SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
İyi ki doğdun Marks           (gösterim sayısı: 3.657)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: solcu
Konu Tarihi: 05.05.2015- 15:29


Bugün Marx'ın doğum günü: Heyula dolaşmaya devam ediyor

5 Mayıs 1818'de doğan Karl Marx, bugün 197 yaşına girdi. Marx, bugün bütün ehlileştirme çabalarına rağmen egemenlerin yüreğine korku salıyor, zalime direnen ezilenler ise yanı başında hala Marx'ı buluyorlar. İyi ki doğdun Marx!

Resim Ekleme

Marx 5 Mayıs 1818'de Almanya'da doğduğunda, çalkantılar içerisindeki Avrupa, yeni bir çağa doğru ilerliyordu. Fransız Devrimi tarafından siyasi iktidarının önü açılan burjuvazinin karşı cephesinde, onunla dişe diş kavgaya girecek bir sınıf, proletarya beliriyordu.

1848 yılına doğru gidilirken, bu mücadelede can yoldaşıyla, Friedrich Engels'le birlikte kaleme aldıkları manifestoda, şu satırları yazdılar:


Komünistler, görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddederler. Amaçlarına ancak bugüne kadarki tüm toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler. Varsın egemen sınıflar bir komünist devrim ürküntüsüyle tir tir titresinler. Proleterlerin, zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yok. Bir dünya var kazanacakları.

Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!

Ve Marx ile Engels, "birleşin" dediği tarihten itibaren bütün dünyada sömürücülere karşı savaşanlar, hala ondan ilham alıyorlar, hala onun devrimci kişiliğini örnek gösteriyorlar, hala onun düşüncelerinin derinliğini kavramak için gayret ediyorlar.

İyi ki doğdun Marx!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 05.05.2015- 19:47


Can Soyer yazdı: Marx'ın çağrısı

"Marx bizi oturduğumuz yerden kalkmaya, alışkanlıkların zincirlerini kırmaya, insani veya ailevi kaygılarla bezeli hayatlarımızı ardımızda bırakmaya, kaybettiğimiz umudu ve heyecanı yeniden kazanmaya, göğsümüzde çarpan yüreği, aklımızı kavuran ateşi açığa çıkarmaya çağırıyor."

Resim Ekleme

Can Soyer - İleri Haber

Bilimsel sosyalizmin ve tarihsel materyalizmin kurucusu, uluslararası işçi hareketinin en büyük lideri Karl Marx 197 yaşına girdi.

Doğum günü kutlamanın sevinçle ilgisi var. Her doğum gününde o gün doğan kişinin varlığını kutlamak söz konusu. Varlığının getirdiği iyilikten, mutluluktan, esenlikten gelen bir sevinç hali.

Ancak uzun zaman önce ölen birinin doğum gününü kutlarken, sevince eşlik eden başka şeyler de çıkıyor ortaya. Miras, öğreti, gurur, bütün bunlara sahip olma şansı ve sahip çıkma isteği.

Hele bir de doğum günü kutlanan kişi Marx gibi tarihimizin en yüksek doruğunda oturan biriyse, buna bir de çağrı ekleniyor. Evet, her doğum gününde, her 5 Mayıs’ta Marx’ın varlığını kutlamanın, mirasına ve öğretisine sahip çıkmanın ötesinde, Marx’ın çağrısını hatırlamak söz konusu oluyor.

Çünkü Marx, yazıp söylediklerinin, yapıp ettiklerinin yanında bir de çağrıya sahip olan, bu çağrıyı yüzyıllarca ötesine iletebilen, çağrısının hayata geçirilmesini kendi eserinden bile daha fazla önemseyen bir düşünür, bir devrimci, bir komünist.

“Bütün ülkelerin işçileri, birleşin” veya “anlatılan senin hikayen” derken, çağrısını en yalın ve duru haliyle ifade etmiş oluyor. Ancak yine de bundan ibaret değil. Marx, sadece geride bıraktığı eserlerle değil, kendi hayatı, devrimci mücadele deneyimi ile de konuşur çünkü. Onun çağrısı, sesinin ya da kaleminin bize ilettiğinden daha fazlasıdır. Nasıl Sartre “dilsizin sustuğu söylenemez” diyorsa, biz de Marx’ın yazmadığı ya da söylemediği şeyler hakkında sustuğunu söyleyemeyiz.

İşte, doğum gününe eşlik eden, hatta 197 yıl önceki bir doğum gününü hatıraların yad edilmesinden farklılaştıran şey, bu çağrıdır; yazılmamış, söylenmemiş, ama konuşulmuş, iletilmiş, paylaşılmış çağrı. Marx söz konusu olduğunda ise, çağrının duyulacağı yer gözü kara bir devrimcilik oluyor.

Diğer bir deyişle, Marx’ın çağrısını işitmek isteyenlerin, gençliğinin ilk yıllarından ölümüne kadar dur durak bilmeksizin işçi sınıfı mücadelesinin en önünde duran Marx’a kulak vermeleri gerekiyor.

Daha adı sanı duyulmamış bir genç iken çıkarttığı gazeteyle, Rus Çarı’ndan Alman İmparatoru’na kadar Avrupa gericiliğinin tanrılarını ürkütmüş olan Marx’a...

Almanya’dan, Fransa’dan, Belçika’dan kovulup Londra’da sürgüne mahkum edilmişken dahi, devrimci faaliyetlerini bir nebze azaltmamış olan Marx’a...

1848 Devrimleri patlak verdiğinde bir yandan yazılar ve söylevlerle harekete yön vermeye çalışırken, bir yandan da Köln sokaklarındaki barikatlarda, can yoldaşı Engels’le birlikte, savaşan, hem de mecazen değil gerçek anlamıyla savaşan Marx’a...

Beş kuruş paradan mahrum kalıp ailesini kara bir sefalet içinde yaşatmanın ağırlığını dostuna yazdığı mektuplarda derin bir hüzünle anlatırken, her gün bisiklet üzerinde kütüphanelere gidip Kapital için çalışmaktan; Londra’nın işçi mahallerinin ara sokaklarındaki izbe kulübelerde hücre toplantılarına katılmaktan; Enternasyonal’in Avrupa çapındaki devrimci faaliyetlerini güçlendirmek için çaba harcamaktan vazgeçmeyen Marx’a...

Paris Komünü hakkında yazarken ve konuşurken heyecandan yerinde duramayan, Komün’ün tüm eksiklerine ve hatalarına rağmen onu savunmayı hiç bırakmayan, her ne pahasına olursa olsun mevcut devrimci pratiğin tonla analiz veya değerlendirmeden daha önemli ve ön açıcı olduğu düşünüp Paris sokaklarında çarpışan komünarları gururla ve yoldaşlıkla sahiplenen Marx’a...

Avrupa’da işçi hareketi yenilip devrimci dalga geri çekilmişken bile en ufak bir yılgınlık yaşamayan, bu defa devrimin dünyadaki seyrini anlamak ve bir parçası olmak için Rusya’ya mektuplar yazan, Rusça öğrenen, Rusya tarihi ve toplumu hakkında çalışan Marx’a...

Burjuva kalemşorlarının ısrarla göstermeye çalıştığı “masa başı” Marx yerine, sivri bir dağın gizlenemez doruğu gibi ortada olan devrimci, militan, nefer Marx’a...

Evet, marksizm bunlardan ibaret değil. Ortaya koyduğu bilimsel sosyalizm anlayışı ve tarihsel materyalizm kuramı ile marksizm sadece bakarak öğrenilebilecek bir şey de değil. Marksizmin mirası ve derinliği yoğun bir okuma, araştırma ve üretme faaliyetini gerektiriyor.

O yüzden maddeci tarih yöntemini, emek-değer kuramını, devlet ve devrim modelini, sınıf mücadeleleri teorisini anlamak için kitaplara başvurmak, Marx’ın büyük bir özenle ve dikkatle yazdığı satırların içine gömülmek gerekiyor.

Ancak Marx’ın çağrısını tümüyle buna indirgemek, dünya tarihinin en ürkütücü siyasal kişiliğini bir bibliyografyaya sıkıştırmak mümkün değil.

Daha önce de yazdığımız gibi “ürkütücü radikalliğini, pratik devrimciliğini, rahata tenezzül etmeyen onurluluğunu, bilgiye olan açlığını, tükenmek bilmez fedakarlığını, burjuvazi karşısındaki öfkeli ahlakını, engellenemez çalışkanlığını, iyimser ama gerçekçi tavrını” kavramadan, Marx’ın kuramını ve yöntemini anlamak da söz konusu olmuyor.

Marx’ı bibliyografya konusu haline getiren bir marksolojinin eriyip gittiğini hisseden devrimciler, bu erimenin en hızlı anında, yani bizim çağımızda Marx’ın çağrısına kulak vermelidir.

Çünkü Marx bizi oturduğumuz yerden kalkmaya, alışkanlıkların zincirlerini kırmaya, insani veya ailevi kaygılarla bezeli hayatlarımızı ardımızda bırakmaya, kaybettiğimiz umudu ve heyecanı yeniden kazanmaya, göğsümüzde çarpan yüreği, aklımızı kavuran ateşi açığa çıkarmaya çağırıyor.

Marx, bizi devrime, devrimciliğe çağırıyor.

Ve tam da şimdi bu çağrıya yanıt vermek gerekiyor.

Bundan daha iyi bir doğum günü armağanı düşünülebilir mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 09.05.2015- 09:58


5 Mayıs 1818

Bireyin fikri ve zikri nasıl ölümsüzleşir? Zaman ve toplum hükmünü verir; hafif olan tarihin rüzgarında uçuşur, savrulur. Ağır olan ise çöker kalır. Kazımak, söküp atmak zor olur. Ortakçı, eşitlikçi hülyalara kurban olmaya meyilli kitleler tortuyu ağırlaştırır, tortu yapışır. Söküp atmak giderek zorlaşır. İspanya’da, Nepal’de, Angola’da, Türkiye’de ve her türden coğrafyada sureti duvarlara kazınır. Tunçtan, granitten veya mermerden heykelleri dikilir. Yenilgiler tüm vahşetiyle gülümseyen bir yüze ve bu yüzden daha büyük ve hacimli bir sakala gülümseyerek şefkatle ve minnetle bakanların üzerine çöker bazen. Ancak geçicidir bunlar, söylenmesi gereken söylenmiş, mühür vurulmuş ve tarihin akışı değişmiştir bir kere. Kaç ricat, kaç geri çekilme, kaç moral bozukluğu söküp atabilir ki aşılanan öfkeyi, yıkma ve yeniden yaratma isteğini? Artık toplumun ve tarihin üstüne yapışmış basit bir tortu değildir sadece, sönümlendirilmesi kolay olmayan bir hayattır, ölüm tehditlerine inat. Kesif eşitsizlikleri, çaresizlikleri, düşmanlıkları ve sefil yalnızlıkları üreten bir toplumun her gününde ve her yerinde yeninden ve yeniden hortlar durur. Canlıdır, yaşar, akar, aktarılır. Bir isim, bir söz değildir; isim ve söz bir isyana dönüşmüştür. İsyan ise ölü bedenden ve sayfalara dökülmüş cansız sözden daha canlıdır. Hayattır. Hayat boyun eğmez. Londra’da Highgate mezarlığında yatmaz artık; orada yatan ölü bir bedendir; o ise artık boyun eğmeyen hayattır. Kapitalist alemin üzerinde dolaşan bir hayalet de değildir. Hayalet eylemi olmayan surettir, sadece korkutur. O ise canlıdır, canlı olan ise devirir ve yenisini kurar. Unutturmaya yönelik tüm hafıza operasyonlarına inat yaşar, aktarılır. Sözü söylemiş ve gidişatı değiştirmiştir. Sadece gidişatı değil, kendisini de değiştirmiştir.

Akademik körlük yaşamamıştır. Tozlu kitap rafları arasına itilmiş ve canlılığı olmayan kelamlar eden biri haline dönüşmemiştir hiç. Sürekli değiştirecek ve dönüştürecek kaldıracı aramıştır. Bedeli sürgün, yalnızlık, sefalet ve acılı yılar olmuştur. Bilimi devrimcileştirmiş ancak pür bilimcilik yapmamıştır, fıtratına aykırıdır. Onun bilimi, Marksizm, kendi başına maruf bir bilimdir. Yetkin bir bilimin yapacağı şeyi yapmış ve nesnesini yerinde ve doğru bir şekilde analiz etmiştir. Ancak işi bu noktada bırakmamıştır; eğer bu noktada bıraksaydı onun mirası da eleştirdiği hamkafaların yaptığı türden yapılmış pür bilimcilik olarak kalacaktı. Onun eleştirel kuramı sadece üzerine kafa patlattığı nesnelliğin, kapitalizmin, değişim dinamiklerini ortaya çıkarmadı, değişimi yüklenecek özneyi teşhis etti ve tarihsel bir misyon yükledi. Bu sebepten kuramı, çağdaşlarının ürettiği ve onunkine görünüşte rakip başka pek çok eleştirel kuram gibi kitapların dipnotlarına itilmedi. Özenin, işçi sınıfının, tespiti onunkini bilimsel bir kuram olmaktan çıkardı, onu bir yıkıcı ve kurucu eleştirel kurama dönüştürdü.   Eleştiri ile geçmişi aşmadı, eleştiri ile geleceğe yol döşedi. Sermayenin egemenliğine iman etmiş olanları asıl korkutan da bu oldu.

Ahlaklı idi, ancak ahlakçı değildi. Yıkıcı eleştirisi kapitalizmi ahlaki olarak yargılamıyordu. Eğer öyle olsaydı eleştirdiği yaşadığı devirde bolca bulunan küçük burjuva reformistlere veya sulu gözlü din adamlarına benzerdi. O ağlamıyordu, gelecek olanı haber veriyordu. Duvarın önünde oturup ağlamak ona göre değildi, o hep duvarı yıkmayı düşündü. Duvarı yıkmak isteyenlerin ısrarında ve inadında yaşamaktadır. Sadece ve sadece bu nedenle onun fikri ve zikri ölümsüzdür. Londra’da Highgate mezarlığında yatan mı, ölü bir bedendir. Doğum günün kutlu olsun Karl Marx.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör İyi ki doğdun NAZIM. melnur 5 1493 14.01.2024- 05:41
Konu Klasör İyi ki doğdun iki gözüm... dayanışma 2 7155 28.10.2019- 19:10
Konu Klasör İyi ki doğdun Stalin yoldaş! melnur 4 4505 19.12.2020- 07:37
Konu Klasör Devrimin ve işçi sınıfının ustası:İyi ki doğdun Gorki! melnur 3 2096 29.03.2020- 10:09
Konu Klasör Marks mı, Lenin mi? yura 134 68986 16.02.2016- 15:57
Etiketler   İyi,   doğdun,   Marks
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS