SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 13 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.10.2015- 22:23


Alıntı Çizelgesi: owert yazmış

Nerde ise   kırk yıldır biz.,..... Tarihin doğrudan devindici gücünün sınıf savaşımı olduğunu ve özelikle burjuva proleterya arasında sınıf savaşının ,modern toplumsal devrimlerin büyük manivilası olduğunu vurgulaya geldik.Bu nedenle bizim ,sınıf şavaşımını bu hareketten koparıp atmak isteyen insanlarla işbirliği yapmamız olanaksızdır .......... (marx,engels ten Bebele mektup ).

Esasında burada bizlerde nerde ise 150 yıldır bugüne kadar hep . ''Tarihin doğrudan devindici gücünün sınıf savaşımı olduğunu ve özelikle burjuva proleterya arasında sınıf savaşının ,modern toplumsal devrimlerin büyük manivilası olduğunu vurgulaya geldik'' demekteyiz. Hala da onu demekteyiz. Sanırım buna   eskmiş düşünce denilemez. O zaman bizde yenisini ortaya koyun deriz. Bunu da yapılan ve yapılmakta olan ağız çalkalamarı ,ortan oraya atlamalarla değil ,düzgünce anlaşılır açık net tıpkı Proleterler için yazılan kapital kadarıyla bizlere anlatsınlar . Belki yeriz.  


''bizim tarih anlayışımız ,herşeyden önce bir araştırma rehberidir. ,hegelcilerin tarzında (idealsitçe yani BN)yorum üretmeye yarayan bir kaldıraç değildir.Bütün tarih ,yeni baştan incelenmelidir ,farklı toplumsal oluşumların var oluş koşullarından ,bunlara teakbül eden siyasal sosyal hukuksal estetik ,felsefi dinsel vb görüşler   çıkarsamaya çalışmadan önce bu koşullar ayrıntılı olarak incelenmelidir. (engels -Berlinde,ki Conrad Schmid'e 1890)

Engel önce ''gerçek ne '' diye bilmemiz gerekir diyor .Bunun için hegelci tarzda değil ama toplumsal tarih anlayışıyla olanı ,koşulları incelememiz gerekir demekte. Ve ondan sonra çıkarsamaları ancak ortaya koyabiliriz.

ve marx engel incelemesin en uç soyu anlamda   şu   ortaya çıkmıştır .Toplumların değişimin devindici gücü sınıflar arasında ki olan bitendir'' İşte bu kadar . Basit anlaşılır temel dayanak noktası. Basılan temel bu ,toplumların devindici güç sınıflarmış.

Demek ilk önce bunu kabul etmemiz gerekecektir. Yada red edeceğiz. Hayır diyeceğiz toplumun devindici gücü sınıfların birleriyle çatışmaları   değildir.  

Bu eskimiş bir sözmüdür. ? Ya da eskimiş içerikmidir.? Ve bugün bunun eskimiş olduğunu söyleyenler vardır .

Ama bunun yanında toplumların devindici gücü biçim   değiştirmiştir de diyenler vardır. Ancak bunlar bile toplumların devindici gücünün sınıflar olduğunu inkar edememektedir.   Bizleri daha çok biçimler üzerinde tartışmalara çekip ne zaman sınıflar noktasına vardığımızda ''bunlar eski klasik sözcüklerdir '' diyerek,tıpkı idoljik efendim ideolojik diyerek ağzımız kapatmaya çalışmaktadırlar.  

Marx' Enges bu tarih anlayışını ortaya koyarken gökten inmediğini bu tarih anlayışının 0n binlerce yılın toplumsal tarihinden   ve bu on binlerce yıl içeriğinde ortaya çıkan düşünceler üzerine kurulduğunu söylemekten hiç bir zaman kaçmamışlardır .Zaten mümkün değildi. Örneğin sınıfları bulan ortaya çıkarn Marx kendisinin olamdığını yine diyalektik düşünmenin yunan uygarlığna kadar gittiğini ama netleşen durumuyla hegelden alındığını söylemektedir.

Evet bu durumda yunan uygarlığında ortaya çıkan diyalektiğin başlangıç ip uçları hegelle ortaya çıkarken ne marx ne engels diyalektiğin eskimiş olduğunu söyleyemiyorlardı.

Marx ve Engelsin söyledikleri eskimiş   ve işe yaramaz olduğu söylenmek isteniyorsa bu söylenebilir.

Ama bir kesinlik var .Toplumaların devindici gücünün sınıflar olduğu gerçeğidir. Bu marxsist denilen toplumların tarihsel bir tezdir. Ve yine bu sınıfların ikdisadi anlamda emek -Sermaye arasında olduğudur. Eğer iktisadi anlamda emek ve sermaye çelişkisinin bittiği söylenmek isteniyorsa o zaman otomatik olarak ,toplumun devindici güvcünün de sınıflar mücadelesi olmadığını söylüyoruz demektir.  

O zaman sormamız gerekiyor .Toplumlar neden alabora olmaktadır.? Bunu bize açıklamaları gerek . ? Örneğin suriyeye,Ukraynaya ,libya ,mısrda yaşananlar esasında nedir.   Üç beş adamın iktidar arzu ve amaçlarımıdır .Neden sosyalizm tüm emperyalist gücün sarıp sarmalamasıyla ,hışmıyla iç dinamikler teşvik ve güç verme ile   yıkılmıştır. Rusya neden İŞİdi bomalamaktadır.? Yugoslavya neden parçalanmıştır.

Bizler bunu temelinde sınıflar mücadelesi olan ,Emek sermaye çelişmesi olan bir temel üzerinde ,sömürü , toplumların çalışma ve meklerine el koyma dışında bir amacı olmadığını söylüyoruz. Yoksa kafam bozuldu gideyim Suriyey bombalayayımla tarih niyetler üzerinden açıklanmaz.   :d Evet açıklanır da bu cocuklar için yazılan masaldan başkası olamaz. Elbette yersen...




Sn.owert;

Yazınızın bütününe hemen hemen katılıyorum. ( Marks ve Engels'in görüşlerinin bazı kısımlarının eskidiğine ilişkin bölümü anlayamadığım için o bölüme de gözümü kapıyorum.) Ama genel olarak yazdıklarınız doğrudur. Marksizm ve Leninizm konusunda genellikle anlaşılamayan bir nitelik var. Bu konuyu yüreği sosyalizmde olan herkesin kavraması ve içselleştirmesi gerekiyor.

Marksizm ( Marksist felsefe veya Diyalektik Tarihsel materyalizm -üçü de aynı anlamdadır) felsefeye eylemi katmıştır. Marksizm toplumların değişiminin bir eylem ve bir iradi çaba gerektirdiğinin altını çizer. 11.tez bunun somut karşılığıdır. Bu eylem de sonuçta siyasi bir programda karşılığını bulur. ( Detayına girmeyeceğim bu konuya burada birkaç kez girmiştim.) Bu programın temel önermeleri de Marksizmin içinde var. Komünizm dediğimiz sınıfsız ve sömürüsüz dünya Marks'ın kapitalizm çözümlemelerinin bilimsel çıkarımıdır. Bunun anlamı şudur: Sosyalizmi bilimsel yapan bulguların ''eskimesi'' sözkonusu olamaz. Sosyalizmi bilimsel yapan Marks'ın bilimsel çözümlemelerinin ''eskimesi'', yani zamanımıza hitap etmediği iddiası Marksizmin kapitalizm çözümlemelerinin hem bilimsel niteliğini ortadan kaldırır ve hem de komünizmin bilimsel dayanaklarının yanlışlandığı anlamına yol açar. Bu durumda Marks'ın komünizmi ile ütopiklerin sosyalizm-komünizm anlayışları arasında hiç bir fark kalmaz. Aunı zamanda bu durumda ''ben Marksistim'' demenin de bir anlamı ve karşılığı kalmaz. ''Tarihinin devindirici gücünün sınıf gerçeği olduğu'' gerçeği de yanlışlanmış olur. Kısaca toplumsal tarihin deviniminin nesnel nedenlerini hala bilmiyor oluruz. Marks yanlışlanmış demektir.

Bunların hiç biri doğru değildir. Marksist analizler hala gerçekliğini korumaktadır. Kapitalizm sömürü üzerine kurulmuştur. Sömürüye doğrudan uğrayan sınıf proletaryadır. Proletaryanın tarihsel sorumluluğu komünizmi kurmaktan geçmektedir. Proletaryanın güncel bilincinin geriliği bu gerçeği değiştirmez. Komünizme varmak için toplumsal devrimler, toplumsal devrimlerin gerçekleşebilmesi için siyasal devrime ihtiyaç vardır. Siyasal devrimden sonra komünizme kadar sürecek olan dönüşüm proletarya diktatörlüğü altında gerçekleşir vb. Marks'ın bu temel önermeleri masabaşı çalışması veya idealist bir çözümleme sonucu çıkarılmış düşünceler değildir. Reel sosyalizmin çözülüşü bu gerçekliğin yanlışlandığı ve eskidiği anlamına da gelmemektedir.

Karıştırılan konu şu:

Marksizm ( daha daraltırsak Marks) siyasal devrimin zorunluluğunu savunurken bu zorunluluğu determinist koşullara bağlamış ve üzerinde de çok fazla düşünmemiştir. Kapitalizm geliştikçe işçi sınıfının hem sayıca fazlalaşacağı ve hem de sömürünün farkına vararak iktidarı alabileceği düşüncesine yatkındır. Oysa gelişen süreç proletaryanın sayıcı kalabalıklaştığını doğrularken, sınıf bilincinin kendiliğinden gelişmediğini ortaya koymuştur. ( Burjuvazinin da bilinçlenmesiyle birlikte burjuvazi iktidarın bütün gücünün yanına ideolojisini de koymuş ve kendi sınıfsal çıkarını işçi sınıfının ve emekçi halkın çıkarıymış gibi gösterebilmiştir. Ayrı bir konu.) Böyle olunca yani iktidarın alınması için gereken sınıfsal irade kendiliğinden oluşamıyorsa burada sınıfa dışardan bilinç verecek bir öznenin devreye girmesi zorunlu olmuştur. Lenin bu konuya müdahale etmiş ve parti kuramı ve öncülük kuramını ortaya koymuştur. Bu kuram sayesinde de sınıf ile bilinç arasındaki açı   öncü parti aracıyla aşılmıştır. ( Bu yüzden Rusya'da devrim gerçekleşmiş, daha ileri koşullarda olan Almanya'da devrim yenilgiye uğramıştır.) Lenin önderliği, öncü parti kuramı ve siyaseti devrime de odaklayarak rusya'da devrimi gerçekleştirmiştir.

Buna değinmemin nedeni şu: Lenin sadece iktidarın alınması için siyaset alanında neler yapılmasını planlamıştır. Rusya'nın nesnel koşullarına uygun strateji ve taktikler geliştirerek Rusya'da devrimi gerçekleştirmiştir. Bu konuda bize zengin bir siyasi pratik de bırakmıştır. Marksizm-Leninizm bu bütünlüğün adıdır. Konumuzla ilişkilendirdiğimizde Lenin devrimin teorik konularında fazlaca kafa yormamıştır. Çünkü Marks o konuları hazırlamış ve Lenin'in önüne koymuştur. Yani komünizmin bilimselliği, proletaryanın devrimi gerçekleştirecek temel sınıf olması, siyasal devrim, proleter diktatörlük Lenin'den önce bilimsel olarak ortaya konmuştu. Bunlarda eskime, zaman aşımı vb. yoktur. Hala bilimselliğini ve geçerliliğini korumaktadır. Lenin'in öncülük ve örgüt anlayışı için de bu saptama geçerlidir. Sınıf tarihsel bilincini kendiliğinden kazanamıyorsa ona bu bilinç dışardan verilmelidir ve bunun aracı da ( komünist) partidir. Parti bir anlamıyla sınıfın aklıdır.

( Çayan Marksizmin zaman içinde değişebilen ve değişmeyen özellikleri olduğunu söylerken bu söylenenlerin tamamı değişmezlerdir, demirbaşlardır.)

Peki parti sınıfa bilinci nasıl götürecek?
Devrim nasıl gerçekleşecek?
Örgüt nasıl üye alacak, parti nasıl ve ne kadar kitselleşecek?
Devrimden sonra parti devlet sınıf ilişkileri proleter diktatörlük altında nasıl şekillenecek?

Benzer pek çok konuda tartışabiliriz. Tartışılmalıdır. Ama bir koşulla; öncelikle yukarda yazılmaya çalışılan ve sosyalizme bilimsel özelliğini veren temel önermelerin içselleşmesi koşuluyla; artı, tartışılacak konuların yine o değişmezlerle uyumlu olmasına en azından çelişik olmamasına dikkat edilerek.

Devrim kuramının değişebilirliği sözünden proletaryanın yerini küçük burjuvazinin alması olarak anlamamalıyız. Bir ülkede nesnel koşullar örgütlü sınıfın geri bir durumda olmasına yol açabilir. Bu durumda Haziran ayaklanmasında gördüğümüz gibi toplum içinde örgütlü sınıftan daha ileri olan kesimler örgütlenme çalışmalarında önceliği alabilir. Örgütlenmede bu kitlenin ileri çekişinden yararlanılabilir. Ama bu durum hem devrim sürecinde ve hem de sonrasında proletaryanın burjuvaziyi yıkacak ve sosyalizmi kuracak temel sınıf olduğu gerçeğini değiştirmez.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.10.2015- 22:33


Benim kötü alışkanlığım, yanlış bir tuşla gider diye kısa kestim, buradan devam edeyim:

Söylemek istediğim şu: Lenin bile devrim sonrasında başka ülkelerde devrimin Rusya'da izlediği seyri izlemeyebileceğini söylemiştir. Engels'in de Paris Komün'ünden sonra ''barikat'' vurgusu yaparak benzer söylemi vardır. Fidel de İngiltere'de bir radyo konuşmasında   benzer ifadeleri-le konuyu yorumlamıştır. Kısaca siyaset konusunda genek ilkelere bağlı kalınarak kitleye nasıl ulaşılacağı, nasıl kazanılacağı, devrimin ülkeye özgü nesnelliğinde nasıl bir biçim alacağı, parti ve örgütlenme konusu, hatta demokratik merkeziyetçilik vb. hepsi ülkeden ülkeye farklılık gösterecektir. ''Sosyalizmin Türkiyelileşmesi'' kavramı burada pek çok başlıkta geçiyor. Bu kavramdan anlatılmak istenen de budur. Yoksa Marks'ın çözümlemelerinden çıkarılan bilimsel önerme ve sonuçları ''18, 19.yüzyılın gerçeği olarak'' nitelemek ve hele bu saptamayı marksistliğin ardına gizlenerek yapmak cehalette nirvanaya ulaşmaktan başka bir şey değildir.

Kerameti kendinden menkul solculuk mu; işte o solculuğun zihin karmaşasının zemini tam da burada oluşuyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: owert
Cevap Tarihi: 16.10.2015- 09:04


İşin gerçeği, toplumların değişim nedenleri üzerinde sınıfları oturtan anlayışın eskimiş olduğuna inanmıyor ,ve yürekli iseniz bunun aksini bize gösterin diyorum. Ama böyle bir yürekliği gösterende yok. Kaçak döğüşüyorlar. Özelikle SSCB ve yaşanmış yaşanmakta olan soyalizmi bize gösteriyorlar . Bakın diyorlar lenin neler yaptı,yada stalin Hitlerle anlaştı ,mao kültür devriminde adeta kızıl kemerler gibi davrandı falan filan

Evet Tarihsel toplumsal sürecin demirbaşları var. Çünkü kapitalizm var oldukça bu demirbaşlar varlığını sürdürecek ,çünkü bilinci ortaya koyan bu koşullar olduğuna göre bu demirbaşlarla kendi varlığını sürdürecek . İsterse bin yıl geçsin ,o koşullar varsa ve o koşullar radikal biçimde insanoğlu tarafından değiştirmediği müdetçe varlığın sürdürecektir.

Kapitalizme 500 yüzyıl hak tanıyanlar sosyalist çabalara bir 90 yıl tahammül edemiyorlar . Toprak mülkiyetinin egemen olduğu sisteme yine 600 yıl haktanıyanlar bu hakkı sosyalizme çok görüyorlar .  

Bu çok görenler kimlerdir.? Bunu anlamak için münecim olmaya gerek yok sanırım. Altını kazıdığımız da burjuva çıkar . Ama olayı   bu kadar basit görülmemesi gerekir. Nihayettinde herşeyi ya burjuva   yada proleteryaya bağlamak mümkün. Şu yaşadığımız   toplumda bile etrafımızda olanların altını kazıdığımızda ,yine karşımıza bireysel çıkarların altında toplumsal çıkarları her daim görebiliriz. Bir kafetaryaya oturduğumuzda bütün bu olanın ne kadar rezilce ve insan dışılığından söz ediyoruz. Ama içinde hep birlikte yaşıyoruz. Yani kolayca bireyleri,toplumsalı   yok   etmek mümkün değil.

şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Engelsin deyimiyle , İlk baş gerçekleri bulacağız sonra bu gerçeklik üzerinden programlar ,edimler amaçlar yaratacağız ve uygulayacağız . Ve sınıflı toplumlarsak her sınıf kendi alanından bunu yapmaya çalışacak ortaya kaos çıkacak demektir bu. Bu kaso ortamında her sınıf ben tertemizim diyemez.   Bireyde bunu diyemiyor. Marx,insan bilinci yaşadığı koşullar içinde hareket eder ve bu koşullar dışına çıkmak ise ki İnsanoğlumda olan özellik olan tasarım gücüyle mümkün. Böylesibir tasarıma bile ulaşabilmek emek ,çaba gerekir . Ancak bunun bile sınırı var . Gerçeğin yansımasının bize verdiği hakla bunu yapabiliriz .Çok dışına   çıktığımızda idealizmle buluşmış olmaktayız..




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: owert
Cevap Tarihi: 16.10.2015- 09:52


bir örnekle tartışmaya katkı koymak isiterim. . Lenin devrim yapar ve Rusyada sosyalist devrimin koşuları almanyadan zayıf olduğunu biliyordu ama illa devrim yapalım diye düşünceleri ortaya atındı .Halbuki burjuva ile uzlaşmalar gidebilirdi ki burjuvalar buna dünden razı idiler. Marx ,Almanya ve Farnsada uzalşmalara açıkken lenin rusyada uzalaşmalar kesinlikle karşı. Reformistler diye bağırıyordu . Çünkü tüm koşullar burjuva lehine ve çok güçlüler , onlarla uzalaşmaya gitmek süreç içinde teslim olmaktan başka birşey olamazdı. İktidarı ele geçirip burjuvaları tek siyasal olarak değil onu yaratan koşulları yok etmekle mümkün olacağını bağırıyordu..

Şimdi burada leninle marx arasında nasıl bir çelişki olduğunuda görmekteyiz. Ama tarisel metaryalizmi ki toplumsal tarihi anlayamayanlar bunun çelişki ve Leninle   Marx' birbirne kavga ettirir.

Bunun ip uçlarını marx Alman devrimin de vermeye başlamıştı.

Marx'kapitalizmin tükenmekte olduğunu   çünkü ne ırlanda da nede almanyada normalde olması   gereken toplumsal devrimin olamadığı   gerçeğini anlamaya başladı . Normalde İngiliz burjuvazisi ırlandanın o mücadelesine karşılığında ulusal hakkını tanıması gerekiyordu. Irlanda da ulusal kurtuluşunu normal olarak tamamlamısı gerekiyordu ki bu esnada kapitalizmin güçlü olan ve işçi sınıfının yoğun olduğu ülkede sosyalist bir atak gelişebilirdi. Bu Fransadan daha anlamlı kolay olma imkanlarını sağlama koşulları vardı. Fransa Burjuva devrimleri sancılarını çekerken İngiltere burjuva devrimini yapmıştı ,ırlanda çıkışı ile sosyalizme yönelme mümkündü.  

Çünkü Marx'a göre kapitalizm genişleyen ,ilerici ,toplumlara yeni bir dünya sunandı. Böyle olduğu için toplumlar tarafından destekleniyor ,arkasında olunuyordu. Almanyada ise burjuva kalkışma yapmış ama arkasında onu destekleyen ,kendi yaratımının ürünü olan bireysel vatandaş işçi o güne kadar olmayan haklar istemeye başlamıştı. Bu burjuvanın çıkarlarına ve varlık koşullarına tehdit içerenlerdi. Burjuvanın devrimden tornistan yaptığını ve egemenliği için farklı bir taktiğe başvurduğu gerçeği ortaya çıktı. Buda eski toplum (feodel) egemenleriyle uzlaşma,onları ikna etme ,zorlama ve devrim kaçkını konumunda olmasına neden oluyordu  

O zaman toplumsal tarihsel süreç durmaz ,kesintiye uğratılamaz ,olması gereken ve işçi sınıfının yapması gereken tarihsel sürecin kesintiye uğramasını izin vermemek ,Alman burjuvazisi ile gerektiğinde uzalaşmalarla ona cesaret vermekti.

lenin ise bu çelişkiyi çözümledi.Kapitalizmin artık devrim mevrim yapamayacağını tüm işlerin işçilere kaldığını ve bunu o gericileşen burjuva ile mümkün olmadığını ,uzlaşma bu koşularda mümkün olmadığını ama çok zorlu bir sürece o kapitalizminde uerine getirmesi gereken süreci işçi sınıfının üstlenmek zorunda kaldığını kısaca bindik bir elamete gidiyoruz kıyamete espirisiyle ,ama başarılı olursak koca bir deneyim bırakılacağını ,ki tıpkı paris komünü gibi ,yenilirsekte bunun toplumsal tarihi gelişime katkı olacağını biliyordu.

İşte arkamızda koca bir sosyalizm deneyimi var. Zaten Marx ta toplumların her seferinde duvara   kalkıp yükleneceğini yenilgiler yaşayacağını ,yere serileceğini, ölü taklidi yapıp o yüklendiği duvarı yıkmak için güç toplayacağını, toplumsal tarihin yasası oladuğunu söylüyordu.   Bu arada taktikler geliştireceğini ,yeni yöntemler bulacağını belki çok güçlendiğine inandığı anda rusyada ki gibi değilde , burjuvadan siyasal olarak güçlü olduğuna inandığında burjuvalarla uzalaşmalara gidebileceğini ,bu kapılarında açık olduğunu ama buna karar vericilerin bulundukları koşullar içinde olanların değerlendirebileceğini söylenen şeyler. Önemli olan bu değerlendirmesini o koşullarda siyasal önderliğin yapıp yapmayacağıdır.

Buda o ülke devrimcilerinin sorunu olmakta .

Engels toplumsal tarihe bakarak   şunu diyor   '' Biz tarihi yapmaya aktif olarak katılabilir durumda olmadığımız sürece tarihsel sürecin kesintiye uğraması bizim çıkarımıza değildir. '' Bugünkü tarihsel süreç nedir. ? Türkiyede demokratik devrim ,hukukun ,kuralların ,yasalar önünde bireyin eşit hakları. Bu süreci Kimlik temeliyle yerine getirilmek isteyenler var.   Birde sadece kimliğimi ver ne halt edersen et gibi olanlarda var. Burjuavnın niteliği ile bu süreçte takındığı tutum ki ilerici olmayacağı kesinlikle malum olan tutum almak olacaktır. Sanrım işte o zaman her iki durumda sosylistlere hayli iş düşecektir.




Bu ileti en son owert tarafından 16.10.2015- 09:53 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 16.10.2015- 12:25


Kerameti(güç kudret) kendinden menkul(ağızdan ağız gelmiş söylengeler) solculuk mu; işte o solculuğun zihin karmaşasının zemini tam da burada oluşuyor.

gücü kudreti kendinde olan kulaktan duyma laflarla hayatını devam ettiren ve sisteme müdahil olmak isteyen solculuk.
--------------------------------------------
Bu tür solculuğu kim üslenir kim çözüm olur bunu bilmem. Benim bildiğim bilim en iyi takip edilen yoldur. Marxında bu yolu takip ettiğini okuduğumuz kitaplardan anlamaktayız.

Biz Lenin şunu dedi Marx bunu dedi ile yaşadığımız dünyaya çözüm olamayız ancak onların takip ettiği yolu takip ettiğimizde çözüm olabiliriz.

Dün üretim biçimi ağırlıklı olarak işçi emeği ile sağlanıyordu ve artı değer sermaye birikimin ön şartı idi makinalar en fazla buhar enerjisi ile çalışıyordu nisbi artık değer buna göre hesaplanıyordu
O dönemde bile marx manifestoda kapitalistin işçiden kurtulma planları olduğunu söylemişti.
Kapitalin 3 cildi ön sözünde A.Simih in iddası olan makine yapan makinalardan söz ettiğinde bu ihtimal yok ama olursa değer yasası çökeceğinden söz ediyordu Engels. yıl 1848-1875 aradan Dev gibi yıllar geçti şu an üretimde hiç işçi olmayan üretim sahalarından söz ediliyor yazılıyor çiziliyor.

Kapitalizm karekteri gereği dikey ve yatay şekilde büyür zamanımızda kapitalizm ağırlıklı olarak dikey şekilde büyümektedir
Yani kapitalizm bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyemiyor ama sermayeler mümkün oldukça en az ellerde toplanarak büyüyor.
Bu durumda nüfus artışı toplumu kapitalizmle değil barbarlıkla dilencilikle   karşılaştırıyor onun için egemen idoloji kapitalist modernleşme yerine din ve yobazlık olmaya başlamıştır.

Mülksüzleşen insanlar kendilerini işçilerin arasında değil cemaatlerin arasında görüyor.

İşte solcuların kotları buna güre kurgulanmadığı için solcular bu insanlara ulaşamıyor ve bu müksüzleri onların müvik kollarına emanet etmiş gibi görünüyor.
İşçiler fabrikalarda tehdit altında hem yığılmış işsizler tarafından hem teknoloji tarafından artık onlar fabrikalarda düzen dışı idolojilerde örgütlemek mümkün değil.

Onlar ancak fabrika dışında belli bir toplumsal mücadele etrafında örgütlenecektir işte o mekanlar meydanlar o amaçlar demokrasidir.
Bu durumda egemen sınıf olan burjuva kendi egemenliğini bürokrasiye kaptırmıştır   bu ilk defa olmuyor bütün krizlerde burjuvazi gönüllü olarak egemenliği geçici şekilde bürokrasiye verirdi .Şimdi durum başkalaştı krizler geçici olmaktan kalıcı oldu çünkü kapitalizm artık doğal dengelerinde değil sunni dengelerde onu ayakta tutamıyor onlarda krizle yaşamasını öğrendi

Bu günlerin tahlillerini yapan zamanımızın anarşisti Negri ve günümüzün Marxisti D.Harlev artık fabrikalardan sonuç çıkmayacağını adreslerin meydanlar olduğunu söylemektedir.
Hatta D.Harvey tüketimin durdurulması ile kapitalizme   daha büyük krizler yaşatılabileceğini söylemektedir. Bize düşen örgütlenmek toplumla ilişki kurmak kalıyor
Evet nasıl işte bu sorunun cevabını hemen bulsak iyi olacak yoksa tren kaçacak dünya tersine dönecek komünizm atlanarak yeniden ilkel barbarlık düzenine dönülecektir.
Bu düzen bilim kurgu flimleri gibi bir yerde en üst yaşama bir yerde vahşet olacak.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
erkan
[ erkan ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 07.10.2015
İleti Sayısı: 36
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: erkan
Cevap Tarihi: 16.10.2015- 15:07


sayın hakkı ve sayın kaçak dostlara da çok rica ediyorum lütfen hezayan yapmasınlar. poroloterya sınıf bilincine göre hareket etsinler.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 16.10.2015- 16:56


Yani kapitalizm bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyemiyor ama sermayeler mümkün oldukça en az ellerde toplanarak büyüyor.

Sosyalist ideoloji ''kapitalizmin bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyeceğini'' öngörememiş mi? Bu söylediğin yeni bir şey değil, kapitalizm zaten bu demek. Üretici güçler gelişirken bir kısım işçi işini kaybeder. İşini kaybetmesi onu işçi sınıfının dışına itmez. İşçi sınıfının devrimin öznesi olması sadece çalışanlar için söylenmiyor. Hala neyin peşindesin belli değil.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 16.10.2015- 20:42


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

[size=2]Yani kapitalizm bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyemiyor ama sermayeler mümkün oldukça en az ellerde toplanarak büyüyor.

Sosyalist ideoloji ''kapitalizmin bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyeceğini'' öngörememiş mi? Bu söylediğin yeni bir şey değil, kapitalizm zaten bu demek. Üretici güçler gelişirken bir kısım işçi işini kaybeder. İşini kaybetmesi onu işçi sınıfının dışına itmez. İşçi sınıfının devrimin öznesi olması sadece çalışanlar için söylenmiyor. Hala neyin peşindesin belli değil.




Sen hafiyeliğe devam et bir gün bulursun neyin peşinde olduğumu. Çalış muhakkak başaracaksın [/size]



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 13 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör SF'den kerameti kendinden menkul solculuk örneği... melnur 6 4770 18.07.2017- 22:38
Konu Klasör Bir kez daha 'kerameti kendinden menkul'luk... melnur 1 2973 07.02.2018- 16:34
Konu Klasör Kendinden Başka vurguni 0 2517 13.07.2015- 22:12
Konu Klasör Solculuk, CHP ve HDP umut 11 10715 19.02.2015- 19:36
Konu Klasör Kolay solculuk umut 1 4357 04.11.2014- 17:20
Etiketler   Kerameti,   kendinden,   menkul,   solculuk
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS