SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 17 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 01.07.2015- 05:22


Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

tam olarak fark ne, marks'ı teorisyen lenini ise pratikte ileride görmek mi lazım. tamam ayırmayalım ama, marks ve lenini yanyana getirdiğimizde marksist leninist ideoloji oluyor, neden marksizm emgelsizm veya marksizmstalinizm değil. marks'ın ideolojisini geliştirmekse leninin dışında pek çok aydının katkısı olduğu söyleniyor, leninin farkı ne, marksın teorisini pratiğe dökmekten başka teoriye nasıl bir katkı yaptı.


Şunu ortaya koymak lazım; ne Marks sadece teorisyen nede Lenin sadece devrimci. İki isimde hem teorisyen hem devrimcidir. Marks'ın teorisyen yönünün daha çok ön plana çıkmasının nedeni kapitalizmi, kapitalizmin gelişim yasalarını, toplumda oluşturduğu ve oluşturacağı değişimleri ve oluşturduğu diyalektik materyalist metotla tarihin hareket ettirici gücünü ve bundan sonra tarihin nereye evrileceğini keşfetmesinden dolayıdır. Sonuç olarak bütünlüklü ve çok derin bir felsefe, dünya görüşü ortaya koyan bir kimseden bahsediyoruz. Ama Marks 'aslolan dünyayı anlamak değil onu değiştirmektir' sözüyle devrimciliğin, devrimci mücadelenin asıl önemli olan şey olduğunu, kendinin de asıl vazifesinin devrimcilik olduğunu ortaya koyuyor. Ancak Marks'ın yaşadığı dönem özellikle 1850'lerden itibaren hem Almanya'da hemde bir bütün olarak Avrupa'da devrimci dalganın geriye çekildiği bir dönem. Devrimci dalga geri çekilince Marks'da haliyle pratik mücadele yerine teoriye yoğunlaşıyor. Lenin'in yaşantısı ise devrim mücadelesiyle çok daha iç içe. Çünkü yaşadığı dönemde ve ülkede devrimci mücadelenin git gide keskinleştiğini görüyoruz. Dolayısıyla pratik anlamda belkide dediğin gibi Lenin'i daha fazla ön plana çıkartabiliriz. Lenin'in Marksizme teorik olarak asıl katkısı ise kapitalizmin tekelcileşmesini keşfetmesinden ziyade(zaten ondan önce keşfedilmişti), tekelci kapitalizmin hem uluslararası hemde ulusal bağlamda devrimci mücadele için doğurduğu değişkenlikler ve dinamikler ve bu dinamiklerin nasıl bir örgütlenme modeliyle değerlendirilebileceğidir.

Yalçın Küçük, Lenin'i 'Rus devrimci demokrat kültürü ile sosyalist kültürü birleştiren kimse' olarak tanımlar. Kesinlikle doğrudur. Lenin, Marks'ın eksik bıraktığı noktalar olan örgüt, devrimci mücadelenin nasıl geliştirileceği, kitlelerin nasıl bilinçlendirileceği gibi konuları Rus devrimcisi Sergey Neçayev ve Fransız devrimcisi Blanqui'den de esinlenerek netleştirmeye başlar. Kitlelerin gündelik hayatın içinde patrona karşı verilen ekonomik mücadeleyle, ekonomizm odaklı bir bakış açısı ve sendikal örgütlenmeyle devrimci bir bilince ulaşamayacağını en fazla burjuva reformist bakış açısına ulaşabileceğini savunur Lenin. Kitlelere bilincin ancak dıştan götürülebileceğini, bu götürülmesi gereken bilincin ekonomi odaklı değil bütünlüklü bir bilinç olması gerektiğini(siyasi, kültürel vesaire) ve bu dıştan bilinç götürme işinin ilk aşamasında dar bir çekirdek kadroya sahip, disiplinli, demir iradeli, merkezi yapıya sahip, illegal, aydın devrimcilerin etkin olduğu bir öncü parti tarafından gerçekleştirelebileceğini savunur. Öncü partinin bundan sonra gerçekleşecek ikinci aşamasının ise gitgide sınıfla bütünleşmesi, işçilerin partide ağırlıklı yapıyı oluşturması gerektiği olduğunu söyler. Sınıfın içinde yeteri kadar örgütlenen, güçlenen ve sınıfa arkasında yürümesini sağlayacak özgüveni veren öncü partinin kitleleri silahlandırarak doğru zamanı bekleyip devrime yürümesini söyler. Bu söylediklerim Lenin'in devrimci örgütlenme ve bu bağlamda devrime nasıl yürünmesi konusunda yaptığı katkılardır.

Birde emperyalizm ve bu bağlamda geliştirdiği stratejiler noktasında katkıları var. Mesela Marks, İngiliz emperyalizminin Hindistan'a müdahalesini, Hindistan'da yaptıklarını ilerici bulmuştur. İngilizlerin Hindistan'da eski üretim sistemini ve ilişkilerini yıktığını, yerine modern üretim ilişkilerini tesis ettiğini savunmuş ve ilerici bulmuştur bu gelişmeyi(bu demek değildir Marks her emperyalist politikayı ilerici bulur veya her ulusal kurtuluş hareketine karşı çıkar.) Lenin ise emperyalizmin tamamen gerici olduğunu, sömürge ülkelerde üretim araçlarını ve üretim ilişkilerini ilerletemeyeceğini, sömürge ülkelerin düzgün bir şekilde ilerlemesinin gelişim kanallarını tıkadığını söyler. Bu bağlamda emperyalizme karşı verilen bütün ulusal mücadelelerin desteklenmesini ve desteklenmesinden öte Marksistlerin bu ulusal mücadelelere bizzat önderlik edip önce ulusal kurtuluşu sağlamasını sonrasında ise burjuvazinin tarihsel görevlerinin proleter veya proleter-köylü iktidarı altında tamamlanarak kesintisiz devrimlerle sosyalizme yürünmesini söyler. Bu noktada Lenin'in kapitalizmin girdiği tekelci aşamayla birlikte emperyalizmi tamamen gerici kabul ettiğini ve aynı zamanda devrim için üretim araçlarının ve proleteryanın yeteri kadar gelişmesi gibi bir zorunluluğu kaldırıp, proleteryanın az veya çok fark etmez var olduğu her yerde devrimci iradenin, iktidar perspektifinin ortaya konulmasını söylüyor. Zaten Menşevikler ile temel ayrım noktalarından biri bu. Menşevikler kapitalizmin ve buna bağlı olarak proleteryanın gelişimini bekleyelim, burjuvaziyi destekleyelim derken Lenin proleteryanın iktidarı ele geçirmesini söylüyor.

Lenin'in Marksist düşünceye yaptığı daha bir çok başka katkı vardır ama bence en temel katkıları ve Marks'la olan farklılıkları yukarıda bahsettiğim örgütlenme, emperyalizm ve devrimci irade üzerine tahlilleridir.

Neden Marksizm-Engelsizm denmiyor yada neden Marksizm-Stalinizm denmiyor konusuna kısaca değinirsem... Bunda en önemli neden Engels ve Stalin'in özgün teorisyenler değil özgün teorisyenlerin teorilerini derinleştirmesine hizmet eden bir nevi 'yardımcı' teorisyenler olmasındandır. Engels özgül olarak bir şey keşfetmemiştir. Doğa üzerine, diyalektik metot üzerine yaptığı incelemeler Marksizm'i tamamlayan, Marksizm'in daha iyi anlaşılmasını sağlayan çalışmalardır. Stalin'de keza öyle. Stalin Lenin gibi örgütlenme, devrim, emperyalizm gibi konularda özgül tahliller geliştirmemiştir. Tahlilleri ve pratiği Lenin'in söylediklerini, yapmaya çalıştıklarını tamamlayıcı unsurdadır.




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 01.07.2015- 11:36 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 01.07.2015- 13:06


Alıntı Çizelgesi: KazımCelebi yazmış

Benim eleştirmem ne kadar doğru olur bilmemiyorum ancak Lenin ölene kadar İşçi-Köylü-Asker Sovyetler'ini bitirmiş, teoride Marx'tan etkilenmiş ancak pratikte tabiri caiz ise cortlamıştır. Birde bu pratik mezusuna kapitalizmin gelişmesi ve insanları bezdirmesi yönünden bakın. Paris Komünü'nde yapılan hatalardan ders çıkartamayan Sovyetler de aynı hatayı yaparak, "devrim yapılan yeri koruma" ya kilitlendi. Ve Lenin'in pratiği çok fazla ve devrim yapmış olsa dahi etkilendiği kişi Marx'tır. Belki de Marx olmasa idi Lenin bunları yapamayacaktı. Yanlışlarım olabilir düzeltmeniz beni sevindirecektir.



Devrim yapılan bir ülkede devrimi korumaya çalışmak doğru bir stratejiydi. Lenin bununla yetinmedi, sosyalizmin rusya'da kurulması gerektiğini söyledi, Stalin de onun izinden gitti. Burada yanlış olan ne?

Marks ve Lenin arasındaki fark bana göre de Marks'ın teoride, Lenin'in ise pratikte Marksizmi geliştirmesidir. Marksizmin Marksizm Leninizm olarak adlandırılmasının bana göre nedeni budur. Lenin Marksizmi iktidarın burjuvaziden alınmasına uygulamış, bunda da başarılı olmuştur. Marksizm olmasaydı Lenin olmazdı, sadece Blanqui gibi bir ihtilalci kalırdı düşüncelerine katılıyorum. Marks ve Lenin bu nedenle birbirinden ayrılamazlar.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.07.2015- 20:15


Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

tam olarak fark ne, marks'ı teorisyen lenini ise pratikte ileride görmek mi lazım. tamam ayırmayalım ama, marks ve lenini yanyana getirdiğimizde marksist leninist ideoloji oluyor, neden marksizm emgelsizm veya marksizmstalinizm değil. marks'ın ideolojisini geliştirmekse leninin dışında pek çok aydının katkısı olduğu söyleniyor, leninin farkı ne, marksın teorisini pratiğe dökmekten başka teoriye nasıl bir katkı yaptı.



Marksizm Leninizm'i tam olarak kavrayabilmenin ve Marks ile Lenin'i burada yerli yerine oturtabilmenin yolu öncelikle Marksizm ve Leninizm dendiğinde ne anlaşılması gerektiğinin bilince çıkartılmasında yatıyor. Şu soruyla başlamak bence en iyisi; Marks ne yapmıştır, Marks'ın-marksizmin önemi nedir?

Kısaca şu:

Marks Engels'le birlikte kapitalizmin nesnel yasalarını ortaya çıkarmışlardır. Bunun önemi şurada yatıyor, eğer bu nesnel yasalar ortaya çıkarılmamış olsaydı, sosyalizm Marks'tan önceki ütopik özelliğini sürdürür, işçi sınıfının elinde kapitalizmi yıkacak maddi bir ''silah'' olmazdı. Aynı şekilde, artı değer gerçekliği Marks tarafından ortaya çıkarılmamış olsaydı ve kapitalizmin bir meta ilişkisi olduğu anlaşılırlık kazanmasaydı, işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı sömürünün gerçek içeriği anlaşılmaz ve işçi sınıfının kurtuluşunun kapitalizmin yıkılmasına bağlı olduğu gerçeği kitleler tarafından anlaşılamazdı.   (Tarihsel materyalizm konusuna burada girmeye gerek yok; bu konuda gereken konu başlığımız var.)

Lenin bu birikim üzerine geliyor. Kendisinden önce kapitalizm çözümlenmiş ve ne yapılması gerektiği ortaya konulmuştu. Lenin bunun üzerine komünizme nasıl ulaşılacağının yanıtını verdi, hem teorik olarak ve hem de pratik olarak. Örgüt, dışardan bilinç, öncülük vb. Bir anlamda Marks,   kapitalizmin ne olduğu sorusunun arayışı içindeydi, Lenin ise nasıl sorusunun yanıtı peşindeydi.

''Ne'' ve ''nasıl''ın birbirinden kopartılamaz birlikteliği de Marksizm'e Leninizm'in eklenmesini zorunlu kılıyordu. Bu yüzden Marks ve Lenin birbirinden ayrılamaz, Marksizm ve Leninizm birbirinden soyutlanamaz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 03.07.2015- 17:23


Marks'ta komünizme nasıl ulaşılacağının formülü yok muydu?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: owert
Cevap Tarihi: 03.07.2015- 23:05


Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Marks'ta komünizme nasıl ulaşılacağının formülü yok muydu?



Marx metamatikçiydi ana toplumsal metamatikçi değildi.   :)

Proletersosyalist arkadaşın yukarda ki yazısı Marx'la lenin arasında konu olarak farklıcalığını ve Marx'ın son 20 yy da   yanlış anlaşılmalar yol açmaması için katkılarını çok güzel ortaya koymuş bence

Özelikle şu hindistan konusunu hala anlamayan yada anlamak istemeyenlerle dolu arenada bunu açıklaması   enfesti.

Parti ve örgütlenme konusunda ben mesela Marx'ın daha geniş ve çoğulcu (moda tabirle ) düşündüğüne inanırım. lenini ise bu konuda daha radikal bulurum. Örneğin Marx'ın oluşturulmuş ama sonradan koministler birliğine katılımında o örrgütles yapıya eleştirileri buna yol açar. Ancak o zaman ne Paris komünü ne de emperyalizm gibi durumlar vardı. Ne de kapitalizmin gelişmiş olmayan bir ülkede devrim mevrim düşünülüyordu. Bunun yanında ve birlikte   Rusya gibi ülkede o narodnik anlayışın egemen olduğu ortamın bulunaması ile alakalı olduğunu düşündürür. Baskı yoğun ve buna uygun örgütlenme anlayışının gerekliliği gibi nedenler.  

Birde ulusal sorun?! Marx'ın ulusal soruna yaklaşımı ile lenin arasında farklıcalık gibi gözüken ama lenin o anlaşılır açıklamaları ile maxsist düşünceye katkısı.

Kısaca Marx' daha çok toplumsal tarihsel ve bunun altında geçmiş felsefe anlayışları içinde ve üzerinde Toplumsal tarihi anlama ile uğraşırken,lenin ağırlıklı olarak marx'ın düşüncesi içeriğinde ortaya çıkan sorunlarla ilgilenmiş olması. Bu marx'için kolaydı. Çünkü önünde toplumsal tarihi açıklarken aynı zamanda günü de anlayarak ortaya koyuyordu.(insan anotomisinden yola çıkıp maymunsu türlere varma)   lenin ise: yoğun olarak yaşanan günle uğraşmasıydı. Çünkü kapitalim   büyük değişimler arifesinde   ve gümnünde olaması bunu zornlu kılıyordu diye düşünüyorum.

Ama lenin parti konusu kendi ülkesine uygun bir örgütlenme olduğunu düşünüyorum. Çünkü olacak olanın yada yapılacak olanın farklıcalığı aynı zamanda örgütlenme konusunda de değişimleri gerekli,zorunlu kılar. Yani her somut şartlar değişiminde örgütlenme biçimi de değişmek zorundadır. Bu öz değişim olmasa da biçim de değişimler içermesi gerekkir diye düşünüyorum.




Bu ileti en son owert tarafından 03.07.2015- 23:48 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 04.07.2015- 13:21


Birde emperyalizm ve bu bağlamda geliştirdiği stratejiler noktasında katkıları var. Mesela Marks, İngiliz emperyalizminin Hindistan'a müdahalesini, Hindistan'da yaptıklarını ilerici bulmuştur. İngilizlerin Hindistan'da eski üretim sistemini ve ilişkilerini yıktığını, yerine modern üretim ilişkilerini tesis ettiğini savunmuş ve ilerici bulmuştur bu gelişmeyi(bu demek değildir Marks her emperyalist politikayı ilerici bulur veya her ulusal kurtuluş hareketine karşı çıkar.) Lenin ise emperyalizmin tamamen gerici olduğunu, sömürge ülkelerde üretim araçlarını ve üretim ilişkilerini ilerletemeyeceğini, sömürge ülkelerin düzgün bir şekilde ilerlemesinin gelişim kanallarını tıkadığını söyler. Bu bağlamda emperyalizme karşı verilen bütün ulusal mücadelelerin desteklenmesini ve desteklenmesinden öte Marksistlerin bu ulusal mücadelelere bizzat önderlik edip önce ulusal kurtuluşu sağlamasını sonrasında ise burjuvazinin tarihsel görevlerinin proleter veya proleter-köylü iktidarı altında tamamlanarak kesintisiz devrimlerle sosyalizme yürünmesini söyler.

Marks'ın Hindistan konusundaki görüşleri kabul edilemez. Bu konuda Lenin'in görüşleri çok daha sağlam ve doğrudur. İlerleticilik adına sömürgeleştirilmeyi savunmak Marks'ın Avrupa merkezli ideolojik yaklaşımı nedeniyledir. Marks toplumların Avrupa'daki gelişim yönünü fazlasıyla önemsemiş, bu konuda burjuvaziye hep ilerletici bir rol vermiştir. Hindistan konusundaki yanlış tutumunun nedeni bana göre Marks'ın bu düşüncesiydi.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 06.07.2015- 20:44


Alıntı Çizelgesi: owert yazmış

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Marks'ta komünizme nasıl ulaşılacağının formülü yok muydu?



Marx metamatikçiydi ana toplumsal metamatikçi değildi.   :)

Proletersosyalist arkadaşın yukarda ki yazısı Marx'la lenin arasında konu olarak farklıcalığını ve Marx'ın son 20 yy da   yanlış anlaşılmalar yol açmaması için katkılarını çok güzel ortaya koymuş bence

Özelikle şu hindistan konusunu hala anlamayan yada anlamak istemeyenlerle dolu arenada bunu açıklaması   enfesti.

Parti ve örgütlenme konusunda ben mesela Marx'ın daha geniş ve çoğulcu (moda tabirle ) düşündüğüne inanırım. lenini ise bu konuda daha radikal bulurum. Örneğin Marx'ın oluşturulmuş ama sonradan koministler birliğine katılımında o örrgütles yapıya eleştirileri buna yol açar. Ancak o zaman ne Paris komünü ne de emperyalizm gibi durumlar vardı. Ne de kapitalizmin gelişmiş olmayan bir ülkede devrim mevrim düşünülüyordu. Bunun yanında ve birlikte   Rusya gibi ülkede o narodnik anlayışın egemen olduğu ortamın bulunaması ile alakalı olduğunu düşündürür. Baskı yoğun ve buna uygun örgütlenme anlayışının gerekliliği gibi nedenler.  

Birde ulusal sorun?! Marx'ın ulusal soruna yaklaşımı ile lenin arasında farklıcalık gibi gözüken ama lenin o anlaşılır açıklamaları ile maxsist düşünceye katkısı.

Kısaca Marx' daha çok toplumsal tarihsel ve bunun altında geçmiş felsefe anlayışları içinde ve üzerinde Toplumsal tarihi anlama ile uğraşırken,lenin ağırlıklı olarak marx'ın düşüncesi içeriğinde ortaya çıkan sorunlarla ilgilenmiş olması. Bu marx'için kolaydı. Çünkü önünde toplumsal tarihi açıklarken aynı zamanda günü de anlayarak ortaya koyuyordu.(insan anotomisinden yola çıkıp maymunsu türlere varma)   lenin ise: yoğun olarak yaşanan günle uğraşmasıydı. Çünkü kapitalim   büyük değişimler arifesinde   ve gümnünde olaması bunu zornlu kılıyordu diye düşünüyorum.

Ama lenin parti konusu kendi ülkesine uygun bir örgütlenme olduğunu düşünüyorum. Çünkü olacak olanın yada yapılacak olanın farklıcalığı aynı zamanda örgütlenme konusunda de değişimleri gerekli,zorunlu kılar. Yani her somut şartlar değişiminde örgütlenme biçimi de değişmek zorundadır. Bu öz değişim olmasa da biçim de değişimler içermesi gerekkir diye düşünüyorum.



Lenin'in örgütlenme konusundaki görüşlerinin yani partinin nasıl olması gerektiği her ülkede değişmemesi gereken bir özellik. Bir ülkede yasal koşullar uygun değilse yasallığın dışında bir örgütlenme faaliyeti olabilir. Yasallık veya yasal olmama konusu dışında leninist partinin demokratik merkeziyetçi özelliği her ülkede leninist partilerin ortak özelliği olmak zorunda. Partinin çelik disiplinine de bu yüzden ihtiyaç var.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 07.07.2015- 00:49


Marks'ın Hindistan konusundaki görüşleri kabul edilemez. Bu konuda Lenin'in görüşleri çok daha sağlam ve doğrudur. İlerleticilik adına sömürgeleştirilmeyi savunmak Marks'ın Avrupa merkezli ideolojik yaklaşımı nedeniyledir. Marks toplumların Avrupa'daki gelişim yönünü fazlasıyla önemsemiş, bu konuda burjuvaziye hep ilerletici bir rol vermiştir. Hindistan konusundaki yanlış tutumunun nedeni bana göre Marks'ın bu düşüncesiydi.



İşte Marx,ı anlamamak buna denir Hem marxist Leninist olacaksın hem Marxın bazı görüşlerini kabul etmiyorum diyeceksin.

Marx burjuvazinin bir dönem ilerici olduğunu iddia etti bende ediyorum. Burjuvazi kendi iktidar döneminde üretici güçleri geliştirdi feodalizm,e göre ilerici hatta devrimci idi.

Hindistanda da İngilizler üretici güçleri geliştirdi üretim ilişkilerini değiştirdi ve ilerici bir rol üslendi.
Bir ülkede üretici güçler gelişmeden kapitalist ilişkiler yürür mü kapitalist ilişkiler yürümezse işçi sınıfı yaratılır mı işçi sınıfı olmadan işçi sınıfı devrimi olur mu.
Bunu ha emperyalist denilen yabacı sermaye yapsın ha ulusal sermaye ne fark eder. Sonunda her ikiside sömürücü.
Ama geri bir ilişkiye karşı ileri bir ilişki savunulmadan hayat nasıl ilerleyecek.

Marxın döneminde emperyalizm o kadar revaçta değildi. Sadece 1851 de Fransız hükümeti İtalyan solcu hükümetine saldırı yaptı bu ilişkinin emperyalist olduğu söylendi.
Marx ın hiç bir kitabında emperyalizm diye bir tehditkar yazıya   rastlamadım.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 17 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör SF'de Marks'tan sonra Lenin'in de inkarı... melnur 13 9553 02.08.2016- 12:03
Konu Klasör Marks'la Lenin birbirinden ayrılabilir mi? melnur 3 6677 15.01.2014- 16:36
Konu Klasör Marks ve Lenin birbirinden ayrılabilir mi? denizcan 5 5053 23.11.2014- 23:36
Konu Klasör Lenin'siz Marksizm ya da Lenin'in Marksizme katkıları... melnur 4 1903 23.02.2021- 06:00
Konu Klasör Marks'ın Marksizmi melnur 2 3637 28.10.2018- 08:09
Etiketler   Marks,   ,   Lenin
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS