SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
2015 seçim analiz           (gösterim sayısı: 11.609)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ozkanates
[ ozkanates ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.08.2015
İleti Sayısı: 112
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ozkanates
Konu Tarihi: 06.11.2015- 17:20


Türkler 2200 yıldır yazılı tarihteler.
90 yıllık reklam arasından sonra, 2200 yılda yaratılmış değerlerin ülkede karşılığı % 50.
Son 13 yıldaki tüm seçimler, 2200 yıllık değerlerin tehdit edildiği bir ortamda yapıldı.
Yani bunları savunun % 50 'nin konsolide olduğu, birleştiği koşullar altında yapıldı.

7 Haziran'da ise hiç bir siyasi baskı yoktu, ortalık sakindi ve oylar konsolide olmadı.
Bir kısmı 90 yıllık alışkanlıklar ne ise = gönlünde ne varsa oraya gitti = MHP + HDP.
Gidenler sadece ve sadece "AKP nasılsa tek başına iktidar olacak" oylarıydı.
8 Haziran herkesi birden şaşırttı. Başta MHP'ye oy verenlerin % 22 'sini.

1 Kasım sadece ve sadece "önce ülke sonra parti" oylarının dönüşüydü:

2011 - 49,95
2015 - 49,49

Bu kadar net!

Peki diğer % 50 ?
90 yıllık ara köklü alışkanlıklar üretti: Kemik oylar =,
"Türkiye batsa, Dünya batsa gene partime veririm" oyları =,
CHP % 25 + MHP % 13 + HDP % 7 + diğer % 5

Görüldüğü gibi, maksadı anlaşılmaz HDP oyları hariç,
Ne bir gram artan bir oy var, ne bir gram azalan bir oy var.
Çünkü hareket edebilen tüm oylar zaten hareket etti, AKP'ye.
Hareket edemeyen tüm oylar da zaten hareket etmemekteler.

Öncelikle şunu belirtmek gerek, AKP diye bir parti zaten yok.
Kökeni Refah'ın oyları % 8. Bunun % 1 i şu anki Saadet.
O halde AKP'nin kendi oyu sadece % 7.
Geri kalan hepsi zaten diğer partilerin oyları.
Başka deyişle, hareket edebilen tüm oyların adı AKP.


Peki neden bütün partilerin hareket edebilir bütün oyları birleşti?
Çünkü konu parti konusu değil, siyaset, inanç vs. konusu da değil:

Dağılan imparatorluk ve yükselen Batı,
Tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı aydınlarına bir seçim yaptırdı.
Redd-i miras = geçmişle ilgili tüm bağları koparmak, batılılaşmak.

Aradan geçen 90 yılda, Türkiye artık dağılan bir imparatorluk değil.
Ve Batı da yükselen bir uygarlık değil. Kendi sorunlarını çözemiyor,
Kendi dışındakiler için ise en büyük sorun haline gelmiş durumda.

Özetle Türkiye artık bir yol ayrımında.
Batının örtülü mandası olmaya devam etmek,
Veya kendi yoluna gitmek, kendi yoluna gidenlerle birleşmek.
Ve işte budur   2200 yıllık değerlerin bu ülkedeki % 50 karşılığı.


Yükselmek isteyen Türkiye muhalefeti, gereğin tersini yapıyor.
Amerikan neokonlarının Türkiye bürosu olmakta devam etmek,
Örtülü mandayı korumak ve % 50 ile asla uzlaşmamak demek.
MHP'nin milli duruşunu bundan düşersek geriye kalır % 37.
Manda olayını bilmeyen veya bilip umursamayan bu % 37'yi
Aralarında bölüşünce, muhalefete iktidar umudu yok.


Ülkenin bölge bölge kopartıldığı haber veriliyor,
Ülkenin muhalefeti olan bitenin farkında bile değil.
Çünkü örtülü manda neyi isterse onlara onu göstermekte.
Mesela yılbaşı paketlerinde alkol ve sigara olsun-olmasın?

Neokonlar kendi çıkarları için her gün politika değiştirirken,
Onların takipçisi siyasetlerin güven kazanmaları imkansız.
O yüzden muhalefet neyi denerse denesin yükselemiyor.

Oysa seçimler iktidar mı muhalefet mi seçimleri değil,
Seçimler bağımsızlık mı örtülü manda mı seçimi.

Muhalefet partileri, muhalifler önce karar vermeli:
Türkiye kendi ayaklarının üzerinde durabilir mi,
Türkiye kendi gücüne güvenebilir mi?

Bu soruyu müspet yanıtlayamadıkları sürece,
Ve müspet yanıta uyumlanamadıkları sürece,
Her seçime %50 eksik girecekler.

Çünkü ancak bu yanıtın sonrasında,
Hangi rejim, hangi siyaset, hangi parti sorusu var.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 06.11.2015- 18:09


AKP'nin osmanlıcılık hayallerini mi savunuyorsun bir şey anlamadım. İmparatorluk derken Osmanlıcılığı mı kastediyordun? Batının bilim ve felsefi gelişmişliğine neden karşı çıkalım? Her parti lafa gelince Türkiye'nin ayakları üzerinde yükselmesini savunduğunu söyler, bu söylediğin o kadar önemli değil, bunu söylerken ne yaptığı önemli. Bu yorumların da ülkede yaşananları açıkladığını sanmıyorum. AKP'nin gerici, yobaz, halka karşı bir parti olduğuna değinmeyen hiçbir yorum doğru sayılmamalı. Bu seçimde meclisteki muhalefet partilerinin yanlışlığını söylemek veya halkın neye göre oy verdiğini açıklamaya çalışmak tipik AKP yandaşı yazarların görüşleridir. Bu seçim AKP'nin ne olduğunun analizi yapılmadan yorumlanamaz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ozkanates
[ ozkanates ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.08.2015
İleti Sayısı: 112
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ozkanates
Cevap Tarihi: 09.11.2015- 16:33


Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

AKP'nin osmanlıcılık hayallerini mi savunuyorsun bir şey anlamadım. İmparatorluk derken Osmanlıcılığı mı kastediyordun?


2200 yıllık yazılı tarihinde,
120 devlet, 11 imparatorluk kurdu bu kültür.
Ve en güzel ifadesini Anadolu topraklarında buldu.

2200 yıl boyunca işlemiş bir metodoji bu,
Ve 2200 yıl daha işlememesi için sebep yok.



Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Batının bilim ve felsefi gelişmişliğine neden karşı çıkalım?


Bilim cebinde parası olanın yaptığı bir şey.
Batı için para, başkalarının kan ve gözyaşı.

Felsefe ise Batı'nın asla bilemeyeceği bir şey.



Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Her parti lafa gelince Türkiye'nin ayakları üzerinde yükselmesini savunduğunu söyler, bu söylediğin o kadar önemli değil, bunu söylerken ne yaptığı önemli. Bu yorumların da ülkede yaşananları açıkladığını sanmıyorum. AKP'nin gerici, yobaz, halka karşı bir parti olduğuna değinmeyen hiçbir yorum doğru sayılmamalı. Bu seçimde meclisteki muhalefet partilerinin yanlışlığını söylemek veya halkın neye göre oy verdiğini açıklamaya çalışmak tipik AKP yandaşı yazarların görüşleridir. Bu seçim AKP'nin ne olduğunun analizi yapılmadan yorumlanamaz.


AKP bugün var yarın yok.
Bu kültür ise binlerce yıldır var.


.




Bu ileti en son ozkanates tarafından 09.11.2015- 16:43 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ozkanates
[ ozkanates ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.08.2015
İleti Sayısı: 112
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ozkanates
Cevap Tarihi: 09.11.2015- 16:37


5.000 yıllık yazılı tarihte, uygarlık yarışında önderlik...
İlk olarak Mısır ile Doğu'da, sonra Antik Yunan ile Batı'da,
Sonra İslam ile yine Doğu'da, son 300 yıldır da yine Batı'da.

Batı’nın ilk önderliğini arenalarda insanları birbirine öldürterek,
Aslanlara canlı canlı parçalatarak eğlenen Roma’da tanıdık.

4. yüzyılda o Roma’nın imparatoru Konstantin,
İmparatorluğu birleştirecek ortak bir din olsun istedi.
En güçlü 2 aday Hıristiyanlık ve kadına tapma diniydi.
Roma'nın vaktiyle resulünü katlettiği Hristiyanlığı seçti.

Hristiyanlık bir barış diniydi, öbür yanağını çevir dini.
Yoksulun, ezilenlerin, horlananların, sürülenlerin dini.
Batı onu kendine uydurarak bir savaş dinine çevirdi.

İkinci en büyük dini bastırmak için yüzlerce yılda,
“Cadı” uydurmasıyla 40.000 kadını diri diri yaktı.
İlerleyen süreçte kilise denen uydurma bir çete,
Avrupa topraklarının üçte birini eline geçirdi ve,
Daha da fazlası için hiç durmaksızın kan aktı.
Böylece Avrupa birbirlerini öldürerek,
1000 karanlık yıl daha geçirdi.

Ümit Burnu'nun keşfiyle hastalık, Avrupa’dan dünyaya saçıldı.
Dünya topraklarının %95'inin zenginliklerini %5'e taşıyan Batı'nın,
Bu 300 yılda girip de kan ve gözyaşı taşımadığı toprak parçası yok.
Modern Batı dediğimiz kültür, işte bu kan ve gözyaşından başkası değil.




Bu ileti en son ozkanates tarafından 09.11.2015- 16:52 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ozkanates
[ ozkanates ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.08.2015
İleti Sayısı: 112
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ozkanates
Cevap Tarihi: 09.11.2015- 16:37



Batı ve doğu olmak üzere iki tip emperyal var:

Batı tipi emperyal, kolonizasyon = işgal.
Kendi toprakları dışında kononiler oluşturur,
Oraların zenginliğini kendi topraklarına aktarır.
Halklar el konacak zenginlikleri kadar yaşar.

Doğu tipi emparyal ise birlikte yaşama = fetih.
Bunda zenginliklerin yağması ve transferi olmaz.
Halklar birlikte yaşar, birlikte üretir, birlikte ölür.
En bildiğimiz örnekler Osmanlı ve Sovyetler Birliği.





Bu ileti en son ozkanates tarafından 09.11.2015- 16:50 tarihinde, toplamda 10 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 09.11.2015- 20:27


Alıntı Çizelgesi: ozkanates yazmış


AKP bugün var yarın yok.
Bu kültür ise binlerce yıldır var.


.



Bu ülkenin AKP'si bitmez, bu ülkeyi sosyalist yapamadığımız sürece biri gider biri gelir. Hepsi de AKP'dir. Osmanlıcılık, ümmetçilik ise AKP'nin savunduklarından farklı değil. AKP'den, ümmetçilikten, osmanlıcılıktan kurtulabilmeliyiz. İslamcı siyaset çözüm değil, başımıza ne geliyorsa 1500 yıllık dinsel elbiseyi bugüne giydirmeye çalışmaktan geliyor. Topluma din iman dedikçe daha çok batıyoruz. AKP de öyle yapmadı mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 10.11.2015- 11:26


Alıntı Çizelgesi: ozkanates yazmış


Batı ve doğu olmak üzere iki tip emperyal var:

Batı tipi emperyal, kolonizasyon = işgal.
Kendi toprakları dışında kononiler oluşturur,
Oraların zenginliğini kendi topraklarına aktarır.
Halklar el konacak zenginlikleri kadar yaşar.



Doğu tipi emparyal ise birlikte yaşama = fetih.
Bunda zenginliklerin yağması ve transferi olmaz.
Halklar birlikte yaşar, birlikte üretir, birlikte ölür.
En bildiğimiz örnekler Osmanlı ve Sovyetler Birliği.




Batı tipi emperyal Sömürüden alınan paya dayanır sömürün olabilmesi için üretim gereklidir üretim sanayi tipi olduğunda üretim ilişkileri kapitalist aşamaya varması gerekir. Bu sayede ister istemez toplum bir üst aşamaya geçecektir. Batı tipi emperyal rant ve faiz gelirini içinde taşır faiz geliri için banka gereklidir Bankacılık kapitalist aşamada sermaye birikiminin parçasıdır.
Bu aşama üretici güçleri geliştirir. Egemen idoloji sınıf sistemidir hukuk geçerli kavramdır.


Doğu tipi emperyal gelişmenin önünde engeldir çünkü toprak mülkiyeti sadece devlete aittir sanayi üretimi gelişemez sadece haraç ve rant geçerli sistemdir devletin halka maliyeti büyüktür devlette lüks egemendir.

Toplumların doğu tipi emperyal de gelişme şartları ortadan kalkmıştır.

Halk kavramı kapı kulu kavramıdır kral (padişah)tanrının yer yüzü temsilcisidir. Din en üst egemen idolojidir.

Üretim bir üst aşama olan sanayi üretime geçemez bu geçiş olmadığından ilerleme sağlanamamıştır
Hakim ekonomik idoloji tarım üretimi ticaret ve haraç tır.
Osmanlı bunun içinde Sovyetler Birliği tam tersidir




Bu ileti en son hakkı tarafından 10.11.2015- 11:26 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 10.11.2015- 11:47


İkinci en büyük dini bastırmak için yüzlerce yılda,
“Cadı” uydurmasıyla 40.000 kadını diri diri yaktı.
İlerleyen süreçte kilise denen uydurma bir çete,
Avrupa topraklarının üçte birini eline geçirdi ve,
Daha da fazlası için hiç durmaksızın kan aktı.
Böylece Avrupa birbirlerini öldürerek,
1000 karanlık yıl daha geçirdi.

Ümit Burnu'nun keşfiyle hastalık, Avrupa’dan dünyaya saçıldı.
Dünya topraklarının %95'inin zenginliklerini %5'e taşıyan Batı'nın,
Bu 300 yılda girip de kan ve gözyaşı taşımadığı toprak parçası yok.
Modern Batı dediğimiz kültür, işte bu kan ve gözyaşından başkası değil.


Hiristiyanlığın orta çağda yaşadığı barbarlığı ve vahşeti İslamiyet bu günlerde yaşıyor
Sn   Özkanateş.
Orta çağda kiliseler ve hiristiyan cemaatleri çingeneleri ve farklı inançlı insanları şehir meydanlarında yaktılar İslamiyet insanların boğazını kestiğini videolarda bütün dünyaya yaymaktadır.

Vücuduna sardığı bombalarla pazar yerinde bir sürü günahsızı katlediyor birde islami slogan atıyorlar. İslam dergahlarında cani yetiştiriliyor.

Tıpkı hiristiyanlığın orta çağda yaptığı gibi İslamiyet bunu şimdi yapıyor farklı mesheplere bombalı canileri gönderiyor.
Yani Hiristiyanlığın yaşadığı barbarlığı çağımızda İslamiyet yaşıyor.

Nasıl ki hiristiyanlık islamiyetten 600 yıl önce insanlıkla tanışmışa ve barbarlığı 1500 yıl önce yaşamışsa İslamiyet geç kalmış barbarlığı şimdi yaşamaktadır.

Ümüt burnu keşfi dünyaya hiristiyanlığın yayılışı ile anılsada bilinmeyen toprakların bilinen yanlarını da ortaya sermiştir o keşif aynı zanada insanlığın başka insanlarla kültürlerle de tanışması olarak bilinir .O keşifler Osmanlının dünyaya koyduğu hapis hayatındana da kortuluştur .O keşiftan sonra Osmanlı esaretinden kurtuldu insanlık.
Hindistan Amerika bu sayede tanınmış dünya bütün insanlığın görünümüne açılmıştır.
O keşif sayesinde insanlık bu günlere gelmiştir.
Bu gün Osmanlıcılık hayalleri güdenler insanlığı geçmişin bataklığına çekmek istiyor. Ama başaramayacaklar.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ozkanates
[ ozkanates ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 20.08.2015
İleti Sayısı: 112
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ozkanates
Cevap Tarihi: 17.11.2015- 15:15


Başkalarından alıntı yapmasam da, zamanın ilerisindeki bu analiz paylaşmaya değer:


Celal Kazdağlı: Bu bir Bahçeli ne yaptı analizidir


Son 5 ayda en çok tartışılan isim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.

1 Kasım sonrası O’nu linç etmek isteyenler var. Eleştiriler parti tabanından çok başka mahfillerden geliyor. Küreselciler, Paralel Yapı, PKK Bahçeli’yi “yemeyi” kafalarına koymuş görünüyorlar. CHP ve HDP ise Bahçeli’yi “günah keçisi” olarak göstermeye çalışıyorlar.

MHP tabanı başka duygularla hareket ediyor; biraz buruklar, liderlerinin izlediği politikayı anlamaya çalışıyorlar. Aradıkları sorunun cevabı şu:

Devlet Bahçeli önüne gelmiş iktidar imkanını neden elinin tersiyle itti ve kötü adam olmayı bilerek ve isteyerek seçti?

Gerçekten Bahçeli neden iktidar olmadı da AK Parti’nin tek başına iktidar olmasının yolunu açtı?
Devlet Bahçeli 2002’de ne yaptı ise, 7 Haziran’dan sonra aynısını yaptı.

O zaman DSP-MHP-ANAP koalisyonu vardı. Bülent Ecevit Başbakandı.

Almanya’da bir toplantı yapıldı. Hürriyet grubunun Almanya tesislerinin açılışı vesilesi ile.

DSP içinde darbe yapılacak Ecevit Başbakanlık’tan düşürülecek, Türkiye’yi tam anlamıyla IMF’ye bağlayacak, adeta Batı’nın müstemlekesi bir ülke için yeni bir hükümet kurulacaktı.

Nedeni de Bülent Ecevit Irak’a ABD’nin Türkiye üzerinden operasyon yapılmasına karşı çıkıyordu.
Bahçeli o tehlikeyi gördü ve “seçim” dedi. Sandığı milletin önüne koydu.

2002’de kendisi dahil herkes o sandığın dışında kaldı.

Bahçeli bedel ödedi. Türkiye kazandı. 1 Mart 2003’te yeni Meclis CHP Genel Başkanı sıfatıyla Deniz Baykal’ın dik duruşu ile tezkereyi reddetti.

Deniz Baykal da o kararının bedelini ödedi lakin Türkiye o karar sonrası İslam Dünyası ile buluştu, gönül coğrafyasına açıldı.

Bugüne gelen yolun ilk taşını Devlet Bahçeli tek başına aldığı erken seçim kararı ile döşedi.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinde oynadığı rolü, başörtüsü   konusundaki duruşunu, Anayasa değişikliği gibi kritik konulardaki tavırlarından söz etmeye bile gerek yok.

7 Haziran sonrası Devlet Bahçeli ne yaptı?

Seçim sonuçlarının ne anlam ifade ettiğini daha ilk anda gören yegane isim Devlet Bahçeli’ydi.
Daha sandık kapanmadan “seçim” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok eleştiren Devlet Bahçeli, “Erdoğan karşıtlığı” üzerine siyaset yapılmasına izin vermedi.

Önce HDP’yi dışladı. “Onunla asla yan yana gelmem” dedi.

Rövanşist anlayışı berhava etti. 3’lü blok içinde olmadığını ilan etti.

Çözüm sürecinden dolayı AK Parti ile de Hükümet kurmayacağını söyledi.

Geriye tek seçenek bıraktı: AK Parti-CHP Hükümeti.

CHP-MHP (içerden veya dışardan HDP destekli) hükümeti bir cephe oluşturuyordu. Bu Hükümet, karşısına Erdoğan’ı ve AK Parti’yi alacaktı.

AK Parti-MHP Hükümetini doğrusu her iki seçmen tabanı istiyordu. Ancak bu Hükümetin de bir başka cepheleşme olduğunu Bahçeli gördü. Kürtler kendilerini dışarda hissedecekti. Başkaları da “demokrasi güçleri dışarda kaldı” kampanyasını başlatmak için hazır bekliyordu.

Devlet Bahçeli o meşhur “Hayır”ları ile bu iki hükümet modeline hayır dedi.

12 Eylül öncesini yaşamış olan Bahçeli cepheleşmenin ne olduğunu, kimlerin nasıl o cepheleri inşa ederek 5 binden fazla gencimizin ölmesine neden olduğunu bilen bir siyasi liderdi.

O dönemleri yaşamış biri olarak Devlet Bahçeli Türkiye’nin bir 10 yıl daha kaybetmesine izin veremezdi.

Pekala, AK Parti-CHP hükümeti kurulabilirdi. Ancak AK Parti ve CHP başta olmak üzere Türkiye böyle bir koalisyona hazır değildi.

Bunu gören isim Recep Tayyip Erdoğan’dı.

AK Parti-CHP koalisyonunu önleyen isim Erdoğan oldu.

Seçime gidileceği anlaşıldığı an Türkiye’ye saldırılar başladı. Suruç’ta bomba patlatıldı ardından Ceylanpınar’da iki polis uykusunda öldürüldü.

Arka arkaya şehitler gelmeye başladı.

Devlet operasyon kararını uyguladı. PKK, IŞİD ve FETÖ aynı anda hedef alındı.

Saldırıların bir amacı da Türk kamuoyunu provoke etmekti.

Nitekim birileri harekete geçti, komşusu Kürt esnafına saldırmaya kalkıştı.

Birden sokak hareketlendi.

Herkes kabul eder ki, ülkücüleri sokaktan çeken adam Devlet Bahçeli’dir.

İlk kez ülkücüleri sokağa çıkardı Devlet Bahçeli.

Neden?

Bunu kimse anlamadı.

Ülkücüler bir yaz günü akşam saat 19.00’da Türkiye’nin pek çok şehrinde sokağa çıktı ve sokağı, sokağı karıştırmak isteyenlerden temizledi.

Kontrol etti, sükûneti sağladı, provokasyonları önledi.

Türkiye’yi karıştıramayan küreselciler bu defa bir büyük planı üç başkentte aynı anda uygulamaya kalkıştı.

Erbil, Riyad, Ankara.

Erbil’de 8-10 Ekim’de Barzani hedef alındı. Bir kalkışma yaşandı.

Aynı tarihte Suudi Arabistan Kralı zehirlenmek istendi.

Ve Ankara Garı’nda bomba patlattılar, 102 insanımızı öldürdüler.

Millet hedefin Türk Devleti olduğunu anladı. Bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyenler önce Türkiye’yi bertaraf etmek istiyorlardı.

Devlet Bahçeli, o andan itibaren kampanyayı bitirdi.

Adeta “gidin istikrara oy verin” dedi.

Parti mi Millet mi; Parti mi Devlet mi; Parti mi Vatan mı?

Sorularına Devlet Bahçeli önce millet, önce devlet, önce vatan cevabını verdi.

Bir büyük oyunu bozdu.

Şimdi küreselcisi, paralelcisi, bölücüsü Bahçeli’ye diyor ki “Biz seni yiyeceğiz.”

CHP’si, HDP’si, Doğan Medyası faturayı Bahçeli’ye kesmek istiyor.

Şunu bilmiyorlar.

Bu millet “Adam”ını artık hiç kimseye yedirmiyor.

Millet için, Devlet için, Vatan için Partisini feda edene Adam denir.



Celal KAZDAĞLI



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 31 Mart seçimleri üzerine SOL analiz! melnur 2 10 12.04.2024- 08:33
Konu Klasör Analiz ve siyaset-Metin Çulhaoğlu denizcan 1 3223 29.09.2015- 10:18
Konu Klasör Çağlayan Eylemi üzerine analiz ve liberal oportunizm muradhan 20 12869 10.04.2015- 18:20
Konu Klasör 2015'te HAZİRAN ile İLERİ... denizcan 1 3092 05.01.2015- 16:37
Konu Klasör Kavel’den 2015 metal grevine... proleter 0 2767 29.01.2015- 00:14
Etiketler   2015,   seçim,   analiz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS