SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Denizler - Ender Helvacıoğlu           (gösterim sayısı: 5.262)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: spartakus
Konu Tarihi: 13.07.2015- 18:52


Denizler - Ender Helvacıoğlu

Resim Ekleme

Denizler, bu bilge halkın çocuklarıdır. Denizler, çakalların bastığı bu güzel ülkenin tertemiz gençleridir, delikanlılarıdır, genç kızlarıdır. Denizler devrimcidir, öncüdür. Halka bilinç götürücüdür, devrim götürücüdür, aydınlanma götürücüdür. Denizler Türkiye gençliğidir, Türkiye emekçisidir, Türkiye’dir.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan bundan 40 yıl önce, 6 Mayıs 1972’de, 12 Mart faşist cuntası tarafından idam edildiler. Bu üç ismi, yazının bundan sonraki bölümlerinde “Denizler” olarak anacağız.
Ben Denizleri şahsen tanımadım; yaşım yetmedi. Asıldıklarında 13 yaşında bir çocuktum. Çok değil, 3-4 yıl sonra ben de devrimci oldum ve Denizler hakkında onları tanıyan büyüklerimden çok şey dinledim. Dinlediklerim 6-7 yıl öncesine ait hâlâ sıcak anılardı. Genelde övgü, sevgi ve saygı dolu, ama bazı eleştiriler de içeren somut ve rasyonel değerlendirmelerdi bunlar.

Günümüz gençleri ise Denizleri artık bir efsane gibi biliyorlar. Bu durumun hem olumlu hem de olumsuz yönleri var. Olumsuz yönü, bazı gerçek dışı ve abartılı değerlendirmelere yol açabilmesi; ama bunun günümüz koşullarında fazla bir önemi yok. Olumlu yönü vurgulamanın ve anlamaya çalışmanın ise günümüz açısından değeri büyük.
Evet, Denizler bir yakın dönem efsanesi olmuşlardır. Bu “efsane olmak” konusunu düşünmek ve analiz etmek gerek.

Yazımızın konusu bu.

***

Her toplumun, tarihinden süzüp damıtıp bugüne kadar getirdiği değerlerini sakladığı bir sandığı vardır. Buna “toplumsal hazine” veya “toplumun genomu” da diyebiliriz. Nasıl bir canlı türünün genomu analiz edildiğinde, o türün yaşam ağacında izlediği yol tespit edilebilirse, bir toplumun genomu da o toplumun tarihindeki kritik dönemeçleri, yaşadığı büyük atılımları veya acıları içerir. Bu dönemeçler genellikle belirli kişi veya kurumlarla simgeleştirilir ve bu kişi ve kurumlar da efsaneleştirilir. Toplumsal hazine sandığının içeriği, toplumun ortalama değerlerini, vicdanını ve kişiliğini yansıtır.

Sandığı dolu olan toplumlar köklü ve sağlam toplumlardır. Kolay kolay sallanmazlar ve yıkılmazlar. Böylesi köklü toplumlarda devrim de zordur; bıçağın kemiğe dayanması gerekir. Öyle her olayda, her baskı ve zulümde, her acıda ayağa kalkıvermez, isyan edivermez böyle toplumlar. Tevekkül sahibidirler, bilgedirler, deneyim sahibidirler, ince ince hesap-kitap yaparlar, başarı ilkesini sonuna dek uygularlar. Deyim yerindeyse “ağır abi”dirler. Devrime direnirler bu toplumlar, devrime gelene dek bütün yolları denemeye çalışırlar. Ancak zorunlu olduklarında, hayat-memat meselesi olduğunda ayağa kalkarlar. Zor devrim yaparlar, ama yaptıkları devrim de “devrim gibi devrim” olur. Bir kalkarlar, pir kakarlar…
Çoğu devrimci arkadaş -iyi niyetle, devrimci dinamizmlerinden gelen acelecilikle- toplumlarının bu “devrimde zorlanmasını” bir zaaf olarak görür ve eleştirir. Önemli ölçüde haklılar da. Çünkü devrimcinin işi toplumu devrime yöneltmektir, onu bu yönde zorlamaktır. Ama abartmamak gerekir, toplumdan (sandıktan) da kopmamak gerekir. Çünkü kopuşun ardından yabancılaşma, onun ardından da ne yazık ki ihanet gelir; böyle bir tehlike de var.

Peki, buradaki kritik nokta nerede? Hazine sandığının içeriğini iyi kavramakta. Çoğu arkadaş, o sandığın muhafazakâr değerlerle ve kişiliklerle dolu olduğunu sanır. Oysa tam tersine, sandığın içeriği sonuna kadar devrimcidir. O sandığın içine ancak, toplumun tarihindeki büyük devrimlerin, büyük atılımların öncüsü olmuş, toplumun büyük badireleri atlatmasına öncülük etmiş tarihsel kişilikler ve kurumlar girebilir. Tutucuların, uyuşukların, düzencilerin, zorbaların, zulmedenlerin o sandıkta yeri yoktur. Sandık devrim yapanlarla, zulme başkaldıranlarla doludur.
Halk o sandığı canı gibi korur; çünkü gerçekten de o sandık -bireyin değil ama- toplumun canıdır. Sandık halkın “evdeki bulguru”dur. Ama sandığın içi Dimyat’a pirince gidebilenlerle doludur. Göle maya çaldığı için Nasreddin Hoca’yla dalga geçenler o sandıkta yoktur ama “Ya tutarsa” diyen Hoca o sandığın içindedir. İşte bu diyalektik iyi kavranmalı. Sandık toplumun devrimci birikimini temsil ettiği için, halk o sandığı korumakta ve riske atmamakta tutucudur. Sandık bizimdir, devrimcilerindir. Devrimci o sandığa yaslanarak, ondan güç alarak, sandığın içeriğini daha da zenginleştirmeye, yeni yeni değerler katmaya çalışır.

Bu noktada son derece keskin bir sınıf mücadelesi sürer. Tutucular, sandığın içeriğini sulandırmaya, olmadık kişileri (örneğin Abdülhamit, Vahdettin, Said-i Nursi) sandığa sokmaya, sandıktaki bazı kişilikleri de (örneğin Mustafa Kemal) itibarsızlaştırıp çıkarmaya uğraşırlar. En azından o sandığı aktif bir silah olmaktan çıkarıp, edilgen bir müze haline sokmaya çalışırlar (bu sandık-müze diyalektiğini başka bir yazıda tartışırız). Devrimci ise sandığın devrimci niteliğini vurgulayıp, sandığın içindeki tarihsel devrimcileri geleceğe sıçramanın bir manivelası olarak kullanır. Sınıf mücadelesinin en önemli muharebelerinden biri bu alandadır. Tarihte (sandığı) kazanan, geleceği de kazanır. Dolayısıyla sandığın içinde bize (devrimcilere) çok yakın (egemenlere ve tutuculara uzak olduğu çok net) kişiliklerin ve değerlerin bulunması son derece önemlidir.

***

İşte Denizler bu nedenle önemli. Çünkü Denizler, bizzat sosyalist kişilikleri ve devrimci eylemleriyle o sandığa dahil olabilmişlerdir, toplumun genomuna girebilmişlerdir. Son derece köklü ve zengin tarihsel birikime sahip bir coğrafyada yaşıyoruz. Sosyalist hareket ise henüz çok yeni ve emekleme çağında. Sosyalist kişilik ve kurumların, değerlerin böylesine zengin bir hazineye dahil olabilmesi henüz çok zor. Biraz Nazım Hikmet, biraz Yılmaz Güney sayılabilir örneğin. Ama Denizler, tartışmasız bir biçimde bu sandığa girmeyi başardılar. Topluma maloldular, halkın gözbebeği oldular. Bu, Türkiye Sosyalist Hareketinin çok büyük bir başarısıdır.

Bu işin sırrı nedir, bunu en iyi Denizler’le ortak pratikler yaşamış ve tabii devrimciliğini hâlâ yitirmemiş kişiler bilir. Ben büyüklerimden dinlediğim kadarını ve hissettiğim kadarını anlatabilirim. Denemeye çalışayım…

Deniz Gezmiş, Türkiye tarihinin en büyük gençlik hareketinin simgesidir. Bu hareketin haklılığı emekçi halkın çoğunluğu tarafından da teslim edilmiştir. Bu nokta önemli; çünkü çoğu devrimci gençlik hareketi haklıdır, ama bu haklılık biraz kendinden menkuldür, haklılığın halk tarafından da teslim edilmesi daha farklı bir durumdur. Emekçi halk bu hareketi içtenlikle benimsedi.
Bu harekete önderlik eden devrimciler, halkın çocuklarıydı. Emekçi halkın bağrından çıkmışlardı. Kendilerini zorluklar içinde yetiştiren emekçilere ve ekmeğini yiyip suyunu içtikleri vatanlarına gönülden bağlı öncülerdi. Halk bu genç devrimcileri sevdi, onlara güvendi, bağrına bastı. Halk ile bu devrimciler arasında bir gönül köprüsü kurulmuştu. Denizler de, birçok hata yapmalarına karşın, emekçilere ve vatanlarına hiçbir zaman ihanet etmediler. Bu gönül köprüsüne ölümüne sadık kaldılar; sözcüğün tam anlamıyla ölümüne… Çok basit gibi görünüyor ama bu tutum son derece önemlidir. Çünkü sözünü ettiğimiz sandık, halkın bağrıdır.

Deniz Gezmiş tipik bir gençlik lideridir. Dışarıdan veya atanmış bir lider değil, genç bir gençlik lideri. Tipik bir genç gibi delidolu, temiz, saf, naif, sevecen, umut dolu, yürekli, başı dik, haksızlığa boyun eğmez, geri adım atmaz, dürüst, mert bir insan… Anadolu’nun o güzelim gençliğinin bütün olumlu değerlerinin temsilcisidir Deniz ve Denizler.

***

Denizler, bu bilge halkın çocuklarıdır.
Denizler, çakalların bastığı bu güzel ülkenin tertemiz gençleridir, delikanlılarıdır, genç kızlarıdır.
Denizler devrimcidir, öncüdür. Halka bilinç götürücüdür, devrim götürücüdür, aydınlanma götürücüdür.
Denizler Türkiye gençliğidir, Türkiye emekçisidir, Türkiye’dir.
Ve bütün bu değerleri canları pahasına savunan kişilerdir Denizler.
Denizler’i idam eden çakallar bu halkın vicdanını yaraladılar. Bu bilge halk da aldı o gençleri hazinesine koydu, bağrına bastı. Çakallara verilebilecek en güzel yanıttı bu.
İşte bu kadar kolaydır o sandığa girmek… Bu kadar zordur…
İdam edilişlerinin 40. yılında coşkuyla anıyoruz Denizler’i. Çok büyük bir değer olarak yolumuzu aydınlatıyorlar.

5 Mayıs 2012
http://www.yarinlar.net/guncel-yazilar/denizler-ender-helvacioglu.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 13.07.2015- 19:00


Resim Ekleme



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yura
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.02.2014
İleti Sayısı: 816
Konum: Bolu
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: yura
Cevap Tarihi: 13.07.2015- 19:31


Resim Ekleme



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ‘Dışarıdan bilinç’ meselesi - Ender Helvacıoğlu melnur 0 2 26.01.2022- 11:21
Konu Klasör “Denizler’in ulusalcılığı” üzerine umut 60 46873 22.06.2014- 11:13
Konu Klasör Denizler Balıkesir’de anıldı tarihselmaddeci 0 2465 11.05.2015- 12:22
Konu Klasör Denizler'in 'Şekibe Abla'sı yaşamını yitirdi. melnur 1 1940 23.02.2020- 09:27
Konu Klasör TKP Kadıköy, Maçoğlu ve TİP üzerine... melnur 15 720 04.04.2024- 09:36
Etiketler   Denizler,   Ender,   Helvacıoğlu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS