bu katliamları devrim diye selamlayıp övmen utanç verici. Cihatçı bir sosyalist. :)

Ben Anadolu'da, Asya'da sınıf savaşımları yok diye bir cümle kullanmadım. Dediğim gayet açık bu savaşımlar da İslam'ın rolünün ezenlerden, sömürenlerden yana olduğu ezilenlerden değil. Dolayısıyla evet İslam'ın sınıf savaşımlarıyla alakası var ama senin iddia ettiğin gibi değil. Tabii sen o dönemki sınıf savaşımlarının dönemin şartları gereği doğrudan bu yönde bir vurguyla değil din kisvesi altında tarikat-cemaat savaşımları şeklinde geçmesini İslam'ı ilkel sosyalizm olarak gördüğün için sakat bir biçimde yorumluyorsan o senin sorununun.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 15.01.2015- 19:42 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   3   [4]   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3381 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör Laiklik Üzerine... melnur 16 9370 02.06.2021- 11:41
Konu Klasör Gericilik, laiklik ve bir not melnur 0 3464 03.01.2017- 21:02
Konu Klasör Çıkış: Laiklik ayhan 2 4081 13.12.2018- 09:16
Konu Klasör Laiklik, kırmızı çizgimizdir! melnur 1 146 21.12.2023- 07:37
Etiketler   SFde,   ibretlik,   laiklik,   yorumları.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS