SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5]   6   7   8   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 20:26


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

...
İşçi Partisi Ergenekon tahliyeleri sonrası AKP ile ittifak geliştirmiş olabilir ...




Devam...

İşçi Partisine dayanaksız şekilde saldırıyormuşuz? Şimdi sen Perinçek'in önüne de yatarsın arkadaş, aman diyeyim! 1987'de bu adam Abdurrahman Dilipak adlı ortaçağcı ile yan yana geldi, türban eylemlerinde en ön safta yer aldı. Şimdi dini eleştirmiş, eleştirmemiş bir samimiyeti olabilir mi? Eren Erdem'in İslam modernizasyonuna bir taraftan yer verirken, öbür tarafta dini eleştirse bunun tutarlılığı nerededir? Şimdi sen bu tutarsızlığı savunarak fanatikliğini gösteriyorsun. Al sana kendine diyalektik materalist diyen ve buranın konusu olan kuyrukçuların yaptığı tutarsızlığın aynısı.

Eğer din konusunda fanatik olmayan bir eleştirel tutum örneği arıyorsan, Bilim ve Gelecek dergisi var. Hikmet Kıvılcımlı'nın Allah-Peygamber-Kitap adlı yayınını bastılar (eksikleri olsa da). Bilim ve Ütopya'dan daha şerefli, daha haysiyetlidirler. Onlar eleştiri yapsalar, art niyetli bulmam ya da doğruluğu konusunda şüpheye kapılmam (yine araştırmakla beraber). Lakin sen PDA şukerasını tanıyamamışsın, bir de üstüne savunuyorsun. Aman arkadaş, ters yola girme!

Ben bu yazıyı yazdığımda sen de Bilim ve Gelecek'i örnek vermişsin ki, onlar defalarca Kıvılcımlı'yı ve İslam'ı bilimsel açıdan ele aldılar. Aradaki ilişkileri kurma bakımından başarılı olmasalar dahi senin gibi saçmalamadılar hiçbir zaman Kıvılcımlı'ya karşı. Çünkü senin gibi cahil değiller. Bence orayı takip etmeye devam et.

Mahir Çayan'dan bir laf da ithal ettikten sonra, Kürt halkı ve Kürt hareketine yaklaşımımız konusunda saçmalamalarına devam etmişsin. Öncelikle, İP Kürtlere ulus bile demiyor. Biz Kürtler ulustur dediğimiz gibi, daha 1933 yılında Kürt sorununa teorik çözümü ortaya koyan Kıvılcımlı'nın dediği gibi Kürdistan'ın sömürge olduğunu belirtiyoruz. Kürt halkının ise sömürge halkı olduğunu söylüyoruz. Bu mu benzerlik? Sen daha Kürdistan demeye korkarsın be! Kürt burjuva-amerikancı-kuyrukçu hareketine tapmadığımız için de kızmışsın. Hadi oradan! Çok meraklıysan sen git ittifak kur Taksim-Gezi direnişini satan hainlerle!

Ermeni soykırımı palavrası desek, adamlar İttihat ve Terakki'nin katliamlarına vatan savunması, kahramanlık diyor. Göç kararları sırasındaki katliamları meşru buluyor. HKP hiçbir zaman bunu meşru bulmamıştır. Katliamlar karşılıklıdır ve göçler de karşılıklı zorlanmıştır demiştir. İttihat ve Terakki ne kadar suçluysa ve yargılanmalıysa, Taşnak partisi de o kadar suçludur diyoruz. Tek tarafı suçlu görmenin, emperyalizmin planları doğrultusunda Kürdistan'dan Kürtleri kovmak olduğunu söylüyoruz. Halkları birbirine boğazlatacaktır soykırımın tanınması diyoruz (kanıt istiyorsan bugün Türk ve Kürtlerin yaşadığı yerleri Taşnak partisi istiyor.) Bunu da her 24 Nisan'da Türkiye halkına açıklıyoruz, bunun neresi şovenizm? Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında diye sorsam şuraya iki cümle yan yana koyamazsın. Programda bile muallakta bu durum.

Kıbrıs konusunda İP ile konuya yönelik yaklaşım farklı, biz yıllardır bu taksimi savunurken, İP ise yıllarca "Türk ordusu işgalcidir" diyordu. Onu da beyefendiler ÇKP'nin bağlantısız hareketleri ile ilişkisinden dolayı yapıyormuş. Eh, bunları bilmeden bunları söylersen böyle söylemen doğal :) Bugün de Yunan halkına karşı şovenist duygular besleyerek bu fikirleri öne sürüyorlar, biz ise Kıbrıs Yunan halkının AB'den çıkarak bu durumu gerçekleştirmesini savunuyoruz.

Ergenekon konusunda, Silivri'de dağıttığımız bildirilerde açıkça yazmaktadır Kontr-gerillacı faşistler için orada olmadığımız, lakin dava sonucunda bu davanın sonucunun saçmalık olduğunu söyleyen tek hareket biz değildik, öbürünü sen daha iyi bilirsin :) Bugün o kontr-gerillacıların başı İP içinde. Sen fark bulmamaya devam et.

Parti programındaki 6 ok ise Kemalizm eleştirisidir. Aynı eleştiri "Kuvay-i Milliyeciliğimiz" adı ile Vatan Partisi programında yer alır, yani Kemalizm konusunda savunma anlamına gelmez. Olsun, ABD'nin kuruluşundaki demokrasi süreci yer aldığı için bizi ABD'ci ilan eden salaklar da vardı. Mustafa Kemal ve Atatürk ikililiği ise bir olgudur, ilerici ve gerici Mustafa Kemal Atatürk'ü temsil eder. Birisi genç, dinamik, devrimcidir. Öbürü ise finans-kapitalin önderi, yaşlanmış ve tutucudur. Bunu anlamak için sınıflar savaşımına inanmak gerekir ama sizde sınıf pusulası değil, şekil pusulası var.



İşçi Partisi'ne saçmalığa dayanan saldırında ısrarlısın. Bilim ve Ütopya'da defalarca İslamı konu edinip eleştirmişler, toplumdaki dinsel çürümeyi eleştirmişler, defalarca evrimi konu edinmişler, evrimle ilgili kitaplar basmışlar sen çıkmış ama neden Eren Erdem'i Aydınlık ve Ulusal Kanal'da çalıştırıyorlar diyorsun? Sanki Eren Erdem'i partinin teorisyeni yapmışlar. Adamların din ve evrim konusunda tutumları belli, yayınlarının ana hattı belli, Eren Erdem'i çalıştırsalar ne çalıştırmasalar ne. Muhalif biri diye ona da yer vermişler. Eren Erdem'i bu kadar takıntı haline getirip Eren Erdem üzerinden eleştiri getirmen saçmalık. Aydınlık ve Ulusal'da ki başka kişiler üzerinden bir eleştiri getirilebilir ama Eren Erdem'e bu kadar takılmak gereksiz. Körü körüne düşmanlık yapacağım diye eleştirmiş olmak için eleştiriyorsun.

Kürdistan'a sömürge diyormuşsunuz, Kürtlere ulus diyormuşsunuz. Bunların hepsi senin boş lafların pratikte karşılığı yok. Sömürgeleştirmeye, katliamlara karşı direnişe geçen, faşizme karşı dağa çıkan, Kürt Ulusu'nun ulusal demokratik savaşımına önderlik eden bir hareketi reddediyorsun. Sonra çıkmış ama ben Kürtlere ulus diyorum diyorsun. Kürtlerin bu mücadelesini küçümseyip yok saydıktan sonra Kürtlere ulus demenin ne önemi var? Bahanen de hazır. Kürtler Amerikancı. Bir ulusal-demokratik savaşımdan bahsediyoruz. Tabi ki tutarlı bir emperyalizm karşıtlığı bekleyemezsin. Ancak ortada senin iddia ettiğin aşırılıkta bir durum da yok. Öncelikle bu hareket Amerikan emperyalizminin denetiminde ki faşizme karşı ayaklanıp dağa çıkmış bir hareket. 1990'da SSCB'nin dağılması sonrası zorunlu olarak Amerikan karşıtlığında yumuşamış olabilir ama bugün hala Ortadoğu'da kendi yolunu bulmaya çalışan, kendi bağımsız yapılanmasını oluşturmaya çalışan bir hareket. Karşısındaki öznelerden biri olan Türkiye ise Amerikan emperyalizminin çıkarlarına göre hareket etmeye devam ediyor. Karşısındaki en güçlü özne bile Amerikancıyken bu hareketin körü körüne Amerikancı olduğunu iddia etmek saçmalık. Bölge dengelerini gözetip İran, Rusya vs. tabii ABD'de buna dahil kendi yapılanmalarını oluşturmaya çalışıyorlar. Sizin gibi şoven milliyetçiler ise Kürt Ulusu'nun Barzaniciliğe göre daha bağımsızlıkçı ve daha seküler bu örgütlenmesini ve yolunu küçümsüyor, Kürt Ulusu'nun tarih sahnesine çıkmasını önemsizleştirmeye çalışıyorsunuz. Bunları yapıp Kürtlere ulus desen ne demesen ne?

24 Nisan'da insanlar acısını anarken git insanların anmasına saygısızlık yap, İşçi Partisi'nin her zaman kullandığı şiarı bas bas bağır sonra biz farklıyız. Hadi canım sen de! Yine söylüyorum pratikte karşılığı olmadığı sürece yaldızlı lafların hiçbir hükmü yoktur.

Geçmişi işin içine katıp durmayı bırak. Denktaş bile Perinçek ile dost olmuşken senin sürekli geçmişten bahsetmen bir şey ifade etmiyor. Bugün Kıbrıs konusunda birebir aynısınız. Farklıyız iddian boş.

Ergenekon ve ordu hakkında söyledikleriniz bire bir aynı. İP'de ben kontrgerillacılarla, faşistlerle yan yana değilim diyor. Bu operasyon anti-Amerikancı subaylara ve bize karşı yapılmış bir operasyondur diyor. Onların sizden farkı onlar içeri alındı siz dışardaydınız. Ortak noktanız ise Silivri'yi kol kola kuşatmak.

6 Oku koymuşsun oraya oportünizmin şahını yapmışsın. Sonra yok aslında o Kemalizm eleştirisi. :) Eleştiri yapıyorsan açık açık eleştirirsin ha eğer eleştirimi açık açık yaptım diyorsan, e tutarlı bir Kemalizm eleştirisi yapan, Kemalizm'in muhtevasını ortaya koyan böyle saçma sapan 6 ok denemelerine girişmez. Tabii oportünist değilse.

Mustafa Kemal ve Atatürk ikiliği yaratmanız sınıfsallıktan uzak. Her iki Mustafa Kemal'de ticaret ve var olmaya çalışan sanayi burjuvazisinin çıkarlarını yansıtır. Biri yoksul köylüden yanaydı diğeri ezenlerden yanaydı diye yada biri keskin antiemperyalistti diğeri ise işbirlikçiydi diye bir durum yok. Milli burjuvazinin çıkarlarına göre hareket etmiş, emperyalizme tutumu genel olarak bu sınıfın çıkarlarıyla uyum içinde olan bir şahsiyettir Mustafa Kemal. Mustafa Kemal en başından beri modern bir Bonaparttı.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 15.01.2015- 20:27 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 15.01.2015- 23:41


tarihselmaddeci arkadaş, sosyalist olduğunu söyleyen biri sosyalist mücadeleyi din üzerinden yürütmesini kimseye anlatamazsınız. HKP eğer bunu savunuyorsa, hiç bir sosyaliste bunu anlatamazsınız. Yalnız kalırsınız. Kitle kazandığınız falan yok da, kitle kazansanız ne olacak? Anti kapitalistlerin de kitlesi var.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 09:32


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

tarihselmaddeci arkadaş, sosyalist olduğunu söyleyen biri sosyalist mücadeleyi din üzerinden yürütmesini kimseye anlatamazsınız. HKP eğer bunu savunuyorsa, hiç bir sosyaliste bunu anlatamazsınız. Yalnız kalırsınız. Kitle kazandığınız falan yok da, kitle kazansanız ne olacak? Anti kapitalistlerin de kitlesi var.



Yahu arkadaş afedersin de sosyalist mücadeleyi din üzerinden yürütmek adlı yüce tanımını bana açıklar mısın? Böyle bir saçmalığı savunduğumuzu kim nerede yazmış? Biz laikliği savunmamaktan dem vuruyoruz zaten, böyle bir işe girişir miyiz? Bizim yaptığımız din meselesini diyalektik materyalist bakış açısı ile açıklamaktır. Onun doğuşundaki sınıf savaşımını ortaya koymaktır. Siz eğer bu bakışın yanlış olduğunu düşünüyorsanız, o zaman olgularla kanıtlayacaksınız. Öyle yarım yamalak sure paylaşımları ya da dedikodularla değil. Bizim elimizde kapı gibi binlerce sayfa kaynak var:

1- Tarih Tezi
2- Dinin Türk Toplumuna Etkileri
3- Tarih Devrim Sosyalizm
4- İlkel komünizmden kapitalizme ilk-son geçiş
5- Osmanlı Tarihinin Maddesi

Ve bunlara bağlı olarak bir sürü broşür ve makale var. Tekrar soruyorum, senin partinin, siyasetinin nesi var?

Mesele kitle kazanmak falan değil, insanları dönüştürebilmektir. Siz küçük burjuva tabakanın üyeleri olarak çeşitli bilim kitaplarına ulaşabilirsiniz, din ile ilgili anti-tez üreten kitaplara ulaşabilirsiniz. Ancak işçi sınıfı, yoksullar bu olanaklara sahip değil. Onların din gibi bizden ayrı, kafasını bulandıran bir dünyası var ve bazı şeyler onun üzerinden anlatılınca insanlar dönüşebiliyor. Sen buna ikna olmuyorsan da gel Topkapı Ambarlarına gidelim, göstereyim sana ne kadar ikna olabildiklerini.

Anti-kapitalistlerden kimi kastettin anlamadım.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 10:54


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış


'' 1 Mayıs'da bir kaç kişi olduğumuzu iddia etmişin, kusura bakma ama bu sene Beşiktaş'da daha sabahın 6'sında bir sürü arkadaşımızla dövüşüyorduk polise karşı(Çarşı ve CHP'li gençlerle). Hatta sayımız çok gelir diye, bir kısmımız sendikalarında, bir kısmımız Mecidiyeköy'de bulundu.''
Komik insan gördüm de bu kadarını görmedim. Sayısı çok gelir diye bir kısmını Mecidiyeköy'e yollamış, bazısı da sendikalarıyla birlikteymiş...



1 Mayıs ile ilgili verdiğim bilgiyi çürüttüğünü sanıp, üstüne bir de komik diyorsun. Sen orada 8'de oluyorsan kusura bakma da kıyafet balosuna geldiğini sanmışsın. Orada polis konuşlanacak, otobüsleri götürecek, insanları gözaltına alacak. Bizim kitlemiz o saate kadar kerelerce dağılıp geri gelecek. Siz ise (hatta diğer tüm hareketler) oraya 10:00'da teşrif edip "ama siz çok azdınız ki" diye konuşacaksın sonra. Sanırsın 1 Mayıs komitemizde yoldaşlarımızı tek tek saymış beyefendi.

Bir Barbaros Bulvarını doldurmak yerine Çarşı'da konuşlanmaları ve oradan kovuluşları var ki asıl komedi budur. Ne bir askercil hareket kabiliyeti var, ne de bilinç. Ama sınıf savaşımının örgütü(!)

Seçim konusundaki rezalete rakamlarla konuşarak örnek vereyim. Öyle kolay "yüzde bilmem kaç oy aldık" demek.

HKP - 26.381
TKP - 11.835

Genel Meclis oyları:
TKP: 51.155
ÖDP: 59.842

2014 seçimlerine baktığımızda, "tatava yapma bas geç" baskısına rağmen, sıfır seçim çalışması yapmasına rağmen, sadece 27 ilde aday göstermesine rağmen HKP, TKP'yi iddialı olduğu belediye seçimleri bölümünde geçiyor, belediye meclisi oyunda ise (ki HKP buraya girmiyor) yarısına yaklaşabiliyor (ki orada girseydi kesin geçerdi). Hani diyorsun ya "HKP ne yaptı ki :( " HKP seçimde sizi ikiye katlamış, daha ne yapsın? O da kendi kristalize olmuş işçi ve köylü bağları ile gerçekleştirilmiş bir başarı. Hadi buna Halkevleri ve ÖDP ile yapılan ittifakın adaylarını da koyalım. Yani 650 oyla ve MKP desteği ile kazandığnız belediye ile tatmin olmaya devam edebilirsiniz arkadaş. Ki biz MKP'li arkadaşı da takdir ediyoruz, kendisine Dersim'de başarılar diliyoruz.

Deniz ve Mahir konusuna açıklık getirdiğimi sanıyordum, Bilal'e anlatır gibi tekrar anlatayım. Öncelikle sözün muhattabı TKİP'dir. Deniz ve Mahir'in de yaptığı küçük burjuvaca bir aşırmalıktır, kimse kusura bakmasın. Ama bu konuda onları kişicil olarak suçlamadığımı da ekledim. Çünkü kendilerinin bir önder olma davası vardı, tabii ki bazı şeyleri sanki kendileri koymuş gibi konuşup, Türkiye Devrimci Hareketi tarihini kendilerinden başlatacaklar. Ancak TKİP'den daha orjinal aşırmacı bir hareket tanıyorum, o da TKP adını kullanan ve en sonunda kullanmayı da beceremeyen SİP'dir. Bizim için TKP, 1957'de dağılışa uğramıştır.

Devam edelim, Deniz ve Mahir sapına kadar küçük burjuva sosyalistidir. Marksist-Leninistler arasında onlarca küçük burjuva takipçi vardır, bunun neresi eleştiridir? Bu onların sınıf gerçekliğidir. Kendileri işçi değil, aydındır, öğrencidir, gençliktir. Sen de öğrenci olarak küçük burjuvasın ve proleterya sosyalizmine sahip çıkabilirsin. Ancak senin sahip çıktığın TİP'in burjuva sosyalizminin yeni versiyonudur, o ayrı bir konu. Deniz ve Mahir'in üç temeli de uymuyor proleterya sosyalisti olmaya. Yani sadece sınıfsal karakterleri uymasa da sorun yok, dediğin gibi bir çok küçük burjuva kökenli proleterya sosyalizmi aydını var. Lakin diğer iki karakteri, bilgi birikimi ve davranışları proleterya sosyalisti davranışı değildir. Teorileri Rusya'daki narodnizme yakındır. Pratikleri de işçi sınıfının disiplinli, bilinçli hareketi değil, Jön Türk geleneğinin davranışıdır. Marksizm-Leninizme sahip çıktıklarını söyleseler de, ne teorileri, ne pratikleri Marksist-Leninisttir.

1- Proleterya Partisinin reorganizasyonunu reddetmişlerdir. Leninist Parti modelini inkar etmişlerdir. Küba'daki devrim koşullarının aynısının Türkiye'de olduğunu iddia etmişlerdir.

2- Orduların kurulmasını beklemeyerek, öncü savaşına girişmişlerdir ve kurmay olarak kalakalmışlardır. Kitlenin gücünü önemsememişlerdir ve Kızıl Terör şartlarını oluşturmamışlardır.

Dolayısıyla Deniz de Mahir de teorik ve pratik olarak proleterya sosyalisti değillerdir. Ancak Türkiye'nin sosyolojik koşulları konusunda ikna olmuşlardır.

1- 27 Mayıs'ın devrim olması
2- Senin "öyle bişey yok ki :(" dediğin Mustafa Kemal ve Atatürk (Kemalizm) farkını koyuş (bu Deniz'de biraz daha az var, Mihri Belli'nin etkilemesinden dolayı)
3- Kurtuluş Savaşına sahip çıkma ve "Biz İkinci Kurtuluş Savaşçılarıyız" söylemi
4- Kürt sorununu tespit ve anti-şovenist tutum

Daha bir sürü konu var uzlaşabileceğimiz onlarla ama bu kadarı yeterli sanırım. Din konusuna da yazacağım, önce şu bir dursun :)




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 16.01.2015- 10:55 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 11:48


Din konusuna dönelim, şu cümle senin samimiyetsizliğini, eleştirmek için eleştiri yapacağını ve sokakta din konusu hakkında farklı konuşacağını gösteriyor:

"Eren Erdem'i görüşlerini tutarsız bulsam da savunurum. Kendince muhalif bir adamı neden kendime düşman edineyim, sabah akşam eleştireyim?"

La soytarı, Eren Erdem'i "ünlü" diye savunuyorsun da, bana neden karşı çıkıyorsun? Eren Erdem'in görüşlerinin daha materyalist, daha olguya oturmuş, daha diyalektik yönden bağlantıları kurulmuş şeklini savunuyorum. Ayrıca Eren Erdem'i sabah akşam eleştirdiğimi kim söyledi? Adama sadece dini modernize ediyor diye bir eleştiri alıntısı yapmışım, bir de Aydınlık'ı Eren Erdem'in yazmasından dolayı tutarsızlıkla eleştirmişim. O tutarsızlık da Eren Erdem'e değil, Aydınlık'a ait. Ama Eren Erdem "ünlü" olduğu için iyi, biz adımız sanımız belli değil diye kötüyüz :D Bu da tam bir küçük burjuva soytarılığı işte.

Aha o Bakara suresindeki çeviri de Eren Erdem'e ait, zamanında beraber yazdığımız dergiden alıntı yaptım. İşiniz gücünüz sosyeteye yamanmak.

Din konusunda bildiğim de çok fazla bir şey değil, abdest almayı, bir kaç namaz suresini bilirim :) Ama din tarihi konusunda bildiğim bir kesinliği ortaya koyayım tekrardan: Tüm dinler tarihi sınıf mücadelesi tarihidir ve sömürülenlerin isyanını yansıtır (ezilenler kelimesini de dikkat edersen kullanmıyorum, o da post-modernist literatürün "ötekiler" ile birlikte en çok uydurduğu elementlerden biridir). Şimdi nereden söylüyorum bunu? Sadece bir örnek: Kur'anda "kıyam" kelimesi, sadece şekil olarak ayağa kalkmayı değil, bir isyanı belirtir. Ve cennet için isyan ilk başta öbür dünyada değil, yaşadığımız somut dünyadadır. Bunu da nasıl söylüyorum? Çünkü İslam'ın kaynağı olan bütün kadim dinlerde aynı efsane vardır. Peki varlığın "madde-ruh" olarak bölümlenmesi ne zaman oldu? Bilmen gerek artık, tabii ki tefeci-bezirganlığın skolastik felsefeyi din ile bulamasıyla.

Ve siz neden dinden bahsetmeden onu yok etmeye çalışıyorsunuz diyorum, çünkü pratiğiniz bu. İstediğin kadar hegomonyaya karşı argüman üreteceğim diye yırtın. Daha önce de söylediğim gibi, bir kaç laik panteist dışında kimse ile din konusunda konuşamazsınız. Ama biz konuşuruz, çünkü dinin tarihini çok iyi biliyoruz. Söylediğini çarpıttığım da yok, o senin işindir.

Kölelik ile ilgili yazdıklarımı onaylamamışsın, çok üzüldüm. İstediğin kadar onaylama, Muhammed'in kölelikle ilgili çalışması ilerlemedir diyorsun ama programı yok diyorsun. Kaynak ne? Yok. Çünkü bunlar "Amerikanın oyunları" değil mi! Adam açıkça "kölelere özgürlük" diyor. Daha programı olduğu konusunda seni nasıl ikna etsin? Cennetten melekler aracılığı ile "hocam o iş öyle değil" diye aracı mı atasın :d Ama yetmiyor yaptıkları, yetemez de zaten. Nasıl yetmediği de Kuran'da ortaya çıkıyor, tefeci bezirganlarla Medine'yi fethettikten sonra uzlaşıyor. Ayrıca Osmanlı'da 19. yüzyıldan öncesine gel bakalım, ilkel sosyalist sürecinde kölelik var mı? 19. yüzyılda artık Osmanlı tefeci-bezirganların elinde, kaşarlanmış bir devlet. Barbar akını olmadığı için ve sosyal sınıfları güçsüz olduğu için yıkılamamış bir türlü. Köleciliği gerçek anlamda kaldırabilen, modern kapitalizm olmuştur.

Evet, kendini 7. yüzyılda yaşamış olarak gören başka bir zırvalama, halkları zorla zaptettiler :( Yarım bir doğru aslında, tefeci-bezirgan iktidarında bir zapt etme, katliamlar süreci var. Lakin ilkel sosyalist gelenekli önderler sürecinde yayılmanın sebebini sorsam, sana göre aynı cevap. Kusura bakma da objektif tarih kitapların da bizim dediğimiz yazıyor. Git sen kendi grubundaki sadece komünist manifesto okuyan gençlere anlat bu masalları. Tıpkı Osmanlı'nın, Roma'nın yayılması gibi, bütün barbar kavimlerin gelişiminin sebebi tefeci-bezirganları ortadan kaldırışıdır. Başka hiçbir zorbalık ile yayılamazlar bu medeniyetler. Biraz ilerlese bile, bir anda yozlaşıp çöker. Tıpkı bir insanın doğumu, büyümesi ve ölümü gibi. Ayrıca cihatçı sosyalist tanımlaması güzelmiş ama ben almayayım :d

Tevbe Suresinin de sadece rahip ve hahamlara, o içindeki "diğer dinleri rakip görme" düşmanlığından dolayı tehdit yönelttiğini söylemek de yine sınıfları bilmemektir. Rahip ve Hahamlar, tefeci-bezirganların "yeryüzündeki gölgesidir". Şimdi sana koskoca feodalizm dönemini ve Kilise'nin gücünü anlatmak gerekecek ama Kıvılcımlı o dönemin koşullarını yazmış sağolsun.

"O gün tarihsel akışın Güney Ticaret Yolu'nu açmakla görevlendirmiş olduğu Arabistan Araplarını tarihsel devrime sürüklemişti.
Bunun için savaşmak; komün geleneklerini Mekke'nin tefeci, bezirganlıkta azıtarak medeniyeti daha doğmadan (tıpkı Sodom ve Gamorra kentlerinde olduğu gibi) öldürebilecek olan Ebu Sufyan sülalesine ve zenginlerine karşı üste getirmek gerekiyordu. Böylece yeni kurulacak orijinal medeniyet daha uzun ömürlü ve üretken olabilecekti.
Tarihte genellikle hep böyle olmuştu.
Elbette Kur'an ve Peygamber i bunu bilinçle değil, içinde bulun dukları tarihsel itilişlerle sezilerle, bilinçaltlarıyla; pratik dayatışların getirdiği kışkırtmalarla anlıyorlardı.
Çünkü denge, hem Peygamberin ve çevresinin ruhlarında-bedenlerinde hem de Arabistan Araplarının içinde komün geleneklerinden yanaydı. Bunu başta Peygamber olmak üzere büyük çoğunluk gelişmelere göre sezmeden ve o dengeye uyarak davranmadan yapamıyorlardı.
Ama yine de Peygamberin (ve Kur'an'ın) sürekli uyarı ve zılgıtları bu yolu aydınlatmak zorunda kaldı. Çünkü her kişinin içinde medeniyet ve komün çarpışır haldeydi. Kişi mülkü ruhlarda yer etmiş, sessiz, derinden, duraksız ve amansız ilerleyişini sürdürüyordu. Öyle ki, bu Kur'an ve Peygamberini (yeni bir medeniyet yolunu) bile zaman zaman hiçe sayabilecek arzulara yol açabiliyordu.
Bir bezirgan olarak ama mala-mülke esir olmamış, İslam devrimi için her şeyini vermiş bir lider olarak bunu sezip anlıyor ve 24. ayetle açıkça belirttiği gibi, sık sık benzer ayetlerle de bu psikolojik ve maddi çelişkiyi devrimden yana çevirme çabasını arttırıyordu.
Asla çevre medenilerin ve medeniyetlerin durumuna düşmek istemiyordu:
34- "Ey inanmış olanlar! Hahamlarla, rahiplerin birçokları batıl olarak herkesin malını yerler, hak yolundan alıkorlar; altın, gümüş toplayıp da Allah yolunda harcamayan kimseleri pek acı bir azapla hemen müjdele."
Hz. Muhammed, yaptığı işine görevine son derece inanmış, koyduğu kurallara başta kendisi uyan, bundan zevk alan bir insandı. Ayetlerde sık sık uyardığı hep; bu dünya malı için insanlık yolunu karartmanın getireceği felaketlerdi, sadece bunu bilimsel bir bilinçle
değil, o günün ideolojisi-bayrağı olan skolastik Allah-Peygamber-Cennet-Cehennem sistemiyle, gelenek, göreneğiyle görüyor-yorumluyor ve savunuyordu. O günün dili-bilgisi bu kadarına elveriyordu...
"

Sanırız Muhammed'in öldüğünde malsız, mülksüz öldüğünü bilecek kadar da bilgin vardır. Ayrıca Tevbe'nin tamamı, Medine'ye karşı Doğu Roma'yı savaşa sokmak isteyen bir müslümana karşı üretilmiştir. Adı da Ebu Amir'dir.

Ali İmran suresinin tamamı ise şu şekildedir: "Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın. Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın. Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın." Buna cevap yazmayı da geçen yazıda unuttum.

Burada bilinmesi gereken ek bir bilgi olmazsa, diyalektik bağlarından kopuk olacaktır bu sözlerde. Çünkü zenginleşmenin ardından kazanılanların infak edilmesi (ihtiyaç fazlasının tamamen dağıtılması) önerilmekte. Bu da sonradan tefeci-bezirganların baskısı ile "zekata" indirgenmiştir. Bunların hepsinin sebep olduğu olaylar Kur'anda ve o süreçleri araştıran tarihçilerin araştırmalarında mevcut. Kaldı ki daha yakın tarihe geliyorum, Osmanlı'nın gelişmesi bile İslam'daki toprak bölüşümü ve ürün bölüşümünü sağlandığı için (dirlik düzeninden dolayı). Ne kadar tarihsel devrim varsa, o kadar İslam yorumu da vardır. Ne kadar İslam tarzında orjinal medeniyet oluşturma, tarihsel devrim varsa da o kadar karşı-devrimci, gerici yorum vardır. Osmanlı'nın gelişimini durduran karşı devrim de Kesim düzenidir.

Sen istediğin kadar "İslam hiçbir zaman ilerici olmadı" de. Sıkıntı yok, bilim bunu söylüyor. Senin ne dediğin zerre umrumda değil :)

Yine burada Hikmet Kıvılcımlı'nın Ali İmran suresini de açıkladığı yerden bir alıntı yapacağım (herşeyi beleşe okuma, Allah-Peygamber-Kitap adlı eserden oku la beleşçi :) )

"Kur'an ve Peygamber i bu çözülüşe bir medeniyet (konfederasyon) sentezi getirir. Bütün çıkarlar uzlaştırılır. Ancak yeni doğacak olan orijinal kentler birliğinin yine bir tek ortak düşmanı vardır: Kişi mülkiyeti çıkarları; medeniyeti içinden çürütüp mahşerleştirip çökkünleştirecek olan bu gidiştir. Kur'an ve Peygamber i ve tek panzehi r olarak yine komünadan örnek aldığı, kollektivizmi-insani (manevi ) değerler i prensip
edinir. Hele faiz bir numaralı düşmanıdır .
130- "Ey inanmış olanlar! Kat kat arttırarak faiz yemeyin, Allah'tan sakınınız, ola ki kurtulasınız."


Bunun gibi bir sürü sure vardır tefeci-bezirganlığa karşı Kur'anda. Tabii biz bir halt bilmiyoruz ya İslam tarihi hakkında(!), salla sallayabildiğin kadar.

Zuhruf ile devam edelim. Orada militarist demokrasiyi açıkladığını yazmıştım da, militarist demokrasiyi bilmeyen birine neden bunu söyledim ki? Benim hatam diyelim. Şimdi sen 21. yüzyılın post-modernist kafası ile "eşitlik yok ki burada :( "diye ağlayacaksın ancak surenin tamamını Kıvılcımlı yine şunları yazmakta.

"Allah'ın varlığı Mekke ve Medine'de bilinmeyen ve kabul edilmeyen bir olay değildir. Sadece çoktanrılarla birlikte anılmaktadır. Ticari ve siyasi iktidarların işine öyle gelmektedir . Kureyş ulularının tek yanıp yakıldıkları olay şudur: Bu tektanrı işini neden biz keşfedemedik; veya
şu Kur'an denen zikir kitabı, Mekke'nin ulu zengin önderleri dururken bir öksüze ve okuma yazma bilmeyen bir plebe mi inermiş...
Zuhruf sûresi: 31. Ayet: Ve dediler ki:
"Bu Kur'an iki kentten büyük bir adama indirilmeli değil miydi?"
Velid ibn Muğre: Mekke ulularından ve zenginlerinden idi. Yakınışı ve yaydığı hep şuydu:
"Kureyş'in büyüğü ve efendisi olan ben, yahut Sakil'in ulu kişisi Ebu
Amr Ibni Ümeyr es-Sekafi dururken Kur'an Muhammed'e mi inecek?"
Peygamber'in yanıtı kesin ve can alıcı yere olur: "...Rabb'in rahmeti onların toplayıp yığdıklarından (maddi zenginliklerden ve şöhretten) daha hayırlıdır."
Determinizm, kendisini en iyi temsil edecek insanları, zenginlerden-soylulardan-ulu kişilerden değil; bilhassa en "aşağıdan gelme" ve çok yönlü donatılarak determinizmce yetiştirilmiş insanlar içinden seçer, ki "aşağının" susadığı adalet gerçekleşsin...


Bektaş "Kuran'da namaz kılmayınız" yazıyor demiş de, açıp baktıklarında "sarhoşken namaz kılmayın" yazmış ya. İşte seninki de o hesap yeğenim. Ayrıca "siz Kuran'ı bozulmamış, kusursuz, kesinlikle iyidir falan diye görmüyorsunuz." derken yarı cümlende bir doğru yazmışın. Tebrikler. Ancak gördüğümüz gibi Kur'anın ilk çıkışı sömürülenin isyanıdır. Bu kadar yayılmasının ve yıllarca ayakta kalışının sebebi budur. Ama sen hala "siz oporytüniystsiniz :( " diyebilirsin. Hiçbir göz, görmeyen gözden daha kör olamaz.

Son cümlene cevapla bitireyim: "Okuduğunu iyice anla diye söylüyorum evet İslam'ın gericileşmesini sınıfsal bir değişime bağlamıyorum. Çünkü İslam başından beri ezenlerin, sömürenlerin diniydi."

Zaten "sınıfsal değişime bağlamıyorum" demeni eleştiriyorum ben senin, bu ne demek? Sınıfsal değişimleri reddetmek demektir. Tarihin ilerleme kanunu reddetmektir. Dinlerin neden bu kadar tutunabildiğini bilmemek, sadece "zor ve baskıya" dayandırmak demektir ve komiktir. Ama klavuzu İP ya da Yalçın Küçük olanın böyle saçmalıklardan burnu kurtulmaz, çünkü onlar ki Osmanlı'yı daha doğduğunda feodalizmin beşiği diye ilan etmiştir. Yani hiçbir değişim, diyalektik gelişme, savaşım yok. Allah'ü teala Muhammed'e "oğlum bak iktidarımız sarsılıyor, biraz atraksiyon kat" demiş. O da böyle bir şey uydurmuş ve kötü Tanrı taraftarları halkları korkutmaya devam etmiş. Bu kadar basit değil olaylar maalesef. Dediğin gibi olmadığı da pratikçe ortadadır da, görebilene.




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 16.01.2015- 11:49 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 12:13


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış


'' 1 Mayıs'da bir kaç kişi olduğumuzu iddia etmişin, kusura bakma ama bu sene Beşiktaş'da daha sabahın 6'sında bir sürü arkadaşımızla dövüşüyorduk polise karşı(Çarşı ve CHP'li gençlerle). Hatta sayımız çok gelir diye, bir kısmımız sendikalarında, bir kısmımız Mecidiyeköy'de bulundu.''
Komik insan gördüm de bu kadarını görmedim. Sayısı çok gelir diye bir kısmını Mecidiyeköy'e yollamış, bazısı da sendikalarıyla birlikteymiş...



1 Mayıs ile ilgili verdiğim bilgiyi çürüttüğünü sanıp, üstüne bir de komik diyorsun. Sen orada 8'de oluyorsan kusura bakma da kıyafet balosuna geldiğini sanmışsın. Orada polis konuşlanacak, otobüsleri götürecek, insanları gözaltına alacak. Bizim kitlemiz o saate kadar kerelerce dağılıp geri gelecek. Siz ise (hatta diğer tüm hareketler) oraya 10:00'da teşrif edip "ama siz çok azdınız ki" diye konuşacaksın sonra. Sanırsın 1 Mayıs komitemizde yoldaşlarımızı tek tek saymış beyefendi.

Bir Barbaros Bulvarını doldurmak yerine Çarşı'da konuşlanmaları ve oradan kovuluşları var ki asıl komedi budur. Ne bir askercil hareket kabiliyeti var, ne de bilinç. Ama sınıf savaşımının örgütü(!)

Seçim konusundaki rezalete rakamlarla konuşarak örnek vereyim. Öyle kolay "yüzde bilmem kaç oy aldık" demek.

HKP - 26.381
TKP - 11.835

Genel Meclis oyları:
TKP: 51.155
ÖDP: 59.842

2014 seçimlerine baktığımızda, "tatava yapma bas geç" baskısına rağmen, sıfır seçim çalışması yapmasına rağmen, sadece 27 ilde aday göstermesine rağmen HKP, TKP'yi iddialı olduğu belediye seçimleri bölümünde geçiyor, belediye meclisi oyunda ise (ki HKP buraya girmiyor) yarısına yaklaşabiliyor (ki orada girseydi kesin geçerdi). Hani diyorsun ya "HKP ne yaptı ki :( " HKP seçimde sizi ikiye katlamış, daha ne yapsın? O da kendi kristalize olmuş işçi ve köylü bağları ile gerçekleştirilmiş bir başarı. Hadi buna Halkevleri ve ÖDP ile yapılan ittifakın adaylarını da koyalım. Yani 650 oyla ve MKP desteği ile kazandığnız belediye ile tatmin olmaya devam edebilirsiniz arkadaş. Ki biz MKP'li arkadaşı da takdir ediyoruz, kendisine Dersim'de başarılar diliyoruz.

Deniz ve Mahir konusuna açıklık getirdiğimi sanıyordum, Bilal'e anlatır gibi tekrar anlatayım. Öncelikle sözün muhattabı TKİP'dir. Deniz ve Mahir'in de yaptığı küçük burjuvaca bir aşırmalıktır, kimse kusura bakmasın. Ama bu konuda onları kişicil olarak suçlamadığımı da ekledim. Çünkü kendilerinin bir önder olma davası vardı, tabii ki bazı şeyleri sanki kendileri koymuş gibi konuşup, Türkiye Devrimci Hareketi tarihini kendilerinden başlatacaklar. Ancak TKİP'den daha orjinal aşırmacı bir hareket tanıyorum, o da TKP adını kullanan ve en sonunda kullanmayı da beceremeyen SİP'dir. Bizim için TKP, 1957'de dağılışa uğramıştır.

Devam edelim, Deniz ve Mahir sapına kadar küçük burjuva sosyalistidir. Marksist-Leninistler arasında onlarca küçük burjuva takipçi vardır, bunun neresi eleştiridir? Bu onların sınıf gerçekliğidir. Kendileri işçi değil, aydındır, öğrencidir, gençliktir. Sen de öğrenci olarak küçük burjuvasın ve proleterya sosyalizmine sahip çıkabilirsin. Ancak senin sahip çıktığın TİP'in burjuva sosyalizminin yeni versiyonudur, o ayrı bir konu. Deniz ve Mahir'in üç temeli de uymuyor proleterya sosyalisti olmaya. Yani sadece sınıfsal karakterleri uymasa da sorun yok, dediğin gibi bir çok küçük burjuva kökenli proleterya sosyalizmi aydını var. Lakin diğer iki karakteri, bilgi birikimi ve davranışları proleterya sosyalisti davranışı değildir. Teorileri Rusya'daki narodnizme yakındır. Pratikleri de işçi sınıfının disiplinli, bilinçli hareketi değil, Jön Türk geleneğinin davranışıdır. Marksizm-Leninizme sahip çıktıklarını söyleseler de, ne teorileri, ne pratikleri Marksist-Leninisttir.

1- Proleterya Partisinin reorganizasyonunu reddetmişlerdir. Leninist Parti modelini inkar etmişlerdir. Küba'daki devrim koşullarının aynısının Türkiye'de olduğunu iddia etmişlerdir.

2- Orduların kurulmasını beklemeyerek, öncü savaşına girişmişlerdir ve kurmay olarak kalakalmışlardır. Kitlenin gücünü önemsememişlerdir ve Kızıl Terör şartlarını oluşturmamışlardır.

Dolayısıyla Deniz de Mahir de teorik ve pratik olarak proleterya sosyalisti değillerdir. Ancak Türkiye'nin sosyolojik koşulları konusunda ikna olmuşlardır.

1- 27 Mayıs'ın devrim olması
2- Senin "öyle bişey yok ki :(" dediğin Mustafa Kemal ve Atatürk (Kemalizm) farkını koyuş (bu Deniz'de biraz daha az var, Mihri Belli'nin etkilemesinden dolayı)
3- Kurtuluş Savaşına sahip çıkma ve "Biz İkinci Kurtuluş Savaşçılarıyız" söylemi
4- Kürt sorununu tespit ve anti-şovenist tutum

Daha bir sürü konu var uzlaşabileceğimiz onlarla ama bu kadarı yeterli sanırım. Din konusuna da yazacağım, önce şu bir dursun :)



Saat 8'de gelmek kıyafet balosuna gelmekmiş. :)   Saçmalamaya aralıksız devam. Bir de bizim kitlemiz o aralıkta defalarca dağılıp geri geldiler demişsin. Hangi kitle 10-15 kişilik kitle mi? 1 Mayıs komitende değildim ama sabah 8'ten beri oradaydım ve neyin ne olduğunu gördüm. Zaten orada olmaya da gerek yok. İnternete yüklediğiniz videolardan sayınızın ne kadar olduğu ortaya çıkıyor. Bak polise kök söktürdüğünüz! kitlesel eyleminizden bir kaç görüntü;
http://www.youtube.com/watch?v=-EXw-UvPZrQ

Bu arada yine örgütleri karıştırıp Çarşı'da konuşlandınız, Barbaros'a çıkmadınız demişsin. Tekrar söylüyorum ben FKF'liyim. Barbaros da çatışanlar Öğrenci Kollektifleri ve Halkevleriydi. Ayrıca bir komedi arıyorsan 10 dakika içinde dağılan kendi 5-10 kişilik örgütüne bak. Kollektifli ve Halkevci arkadaşlar sizden çok daha uzun ve militanca direndi.

Bu arada saat 10'da geldiniz deyip duruyorsun ya evet 10'da geldik ama birgeldik pirgeldik. TKP ile yan yanaydık ve nasıl militanca direnilir bütün Türkiye'ye gösterdik. Bak aç izle; http://www.youtube.com/watch?v=bFEVm2hku3M . Bu senin 10 kişilik eylemine benzemez. Zaten oradaysan eylemimizin nasıl olduğunu anlamışsındır.

Komikliğe devam TKP'nin iddialı olduğu belediye seçimlerinde TKP'yi geçmiş. Bunla övünüyor. TKP belediye seçimlerinde iddialı falan değildi. Sadece Hatay'da oda bir kaç ilçede iddialıydı. İddiası orada oy oranlarına da yansıdı. Senin acaba iddialı olabildiğin herhangi bir belediye var mıydı? Yüksek oy oranı çıkarabildiğin herhangi bir ilçe var mıydı? Bu arada müritlerini yollayıp fazla oy aldın diye sen kendini tatmin etmeye devam et. Bu kadar kitleselsen bunu 1 Mayıs'lar da veya başka herhangi bir eylemde görelim. Bir tane kitlesel 1 Mayıs'ınız veya kitlesel herhangi bir eyleminiz var mı? En fazla 10-15 kişisiniz hadi iyi davranayım 20. Üye sayısı bakımından da, örgütlenme bakımından da sonuç olarak eylemsellik bakımından da ne kadar geri olduğun ortada (yayıncılığa hiç girmiyorum) hala kendini TKP ile ÖDP ile bir tutuyorsun. Hadi sen kendini belediye seçim oylarıyla tatmin etmeye devam et.

Ben de sana yanar dönerliğini Bilal'e anlatır gibi tekrar anlatım. Önce Mahir ve Deniz'i aşırmacılıkla itham ettin Halk Kurtuluş Ordusu deyimini Kıvılcımlı'dan aşırdılar dedin sonra Halk Kurtuluş Ordusu deyiminin Kıvılcımlı'nın icadı olmadığını Mao'nun icadı olduğunu söyleyince yani aşırmacılık iddian gerçeğe dayanmıyor deyince bu sefer 1960'lar da yaşamayanbiribu konularla ilgili kesin konuşamaz dedin. Ancak şimdi yine kesin konuşmaya başlamışsın. Bu ne yanar dönerlik?

TKP 1957'de dağılmış.   :) He ya he. Gerçek TKP'de sizsiniz zaten. :)

Marksist-Leninistler arasında küçük burjuva takipçi diye bir şey söz konusu olamaz. Eğer bir birey bilimsel sosyalist ideolojiyi benimsemiş ve sınıfsız toplum için mücadele ediyorsa o artık proleter sosyalisttir. Bu bireye eğer biri küçük burjuva diyorsa o Marksizm'in ne olduğunu bilmeyen bir cahildir. Bu arada aydınları ve gençliği başlı başına bir sınıf olarak kabul edip küçük burjuva ilan etmen de gerçeklik dışı. Senin aydın dediğin aslında bir düşün işçisidir. İşçileri sadece fabrikada, madende vs. yerlerde çalışan kişiler olarak görmek düşün işçilerini, beyaz yakalıları, hizmet sektöründe çalışanları işçi kabul etmeyip küçük burjuva kabul etmek çağı anlayamamaktır. Gençliğin kendi de başlı başına bir sınıf değildir. Emekçi olup çalışanlar vardır, ailesi emekçi kökenli olanlar vardır, bunun yanında daha varlıklı kesimlerden gelenler de vardır. Burada bir gencin sınıfını belirleyecek olan onun hangi kesim uğruna mücadele ettiğidir. Buradan ve Mahir ve Deniz'e gelirsek; Mahir ve Deniz bilimsel sosyalist ideolojiyi benimsemişlerdir, sınıfsız toplum uğruna mücadeleye atılmışlardır ve bu uğurda hayatlarını harcamışlardır. Dolayısıyla senin çıkıp Mahir ve Deniz'i küçük burjuva ilan etmen ne onların sınıfsal kimliklerini nede mücadelesini küçük burjuva yapar. Onlar hem teoride sınıfsız toplum uğruna mücadele etmişlerdir hem de pratikte bunu yaşamlarını feda ederek gerçekleştirmişlerdir. Küçük burjuva deyip saygısızlık yapamazsın.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 12:33


Seçim konusundaki rezalete rakamlarla konuşarak örnek vereyim. Öyle kolay "yüzde bilmem kaç oy aldık" demek.

HKP - 26.381
TKP - 11.835

Genel Meclis oyları:
TKP: 51.155
ÖDP: 59.842


HKP'yi TKP ile kıyaslamak, HKP'nin TKP'nin önünde olduğunu söylemek fanatik birinin bile savunamayacağı saçmalıktır. Eline bir veri almışsın, herkesi geçiyoruz, en büyük biziz demişsin. Hiç mi mitinglere gitmedin? Orada hiç mi TKP kitlesi görmedin?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 12:55


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Seçim konusundaki rezalete rakamlarla konuşarak örnek vereyim. Öyle kolay "yüzde bilmem kaç oy aldık" demek.

HKP - 26.381
TKP - 11.835

Genel Meclis oyları:
TKP: 51.155
ÖDP: 59.842


HKP'yi TKP ile kıyaslamak, HKP'nin TKP'nin önünde olduğunu söylemek fanatik birinin bile savunamayacağı saçmalıktır. Eline bir veri almışsın, herkesi geçiyoruz, en büyük biziz demişsin. Hiç mi mitinglere gitmedin? Orada hiç mi TKP kitlesi görmedin?




Benim kastım bu mudur sence? Tabii ki HKP'nin kitlece SİP'den daha az? Ancak dediğimiz gibi "devrimcilikte 1 büyüktür 100'den", SİP 1 Mayıs'a birilerini getiriyor bir şekilde ama o nitelik olarak kaliteyi işaret etmiyor. "Tatava yapma bas geç" yağmuruna karşı ayakta duramayabiliyor o 1 Mayıs'da alanları dolduran kitle.

Ve bu yaz da o geriz patladı, orayı tartışmayı bile gereksiz görüyorum. Bugün için konuşursak, KP ve HTKP'nin kitlesindeki insanların ne kadarı bilimli, bilinçli? Ne kadarı parti programını benimsemiş, özümsemiş? Programları Türkiye gerçeğine ne kadar uygun?

Seçimler üzerinden HKP'ye laf söyleyen biri, sanki çok büyük başarıları varmış gibi konuştu ve ben de rakamlarla başarılarının bizim ne üstümüzde, ne altımızda olmadığını ortaya koydum. Eşitsiz koşullarda yarışmamıza rağmen (SİP'in basın gücü) biz SİP'in gerisinde değiliz, bu noktadan bize vurman komedidir dedim. Yoksa HKP, SİP'den daha üstündür gibi bir iddia yok niceliksel olarak.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5]   6   7   8   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 31 Mart seçim sonucu yorumları... melnur 2 200 13.04.2024- 01:17
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3402 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör Laiklik Üzerine... melnur 16 9467 02.06.2021- 11:41
Konu Klasör Çıkış: Laiklik ayhan 2 4104 13.12.2018- 09:16
Konu Klasör Gericilik, laiklik ve bir not melnur 0 3485 03.01.2017- 21:02
Etiketler   SFde,   ibretlik,   laiklik,   yorumları.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS