SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 12:21


Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Kaçak ve Alişan iki devrimcinin katliama uğradığı bir günde iki devrimciyi suçlamak ancak liboşların görevi haline gelir. İkiniz de bu forumda bu görevi üstlenmiş insanlarsınız. Yaptığınızı   Ender Helvacıoğlu'nun yaptığıyla aynı değil. Helvacıoğlu politik bir analiz yapıyor, sizler nefret kusuyorsunuz. Akit'in ve yandaş basının yaptığından   farkınız yok. Zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmayın. Ne olduğunuzu biliyoruz.

Çevir gazı yanmasın. Helvacıoğlu bal gibide bu eyleme methiyeler düzmenin çok yanlış olduğunu, eylemin ne devrime ne de sosyalist mücadeleye faydasının olmadığını   bilakis faşizmin ilerlemesinin önünü açtığını söylüyor. Daha fazlasınıda söylüyor ama tabiiki anlamak isteyene. Yazdıkça batıyorsun, bilgisizliğni netce gösteriyorsun. Neymiş bizden farklı olan analizi Helvacıoğlu'un açıklarmısın. Bu işler kopyale yapıştıra benzemez. Okuduğunu içerik olarak anlayacak bir birikime ihtiyaç var, o da sende yok ne yazıkki.




Bu ileti en son Alisan tarafından 02.04.2015- 12:32 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 15:40


Zor ama gerekli bir yazı-Doğan Ergün  

Salı gecesinden bu yana, zihnimin derinlerinde, arkalarda bir yerde, Perşembe günü yazmam gereken bu yazı var. Salıdan Perşembeye aynı cümleler kafamda dolanıyor. Kaçamayacağım bir zorluk olduğunun farkındayım ve ellerim klavyeye çok zor gidiyor. Yapacak bir şey yok...

Çağlayan Adliyesi'nde kolluk kuvvetlerinin gerçekleştirdiği katliamdan hemen önce Şafak Yayla'nın Berkin Elvan'ın babasıyla yaptığı telefon görüşmesi sırasında akan iki damla gözyaşımın soracağı bir hesap var AKP'den...

O gözyaşları ki, daha önce 1 Haziran 2013'ün gün doğumunda, en güzel fırça darbesini halkın attığı boğaz manzarasını seyrederken süzülmüştü.

Halkına güven, Türkiye'ye güven, umut, "haklıydık, haklıyız" hissi... O gözyaşlarında bunlar gizliydi.

Ya iki gün öncekiler?

14 yaşında, bir kuşluk vakti ekmek almaya giderken vurulan Berkin kardeşimizi elimizden alan bu karanlık, bu kahpe düzene öfke...

Dokuz metrekarelik odanın içindekilere gözlerini kırpmadan kurşun yağdıracağından emin olduğum bu karanlık düzenin adamlarına öfke...

Ve çaresizlik...

O öfke olmadan olmuyor, o duyguyu iliklerinize kadar hissetmeden olmuyor farkındayım...

Ama o kadar!

Ondan sonrası bilinç...

Çaresizliğe mahkum olmamak için bilinç...

Devrimci eylemin anlamına ulaşmak için bilinç...

Tek tek devrimci kişilere duyacağımız saygıyla, devrimci eylemi birbirinden ayırmak için bilinç...

Bu karanlık, bu kahpe düzenin nasıl yıkılacağını anlamak için bilinç...

31 Mart'ın ardından iki gün geçti ve gün muhasebe günü.

Her eylem şu sorulara yanıt üretmek zorunda:

Zorbalığını her gün bir kez daha kanıtlayan, gücünü en çok buradan alan bir rejimin, istediği gibi at oynatabileceği bir zeminde mi kavga edeceğiz?

Sosyalistler hangi zeminde güçlenecek, AKP'nin yıkılışına damga vuracak kuvveti nereden alacağız?

AKP düzeninin yıkılması için, halkın örgütlü gücüne ihtiyacımız var.

31 Mayıs'ı 1 Haziran'a bağlayan gece ortaya çıkmış o muazzam enerjinin ve umudun örgütlü kılınması gerekiyor.
Özgürlük ve aydınlanma isteyen milyonların bu ülkeye inanması, çareyi bu ülkenin topraklarında, onun devrimci birikiminde görmesi gerekiyor.

Emekçilerin siyaset sahnesine çıkabileceği araçlarımızı diriltmemiz ya da yaratmamız gerekiyor.

Ve bir eylem, bizi bunlara yakınlaştırıyorsa değer kazanıyor.

Devrimci eylem evet cesaret gerektirir.

Devrimci eylem evet yıkıcılıktır.

Ve fakat devrimci eylem, çare üreten, umudu büyüten ve bilinçle yoğrulmuş bir eylemdir.

Bugün Berkin'e ve ailesine daha büyük bir borcumuz var.

Bu kahpe düzeni yıkamadığımız her gün bu borç biraz daha artacak.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 17:41


FKF Genel Başkanı Erçin Fırat: Onlar Şafak'ın tırnağı olamaz

Fikir Kulüpleri Federasyonu Genel Başkanı Erçin Fırat, bugün Çağlayan'da yargısız infazla katledilen Şafak Yayla hakkında yazdı: “Berkin'i katledenler, Şafak'ın tırnağı olamaz.”

Resim Ekleme

(İleri Haber) Çağlayan'daki rehine eyleminde yargısız infazla katledilen iki eylemciden Şafak Yayla'yı İstanbul Üniversitesi'ndeki öğrencilik döneminden tanıyan Fikir Kulüpleri Federasyonu Genel Başkanı Erçin Fırat, Facebook hesabından şunları yazdı:

“Şafak'ı İstanbul Üniversitesi' nin bir döneminde mücadele etmiş herkes hatırlar. Bugüne kadar çok kez tartıştık, anlaşamadık, anlaştık, birlikte dövüştük, kızdık, barıştık...
Bugün anlaşamadıklarımızın günü değil. Yaptıklarını, yapamadıklarını eleştirmenin, tartışmanın günü değil.
Çünkü Berkin'in katilleri, onları koruyanlar, emri ben verdim diyenler, annemizi yuhalatanlar, Şafak'ın tırnağı olamaz.

Katillerden hesap sorulacak
Biz de sizi seviyoruz”



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 19:54


Çağlayan’da yargısız infaz gerçeği

Berkin’in katillerinin açıklanması talebiyle Berkin Elvan davasına bakan Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı rehin alarak eylem yapan DHKC militanlarının infaz edilerek katledildikleri gerçeği ortaya çıkan yeni bilgilerle bir kez daha görülüyor.

Resim Ekleme

Savcı Mehmet Emin Kiraz’ın öldüğü, DHKC militanları Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol’un infaz edildiği olayla ilgili ortaya çıkan bir bilgiye göre savcının odasında sadece 1 silah bulundu.

El Cezire'den Selahattin Günday'ın haberine göre, Savcı Kiraz'ın Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin 6. katındaki odasında 7.65'lik, "Fransız onlusu" diye tabir edilen silah bulundu.

Silah inceleme için Emniyet'e götürüldü. El Cezire'nin adliye kaynaklarından edindiği bilgiye göre odada tek silah bulundu. DHKC militanlarından sadece birinde silah olduğu öğrenildi.

Timtik: Polislerin açıklanması kabul edilmedi

31 Mart günü eylemcilerle yürütülen müzakereler sırasında adliyede bulunan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ebru Timtik ise, operasyonun birdenbire başlamadığını söyledi.

Savcının 21 şüpheli polisten 3'ünün öne çıktığını bu 3 polisin Berkin'i vuranlardan olabileceğini belirttiği, eylemcilerin de bu isimlerin canlı yayından açıklanmasını talep ettiği öğrenildi.

Habertürk'e açıklamalarda bulunan Timtik şöyle konuştu:

“Savcı Kiraz, eylemcilere dosyadan bilgiler aktardı. Emniyet Kriminal Bürosu, 21 şüpheli polisten 3'ünün öne çıktığını tespit etmiş. Savcı da bu 3 polisin Berkin'i vuranlar olabileceğini söylemiş. Eylemciler, bu 3 polisin kimliğinin canlı yayında açıklanmasını talep etti. Basın açıklaması sırasında baro başkanı, avukatlar ve emniyet müdürünün de bulunmasını istediler. Bu kabul görmedi.”

Halkın Hukuk Bürosu avukatı Özgür Yılmaz da şunları anlattı: "3 kişi oradaydık. 2 avukat arkadaşımız Şükriye Erden ve Ebru Timtik görüşmeleri yürüttü. İçeriyle savcının cep telefonuyla iletişim sağlanıyordu. Baro Başkanı Ümit Bey de görüştü. Büyük bir çabamız vardı. Bu sonucun doğmasını istemiyorduk. Son süre 15,36'yı durdurmak için avukat arkadaşlarımızın çok çabası oldu. İçeridekilere 'zaman verin' diye ricada bulunduk. 'Biraz daha bekleyin' dedik. Savcıyı öldürmeye niyetli olmadıklarını söylediler. 15.36 atlatıldıktan sonra makul bir noktaya getirilmeye çalışıldı. En sonunda 'Avukatlar olarak biz açıklama yapalım, yanımızda bir emniyet müdürü olsun' dedik. Kabul ettiler. Ama polis 'Siz açıklama yapın. Bizi karıştırmayın' dedi. Sonra ipler koptu. Bu son konuşmaydı. Bir kısmımızı eksi bire indirdiler. Bu arada telefonla konuşmalar devam ediyordu. Bomba sesi duyduk. 10 dakika sürdü. Eğer anlaşmaya varılsaydı kan dökülmeyeceğine inanıyordum."

Kızıl Bayrak



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 02.04.2015- 20:23


'Çağlayan operasyonu yargısız infaz mı?'

Resim Ekleme

CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün, Berkin Elvan'ın katillerinin açıklanması istemiyle dava savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınması ve ardından yapılan operasyonla iki eylemci ve savcı Kiraz'ın öldürülmesi olayının araştırılmasını talep etti.

CHP'li Aygün, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı'na verdiği dilekçede, Çağlayan Adliyesi'nde yaşanan olayın 'yargısız infaz' olduğuna dair ciddi şüphelerin bulunduğunu belirtti. Meclis'teki dört partiden 1'er milletvekilinden oluşacak bir heyetin Çağlayan Adliyesi'nde incelemelerde bulunmasını talep eden Aygün, olaya ilişkin bütün delillerin de araştırılması gerektiğini belirtti.

Tanıklar ve ses kayıtlarının dinlenmesini ve olayda arabuluculuk yapan kurumlarında araştırmalara dahil olmasını isteyen Aygün şu talepleri sıraladı:

"1. Elinde sadece 7.65 diye bilinen 1 adet tabanca bulunan örgüt üyelerinin bulunduğu odaya bayıltıcı gaz sıkmak gibi yöntemlerle müdahale edilip hiç kimsenin burnu kanamadan mesele çözülebilecek iken, bomba ve silah kullanılarak ikisi örgüt mensubu, biri savcı 3 insan öldürülmüştür.

2. Basında yayınlanan ses kayıtlarına göre, örgüt üyeleri marş söyleyip slogan atarken dışarıdan bomba ve silahlarla müdahale başlamıştır. Ses kayıtlarına göre, örgüt üyeleri yaralıyken ve savcı hala sağ iken şiddetli tarama devam etmiştir.

3. Olayda sadece odadaki 3 insanın ölmüş olması gerçeği, tek taraflı ateşli silah kullanıldığı ve yargısız infaz yapıldığı kuşkusunu güçlendirmiştir.

4. Savcıyı kurtarma odaklı bir müdahale değil, adeta odayı havaya uçurarak tüm delilleri karartma söz konusudur.

'OTOPSİ YARGISIZ İNFAZ SAVINI GÜÇLENDİRDİ'
5. Örgüt üyelerinin otopsisine giren avukat Günay Dağ'ın açıklamasına göre, öldürülen 2 kişinin baş, yüz, kol, gövde ve bacaklarında çok sayıda kurşun yarası tespit edilmiştir. Bu otopsi, yargısız infaz savını güçlendirmiştir.

6. Katledilen savcının korumalarının olaydan 10 gün evvel çekildiği iddia edilmiştir.

7. Savcının ölümüne yol açan kurşunların polislerin silahından çıktığı yönünde ciddi emareler vardır.

8. Çağlayan katliamını savcılık ve polis gibi kurumlar hükümete bağımlılıkları nedeniyle aydınlatamaz.

9. Bağımsız bir komisyon aracılığıyla inceleme yapmak zorunludur."

Birgün



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 03.04.2015- 10:50


Çağlayan eylemi ve tek doğru soru...
Onur Emre Yağan  


Çağlayan Adliyesi'nde iki genç devrimcinin gerçekleştirdiği eylem orasından burasından sorgulanır, dikkat çekici bir malumatfuruşlukla, üstelik henüz daha eylem esnasında yerilir, savcının ne kadar “iyi niyetli” olduğu anlatılır, MİT, “üst akıl” falan hesaba katılır, “Haziran çizgisine halel mi geldi”, “sosyalist hattımızda sapma mı var” diye endişe duyulur, “devrimci eylem nedir” tartışmasına meyledilebilir falan... kendi zayıflığımızla fakat gel gör ki internet ve sosyal medya gücüyle serbest atış dönemindeyiz.

Hatta değme devrimci geçinenler eylem hakkında yazarken, “şunu baştan belirteyim, bu tür eylemlere karşıyım” diye de benliğini bir güzel güvenceye alır...

Öte tarafta, eylemin tarzını benimsemediği, “hadi aynısını yapalım” demediği halde; AKP düzeninin adaletsizliğini, katliamcılığını, medyanın yalanlarını, haklı bir talebi olan insanların hemen “terörist” olarak yaftalanmasını sindiremeyen insan duyarlılığı, inandığı devrimci dava uğruna ölüme giden iki insanın fedakarlığına duyulan saygı çarpıtılır ve “böyle eylemler methedilemez, sınıf çizgimiz” bilmem ne diye ayar verilmeye çalışılır...

Bu eylem sonucunda AKP iktidarının eline siyasi koz geçtiği, iç güvenlik yasasını geçirmekte hızlanacağı, hukukçuların haklarına, toplumun özgürlüğüne saldırısını yoğunlaştıracağı vesaire de söylenir.

*****

Peki gerçekten öyle midir? Yani asıl meselemiz eylemin biçimi, arkasındaki “gizemli güç” ve sonuç varsayımları mıdır?

Örneğin, adliye eylemi yapılmasaydı AKP uzlaşmacı, demokrat ve atacağı adımlar için toplumsal onay arayan bir zemine mi kayacaktı? Daha mı yavaş davranacaktı, kendisine bir bahane yaratmayacak mıydı? Eylem toplumsal algıda müthiş bir değişim mi yarattı ve AKP karşıtları AKP'ci mi oldu? Hadi gerçeğe dönelim, AKP'nin bahaneye ihtiyaç duyduğunu da kim söyledi? Hadde hududa sığmayan faşist iktidar yeterince göze batmıyor mu?

Olasılıklar da tartışılabilir ancak ne bu tür eylemler ilk olarak yapılmakta ne de bu eylemler karşısında gösterilen akıldanelik ilk kez sergilenmektedir.

Çağlayan'da yaşanana benzer eylemlerin sosyalist mücadeledeki yeri ve karşılığı, sınıf mücadelesine katkısının tartışmalı olduğu, anlamının ve etkisinin hangi politik dönem ve koşullarda yapıldığına bağlı olarak değiştiği, çoğu zaman sosyalist hareketi gayrımeşru bir konuma düşürdüğü, kimi zamansa cesareti pekiştiren özellikler barındırdığı da bilinmektedir. Söylenebilecekler ve sonuçlar tahmin edilebilir durumdadır.

Ancak bununla birlikte, doğru (öncelikli) tartışma zemini ve devrimci sorular bu saydıklarımız da değildir.

Kimileri için en güzel tartışma “analiz yapıp, sırları ortaya çıkardığım”dır belki ama çıplak ve esas olana odaklanmak çoğu durumda hem politik olarak doğru yerde durmanıza ve hızlı harekete geçebilmenize yol açar, hem de vicdanlarda yıkım yaratmanıza engel olur.

*****

Öyleyse şöyle söylenebilir; adliye eyleminin biçimi ve sonuçları ne olursa olsun, öncesi ve sonrası dahi hesaba katıldığında ortada hâlâ tek gerçek (kalıcı) soru vardır ve karartılmasına izin verilmemelidir:

Berkin Elvan'ın katilleri neden açıklanmıyor, cezalandırılmıyor ve korunuyor?

Bugünün devrimci görevi “Narodnizm tehlikesi”ni keşfetmek değil, asıl olan sorunun unutturulmasına engel olacak, katilleri açığa çıkaracak bir devrimci iddiayı ve eylemi ortaya koymaktır.

İstikametini, asal olanı başa yazarak belirlemeyen herhangi bir analiz, toplumsal barışın neden sağlanamayacağını, AKP'nin neyi gizlediğini, ya da örneğin polisin savcıyı kurtarmak yerine neden infaz ettiğini anlayamaz. Gencecik iki insanın adaletsizliğe dikkat çekmek için yaşamını feda ettiğini, bizim üniversiteli yoldaşlarımızın Berkin'in, Şafak'ın, Bahtiyar'ın katilinin aynı iktidar, aynı zihniyet, aynı amaç olduğu saikiyle eyleme katıldığını göremez.

Analiz bir fasarya olarak kalır. Siyasetçi sadece komplo teorileri arasında debelenir...

Ve zaten üç kişi katledilmiş, burjuva basın “Berkin Elvan'a ihanet” manşetleriyle “haziran çizgisi”ni zayıflatmaya çalışırken, televizyonlarda boy gösteren gericiler Gezicileri terörist ilan ederken... Haziran olarak sokağa çıkıp “Berkin'in katillerini ortaya çıkarın”, “biz halkız siz teröristsiniz” diyebilmek... Saraylara savaş açıp kulübelere barışı getirecek kitleselliği örgütlemek, “devrimci demokrasinin marjinalliği”ni tartışmaktan çok daha doğru ve umut vericidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 07.04.2015- 11:17


Gündem Notları

Hem 12 Eylül faşizmin hem de 90’lardaki kontr-gerilla yapısının birikimi üzerine kurumsallaşan bir faşizmden söz ediyoruz. AKP, bunu mezhepçi temelde ve fiili tek adamlık rejimi altında derinleştiriyor, uçlarını sivriltiliyor.

Erdoğan-AKP iktidarının ülkeyi sürüklediği yer belli. İster 90’lar yeniden diyelim, ister 12 Eylül günlerine geri dönüş adını verelim yaşananlar ortada.

Aslında hem 12 Eylül faşizminin hem de 90’lardaki kontr-gerilla yapısının birikimi üzerine kurumsallaşan bir faşizmden söz ediyoruz. AKP, bunu mezhepçi temelde ve fiili   tek adamlık rejimi altında derinleştiriyor, uçlarını sivriltiliyor.

***

AKP ancak bu şekilde daralan iktidar alanını genişletebiliyor. Yönetemiyor, ancak zor ve baskıyla idare etmeye devam etmek istiyor.

Artık anayasayı fiilen askıya almış bir iktidardan söz ediyoruz. Parlamenter rejim bekleme odasındadır diyen bir CB tarafından yönetiliyor ülke.

Öte yandan da kriz dinamikleri büyüyor. Ekonomideki alt üst oluşun önüne geçilmesi pek kolay görünmüyor. Elektrik kesintisinin nedenini dahi bilemiyorlar. Yemen’e yönelik müdahale hevesiyle bölgesel çıkmazın içine biraz daha giriliyor. Toplumdaki öfke ve tepkiler ise her geçen gün büyüyor.

Tüm bunlar AKP içinde de çatlakları derinleştiriyor.

***

Sonuçta böylesi bir kriz ve kaos içerisindeki gelişmelerin seçimler öncesinde farklı biçimler alabileceği görülüyor. AKP, daha önceki seçimlerde yaşananlara benzer şekilde her tür gelişmeyi bu temelde provoke ederek, iç savaş psikolojisi içerisinde seçimlere girmeye çalışıyor.
Başka türlü iç konsolidasyonunu sağlaması de pek mümkün görünmüyor. Bu anlamda AKP’deki çatlaklar esas olarak seçim sonrasında, iktidar blokunun çatışmasının parçası olarak derinleşecektir.

AKP bu süreçte daha yoğun bir baskıyla birlikte, sınırsız bir güç kullanımı 31 Mart ve 1 Nisan’da yaşananlara da yaslanarak uygulamaya koyacaktır ki bugünden başlamıştır.

***

Tüm bu karmaşa içinde Çağlayan Adliyesi'nde Savcı ve iki devrimcinin öldürülmesiyle sonuçlanan eyleme ilişkin de pek çok değerlendirme yapılıyor.

Açık biçimde duran gerçekler dışında, ortaya atılan bilgiler ve sonuçlarından yola çıkılarak yürütülücek spekülasyonlar üzerinden konuşmak gereksiz.

Gerçek olan yargısız infazdır.

AKP, savcı ve iki devrimcinin ölümünden sorumludur.

Muhalefet.org



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 5 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Davutoğlu suçu DHKC'ye attı denizcan 1 3980 21.05.2015- 20:49
Konu Klasör İran ABD üssünü hedef aldı melnur 6 2099 08.01.2020- 08:57
Konu Klasör TKP, ‘Demokrasi İttifakı’ toplantılarına katılmama kararı aldı... melnur 1 1284 24.02.2022- 06:23
Konu Klasör HDP Grup Başkanvekili Oluç: “CHP’nin tezkerede aldığı tutum, hem iç hem dış politika açısından çok önemli” melnur 0 857 03.11.2021- 06:10
Konu Klasör Bakan olmak umut 0 2558 30.08.2015- 09:37
Etiketler   DHKC,   Berkin,   dosyasına,   bakan,   savcıyı,   rehin,   aldı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS