SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 
HDP Heyeti ile Öcalan'ın görüşmesi yayınlandı           (gösterim sayısı: 16.292)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: solcu
Konu Tarihi: 23.01.2016- 19:42


HDP Heyeti ile Öcalan'ın görüşmesi yayınlandı/ Erdoğan: Bir zamanı var ve Apo ile de anlaşmışım ama...

HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında İmralı'da gerçekleşen görüşme notlarının bir bölümü yayınlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sırrı Süreyya Önder'e Suriye'de Kürt bölgesine izin vermeyeceklerini söylediği, onun dışında her şeyde Öcalan'la anlaştığını söylediği ileri sürülüyor. Öcalan'ın da benzer şekilde kırmızı çizgisini açıkladığı ifade ediliyor.

Resim Ekleme

Öcalan'ın HDP Heyeti ile yaptığı görüşme notlarından bir bölümü yayınlandı. ANF'nin haberine göre, Haziran Direnişi sonrası HDP'nin İmralı Heyeti'nden çıkarılan Sırrı Süreyya Önder'in heyette olması için Abdullah Öcalan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile görüştü. Bunun üzerine HDP heyeti dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüşerek durumu değerlendirdi. Bu görüşmeden sonra Ekim 2013’te dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Önder’i davet ederek bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme üç saat sürdü ve Erdoğan’ın yanında sadece Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan bulunuyordu. Bu görüşmede, 25-30 dakika 'Gezi' konuşuldu. Görüşmeden sonra Önder’in tekrar heyete dahil olması kabul edildi.

ANF'de yer alan notlar şöyle:

Mezopotamya Yayınları tarafından kitaplaştırılan ‘İmralı Notları’nda, Önder, bu görüşmenin detaylarını Öcalan’a aktarır.

Buna göre; 9 Kasım 2013’te İmralı’ya giden BDP heyeti içerisinde yer alan Önder ile Öcalan arasında şöyle bir diyalog geçer:

Önder: Ben Başbakan'a dedim ki, "Şimdi ben heyete girersem Kandil’e de gideceğim. Siz süreç hakkında ne düşünüyorsunuz, neleri yapmayı planlıyorsunuz" diye sordum. O da bana "Cemil’e (Bayık) söyle, bana meydan okuyup durmasın" dedi.

Öcalan: (Gülerek) Türk işi kabadayılık! Cemil’i ben uyaracağım, Başbakanı da siz uyarın. Bu işler bu üslupla olmaz.

Önder: Başbakan devam etti: "Bana ne yapacağımı soruyorsun, söyleyeyim. Her şeyi yapacağım. Bir zamanı var ve bu konuda Apo ile de anlaşmışım. Tek bir kırmızıçizgim var, o da Suriye’dir. Orada Kuzey Irak benzeri bir yapılanmaya asla izin vermeyeceğim" dedi.

Öcalan: (Sinirlenerek) Sen de ona söyle: Biz de merkezi Suriye devleti içinde Kürtleri asla eritmeyeceğiz. Bu da bizim kırmızıçizgimizdir!

Aynı görüşmenin devamında Suriye ve Rojava konusu tekrar gündeme gelir. AKP’nin Rojava politikasını eleştiren Öcalan, şu değerlendirmelerde bulunur:

"Anti-Kürt ittifakı sürdürülürse savaş kaçınılmaz olur. Ben onlara da, (devlet heyetine) Suriye’de beraber ittifak yapalım, dedim. Davutoğlu iki yıl kaybettirdi. Duvar neden örülüyor; (Rojava sınırında örülen duvar) çılgın mısınız? Tel örgüler neden örülüyor? Mayınlar niye döşeniyor? Çılgın mısınız? Tek istekleri Kürtlerin orada güç olmaması. Ama Kürtler orada olmasa faşist bir rejim oluşur. Nasıl bir çılgınlıktır bu? Sen oraya tel örgü dikmek yerine sınırları kaldırmalısın. Var olanları sökmelisin. El Nusra vb. çeteleri destekleyeceğine niye bunları görmüyorlar? Davutoğlu’nun çevresinde karışık insanlar var. Suriye’de Kürtler olmazsa süper faşist bir güç oluşur."

HDP Heyeti de, Ankara ve İmralı’da yaptığı görüşmelerde Rojava konusunu sürekli gündeme getirir ve bu konudaki gelişmeleri Öcalan’a aktarır. Nitekim 12 Aralık 2013’te HDP Heyeti Ankara’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile bir görüşme gerçekleştirir. Bu görüşmede ele alınan bir konu da, yine Suriye-Rojava. 11 Ocak 2014’te İmralı’ya giden Heyet, görüşmenin içeriğini Öcalan’a aktarır...

İdris Baluken: Rojava konusunda olması gerekenleri tartıştık. Türkiye’nin Suriye ve Rojava politikasının çöktüğünü ifade ettik. Çetelere verilen desteğin kesilmesi ve sınır kapılarının açılması, sınır duvarları ve mayınların kaldırılması, PYD’ye düşmanlık yaklaşımından vazgeçilmesi gerektiğini ifade ettik.

Öcalan:
Evet. Bu konular önemlidir. Bu konuda neler söyledi? Dışişlerinin politikalarına nasıl yaklaştı?

Baluken: Bizim görüşmeden edindiğimiz izlenime göre dış politikanın başarısızlığını onlar da kabul ediyor. Rojava konusunda dışişlerinden farklı düşündüklerini ifade etti. PYD’nin yaklaşımının yanlış olduğunu söyledi.

Aynı görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, Rojava savunma güçlerinin çete saldırılarına karşı elde ettikleri başarılar Öcalan’a aktarılır. Öcalan, "Kutluyorum. Selamlarımı iletin. Akçakale’nin karşısındaki (Tel Abyad’ın IŞİD’in eline geçmesi) çatışmayı da anlamak istiyorum. Niçin orada YPG’nin dışında gelişiyor? Gözükmüyorlar mı, yoklar mı, anlamak istiyorum" diyor ve bir sonraki görüşme için bu konuda bilgi istiyor.

Bu görüşmeden sonra 8 Şubat 2014’te yapılan bir görüşmede HDP Heyeti, Kandil’in Rojava konusunda AKP politikasına yönelik eleştiri ve kaygılarını Öcalan’a aktarır.

HDP Heyeti adına söz alan Baluken ile Öcalan arasında şöyle bir diyalog geçer:

İdris Baluken: Hakan Fidan’la görüşmemizde Rojava konusunda, KCK’nin stratejisini tekrar gözden geçirmesini istediğini özellikle aktardı.

Öcalan: (Sinirlendi) Nasıl yani, ne diyor?

İdris Baluken: PYD’nin Esad’la birlikte hareket ettiğini, muhalefet içinde yer almadığını düşünüyorlar.

Öcalan: (Sinirlenerek) Yalan söylüyorlar. Rojava’da bir sonuç alacaksa benimle görüşme yapacaklar. Ben oraya yirmi yılımı verdim. Kimse oraları benim kadar bilemez. Esad da beni ailece tanır. Esad’la işbirliği yapan asıl onlardı.

Konuşturmasınlar beni! Önce Esad 'süper kardeş'ti. Öpüşmeler, sarılmalar, eşler düzeyinde ziyaretler falan. Sonra Esad düşman oldu. Küstahlıktır bu! Karar alamıyorlar. Ben dört yıl önce Emre Taner’e önerilerimi sundum. En uygun önerileri sundum. Çok büyük yanlış karar verdiler. Saygılı olup karar versinler. Öyle kandırmaya çalışmasınlar.

Bu görüşmenin gerçekleştirilmesinden sonra HDP Heyeti Ahmet Davutoğlu ile bir görüşme yaparak Suriye ve Rojava konusunda Öcalan ile görüşmeleri gerektiğini aktarır. Bu bilgi Öcalan’a 9 Mart 2014’te aktarılır. Öcalan, bu meselelerin Davutoğlu’nu aştığını ve kendisinin de bunun farkında olduğunu söyleyerek konuyu kapatır.

Nihayetinde İmralı’da devam eden görüşmeler karşılıklı olarak bu tür diyaloglarla devam eder. Bu süreç zarfında PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslim’in Türkiye’ye gelişi, Kobanê saldırısı, Cenevre görüşmeleri, Barzani’nin Rojava politikası defalarca değerlendirme konusu olur.
İmralı sürecinin en önemli görüşmesi 27 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşir. Bu görüşmede zaten bir sonraki gün açıklanan Dolmabahçe Mutabakatı hazırlanır.

Görüşmede, HDP Heyeti, hükümet ve Erdoğan ile yaptıkları görüşmeleri referans göstererek, "Tayyip Bey’in ‘Rojava benim kırmızıçizgimdir’ tutumunda bir değişiklik göstermediği" Öcalan’a aktarılır.

Bunun üzerine, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu, araya girerek şöyle bir açıklamada bulunur:

KGM: Salih Müslim ile görüşüldü. İstedikleri önemli hususlar oldu. Cezire ile Afrin arasında bir koridor açılmasına katkıda bulunmamız ve kolaylaştırmamız istendi ve lojistik ihtiyaçların giderilmesine dair talepler görüşüldü. En önemlisi, irtibat noktası tesisi, yani temsilcilik. Kobanê ile Cezire arası koridor, Şenyurt-Dirbesiye kapısının açılması, STK’lara kolaylık göstermek, yüz jeneratör ve şartları değiştirecek geniş boyutlu ihtiyaçlar konuşuldu.

Öcalan bu cevaba gülerek, "Suriye ile ilgili olayın bütününe bakın isterseniz. Bu konu açıldığı için bitirelim ve diğer önemli gündemimize geçelim" diye bir yanıt verir.

Dolmabahçe Mutabakatı’nın görüşüldüğü süreçte (Şubat 2015) Şah Süleyman Türbesi'nin aktarılması için Öcalan ile görüşüldü. Öcalan, PYD’ye mesaj göndererek bu konuda yardımcı olmalarını istedi. Sırrı Süreyya Önder ‘İmralı Heyeti’ adına türbenin taşınması konusunda taraflar arasındaki görüşmeleri sağladı. Türk devleti adına bir heyet Kobanê’ye giderek YPG ile operasyonu planladı. Ve türbe taşındı. Öcalan Newroz 2015 mesajında bu operasyonu ‘Aşme ruhu’ olarak ifade etti. Öcalan, görüşmelerin başından itibaren Suriye’de ittifak ve demokratik çözüm çabasını bu cümleyle formüle etmiş oldu.

SOL



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 23.01.2016- 19:50


Benim tahminin barış, çözüm dedikleri süreçte AKP ile Öcalan'ın bazı konularda anlaştıklarıdır. Bu haber ve daha önce basına yansıyanlar da bunu gösteriyor. Sınırımızın dışında kürtlerin yaşadığı yerlerle Türkiye arasında gevşek sınırlı bir beraberlik olacak, bu bölgedeki kürtler kısmı özerklik alacak ancak Türkiye'ye bağlı olacaklardı. Erdoğan'ın Suriye planının da buna göre işletildiğini sanıyorum. Esad düşecek, yerine sünni bir başkan gelecek, Erdoğan'ın sözünden çıkmayacak. Bölge lideri Erdoğan böylelikle Suriye'de söz sahibi olacağı gibi kürtleri de uysal bir müttefik haline getirecekti. Kafalarını çok kaldırırsa Suriye merkezi yönetimiyle birlikte üstüne gidebilecekti. Erdoğan bu politikasıyla seçimler kazandı, ama işler istediği gibi de gitmedi. Suriye'de Esad'ın gitmeyeceği anlaşıldı, Türkiye'de 7 Haziran seçim yenilgisi geldi. Masayı da devirmekten başka çare kalmadı.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 25.01.2016- 11:33


Abdullah Öcalan: Onlara söyleyin Tayyip’i sınırlayan tek adam benim...

HDP'nin İmralı Heyeti ile Abdullah Öcalan arasındaki görüşme notları yayınlanmaya devam ediyor. 26 Haziran'da Meclis'e sunulan "çözüm süreci çerçeve metni" önce Öcalan'a sunulurken bu konudaki görüşmeler kayıtlarda yer aldı.

Resim Ekleme

“İmralı Notları” adlı kitapta yer alan İmralı görüşmesi notları yayınlanmaya devam ediyor. Cumhuriyet'te yer alan habere göre, 26 Haziran’da TBMM’ye sunulan ve 10 Temmuz’da kabul edilen çözüm sürecinin çerçevesini belirleyen yasanın Meclis’ten önce İmralı’da Abdullah Öcalan’a sunulduğu, Öcalan’ın yasanın kısa bir süre içerisinde çıkmaması durumunda “savaş çıkacağı” ifadelerini kullandığı öğrenildi.

HDP heyetinin İmralı’ya yaptığı ziyarette Öcalan, henüz Meclis’e sunulmamışken yasa tasarısını kendi dosyaları arasından çıkarak Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’den oluşan HDP heyetine okuyor. Tutanaklar şöyle:

ÖNDER: Dün Başbakanlık binasında Beşir Atalay, Efkan Ala ve Bekir Bozdağ ile son gelişmeleri değerlendirdik. Toplantının sonuna doğru Hakan Bey’i de çağırdılar. Toplantımız onunla beraber devam etti. Size bir sunum yaptıklarını ve sizin de önemli ölçüde onayladığınızı, ortaklaştıklarını söylediler. Son gelişmelerin tam da bu ortaklaşma üzerine gelmiş olmasının kendilerini kaygılandırdığını söylediler. (...) Biz ortaklaşma kısmı, sizinle ortaklaşmaları ve size dönük aktardıkları bilgileri bizzat sizden duymamızın esas olduğunu söyledik ve onlar da süratle bu görüşmeyi kararlaştırdılar.

ÖNDER: (...) Başkanım, burada yol haritası, takvimlendirme ve çözüm önerisiyle size bazı sunumların olması gerekiyordu. Onlarla ilgili bir gelişme var mı?

ÖCALAN:
(Dosyadan iki kâğıt çıkardı) Elimde belge var. Size okuyayım. Bu belge hayata geçmeli. Eğer uygulanırsa bu çerçeve yasasıdır. Devrim niteliğindedir. Ortadoğu devrimine de kapı aralayacak, o kadar önemlidir. Bana doyurucu geldi. Size okuyup ayrı ayrı fikirlerinizi alacağım. (...) (Tasarıyı okuduktan sonra) Bu taslak size nasıl geldi, ayrı ayrı düşüncelerinizi almak istiyorum.

ÖNDER:
Bir sorun var, muhataplık meselesi tarif edilmemiştir. Bu bir eksiklik gibi duruyor.

ÖCALAN: O husus 5. maddede düzenlenecek.

ÖNDER: Başkanım, 5. madde uygulama maddesidir, şekli bir maddedir, yani tekniğine ilişkin bir maddedir. Muhataplık meselesinin 2. maddede düzenlenmesi daha isabetli ve yerinde olur. (Sırrı eğilerek elindeki belgeye baktı) Başkanım, bu 5. maddenin altı boş, buraya hangi ceza maddelerinin muaf tutulacağı tek tek yazılmalı.

ÖCALAN: Doğru.

ÖNDER: Bunun dışında bana geliştirilebilir, doyurucu bir başlangıç duygusu verdi, bunun üzerine konuşabiliriz.

BALUKEN: Başlıktaki ve içerikteki terör tanımlaması sorunludur. Terör yerine şiddet kavramı kullanılması psikolojik açıdan daha olumlu bir etki yaratır.

ÖCALAN: Bu konuyu ben de böyle düşündüm, ama oraya çok takılmamak lazım. Terör Türkçe değil, Fransızcadır; çatışma denilebilir, şiddet denilebilir, bunlar önemli değil.

BULDAN: 2. maddenin c bendinde ‘görüşme’ yerine müzakere denilmesi daha doğru olur. Zaten siz de önermişsiniz.

ÖCALAN: Yani 20-25 gün var şurada. Şimdi siz hemen buradan çıkar çıkmaz Ankara’ya gidip Beşir Bey, Efkan Bey ve diğer muhataplarınızla görüşeceksiniz. “Apo ile oyun olmaz, bunu aylarca bekleyecek halimiz yok” diyeceksiniz. Bu haliyle bile kabul edebiliriz ama Meclis kapanmadan bunun çıkması lazım, yoksa ben bilmem

YETKİLİ: Sayın Başkan, bu süre konusunu bu şekil sınırlandırmazsanız, bunu muhataplarıyla görüştükten sonra ifade etseniz daha yerinde olmaz mı?

ÖCALAN: Cumhurbaşkanlığı seçimi olmadan öncesinde çıkması lazım. Bunu Kandil’e de söyleyin, azami Haziran sonuna kadar çıkması lazım, çıkmazsa ben garanti veremem. (...) AKP tekrar uyduruk nedenlerle karşı çıkar ve bunu kabul etmezse tam bir savaş çıkar. Kandil’e de şunu söyleyin: Bu son Lice olayları benzeri hadiseler durumu zorluyor. Biz ciddi bir çalışma içerisindeyiz. Bur kargaşa, araba yakmalar, yol kesmeler... en azından ay sonuna kadar kesinlikle durmalı.

ÖCALAN: (...) Basından okuyorum. Mehmet Altan ve benzerleri bana demokrasiyi öğretiyor, (gülerek) ilginç değil mi? Babası, oğlu, torunu hepsi birlikte yazıyor, “Erdoğan’ı Türk halkının başına bela eden adam Apo’dur” diyorlar. Dehşete düşüyorum. Onlara söyleyin Tayyip’i sınırlayan tek adam benim. Bunu nasıl anlamıyorlar?

AKP, CHP ve HDP’nin desteğiyle kabul edilen yasa üzerinde Genel Kurul’da yapılan görüşmelerde İmralı’da dile getirilen bazı öneriler doğrultusunda değişiklik yapılması dikkat çekti. Yasanın 2. maddesinin başlığı “Uygulama, izleme ve koordinasyon” olarak düzenlendi. Görüşmeleri yürütecek kişilerin hukuki sorumsuzluğuyla ilgili maddede yapılan değişiklikle, hukuki sorumsuzluğun yasanın hangi maddelerini kapsayacağı ayrıntılı olarak ifade edildi.

sol



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 27.01.2016- 10:10


Öcalan'ın İmralı notları: Bu isyanı sonlandıracak kişiyim


Resim Ekleme

"İmralı Notları" adlı kitapta heyetlerin İmralı'ya yaptığı ziyaretler ve görüşme içerikleri yayınlanmaya devam ediyor. Ortaya çıkan yeni notlarda Öcalan'ın "Ben misyon sahibiyim. Bu isyanı sonlandıracak kişiyim. Be nedenle parlamentonun beni nasıl tanımlayacağı önemlidir" sözleri yer aldı.


Avrupa’da yayımlanan “İmralı Notları” adlı kitapta "çözüm süreci"nin başında İmralı’da yapılan görüşmelere ilişkin pek çok ayrıntı ortaya çıktı. Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre, 18 Mart 2013 tarihinde dönemin BDP heyetinin adaya gerçekleştirdiği üçüncü ziyarette Öcalan’ın süreç kapsamında kendi durumuyla ilgili yaptığı öneri dikkat çekiyor. Tutanaklarda dikkat çeken bölümler şöyle:

ÖCALAN:
(...) Şimdi bizim burada yaptığımız işin bir hukuka ihtiyacı var. Nedir o? Parlamento bir yasa çıkaracak ve bu yasa dışılığa son verecek. Çünkü bizim yaptığımız işlerin hepsi yasadışıdır, öyle değil mi? İşte MİT’in iki müsteşarını niye sorgulamak istediler? Çünkü yaptıkları iş yasa dışıdır, suçtur. Haluk Koç çıkıp konuştu, “Bu yaptığınız anayasaya aykırıdır, suçtur” dedi. Doğru söylüyor, suçtur. MİT müsteşarı neyle yargılanmak istendi? Vatana ihanetle. Avukatlarımın otuzdan fazlası tutuklu. Siz vekil olmasaydınız sizi de alacaklardı belki. Hepimiz vatana ihanetle yargılanabiliriz. Ne demek istiyorum? Gayrimeşru bir iş yapıyoruz demiyorum. Ama yaptığımız işin hukuki bir güvencesi olmalıdır.

Ben misyon sahibiyim. Bu isyanı sonlandıracak kişiyim. Be nedenle parlamentonun beni nasıl tanımlayacağı önemlidir.

MHP ve CHP gece gündüz işte bu hukuk dışıdır diye bağırıp çağırıyorlar. Doğru diyorlar, haklıdır. Siz hemen Adalet Bakanına gidip anlatın, bu yasadışılığın giderilmesi gerekir deyin. Bakın, MİT müsteşarlarının dosyası halen savcıda duruyor. Bu bir darbeydi, çünkü müsteşarların yaptığının yasal dayanağı yoktu.

ÖCALAN: Benim durumuma dair ne olabilir? Örneğin infaz erteleme olabilir. Cumhurbaşkanının da yetkisi var. Sağlık sorunları vesaire gerekçesiyle, sürecin sonuna kadar mesale. Fakat bunun olabileceğini sanmıyorum tabii. Siz yine de bunu AKP ile konuşmalısınız. Bunu konuşmamış olmanızı yadırgadım.

ÖNDER: Geçen defa size kendi durumunuzu sormamın nedeni buydu. Geçiştirdiniz. Üçüncü defa sorunca siz cevap verdiniz.

ÖCALAN:
Doğru, ben öyle ev hapsi, af falan olmak dedim orada. Süreçle zaten hepimiz özgürleşeceğiz dedim.

ÖNDER
: Siz böyle söyleyince, biz de bu konuyu bizim konuşmamızı istemiyorsunuz şeklinde yorumladık.

ÖCALAN: Doğrudur, tamam. Siz yine de bu konuyu Adalet Bakanıyla konuşun.

DEMİRTAŞ
: Başkanım, arkadaşlar BDP’nin sizinle yürüttüğü çalışmaya ve görüşmelere değer veriyorlar. Ancak gerillanın ikna edilmesi için doğrudan temas olması gerekliliğinden ısrarla söz ediyorlar. Bunun hangi yöntemle olabileceğini belirtmiyorlar, ama mutlaka olmalı diyorlar

ÖCALAN
: Bunu anlıyorum, ama birinci aşama için zor görünüyor. İkinci aşama için bunu ben de isteyeceğim. Sadece Kandil ile değil, gazeteciler vb. kimselerle de temasım olmalıdır.

DEMİRTAŞ: Net olarak anlaşılsın diye soruyorum: Temas derken bu kişilerin adayı ziyaret etmesini mi, yoksa başka bir mekanizmayı mı kastediyorsunuz?

ÖCALAN: Şimdi Öcalan çıksın, af falan deniyor. Bir defa ben affedilecek bir suç işlemedim. Bana bu hafta, bu ay dışarı çık deseler, ben burada kalmayı tercih ederim. Koşullar oluşmadan çıkmam mümkün değil. Ben siyasi davası olan bir adamım ve bu yüzden buradayım. Çıkacaksam da bu çıkış siyasi gelişmelerle olacaktır. Ama bu yaz adada bazı mekan değişiklikleri olabilir. Daha geniş bir mekana geçibilirim. Misafirlerimle toplantı yapabileceğim daha geniş bir yer olabilir. Belki de inşaatına başlanmıştır burada, bilmiyorum. O zaman Kandil’dekiler de bu yaz buraya gidip gelebilirler belki. Hatta en son silah bırakma gibi şeyler de bir kongreyle olur. Benim bizzat kongreye katılmam gerekebilir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 27.01.2016- 11:56


Öcalan çözüm sürecinde büyük hayaller içine girmiş. AKP'nin masaya partisel çıkar umuduyla oturduğunu fark etmemiş. Güneydoğu yangın yerine dönünce ne düşünüyordur, keşke AKP'yi iktidarda tutmasaydım, yanlış yapmışım diyor mudur?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 28.01.2016- 17:24


Öcalan: Erdoğan'ı bu hale getiren Deniz Baykal

HDP'nin İmralı Heyeti ile Abdullah Öcalan arasındaki görüşme notları yayınlanmaya devam ediyor. Şubat 2013’te Öcalan'ın görüşmelerde, "Erdoğan'ı bu hale getiren Deniz Baykal'ın kendisidir" dediği ve başkanlık sistemine de şartlı yeşil ışık yaktığı aktarıldı.

Resim Ekleme

“İmralı Notları” adlı kitapta yer alan İmralı görüşmesi notları yayınlanmaya devam ediyor. Görüşmelerde Öcalan'ın Erdoğan'ı palazlandıran gücün Deniz Baykal olduğunu söylediği ve ABD tipi başkanlık sistemine onay verdiği aktarılıyor.

ANF’den Amed Dicle’nin aktardığına göre Öcalan, 23 Şubat 2013’te kendisini İmralı’da ziyaret eden Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Altan Tan’a başkanlık sistemiyle ilgili görüşlerini bildirdi.

Başkanlık sisteminin getirilmesinin düşünülebilir olduğunu savunan Öcalan, “Yalnız burada Başkanlık ABD’deki gibi olmalı. Devlet Meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de halklar meclisi. Bunun adı demokratik meclis de olabilir. Bu da ABD’deki Temsilciler Meclisi gibi olabilir, Rusya’daki Alt Duma gibi olabilir. İngiltere’deki Avam Kamarası’nın Türkiye versiyonu gibi. Esas olarak Halkların Demokratik Kongresi’ni (HDK) parlamentoya uyarlamak gibi düşünebiliriz” dediği öne sürüldü.

Toplantıda, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve AKP’ye ilişkin kaygılarını da dile getiren Öcalan sözlerine şöyle devam etti:

“Hükümet kesin vesayetten kurtuldu mu, hesaplaşma tam olarak yapıldı mı? Tayyip’in hükümet mekaniği şu: Kürt Hareketi’ne vurduğu kadar kendisine izin veriliyor; vesayet kurumu, güç odakları tarafından kendisine alan açılıyor. Başbakan bu yöntemi bir iktidar aracı alarak görüyor, PKK’ye vurarak yerini sağlamlaştırıyor.

'APO SENİ İDAMDAN KURTARDI'
“Hegemonik ilkeyi benimsedi. Demokratik ilkeyi benimsemedi. Mursi de böyle yapmıştı. Diktatoryaya girdi ve devrildi. AKP demokratik ilkeyle hem darbeden korunur hem de demokratikleşmeye katkı sağlar. Temel yaklaşımımız demokrasidir. Demokrasiyi korumak demek Başbakanı da korumak demektir. Başbakanın demokratik işleyişe ihtiyacı var. Demokrasiyi yerleştiremezsek hepsi Menderesleşir. Darbeleri önleyemez. Başbakan ile yeniden görüşeceksiniz. ‘Sen meydanlarda Apo’nun asılmamasına hayıflanırken Apo seni kurtardı, idamdan kurtardı’ diyeceksiniz. Bana halen sen süreci yavaşlattın diyorlar. Oysa biz tam olarak çekilmiş olsaydık onu içeri atarlardı. Sonu Menderes gibi olurdu”

'TAYYİP BEYİ BU HALE GETİREN BAYKAL'

“Tayyip beyi bu hale getiren Deniz Baykal’ın kendisidir. Tayyip’i hapisten çıkardı, Siyasete soktu. Güya Deniz Baykal’ı dizayn etmek isteyen büyük kafa şöyle düşünmüş: ‘Kürt meselesini Tayyip’e temizletiriz, yerine de Deniz Baykal’ı getiririz.’ O gizli toplantıları da bunun için yapıyorlardı. (2002 Beylerbeyi köşkündeki Erdoğan-Baykal görüşmesi) Şimdi de‘Erdoğan gidecek, bunu Apo engelliyor’ diyorlar. Böyle şey olur mu? Biz AKP’nin hegomanyasını sınırlandıran tek gücüz.’’

Sol



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 28.01.2016- 17:32


Nasıl oluyorsa oluyor; Öcalan hem AKP hegemonyasını engelliyormuş hem de Erdoğan'ı idamdan kurtarmış. AKP'yi iktidarda tuttuğunu da söylemişti. Deniz Baykal Erdoğan'ın önünü açtıysa Öcalan ve kürt hareketi yıllardır AKP'nin iktidarda kalması için elinden geleni yaptı. AKP dinci faşizmi kurmaya çalışırken kürt hareketi sempatizanlarıyla birlikte hep CHP ile uğraştı. İstanbul belediye seçimlerinde bile Sırrı Süreyya ''CHP'ye gününü göstermek'' için yola çıkmıştı. Bunlar unutulacak yanlışlıklar değildi. Öcalan hala AKP ile demokrasi kurulacağını düşünüyor. Aklı başına gelmemiş.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 30.01.2016- 14:28


İmralı tutanaklarında Abdullah Öcalan'da itiraf gibi açıklamalar

İmralı tutanaklarında Abdullah Öcalan'dan çok konuşulacak ifadeler...

Resim Ekleme


İmralı Notları kitabından bölümler yayınlanmaya devam ediyor.   Abdullah Öcalan, Cumhurbaşkanı seçimleri öncesinde Selahattin Demirtaş dışında bir aday belirlemeye çalışıyor ve HDP heyetine "Ufuk Uras olabilir mi?" diye soruyor. Ancak bu teklif HDP'li Sırrı Süreyya Önder tarafından "Ortaklaşmayı sağlamaz" denilerek reddediliyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda isim aranırken, Öcalan'ın "Ekmeleddin gibi bir adayı biz de bulabilirdik." şeklinde sözleri dikkat çekiyor.

Öcalan'ın MİT TIR'larına ilişkin MİT mensuplarıyla yaptığı konuşmalarda ise, "Gerçi sizi de Adana’da ne hale getirdiklerini izledim. Yere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar, silah doğrultuyorlar, siz de hâlâ görmüyorsunuz" diyerek emekli general ve MHP'li eski vekil Engin Alan'la ilgili şöyle diyor: "Bunların hepsine Amerika’da Rambo eğitimi vermişler. Engin Alan ve benzerleri öldürücü tiplerdir. Bu bir okuldur, bu okuldan çıkanları şimdi de Irak’ta görüyorsunuz. Bunların hepsi aynı okuldan çıkıyor."

Bir başka tutanakta da Abdullah Öcalan, "Cumhurbaşkanlığı ve yeni anayasa meselesini AKP ile de yapabiliriz" diyor ve şöyle devam ediyor: "Bazıları bize ‘AKP’nin kuyrukculuğunu yapmayın’ diyor. Aslında durum tam tersidir. AKP bizi takip etme durumundadır. Biz AKP’yi peşimizden sürüklüyoruz."

Cumhuriyet gazetesinden Mahmut Lıcalı'nın haberine göre, Abdullah Öcalan’ın; kendisinin Selahattin Demirtaş’ı istemediğine yönelik iddialara “Şimdi bazıları Selahattin için ‘Apo onu istemiyor’ diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ben kendisine değer veriyorum, kendisini geliştirmek için çok çabalıyorum” diye karşılık verdiği belirlendi. Öcalan’ın MİT TIR’larının durdurulması konusunda da MİT yetkilisine éYere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar, silah doğrultuyorlar, siz de görmüyorsunuz” dediği tutanaklara yansıdı. Öcalan, İmralı Notları kitabında; 26 Haziran 2014’te yapılan görüşme tutanağına göre Demirtaş’a “değer verdiğini” ifade ediyor:

ÖCALAN:
(...) Bazı çevreler güya benim başka liderlerin çıkmaması için önlerini kestiğimi iddia ediyorlar. Ben daha önce Selahattin’e söyledim. (Pervin’e dönerek) Size de söyledim. Bütün yetkilerimi size vermeye hazır olduğumu söyledim. Ama 24 saat taşıyabilmeniz koşuluyla bunu ifade ettim. Bugün de söylüyorum. Taşıyabilen biri çıksın, ben bütün yetkilerimi vermeye hazırım.

‘DOĞRU ANLAMA HAYATİ’

Şimdi Selahattin için “Apo onu istemiyor” diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ben kendisine değer veriyorum, kendisini geliştirmek için çok çabalıyorum. Kendisi de mütevazı birisi, öğrenmeye çalışıyor. Selahattin’in Kürt siyasetini tanımasını, tüm kırk yıllık mücadelenin girdisini çıktısını bilmesini istiyorum. Sadece bir başlangıç yapıyor, daha fazla çabalaması gerekir. PKK dahil hiçkimse benim önderlik tarzımı geliştiremiyor. Öcalan’ı doğru anlama hayatidir.

CUMHURBAŞKANI ADAYI

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi gerçekleştirilen görüşmelerde Öcalan ile heyet arasında HDP’nin göstereceği aday konusunda ilginç diyaloglar yaşanıyor. Öcalan, 1 Haziran 2014 tarihli tutanakta şunları söylüyor:

‘OTORİTER ERDOĞAN’

ÖCALAN: (...) Cumhurbaşkanlığı meselesine gelince, bağımsız adayla gireceğiz. İkinci turda duruma göre bakacağız. Türkiye’de iki temel sınıf var. Biz demokratik emek bloğunun bileşeniyiz. Birinci turda azami oy almalıyız. Emekçi halklarımızın burjuvazi karşısında müzakere pozisyonunu güçlendirmek önemlidir.

Cumhurbaşkanlığı ve yeni anayasa meselesini AKP ile de yapabiliriz. Yasa ve anayasaya giderken müzakere gerekir. Ancak otoriter bir Erdoğan’ı ve hegemonik bir AKP anlayışını kabul etmeyiz. Bazıları bize ‘AKP’nin kuyrukculuğunu yapmayın’ diyor. Aslında durum tam tersidir. AKP bizi takip etme durumundadır. Biz AKP’yi peşimizden sürüklüyoruz. CHP’yle de görüşün. Onlar için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.

‘TÜRK, ALEVİ GİBİ ADAY’

26 Haziran 2014’teki tutanağa göre de aday konusunda yaşanan diyalog şöyle:

ÖCALAN: Şimdi bu Cumhurbaşkanlığı meselesine gelelim. Ne yaptınız, bunu görüleşelim.

BULDAN: Selahattin Demirtaş ismi öne çıkıyor.

ÖCALAN: Bence çabanız Türk, Alevi gibi farklı bir aday profili üzerinde olmalıydı. Böylesi bir durumda tartışmalar yaşanabilir. İşte dün de Figen’i sıkıştırmaya çalıştılar. “Kürt hareketi seni, Türk mayası olarak kullanıyor olmasın” diye sordular. Yoksa Selahattin de uygundur. Ama Alevi ve Türk olması farklı çevrelerin kendi temsiliyetini görmesi açısından olumlu bir etki yaratır diye düşünüyorum.

ÖCALAN: Rıza Türmen üzerinde yoğunlaşmışsınız, ama sizi zor durumda bıraktı

ÖNDER VE KÜRKÇÜ

ÖNDER:
Tam tersine olumlu oldu, kendisi de ‘onur duydum’ dedi.

ÖCALAN: Peki, başka kim olabilir? (Sırrı’ya dönerek) Sen ya da Ertuğrul olabilir misiniz?

ÖNDER: İkimizin de üniversite diploması yok, o nedenle olamaz.

ÖCALAN:
Figen olabilir peki? Nerelidir Figen?

ÖNDER: Ceyhanlı’dır. Ama onun da üniversite diploması yok.

ÖCALAN: Ufuk Uras olabilir mi?

ÖNDER: Sol çevrelerde ciddi bir tepki var. Ortaklaşmayı sağlamaz.

ÖCALAN: Gençay Gürsoy.

BALUKEN: Yeterince kabul görmeyebiliriz.

ÖNDER: Şebnem Korur Fincancı ismi de çıktı. Sebahat ve ben de önermiştik.

ÖCALAN: O da uygun değil. Yahu gerçekten de uygun kimse yok.

YETKİLİ: Efendim, bu konuda heyeti eleştirebiliriz, sanki çok iyi çalışmamışlar, ama her üç arkadaş da diğer bütün konularda yüzlerine karşı söylemiyorum, ama temsiliyetin boyutuyla gerçekten çok iyi götürüyorlar.

‘EKMELEDDİN GİBİ’

ÖCALAN: Peki, bu isim konusunu buradan belirleyemeyeceğiz. Onu siz yetkili organlarla tartışarak, kriterlere uygun bir şekilde belirlemeye çalışın. Selahattin de olabilir tabii. Benim için bir veto durumu söz konusu değil. Daha geniş katmanları içerebilecek, hatta HDP’li olmayacak bir aday da olabilir. Milletvekili olması şart da değil. Ekmeleddin gibi bir adayı biz de bulabilirdik.

'SİZİ ADANA'DA NE HALE GETİRDİKLERİNİ GÖRDÜM'

Öcalan: MİT tırlarının durdurulması konusunda görüşmede bulunan MİT yetkilisine ilginç ifadelerle söz konusu olayı yorumluyor. Söz konusu bölüm şöyle:

ÖCALAN: (...) Geçenlerde Engin Alan dışarı çıktı. Onun durumunu iyi inceleyin! (Yetkiliye dönerek) Sayın yetkili, sizler de çok iyi takip edin! Gerçi sizi de Adana’da ne hale getirdiklerini izledim. Yere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar, silah doğrultuyorlar, siz de hâlâ görmüyorsunuz. Bunların hepsine Amerika’da Rambo eğitimi vermişler. Engin Alan ve benzerleri öldürücü tiplerdir. Bu bir okuldur, bu okuldan çıkanları şimdi de Irak’ta görüyorsunuz. Bunların hepsi aynı okuldan çıkıyor.

YAKALANDIĞI ANI ANLATTI

ÖCALAN:(...) O uçağa bindirilme anını hiç unutmam. Ben yerdeydim, üzerimde avını yakalamış kartal misali Engin Alan ve ekibi duruyordu. Tahmin etmedikleri kadar rahattım. O nedenle şaşırdılar. Ardından gözlerimi bağlayıp üç saat sonra açmışlardı. Hoş geldiniz terhanelerini o zaman sözde beni küçültmek için kullandılar.

Tutanaklarda Öcalan’ın hükümetten gelen yeni şart taleplerine çok sinirlendiği görülüyor. Söz konusu bölüm şöyle:

ÖCALAN: (...) AKP’nin bakışı karakol yapmak, HES yapmak, yani tüm yaşamı bitirmeye yönelik politikalar uygulanmaktadır. Ben bunun aşılması için dokuz boyut saydım. Bunlar çok önemliydi. Ama siz bunları hükümete anlatamıyorsunuz, yaşama geçiremiyorsunuz.

Böyle olduğu için şimdi heyet bana yeni şartlar getiriyor. (Öfkelenerek) Peki, getiriyorsun da, sen bana özgür yaşamın nesini veriyorsun diye sormadınız mı? Biz kendi toprağımızda ne yapacağız, tartışmadınız mı? Gidin, Beşir Bey’le de konuşun. Bunları tartışmadan uyduruk gerekçelerle bana gelmesinler. Biz çocuk değiliz, deli değiliz, terörist değiliz! ‘Teröristin Allah’ı da sizsiniz’ deyin. Kendilerini uyarıyorum, bana sahte gündem dayatmasınlar.

Odatv.com



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 01.02.2016- 09:15


Öcalan'dan Erdoğan'a: 'Apo seni kurtadı'
İlker Belek




Mezopotamya Yayınları, İmralı’da Öcalan ile devlet arasındaki görüşmelerin tutanaklarını Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa başlığında kitaplaştırdı. Yayınevinin facebook sayfasında kitaptan kimi alıntılar mevcut. Cumhuriyet gazetesi ise geçen hafta bir özetini yayınlamaya başladı.

Yayınevi, amacının Kürt sorununun demokratik çözümüne katkı sağlamak olduğunu belirtiyor.

Kitabın aslından daha başka bilgiler mutlaka elde edilecektir, ancak Cumhuriyet’tekilerden de kimi çıkarımlarda bulunmak olası:

1-Tutanaklar Kürt hareketinin nesnelliği bulunmayan bir özgüvene sahip olduğunu gösteriyor: Öcalan ile HDP’liler 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerini ele alıyorlar. HDP’nin adayı konusunda değişik isimleri değerlendiriyorlar. Öcalan bağımsız adaydan yana tavır koyuyor, bu arada ikinci turun hesabını da yapıyor, “ikinci turda duruma göre bakacağız” diyor. Hatırlanacağı gibi Erdoğan ilk turda %52 oyla seçilmişti ve bunun öngörülememesi akla tamamen aykırıydı. Ama bu kadar da değil. Bu kez anayasa bahsi içinde Öcalan, kendilerine “AKP kuyrukçuluğu yapmayın” diyen “bazıları”nı eleştirerek devam ediyor: “Aslında durum tam tersidir. AKP bizi takip etme durumundadır. Biz AKP’yi peşimizden sürüklüyoruz.” Bu sınırsız özgüven burada da bitmiyor: “CHP’yle de görüşün. Onlar için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.” Acaba Güneydoğu’da kesintisiz savaşın devam etmekte olduğu ve devletin İmralı sürecini askıya aldığı bugün nasıl bir değerlendirme yapılıyor ?

2-Bu gerçek dışı özgüven Kürtlerin AKP ile rejim çizgisinde ilişkilenebileceği konusundaki şüpheleri pekiştiriyor: Öcalan “otoriter bir Erdoğan’ı ve hegemonik bir AKP anlayışını kabul etmeyiz” şerhi düşse de, “Cumhurbaşkanlığı ve yeni anayasa meselesini AKP ile de yapabiliriz” diye açıklıyor. Türkiye gündemini kendilerinin belirlediği yanılgısının bir kez daha netleştiği bugün, “kabul etmeyiz”in mi, “yapabiliriz”in mi ağır basacağını dikkatle ele almak gerekiyor.

3-Kürt hareketi Haziran ayaklanmasından sonra, bir de “çözüm süreci” vesilesiyle rejimi kurtardığını itiraf ediyor: Hatırlanacaktır Demirtaş Haziran ayaklanmasını, o sıcak günlerin tam ortasında, darbe girişimi olarak nitelemiş, amacının “barış” sürecini engellemek olduğunu ileri sürmüş ve herkesi bu oyuna gelmemek konusunda uyarmıştı. Tutanaklarda (Ocak 2014) Sırrı Öcalan’a aktarıyor: Erdoğan 17-25 Aralık olaylarının sorumluluğunun kendisinde bulunduğunu, çalışma arkadaşlarında suç olmadığını, bunun bir darbe girişimi olduğunu (darbeyse neyin sorumluluğu kendisine ait ?) söylemiş ve Sırrı’ya oyuna gelmemeleri durumunda çözüm için daha rahat olunacağını ifade etmiş. Açık değil mi ? AKP’ye yüklenmeme karşılığında, “çözüm”e devam sözü. Sözüm ona bu hareket ne badireler atlattı değil mi ? Güveniyorlar bu laflara.   Anlaşılan Erdoğan’a güvenmek ile mesnetsiz özgüven bir paranın iki yüzü gibi: Öcalan keyifleniyor (gülerek-tutanaklar böyle saptıyor), Sırrı’ya “Sen meydanlarda Apo’nun asılmamasına hayıflanırken Apo seni kurtardı” diyeceksin diyor, sürdürüyor: “Bana sen süreci yavaşlattın diyorlar. Oysa biz tam olarak çekilmiş olsaydık onu içeri atarlardı. Sonu Menderes gibi olurdu.”

4-Tutanaklar Kürt hareketinin kendisini düşünen pragmatizmini ilk ağızdan belgeliyor: Kürt hareketi, bütün bölmeleriyle, “çözüm” sürecinin devamı adına Erdoğan’a en kritik zamanlarında el uzatıyor. Tam olarak bu. Hem Haziran ayaklanmasında hem de 17-25 Aralık döneminde. Demirtaş’ın Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olarak Meclis’e girişinde ayakta alkışlaması bu bilgilerle daha da anlam kazanıyor.

5-Tutanaklar “çözüm” sürecinin yabancı istihbaratların gözetiminde yürütüldüğünü de belgeliyor: Mezopotamya Yayınları’nın facebook sayfasında kitaptan aktarılan bir başka bölümde Öcalan: “Yine buradaki görevlilerden biri gelmişti. Kemerine baktım. Yahudi yıldızı, Davut yıldızı parlıyordu. O da dakikalarca öyle bekliyordu. Benim ısrarla mesajı almamı istemişti. Bana “Ben Mossad’ım, buradayım”, bunu hissettirmek istemişti. Devlet yetkilisi: Hatta buraya İngiliz istihbaratı da gelmişti. Öcalan: Evet. O Avrupa’dan gelen heyet içinde varlardı. Devlet yetkilisi: Gelen iki avukat İngiliz istihbaratı adına gelmişti.” Türkiye halk sınıflarından gizlenen “çözüm” meselesinin içeriğini kimlerle belirlemişler ?



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Troçkist Yayınlar melnur 0 8 19.03.2017- 10:49
Konu Klasör TKP Heyeti EHP Yöneticileriyle Görüştü umut 0 3620 14.02.2014- 17:51
Konu Klasör BDP heyeti Öcalan'ın mesajını açıkladı melnur 0 4571 17.08.2013- 22:17
Konu Klasör Suriye Heyeti: Esad kırmızı çizgimiz abbas 0 2988 24.01.2014- 13:23
Konu Klasör Gezi heyeti ile görüşmenin perde arkası: dayanışma 1 4285 14.06.2015- 13:32
Etiketler   HDP,   Heyeti,   ile,   Öcalanın,   görüşmesi,   yayınlandı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS