SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   4   5   6   [7]   8   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 19.01.2015- 11:51


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Seçim konusundaki rezalete rakamlarla konuşarak örnek vereyim. Öyle kolay "yüzde bilmem kaç oy aldık" demek.

HKP - 26.381
TKP - 11.835

Genel Meclis oyları:
TKP: 51.155
ÖDP: 59.842


HKP'yi TKP ile kıyaslamak, HKP'nin TKP'nin önünde olduğunu söylemek fanatik birinin bile savunamayacağı saçmalıktır. Eline bir veri almışsın, herkesi geçiyoruz, en büyük biziz demişsin. Hiç mi mitinglere gitmedin? Orada hiç mi TKP kitlesi görmedin?




Benim kastım bu mudur sence? Tabii ki HKP'nin kitlece SİP'den daha az? Ancak dediğimiz gibi "devrimcilikte 1 büyüktür 100'den", SİP 1 Mayıs'a birilerini getiriyor bir şekilde ama o nitelik olarak kaliteyi işaret etmiyor. "Tatava yapma bas geç" yağmuruna karşı ayakta duramayabiliyor o 1 Mayıs'da alanları dolduran kitle.

Ve bu yaz da o geriz patladı, orayı tartışmayı bile gereksiz görüyorum. Bugün için konuşursak, KP ve HTKP'nin kitlesindeki insanların ne kadarı bilimli, bilinçli? Ne kadarı parti programını benimsemiş, özümsemiş? Programları Türkiye gerçeğine ne kadar uygun?

Seçimler üzerinden HKP'ye laf söyleyen biri, sanki çok büyük başarıları varmış gibi konuştu ve ben de rakamlarla başarılarının bizim ne üstümüzde, ne altımızda olmadığını ortaya koydum. Eşitsiz koşullarda yarışmamıza rağmen (SİP'in basın gücü) biz SİP'in gerisinde değiliz, bu noktadan bize vurman komedidir dedim. Yoksa HKP, SİP'den daha üstündür gibi bir iddia yok niceliksel olarak.



Sen de kronik yalancılık var anlaşılan. Ben seçimler üzerinden HKP'ye laf söylemişim güya. Sen yok siz hiçsiniz, yok bugüne kadar bir şey yapamadınız bırakın biz yapalım gibi laflar söyleyip örgütleri eleştirdiğin için bende bugüne kadar ne yaptınız, şimdi neler yapabiliyorsunuz, eylemleriniz ne kadar kitlesel, sosyalist cumhuriyet mücadelesini ne kadar topluma yayabildiniz dedim. Bu duydukların zoruna gidince konuyu seçimlere getirdin önce benzer oy alıyoruz dedin sonra da çıktın istatistik verip kendini tatmin ettin. Yani konuyu seçimlere getirip bunun üzerinden karşılaştırma yapmaya çalışan sensin. Şimdi birde çıkmış utanmadan arkadaş seçimler üzerinden laf attı ona karşılık verdim demişsin.



Asıl sende kronik okuduğunu anlamama ve işine geldiği gibi anlama var. Ben orada geri kalan sol hiçbir iş yapamadı mı demişim? Hayır, din konusunda alınan tavrın sonucu başarısızlık olmuştur dedim, tekrar koyamayacağım yazıyı uğraşıp, çünkü koysam bile "aa evet doğrusu buymuş" diyecek kadar dürüstlük göstereceğini sanmıyorum. Bu duyduklarım da zoruma gitmedi, düzgünce anlattım neler yaptığımızı. Kitlesel yetersizliğimizi de kabul ettim. Sen asıl "siz 10-15 kişisiniz" gibi bir saçma laf ettin. Ayrıca seçimler üzerinden laf attı da demedim, "siz ne yaptınız, siz 10-15 kişisiniz, yok hükmündesiniz" şeklindeki saçma yorumuna bu istatistikle cevap verdim. Dolayısıyla dediklerimi çarpıtıyorsun. Zamanında Marks, Engels için de düşmanları böyle zırvalarla kendilerini haklı çıkarmaya çalışmıştı. Sonuç ne oldu? Çerçöp gibi kaldırımdan aşağı itelenip süpürüldüler.

Senin sorunun da budur. Ha şunu da biliyorum ki, FKF'yi güden HTKP'lilerin hepsi böyle olumsuz düşünmüyor HKP hakkında. En başta da Erkan Baş olmak üzere. TÜYAP'da görüştük. Kıvılcımlı konusunda "ne yapmış ki ya o" gibi saçma bir cümle etmeyi bırak, yeterince araştıramadığı için daha fazla yardım istemekte ve tüm kitapları basmadığımız için eleştirmekte. Bunun da sebeplerini açıkladım kendisine.

Yani sen önce Kıvılcımlı'yı oku, sonra konuş. Biraz kafana yerli teori girsin, şu toprakların kokusu dolsun ciğerine. Biraz üniversiteden çıkıp mahallelere, iş yerlerine, pazara, hastanelere, bankalara git. Ondan sonra tartışırız belki.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.01.2015- 22:34


Daha önce yazdığım yazı teknik bir sorunla uçup gitti. Yeniden yazmak da zor geliyor. Şunu söylemek istiyorum, toplumun dinci gericilikle kuşatılmış olması, çözümün Muhammed'in devrimci, dinin ise sömürüye olanak vermediği ve benzeri yorumlarda olduğunu göstermez. Sol din üzerinden siyaset yapmaz ve yapmamalı. Gerici burjuvazinin tuzağına düşer ve tam da istedikleri noktaya gelmiş oluruz. Bu tür siyasetlerle toplumun önce aydınlatılacağı ve sonra sosyalizme yönlendirileceği tavrı tam bir idealizmdir. Tıpkı işçi sınıfı ve emekçi halkın bilinçlendirilerek tarihsel çıkarlarının farkına varacağı ve sonra devrime yönlendirileceği stratejileri gibi. Bu yaklaşım da idealizmin kendisidir.

Yapılması gereken halkı siyasete çekmek ve ona gerçek sorunları üzerinden yaklaşmaktır. Devrimci stratejiyi yitirmeden ve siyasal devrim perspektifini asla ötelemeden sınıfla, emekçi halkla bağ kurmaya çalışmak olmalıdır. Bunun da bir reçetesi yoktur. Hem öğretmeyi ve hem de ondan öğrenmeyi önemseyerek aradaki açıyı da olabildiğince daraltmaya çalışılarak yapılmalıdır. Bunun başkada bir yolu olduğunu düşünmüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 20.01.2015- 06:46


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Seçim konusundaki rezalete rakamlarla konuşarak örnek vereyim. Öyle kolay "yüzde bilmem kaç oy aldık" demek.

HKP - 26.381
TKP - 11.835

Genel Meclis oyları:
TKP: 51.155
ÖDP: 59.842


HKP'yi TKP ile kıyaslamak, HKP'nin TKP'nin önünde olduğunu söylemek fanatik birinin bile savunamayacağı saçmalıktır. Eline bir veri almışsın, herkesi geçiyoruz, en büyük biziz demişsin. Hiç mi mitinglere gitmedin? Orada hiç mi TKP kitlesi görmedin?




Benim kastım bu mudur sence? Tabii ki HKP'nin kitlece SİP'den daha az? Ancak dediğimiz gibi "devrimcilikte 1 büyüktür 100'den", SİP 1 Mayıs'a birilerini getiriyor bir şekilde ama o nitelik olarak kaliteyi işaret etmiyor. "Tatava yapma bas geç" yağmuruna karşı ayakta duramayabiliyor o 1 Mayıs'da alanları dolduran kitle.

Ve bu yaz da o geriz patladı, orayı tartışmayı bile gereksiz görüyorum. Bugün için konuşursak, KP ve HTKP'nin kitlesindeki insanların ne kadarı bilimli, bilinçli? Ne kadarı parti programını benimsemiş, özümsemiş? Programları Türkiye gerçeğine ne kadar uygun?

Seçimler üzerinden HKP'ye laf söyleyen biri, sanki çok büyük başarıları varmış gibi konuştu ve ben de rakamlarla başarılarının bizim ne üstümüzde, ne altımızda olmadığını ortaya koydum. Eşitsiz koşullarda yarışmamıza rağmen (SİP'in basın gücü) biz SİP'in gerisinde değiliz, bu noktadan bize vurman komedidir dedim. Yoksa HKP, SİP'den daha üstündür gibi bir iddia yok niceliksel olarak.



Sen de kronik yalancılık var anlaşılan. Ben seçimler üzerinden HKP'ye laf söylemişim güya. Sen yok siz hiçsiniz, yok bugüne kadar bir şey yapamadınız bırakın biz yapalım gibi laflar söyleyip örgütleri eleştirdiğin için bende bugüne kadar ne yaptınız, şimdi neler yapabiliyorsunuz, eylemleriniz ne kadar kitlesel, sosyalist cumhuriyet mücadelesini ne kadar topluma yayabildiniz dedim. Bu duydukların zoruna gidince konuyu seçimlere getirdin önce benzer oy alıyoruz dedin sonra da çıktın istatistik verip kendini tatmin ettin. Yani konuyu seçimlere getirip bunun üzerinden karşılaştırma yapmaya çalışan sensin. Şimdi birde çıkmış utanmadan arkadaş seçimler üzerinden laf attı ona karşılık verdim demişsin.



Asıl sende kronik okuduğunu anlamama ve işine geldiği gibi anlama var. Ben orada geri kalan sol hiçbir iş yapamadı mı demişim? Hayır, din konusunda alınan tavrın sonucu başarısızlık olmuştur dedim, tekrar koyamayacağım yazıyı uğraşıp, çünkü koysam bile "aa evet doğrusu buymuş" diyecek kadar dürüstlük göstereceğini sanmıyorum. Bu duyduklarım da zoruma gitmedi, düzgünce anlattım neler yaptığımızı. Kitlesel yetersizliğimizi de kabul ettim. Sen asıl "siz 10-15 kişisiniz" gibi bir saçma laf ettin. Ayrıca seçimler üzerinden laf attı da demedim, "siz ne yaptınız, siz 10-15 kişisiniz, yok hükmündesiniz" şeklindeki saçma yorumuna bu istatistikle cevap verdim. Dolayısıyla dediklerimi çarpıtıyorsun. Zamanında Marks, Engels için de düşmanları böyle zırvalarla kendilerini haklı çıkarmaya çalışmıştı. Sonuç ne oldu? Çerçöp gibi kaldırımdan aşağı itelenip süpürüldüler.

Senin sorunun da budur. Ha şunu da biliyorum ki, FKF'yi güden HTKP'lilerin hepsi böyle olumsuz düşünmüyor HKP hakkında. En başta da Erkan Baş olmak üzere. TÜYAP'da görüştük. Kıvılcımlı konusunda "ne yapmış ki ya o" gibi saçma bir cümle etmeyi bırak, yeterince araştıramadığı için daha fazla yardım istemekte ve tüm kitapları basmadığımız için eleştirmekte. Bunun da sebeplerini açıkladım kendisine.

Yani sen önce Kıvılcımlı'yı oku, sonra konuş. Biraz kafana yerli teori girsin, şu toprakların kokusu dolsun ciğerine. Biraz üniversiteden çıkıp mahallelere, iş yerlerine, pazara, hastanelere, bankalara git. Ondan sonra tartışırız belki.



İlk paragrafınla beni haklı çıkardığın için teşekkür ederim. Çünkü bir önceki yazında arkadaş bana seçimler üzerinden sataştı ona cevap verdim, o yüzden konuyu seçimlere getirdim demiştin ama şimdi konuyu kendin seçimlere bağladığını itiraf ettin. Diğer taraftan solu aşağılamanı yok aslında ben din konusunda başarısızsınız dedim diye çevirmen gerçekten içler acısı. Her yazısında BHH'ye sataşıp küçümseyen sensin, BHH orta çağcı gericilerle, laiklik karşıtı tefeci bezirganlarla müttefiklik yapıyor diyen sensin, paramparça haliniz var diye bir yazı yazan sensin(kaldı ki orada din üzerinden değil genel bir ifade var ama çeviriyorsun) sonra çıkmış dediklerimi çarpıtıyorsun deyip Marx ve Engels'den örnekler veriyorsun. :)

Ayrıca ben Kıvılcımlı hakkında ''ne yapmış ki ya o'' diye bir cümle kurmadım. Sen Kıvılcımlı ve HKP hakkında eleştiri yapılmasını düşmanlık olarak algılıyorsun. Çünkü lider kültçü bir geleneğiniz var.

Son paragrafın da lider kültçü bir kişiliğin yansıması. Kafana yerli teori girsin demişsin senin zihniyetin de yerli teori bir tek Kıvılcımlı zaten. Kıvılcımlı'dan başka yerli teorisyen yok. Doğan Avcıoğlu diye biri var tanır mısın? Hani ciltler dolusu araştırmaları olan. Ama sen onu beğenmezsin liderin eleştirmişti demi? Sen önce tek teorisyeni, araştırmacıyı Kıvılcımlı zannetmeyi bırak. Lider tapınmacılığını bırak.

Bu arada ben 24 saatimi üniversitede geçirmiyorum. Senin tahmin ettiğinden fazla toplumun içinde geziyorum. Ancak senin yaptığın gibi topluma kuyrukçuluk yapıp ideolojimden taviz vermiyorum.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 20.01.2015- 06:47 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 20.01.2015- 09:58


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

İlk paragrafınla beni haklı çıkardığın için ...



He kardeş he öyledir. Tek tek dönüp cümleleri yazıyorum.

" Şimdi sana seçimlerde çalışma yapmadan SİP'i, ÖDP'yi belediye seçimlerinde geçtik desek, onu da AKP ile HKP'yi karıştırmışlardır diye reddedersin :) Olsun, sıkıntı değil."

Burada seçimlerde o kadar çalışmaya rağmen BHH'nin iki başının HKP'nin gerisinde kaldığını söylemişim, yani tek cümle. O da seçimlerdeki bir duruma yönelik değil, senin düz mantık yürüttüğüne dair bir örnek için. Tıpkı Türkiye'deki sınıf ve tabakaları sayarken yaptığın gibi. Sen buna karşı cevap vermediğini, sataşmadığını iddia ediyorsun değil mi (eğer ki bu gerçeklik zoruna gitmeseydi bu konuya girmezdin)? Lakin bakalım neler demişsin?

"Bende sorayım sana sizin Türkiye genelinde öyle veya böyle kazandığınız herhangi bir belediye var mı? Yada herhangi bir belediye seçimlerinde yüzde onlara yaklaşan bir oy oranını herhangi bir ilçede elde edebildiniz mi? Üye sayınıza, şehir örgütlenmelerinize falan hiç girmeyeceğim. Dolayısıyla yıllardır mücadele veren, Sosyalist Cumhuriyet şiarını en kitlesel hale getirmiş partilerle komik kıyaslamalar yapmayı bırak."

Ben de bu konudaki "sataşmana", başarısızlık imana cevap vermişim, onları alıntılamaya gerek yok sanırım. İstatistiksel olarak sadece parti adını tanıtmayı amaçlayan HKP ile SİP-ÖDP arasındaki seçim başarısı farkı istatistik olarak ortadadır. Sen "biz seçimlerde başarısız olduk, Sarıgül-Yavaş ikilisine karşı alternatif olamadık, Gezi'yi temsil edemedik" diyeceğine, özeleştiri yapacağına, bize saldırıyorsun. Yansıtma psikolojisi içine giriyorsun.

Dolayısıyla ben konuyu direkt seçimlerden açmadım, sadece onun üzerinden düz mantık yürüteceğini yazmışım değil mi? Soruların da cevabı sana göre belli, "biz sizden üstünüz" imasıdır, ben de sizin bizden tek farkınızın basın gücünüz olduğunu söyledim. Kitlesel gücümüzün de yeterli olmadığını belirttim. Bunun dışında SİP ile HKP arasında güç olarak farkın olmadığını belirttim. Burada bu olguları ortaya koymama rağmen teorideki ve pratikteki çöplüğünüzü ortaya koyduğum için olduğun yerde dönmeye devam ediyorsun. Sıkıntı yok, dönebilirsin, varacağın yer tekrardan başladığın yer olacaktır :d

Gelelim lider kültçülüğüne, bunu bana başka gruptaki bir insan söylese doğru dürüst cevap veririm. Lakin Marks, Engels, Lenin ile Erkan Baş'ı yan yana koyacak kadar lider fetişizmi yapan bir hareketin yığın örgütünde örgütlü biri bana bunu söylerse "hadi oradan" derim kusura bakma. HKP'de lider kültü değil, prensip bükülmezliği vardır. İşte sizde olmayan o olduğu için, olsa olsa bu konuda zırvalayıp durursun. Şimdi namusluluk beklemiyorum, yine çarpıtacaksın ama Kıvılcımlı'ya açık açık "o ne yapmış ki ya?" şeklinde küçümseyici, eleştiri amacı bile taşımayan bir saçmalama ürettin. Üretmedim deme, sürekli yazılarını alıp alıp koymaktan bıktım. İşimiz gücümüz var.

Doğan Avcıoğlu'na ayrı bir paragraf açmayı önemli buluyorum. Ancak onu, bize dair "Kemalist" iddiasında bulunduğun ve saçmaladığın paragrafa cevabımda oraya koyacağım. Onu da yazacağım birazdan.

Sınıfları tanımlamandan belli ki Türkiye'nin sınıf ve tabaka ilişkilerini bilmiyorsun. Bu da gezsen de bunları anlayamayacağın anlamına gelir. Ancak biz ambarlardan, fabrikalardan, sanayi sitelerinden, atölyelerden, iş yerlerinden geçen bir hareketiz, o yüzden kimin gezip kimin gezmediğini, gezse de kimin ne anlayıp anlamadığını (tanrı buyruğu ile değil tabii ki) biliriz, çözümleriz. Kuyrukçuluk arıyorsan da 1 Mayıs 2013'e bakacaksın arkadaş. Çünkü İşçi sınıfının dövüştüğü gün, Kadıköy'e "dert anlatmaya" çekip giden biz değildik.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 20.01.2015- 10:58


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Askeri deha sizsiniz tabi 5-10 kişi getirip, 5-10 dakikada...
[/size]



"Tanrı" kimseyi saçmalamak zorunda bırakmasın. Bak arkadaşım, Bilal'e anlatır gibi tekrar anlatıyorum. Senin teşrif ettiği saatlerde HKP yüzlerce kişiyle orada direniyordu. Şahidi de yine orada yüzlerce kişi olan CHP'liler ve Çarşı'dan arkadaşlardır. Yani siz ortalarda yokken, biz vardık ve iki kez ricat edip geri döndük. Senin gördüğün ya da gösterdiğin grup ise öğlen saatlerine doğru Barbaros'un ön tarafına gelebilen gruptur ve senin söylediğin kadar az sayıda değildir. Çarşı ve Abbasağa tarafında kalan olan ve söylediğin gruplarla dövüşen yine bir sürü arkadaş vardır. Yine Şişli tarafında yüzlerce arkadaş vardır. Senin gözünle gördüğün ile olgu bir değil, üstelik gördüğünü de küçültüyor, önemsizleştiriyorsun.

Ve tekrar ediyorum, senin militanca direniyor dediğin ekipler yanlış yolda durmuştur. Senin itiraf ettiğin gibi "O gün yapılan direnişin amacı AKP faşizmine boyun eğilmediğinin gösterilmesiydi" yani sadece olduğu yerde durmaktı. Ancak diğer insanların isteği, doğru ya da yanlış, yeterli güce ulaşıp olabildiğince ilerlemekti. İstiklal'de, Harbiye'de olduğu gibi. Daha önce bu yapıldı, doğru taktik ve istekle yine yapılırdı. Abluka da burada engel oldu, gelmek isteyen bir sürü insan gelemedi.

Lakin sizin böyle bir isteğiniz tabii ki olamaz, çünkü siz Taksim-Gezi isyanı patladığında "lanet olsun! ne güzel Nazım'da çay içerek devrimcilik yapıyorduk! 1 Mayıs 2013'de milleti maceracı olarak ilan ettik, şimdi nasıl bu lafımızı yiyeceğiz" dediniz. Ve bu sebeple de çatırt diye ortadan ikiye bölündünüz. 1 Mayıs 2014'de boş bırakılan ara sokaktan dolayı ilçe merkezinizin önünde paket oldunuz. Haydi bunları da yazın bay polis püskürtücüler (!) İlçe merkezinizin önünde dağıldıktan sonra pılıpırtı toplayıp Abbasağa tarafına çekildiniz. Erkan Baş bile oradaydı, neyin kafasındasın sen?

Saat 15:00 civarında tüm hareketler Abbasağa'nın oraya çekildi ve oradan dağıldı. Akşam olduğuna polis yolu açtı. Çünkü "çok güçlü haşmetli örgüt" efendiler direnişe son verdi. Şişli kolu ise direnişe devam etti. Okmeydanına çekilene kadar direniş sürdü o akşam. SİP vardı da orada biz mi göremedik yoksa? Ben bilmiyorum, değerlendirme yapamam.

Seçim konusunu az önceki mesajımda belirttim. SİP, ÖDP ve Halkevleri (sanırım EHP de) söz konusu birikimi elde etmek için değil (asıl bunu amaçlayan bizdik), sağcı-mafya adaylara karşı en kıdemli, en tanınmış adaylarını koyarak çalışma yaptılar. Televizyon programlarından gazete köşelerine kadar her yerde koştular. Kendilerini olduğundan büyük göstermek için her türlü dev aynasını kullandılar. Ha onlardan daha çok yırtınıp yine bir halt elde edemeyen HDP vardı. Hepsi de başarısızdır bu mafyalar karşısında, gerçeklik budur. Sanki bunlar yaşanmamış gibi olayı küçültemezsin, yemezler.

Yine başka bir olgu saptırmasına girmişsin. SİP'in çizgisinde sağ sapma yokmuş(!) O zaman neden ikiye ayrıldınız diye sorarlar. ÖDP çizgisinde de liberallik yokmuş(!), onlara da Ufuk Uras'dan kalma programı neden hala taşıyorsunuz diye sorarlar. CHP gittikçe sağa kayarken, liberal, emperyalizm uşağı, hatta faşistlerle işbirliği yaparken, SİP ve ÖDP orayı dolduramamışken sen bana "biz başarısız değiliz" diyorsun. Bu iki hareket de yenilgi sonucu BHH'de birleşmek zorunda kalmıştır. Yenilgi sadece AKP'ye karşı değil, CHP'nin sağa kayışına karşı da yenilgidir. SODEV'li oportünistlere karşı yenilgidir. Taksim-Gezi'de sokağa dökülen milyonları örgütleyememe beceriksizliğidir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde boykot kararını uygulayan milyonlarca insanı örgütleyememe beceriksizliğidir. Sen ise buna karşı "HKP ne yaptı" diyorsun. Bunun cevabı bu değil, başarısızlığı kabul edip, bundan sonra şunu yapacağız demektir. Asıl başarısızlığı yüzüne vurulunca yansıtma yapan sizsiniz. Dikkat edersen ki, ben SİP ve ÖDP'nin gücünü küçümsemek yerine, onların iddia ettiği güce karşılık ne kadar yetersiz olduklarını ortaya koyuyorum. SİP ve ÖDP, ellerinde Türkiye'nin en çok takip edilen sitelerine sahipler. KP ve HTKP diye ayrım olmasına rağmen ileri, sol ve birgün'ün okunma sayısı, bir çok gazetenin önünde. Artı, bu örgütlerin yurtdışı lobilerinden deli gibi akan paralar var (12 eylülde mülteci olarak göç eden). HKP'nin ise böyle bir gücü yok. Bunun yerine yaptığı çok net 3 iş var: 1- sendikal mücadele, örgütlenme ve direniş. Birleşik Kamu-İş ve Nakliyat sektöründe örgütlenme 2- Yurtsever insanların dilinden anlamak, onların arzularını aktarmak 3- parlemento dışı muhalefeti yüklenme, kamu oyunu etkileme, bunu yaparken özgün teorisini, prensiplerini koruma. HKP bunlarda gücü oranında başarılıdır. Diğer konularda yapılan eleştirilerde de olanaksızlığın sonucunu belirttim. Ha tabii burada konu bağcıyı dövmek olduğu için kabul etmeni beklemiyorum.

Gelelim SİP'in açıkça programında yazdığı konuyu demediğini iddia etmene. Valla Hikmet Kıvılcımlı Mihri Belli'ye aynı şeyi yazdığında Mihri Belli "tık diyememiştir" ama sen Mihri Belli kadar namuslu değilsindir :) Burjuva demokratik devrim demek, milli demorkatik devrim demektir zaten :d burjuva=milli demektir. aksini iddia eden, teori bilmiyor demektir ayrıca. ve SİP, mustafa kemal'in sosyal devrim yaptığını iddia ediyor. Yani küçük burjuva tabakaları ortadan kaldırdığını, artık çelişkinin proleterya-burjuva arasında kaldığını söylüyor. Kocaman bir saçmalık. Türkiye'de küçük burjuva tabaklar, köylülük, esnaflık, aydınlık, askerlik, tefeci-bezirganlık hala durmaktadır. Mustafa Kemal, sadece bunların bazılarını yedekleyerek, bazılarının elinden iktidarı almıştır. Yaptığı politik bir devrimdir. Ancak sosyal devrimi tamamlamamıştır. Ayrıca kesintisiz devrim ile sürekli devrim arasında fark vardır, biz SİP'e troçkist derdik de inanmazlardı. Kesintisiz Devrim Lenin'in teorisi, Sürekli devrim ise Troçki'nin teorisidir. İkisi birbirinden ayrıdır. Birisi en zayıf halka teorisini kabul eder, öbürü ise bunu reddeder. Ve ne hikmet, Troçkistler de tıpkı sizin gibi proleteryaya güvenmemek ile itham eder kesintisiz devrimi savunanları. DİP ile anlaşmanıza şaşmamalı bu konuda :)

Oy oy, sen Marksizm-Leninizm'den bir habersin arkadaş. Sizin çaycıyı işçi olarak saymanıza şaşmamalı :) Sınıfların ve tabakaların ayrımı yöneten-yönetilen ilişkisi değil, üretim ilişkisinde oynadığı roldür. Bir insan fikir emekgücünü kullanabilir, kol emekgücünü de kullanabilir. Ancak aynı şekilde üretim araçlarına sahipse, o işçi olamaz. Ya da fikir emekgücünü patrona para karşılığı satıyorsa işçidir, doktor,avukat vs... emekgücünü patrona satmazlar. Satanları vardır, onların da adı işçi olabilir. Beyaz yakalılık ise tamamen İK ağzı ile konuşmaktır, bir "beyaz yakalı" olarak bunu söylüyorum ve mafyalardan gelme bu adı reddediyorum. Dediğim gibi turist sol olduğunuz için gördüğünüz herşeye atlıyorsunuz. Siz yakında x,y,z kuşağı da dersiniz :)

Deniz ve Mahir de küçük burjuvadır. Öğrencidir, üretimde rolleri yoktur. Hatta aydın adayıdır. Mezun olduklarında hukukçu, mühendis olacaklardı. Sömürü olarak üstlerde yer almayacaklardı. Ancak bu onların işçi sınıfı davasına inanmasını, onun yanında çıkar bulmasını engellemez. Lakin ben öğrenciyken, ben de küçük burjuvaydım. Bu ayıp bir tabir değil, yazıktır. Böyle zırvalayarak komik duruma düşme arkadaş :)




Bu ileti en son tarihselmaddeci tarafından 20.01.2015- 10:59 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 20.01.2015- 13:47


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

İlk paragrafınla beni haklı çıkardığın için ...



He kardeş he öyledir. Tek tek dönüp cümleleri yazıyorum.

" Şimdi sana seçimlerde çalışma yapmadan SİP'i, ÖDP'yi belediye seçimlerinde geçtik desek, onu da AKP ile HKP'yi karıştırmışlardır diye reddedersin :) Olsun, sıkıntı değil."

Burada seçimlerde o kadar çalışmaya rağmen BHH'nin iki başının HKP'nin gerisinde kaldığını söylemişim, yani tek cümle. O da seçimlerdeki bir duruma yönelik değil, senin düz mantık yürüttüğüne dair bir örnek için. Tıpkı Türkiye'deki sınıf ve tabakaları sayarken yaptığın gibi. Sen buna karşı cevap vermediğini, sataşmadığını iddia ediyorsun değil mi (eğer ki bu gerçeklik zoruna gitmeseydi bu konuya girmezdin)? Lakin bakalım neler demişsin?

"Bende sorayım sana sizin Türkiye genelinde öyle veya böyle kazandığınız herhangi bir belediye var mı? Yada herhangi bir belediye seçimlerinde yüzde onlara yaklaşan bir oy oranını herhangi bir ilçede elde edebildiniz mi? Üye sayınıza, şehir örgütlenmelerinize falan hiç girmeyeceğim. Dolayısıyla yıllardır mücadele veren, Sosyalist Cumhuriyet şiarını en kitlesel hale getirmiş partilerle komik kıyaslamalar yapmayı bırak."

Ben de bu konudaki "sataşmana", başarısızlık imana cevap vermişim, onları alıntılamaya gerek yok sanırım. İstatistiksel olarak sadece parti adını tanıtmayı amaçlayan HKP ile SİP-ÖDP arasındaki seçim başarısı farkı istatistik olarak ortadadır. Sen "biz seçimlerde başarısız olduk, Sarıgül-Yavaş ikilisine karşı alternatif olamadık, Gezi'yi temsil edemedik" diyeceğine, özeleştiri yapacağına, bize saldırıyorsun. Yansıtma psikolojisi içine giriyorsun.

Dolayısıyla ben konuyu direkt seçimlerden açmadım, sadece onun üzerinden düz mantık yürüteceğini yazmışım değil mi? Soruların da cevabı sana göre belli, "biz sizden üstünüz" imasıdır, ben de sizin bizden tek farkınızın basın gücünüz olduğunu söyledim. Kitlesel gücümüzün de yeterli olmadığını belirttim. Bunun dışında SİP ile HKP arasında güç olarak farkın olmadığını belirttim. Burada bu olguları ortaya koymama rağmen teorideki ve pratikteki çöplüğünüzü ortaya koyduğum için olduğun yerde dönmeye devam ediyorsun. Sıkıntı yok, dönebilirsin, varacağın yer tekrardan başladığın yer olacaktır :d

Gelelim lider kültçülüğüne, bunu bana başka gruptaki bir insan söylese doğru dürüst cevap veririm. Lakin Marks, Engels, Lenin ile Erkan Baş'ı yan yana koyacak kadar lider fetişizmi yapan bir hareketin yığın örgütünde örgütlü biri bana bunu söylerse "hadi oradan" derim kusura bakma. HKP'de lider kültü değil, prensip bükülmezliği vardır. İşte sizde olmayan o olduğu için, olsa olsa bu konuda zırvalayıp durursun. Şimdi namusluluk beklemiyorum, yine çarpıtacaksın ama Kıvılcımlı'ya açık açık "o ne yapmış ki ya?" şeklinde küçümseyici, eleştiri amacı bile taşımayan bir saçmalama ürettin. Üretmedim deme, sürekli yazılarını alıp alıp koymaktan bıktım. İşimiz gücümüz var.

Doğan Avcıoğlu'na ayrı bir paragraf açmayı önemli buluyorum. Ancak onu, bize dair "Kemalist" iddiasında bulunduğun ve saçmaladığın paragrafa cevabımda oraya koyacağım. Onu da yazacağım birazdan.

Sınıfları tanımlamandan belli ki Türkiye'nin sınıf ve tabaka ilişkilerini bilmiyorsun. Bu da gezsen de bunları anlayamayacağın anlamına gelir. Ancak biz ambarlardan, fabrikalardan, sanayi sitelerinden, atölyelerden, iş yerlerinden geçen bir hareketiz, o yüzden kimin gezip kimin gezmediğini, gezse de kimin ne anlayıp anlamadığını (tanrı buyruğu ile değil tabii ki) biliriz, çözümleriz. Kuyrukçuluk arıyorsan da 1 Mayıs 2013'e bakacaksın arkadaş. Çünkü İşçi sınıfının dövüştüğü gün, Kadıköy'e "dert anlatmaya" çekip giden biz değildik.



Hala seçimle ilgili yazdıklarınla hem beni haklı çıkartmaya devam ediyorsun ama bir yandan da kendini haklı göstermek için olayları başka türlü göstermeye çalışmaya devam ediyorsun. Sen umut'a ne demiştin? ''Arkadaş seçim üzerinden sataştı ben de ona karşılık verdim.'' Peki seçim üzerinden sataşan kim? Konuyu seçimlere getiren kim? Yazından da ortaya çıkıyor ki sensin. Sen konuyu seçimlere getirince ben tabi ki karşılık vereceğim onu sataşma veya ne olarak algılıyorsan algıla beni ilgilendirmez, zaten burada karşılık vermediğimi iddia eden de yok. Ancak zeytin yağı gibi su yüzeyine çıkıp ben konuyu oralara bağlamışım gibi davranırsan sende bir alışkanlık halinde bulunan yalanlarına devam etmiş olursun.

Önce diyorsun ki aramızda tek fark basın gücü başka bir fark yok. Sonra çıkmış evet kitlesel olarak siz daha güçlüsünüz diyorsun(sanki sosyalizm mücadelesini kitleselleştirmek önemsiz bir şeymiş gibi, bunun kimin daha güçlü ve etkili olduğuna, kimin daha reel hayata uygun politika ürettiğine, kimin kitleleri daha yoğun bir şekilde kapsayacak akıllıca politika yürüttüğüne delillerden biri gösterilemeyecekmiş gibi söylüyorsun bunu da). Sonra yok yok aslında aynı güçteyiz diyorsun. Aynı anda bu kadar çelişen cümle kurmak sana özgü herhalde. Bu arada bütün farkı basın gücüne bağlıyorsun ama basın gücü noktasında yetersizsen oda senin beceriksizliğin. Örgütlenme açısından gerisin, kitlesellik açısından gerisin, yayıncılık bakımından gerisin sonra çıkmış yok aynı güçteyiz diyorsun. Sen kendi kendini tatmin etmeye devam et.

Marx, Engels ve Lenin ile Erkan Baş yan yana koyuluyormuş. :)   Dedim ya yalancılık senin alışkanlığın. Marx, Engels ve Lenin ile yan yana koyulma durumu arıyorsan önce kendi partine bak. O meşhur Marx, Engels, Lenin ve Kıvılcımlı'nın yan yana olduğu resmi bilmeyen yok. Ancak böyle bir duruma rağmen utanmadan birilerini hem de hiç bir olguya dayanmadan yalan yanlış ithamlarla suçluyorsun.

Kıvılcımlı hakkında dediklerimi çarpıtıp, kullanılan kelimeyi içinde bulunduğu cümlenin bağlamından koparmaya çalışıyorsun. Sen solu aşağılayıp yok siz hiçsiniz, yok ne başarabildiniz bugüne kadar denediğiniz yöntemlerle deyince ben de siz ne başarabildiniz, bugüne kadar neredeydiniz, ''dini siyasete alet etmekten ceza alan'' lideriniz devrimin sübjektif koşullarını yaratmıştı da haberimiz yoktu mu dedim. Sen bu dediklerimi basitleştirip, cümleyi bağlamından kopartıp Kıvılcımlı hakkında ''ne yaptı ki o'' dedin diyorsun. Benim yazdığım bağlamda Kıvılcımlı'yı eleştirmek başka bir şey senin bütünlüğünden kopartıp tek başına sunduğun şekilde ''ne yaptı ki o'' demek başka bir şey.

1 Mayıs 2013'ün nedenlerini TKP yetkilileri defalarca açıkladı. Sana burada uzun uzun anlatmaya niyetim yok merak ediyorsan gidip bakarsın. Ancak doğru düzgün kitleselliği olmayan, örgütlülüğü olmayan hareketlerin sataşma bahanesi yapmak için Kadıköy 1 Mayıs'ına sürekli gönderme yapması beni güldürüyor. Karalamak için adamlar dediğim tutarlı mı, neden böyle bir şey yapılmış diye hiç sorgulamıyor, rastgele karalıyor. O çok itham ettiğin ''Sevrci sol'' da, siz de bu konuda aynısınız.   Aynı soytarıca tavır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 20.01.2015- 14:56


Alıntı Çizelgesi: tarihselmaddeci yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Askeri deha sizsiniz tabi 5-10 kişi getirip, 5-10 dakikada...
[/size]



"Tanrı" kimseyi saçmalamak zorunda bırakmasın. Bak arkadaşım, Bilal'e anlatır gibi tekrar anlatıyorum. Senin teşrif ettiği saatlerde HKP yüzlerce kişiyle orada direniyordu. Şahidi de yine orada yüzlerce kişi olan CHP'liler ve Çarşı'dan arkadaşlardır. Yani siz ortalarda yokken, biz vardık ve iki kez ricat edip geri döndük. Senin gördüğün ya da gösterdiğin grup ise öğlen saatlerine doğru Barbaros'un ön tarafına gelebilen gruptur ve senin söylediğin kadar az sayıda değildir. Çarşı ve Abbasağa tarafında kalan olan ve söylediğin gruplarla dövüşen yine bir sürü arkadaş vardır. Yine Şişli tarafında yüzlerce arkadaş vardır. Senin gözünle gördüğün ile olgu bir değil, üstelik gördüğünü de küçültüyor, önemsizleştiriyorsun.

Ve tekrar ediyorum, senin militanca direniyor dediğin ekipler yanlış yolda durmuştur. Senin itiraf ettiğin gibi "O gün yapılan direnişin amacı AKP faşizmine boyun eğilmediğinin gösterilmesiydi" yani sadece olduğu yerde durmaktı. Ancak diğer insanların isteği, doğru ya da yanlış, yeterli güce ulaşıp olabildiğince ilerlemekti. İstiklal'de, Harbiye'de olduğu gibi. Daha önce bu yapıldı, doğru taktik ve istekle yine yapılırdı. Abluka da burada engel oldu, gelmek isteyen bir sürü insan gelemedi.

Lakin sizin böyle bir isteğiniz tabii ki olamaz, çünkü siz Taksim-Gezi isyanı patladığında "lanet olsun! ne güzel Nazım'da çay içerek devrimcilik yapıyorduk! 1 Mayıs 2013'de milleti maceracı olarak ilan ettik, şimdi nasıl bu lafımızı yiyeceğiz" dediniz. Ve bu sebeple de çatırt diye ortadan ikiye bölündünüz. 1 Mayıs 2014'de boş bırakılan ara sokaktan dolayı ilçe merkezinizin önünde paket oldunuz. Haydi bunları da yazın bay polis püskürtücüler (!) İlçe merkezinizin önünde dağıldıktan sonra pılıpırtı toplayıp Abbasağa tarafına çekildiniz. Erkan Baş bile oradaydı, neyin kafasındasın sen?

Saat 15:00 civarında tüm hareketler Abbasağa'nın oraya çekildi ve oradan dağıldı. Akşam olduğuna polis yolu açtı. Çünkü "çok güçlü haşmetli örgüt" efendiler direnişe son verdi. Şişli kolu ise direnişe devam etti. Okmeydanına çekilene kadar direniş sürdü o akşam. SİP vardı da orada biz mi göremedik yoksa? Ben bilmiyorum, değerlendirme yapamam.

Seçim konusunu az önceki mesajımda belirttim. SİP, ÖDP ve Halkevleri (sanırım EHP de) söz konusu birikimi elde etmek için değil (asıl bunu amaçlayan bizdik), sağcı-mafya adaylara karşı en kıdemli, en tanınmış adaylarını koyarak çalışma yaptılar. Televizyon programlarından gazete köşelerine kadar her yerde koştular. Kendilerini olduğundan büyük göstermek için her türlü dev aynasını kullandılar. Ha onlardan daha çok yırtınıp yine bir halt elde edemeyen HDP vardı. Hepsi de başarısızdır bu mafyalar karşısında, gerçeklik budur. Sanki bunlar yaşanmamış gibi olayı küçültemezsin, yemezler.

Yine başka bir olgu saptırmasına girmişsin. SİP'in çizgisinde sağ sapma yokmuş(!) O zaman neden ikiye ayrıldınız diye sorarlar. ÖDP çizgisinde de liberallik yokmuş(!), onlara da Ufuk Uras'dan kalma programı neden hala taşıyorsunuz diye sorarlar. CHP gittikçe sağa kayarken, liberal, emperyalizm uşağı, hatta faşistlerle işbirliği yaparken, SİP ve ÖDP orayı dolduramamışken sen bana "biz başarısız değiliz" diyorsun. Bu iki hareket de yenilgi sonucu BHH'de birleşmek zorunda kalmıştır. Yenilgi sadece AKP'ye karşı değil, CHP'nin sağa kayışına karşı da yenilgidir. SODEV'li oportünistlere karşı yenilgidir. Taksim-Gezi'de sokağa dökülen milyonları örgütleyememe beceriksizliğidir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde boykot kararını uygulayan milyonlarca insanı örgütleyememe beceriksizliğidir. Sen ise buna karşı "HKP ne yaptı" diyorsun. Bunun cevabı bu değil, başarısızlığı kabul edip, bundan sonra şunu yapacağız demektir. Asıl başarısızlığı yüzüne vurulunca yansıtma yapan sizsiniz. Dikkat edersen ki, ben SİP ve ÖDP'nin gücünü küçümsemek yerine, onların iddia ettiği güce karşılık ne kadar yetersiz olduklarını ortaya koyuyorum. SİP ve ÖDP, ellerinde Türkiye'nin en çok takip edilen sitelerine sahipler. KP ve HTKP diye ayrım olmasına rağmen ileri, sol ve birgün'ün okunma sayısı, bir çok gazetenin önünde. Artı, bu örgütlerin yurtdışı lobilerinden deli gibi akan paralar var (12 eylülde mülteci olarak göç eden). HKP'nin ise böyle bir gücü yok. Bunun yerine yaptığı çok net 3 iş var: 1- sendikal mücadele, örgütlenme ve direniş. Birleşik Kamu-İş ve Nakliyat sektöründe örgütlenme 2- Yurtsever insanların dilinden anlamak, onların arzularını aktarmak 3- parlemento dışı muhalefeti yüklenme, kamu oyunu etkileme, bunu yaparken özgün teorisini, prensiplerini koruma. HKP bunlarda gücü oranında başarılıdır. Diğer konularda yapılan eleştirilerde de olanaksızlığın sonucunu belirttim. Ha tabii burada konu bağcıyı dövmek olduğu için kabul etmeni beklemiyorum.

Gelelim SİP'in açıkça programında yazdığı konuyu demediğini iddia etmene. Valla Hikmet Kıvılcımlı Mihri Belli'ye aynı şeyi yazdığında Mihri Belli "tık diyememiştir" ama sen Mihri Belli kadar namuslu değilsindir :) Burjuva demokratik devrim demek, milli demorkatik devrim demektir zaten :d burjuva=milli demektir. aksini iddia eden, teori bilmiyor demektir ayrıca. ve SİP, mustafa kemal'in sosyal devrim yaptığını iddia ediyor. Yani küçük burjuva tabakaları ortadan kaldırdığını, artık çelişkinin proleterya-burjuva arasında kaldığını söylüyor. Kocaman bir saçmalık. Türkiye'de küçük burjuva tabaklar, köylülük, esnaflık, aydınlık, askerlik, tefeci-bezirganlık hala durmaktadır. Mustafa Kemal, sadece bunların bazılarını yedekleyerek, bazılarının elinden iktidarı almıştır. Yaptığı politik bir devrimdir. Ancak sosyal devrimi tamamlamamıştır. Ayrıca kesintisiz devrim ile sürekli devrim arasında fark vardır, biz SİP'e troçkist derdik de inanmazlardı. Kesintisiz Devrim Lenin'in teorisi, Sürekli devrim ise Troçki'nin teorisidir. İkisi birbirinden ayrıdır. Birisi en zayıf halka teorisini kabul eder, öbürü ise bunu reddeder. Ve ne hikmet, Troçkistler de tıpkı sizin gibi proleteryaya güvenmemek ile itham eder kesintisiz devrimi savunanları. DİP ile anlaşmanıza şaşmamalı bu konuda :)

Oy oy, sen Marksizm-Leninizm'den bir habersin arkadaş. Sizin çaycıyı işçi olarak saymanıza şaşmamalı :) Sınıfların ve tabakaların ayrımı yöneten-yönetilen ilişkisi değil, üretim ilişkisinde oynadığı roldür. Bir insan fikir emekgücünü kullanabilir, kol emekgücünü de kullanabilir. Ancak aynı şekilde üretim araçlarına sahipse, o işçi olamaz. Ya da fikir emekgücünü patrona para karşılığı satıyorsa işçidir, doktor,avukat vs... emekgücünü patrona satmazlar. Satanları vardır, onların da adı işçi olabilir. Beyaz yakalılık ise tamamen İK ağzı ile konuşmaktır, bir "beyaz yakalı" olarak bunu söylüyorum ve mafyalardan gelme bu adı reddediyorum. Dediğim gibi turist sol olduğunuz için gördüğünüz herşeye atlıyorsunuz. Siz yakında x,y,z kuşağı da dersiniz :)

Deniz ve Mahir de küçük burjuvadır. Öğrencidir, üretimde rolleri yoktur. Hatta aydın adayıdır. Mezun olduklarında hukukçu, mühendis olacaklardı. Sömürü olarak üstlerde yer almayacaklardı. Ancak bu onların işçi sınıfı davasına inanmasını, onun yanında çıkar bulmasını engellemez. Lakin ben öğrenciyken, ben de küçük burjuvaydım. Bu ayıp bir tabir değil, yazıktır. Böyle zırvalayarak komik duruma düşme arkadaş :)



Benim geldiğim saatlerde ''HKP yüzlerce kişiyle direniyormuş''. :)   Orada bulunmasam bu dediklerine bakıp sizi kitlesel, güçlü bir örgüt zannederim. Tekrar ediyorum ben sabah 8'ten beri oradaydım. Oradaki ''kitleselliğinizi'' gözlerimle gördüm. Senin yüzlerce kişiyle direniyorum dediğin oradaki CHP'liler, senin örgütlü kitlen falan değil. Kaldı ki CHP'lilerin çoğu kendi parti binaları önünde öyle duruyorlardı. Polis arada gaz atıyordu geri çekiliyorlardı, sonra yine aynı noktada duruyorlardı. Sizin yaptığınız yürüyüşlerin hepsi kendi 10-15 kişilik kitlenizle. Ha iddia ediyorsan yok biz aslında yüzlerce kişiyle yürüdük sen görmedin bana videosunu sunarsın. O kadar video çekmişsin 10-15 kişilik eylemlerini çekmişsin ama yüzlerce kişilik eylemini çekmemişsin. Ben de buna inanacağım öyle mi?

FKF ve onunla birlikte TKP'nin militan ve kitlesel direnişini herkes takdir etti. Bir tek sizin gibi fanatik körler takdir etmiyor. O da çok önemli değil. Bu kadar yüzlerce kişiyle direndik, yok şöyle askeri dehayız, yok böyle militanız iddiasındaysan aşağı doğru yaklaştığımız da sizde direndiğiniz ''yüzlerce kişiyle'' bir direniş örgütleseydiniz de bize destek olsaydınız. Yok sizin direniş sabah 7'de bitti herhalde. :)  

O gün sol örgütlerin bir çoğu gayet iyi bir şekilde hazırlanmıştı ve militanca bir şekilde direnildi. Karşında 50 bine yakın tüm imkanlarla donatılmış kolluk kuvvetleri var. Ne bekliyordun 50 bine yakın kolluk kuvvetlerinin aşılıp Taksim'e çıkılacağını mı? Gerçek anlamda kitleler sokağa dökülmeden bu başarılamaz. O gün de kitleler sokağa çıkmadı, senin yok çıkmak istiyorlardı ama başka nedenlerden vazgeçtiler açıklaman gerçekçi değil.

Seçimlerin amacını sana açıkladım. TKP, ÖDP vs seçimlere kazanacağım diye girmiyorlar. Seçimlere katılmanın ve bu bağlamda yürütülen çalışmaların amacı kendini kitlelere tanıtmak, bende varım diyebilmek, insan örgütlemek, mücadele cephesini genişletmek. Seçim dönemleri halkın siyasetle hiç bir zaman olmadığı kadar ilgili olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda da yapılan çalışmalar tanıtım ve örgütlenme bakımından gereken karşılığı buluyor. Bu açıdan baktığımız da tabi ki imkan dahilinde ''kanal kanal dolaşılacak'', en yoğun şekilde çalışmalar yapılacak. Bu yürütülen çalışmaları sırf oy oranına bakıp küçümsemek ancak sığ bir beyinin işi olur.

TKP'nin bölünme nedenlerinden haberin olmadığı belli. Bölünmenin sağ sapma ile herhangi bir ilgisi yok. Diğer taraftan bir biriyle çelişen cümleleri kurmaya devam ediyorsun. Önce TKP ve ÖDP kitleleri örgütlemekte başarısız olmuştur, BHH yenilginin ifadesidir diyorsun. Sonrasında çıkıp yenilgi kabul edilmeli, bundan sonra şunu yapacağız demeniz gerekir diyorsun. İnsanlar toplumu kapsayacak kanalların üretilmesinde bir eksiklik gördüğü için, solun toplumu daha etkin bir şekilde kapsaması, kitlelere muhalefetlerini yürütecekleri alan açılması, aydınlanma, laiklik, toplumculuk, antiemperyalizm temelinde bir cephe oluşturulması için BHH örgütlenmesi ortaya çıktı zaten. Yani senin dediğin çalışma yapılmış. Ancak sen bunu beğenmezsin, tek yaptığın sabah akşam eleştirmek. Peki karşılığında ne yapabiliyorsunuz?   Laf ebeliğinden başka bir şey yaptığınız yok. Gören de sizi çok güçlü bir muhalefet hareketine önderlik ediyor zannedecek.

Bak arkadaşım milli demokratik devrim ve burjuva demokratik devrimi aynı anlamda kullanmama nedenim MDD'nin isim olarak tamamen Mihri Belli'nin orjinalliğinden çıkan 60'lar da oluşturulan bir teori olması. Ben Mustafa Kemal'in yaptığı devrimi burjuva demokratik devrim olarak adlandırmayı tercih ediyorum çünkü dediğim gibi MDD lafı 1960'lar da geliştirilen bir şey ve solun bir kısmının devrim stratejisi. Ha nasıl olsa burjuva demokratik devrimle aynı muhtevayı barındırıyor ben Mustafa Kemal'in yaptığına da MDD derim veya başarısız MDD olarak adlandırırım diyorsan o senin tercihin. Ancak bir tek kendini bir şeyler biliyor zannetme. Şimdi bir yanlışına geleyim; burjuva demokratik devrim yaşandı diye küçük burjuva tabakalar tamamen ortadan kalkıp toplumda sadece proleterya ve burjuvazi kalmaz. Avrupa'da hala küçük burjuva tabakalar var. Mesela Fransa'da küçük burjuva ve orta burjuva üreticiler etkin bir şekilde var ve büyüklerle aralarında belli çelişmeler de var. Zaten bu yüzden 1960'lar da ileri demokratik devrim tezleri ortaya çıktı. Amaç proleteryayı küçük ve orta burjuva üreticilerle birleştirmek ve anti tekelci bir devrim gerçekleştirmekti(bu tezin doğruluğunu yanlışlığını tartışmıyorum bu arada). Şimdi senin mantığından yola çıksak Avrupa'da da burjuva demokratik devrim yaşanmadı veya tamamlanmadı.

Kesintisiz ve sürekli devrim konusuna gelirsek; sürekli ve kesintisiz devrim benzer anlamda kullanılır ve sürekli devrim Troçki'ye ait bir şey değildir. Troçki sürekli devrimi alıp çarpıtmıştır. Sürekli(kesintisiz devrim) Marx'ın kullandığı bir deyimdir. Senin uydurma çevirilerine, çarpıtma bilgilerine ihtiyacım yok. Zaten geçenlerde Çulhaoğlu bu konuya değinmişti aç oku arada Kıvılcımlı'dan başka şeyler okumak iyi gelir; http://www.solpaylasim.com/k3262-esitsiz-gelisme-surekli-devrim-metin-culhaoglu.html

Bu arada Mahir'in Troçkist olduğunu da senden öğrenme fırsatı buldum. Çünkü Mahir'de kesintisiz ve sürekli devrimi aynı anlamda kullanır. Tabii şimdi sen çıkar Mahir bir şey bilmiyordu falan dersin. :)  

Marksizm-Leninizm'den bir haber olan sensin. Sınıfların ayrımında tek kıstas üretim ilişkilerindeki yerleri olmaz. Yani senin iddia ettiğin gibi her çalışan emekçi sınıftan kabul edilmez(bu CEO'ların, şirketlerin tepesindeki bir çok kişinin işçi sayılması saçmalığını doğurur). Yöneten-yönetilen ilişkisi bu noktada belirleyici olur. Eğer bir birey maaşlı bir çalışan yani kafa emeğini satan bir konumda bulunsa bile eğer artık yönetici pozisyonundaysa, patronlarla birlikte iç içe geçmiştir ve o kişi emekçilerden kabul edilmez. Ancak yönetilen konumundaysa dolayısıyla güvencesi yoksa dolayısıyla hak ihlallerine maruz kalıyorsa ve daha bir çok şeye maruz kalıyorsa o emekçi sınıftandır. Ayrıca bir önceki yazın gibi yine genellemeye gidip(onda toptan küçük burjuva ilan etmiştin) doktor, avukat vs. emek gücünü parayla satmazlar gibi gerçeklikten kopuk bir iddiayı dillendirmişsin. Ancak neyse ki bu sefer biraz iyi davranıp belki satanlar vardır demişsin. Bu arada senin şu saçma sapan kullanılan dille ilgili iddiaların gerçekten komik. Neymiş beyaz yakalı demek elitlikmiş, parababalarının ağzı ile konuşmaktır vs. :)   Siz Kıvılcımlı'nın kullandığı kelimelerden başka bir şey kullanmamaya devam edin.

Mahir ve Deniz öğrenciliğin ötesine geçmişlerdir. Öğrenciliği bırakıp bir devrim hareketi oluşturmuşlardır. Sen kendilerini proleter sosyalist olarak tanımlayanları, bu uğurda ölenleri gidip küçük burjuva diye adlandırıp sırıtamazsın. O her yere astığınız Mahir ve Deniz resimlerinden utan. Sizin yaptığınız iki yüzlülüğü yapan yoktur.





Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 20.01.2015- 15:07 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tarihselmaddeci
[ tarihselmaddeci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.05.2014
İleti Sayısı: 581
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder

Web Adresi | Özel ileti Gönder

1 kere teşekkür edildi.
1 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: tarihselmaddeci
Cevap Tarihi: 20.01.2015- 15:10


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Hala seçimle ilgili yazdıklarınla hem beni haklı çıkartmaya devam ediyorsun ...



Eee haklıyım. Ben ilk sözü söylesem bile seçimler dolayısıyla sataşmada bulundun. Halbuki verdiğim örnek başka, senin verdiğin cevap (daha doğrusu cevabı belli sorular) bambaşka. Ben orada sizin seçim zamanında yaptığınız bir saçmalamayı aktarıyorum. Konuyu oradan sen seçim başarılarına bağladın. Sizin eski grubunuzdan (SİP) insanlar açık açık "insanlar AKP ile HKP'yi karıştırmıştır" dedi. Böyle bir gerzekliği yapanları eleştirmeni beklemiyorum, yazılanları küçülteceğini, önemsiz göstereceğini biliyordum. O yüzden şunu da söyledim,   burada uzun uzun şunu yaptık, bunu yaptık yazmaya gerek yok. Çünkü "Ayhan arkadaşın dediği gibi" diyen adam, ki Aydemir Güler olur kendisi, iyi biliyor kimin ne yaptığını.

Ayrıca yalan söyleme konusunda senin kadar usta olamam, alıntılarla koyuyorum ortaya herşeyi. Yazılanlar ortada. Yazılarda bir oynama var iddiasında bulunursan da senin komedin artık.

Bölünmüş iki SİP grubunun da bizden tek avantajı basın gücüydü. Bu da maddi güçten kaynaklı bir fark. Ancak kitlesel olarak biz yetersiz olduğumuzu belirtirken bunun sizde farklı olduğunu yazmadım, çünkü son süreçte HTKP bizden kat kat üstün değildir. FKF'yi konu ediniyorsan da o da yığın örgütüdür, bir grup ile karşılaştırılamaz, zaten geniş olması gerekir. Eğer mesele kitlelerin politika üretimi ile kapsanması ise HTKP gücünü böyle kazanmıyor. Kazansaydı, SİP ikiye bölünmezdi. Grup içindeki çürümenin ve kopuşmanın kaynağı da bunu gösteriyor zaten. SİP'in bir anda kitleselleşmesinde ürettiği politikaların payı azdır. Çoğunlukla çeşitli konularda güdüleme vardır. Tıpkı Halkevlerinin yığın örgütlenmesi gibi, parti programını kabul etme konusunda esnek yığınların günlük konularla ve ajitasyonla toplanması vardır. Eğer böyle olmasaydı, SİP'de görüş ayrılıkları bu kadar derin olmazdı. Teorik noktaya girmiyorum bile, küçük burjuva denmesini hareket olarak gören birinin aldığı teorik eğitim Marks'a, Engels'e, Lenin'e dayanmaz. İmkan yoktur buna. Okuduğunu anlamamıştır. Parti programını da geçen hafta eğitimde konu edindik, soyut, ne dendiği belirsiz bir sürü söz yığını SİP programı...

O fotoğrafı akşam Facebook'da bulup karşına koyarsam özür dileyecek misin benden :) Hatta başka bir örnek, Lenin ile Erkan Baş'ın hareketlerini yan yana koyan partilileriniz bile var.

Biz hak eden bir kişinin fotoğrafını koyuyoruz Türkiye'de, diyalektik materyalizmi modern çağ öncesi toplumun gidiş kanunları ile açıklayarak genişleten bir devrimci önder, onların yanında yer alabilir. Eğer emeği uluslararası Marksizm-Leninizmce de tanınsaydı, diğer insanların da bunu kabul edeceğini düşünüyoruz, tabii ki bir katkı sürecinden sonra. Ama Erkan Baş için aynı şeyi iddia edersen güleriz :) Bizim böyle bir benzetmeye ihtiyacımız yok, Kıvılcımlı zaten bunu yaptığı çalışmalarla hak etmiştir. Haketmediğini düşünüyorsan o da senin okumamandan dolayıdır.

Sevrci Sahte Sol ile 1 Mayıs konusunda benzeşmemiz imkansız, onların da arada sırada "alan fetişizmi" palavracılığı vardır (misal DSİP). Bu konudaki benzetme de soyut, zorlama olur. Bizim bu konudaki tavrımız nettir: Taksim Vatandır, Taksim Devrimdir!





Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 8 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   4   5   6   [7]   8   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 31 Mart seçim sonucu yorumları... melnur 2 215 13.04.2024- 01:17
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3405 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör Laiklik Üzerine... melnur 16 9487 02.06.2021- 11:41
Konu Klasör Çıkış: Laiklik ayhan 2 4111 13.12.2018- 09:16
Konu Klasör Gericilik, laiklik ve bir not melnur 0 3488 03.01.2017- 21:02
Etiketler   SFde,   ibretlik,   laiklik,   yorumları.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS