Antalyada düzenlenen G20 Zirvesinde Suriye ile ilgili tartışmaları değerlendiren Emekli Büyükelçi Ünal Çevikgöz, "Türkiye bunu açıkça dile getirmese de Esadlı çözüm daha ağır basıyor" dedi.
Antalya'da düzenlenen G20 zirvesine, IŞİDle mücadele ve Suriyenin geleceğine ilişkin tartışmalar damgasını vurdu.
Deutsche Welle Türkçe'ye konuşan Ünal Çevikgöz, Esad'lı çözümün ağır bastığını söyledi.
Türkiyenin Suriye politikasındaki yanlışların bir kez daha ortaya çıktığını belirten Çevikgöz, Ancak bizde kimse bu yanlışları itiraf etmeyecektir çünkü böyle bir geleneğimiz yoktur dedi.
Çeviköze göre, önümüzdeki süreçte tüm dikkatlerin ve tartışmaların odağında Suriyenin geleceği konusunda Viyanada varılan mutabakat olacak. Mutabakatın Suriye krizinin siyasi çözümle sonuçlandırılması olduğunu hatırlatan Çeviköz 1 Ocak 2016da başlayan ve 6 ay sonrasında yeni bir hükümet kurulmasını öngören, sonrasında da bir 18 ay içinde yeni bir anayasanın yolunun açılmasını isteyen sürecin nasıl uygulanacağı konusunda zor ve çetrefilli bir döneme giriyoruz. Mutabakata göre yürütülecek müzakerelerde masada Esad ya da onun temsilcileri olacak dedi.
TÜRKİYE BUNU DİLE GETİRMESE DE ESAD'LI ÇÖZÜM AĞIR BASIYOR
Türkiye'nin başından beri dile getirdiği Çözümün yolu Esadsız açılacak politikasının Viyana mutabakatında yeri olmadığının G20de yapılan açıklamalarla da doğrulandığını anlatan Büyükelçi Çeviköz, G20de yapılan tüm açıklamalar; siyasi çözüm için Esadın ya da onun temsil ettiği düşüncenin müzakerelerde yer alması gerektiği konusunda dünya liderlerinin daha keskin düşünmeye başladığını gösteriyor. Türkiye bunu açıkça dile getirmese de Esadlı çözüm daha ağır basıyor diye konuştu. Büyükelçi Çeviköz, IŞİDle mücadele tartışmalarının mültecilere desteği de gölgeleyeceğinden yakınırken bu konuda Almanyaya büyük sorumluluklar düştüğüne dikkat çekti. Almanya Başbakanı Angela Merkelin mültecilere destek konusunda Avrupayı cesaretlendirmesi gerektiğini söyleyen Çeviköz Bunu yapacağının da işaretlerini G20de verdi. Görüşmelerinde mülteci konusuna özellikle değindiğini biliyoruz. Yakında da Türkiye ile bir zirve yapılacak. Terörün cezasını mülteciler çekmemeli diye konuştu.
Emperyalizmin bölgedeki amacının kendisine yakın iktidarlar kurmak ve o iktidarlar yoluyla buralardaki yeni çıkar ilişkileri kurmak olduğunu hep söylenegeldi. Özellikle ABD ve İngiltere'nin öncülüğünde Libya, Irak ve Suriye politikalarının buralarda istikrarsızlığa neden olacağı ve bölgenin etnik ve inanç çeşitliliği nedeniyle sonu gelmeyen çatışmalara yol açabileceği hep söylenegeldi. Öngörümüz emperyalizmin ne olduğuyla ilgiliydi ve emperyalizmin hiçbir koşulda halklara mutluluk getirmeyeceğine ilişkindi. Komünistlerin öngörüsü bir kez daha doğru çıktı. Libya, Irak ve Suriye'yi bir cehenneme çevirdiler ve yetmedi, dinci bir terörün bütün dünya halklarına yönelik bir tehdit haline gelmesine neden oldular. Türkiye'yi yönetenlere fazla bir şey söylemeye gerek yok. Bu iktidarın gerici yapısı ve entellektüel düzeyi böyle bir ''karmaşa''da belirleyici olmasını da önlüyor. Emperyalizm kullanıyor ve yeri geldiğinde ''sen şimdilik bir kenarda dur'' diyebiliyor.
Bölge kan gölü, bölge cehennem! IŞİD kendisinden olmayan herkese düşman! Mısır'dan kalkan Rus uçağını patlatan da o, Suruç, Ankara ve Paris katliamlarını gerçekleştiren de o. IŞİD artık bölgesel bir güç olmanın da ötesinde bir örgüt, ''devlet''! Emperyalistler bir kez daha kendi yarattıkları bir gücü sönümlendirme uğraşında. Esad bu tabloda artık bir ''diktatör'' değil. Dahası Esad olmadan bu kan gölünün önüne geçebilmenin de mümkün olmadığı şimdilik de olsa anlaşılmış durumda.
esad kalıyor mu gidiyor mu, henüz pek belli değil. ama artık en ham hamaset söylem sahiplerince bile belli olması gereken şu ki, esad'ın kalıp kalmayacağı büyük devletler arası satranç masasında belli olacak. yoksa ham hamaset söylem sahiplerinin ileri sürdüğü gibi, vatan savunması mücadelesi sonucunda değil.
zaten esad rejiminin elinde o "vatan"ın çok küçük bir kısmı var. esad kalacaksa bu küçük "vatan"ın içinde kalacak. geri kalanı kaos kavminin "vatan"ı olacak.
bunda o "büyük" devletlerin, yani emperyalist devletlerin payı olduğu kadar, o dinci, şeriatçı örgütlerin olduğu kadar, esad rejiminin de payı var, biliyorsunuz.
esad kalacaksa abd-ab-rusya-çin-iran eksenli anlaşmalar temelinde kalacak. gidecekse de yine o çerçevede gidecek. esad artık sadece bir simgedir. ama "emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin" simgesi değil, iyice çürümüş ve çökmek üzere olan despotik bir rejimin tepe simgesi.
O bölgelere emperyalist müdahale olmadan da o bölge halkları var olan rejimden memnun değildi müdahaleden öncede o ülkelerde demokrasi, can güvenliği, hukukun üstünlüğü yoktu.
Yani Ne Esat ne Saddam ne Gaddafi o halklarını sorunlarını çözmedi.
Bu gün ne değişti kapitalist sistemin içine düştüğü genel krizi artık çözülemez bir durumda eski yöntemeler olan savaş faşizm de bu krizleri çözemiyor.
Dünyayı yeniden biçimlendirmek isteyen bu güçlü devletler o bölgeleri yeniden dizayn etmek istiyor amaçları o ülkelere kapitalist entegrasyona açmak
Çinde Hindistanda ve asya ülkelerinde olduğu gibi o ülkeleri de kapitalizm içinde yuğurmak amaçları ancak o şekilde soygunlar artı değer sömürüleri yapabilirler.
Orta doğuda bunu yapmak istediler ama ummadıkları bir dirençle karşılaştılar.
Bu direnç islam idolojisi ve otariter rejimlere alışkın kültürler ve başka yaşam görmemiş halklar.
Bu belkide hiç ummadıkları bir yöntemdi onlar alışmıştı höt dediklerinde korkan rejimlerdeki davranışlara ama olmadı
İşte orta doğuda bu vahşeti kendi elleri ve aç gözlülükleri sayesinde yarattılar.
Bu yaratıkları bataklık onları da içene çekti artık bonbalar medeniyetin kalbinde de patlamaya başladı tehdit her yeri sardı korku onlarada düştü.
G.20 buna bir çare için başladı ve bitti.
Yeni çare dünya güçlü devletleri ortak hareket ederek bataklıktan çıkmak için birleşti.
Ama bir pürüzü de Yetsin söyledi G.20 devletlerinden bazıları bu bataklığa çamur taşıyor. Şimdiden itifakta çatlak çıktı.
Bu durumda kim ne kadar değiştirilebilir kiminle ne kadar yol alınabilir kafalarda soru işareti olarak var. O zaman eski yöneticilerin bazılarına ihtiyaç duyulabilir işte Saddam gitti Gaddafi gitti sorun çözülmedi eğer Esad giderse sorunun daha büyümeyeceğini kim garanti edebilir.
Bence Esad a daha bir müddet ihtiyaçları olacak.
Bu ileti en son hakkı
tarafından 18.11.2015- 12:27 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Esad: Gitmem veya kalmam sadece Suriye halkının iradesine bağlı
G-20 zirvesi sonrasında, Esad'ın 6 aylık geçiş sürecinin ardından bir daha aday olmayacağı açıklanmıştı
Başkent Paris'te meydana gelen eş zamanlı saldıralar sonrasında açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande'ın IŞİD'le mücadeleye yönelik sözlerini değerlendiren Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Fransa'nın bölgeye yönelik politikasını değiştirmesi durumunda bilgi paylaşacaklarını açıkladı.
Fransa'nın Suudi Arabistan ve Katar gibi, Suriye'deki terörü desteklediği iddiaları sıklıkla dile getirilen ülkelerle olan işbirliğini eleştiren Esad, "Eğer Fransa hükümeti, terörizme karşı mücadeleye ciddi yaklaşmıyorsa zamanımızı harcamayacağız, terörü destekleyen ülke, hükümet veya bir örgütle işbirliği yapmayacağız" dedi.
"Gitmem veya kalmam sadece Suriye halkının iradesine ve parlamentonun kararına bağlı"
Viyana'daki Suriye toplantısı sonrasında alınan "geçiş süreci" kararını da değerlendiren Beşar Esad, "Benim görevden ayrılma olasılığı uluslararası konferanslarda ele alınmamalı. Gitmem veya kalmam kesinlikle sadece Suriye halkının iradesine ve parlamentonun kararlarına bağlı" diye konuştu.
Viyana toplantısının ardından gerçekleşen G20 zirvesinde, Suriye'nin geleceğine yönelik kararlar alınmış ve Suriye'ye Türkiye ya da ABD liderliğindeki koalisyon ülkeleri kara gücü göndermeyeceği; geçiş sürecinin ardından Esad'ın bir kez daha aday olmayacağı açıklanmıştı. Dişişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, zirve sonrasında yaptığı açıklamada, "Esad 6 aylık geçiş döneminde üzerinde mutabık kalınan bir tarihte ayrılacak ve bir daha aday olmayacak" ifadelerini kullanmıştı.
"Terörü destekleyen ülke, hükümet veya bir örgütle işbirliği yapmayacağız"
Reuters'ın haberine göre, Fransız Valeurs Actuelles dergisine konuşan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, "Eğer Fransa hükümeti, terörizme karşı mücadeleye ciddi yaklaşmıyorsa zamanımızı harcamayacağız, terörü destekleyen ülke, hükümet veya bir örgütle işbirliği yapmayacağız" dedi.
Suriye lideri, "Önce politikanızı, tek bir kritere dayanacak ve terörü desteklemeyen, ona karşı mücadele eden ülkeleri birleştiren ittifakın parçası olacak şekilde değiştireceksiniz" dedi.
Bir kısmı, Valeurs Actuelles dergisinin internet sitesinde yayınlanan röportajda Esad, Fransa'nın Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte hareket ettiği sürece terörizme karşı mücadele edemeyeceğini kaydetti.
"Putin, Hristiyan uygarlığının güvenilebilecek tek savunucusu"
Esad, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in terör ve İslami aşırılığa karşı mücadelede önemli bir rol oynadığını belirterek, "Dünyadaki duruma baktığımda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Hristiyan uygarlığının güvenilebilecek tek savunucusu olduğuna kanaat getiriyorum" diye konuştu.
Suriye Devlet Başkanı, "Benim görevden ayrılma olasılığı uluslararası konferanslarda ele alınmamalı. Gitmem veya kalmam kesinlikle sadece Suriye halkının iradesine ve parlamentonun kararlarına bağlı. Suriye'yi yok etmek isteyenler, bölgedeki son layık ülkeyi yok etmek istiyor. Laiklik, Suriye devletinin ayrılmaz parçasıdır. Ve bu tüm Ortadoğu için büyük önem taşıyor" ifadelerini kullandı.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
