SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
"Korku kazanırsa insanlık kaybeder!"           (gösterim sayısı: 3.552)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 11.10.2015- 11:40


"Korku kazanırsa insanlık kaybeder!"

Birleşik HAZİRAN Hareketi Yürütme Üyesi Erkan Baş, dün Ankara'da gerçekleştirilen bombalı saldırının sorumlusunun AKP iktidarı ve Saray çetesi olduğunu söyledi.

Resim Ekleme

Birleşik HAZİRAN Hareketi Yürütme Üyesi Erkan Baş, dün Ankara'da gerçekleştirilen bombalı saldırının ardından İleri Haber'e konuştu.

AKP iktidarına son verilmesi için artık bütün güçlerin birleştirilmesi gerektiğini belirten Baş, tüm devrimci, ilerici, yurtsever güçlerin bir araya gelmesi gerektiğini söyledi.

Erkan Baş'ın sözleri şu şekilde:

Dün yaşanan katilam sonrası ilk değerlendirmelerinizi almak istiyoruz....

Kim yaptı, neden yaptı, nasıl yaptı, şimdi n'olacak, vb... Bütün bu soruların önemsiz olduğunu söylemiyorum hatta oturup soğukkanlı konuşabilsek bunlara verilecek yanıtlarla önümüzü daha rahat görebiliriz. Ancak şu aşamada tüm bu sorulara da lanet olsun, bence önümüzde tek bir soru var; bu her türlü vahşete imza atabilecek katil(ler)den kurtulmak için ne yapmalıyız?

Hepimizin buna odaklanmasında sonsuz fayda var.

"NE EMPERYALİSTLER NE TSK, HALKIN BİRLEŞİK GÜCÜ..."

Peki öyle devam edelim, ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?


En başa şunu yazmakta sakınca yok.

Türkiye tarihi bir açıdan da katliamlar tarihidir. Dün yaşadığımız katliam ise bu karanlık tarihin en koyu noktası oldu. Becerebilir miyiz, gerçekten bilmiyorum ama tüm gücümüzle yaşadığımız katliamın artık bu katliamlar tarihinin son noktası olması için her şeyi ama her şeyi yapmamız gerekiyor.

Bu zorunlu görevi yerine getirmek için net olunması gereken en önemli konulardan birisi, bunu yapabilecek tek gücün halkımız olduğudur.

Emperyalistler, düzenin çeşitli güçleri, TSK vb. değil halkın birleşik gücü...

Bu gücün devreye girdiği koşullarda, artık ülkemizi bir kan denizine çeviren AKP'nin kazanması mümkün değil. Bütün güçlerimizi birleştirmeli ve halkın birleşik gücünün AKP iktidarının, bu saray diktasının karşısına dikilmesini sağlamalıyız.

"BOMBANIN HEDEFİ TÜM HALKIMIZDIR"

Bu söylediğinizi biraz daha açmanızı rica ediyorum?


AKP'nin artık gereğinden fazla uzamış bu iktidarını korumak, ömrünü uzatmak için giriştiği bu katliamların temel hedefi, örneğin dünkü saldırıda o mitinge gelen insanlar, orada yaşamını yitiren arkadaşlarımız değil sadece, bunu görmek gerekiyor. Saldırının, katliamın gerçek hedefi "evinde oturan insanlar", emekçi halkımızın tümü ve mesaj oraya veriliyor. Mesaj açık, bana karşı gelen, benim iktidarımı sorgulayan insanlara her şeyi yapabilirim, susun, oturun, kırın boynunuzu ve teslim olun. İşte tam bunun karşısına dikilmek gerekiyor.

Dikkat ederseniz,   istisnalar bir yana Gezi Direnişi'nden bu yana kitlesel, barışçıl her eyleme iktidar güçleri saldırıyor ve bu eylemlerin yapılmasına izin verilmiyor. Dün Ankara'da gerçekleştirmek istediğimiz eylem de bu açıdan önemliydi, barışçıl, kitlesel, çoluk çocuk katılabileceğimiz, eşimiz dostumuzla birlikte gelebileceğimiz bir miting vardı. İzin vermedikleri ve bize göre en çok korktukları şey budur. Halkın bağımsız, etkin bir güç olarak devreye girmesi. Bu gücün devreye girmesinin anlamı, Gezi Direnişi'nde ortaya çıkmıştır ve iktidarın tüm amacı bir kez daha bunun gerçekleşmemesidir.

"SÜREKLİ BİR SEFERBERLİK HALİ, BİRLEŞİK MÜCADELE"

Buna mutlaka kitlesel karşılık verilmelidir. Kendi güvenlik önlemlerimizi almamız gerektiği açık, bunu sağlamalı ve inadına milyonlarla sokağa çıkmalıyız. Ülkemizi açık ki, fiili bir darbe ile yöneten bu karanlık çetenin iktidarından kurtarmak isteyen herkes bunun gerçekleşmesi   için sorumluluk üstlenmelidir. Çokça söylenir ama önümüzdeki soru şudur “bugün değilse ne zaman”?


Derhal tüm ilerici, devrimci, yurtsever güçler bir araya gelmeli ve bu iktidarı alaşağı edene kadar bir sürekli seferberlik haliyle mücadelemiz tek bir hedefe odaklanmış olarak birleşik biçimde sürdürülmelidir.

Dün alanda pek çok CHP’li emekçi kardeşimiz de vardı. Bu noktada CHP de artık bir karar vermelidir. Ya sessizce yoluna devam edecek ya da bu iktidarı yıkmak isteyen güçlerle yan yana duracaktır.

"ÇOK KORKTUKLARI İÇİN SALDIRIYORLAR"

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?


Başlarken de söylemiştim, uzun uzun analizlerin yapılmasına gerçekten ihtiyaç olmadığı kanaatindeyim. Ancak dört bir yandan "aslında AKP veya RTE bu işin mağduru, dolayısıyla onlar yapmış olamaz" gibi değerlendirmeler gördükçe insanın akıl sağlığını koruması bile zorlaşıyor. Bu ülkede arka arkaya mitinglerde bombalar patlatılarak masum insanlar öldürülüyor. Eğer sorumlusu, faili doğrudan iktidar güçleri değilse, neden Diyarbakır ve Suruç patlamalarının ciddi biçimde soruşturulmasına bile izin verilmedi? Kuşkusuz onlarca yorum geliştirebiliriz, tetikçileri ve emri verenleri ayrı ayrı tartışabiliriz ama esas olanı unutmayalım, esas olan gerçek sorumlunun iktidar olduğudur. Çok açık söyleyeyim, bunu önemsizleştirecek her tür sözde akıl yürütme, AKP'ye ve diktatörlüğe karşı mücadeleyi bulanıklaştırmaya, iktidarı korumaya hizmet eder.

Türkiye'nin tüm onurlu, namuslu insanlarına, emekçi halklarımıza seslenmek istiyorum.

Kardeşler, bu alçaklığa teslim olmayalım. Sadece barış istediği için, sadece emekçi olduğu için o alanda toplanırken en önemli amaçlarımızdan birisi bu ülkenin milyonlarca yurttaşının sesimizi duyması ve kan emicilerin iktidarına son vermek üzere harekete geçmesiydi. Bu sesimizi kesmek ve sizleri korkutarak evlerine kapatmak, iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Buna teslim olmayın.

Bu saldırganlıklarının kaynağında çok güçlü olmaları yok, tam tersine çok korkuyorlar. Korktukça saldırganlaşıyor, vahşileşiyor ve alçaklaşıyorlar ve bizi korkutup teslim almak istiyorlar.

Eğer korku kazanırsa daha çok canımızı kaybederiz, korku kazanırsa insanlık kaybeder.

Oysa onların korkusunu gerçek kılmak mümkün, şimdi biraz daha fazla cüret ve cesaret zamanıdır.

Senden korkmuyoruz ve sana teslim olmuyoruz diye sokaklara çıkacak milyonlar bu iktidarın sonunu getirebilir.

Sadece yaşamak ve yaşatmak için bile bu iktidardan derhal kurtulmalıyız.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 12.10.2015- 12:28


‘Dayanışma’ değil, ortak mücadele- Can Soyer  

  Dün Ankara’da gerçekleşen katliamdan benim gibi sağ kurtulanların ortak bir hikayesi var. Ailelerimiz, arkadaşlarımız, yoldaşlarımız telefon edip “iyi misin?” diye sorduklarında “iyiyim” diye yanıt vermemiz.

Ölmediğimiz için “iyiyim” dediğimiz bir ülkede yaşamaktı ortaklığımız.

Bedenlerimizin parça parça olmaması, etlerimizin kavrulup havaya saçılmaması bir şanstan ve tesadüften fazlası değildi aslında.

Bu bizim ortaklığımız oldu. Biz, yaşayanların, henüz ölmemiş olanların.

Yeterli mi? Ölmemek için, şimdilik, yetti. Peki, kurtulmak için, teslim olmamak için, ülkemizin tepesine çöreklenmiş bir suç örgütünü def etmek için yeterli mi?

Erdoğan ve Saray çetesinin tüm halka savaş açtığı, teker teker ya da bölük bölük katliamlara giriştiği bugünlerde, “o sırada orada olmamak”tan ibaret bir şans ya da tesadüf yeterli mi?

Bir şansın ya da tesadüfün bizi ortaklaştırması yeterli mi?

Dahası, bizi ortaklaştıracak tek şey, bir şans ya da tesadüf olabilir mi, olmalı mı?

***

AKP ve Erdoğan çetesinin önce Gezi’de, sonra da 7 Haziran’da gördükleri şey, düşüşün başlangıcı, uçurumun karanlığıdır. Bu yüzden, tırnaklarını etimize geçire geçire iktidara tutunmak zorundadırlar ve işte bu anlamda Gezi’de katledilenlerle Suruç’ta katledilenler, aynı düşmanın pençelerinde can vermiştir.

Başka? Diyarbakır’da patlayan bomba, Cizre’de buzdolaplarında bekletilen ölüler, Nusaybin’de sokakta kurşuna dizilenler...

Başka? Kobane’de, Şengal’de canlarına kıyılanlar...

Başka? Şam’da, Halep’te katledilenler...

Yeterli mi?

Bizi ortaklaştıran şeyin, bir şanstan ya da tesadüften ibaret olmaması gerektiğini görmek için yeterli mi?

Bizi daha güçlü bir zeminde ortaklaştıracak yeterli sayıda gerekçeye sahip olduğumuzu görmek için yeterli mi?

AKP ve Erdoğan’ın Saray çetesinin hem ülkede hem ülke dışında kendisine boyun eğmeyen, biat etmeyen herkese savaş açtığını, bu savaşta farklı mevziler veya cephelerde dirensek de aynı tarafta savaştığımızı görmek için yeterli mi?

***

Türkiye’de Erdoğan’ın diktatörlük ve saltanat sevdasına karşı gelişen direnç ve isyan önemlidir. Bu, zaman zaman etkili kalkışmalar ve mücadelelerle, zaman zaman ise daha pasif direnişler ve itirazlar ile etkinliğini sürdürmektedir. Dahası, bu direnç ve isyan ülkenin tüm coğrafyasında kendisine yer açmakta, filizlenecek toprak bulmaktadır.

Bu tablo karşısında, Erdoğan’ın Saray çetesinin tüm ülkeyi teslim almak için kapsamlı bir savaşa giriştiği de artık açık. Bu savaş, tek bir özneyi, tek bir bölgeyi, tek bir talebi karşısına almış bir savaş değildir. Aksine, Erdoğan’ın açtığı savaş, ülkemizde ilerici, aydınlanmacı, özgürlükçü, eşitlikçi, yurtsever tüm kesimler ve taleplere karşı başlatılmış bir imha operasyonudur.

Ve Erdoğan, esasında çok bilindik bir taktik izlemekte, yani savaş açtığı kesimleri yalıtıp her biriyle tek tek hesaplaşmayı istemektedir.

7 Haziran’dan sonra bu taktiğin en açık göstergesi HDP’nin etrafının boşaltılması, HDP nezdinde Kürt halkıyla mücadele ortaklığı geliştirme ihtimali olan kesimleri ayrıştırarak teke tek bir kapışmaya zorlamasıdır. Suruç’ta ve dün Ankara’da verilen mesaj budur. “1 Kasım seçimi HDP ile benim aramdadır ve bu kavgaya dahil olmayı, taraf tutmayı düşünenlerin sonu parçalanmış ceset parçalarıdır” demiş oluyor Erdoğan.

İşte tam da bu nedenle, korkmamak, geri adım atmamak ve birlikte durmanın, omuz omuza savaşmanın bir yolunu bulmak gerekiyor.

Erdoğan tüm muhataplarını yalnızlaştırmaya çalıştıkça, karşısındakilerin yan yana durması gerekiyor.

***

Denebilir ki, tüm bu saldırılar karşısında dayanışma içerisinde olmak yetmiyor mu?

Dayanışma, kuşkusuz, çok kıymetli ve soylu bir tavır. Ancak şu noktanın açıklığa kavuşturulması gerekiyor: Sadece ve yalnızca bu tür kanlı katliamlar söz konusu olduğunda dayanışma fikrini akla getirmek, yani dayanışmayı bir vicdani tutuma indirgemek anlamsızdır.

Hatta, siyasette vicdan gibi kavramların işe yarar kavramlar olmadığını bilenler açısından, sadece vicdan üzerine kurulu bir dayanışma, esasen bir dayanışma bile değildir. Dolayısıyla, dayanışmanın katliamlar ertesinde sergilenen bir duygusal refleksten çıkarılıp, somut hedefleri ve yol haritası olan bir mücadele ortaklığına dönüştürülmesi şarttır.

Hedef zaten somuttur, açıktır ve kendisini saklama ihtiyacı duymamaktadır. Bundan sonrasında ise, Erdoğan ve Saray çetesini o makamdan indirip adaletin önüne oturtacak bir mücadelenin yol haritasının oluşturulması gereklidir. Bu, Türkiye emekçi halkının tüm kesimlerini, ülkemizin ilerici, aydınlanmacı, özgürlükçü, yurtsever güçlerini hızla bir araya getirebilecek tek güncel mücadele başlığıdır.

HDP’den CHP’ye, HAZİRAN’dan cumhuriyetçi/laik toplumsallığa, emekçi sınıflardan aydın ve sanatçılara kadar muazzam genişlikteki bir cephenin üzerine inşa edilebileceği acil ve yakıcı hedef, Erdoğan ve Saray çetesinin defterinin dürülmesidir.

Çünkü artık Kobane ile Şengal, Cizre ile Nusaybin, Şam ile Halep neyse, Ankara, İstanbul ve   İzmir odur.

HDP’li nasıl ölüyorsa, CHP’li de öyle ölmektedir.

Bize lazım olan vicdana tutunmuş bir kınama/lanetleme/taziye silsilesi değil, dayanışmanın somut ve pratik karşılıklarını, güncel ve acil hedeflerini oluşturmaktır.

Henüz hepimiz ölmediğimize göre bunun imkanı da var demektir.

Bizi dün ortaklaştıran şans ve tesadüf, daha ötesine geçen bir ortaklaşma için de fırsat sunmaktadır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 12.10.2015- 13:45


Faşizme karşı mücadele edelim, gericiliği,yobazlığı, halkı birbirinden koparmak için yürüten savaş taktiklerini yerle bir etmek için dayanışma içinde el ele verelim. Bunlar güzel temenniler ve yıllardır yapılıyor. Haziran ayaklanmasından sonra bunun için BHH adımı atıldı. Erkan Baş ve Can Soyer bu açıklamalarıyla BHH dışında başka bir cephe anlayışını ileri sürüyor. Ben de onların dileklerine katılıyorum. Kürt hareketinin içinde bulunmadığı bir örgütlenme faşizme karşı gereken gücü ortaya koymakta yetersiz kalıyor. Baş ve Soyer açık açık söylemeseler de bunu savunuyorlar. Problem o ki, açık konuşmuyorlar, yeteri kadar net değiller. Kürt hareketi başını çektiği bir harekete veya cepheye yanaşmıyor. Açık açık konuşsunlar, kürt hareketi karşısında açık tavır alınsın. AKP,ye emperyalizme, yobazlığa, gericiliğe karşılar mı? Laiklikten, cumhuriyet'ten yana tavır alıyorlar mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 12.10.2015- 16:48


Demirtaş'ın bunu kabul edeceğini düşünüyorum, ancak kürt hareketi söylediğin gibi kendi insiyatifinde olmayan hiç bir örgütlenmeye girmiyor, önem vermiyor. BHH içinde bir tek yönetici ve milletvekili yok. CHP'nin vekilleri var, onların yok.   HTKP bu konuda net bir duruş göstermiyor, gereken soruları da sormuyor. Yanaşmacı bir söylem tutturmuşlar bu söylemin de sola faydası olmuyor, Türkiye'ye de bir faydası olmuyor. Demirtaş ''etnik siyasett yapmayacağız, daha önce etnik siyaset yapmıştık'' dedi ancak dediğiyle kaldı. HDP'yi oluşturan kesimler, KCK veya Kandil'den böyle bir açıklama gelmedi. Bence zorluk burada. Kürt hareketi başka bir kulvarda, Türkiye'ye o kulvardan bakıyor ve ne yaparsa yapsın etnik siyasetten kurtulamıyor. Onların zorluğu bu, Türkiye'nin ilerici kesimlerinin zorluğu da bu.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sadece ikiyüzlülük değil, korku bu korku! melnur 2 2690 29.11.2018- 14:28
Konu Klasör Ve insanlık Güneş Sistemi'ni terk ediyor melnur 0 3716 16.08.2013- 19:29
Konu Klasör Kemal Okuyan ve AKP iktiarı nasıl kaybeder? melnur 0 153 06.09.2023- 03:54
Konu Klasör Demokrasinin geleceğine ilişkin tartışmalar yeni bir boyut kazanıyor... melnur 3 828 22.09.2022- 16:40
Konu Klasör TİP Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün: TİP vekiller kazanıyor, daha da artabilir... melnur 1 418 27.05.2023- 03:06
Etiketler   Korku,   kazanırsa,   insanlık,   kaybeder
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS