SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kürtlere (ve Türklere) başka bir masa gerek           (gösterim sayısı: 3.830)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 23.04.2015- 08:53


Kürtlere (ve Türklere) başka bir masa gerek
Ender Helvacıoğlu  


Sosyalistlere yönelik “HDP’cilik” dayatması dalga dalga gelmeye ve ne yazık ki etkili olmaya devam ettiği için yine yazmak zorundayız. Bu kez daha net ve tane tane. Kendimizi seçim süreciyle sınırlamadan, Kürt meselesine ilişkin bir strateji oluşturmaya çalışarak…

1) Türkiye devriminin (veya bölge devrimi diyelim) göz ardı edilemez bir denklemi var: Türk+Kürt. Bu yeni bir buluş değil; 100 yıllık bir denklem. Bölgede anti-emperyalist ve demokratik bir devrim de yapsanız, sosyalist devrim de hedefleseniz bu denklemi olumlu biçimde gerçekleştirmek zorundasınız. Hatta son yıllarda gördük ki, karşı-devrimlerin gerçekleşmesi için bile bu denklemin gerekleri yerine getirilmeli. Bu nesnel bir olgu, bölgemizin bir gerçekliği. Ne Türkleri yok sayabilirsiniz ne de Kürtleri. Kurtuluş Savaşı veren Mustafa Kemal ve arkadaşları da bu denklemi gözeterek başarıya ulaştılar; Türkiye sosyalistleri de -henüz ortada bir Kürt hareketi yokken dahi- bunu sürekli vurguladılar.  

Kısacası herkes bu denklemin ayırtında. Mesele nasıl çözüleceği. Bunu birinci madde olarak yazalım da, “Kürt düşmanı, şoven, inkârcı, milliyetçi vb” olarak damgalanmayalım!

2) Bu denkleme en çok ihtiyaç duyan bölge halkı ise Kürtler. Kürt halkının Kürt+Arap ve Kürt+Fars denklemlerine de ihtiyacı var ama belirleyici olan Kürt+Türk. Bu becerilebilirse diğerleri peşi sıra gelir. Bu da bölgenin sosyolojik bir gerçeği. Devlet teröründen bezen Kürtler, Irak, Suriye veya İran’a değil, Türkiye’nin batı illerine kaçtılar. Türkiye halkı da Kürt yurttaşlarına kucak açtı, bağrına bastı.

Bu aşamada kurulmaya kalkılacak bir “Kürdistan devleti” ikinci bir İsrail veya Kuveyt-Katar benzeri bir “petrol şirketi devleti” olmayı kabul etmek anlamına gelir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye (IŞİD’i falan saymıyorum) ile sonu gelmez savaşların girdabına sürüklenmiş ve ABD’siz bir gün bile yaşayamayacak bir cehennem coğrafyası olur. Tabii o cehennem, çevresindeki ülkeleri de bütün halklar ve en çok da o ülkelerde yaşayan Kürtler için birer cehenneme dönüştürür.

Koşullar dramatik bir biçimde değişmezse, böyle bir olasılık sıfırdır. 10-15 yıl önce sıfıra yakındı, bugün ise sıfırdır. ABD de bölgede gerilemekte ve eski düşmanlarıyla (Esad yönetimi ve İran devleti) arayı düzeltmeye çalışmakta. Kürt hareketinin de bu gerçeğin farkında olduğu anlaşılıyor. “Vur gerilla vur, Kürdistan’ı kur” sloganları, yerini “açılım, barış, demokratik cumhuriyet, özerklik” türünden sloganlara bıraktı. Bu bir yönüyle olumlu bir gelişme; çünkü emperyalizmin cehennem senaryosunun gündemden çıktığını gösteriyor. Ama sorunun çözüldüğü anlamına gelmiyor.

3) Kürt hareketi bugün -İmralı’sı, Kandil’i ve HDP’siyle- pazarlık masasındadır. Şunu net olarak tespit edelim: Bu masa ABD’nin ve küresel sermayenin masasıdır. AKP, bu masadaki taşerondur. Her an masadan itilebilir ve yerine başka bir taşeron geçirilebilir; masanın niteliği değişmez. Bunu, taşeronu görüp de patronu görmeyenler için özellikle vurguluyorum.

Kürt hareketi, ulusal bir hareket. Onun, emekçiler, devrim, sosyalizm, emperyalizm diye bir derdi yok; ulusal haklar sorununu bir biçimde çözmeye çalışıyor. Bu nedenle “mevcut masa”ya oturması kendi mantığı içinde anlaşılabilir; “sorunumu kiminle çözeceğim, başka bir masa yok ki” diyebilir.

Ama biz Türkiye emekçilerinin öncüsü olma iddiasındaki sosyalistleriz. O masa bizim masamız değil. Ne o masaya oturmayı ne de -HDP’nin bugün sosyalistlere önerdiği gibi- masadaki bir koz olmayı kabul ederiz. Biz o masayı devirmenin ve başka bir masa kurmanın neferleriyiz. İçimizden bazıları emperyalizmin masasında koz olmayı içine sindirebilir; onlara güle güle deriz.

Bu da onurumuzu nispeten kurtardığımız anlamına geliyor ama sorunun (denklem ve masa sorununun) çözüldüğü anlamına gelmiyor.

4) Bazı iyi niyetli arkadaşlar, CHP-HDP işbirliğinin mevcut masanın devrilmesi ve yeni bir masanın oluşması anlamına geleceğini sanıyorlar ve bunu temenni ediyorlar. CHP’nin ve HDP’nin mevcut çizgileri göz önüne alındığında bunun bir hayal olduğu ortaya çıkar. Açık söyleyelim: Bu, küresel sermayenin B-planının bir parçasıdır. Aktörlerde değişiklik olsa dahi masanın aynı kalması anlamına gelir.

Bazıları, AKP’nin oturduğu bir masa yerine, CHP’nin (de) oturacağı (ve kendilerinin de bunun sokak gücü olacağı) bir masanın daha olumlu olacağını, mevcut koşullarda bununla yetinilmesi gerektiğini savunabilirler. Ama unutmayalım ki, AKP de benzer argümanlarla o masaya otur(tul)muştu. O zaman da bazı “solcular”, “ceberut devlet oturacağına AKP otursun, daha iyi” demişlerdi. Hangi noktalara geldiklerini hepimiz biliyoruz.

Biz o masayı devirmek ve Kürt sorununun eşitlik temelinde çözüleceği kendi masamızı oluşturmak zorundayız. Kafayı buna yormak zorundayız. Peki, bu olanaklı mı?

5) Olgulara bakalım: Bu masayı yakın tarihimizde iki kez sarstık ve başka bir masa yaratmak için girişimde bulunduk. İlki, 1980’lerin sonunda ve 90’ların başında işçi sınıfımızın Bahar Eylemleri ve Zonguldak-Ankara büyük madenci yürüyüşü sırasındaydı. Dönemin önde gelen sloganı “Zonguldak-Botan El Ele” idi ve her iki taraf da bu sloganı benimsemişti. Somut politik girişimlerde de bulunulmuştu. Ama Zonguldak’ı Türkiyelileştiremedik, işçi sınıfı hareketi geri çekildi ve daha önemlisi ABD’nin Irak’a müdahalesi gerçekleşti. Gücümüz yetmedi. Kürt hareketi de bu noktada (yapabilecekleri ve olasılıklar ayrı bir tartışma konusu) ABD’nin yarattığı masaya oturmayı seçti ve hâlâ da o masada. Dolayısıyla ipler o dönem için koptu.

İkinci büyük girişim ise 2013 Haziran Ayaklanması idi. Son derece güçlü ve ciddi bir mevcut masayı yıkma ve yeni bir masa kurma girişimi. “Diren Lice” denerek mesaj da gönderilmişti. Ama Kürt hareketi bu mesajı geri çevirdi ve bulunduğu masayı terk etmedi. Şimdi Haziran’cıları avlamak ve bulunduğu masada koz olmaya ikna etmek için üstünü örtmeye çalışıyor. Ama gerçeği herkes biliyor.

2013 Haziran’ında çok önemli bir fırsat kaçtı. Sosyalistler de bu fırsatı kaçırdı; ama esas kaçıran Kürt hareketiydi. Şimdi sil baştan yapmaya çalışıyoruz.

6) Bu iki örnek, yeni bir masanın nasıl kurulabileceğini gösteriyor. Politika güç ile yapılır. Bizim gücümüz küresel sermaye veya emperyalist savaş mekanizmaları değil. Ayağa kalkan emekçi halktır bizim masamızın temeli. O halde başka çaremiz yok, Haziran’ı örgütleyeceğiz ve daha ileriye taşıyacağız. Güç olmadan ittifak tartışmalarına giren “yorgun devrimci”ler, Haziran’ı kurda kuşa yem etmenin kanalı olurlar sadece. Kürt sorununun devrimci çözümüne de bir katkı sağlayamazlar.

Bütün bu yazdıklarımızdan sonra, “Peki, neden BHH ile HDP’nin ittifakını savunmuyorsun?” diye sorabilir birileri. İki nedeni var:

Birincisi, HDP’yi geçiniz; İmralı ve Kandil hangi masada, bunu söyleyiniz. HDP’nin, İmralı ve Kandil’in oturduğu masadan farklı bir masası var mı? Kürt hareketi emperyalizmin masasından kalkmanın işaretlerini veriyor mu?

İkincisi ve bizim açımızdan daha önemlisi, BHH henüz adının hakkını veremedi, “BH” olamadı. Ve giderek de uzaklaşıyor. Apolitik ve dar kalıpçı anlayışlar yüzünden… Nedir durum? Bir masa kurduk da Kürt hareketini o masaya davet mi ediyoruz? Henüz bundan uzağız. BHH bugün, ne yazık ki, 2013 Haziran’ının çok gerisindedir.

Köşe yazısı sınırlarını aştık; sonraki bir yazının konusu olsun. Ama şunu belirtmeden bitirmeyelim: Haziran Ayaklanması yeni bir masa kurmanın somut yolunu göstermiştir. Ve Haziran -örgütlü güçler anlamında- sosyalistler ile sol ulusalcıların kendiliğinden bir ittifakıydı. Bunu bilince çıkarmadığımız ve somut politik adımlarını atmadığımız sürece, başkalarının masasında meze olmaktan öteye geçemeyiz.

Böyle bir stratejinin sorunları yok mu? Olmaz olur mu? 12 milyon eylemcinin zorlamasıyla bile bilince çıkarılamadı! Galiba proletaryanın bu işe bir el atması gerekecek.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 24.04.2015- 01:36


Helvacıoğlu tahlilinde Kürt sorununun önemine ve bölgesel, uluslararası niteliğine değiniyor. Bunlar tamam. Ancak bunları söylediği halde atladığı nokta, günümüzde Kürt sorununun yalnızca Türkiye sınırları içinde çözülecek olmaktan çıkmış olmasıdır. Barzani yönetimi ve Kuzey Irak Kürt Devleti önemli bir oluşum ve Türkiye'deki sorunun çözümlenmesinde de, PKK'nin Suriye'den çıkarılması, Öcalan'ın Türkiye'ye verilmesi sonunda PKK'nin sol çizgiden milliyetçi ve uzlaşmacı çizgiye kayması ile varılan noktanın ve Irak'ın işgali sonucu emperyalizmin desteğiyle Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devletinin gözardı edilmesi söz konusu olamaz. Buna son zamanlarda Kobani'de yeni oluşan ve Kuzey Irak'taki Kürt devletinden farklı nitelikler taşıyan Kürt bölgesi de eklendi ve büyük olasılık bu da devletleşmeye doğru gidecek. Bunların ülkedeki Kürt sorununun çözülmesindeki etkisi gözardı edilemez. Olay yakın geçmişten farklı olarak Türkiye sınırları içinde çözülebilcek olmaktan çıkmıştır. Emperyalizmin müdahalesi ile bölgesel ve uluslararası niteliğe bürünmüştür. Esasen PKK de bunun farkında ve Öcalan'ın siyaset değişikliği doğrudan bununla ilintilidir.

Bunları söyledikten sonra, neden AKP'nin sorunu çözmeyeceğine gelelim. AKP başından beri işi din devleti ekseninde çözmeye çalışıyor. Millet yerine ümmeti koymaya çalışarak çözmeye çalışıyor. Bunu da sırtını emperyalizme dayayarak yapmaya çalışıyor. Bu ise AKP'nin çıkmazıdır. Bu yüzyılda din devleti kuramazlar ve hiçbir sorunu ümmet esasına göre çözemezler. Zaten son zamanlarda çözüm peşinde oldukları da kuşkuludur. Çünkü din devleti siyaseti iflas etmiştir. Şimdi ise Kürtleri yalnızca oy deposu olarak görüyorlar ve AKP siyasetini giderek bu belirliyor.

Helvacıoğlu'nun CHP ile HDP birlikteliğinin sorunu çözemeyeceği görüşü, sorunun gerçek anlamında ancak sosyalizmle, halk demokrasileriyle çözüleceği gerçeğinden hareket edenler için yerindedir. Bunun dışında yukarıda yazdığım gibi, sorunun bölgesel ve uluslararası boyutunu atlayarak çözülmesi de olası değil. Ancak masa aynı masa olmaz. Bir kere masadaki Türk tarafı ümmet devleti peşinde bir taraf olmayacaktır. Zaten AKP'ye, yani ümmet peşinde bir tarafa Türk tarafı denemez. Ümmetçi tarafın söyledikleri Türkleri bağlamaz. CHP ise Türk tarafını temsil edecek konumdadır. Burada en önemli sıkıntı, CHP içindeki milliyetçi kalıntılar ve Kürtlerin içindeki Cumhuriyet düşmanı kalıntılardır. Buna ek olarak konunun bölgesel ve uluslararası niteliğinin yeterince hesaba katılmaması riski vardır. Bu sıkıntıların aşılması zor tabii. Ancak Kürt tarafının, sorunun çözülmesi için sosyalistlerin idareyi ele almasını bekleyecek durumları yok. Bu nedenle, bunun da denenmesi gerkiyor.




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 24.04.2015- 01:46 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Beyoğlu'nda masa-sandalye zorbalığı sürüyor solcu 1 3979 26.04.2014- 21:21
Konu Klasör HDP’nin öncülüğündeki 7’li masa ittifakın adını yarın belirleyecek... melnur 1 888 25.08.2022- 20:50
Konu Klasör Hala ''masa'' diye tutturmaya devam ediyorlar. melnur 3 4489 13.11.2016- 14:45
Konu Klasör Ahmet Türk’ten ‘Altılı Masa ve cumhurbaşkanı adayı’ değerlendirmesi melnur 0 440 18.01.2023- 20:59
Konu Klasör Demirtaş: Ortak adayda uzlaşma olmazsa sorumlusu Altılı Masa'nın milliyetçi kanadıdır... melnur 1 491 07.02.2023- 00:45
Etiketler   Kürtlere,   Türklere,   başka,   bir,   masa,   gerek
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS