SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sosyalist ve komünist partileri kapatın gitsin!           (gösterim sayısı: 4.355)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 13.04.2015- 10:51


Sosyalist ve komünist partileri kapatın gitsin!- Kurtuluş Kılçer  


Seçimler yaklaşırken ve seçimlerde solun tavrı ne olmalı üzerine tartışmalar sürerken sosyalist ve komünist partilerin kapatılması gerektiğini de sonunda duymuş olduk.

Seçimlerde sosyalist hareketin tutumundan bağımsız yazıyorum. Bu konuda farklı görüş ve tutumlar olduğu açık.

Sosyalist hareketin, bugün seçim sat-ı mailinde, bir toplumsal seçenek haline gelememesi sorunu üzerinden, kapatılmasını önermek büyük bir gaf sayılmalı.

İşi ifrata vardırdılar sonunda. Sosyalist hareketin defterini dürmeye teşebbüs var ortada...

Ama gaf deyip geçilebilir mi?

Sosyalizmi, sosyalizmi temsil etme iddiasında bulunan hareketlere karşı bu tür fütursuzca sözlere yanıt verecek bir çift lafımız var çünkü.

Yağma yok, ne sosyalizm bugün öksüz, ne de sosyalizm utanılacak ve çaresiz bir durumda. Birileri kendi durumuna ve çaresizliğine çare üretme yoluna gitmişse, sosyalist harekete bulaşmadan kendi yoluna gitmeli... Kendi yoluna gidenlere bugüne kadar bir çift laf edilmemişse eğer, devrimci mücadeledeki sorumluluğumuzdan dolayıdır.

Yoksa, sözümüz olmadığından dolayı değil.

Sosyalist hareketin başka bölmeleri için bir şey diyemem. Ancak söz konusu TKP olunca şöyle bir durun!

Bugün TKP çizgisi, iki farklı çizgi olarak yoluna devam ediyorsa, bu fetret döneminin kalıcı olacağını kimse düşünmesin. Herkes gönlünü ferah tutsun. 1920’den bugün her türlü badireyi atlatan partili sol gelenek, yeni bir dönemin kapısını mutlaka açacaktır. Geçmişin birikimini bugünlere taşıyamayanlara, ezberlerinden kurtulamayanlara, yeni bir mücadele dönemini açamayanlara diyecek bir çift lafımız olacaksa, dünden bugüne yaptıklarımıza bakmalı. Bir de kendi yaptıklarına...

Kimsenin gölgesinde kalmadık. Tersine, sosyalizm bayrağının gölgesinde bu ülkenin gençlerini, emekçilerini, ilericilerini buluşturacak yeni bir dönem geliyor. Bunun göremeyenlere, bunun heyecanını duyamayanlara yapacak bir şeyimiz yok.

TKP’liler, kimseden “nasihat”, icazet ve talimat almaz. Bu böyle biline. Sosyalizmin bağımsız hattı, ülke topraklarında yeni bir mücadele dönemini başlatıyor. Bilmeyenlere sözümüz olsun!

Haziran Direnişi yeni bir zemindir. Haziran Türkiye’si için sosyalist hareketin önünde büyük bir gelecek var.

Kapitalizme karşı mücadele eğer eskidiyse, laiklik bugün savunulmayacaksa, emperyalizme karşı bağımsızlık değerini yitirdiyse, sömürüye karşı mücadele yerine kimlik siyaseti başa yazılacaksa, işçi sınıfının devrimci tarihsel misyonu üzerine bir tereddüt varsa, “yeni Türkiye”ye karşı “sosyalist cumhuriyet” bir ütopya sayılıyorsa vurun sosyalizme!

Sosyalist siyasetin bu ülkede en geri mevziisi akıl ve vicdandır. Bu bile büyük bir mevzidir.

Ancak bununla yetineceğimizi düşünen varsa, kapatın gitsin sosyalist ve komünist partileri!

Kimse kendi durumunu meşrulaştırmasın. Meşru olan doğru ve bilimsel olandır. Sosyalist hareketin makus talihini yenecek bir çıkışa inanmayanları tarihe havale ediyoruz.

Yağma yok sosyalizm var!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 13.04.2015- 10:55



Emriniz olur!
Osman Çutsay




Kuşkusuz HDP’nin meşruiyeti, AKP, CHP ve MHP’den daha az değildir. Hatta çok daha fazladır. Ama AKP, MHP ve CHP’nin, kadrolarıyla, sol için ciddi bir tasfiye tehdidi oluşturduğunu söyleyemeyiz. Çünkü bunların varlıkları, Türkiye’de sosyalist bir iktidar deneyiminin mümkün olduğunu savunan sosyalist solun faaliyet alanını ortadan kaldırmaz. Peki, ya HDP’deki “mülteciler”?

İş trajik boyutlar alıyor: Örneğin HDP çizgisinin yıllardır izlediği bir politikanın (“Hey yenik solcular, takılın peşimize, size de üç-beş neyse bir şeyler veririz, hem bu yaşadığınız etkisizlikten daha iyidir, ama bize tabi olacaksınız, biz ne dersek o!”) son dönem ürünü olarak, birilerinin baklayı ağzından çıkardığına tanık olduk. Üstelik bunu önceki gün Türkiye devrimci hareketinde, özellikle Yalçın Küçük Hocamız’ın 30 yıl kadar önce “itirafçıların itiraflarını” kitaplaştırdığı çalışmalarında adı ve işkencehanelerde yazdığı destanla genç kuşaklara intikal eden bir isim üzerinden yaptılar. Yaparlar. Bizi nasıl ve nereden yaralayacaklarını iyi bilirler.

Bu işlerin böyle olduğunu yıllardır yazıyoruz. Bu gazetede de yazdık. Daha önce Sırrı Süreyya Önder’i yazdık ve bu ülkedeki sosyalistlerin tasfiyesi için neden böyle insanlara ihtiyaç duyulduğunu tartıştık. Sanki birileri şimdi oturmuş bizi haklı çıkarmak için çalışıyor. Mahmut Memduh Uyan söylediği için çok önemlidir: TKP, ÖDP, EMEP gibi partilerin kendilerini kapatmaları gerektiğini ilan eden bir zihniyetin, Türkiye sosyalist hareketiyle ve Türkiye projeleriyle herhangi bir ilişkisi kalmış olabilir mi?

Türkiye artık asırlık ve çürümüş bir çınardır, doğru. Çöküyor.

Peki, bunu söylemeye hakları var mı? Belki. Bir şey çok açık: Bu Türkçülük mikrobu, Türkiye’yi bir anomali olarak gören herkese bir meşruiyet bahşetmektedir. Elbette, Kürt halkını ve kültürünü inkar gibi bir suçun sahibi Türk oligarşisi de, vakti gelince bu rezil politikadan yüzgeri edecek, gerekirse tam tersinden Türkiye’nin paralizasyonuna katılacaktır. Zaten de öyle.

Ama bu işler öyle olmuyor. Hep “ara kabloları” gerekiyor.

Sovyetler Birliği ve reel sosyalist ülkeler topluluğuyla savaşmak için, dünya emperyalizmi eski devrimcileri sahneye sürerdi, malum. Trotski gibi bir marka, emperyal merkezlerin yerde   ararken gökte bulduğu bir olanaktı. Reel sosyalizm tarihi içinde de demokrasi adına benzer markaları çoğaltmaktan ve gerekirse üretmekten geri durmadılar.

Bizde de birileri art arda kendilerinden bekleneni yerine getiriyor. Bir emri yerine getirmiyorlar, ama küçük kafalarındaki çözümlerle büyük felaketimize çalışıyorlar. Bunu anlamayacak kadar da kendileriyle meşguller. Uyan’ın, Türkiye’de “Acil sosyalizm!” diyen devrimci hareketin ana damarlarını gayrımeşru saydığını son açıklamasından çıkarabiliyoruz. Ne acı: Bu insanların Türkiye devrimcileriyle dostluğu, her zaman saygıyla anılacak bedelleri, geçmişte kalmıştır. Artık bunların her biri biraz Hruşçov biraz da Gorbaçov ve Yeltsin’dir.

Türkiye’nin zaten sayılı günlerini böyle nihai nokta vuruşlarıyla ve devrimci sosyalistlerin direnişlerini kırmak için kullanacaklardır.

Biz yine de bildiğimizi söyleyeceğiz. Bakalım orta ve uzun vadede kim kazanacak? Onlar mı, yoksa pek ele avuca sığmayan Türkiye devrimcileri mi? İğrenç bir Türkçülük pazarlayan maocu eskilerini anmaya gerek bile yok. Onlar safını seçmiştir ve parçalanacak Türkiye’den geri kalacak faşist Türk parçadan parsa toplamaya çalışmaktalar.

İş, o noktada artık: Türkiye’nin tarihsel meşruiyetinin daha doğumundan itibaren mevcut olmadığını sadece dün Papa Francesco açıklamakla kalmadı yani, içeride de asıl omurgayı oluşturan devrimci damarın ortadan kalkması gerektiğini propaganda eden eski solcular görevi devraldılar.

İleride burada veya günlük gazetede, soL, belki değiniriz. Papa’nın dünkü “Ermeni soykırımı” açıklamasını yapacağını bizler yılın ilk günlerinden beri biliyorduk. Nitekim birkaç hafta önce piyasaya verilen Almanca bir kitap, ki Vatikan’ın gizli belgeleriyle yazılmıştır, Anadolu’da 2.5 milyonu bulan bir Hıristiyan soykırımı yapıldığını, bunda Türkiye Cumhuriyeti’nin de payı olduğunu açıkça yazdı: Michael Hesemann, “Völkermord an den Armeniern” (Ermeni Soykırımı) kitabında, “tarihin en büyük Hıristiyan imhasının” Anadolu’da, cumhuriyeti de içerecek biçimde icra edildiğini ileri sürüyor. İşte böyle bir ortamda birileri Türkiye’nin marksist damarının tasfiyesi için çağrıda bulunmayacak da, başka bir şey mi yapacak? Hem de marksizm adına... Nasıl bir akıldır bu? Kimi bilerek, kimi bilmeyerek...

Matahmış gibi 7 Haziran sandığının önünde milletvekili pazarlıkları yapıyorlar. Bu sandığın hiçbir önemi yok oysa. Belki Birleşik Haziran Hareketi ile bazı tutamak noktaları yaratabiliriz. Ama o tutamak noktaları için kendimize güven ve bir parti olmanın ciddiyetini korumak gerekiyor. Siz seçimlere bile başkaları için girmezseniz, yani her dönen rüzgarda varlığınızı askıya alırsanız, birileri de çıkar “Zaten size gerek yok, etkisiz sol cemaatlersiniz, en iyisi kendinizi kapatın!” der.

Devrimcilerin acılarını bir mujik bayağılığı ve kolaycılığıyla devrim tarihimizden silmeye kalkanlar olabilir, onlara izin vermeyiz; ortak mücadelemizde ödedikleri bedeller, çektikleri acılar ve yazdıkları destanlar bizim tarihimizin malıdır. O tarihe ve devrimci aktörlerine sevgimiz sonsuzdur. Ama o tarihi bize karşı kullanmak isteyenlere de kapıyı göstermek zorundayız: Bunları ne muhatap ne de ciddiye alırız. Herkes kendi yoluna.

Tabii, hadlerini önce entelektüel olarak bildiririz. Anlayacak kafaları kalmışsa... Çünkü biliyoruz: Büyük çöküşte her kesimin algı kapasitesi üstlendikleri görev uyarınca büyüyor veya küçülüyor.

Sözümüz şu olsun ve terbiye sınırları içinde kalalım: Siz bizi pek hafife almayın ve kendi yolunuzda yürüyün. Sosyalizm kervanı, sizsiz ve hatta size rağmen de yürür. Sandıkmış, milletvekiliymiş, demokrasiymiş... Devrimci partileri, sosyalizm programına sahip partileri kapatmalıymışız! Toplumsallaşamamışlar!

Emriniz olur!

Devrimciler geçmişte nasıl olduklarıyla değil, nasıl bir kimlik eşliğinde öldükleriyle tartılıyor. Dirençleriyle yüreğimize bayrak olan bazıları da, araya yıllar girince, çıkma hesapları yaptıkları sandığa gömülüyor. O beğenmedikleri sosyalizm bunları gömüyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 13.04.2015- 13:34


Ne günlere kaldık, sosyalizm, devrim, bağımsız örgütlenme, sınıf mücadelesi diye diretenler ulusalcı, kemalist sayılır oldu, kuyrukçuluğu siyasi alışkanlık haline getirenler ve demokrasi demeyi marifet sayanlar gerçek solcu sayılır oldu. Adamın biri de çıkmış TKP'ye laf çakıyor, partinin kapatılmasını emrediyor, çözümü de yaptığına bakılacaksa HDP olarak gösteriyor. Kuyrukçuluk aşama kaydetmiş haberimiz yok.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör HDP'nin kapatılması için AYM'ye başvuru... melnur 3 1695 16.05.2022- 01:51
Konu Klasör 'AKP gitsin 1 ayda düzelir' ayhan 0 2805 17.06.2015- 22:10
Konu Klasör Uluslararası Komünist Partileri toplantısı sona erdi umut 0 3656 19.11.2014- 18:24
Konu Klasör Komünist-İşçi Partileri Toplantısı Hanoi’de yapıldı melnur 0 2656 04.11.2016- 16:00
Konu Klasör işçi sınıfı neden sol partileri tercih etmiyor yura 24 12301 10.08.2023- 06:57
Etiketler   Sosyalist,   komünist,   partileri,   kapatın,   gitsin
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS