SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6]   7   8   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 13:12


Arkadaş önce SİP diye bir parti olmadığını öğrenmelisin. TKP'yi aşağıya çekerek HKP'yi yükseltemeyeceğini de bilmelisin. Türkiye'de legal veya illegal sosyalist partiler bir araya gelseler, TKP kitlesine ulaşamazlar. Sen biraz hayal dünyasında yaşıyorsun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 13:39


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Saat 8'de gelmek kıyafet balosuna gelmekmiş...



Saat 8'de alanda olmak değil, saat 8'de gelip dün geceden beri oradan bekleyen insanlara, insanlara laf söylemektir saçma olan. Ayrıca o videonun saat kaçta çekildiğini de söyleyeyim, saat 13:00'de. Yani şu Barbaros Caddesi'nin boş kalan yerlerinden polisin sızarak kitleyi dağıttıktan sonra. HKP'liler orada 7 saattir gelip gidiyordu zaten, siz ise diğerleri ile caddenin üst tarafında takılıyordunuz "büyük askercil dehalar" olarak :) Eee çok biliyorsanız önde dursaydınız ya paşalar? O kadar arkadaşı toplayabildik kusura bakmayın, bir dahakine daha organize olacağız ne diyelim, gözüne sokmak için :D

Çarşı içinde direnseniz ne olacak ki? Çarşı ara sokak, asıl yol ise Barbaros ve sahil yolu. Taksim'e gidiş için direnerek ilerleyeceksen bir geri geliş durağın olmalı değil mi? Çarşı'da dağıtıldığında hangi ara sokağa geçecektin? İstediğin kadar yürekli çarpışmış ol, taktik yanlış bir kere. Ayrıca Halkevleri ve Kolektif Balıkçı çarşısının orada barikat kurmuştu, kime masal anlatıyorsun? EHP'liler geldi bir defa aşağı doğru, onlar da müdahaleye denk geldi ve dağıldı. Onlardan hemen önce de bizi dağıldık ve tekrar toplanmamız da o videoda o kadar oldu. Ama hepsine rağmen, HKP 1 Mayıs'da 15 kişiydi demek, öncelikle sabah bizimle olan CHP'liler, sonra orada sabahın köründe gelen Çarşı üyeleri tarafından rahatlıkla yalanlanır. Bence bu konuda ısrar etme, ayıptır yahu :)

He he geldiniz, siz ara sokaktan polisi geçirin, sonra da direndik deyin. Ehehehehe :d Geçen sene de çok iyi direnmişti SİP, aa pardon ondan bir sene önce Kadıköy'deydi değil mi :)

TKP nasıl iddialı değildi yahu! Sarıgül gibi mafyanın önde gidenine karşı partinin en kıdemli üyesini aday gösterdiniz İstanbul'da. Ankara'da Mahsur Yavaş faşosuna karşı ittifaka gittiniz. Sonuçta birinde 7000 küsür, öbüründe 1500 oyu zor aldınız. Bu başarısızlığı da ancak böyle "biz iddialı değildik ki" diye bertaraf edebileceğini sanırsın. Hatay'a bakalım, orada da rezil oldunuz. CHP adayı fark attı iddialı olduğunuz yerlerde. Keza ÖDP'nin iddialı olduğu Hopa'da AKP kazandı. Yani nereden tutsan elinde kalıyor, bir tek işte MKP'lilerin kazandığı Ovacık var, orada da emeğiniz logo koymaktan başka bir şey değil.

Gelelim 1 Mayıs meselesine, HKP'nin izinli/yasaklı 1 Mayıslarda 15-20 kişi olduğunu söylemek tek kelime ile saçmalıktır. Bu saçmalığa da kolaylıkla HKP 1 Mayıs yazarak fotoğraflarla görebilirsin. Parça parça kaldığımız 2013 1 Mayıs'ında (ki onda da yolda giderken köprüyü kaldırdılar) bile kitleseldik. Ha şu saçmalığa da düşmedim ama sen kendine kendine böyle bir kafaya girdin anlamadım. Bizim aldığımız oy ile eylemlerdeki kitle sayımız bir değil. Bunun yetersizliği bizim nitelik olarak daha kötü olduğumuzu göstermez sizden(zaten kitlesel yetersizliğimizi ortaya koyan biziz). Ama doğru ya, size göre herşey kafa sayısı ile ölçülüyor :d

Mahir ve Deniz'in aşırmacılık yaptığı konudan kastım ise Mihri Belli'den ayrılırken ortaya koyduğu düşünceleri kendi düşünceleri gibi ortaya koymalarıdır. Halkın Kurtuluş sözü konusunda hala teyite ihtiyacım var, kesin konuşmadım. Merak etme biz Devrimci Yolcular gibi ortayolcu değiliz, hatamızı da gizlemeyiz. Böyle bir ihtiyacımız yok :)

El cevap: Gerçek TKP tekrardan kurulacaktır derleniş ile.

Son olarak, zekana hayran kaldım. Tıpkı Kemalistler gibisin, biz Mustafa Kemal'e burjuva devrimcisi derken kabarıyorlar :) Bir kişinin tabakasını söylemenin neresi saygısızlık? Ah pardon, küçük burjuva tabakaları Mustafa Kemal MDD yaparak kaldırdı değil mi :/ Yahu daha devrim aşamaları ve kesintisiz devrimden bir habersiniz. Hatta geçen gün bir arkadaşım söyledi, çaycıya işçi demiş adı lazım olmayan SİP'li bir arkadaş :d size ne içiriyorlar o örgütlerde arkadaş ben anlamıyorum ki? Yani o yüzden bu konuda tartışmam bile. Marksist-Leninistler arasında küçük burjuva takipçi yok diyorsan, avukatlara, doktorlara, askerlere işçi diyorsundur ki bu komedinin daniskası olur :D

Bak dediğine çok ufak bir örnek vereyim, sen şimdi küçük burjuva üretim yordamı ile yaşayan Lenin'e, bilimsel sosyalist ideolojiyi benimsedi ve sınıfsız toplum için mücadele ettiğinden proleterya sosyalisti diyorsun. Ama Lenin hala avukat, yani küçük burjuva? Dikkat et, sınıfsal karakterinden bahsediyorum, savunduğu düşünceden değil! Üretim yordamındaki rolü değişti mi? Hatta avukatlığı da bıraktı, partinin çalışması için görev aldı. Yani işçi sınıfının tarzında bir üretim yordamı içinde değil. Olmaya vakti de yok zaten. Geçimini buradan sağlamamış hiçbir zaman, bir kaç gönüllü çalışma dışında. Aynı şey doktor olan Che içinde geçerli. Yani hareket etmiyorum, beyin emek-gücü ile kol emek-gücü arasındaki farkı da senden daha iyi kavradığıma eminim. Yazık ya, teorik bir cenaze duruyor önümüzde. Sırf sosyeteliğinden kaldıramıyoruz. Bunu ibret belgesi olarak saklayacağım, gerçekten.

Denizler ve Mahirlere dair örneği de geliştirmeye gerek yok sanırım şu açıklamadan sonra. Daha da bu konuda cevap etmeyecem yazdıklarına, zaten şurada rezaletini kanıtladın. Allah rahmet eylesin ne diyem. Din ve İP konusundaki tartışmalarda da gerekli rezaletleri gösterip beni susturmanı dilerim. Malum işim gücüm var, çalışmam gerek :)




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 14:18


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Din konusuna dönelim, şu cümle senin samimiyetsizliğini, eleştirmek için eleştiri yapacağını ve sokakta din konusu hakkında farklı konuşacağını gösteriyor:

"Eren Erdem'i görüşlerini tutarsız bulsam da savunurum. Kendince muhalif bir adamı neden kendime düşman edineyim, sabah akşam eleştireyim?"

La soytarı, Eren Erdem'i "ünlü" diye savunuyorsun da, bana neden karşı çıkıyorsun? Eren Erdem'in görüşlerinin daha materyalist, daha olguya oturmuş, daha diyalektik yönden bağlantıları kurulmuş şeklini savunuyorum. Ayrıca Eren Erdem'i sabah akşam eleştirdiğimi kim söyledi? Adama sadece dini modernize ediyor diye bir eleştiri alıntısı yapmışım, bir de Aydınlık'ı Eren Erdem'in yazmasından dolayı tutarsızlıkla eleştirmişim. O tutarsızlık da Eren Erdem'e değil, Aydınlık'a ait. Ama Eren Erdem "ünlü" olduğu için iyi, biz adımız sanımız belli değil diye kötüyüz :D Bu da tam bir küçük burjuva soytarılığı işte.

Aha o Bakara suresindeki çeviri de Eren Erdem'e ait, zamanında beraber yazdığımız dergiden alıntı yaptım. İşiniz gücünüz sosyeteye yamanmak.

Din konusunda bildiğim de çok fazla bir şey değil, abdest almayı, bir kaç namaz suresini bilirim :) Ama din tarihi konusunda bildiğim bir kesinliği ortaya koyayım tekrardan: Tüm dinler tarihi sınıf mücadelesi tarihidir ve sömürülenlerin isyanını yansıtır (ezilenler kelimesini de dikkat edersen kullanmıyorum, o da post-modernist literatürün "ötekiler" ile birlikte en çok uydurduğu elementlerden biridir). Şimdi nereden söylüyorum bunu? Sadece bir örnek: Kur'anda "kıyam" kelimesi, sadece şekil olarak ayağa kalkmayı değil, bir isyanı belirtir. Ve cennet için isyan ilk başta öbür dünyada değil, yaşadığımız somut dünyadadır. Bunu da nasıl söylüyorum? Çünkü İslam'ın kaynağı olan bütün kadim dinlerde aynı efsane vardır. Peki varlığın "madde-ruh" olarak bölümlenmesi ne zaman oldu? Bilmen gerek artık, tabii ki tefeci-bezirganlığın skolastik felsefeyi din ile bulamasıyla.

Ve siz neden dinden bahsetmeden onu yok etmeye çalışıyorsunuz diyorum, çünkü pratiğiniz bu. İstediğin kadar hegomonyaya karşı argüman üreteceğim diye yırtın. Daha önce de söylediğim gibi, bir kaç laik panteist dışında kimse ile din konusunda konuşamazsınız. Ama biz konuşuruz, çünkü dinin tarihini çok iyi biliyoruz. Söylediğini çarpıttığım da yok, o senin işindir.

Kölelik ile ilgili yazdıklarımı onaylamamışsın, çok üzüldüm. İstediğin kadar onaylama, Muhammed'in kölelikle ilgili çalışması ilerlemedir diyorsun ama programı yok diyorsun. Kaynak ne? Yok. Çünkü bunlar "Amerikanın oyunları" değil mi! Adam açıkça "kölelere özgürlük" diyor. Daha programı olduğu konusunda seni nasıl ikna etsin? Cennetten melekler aracılığı ile "hocam o iş öyle değil" diye aracı mı atasın :d Ama yetmiyor yaptıkları, yetemez de zaten. Nasıl yetmediği de Kuran'da ortaya çıkıyor, tefeci bezirganlarla Medine'yi fethettikten sonra uzlaşıyor. Ayrıca Osmanlı'da 19. yüzyıldan öncesine gel bakalım, ilkel sosyalist sürecinde kölelik var mı? 19. yüzyılda artık Osmanlı tefeci-bezirganların elinde, kaşarlanmış bir devlet. Barbar akını olmadığı için ve sosyal sınıfları güçsüz olduğu için yıkılamamış bir türlü. Köleciliği gerçek anlamda kaldırabilen, modern kapitalizm olmuştur.

Evet, kendini 7. yüzyılda yaşamış olarak gören başka bir zırvalama, halkları zorla zaptettiler :( Yarım bir doğru aslında, tefeci-bezirgan iktidarında bir zapt etme, katliamlar süreci var. Lakin ilkel sosyalist gelenekli önderler sürecinde yayılmanın sebebini sorsam, sana göre aynı cevap. Kusura bakma da objektif tarih kitapların da bizim dediğimiz yazıyor. Git sen kendi grubundaki sadece komünist manifesto okuyan gençlere anlat bu masalları. Tıpkı Osmanlı'nın, Roma'nın yayılması gibi, bütün barbar kavimlerin gelişiminin sebebi tefeci-bezirganları ortadan kaldırışıdır. Başka hiçbir zorbalık ile yayılamazlar bu medeniyetler. Biraz ilerlese bile, bir anda yozlaşıp çöker. Tıpkı bir insanın doğumu, büyümesi ve ölümü gibi. Ayrıca cihatçı sosyalist tanımlaması güzelmiş ama ben almayayım :d

Tevbe Suresinin de sadece rahip ve hahamlara, o içindeki "diğer dinleri rakip görme" düşmanlığından dolayı tehdit yönelttiğini söylemek de yine sınıfları bilmemektir. Rahip ve Hahamlar, tefeci-bezirganların "yeryüzündeki gölgesidir". Şimdi sana koskoca feodalizm dönemini ve Kilise'nin gücünü anlatmak gerekecek ama Kıvılcımlı o dönemin koşullarını yazmış sağolsun.

"O gün tarihsel akışın Güney Ticaret Yolu'nu açmakla görevlendirmiş olduğu Arabistan Araplarını tarihsel devrime sürüklemişti.
Bunun için savaşmak; komün geleneklerini Mekke'nin tefeci, bezirganlıkta azıtarak medeniyeti daha doğmadan (tıpkı Sodom ve Gamorra kentlerinde olduğu gibi) öldürebilecek olan Ebu Sufyan sülalesine ve zenginlerine karşı üste getirmek gerekiyordu. Böylece yeni kurulacak orijinal medeniyet daha uzun ömürlü ve üretken olabilecekti.
Tarihte genellikle hep böyle olmuştu.
Elbette Kur'an ve Peygamber i bunu bilinçle değil, içinde bulun dukları tarihsel itilişlerle sezilerle, bilinçaltlarıyla; pratik dayatışların getirdiği kışkırtmalarla anlıyorlardı.
Çünkü denge, hem Peygamberin ve çevresinin ruhlarında-bedenlerinde hem de Arabistan Araplarının içinde komün geleneklerinden yanaydı. Bunu başta Peygamber olmak üzere büyük çoğunluk gelişmelere göre sezmeden ve o dengeye uyarak davranmadan yapamıyorlardı.
Ama yine de Peygamberin (ve Kur'an'ın) sürekli uyarı ve zılgıtları bu yolu aydınlatmak zorunda kaldı. Çünkü her kişinin içinde medeniyet ve komün çarpışır haldeydi. Kişi mülkü ruhlarda yer etmiş, sessiz, derinden, duraksız ve amansız ilerleyişini sürdürüyordu. Öyle ki, bu Kur'an ve Peygamberini (yeni bir medeniyet yolunu) bile zaman zaman hiçe sayabilecek arzulara yol açabiliyordu.
Bir bezirgan olarak ama mala-mülke esir olmamış, İslam devrimi için her şeyini vermiş bir lider olarak bunu sezip anlıyor ve 24. ayetle açıkça belirttiği gibi, sık sık benzer ayetlerle de bu psikolojik ve maddi çelişkiyi devrimden yana çevirme çabasını arttırıyordu.
Asla çevre medenilerin ve medeniyetlerin durumuna düşmek istemiyordu:
34- "Ey inanmış olanlar! Hahamlarla, rahiplerin birçokları batıl olarak herkesin malını yerler, hak yolundan alıkorlar; altın, gümüş toplayıp da Allah yolunda harcamayan kimseleri pek acı bir azapla hemen müjdele."
Hz. Muhammed, yaptığı işine görevine son derece inanmış, koyduğu kurallara başta kendisi uyan, bundan zevk alan bir insandı. Ayetlerde sık sık uyardığı hep; bu dünya malı için insanlık yolunu karartmanın getireceği felaketlerdi, sadece bunu bilimsel bir bilinçle
değil, o günün ideolojisi-bayrağı olan skolastik Allah-Peygamber-Cennet-Cehennem sistemiyle, gelenek, göreneğiyle görüyor-yorumluyor ve savunuyordu. O günün dili-bilgisi bu kadarına elveriyordu...
"

Sanırız Muhammed'in öldüğünde malsız, mülksüz öldüğünü bilecek kadar da bilgin vardır. Ayrıca Tevbe'nin tamamı, Medine'ye karşı Doğu Roma'yı savaşa sokmak isteyen bir müslümana karşı üretilmiştir. Adı da Ebu Amir'dir.

Ali İmran suresinin tamamı ise şu şekildedir: "Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın. Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın. Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın." Buna cevap yazmayı da geçen yazıda unuttum.

Burada bilinmesi gereken ek bir bilgi olmazsa, diyalektik bağlarından kopuk olacaktır bu sözlerde. Çünkü zenginleşmenin ardından kazanılanların infak edilmesi (ihtiyaç fazlasının tamamen dağıtılması) önerilmekte. Bu da sonradan tefeci-bezirganların baskısı ile "zekata" indirgenmiştir. Bunların hepsinin sebep olduğu olaylar Kur'anda ve o süreçleri araştıran tarihçilerin araştırmalarında mevcut. Kaldı ki daha yakın tarihe geliyorum, Osmanlı'nın gelişmesi bile İslam'daki toprak bölüşümü ve ürün bölüşümünü sağlandığı için (dirlik düzeninden dolayı). Ne kadar tarihsel devrim varsa, o kadar İslam yorumu da vardır. Ne kadar İslam tarzında orjinal medeniyet oluşturma, tarihsel devrim varsa da o kadar karşı-devrimci, gerici yorum vardır. Osmanlı'nın gelişimini durduran karşı devrim de Kesim düzenidir.

Sen istediğin kadar "İslam hiçbir zaman ilerici olmadı" de. Sıkıntı yok, bilim bunu söylüyor. Senin ne dediğin zerre umrumda değil :)

Yine burada Hikmet Kıvılcımlı'nın Ali İmran suresini de açıkladığı yerden bir alıntı yapacağım (herşeyi beleşe okuma, Allah-Peygamber-Kitap adlı eserden oku la beleşçi :) )

"Kur'an ve Peygamber i bu çözülüşe bir medeniyet (konfederasyon) sentezi getirir. Bütün çıkarlar uzlaştırılır. Ancak yeni doğacak olan orijinal kentler birliğinin yine bir tek ortak düşmanı vardır: Kişi mülkiyeti çıkarları; medeniyeti içinden çürütüp mahşerleştirip çökkünleştirecek olan bu gidiştir. Kur'an ve Peygamber i ve tek panzehi r olarak yine komünadan örnek aldığı, kollektivizmi-insani (manevi ) değerler i prensip
edinir. Hele faiz bir numaralı düşmanıdır .
130- "Ey inanmış olanlar! Kat kat arttırarak faiz yemeyin, Allah'tan sakınınız, ola ki kurtulasınız."


Bunun gibi bir sürü sure vardır tefeci-bezirganlığa karşı Kur'anda. Tabii biz bir halt bilmiyoruz ya İslam tarihi hakkında(!), salla sallayabildiğin kadar.

Zuhruf ile devam edelim. Orada militarist demokrasiyi açıkladığını yazmıştım da, militarist demokrasiyi bilmeyen birine neden bunu söyledim ki? Benim hatam diyelim. Şimdi sen 21. yüzyılın post-modernist kafası ile "eşitlik yok ki burada :( "diye ağlayacaksın ancak surenin tamamını Kıvılcımlı yine şunları yazmakta.

"Allah'ın varlığı Mekke ve Medine'de bilinmeyen ve kabul edilmeyen bir olay değildir. Sadece çoktanrılarla birlikte anılmaktadır. Ticari ve siyasi iktidarların işine öyle gelmektedir . Kureyş ulularının tek yanıp yakıldıkları olay şudur: Bu tektanrı işini neden biz keşfedemedik; veya
şu Kur'an denen zikir kitabı, Mekke'nin ulu zengin önderleri dururken bir öksüze ve okuma yazma bilmeyen bir plebe mi inermiş...
Zuhruf sûresi: 31. Ayet: Ve dediler ki:
"Bu Kur'an iki kentten büyük bir adama indirilmeli değil miydi?"
Velid ibn Muğre: Mekke ulularından ve zenginlerinden idi. Yakınışı ve yaydığı hep şuydu:
"Kureyş'in büyüğü ve efendisi olan ben, yahut Sakil'in ulu kişisi Ebu
Amr Ibni Ümeyr es-Sekafi dururken Kur'an Muhammed'e mi inecek?"
Peygamber'in yanıtı kesin ve can alıcı yere olur: "...Rabb'in rahmeti onların toplayıp yığdıklarından (maddi zenginliklerden ve şöhretten) daha hayırlıdır."
Determinizm, kendisini en iyi temsil edecek insanları, zenginlerden-soylulardan-ulu kişilerden değil; bilhassa en "aşağıdan gelme" ve çok yönlü donatılarak determinizmce yetiştirilmiş insanlar içinden seçer, ki "aşağının" susadığı adalet gerçekleşsin...


Bektaş "Kuran'da namaz kılmayınız" yazıyor demiş de, açıp baktıklarında "sarhoşken namaz kılmayın" yazmış ya. İşte seninki de o hesap yeğenim. Ayrıca "siz Kuran'ı bozulmamış, kusursuz, kesinlikle iyidir falan diye görmüyorsunuz." derken yarı cümlende bir doğru yazmışın. Tebrikler. Ancak gördüğümüz gibi Kur'anın ilk çıkışı sömürülenin isyanıdır. Bu kadar yayılmasının ve yıllarca ayakta kalışının sebebi budur. Ama sen hala "siz oporytüniystsiniz :( " diyebilirsin. Hiçbir göz, görmeyen gözden daha kör olamaz.

Son cümlene cevapla bitireyim: "Okuduğunu iyice anla diye söylüyorum evet İslam'ın gericileşmesini sınıfsal bir değişime bağlamıyorum. Çünkü İslam başından beri ezenlerin, sömürenlerin diniydi."

Zaten "sınıfsal değişime bağlamıyorum" demeni eleştiriyorum ben senin, bu ne demek? Sınıfsal değişimleri reddetmek demektir. Tarihin ilerleme kanunu reddetmektir. Dinlerin neden bu kadar tutunabildiğini bilmemek, sadece "zor ve baskıya" dayandırmak demektir ve komiktir. Ama klavuzu İP ya da Yalçın Küçük olanın böyle saçmalıklardan burnu kurtulmaz, çünkü onlar ki Osmanlı'yı daha doğduğunda feodalizmin beşiği diye ilan etmiştir. Yani hiçbir değişim, diyalektik gelişme, savaşım yok. Allah'ü teala Muhammed'e "oğlum bak iktidarımız sarsılıyor, biraz atraksiyon kat" demiş. O da böyle bir şey uydurmuş ve kötü Tanrı taraftarları halkları korkutmaya devam etmiş. Bu kadar basit değil olaylar maalesef. Dediğin gibi olmadığı da pratikçe ortadadır da, görebilene.



Ben Eren Erdem'i ünlü falan diye savunmuyorum. Sen İşçi Partisi'ne yalan yanlış bir şekilde yok dine bakışını değiştirdiler yok dinci bezirganlığa yanaşmaya başladılar deyip Eren Erdem'i buna dayanak olarak gösterince ben de buna itiraz ettim. Hem İşçi Partisi'nin Bilim ve Ütopya'da dini eleştirmeye devam ettiğini hem de Eren Erdem'in dinci bezirganlığa yanaşmaya dayanak olarak gösterilemeyeceğini söyledim. Ayrıca Eren Erdem senden daha tutarlı. Adam Müslüman inancını çağa uyarlamaya çalışıyor sen ise hem diyalektik materyalist geçinip hem de İslam'a olmayan vasıfları yüklüyorsun. Böyle bir ''Marksist'i'' tabi ki eleştiririm.

Dinlerin ezilenlerin mücadelesinin bir ürünü ve parçası olduğu safsatanla daha fazla uğraşmayacağım. Dinleri kimlerin oluşturduğu da dün de bugün de hangi amaçlarla kullanıldığı da ortada. Sen dinle ilgili saçmalıklarını git Fatih'te, Eyüp'te falan anlat. AKP'nin İslamcı kitlesini özlerine döndürüp devrim yaparsınız.

Muhammed ''kölelere özgürlük demiş'', köleliği kaldırmak istiyormuş. :)   Bakalım öyle mi?

Veda hutbesinden; ''cenab-ı hakk her hak sahibine hakkını vermiştir. her insanin mirastan hissesini ayırmıştır. mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. zina eden kimse için mahrumiyet vardır. babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan köle, allah'ın, meleklerinin ve bütün insanların lanetine uğrasın. cenab-ı hakk, bu gibi insanların ne tövbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder."

Nahl=75: ''allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. bunlar hiç eşit olur mu? hamd allah'a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.''

ahzab=50: ''ey peygamber! biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.''

Tecavüze izin veriyor

Ebu said radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte beni'ı-müstalik gazvesine çıktık. arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. kadınlara karşı arzu duyduk. çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. hep azil yapmak istiyorduk ve: "aramızda resûllullah aleyhissalatu vesselam varken, ona sormadan azil yapmak olur mu?" dedik ve sorduk.

"hayır! buyurdular. bunu yapmamanız gerekir. kıyamete kadar geleceği takdir edilen her canlı mutıaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)."

buhari, nikah 96, buyü' 109, ıtk 13, megazi 32, kader 4, tevhid 18; müslim, nikah 125, (1438); muvatta, talak 95; ebu davud, nikah 49, (2171); tirmizi, nikah 40, (1138); nesai, nikah 55, (6,107).

Yukarıdaki olayda cariyelere tecavüz edecekler ama hamile kalacaklarından korkuyorlar,azil yapmak istiyorlar(meniyi dışarı boşaltmak).çünkü hamile kalırlarsa cariyeleri satamazlar. Muhammed buna izin vermiyor ama tecavüze de karşı çıkmıyor.

Müslüman olmayan cariye azad edilemiyor

eş-şerrid ibnu's-süveyd es-sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "ey allah'ın resûlü, dedim, annem bana kendisi adına mü'mine bir cariye azad etmemi vasiyet etti. benim yanımda, sûdanlı (nûbi) siyah bir cariye var, onu azad edeyim mi?" hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam): "çağır, onu (göreyim)" dedi. çağırdım ve geldi. cariyeye sordu: " ''rabbin kim?" cariye: "allah!" dedi, tekrar sordu: "ben kimim?" cariye: "allah'ın elçisisin!" cevabını verince hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam): "bunu azad et, zira mü'minedir" buyurdu.

ebu davud, eyman 19 (3283); nesai, vesaya 8, (6, 251).

Evli kadını mal gibi ganimet payı olarak alıp,gerdeğe giriyor

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam hayber'e geldi. allah kaleyi fethetmeyi müyesser kılınca, kendisine safiyye bintu huyey ibnu ahtab'ın güzelliğinden bahsedildi. safiyye'nin kocası savaş sırasında öldürülmüştü. kadın daha yeni evlenmişti. aleyhissalatu vesselam, ganimetten pay olarak kendisine onu seçti. oradan safiyye ile birlikte çıktılar. revha nem mevkiye geldiler. aleyhissalatu vesselam orada gerdek yaptı. sonra küçük bir yaygı içerisinde hays (denen hurma, yağ ve keş'ten mamul bir yemek) hazırladı. sonra bana: "etrafındakileri çağır!" buyurdu. bu, resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın safiyye için verdiği düğün yemeği idi. sonra oradan medine'ye hareket ettik. resûlullah aleyhissalatu vesselam safiyye için, bineğinin terkisine bir örtü seriyordu. sonra devesinin yanında çömelip dizini dayadı. safiyye radıyallahû anha, dizine basarak deveye bindi."

buhari, salat 12, esan 6, salatu'l-havf 6, cihad 102, 130, menakıb 27, megazi 38; müslim, nikah 464, (1367); ebu davud, harac ve'l-imaret 21, (2996, 2997, 2298); nesai, nikah 79, (6, 131-134).

Muhammedin ilişkiye girdiği cariyesi

Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zaman zaman birleştiği bir cariyesi vardı. hz. aişe ve hz. hafsa (radıyallahu anhüma) (cariyeye temasını önlemek için) peşini bırakmadılar. sonunda resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bu cariyeyi nefsine haram etti. bunun üzerine: "ey peygamber, sen zevcelerinin hoşnudluğunu arayarak, allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?..." diye başlayan tahrim süresi nazil oldu."

nesai, işretu'n-nisa, 4, (7, 71).

Muhammed cariye azadına bozuluyor

meymune radıyallahu anha anlatıyor: "resulullah aleyhissalatu vesselam'dan izin almadan bir cariye azad ettim. resulullah'ın benimle kalma günü gelip, beraber olduğumuz zaman:

"ey allah'ın resülü, cariyemi azad ettim, farkettlnlz mi?'' dedim.

"(sahi mi söylüyorsun), bunu yaptın mı?'' dedi. ben, "evet!'' deyince:

"keşke onu dayılarına verseydin, senin için daha hayırlı olacaktı!" buyurdular."

buhari, hibe 15; müslim, zekat 44, (999); ebu davud, zekat 45 (1690).

Evli olan cariyelerle ilişkiye girme izini

ebu sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam huneyn seferi sırasında evtas'a bir ordu gönderdi. ordu düşmanla karşılaştı ve çarpıştılar. müslüman askerler onlara galebe çaldı, bir miktar kadını da esir etti. resûlullah aleyhissalatu vesselam 'ın ashabından bir kısımları, ele geçirilen cariyelere teması, müşrik kocaları sebebiyle sanki günah addettiler. bunun üzerine aziz ve celil olan allah şu ayeti inzal buyurdu. (mealen): "evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. maliki bulunduğunuz cariyeler müstesna..." (nisa 24). yani "bunlar (esir aldıklarınız) iddetlerini doldurunca size helaldir."

müslim, rada' 33, (1456); tirmizi, nikah 36, (1132); ebu davud, nikah 45, (2155, 2157) nesai, nikah 59, (6, 110).

Muhammed köleliği ve cariyeliği kaldırmak istiyordu safsatasına bu kadar belge yeter sanırım. Şimdi de Muhammed malsız, mülksüz öldü safsatasına değinilim (gerçi bu tez kızı Fatıma'nın miras mücadelesi nedeniyle başından çöküyor da neyse)

Muhammed'in Zenginliği

1)Çok zengin bir kadın olan Hatice'den miras kalanlar
2)Ebubekir'in sağladığı mallar
3)Medinelilerin sağladığı mallar

Düşünülemeyecek kadar çok ganimetler: Medine yakınlarındaki Hurmalıklar; Hayber Hurmalıkları; Fedek Hurmalıkları bkz:( Sahih-i Buhari tecrid: 1288 nolu hadis)

"Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Resulüne..." (Enfâl, 8/41)

Muhammedin şahsi zenginliğinin diğer işaretleri: 60'tan fazla kölesi, 20 cariyesi; Karılarından Ayşe'nin bir andını bozması üzerine kendisine ait olanlardan 40 köle birden azad etmesi (Buhari; tecrid hadis no: 699)

Veda Haccı öncesinde kendi hazinesinden 100 deve kurban kestiren, hatta bir kısmını da kendi kesen; bir kısmını da damadı Ali'ye kestirebilecek bir dünyalığa sahip olması (Buhari ve Müslim'de Kitabu'l-hac'ca)

''Benden evvel hiç kimseye (diğer nebilere) verilmedik beş şey, hep birden bana verilmiştir: 1-) Düşmanın kalbine korku salmak 2-) Yeryüzü bana namazgah kılındı 3-) Cihad yolu ile bana ganimet helal edildi (''Ganaim bana helal edildi'' Halbuki benden evvelki Nebilere helal değildi) 4-) Bana Şafaahat verildi 5-) Bütün kavimlerin peygamberi sayılmak (''Benden evvel her nebi hassaten kendi kavmine ba's olunurken; ben umum-ı nasa ba's olundum'') Buhari c.II s. 223

Beni Nazır Yahudilerinden ele geçirdiği malları kendi ailesinin geçimine ayırmıştır. Sahih-i Buhari Cilt VII. S 332

Haşr suresi: 6 - Allah'ın, onlardan peygamberine verdiği ganimetlere gelince siz onun üzerine ne at, ne de deve sürmediniz. Fakat Allah peygamberini, dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeye kadirdir. (Meali) Haşr 6:. Buharî, Müslim Tirmizî, Nesaî ve diğer kaynaklarda rivayet edildiğine göre, Hz.Ömer demiştir ki, "Nadir Oğulları'nın malları, Allah Teâlâ'nın, Resulü'ne ganimet olarak verdiği, elde edilmesi hususunda müslümanların ne at ne de deve sürmediği ganimet malı idi ve Resulullah'a mahsustu. Hz.Peyamber bu maldan ehlinin bir senelik nafakasını ayırdı, kalanını silah ve hayvanat ile Allah yolunda hazırlanmak için sarfetti." (Alusi Tefsiri)

Tabii birileri çıkıp yine Muhammed malsız, mülksüzdü, ezilenlerden yanaydı köleliği kaldırmak istiyordu diyecek. Ne diyelim onlara?










Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 16.01.2015- 14:21 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 15:50


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Seçim konusundaki rezalete rakamlarla konuşarak örnek vereyim. Öyle kolay "yüzde bilmem kaç oy aldık" demek.

HKP - 26.381
TKP - 11.835

Genel Meclis oyları:
TKP: 51.155
ÖDP: 59.842


HKP'yi TKP ile kıyaslamak, HKP'nin TKP'nin önünde olduğunu söylemek fanatik birinin bile savunamayacağı saçmalıktır. Eline bir veri almışsın, herkesi geçiyoruz, en büyük biziz demişsin. Hiç mi mitinglere gitmedin? Orada hiç mi TKP kitlesi görmedin?




Benim kastım bu mudur sence? Tabii ki HKP'nin kitlece SİP'den daha az? Ancak dediğimiz gibi "devrimcilikte 1 büyüktür 100'den", SİP 1 Mayıs'a birilerini getiriyor bir şekilde ama o nitelik olarak kaliteyi işaret etmiyor. "Tatava yapma bas geç" yağmuruna karşı ayakta duramayabiliyor o 1 Mayıs'da alanları dolduran kitle.

Ve bu yaz da o geriz patladı, orayı tartışmayı bile gereksiz görüyorum. Bugün için konuşursak, KP ve HTKP'nin kitlesindeki insanların ne kadarı bilimli, bilinçli? Ne kadarı parti programını benimsemiş, özümsemiş? Programları Türkiye gerçeğine ne kadar uygun?

Seçimler üzerinden HKP'ye laf söyleyen biri, sanki çok büyük başarıları varmış gibi konuştu ve ben de rakamlarla başarılarının bizim ne üstümüzde, ne altımızda olmadığını ortaya koydum. Eşitsiz koşullarda yarışmamıza rağmen (SİP'in basın gücü) biz SİP'in gerisinde değiliz, bu noktadan bize vurman komedidir dedim. Yoksa HKP, SİP'den daha üstündür gibi bir iddia yok niceliksel olarak.



Sen de kronik yalancılık var anlaşılan. Ben seçimler üzerinden HKP'ye laf söylemişim güya. Sen yok siz hiçsiniz, yok bugüne kadar bir şey yapamadınız bırakın biz yapalım gibi laflar söyleyip örgütleri eleştirdiğin için bende bugüne kadar ne yaptınız, şimdi neler yapabiliyorsunuz, eylemleriniz ne kadar kitlesel, sosyalist cumhuriyet mücadelesini ne kadar topluma yayabildiniz dedim. Bu duydukların zoruna gidince konuyu seçimlere getirdin önce benzer oy alıyoruz dedin sonra da çıktın istatistik verip kendini tatmin ettin. Yani konuyu seçimlere getirip bunun üzerinden karşılaştırma yapmaya çalışan sensin. Şimdi birde çıkmış utanmadan arkadaş seçimler üzerinden laf attı ona karşılık verdim demişsin.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 15:55


SİP diye bir parti de yok. Parti fanatizmi bu adamları da iflah olmaz bir hale getirmiş.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 16.01.2015- 16:40


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Saat 8'de gelmek kıyafet balosuna gelmekmiş...



Saat 8'de alanda olmak değil, saat 8'de gelip dün geceden beri oradan bekleyen insanlara, insanlara laf söylemektir saçma olan. Ayrıca o videonun saat kaçta çekildiğini de söyleyeyim, saat 13:00'de. Yani şu Barbaros Caddesi'nin boş kalan yerlerinden polisin sızarak kitleyi dağıttıktan sonra. HKP'liler orada 7 saattir gelip gidiyordu zaten, siz ise diğerleri ile caddenin üst tarafında takılıyordunuz "büyük askercil dehalar" olarak :) Eee çok biliyorsanız önde dursaydınız ya paşalar? O kadar arkadaşı toplayabildik kusura bakmayın, bir dahakine daha organize olacağız ne diyelim, gözüne sokmak için :D

Çarşı içinde direnseniz ne olacak ki? Çarşı ara sokak, asıl yol ise Barbaros ve sahil yolu. Taksim'e gidiş için direnerek ilerleyeceksen bir geri geliş durağın olmalı değil mi? Çarşı'da dağıtıldığında hangi ara sokağa geçecektin? İstediğin kadar yürekli çarpışmış ol, taktik yanlış bir kere. Ayrıca Halkevleri ve Kolektif Balıkçı çarşısının orada barikat kurmuştu, kime masal anlatıyorsun? EHP'liler geldi bir defa aşağı doğru, onlar da müdahaleye denk geldi ve dağıldı. Onlardan hemen önce de bizi dağıldık ve tekrar toplanmamız da o videoda o kadar oldu. Ama hepsine rağmen, HKP 1 Mayıs'da 15 kişiydi demek, öncelikle sabah bizimle olan CHP'liler, sonra orada sabahın köründe gelen Çarşı üyeleri tarafından rahatlıkla yalanlanır. Bence bu konuda ısrar etme, ayıptır yahu :)

He he geldiniz, siz ara sokaktan polisi geçirin, sonra da direndik deyin. Ehehehehe :d Geçen sene de çok iyi direnmişti SİP, aa pardon ondan bir sene önce Kadıköy'deydi değil mi :)

TKP nasıl iddialı değildi yahu! Sarıgül gibi mafyanın önde gidenine karşı partinin en kıdemli üyesini aday gösterdiniz İstanbul'da. Ankara'da Mahsur Yavaş faşosuna karşı ittifaka gittiniz. Sonuçta birinde 7000 küsür, öbüründe 1500 oyu zor aldınız. Bu başarısızlığı da ancak böyle "biz iddialı değildik ki" diye bertaraf edebileceğini sanırsın. Hatay'a bakalım, orada da rezil oldunuz. CHP adayı fark attı iddialı olduğunuz yerlerde. Keza ÖDP'nin iddialı olduğu Hopa'da AKP kazandı. Yani nereden tutsan elinde kalıyor, bir tek işte MKP'lilerin kazandığı Ovacık var, orada da emeğiniz logo koymaktan başka bir şey değil.

Gelelim 1 Mayıs meselesine, HKP'nin izinli/yasaklı 1 Mayıslarda 15-20 kişi olduğunu söylemek tek kelime ile saçmalıktır. Bu saçmalığa da kolaylıkla HKP 1 Mayıs yazarak fotoğraflarla görebilirsin. Parça parça kaldığımız 2013 1 Mayıs'ında (ki onda da yolda giderken köprüyü kaldırdılar) bile kitleseldik. Ha şu saçmalığa da düşmedim ama sen kendine kendine böyle bir kafaya girdin anlamadım. Bizim aldığımız oy ile eylemlerdeki kitle sayımız bir değil. Bunun yetersizliği bizim nitelik olarak daha kötü olduğumuzu göstermez sizden(zaten kitlesel yetersizliğimizi ortaya koyan biziz). Ama doğru ya, size göre herşey kafa sayısı ile ölçülüyor :d

Mahir ve Deniz'in aşırmacılık yaptığı konudan kastım ise Mihri Belli'den ayrılırken ortaya koyduğu düşünceleri kendi düşünceleri gibi ortaya koymalarıdır. Halkın Kurtuluş sözü konusunda hala teyite ihtiyacım var, kesin konuşmadım. Merak etme biz Devrimci Yolcular gibi ortayolcu değiliz, hatamızı da gizlemeyiz. Böyle bir ihtiyacımız yok :)

El cevap: Gerçek TKP tekrardan kurulacaktır derleniş ile.

Son olarak, zekana hayran kaldım. Tıpkı Kemalistler gibisin, biz Mustafa Kemal'e burjuva devrimcisi derken kabarıyorlar :) Bir kişinin tabakasını söylemenin neresi saygısızlık? Ah pardon, küçük burjuva tabakaları Mustafa Kemal MDD yaparak kaldırdı değil mi :/ Yahu daha devrim aşamaları ve kesintisiz devrimden bir habersiniz. Hatta geçen gün bir arkadaşım söyledi, çaycıya işçi demiş adı lazım olmayan SİP'li bir arkadaş :d size ne içiriyorlar o örgütlerde arkadaş ben anlamıyorum ki? Yani o yüzden bu konuda tartışmam bile. Marksist-Leninistler arasında küçük burjuva takipçi yok diyorsan, avukatlara, doktorlara, askerlere işçi diyorsundur ki bu komedinin daniskası olur :D

Bak dediğine çok ufak bir örnek vereyim, sen şimdi küçük burjuva üretim yordamı ile yaşayan Lenin'e, bilimsel sosyalist ideolojiyi benimsedi ve sınıfsız toplum için mücadele ettiğinden proleterya sosyalisti diyorsun. Ama Lenin hala avukat, yani küçük burjuva? Dikkat et, sınıfsal karakterinden bahsediyorum, savunduğu düşünceden değil! Üretim yordamındaki rolü değişti mi? Hatta avukatlığı da bıraktı, partinin çalışması için görev aldı. Yani işçi sınıfının tarzında bir üretim yordamı içinde değil. Olmaya vakti de yok zaten. Geçimini buradan sağlamamış hiçbir zaman, bir kaç gönüllü çalışma dışında. Aynı şey doktor olan Che içinde geçerli. Yani hareket etmiyorum, beyin emek-gücü ile kol emek-gücü arasındaki farkı da senden daha iyi kavradığıma eminim. Yazık ya, teorik bir cenaze duruyor önümüzde. Sırf sosyeteliğinden kaldıramıyoruz. Bunu ibret belgesi olarak saklayacağım, gerçekten.

Denizler ve Mahirlere dair örneği de geliştirmeye gerek yok sanırım şu açıklamadan sonra. Daha da bu konuda cevap etmeyecem yazdıklarına, zaten şurada rezaletini kanıtladın. Allah rahmet eylesin ne diyem. Din ve İP konusundaki tartışmalarda da gerekli rezaletleri gösterip beni susturmanı dilerim. Malum işim gücüm var, çalışmam gerek :)




Askeri deha sizsiniz tabi 5-10 kişi getirip, 5-10 dakikada   dağılıp dağılıp yürüyüş yapmak gerçekten deha ürünü. :)

Sen o gün Taksim'e çıkılacağını falan zannediyordun herhalde çıkmış Çarşı'da dursan ne olacak asıl yol Barbaros demişsin. O gün yapılan direnişin amacı AKP faşizmine boyun eğilmediğinin gösterilmesiydi. Halkevci ve Kollektifçi arkadaşlar da ellerinden geldiğince boyun eğilmeyeceğini gösterdi. Ayrıca Kollektif ve Halkevciler Çarşı'nın hemen girişindeydi yani içeride balıkçıların orada uzakta falan değillerdi. Diğer taraftan Kollektif ve Halkevini askeri beceriksizlikle itham ediyorsun ama onlar sizden çok daha militanca ve uzun bir şekilde direndi. 10-15 kişiyle Taksim'e yürüyeceğim kafasında ki dehaya onlar erişememiş tabi. Bir de çıkmış 15 kişi olmamız CHP'liler ve Çarşı'lılar tarafından yalanlanır demişsin. Kim neyin yalanlamasını yapacak? Orada yüz kişiydin de ben sana iftira mı atıyorum? Gözümle görmüşüm hala hikaye peşindesin.

FKF ve TKP'nin sergilediği direnişin başarısı dost, düşman herkes tarafından kabul edildi. Aşağıya kadar yaklaştık, polisi önemli ölçüde geri püskürttük ama ne sizden ne ''CHP'li gençlerden'' takviye alamadık. Biz aşağıya yaklaştığımız da sizde orada bir direniş örgütleseydiniz de polisi daha da geriye götürseydik.

Sen TKP, ÖDP falan büyükşehirler de belediye seçimlerine kazanacaklarını düşünüyorlar diye giriyorlar zannediyorsun galiba. Belediye seçimleri kitlelere kendini tanıtmak (özellikle seçim dönemleri insanlar siyasetle çok içli dışlı olduğu için bu dönem yürüttüğün çalışmalar gerçekten karşılığını görüyor), bende varım diyebilmek, insan örgütlemek, mücadele cephesini genişletmek için bir araç. İstanbul'da o dönem çevremde konuştuğum insanlardan da bunun karşılık bulduğunu gördüm. Hatay'a gelirsek TKP Hatay'da daha önce hiç alamadığı oy oranlarını elde etti ve en önemlisi de insan örgütledi, mücadele cephesini genişletti, bende varım dedi. Önemli olan bunlardır. Kazanmak insanların zihnini dönüştürmek zor olduğu için o kadar kolay değil. Ancak arkanda bıraktığın birikim belki bir sonrakinde kazanmanı sağlar.

Ben oy oranına önem vermiyorum yada niteliği kafa sayısıyla belirlemiyorum. Ancak kitleselleşmek, başarılı bir yayıncılık ağı oluşturmak da eğer çizgini bozmadan bunları yaptıysan senin başarının somuta yansımasıdır. Sen beğen beğenme sosyalizm mücadelesini ülke genelinde en güçlü şekilde örgütleyenler TKP ve ÖDP. Bu iki partiden TKP'nin çizgisinde sizin gibi sağ sapma falan yok. ÖDP'nin geçmişte yaptığı gibi liberalizm esinlenmesi de yok. Dolayısıyla sapma olmadan sağlanan başarılı örgütlenme takdir edilmeli. ÖDP'de DEV-YOL geleneğinin egemen konuma gelmesiyle düzgün bir çizgide ilerlemeye başladı. Onları da takdir ediyorum. Sense hem bu örgütleri küçümsüyorsun, ne yapabildiniz, başarısızsınız deyip duruyorsun ama senin başarısızlığın yüzüne vurulunca da tepki göstermeye başlıyorsun. Kusura bakma ama kendini aşırı yukarıda görürsen ne olduğunu yüzüne vururlar.

Ben küçük burjuva tabakaları Mustafa Kemal MDD yaparak kaldırdı falan demedim uydurmalarına devam ediyorsun. Benim dediğim Türkiye burjuva demokratik devrimini yaşamıştır, temel sınıflar ortaya çıkmıştır, bu demokratik devrim önemli bir aydınlanma birikimi yaratmıştır ve bu birikimi sahiplenerek ve işçi sınıfına dayanarak bir sosyalist devrim yapılabilir. Yani sosyalist devrimin objektif şartları mevcuttur diyorum. Kesintisiz(sürekli) devrimi çarpıtan, proleteryaya güvenmeyen, sermaye arasında uzlaşmaz çelişkiler aramaya çalışan sizsiniz. Ben tek ilerici sınıfı işçi sınıfı olarak görüyorum ve Türkiye'yi tam bağımsızlığına kavuşturacak olanı da, emperyalizmi def edecek olanı da sosyalizme doğru sürekli ilerleyişi başlatacak olanı da proleterya olarak görüyorum.

Senin küçük burjuva tanımının Marksizm ile hiçbir alakası yok. Doktor olmak, avukat olmak, mühendis olmak, öğretmen olmak kısacası hizmet sektöründe çalışmak yada beyaz yakalı olmak kimseyi küçük burjuva yapmaz. Belirleyici olan yöneten-yönetilen ilişkisidir. Eğer maaşlı bir çalışan ve en önemlisi yönetilen konumundaysan işçisindir. Yok sistemle bütünleşmiş, yöneten konumdaysan ise burjuvasındır. Bu gerçekliği dikkate almadan yok doktorsa küçük burjuvadır, avukatsa küçük burjuvadır gibi düşünceler kapitalizmin yaşadığı dönüşümler ve bunun getirdiği sonuçları kavrayamamaktır.

Asıl senin Mahir'i ve Deniz'i küçük burjuva olarak aşağılaman ibretlik. Sosyalist olma tanımın da sakat, bir sınıfa nasıl ait olunacağını tanımlaman da sakat. Sen git Kıvılcımlı ezberlerini tekrarlamaya devam et.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 19.01.2015- 11:38


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

SİP diye bir parti de yok. Parti fanatizmi bu adamları da iflah olmaz bir hale getirmiş.



SİP diye bir parti artık yok, çünkü ikiye bölündü. Daha güzel bir adı var "SİP"in aramızda: Yeni Sahte TKP (Sahte TKP ise bugünkü Ürün (TKP 1920) çevresidir). Türkiye Komünist Partisi adı, birleşik, derlenmiş, tek ve proleterya hareketinin en iyi önderlerinin içinde yer aldığı partinin adı olmalıdır. Türkiye Komünist Partisi adını hak etmediği halde almak, asıl dargrupçuluk ve grup şovenizmidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 19.01.2015- 11:45


Senin gerçek TKP dediğin ne oluyor?



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6]   7   8   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 31 Mart seçim sonucu yorumları... melnur 2 198 13.04.2024- 01:17
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3401 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör Laiklik Üzerine... melnur 16 9464 02.06.2021- 11:41
Konu Klasör Çıkış: Laiklik ayhan 2 4102 13.12.2018- 09:16
Konu Klasör Gericilik, laiklik ve bir not melnur 0 3484 03.01.2017- 21:02
Etiketler   SFde,   ibretlik,   laiklik,   yorumları.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS