SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 02.02.2016- 12:12


Apo'nun İmralı notlarından hiçbir yerde olmayan ifadeler Odatv'de

Hakan Bey'le 50 toplantı yaptıysak..."


Resim Ekleme

HDP’nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelerine ilişkin notların yer aldığı ‘Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa’ kitabının yankıları devam ediyor.

ERDOĞAN ACIMASIZCA GÖTÜRÜLECEK

İmralı Heyeti ile Öcalan arasında geçen tunaklarda dikkat çeken bölümler şöyle:

Öcalan: ( S. 382) Kobani savaşında ısrar olursa bunun arkası darbedir. Kobani’de bir maya darbeleniyor. Bu en son dünkü Paris olayı da müthiş bir darbe hazırlandığını gösteriyor. Erdoğan acımasızca götürülecek. Daha önce Mursi örneğini vermiştim, ama daha kötü bir son onun için hazırlanıyor. PKK’yı da kullanmak isteyecekler. Ben mektup yazmasam darbe olacaktı. Hiçbiriniz bunun farkında değildiniz. Bırakın kırk kişiyi, sınırsız ölümler yaşanacaktı. Selahhattin de bu işin bilincinde değildi. Dürüstlüğünden hiç şüphem yok, ama doğru algılayıp güçlü refleks gösterme konusunda yetersizlikleri var. Onu da götüreceklerdi. Darbe çarkı daha acımasızca yürütülüyor. Paris’teki suikast onunla ilintili. Hollande Esad konusunda Türkiye ile ortak hareket etmiş. Bu eylem Hollande’ı bu anlamda geri çekme, Türkiye’yi yalnızlaştırma operasyonudur. AKP’ye yönelik darbe mekaniğinin de işlendiğinin göstergesidir. Suriye’de İŞİD bitse bile ikinci bir İŞİD hazırlanıyor. Esad’dan da hamle beklemek lazım. Ben en başından beri Misak-ı Milli Komisyonu'nu bunun için önermiştim. Erdoğan’ın Arapçılık yaklaşımı çok tehlikelidir. Erdoğan Katar, Suudi Arabistan üzerinden Afrin ve Kobani’yi Araplara bağlamak, Cezire’yi de Güney’e bağlamak istedi. Şimdi ABD Esad’dan yana. Hollande Esad’a karşı. Bu Paris olayları ile Hollande’a gözdağı veriliyor. Esad ve ABDher an Kürtlere saldırabilirler.

....

SAKİNE CANSIZ CİNAYETİ CIA VE GLADIO ÜZERİNDEN WASHINGTON MERKEZLİ BİR KOMPLODUR

Görüşmelerde Paris cinayetine ilşkin A. Öcalan’ın görüşleri de yer alıyor.

Öcalan:
( S. 377) PKK benim için taktik olarak da, stratejik olarak da istediğim noktada değil. Neler gitti diye sorarsanız, işte Sakineler’i o yüzden açtım. Sakine benim burada masaya oturduğumu duyunca ayağa fırlayıp olumlamış, çok güzel demiş ve destek vermiş bir arkadaştı. Onun için hedef seçildi. Sakineler’in olayı öyle bir kırılma noktası ki, Türkiye’de 19 Mayıs kadar önemli. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi kadar, İkinci Mahmut’un Yeniçeri Ocağını lağvetmesi kadar önemlidir. Hakan Bey ile elli toplantı yaptıysak hepsinde bir olay önümüze geldi. Çıplak aramalardan, tecavüzlerden, KCK operasyonlarından Roboski’ye kadar böyle değerlendirmek lazım.

Bu Sakineler’in olayında ortada belgeler olmasına rağmen, ben benimle görüşme yapan heyetin bunu hayata geçirdiğine inanmıyorum. Velev ki Erdoğan’ın bu cinayetten haberi, hatta onayı olsun. MİT onayından geçmiş de olabilir. Ama benim görüştüğüm yetkililerin imzaları ve onayı da olsa, belgeleri de olsa, bu onların kararı değildir. Bu tarihi bir tespittir. CIA ve Gladio üzerinden Washington merkezli bir komplodur. Benim tarih bilincim var, derin devlet planı çerçevesinde 60 yıldır herşeyi yapıyorlar. Kendi cumhurbaşkanını, başbakanını bile götüren bir yapı var içeride. Elli tane Hakan Fidan da olsa, Başbakan da olsa bunu önlemeye yeterli değil.

....

ÖCALAN: ‘KADIN KONUSUNDA OLDUKÇA ÇEKİNGENİM’

Öcalan:
( S. 403) Ben de bekarım. Bekarlığı sosyolojik anlamda söylüyorum. Belki gülersiniz, ucube dersiniz, ben hala evliliğe hazır hale gelemedim. Tüm kadınların yaşadığı trajik şeyleri önlemek için bu yolu seçtim. Benim gibi biriyle nasıl özleşeceksiniz, bunu belirlememiz gerekir. Çok zor bir konudur. Mustafa Kemal örneği biraz benzerdir. Büyük aşkla Latife ile evlendi. Bir yıl dayanabildi. Yine köşkte Fikriye'nin ölümü Mustafa Kemal’i çok üzmüştü. Ben on yıl dayandım. Bu anlatılamaz ve alışılamaz bir durum. Tarihte hiçbir erkek kadın üzerinde benim kadar yoğunlaşmadı, ilgilenmedi ve bağ kurmadı. Yüzlercesi kendini yaktı ve buna rağmen bu sorun devam ediyor. Tüm yazarları inceledim. Simone de Beauvouir, Judith Buttler, bunlardan daha fazla yoğunlaştım. Ama hala kadın konusunda oldukça çekingenim. Bu tarihte yoğun derinleştim. Kadınlar bana çok bağlılar. Dünyada bunun bir örneği yoktur.

Bana göre evlilik bir tecavüz ve intikamdır. Kadının benden büyük güç aldığını biliyorum ve kendimi de sizin çözüm yoldaşınız olarak tanımlıyorum.

Tutanaklarda geçen başka bir diyalogda "İzleme Komitesi"nde kimlerin olacağı?

KGM: ( S. 440) Kısa süre içinde İzleme Komitesi işini bitirmemiz lazım. Bir iki isimde heyetle farklı düşünüyoruz. Onları da sizinle paylaşalım. Heyette belirlenen isimler şunlar:

1- Deniz Ülke Arboğan, 2- Avni Özgürel 3- Kadir İnanır 4- Ahmet Taşgetiren 5- Hilal Kaplan, bu isimle ilgili heyetin çekinceleri var. Tartışalım isterseniz. 6- Öztürk Türkdoğan 7- Şahismail Bedirhanoğlu.

P. Buldan: Hilal Kaplan bize neredeyse küfür be hakaret derecesine ulaşan yazıları yazdı, söylemlerde bulundu. Çok taraflı duruyor. Onun yerine Nihal Bengisu Karaca’da ortaklaştık.

Öcalan: Nihal’in tehlikesi şu. Çok oynayabilir, sadık olmayabilir. Nihal Bengisi Karaca olsa bile o muhtevasını dayatmaması lazım. Ona söyleyin, gazetedeki gibi yaparsa ya ben çıkarım ya da onu kovarım. Eski Cemaat artığıdır.

S.S. Önder: Arif Sağ’a teklif edilebilinir.

Öcalan: Değerlendirme, kavramı kapasitesi ne olur? Buradaki çalışmaya dayanabilir mi?

S. S. Önder: Aşırı kilosu var. Sağlık sorunu ile emin değilim. İsterseniz bu konuda bir çalışma yapıp dönelim...

ÇONGAR’IN SELAMI VAR

S. S. Önder:
(S. 301) Yasemin Çongar ve Enis Batur’un size selamı var. Bu kadar mitolojiyi cezaevinde mi öğrendi diye soruyorlar.

Öcalan: Mitolojiyi bilmeyen felsefeyi de, dini de, siyaseti de bilemez. Sosyalizm eğer olacaksa Batı’nın oryantalist materyalizmi üzerinde olmaz. Sosyalizmi İslam’ın göbeğinde aramak gerekir.

.....

ÇİLLER’İN CIA AJANI OLDUĞUNU HERKES BİLİYOR

Öcalan:
( s. 304) Çiller’in CIA ajanı olduğunu herkes biliyor. Doğan Güreş’e Londra’dan yeşil ışık yakıldı. Dört bin köy yakıldı. Bu gladyo yapılarıyla yüzleşmek çok önemlidir. Kardeşi kardeşe kırdırtan anlayışı açığa çıkaracağız.

AKP hiçbir partinin yapamayacağı kadar devletin tüm birimlerini ele geçirmeye çalıştı. Tek farkları oldu, Tayyip darbeye karşı direndi. Ben on iki yıldır burada gladionun çözülmesi için açık çek veriyorum. AKP darbe kendisine yönelmeyinceye kadar bunu fazla fark etmedi. Benimle burada Ergenekoncular, Atilla Uğur vb. Görüştüler. ‘Savaşı devam ettir, biz de çözüm getiririz’ diyorlardı. Onlar gladio bizi harcamadan savaş devam etsin istiyorlardı. O süreçte PKK’yı pasifleştirmekle darbeyi önledim. Atilla iyi bir stratejistti, sanırım Doğu Perinçek’in partisinin Merkez Komitesindedir, ama emin değilim. Bizim şimdi savunduğumuzdan daha ileri bir çözüm öneriyordu.

MHP’de ilkeli bir Kürt karşıtlığı var. Yahudi cemaatinin Mustafa Kemal-İnönü tezini Ermeni cemaati MHP üzerinden hayata geçiriyor. Gülen cemaati bizi hep savaşa çekmek istedi. Emre Uslu vb. Hep bunu yaptılar. Şimdi yeni bir paralel yapılanmayla karşı karşıyayız. Efkan Bey’e de söyleyin. Yeni bir paralel yapı örgütleniyor.

Emniyet, savcı, hakim kadrosu JİTEM kadrosundan daha büyük bir kırım yaptı. MİT'i de götürüyorlardı. MİT’in Kürdistan bürolarını istiyorlar, olmayınca müsteşarlığı istiyorlar ve Hakan Bey'e operasyon planlıyorlar. Tarihin en postmodern darbesini bu üç lobi ve cemaat planladı. Biz silahı şu an bırakmayız. JİTEM, Gladio, koruculuk devrededir.

......

MEHMET ALTAN VE BENZERLERİ BANA DEMOKRASİYİ ÖĞRETİYOR

Öcalan:
( S. 316) Mhmet Altan ve benzerleri bana demokrasiyi öğretiyorlar, ( gülerek) ilginç değil mi? Babası, oğlu, torunu, hepsi birlikte yazıyor. Onlara söyleyin, Tayyip’i sınırlayan tek adam benim. Bunu nasıl anlamıyorlar? Tayyipi bu hale getiren Deniz Baykal’ın ta kendisidir. Tayyip’i hapisten çıkardı, siyasete soktu. Güya Deniz Baykal’ı dizayn etmek isteyen büyük kafa şöyle düşünmüş: ‘Kürt meselesini Tayyip’e temizletiriz, yerine de Deniz Baykal’ı getiririz. O gizli toplantıları da bunun için yapıyorlardı. Şimdi de Erdoğan gidecek, bunu Apo engelliyorlar diyorlar. Biz AKP’nin hegemonyasını sınırlandıran tek gücüz.

....

ÖCALAN: KILIÇDAROPLU İLE CHP İLE GÖRÜŞÜN

Öcalan:
( S. 323) Heyet çalışmalrıyla ilgili önemli oranda sorunları aşacağız. Bu konuları CHP ile de görüşün. Kılıçdaroğlu’na da anlatın. ‘Devlet bir dönüşüm geçiriyor, bunun dışında kalırsanız başarma şansınız yoktur’ deyin, izah edin. Ona deyin ki, bu sizin için şon şanstır, bunu şansı iyi kullanın.

S. S. Önder: Kılıçdaroğlu ile görüşmemizde dedi ki. ‘Biz bu süreç başladığında bir araştırma yaptırdık, ortaya şöyle bir şey çıktı. İnsanların yüzde 70’i Kürt komşu istemiyor.’ Ben de kendisine tam da bu yüzden kenarda durmak yerine inisiyatif almalısınız dedim.

Öcalan:
Ona deyin ki, MHP’yi de bir kenara bırakın, pozisyonunuzu tekrar gözden geçirin, AKP’yi de başımıza bela eden sizsiniz’ deyin. Siz de anlatın, inatçı olun, derinlikçi olun. AKP ile müzakere ediyoruz, sizinle de ederiz, siz gereğini yapmazsanız AKP hem sizin hem de bizim başımıza bela olur deyin.

Cumhurbaşkanlığı meselesini bütün yönleri ile alacağız. AKP ile de CHP ile de görüşürüz. Hangisi demokratikleşmeye geliyorsa ona göre karar veririz.

...

‘ŞEREFSİZ OKTAY VURAL APO İSTEDİ ONLAR YAPTI DİYOR’

Öcalan:
( S. 328) Dün izledim televizyonda. O şerefsiz Oktay Vural ‘Apo istedi, onlar yapıyor’ diyor. Benimle ne alakası var? Devlet kendi için yapıyor? Bu MHP’nin de paralel devlet olduğu da çok zaman geçmeden ortaya çıkacak. Hem de dış güçlerin denetiminde olan bir yapı olduğunu göreceksiniz. İşte yakın dönemlerdeki seçimlerde Sarıgül ortaya çıktı. Sarıgül Türkiye’deki en büyük bayrağı açmadı mı? Bilmem kaç metre uzunluğunda? Kaç metre genişliğindeki bayrakla ortaya çıktı.

(Sırrı Süreyya’ya dönerek) sen bunu söyledin diye seni linç etmek istemediler mi? Sarıgül’ün en büyük Washington merkezli proje olduğu ortaya çıktı. MHP de bayrakçılık yapıyor. Sarıgül ile durumları aynıdır. Yani Washington merkezlidir. MHP açık bir CIA projesidir. CIA bu projeyle solu, emekçileri ezip bitirmeyi hedefledi büyük oranda başarılı oldular.

Süheyla Kaplan / Almanya

Odatv.com



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 03.02.2016- 12:27


Öcalan, Fethullah Gülen davetine ne yanıt verdi

HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı kitaptan önemli ayrıntılar çıkmaya devam ediyor:

Resim Ekleme  
 
HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı "Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa" kitabından önemli ayrıntılar çıkmaya devam ediyor:

Demirtaş: (S. 48) Cemaat'e ilişkin mesajlarımız Sırrı Bey tarafından yüz yüze iletildi. Onların da bir müddettir ABD'ye davetleri var. Sizi Fethullah Gülen'le görüşmeye davet ediyorlar.

Öcalan: Kimi? Onların mi daveti var?

Demirtaş: Evet, Mayıs ayı içerisinde bir etkinlikleri var. ABD'de sonrasında bir görüşme olsa iyi olur diyorlar.

Öcalan: Yapılabilir tabii. Siz Sırrı Bey falan olmaz mı?

Demirtaş: Biz kapıları kapatmadık, ama değerlendireceğimizi söyledik. Diğer arkadaşlarla da tartışıyoruz. Sırrı Bey uçağa binemiyor, o nedenle gidemez. Ama değerlendireceğiz bu durumu

Öcalan: Oldu, siz karar verirsiniz artık.

Demirtaş: Avukatlarınızın da, hem tutuklu olanların hem de büroda şu anda çalışan birkaç arkadaşların selamı oldu. Tabii avukatlar da haklı olarak artık kendileri için de görüşme olanaklarının açılmasını bekliyorlar. Sizin hukuki sorunlarınız için gerekecek bu. Ayrıca tutuklu olanların durumunun ele alınması gerekiyor.

....

CHP BEŞ PARALIK DURUMA DÜŞEBİLİR

S.S. Önder:
Sayın Başkan, Meclis'te komisyon kurulması sürecin izlemişsinizdir. Hükümet tıkanmıştı. Ulusalcıların ve içlerindeki tepkilerin ağırlığıyla içine fenni gübre gibi her yere terör kelimesinin serpiştirildiği bir ucube komisyon yapıldı. Gerek Adalet Bakanıyla yaptığımız görüşmelerde, gerek Hakan Fidan'la yaptığımız görüşmede, CHP'nin geçmişte verip unuttuğu böyle bir araştırma komisyonu olduğunu, eğer bunu güncellersek CHP'nin bir yol ayrımına geleceğini, önergesine sahip çıkması durumunda sürece katılmış olacağını, reddetmesi durumunda da siyaseten beş paralık duruma düşeceğini önerdik. AKP başlangıçta bunun önemini kavrayamadı. Sıkıştıklarında bun hatırladılar ve alelacele uyguladılar. Gelinen noktada AKP'nin önerisinden daha sağlıklı bir dile ve içeriğe sahip bir komisyon kurulma aşamasına gelindi.

..

AKİF HAMZAÇEBİ APO'NUN NEVRUZ MESAJINI ÇOK BEĞENDİ

Pervin Buldan:
(S. 69) Başkanım, komisyon kurulmadan bir gün önce CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ile görüştük. Nevruz'da okunan mesajınızı çok beğenmiş. Derli toplu bir metin olduğunu söyledi. Yalnız "daha çok Ortadoğu'ya ilişkin belirlemeler var. AB konusunda da görüş belirtilseydi daha iyi olurdu” dedi. Bireysel olarak CHP'nin sürecin içerisinde olması gerektiğini düşünüyor.

Öcalan: CHP'nin iyi bir sosyal demokrat parti olmasının ne kadar önemli olduğunu ben biliyorum, onlar bilmiyorlar. Akif Bey'e ve Kemal'e (Kılıçdaroğlu) selamlarımla beraber, “Öcalan'in Kemalizm eleştirisi yapıcıdır, Kemalizm güncellenerek faydalı olabilir. Ulusalcılar CHP'yi aşağıya çekiyorlar. Öcalan'a destek verseydiniz iyi olurdu. AKP'nin hegemonik yapıdan kurtulmak için komisyon önemli bir şanstır. Bu şansı kaçırmayın” deyin. Komisyona mutlaka üye vermeliler. Ayrıca “Akil İnsanlar Öcalan'la görüştüler, bu kadar büyütmesinler, AKP'nin diktatörleşmesine izin vermeyeceğiz” deyin. Ama onlar katılırlarsa da yavaş yavaş girmeliler. Bu şansı kaçırmasınlar, her iki komisyona da yavaş yavaş girmeliler. Ankara Konferansında özellikle kadınlarla ortaklaşabilirler.

..

CAN DÜNDAR BELGESEL YAPMAK İSTİYOR

Demirtaş:
(S. 82) Başkanım sizinle bu defa fotoğraf çekecektik, ama makine yokmuş, bir dahaki sefere çekmek istiyoruz.

Yetkili: Yetkili kimliğimden azade konuşuyorum. Yarın öbür gün Akil İnsanlar Heyeti de fotoğraf ister. Bunları ne yapacağız?

Demirtaş: Tabii Bakan'la konuştuk, sorun yok.

Öcalan: Bakandan izin mi alacağız? Çekeriz, bunlar normaldir. Ama bu defa olmaz, böyle sakallı falan olmasın. Ben heyete dedim ki, benimle bu şekilde konuşuyorsunuz ya, aslında ben Türkiye'nin en özgür insanıyım. Mahkum hukukunu uygulayamazsınız. Teorik olarak en azından böyledir, pratikleşmesi biraz zaman alır. Önemli bir çalışma içine girmişsem serbestliğim olmalı. Kanunlar engelse bunları siz düşünün, siz benimle konuşuyorsunuz, Can Dündar belgesel yapmak istiyor, ilerde bunlar olmalı.

...

CHP ALEVİLER'İ KANDIRIYOR

Demirtaş:
(S. 103) Seçim hazırlıkları başladı. Batıda HDP, bölgede BDP ile girme yönünde ağırlıklı görüş oluşuyor.

Öcalan: Zaten bu konuyu açacaktım. Yirmi yıldan beri bu Türk solunu başıboş bırakmayın diyorum. Ayrıca sola karşı sorumluluğumuz var. Legal unsurların birlikte hareket etmesi lazım. CHP Aleviler'i kandırıp peşine takıyor. Böyle olur mu? Bunların hepsine cevap vermek lazım.

Gezi olaylarında sizin de yeterince taktik geliştiremediğiniz görüldü. Bazı eksiklikleriniz oldu burada. Benim yanımda beş Türk arkadaş olsa bile yeter. İşte bakın, Haki Karer, Duran Kalkan gibi arkadaşlar.  

Ağırlığınızı kadrolaşmaya ve kurumlaşmaya verin. HDP'yi de sürükleyecek esas parti siz olursunuz. Böylece bütün vekiller Türkiye vekilleri olurlar. Sadece Kürtlerin vekilleri olmaktan çıkarlar.

Demirtaş: Küçük sol partiler bu gelişmeyi engelliyor biraz da.

Öcalan: Bunları geçin artık, aşın bunları.. Seri, çarpıcı hareket etmelisiniz. Tonlarca aydın var. Vedat Türkali yaşlanmış ama halen konuşuyor işte. Çok selamımı söyleyin. Ankara Konferansının bileşenlerini partileştireceksiniz aslında. ESP, Levent Tüzel onlar da katılsınlar. Vekil, belediye başkanı, ne olmak istiyorlarsa olsunlar. Bizim imkanlarımız çoktur, değerlendirin. Devlet de bunun önünde engel olmayacak. Kürtlerde de böyle gruplar vardır. HDP'de bir program yok, önder yok. Bizden ne istiyor solcular? Saf sosyalizm mi istiyorlar? Yok böyle bir şey. İhsan Eliaçık onlar da olabilir partide. Değişik kesimlere yer verilebilir. Selamlarımı söyleyin. Teslim Töre'ye selam söyleyin.

....

AKP BENİ NE ZANNEDİYOR

Öcalan: (S. 83) Heyet, süreç hızlanmalı diyor. Haklı olabilirler. Normalleşme bütün KCK yapısını kanun içine almaktır. Bunu bir türlü anlamıyorlar.

Peki, şiddet tümden duracak, bu çelişki değil midir? Kanun dışındakini kanun içine almadan nasıl yapacaksınız? Daha önce bu geri çekilme yasası için de böyle yaptılar. Bunu Meclis'ten çıkarmak zordur dediler. Yasa çıkmazsa PKK'yı tasfiye mi edeyim? Ben aslında bugün burada bu ilişkiyi kesecektim. Ama bekliyorum. AKP beni ne zannediyor? Ben şiddeti bitirmeye çalışıyorum. Ama bekliyorum. Onlar ise “Yasa çıkarırsak PKK'yı meşrulaştırırız” diyor. Çok öfkeliyim AKP'ye.

Süheyla Kaplan/ Almanya

Odatv.com




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 04.02.2016- 12:39


Öcalan: Nevruz bildirisini AKP'yle birlikte yazdık

HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı kitaptan önemli ayrıntıları yayınlamaya devam ediyoruz

Resim Ekleme

HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı kitaptan önemli ayrıntıları yayınlamaya devam ediyoruz:

Selahattin Demirtaş:
(S. 100) Rojava'da ÖSO'dan ayrılan El Kaide'ye bağlı gruplardan El Nusra'nın bir saldırısı yaşandı. Özellikle Serekani ve çevresindeki köylerde şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Türk basınına göre bugün sabah saatlerinde El Nusra üç bin kadar militanıyla bir saldırı daha başlatmış.

Öcalan:
Eğer sayıları gerçekten üç bin filansa, o zaman bunun yarısından fazlası Muhaberat'ın işidir. Muhaberat bunu yapar. İyi araştırsınlar, arkasında onlar olabilir. Beşir Atalay ve Davutoglu ile tartışacaksınız. Burada bir oyun var deyin. Dünden beri bunlara anlatmaya çalışıyorum. Sayın Erdoğan bilmeli ki, bunlar çözümü hedefliyor. Yetkililer de bunu tartışıyoruz. Suudi falan para veriyor bunlara deniyor. Ama bilmeliler ki, bunlar Türkiye'yi hedefliyor. Suriye tecrübem vardır, iyi biliyorum.

Heyete de söyledim. Mursi'nin düşürülmesi Erdoğan'ın düşürülmesidir. Dün yetkili anlatıyordu işte. Mursi'ye "Seni düşürecekler dedik, adam halen gülüyordu" dedi. Ben de Menderes olayını hatırlattım. Erdoğan'da da Menderes sendromu var. Kendisini Mursi gibi düşürecekler, ama ciddiye almıyor. PYD'nin özerklik açıklamasına takılmışlar. Orada zaten iki yıldır fiilen özerklik yok mu? Başladığından beri vardır. Değişen bir şey yok ki. Mursi nasıl gittiyse Suriye üzerinden bunun aynısını yaparlar. Davutoglu bize karşı açıklama yapacağına, bu olanları doğru anlamalıdır.

ZATEN KARAKOLLARIN YANINDA BU İŞ YAPILIYOR

Öcalan:
(S. 102) PKK'yı mali açıdan Avrupa'da çökerteceklermiş. Yapamazlar da zaten. Asıl hedef PKK- Türkiye çözüm sürecidir.

Beşir Bey'e de anlatın. Öcalan deneyimlidir, bur bir provokasyondur deyin. Dikkat edin, bunu MASAK yasalarına dayanarak yapıyorlar. Lice'deki esrar operasyonları da öyledir. On yıldır niye yapmıyorsunuz? Zaten karakolların yanında bu iş yapılıyor. Yüzde 90'i da askerin cebine gidiyor. Çiller döneminde de Yüksekova'dan bu ticareti yapıp bütçeye yirmi milyar dolar kattılar. Savaşı buradan finanse ediyorlardı. Beşir Bey'e anlatın. Esrar falan yalandır, bizde yasaktır zaten, mali açıdan bizi çökertmek de imkansızdır.

Ben burada devletle görüştüm. Siyasi görüşmeler sizinle olur. Belki gerekirse haftalık görüşmeler bile yapabilirsiniz.

Beşir Bey'e söyleyin, "Öcalan gerçekten sizi korumak istiyor" deyin, yoksa sizi Mursi'ye çevirirler. İşte PYD saldırı provokasyonları budur.

PKK'yı bitireceğiz diye sürekli bunları heveslendiriyorlar. Utah merkezli akademisyenlerin işidir bunlar. Erdoğan'ın da etrafını sarıp teslim almışlar. Geçmişte benimle görüşen askerleri de böyle kandırıp sonra Ergenekon'dan içeri aldılar. Gerçi aralarında JİTEM mensupları, suç işlemiş olanlar da vardır, yanlış anlaşılmasın. Amaçları Kürt-Türk çatışması çıkarmaktır.

NEVRUZ BİLDİRISİNE HÜKÜMETIN KATKILARI VARDI BEN DE ONAYLADIM

Öcalan:
(S. 140) AKP oyalamayı seviyor. Ben buna rodeoculuk diyorum. Benim artik buna tahammülüm olmaz. Devlet de bunu kaldırmaz. Bu öyle üzerinde çok tartışılacak şeyler de değildir. Nevruz bildirisinde de dönemin ruhundan bahsettim. Oradaki önerilerimin bazıları onların katkısıydı, ben de onayladım. Yani ortak mutabakattı.

AYSEL TUĞLUK SİYASETİ BEŞ PARA ETMEZ

Pervin Buldan:
(S. 85) Aysel Tuğluk'un bir isteği vardı. Dicle olaylarını değerlendirirken kendisini eleştirmişsiniz. Siyaseti beş para etmez demiştiniz. Kendisini düzeltmek istiyor, nerede yanlış yaptım diye soruyor.

Öcalan: O zaman için söylemiştim. Kafasına gaz bombası gelseydi ne olurdu? İKinci bir Sakine olayını yaşamak istemiyoruz. O sözü herkes için söyledim. Herkes dikkat etmelidir .

Öcalan: (S. 155) Şimdi yazın önemlidir, 15 Ekim yeni bir başlangıçtır. Paralel devlete teslim olmayacağız. Devletle görüşmeye devam edeceğim. Paralel devlet KCK operasyonlarını yaptı, MİT yapmadı. Adamlar güçlü. Başbakan çok istedi, bu Balyoz davaları ve benzeri. Adamlar güçlü. Başbakan kendi Genelkurmay Başkanını bile içeri atılmaktan kurtaramadı. Ben PKK savaşından kaçınıyorum. Ben paralel devletin savaşını önlemek istiyorum. Vekalet savaşını bize dayatıyorlar. Beşir Bey'e anlatın. Iraktaki, Suriye'deki vekalet savaşıdır. Ben korumak istiyorum, ama bir yasa bile çıkaramıyorlar.

Paralel devlet, AKP yönetimi, KCK yönetimi var. Çözüm gelişmezse bu üç yönetim arasında çatışma riski artar. bunları Beşir Bey'e dışarıya aktarmadan yapın. BDP ile yapılmasını istiyordu.

AKP hükümeti tek taraflı çözüm sürecini kullanmaya devam ederse, KCK de tek taraflı bunu yapacaktir. Beşir Bey'e "Ne kadar hızlı yapabilirsek o kadar da çatışma riskini azaltırız" deyin. Bir haftaya kadar anlamlı müzakereye geçilsin.

DEMİRTAŞ TOYDUR

Öcalan: (S. 135) Size de (Demirtaş için) toy demiştim, kusura bakmayın lütfen.

Demirtaş: Estağfurullah Başkanım, eleştirileriniz değerlidir.

Öcalan: Ben kendimi bile eleştiriyorum. Yanlış anlaşılmasın, sosyolojik yaşla biyolojik yaş değişebilir.

(Yetkiliye hitaben) Ben basit bir köylü adam gibi görünebilirim. Ama ölsem bile aşılacak bir önderlik değilim. O nedenle bilmem dünyada ilk yüzde falan aldılar beni.

Siz mümkün oldukça televizyona çıkın. Pervin Hanım da çıksın.

Devlete de güvenmeyin. Devlet nedir? Ben devleti inşa ediyorum. Kürtleri de devlete inşa ediyorum. Devleti Kürtleştirip Kürtleri de devletleştiriyorum. Bu on tane sahte Kürt devletinden daha iyi bir şeydir. Ama bunun için kendinizi hazırlayın, yetkinleştirin. (17 Ağustos 2013)

Süheyla Kaplan/ Almanya

Odatv.com



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 05.02.2016- 13:30


Abdullah Öcalan: Tavır değiştirmeseydim Hakan Fidan da, Erdoğan da gitmişti

Abdullah Öcalan'ın İmralı'da yaptığı görüşme tutanaklarından yansıyan son notlar: Ben de Haziran’da tavır değiştirmiştim. Ben de dedim ki doğrudur tavır değiştirdim. Değiştirmeseydim Hakan da, Başbakan da şimdiye kadar gitmişti. Bundan sonra ABD’yi de dahil etmek lazım. Darbeyi bu şekilde önleyebiliriz.

Resim Ekleme


HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı kitaptan detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor.

Odatv'de yayınlanan haberde yer alan notlar şöyle:

'TÜRK SOLUNA SÖYLE'

Öcalan: ( S. 241) Hasan Cemal’e de, Cengiz Çandar’a da selam söyleyin. Al sana yandaş, deyin.

Heyetler gelmeli. Öyle açık gelmelerine de gerek yok. Gizli de gelebilirler. Paralel devletin tahribatını önlememeniz KCK açısından da, BDP açısından da yeteneksizliktir. İşte Mecliste Kürt ve Kürdistan sözünü çıkardılar. Bu, tanımamaktır. Bunu kabul etmeyiz. Kürt’ü tanımıyorlarsa neyin müzakeresini yapıyorlar?

(Sırrı Süreyya’ya dönerek) Sen de Türk soluna söyle, hiçbiri Mahir’e, İbo’ya, Deniz’e layık değildir. Apo onların dilidir, temsilidir. İstiyorlarsa bizi öldürsünler, onurumuzla ölmekten korkmuyoruz. Benden 24 saat haber yoksa bilin ki ölmüşümdür.

....

'DEMOKRASİYİ KORUMAK BAŞBAKANI KORUMAK DEMEKTİR'

S.S. Önder:
(S. 178) Sayın Başbakan bana, başlangıçtaki hassasiyetimle sürece yaklaşacaksam tekrar heyete almak istediğini söyledi. Ben de belli bir siyasi tutumu gözetmekle yükümlü olduğumu söyledim. Benzer bir durum olduğunda benzer bir tavır takınacağımı aktardım.

Öcalan: AKP Gezi dolayısıyla ortaya çıkan gelişmeleri doğru okuyamadı. Hegemonik ilkeyi benimsedi. Demokratik ilkeyi benimsemedi. Senin heyette olman hem benim hem de devlet heyetinin olurudur Buna saygılı olunması gerekir. Bak, sizden rahatsız olan kesimlerden Doğu Perinçek "HDP’yi MİT ve ABD kurdu" diyor. Oysa ABD MİT’e müdahale ediyor. Hakan Fidan’a müdahale ediyor. Bu tamamıyla yanlı ve asılsız bir tez. Hazine yardımına karşıyım. Devletten rantlaşan parti topluma zarar verir. Bu bütün partiler için de geçerli. Benimle AKP’nin uzlaşması şöyledir. Ben ne onların hegemonyası altına gireceğim, ne de onların Kürtlerle kurduğu ilişkiye karışacağım. Demokrasiyi korumak demek başbakanı korumak demektir. Demokrasiyi yerleştiremezsek hepsi Menderesleşir. Darbeleri önleyemez.

Öcalan: (S. 180) Gündeme geçiyoruz.

Çözüm sürecinde komplo gerçeği. Özal’dan bugünden bugüne kadar gelen çözüm sürecine komplocu güçlerin yönelimleri devam ediyor. NATO bünyesinde örgütledikleri geniş Özel Harp Dairesi faaldir. NATO bünyesinde örgütledikleri geniş Özel Harp Dairesi faaldir. Başbakan 7 Şubat’tan kıl payı kurtulmuştur. Bunu da yapan Özel Harp Dairesidir. Bu Özel Harp Dairesi kendini yeniliyor, geliştiriyor. Başbakanın en yakınındakiler de buna dahildir. 7 Şubat darbesinde de yanı başında olanlar vardı. Öcalan’la bu kadar uğraşacağınıza yanı başınızdakilerle uğraşın. Ermeni, Süryani, Rum soykırımının baş aktörü de onlardır. Başbakan da kendine söylenenleri dikkate almalı. İşte Bülent Arınç da böyle patladı. (Sırrı Süreyya’ya dönerek) Ben de bir Türkmenim, bu tarihi soykırımlardan beni sorumlu tutmayın diyeceksin.

HAKAN DA BAŞBAKAN DA GİTMİŞTİ

Doğu Perinçek’in bahsettiği darbeyi yapacak ekip de bunlardır. İşte Engin Alan kimdir? Gücünü nereden alıyor zannediyorlar? Beni alan ekipte de vardı. Ama CIA komplosu ve elemanları ile gerçekleşti. Ben Beyaz Rusya’dan kalktığımda uçağım dünyanın hiçbir havaalanına inmeyecek hale gelmişti. Nairobi dışında bütün havalimanları kapatıldı. Oraya indiğimizde zebani yüzlü mavi gözlü adamlar beni aldıklarında Engin Alan da yanlarındaydı. Şimdi bu Engin Alan mı yakalamış oluyor bunu? Özel Harp Dairesi Başkanı olması da zaten bu yapılarla iç içe olduğunu gösteriyor. Erdoğan bunların kendisini düşürmeyeceklerini zannediyor. Böyle giderse ben AKP’ye politika yapmayacağım ve desteğimi geri çekeceğim. İsrail ve benzeri, bunlar da Başbakana darbeyi yapabilir. Erdoğan şu anda kitle içerisindeki popülaritesi ile götürüyor. Ama buna fazla güvenmesin. Radikal demokrasiye geçmesi lazım. Şimdi buna geçmemenin gerekçesi için diyorlar ki Cemil Bayık sert konuşuyormuş. Ben de Haziran’da tavır değiştirmiştim. Ben de dedim ki doğrudur tavır değiştirdim. Değiştirmeseydim Hakan da, Başbakan da şimdiye kadar gitmişti. Bundan sonra ABD’yi de dahil etmek lazım. Darbeyi bu şekilde önleyebiliriz.

BAŞBAKAN BENİ ARADI...

S. S. Önder:
(S. 223) Bence kendisiyle fazlaca meşgul. (Leyla Zana) Ortak çalışma bilinci yok. Her an kontrolsüz bir tavır geliştirip süreci zora sokabilir.

P. Buldan: Bence bir şans daha vermek gerekir. Arkadaşlar çağırıp konuşursa belki düzelebilir.

Öcalan: Leyla’ya deyin ki, Öcalan'la görüşme işi ciddidir. Barzani bile yan üründür. Bizim görüşmelerimiz olmasaydı bugünkü pozisyonlarında olmazlardı. Örgüt işleyişine bağlı kalacak. Bunu kendisiyle konuşun. Bütün hünerlerini Sırrı Bey gibi, Pervin hanım gibi ortaya koyacak. Biz siyasi bir hareketiz. Siyasetle oynarsa canıyla öder. Oyun değildir bu. Danışmanla gelme işi olmaz. Ancak Sırrı Bey gelirse görüşürüz. Kendisine söyleyin, Sırrı Bey bizim fahri Başkanımızdır. O olmazsa olmaz.

Önder: (S. 349) Yalçın Akdoğan beni aradı. Selahattin Beyin Başbakanı tebrik ettiğini, Başbakan'ın benden de bir tebrik beklediğini söyleyerek niye aramadığımı sordu. Ben de bir tavır söz konusu değil, başı kalabalıktır dedim. Ortalık biraz sakinleştikten sonra aramayı düşündüğümü söyledim. Yalçın telefonu kapattıktan sonra tekrar arayarak Başbakan'ın görüşmek istediğini söyledi. Ben de kendisine sağlık ve başarı dileklerimi aktardım. Başbakan bana "Biz işimizi bitirdik, siz de inşallah süreci sonuna ulaştıracaksınız, değil mi?" diye sordu.

Sanırım Hakan Bey de Dışişleri Bakanı olacak. Onu artık siz kendiniz tebrik edersiniz.

Öcalan: Öyle gözüküyor. Önemlidir. Tek başına bu işe başladı. Bulunduğu konum da stratejiktir. Başlangıçta belki etrafında üç kişi yoktu. Bugün de bu sorunu aşabildiği söylenemez. Bulunduğu kurum önemlidir, Dışişleri Bakanlığı da önemlidir.

Önder: Kabine saçma sapan yetersiz insanlarla dolu. O gece Efkan Bey bir televizyon programındaydı. Çok sağlıklı analizler yaptı. Kabinede bu tarz perspektif sahibi insanların çoğalması süreç açısından da olumlu bir şey olacaktır. Hakan Bey şimdiki konumu gereği kamuoyuna pek konuşamıyor. Eğer bakan olursa bir siyasal sözcülük işlevi de görecektir sanırım.

Öcalan: Evet, bu çok önemli ve dönüştürücü bir işlev görebilir.

ROBOSKİ, PARİS, 6-7 EKİM BUNLARIN HEPSİNİ CEMAAT YAPIYOR

Öcalan:
(S. 407) 90’lı yılların ölüm biçimleri, Vedat Aydınlar, Savaş Buldanlar ve benzerlerinin ölüm biçimleri belgelidir. Bu katliamlardan bir Alevi’ye sorsan Sünnileri suçlar. Burada suçlu Sünniler değil, çok büyük bir provokasyon var. Provokasyonun arkasındaki gücü bulmak lazım. Roboski, Paris, 6-7 Ekim ve benzeri, bunların hepsi MİT’e yıkılmak isteniyor. Bunların hepsini Cemaat yapıyor. Paris’le ilgili dört MİT ajanının ismi verilmiş. Hakan Fidan ne kadar sorumludur, bunu tartışıyorlar. O grup MİT’e ait olsa bile Hakan Fidan ekibi onu yapmamıştır.

Devlet Yetkilisi: Bu senaryolara gelmemek lazım. Şefkat Tepe üzerinden çözümlemeyi de siz yapmıştınız. Cemaatin MİT’e yıkma operasyonu yeni değildir. Her iki olayın da Paris’in ortasında olması tesadüf mü?

Öcalan: Evet Şefkat Tepe olayı var. Bu olayın üzerine yoğunlaşma sonucu söylüyorum. MİT’e mal edildi. H.‘yi ne kadar sorumlu tutabiliriz? Sorumluluk kaynağı uluslararası karanlık mihraklardır. Hrant Dink olayı yeniden ele alındı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun götürülüş tarzı, Hrant Dink’in öldürülüş tarzı Cemaat'in tarzıdır. Muhsin Yazıcıoğlu’nu BBP’yi tetikçi hale getirmek için öldürdüler.

Heyet: Başkanım, ben Muhsin Yazıcıoğlu ile tanışırdım. Helikopter kazasından bir ay önce bir televizyon kanalındaki yayında kendisine şöyle soru yöneltildi. Muhabir ‘ Hrant Dink olayı, ardından gelen Rahip Santoro ve Malatya Zirve Yayınevi olayları hep gelip sizin partinize dayanıyor. Sizin partide neler oluyor Başkan?’ diye sordu. Yanıt olarak Muhsin Yazıcıoğlu şöyle dedi: "Biz de bu konu üzerinde çok araştırmalar yaptık. Bizim dışımızdaki gücün irademiz dışında tarlamızı sürdüğünü saptadık." Bu röportajdan tahminen bir ay kadar sonra helikopter kazasında ölmesi çok manidar.

Öcalan: Evet, tahmin ettiğim gibidir. BBP Muhsin Yazıcoğlun’dan sonra altı maddelik bir program çıkardı. İki maddesi önemliydi. Apo için idam, bir de çocuk tecavüzcüleri için idam yazmışlardı. Bunu bilinçli yapmışlardı. Ben Pozantı ve benzeri cezaevlerindeki o tecavüzlerin de intikam hareketi olduğunu düşünüyorum. Siz CIA’nın nasıl bir örgüt olduğunu biliyor musunuz? Ürdün’deki pilotun yakılması da, Zirve Yayınevi katliamı gibi katliamlar da mesajdır. Zirve katliamı Türkiye’yi alt üst etme operasyonudur.

AKP KOBANİ İÇİN SİLAH GÖTÜRDÜ

Öcalan:
(S. 416) 12 Eylül Darbesi bizimle alakalı yapıldı. Bugün bizim çaresiz olduğumuz anlamına gelmiyor. Türkiye toplumu tekrar bu felaketleri yaşamasın diye on üç yıldır bir şeyler geliştirmeye çalışıyoruz. Biraz saygılı olsunlar. Hala idamımı tartışıyorlar. Ben Kandil’in savaş tarzını da benimsemiyorum. Zamanında iki yüz bin insanı da AKP’ye kattınız. İşaret geldi Karayılan’dan. Cizre ayakta. İşte H.. Cizre’ye gitti, açıklama yaptı, çocuklar öldürülmeye çalışıldı. Hiçbirinin hesabını soramadık. Devlet zaten bunun hesabını soramaz. AKP Kobani için silah götürdü. Kobani’yi iki gün direnmeden alacaklardı. Öcalan’ı da, kendinizi de kandırıyorsunuz deyin. Otuz yıllık savaş benim irademle olmadı. İlk günden itibaren Özel Harp, Hogır, Şemdin vb. eteleri yönlendirdiler. Sonuç felaket oldu. Devlet de, bize de sonuna kadar bulaştık.

S. arkadaş Salih Müslim ile ilgili size yazılı olarak gönderdiği notu olduğu gibi aktardı. Başkan sadece şu soruyu sordu. Arabuluculuk mu önermişler?

Önder: (S. 417) Geliş sebebi arabuluculuk değil, Süleymanşah'la ilgili bir geliş. Gelmişken bu tıkanıklığın aşılmasında rol alıp alamayacağını sormuşlar. Ben de buna bir tek sizin karar verebileceğinizi, dolayısıyla sizinle görüşmeyi talep etmesini önerdim.

Öcalan: Doğru yapmışsın. Zaten o da olacak. Benim önerimdi. Bu operasyonun gerekçesi nedir? İŞİD saldırısı mı? Tabii Esad muhaberatı var. Tahmininiz nedir?

Heyet: Başkanım, İŞİD türbeyi Türkiye ile anlaşarak komutanların karargahı gibi kullanıyordu. Bunun sebebi oranın rejim tarafından dokunulmaz oluşuydu. Bildiğimiz kadarıyla İŞİD karşıtı koalisyona dahil oluyor hükümet. Amerikalılardan izin almışlar. Bence İŞİD ile zımni anlaşma yapmışlar. Tüm bu işleri yapabilmek için de PYD’den yardım istemişler. Genel hatlarıyla budur.

Öcalan: O önemli bu devletin politika değişikliğini gösterir. Kim aktarmış? Koalisyona girecekler yani. Yanı Zımni anlaşma ortadan kalkacak.

(S. arkadaş burada bu anlaşmanın ortadan kalkacağına güvenmemek gerektiğini, Tayyip Bey'le yaptığı eski görüşmeye dayanarak ve Tayyip Bey'in ‘Her şeyi yapacağım ama Rojava benim kırmızı çizgimdir’ söylemini referans göstererek aktardı. Tayyip Beyin tutumunda hiçbir değişiklik göstermediğini belirtti.)

YALÇIN KÜÇÜK’ÜN SON KİTABINI SİZ DE OKUYUN

Öcalan:
(S. 422) Ateşe su dökmek istiyorum. Farklı düşünenler de var. Yalçın Küçük’ün son kitabını okudum. Siz de okuyun. Yalçın hastadır. Siz yine de ona selamlarımı söyleyin. Öcalan kitaplarından faydalanıyor deyin, ona moral olsun. Biz sanki Cumhuriyet'e en büyük ihaneti yapıyormuşuz gibi değerlendiriyorlar. Cumhuriyet'e burada komplo kuruyorlar diyorlar.

Öcalan: (S. 448) Kardeşlik istiyoruz, laf kardeşliği değil. Doğu Perinçek ve İsmail Hakkı Pekin ne yaptı gördünüz. Suriye’de Esad’la görüştüler. Suriye de ‘ Türkiye Aşme’yi işgal etti’ dedi. YPG’yi de işbirliği yapmakla suçladı. Bunlara kayıtsız kalamayız. İran, Arap, Baas geliyor. Bu gelişme Türkiye’yi de götürür. Tasfiyeyi dayatırlar. Ben yeni cephenin ismini koydum. Suriye Demokratik Federasyonu koyuyorum. Dikkat ederseniz içinde devlet de geçmiyor. Yani federal Kürdistan devleti gibi bir şey değil. Esad’ı durduracak olan Suriye Demokratik Federasyondur. Kandil’e söyleyin. Doğu Perinçek rejime ‘Irak-Şii Türkiye federasyonu önemlidir. Mustafa Kemal döneminde bu denendi’ demiş. Doğru söylüyor. Atatürk 1920 yılında da önermişti. Irak, Suriye ve Türkiye ile bir federasyon kurulmalı. Bunun alternatifi Ortadoğu Demokratik Konfederasyonu olmalıdır. Bunu Kandil’e söyleyin.

Öcalan: (S. 454) 1924’ü inceledim. Dün iki cümleye baktım. Mustafa Kemal, ‘Çanakkale Savaşında yaşanan şahadetlerden aldığım cesaretle savaştım’ diyor. Bin yıllık ruhu var.

BEN OLMASAM DA SİZİ SAĞ BIRAKMAZLAR

Öcalan:
(S. 455) Siyaset yapmasını öğrenin. Size düşman olun demiyorum. Eskide bir söz vardı. Ayakkabılarımızın tozlarıdır bunlar. Vicdansız aşağılıklar. Halkını satıyorlar. Bizim Osman-Botan alçakları var. Bunların karşısında böyle eğiliyorlar. Şerefsizler. Sait Elçi, Sait Kırmızıtoprak vardı. Öldürdüler. Ben olmasam da sizi sağ bırakmazlar. Beni de sizi de satarlar. Halkını satıyor bunlar. Bir ihanet örneği olarak Cemile Çeto örneği var. Cemile Çeto ihanet eder. Mustafa Kemal’in yanına gider. Mustafa Kemal kendi halkına ihanet ettiği için onu kovar, görüşmez. Bir deyim vardır, hala söylenir. ‘Çemile Çeto, ji kere keto’ denir. Ceylan da bilir. Bu söz sizin oralarındır. Devlet kurulursa Kürtler adına Türkiye devletinden daha ezici bir devlet olur. Cumhuriyetçi aday ne dedi? Zorla Kürdistan’ı kurduracağız. Bu anlamda tehlike büyüktür. Sayın yetkili, gülüyorsunuz ama yanlış anlamayın.

Devlet Yetkilisi: Kesinlikle ben sizi tanıyorum, yanlış anlamıyorum. Amerika Kürdistan'ı sayarken İran’ı dahil etmiyor. Bu da ilginç bir bilgidir.

P. Buldan: (S. 458) 3-4-5 Nisan’da Hamburg Üniversitesi’nde üç günlük yeni paradigma üzerine bir konferans var. İkincisi yapılıyor. Sizden mesaj bekliyorlar. Programın taslağını size veriyorum.

Öcalan: (Taslağı aldı) tamam, inceleyeceğim, mesaj yazarız.

P. Buldan: Almanya’nın en büyük muhafazakar gazetelerinden biri tanınmış kişilere yazı yazdırıyor. Obama da yazıyor. Avrupa'daki arkadaşlar sizin de oraya bir yazı yazmanızı istiyorlar.

Öcalan: Tamam, oraya da yazarız.

Ceylan: (S. 460) Başkanım, Kandil’de YJA STAR güçlerinin gerçekleştirdiği Sozdar Avesta ve Delal Amed’in katıldığı görkemli ve heybetli 8 Mart kutlama töreni yapılmıştı. Tüm dünyanın dikkatini çeken bir törendi.

Öcalan: Onlara çok çok selam söyleyin. Onlarla kıvanç duyduğumu özellikle iletin. (Ceylan’a dönerek) İyi buluyorum seni. Aynı zamanda genç kalmışsın. Ama ben senden on kat daha genç hissediyorum, benim ruhum genç.

(Pervin Buldan tokalaştı, ‘Başkanım , kendinize çok iyi bakın' dedi. Başkan ‘Ben kendime çok iyi bakıyorum. Siz kendinize çok iyi bakın’ dedi. Herkese selamlarını iletti)


Radikal'den Ezgi Başaran da İmralı Notları kitabından bölümler paylaştı:

Öcalan: KCK, BDP ve DTK’nın ağır yetersizliklerine zaman olmadığı için değinmeyeceğim. KCK’ye mektup yazacağım. İki gün içinde verecekler size. Bana göre Nisan’ın sonunda bile geri çekilme durdurulmalıydı. Çünkü yasa yoktu. (…) Kürt halkı aslında bir halk savaşını kaldırabilecek güçtedir. Karayılan da, Kalkan da, Bayık da bunu bilmeli. Niye bunu örgütleyemediler? BDP kimi örgütledi? Bu ülkede 4 milyon insan göç ettirildi. Göç edenlerle ne kadar ilişki kuruldu? Hepsi sınıfta kaldı. Bir karakola on beş şehit vererek saldırı olmaz. O karakolu ele geçirsen bile böyle savaşamazsın. Taktik ve stratejik olarak bir sürü eksikleri var. Öcalan sizin savaş çizginize de, AKP’nin barış çizgisine de teslim olmaz deyin. Suriye’de 70 bin milis var. Irak’ta da var, İran’da da var.Nasıl ki barış kırıcılığı yapmazsam, savaş kırıcılığı da yapmam. Bu suçtur. Kış boyu hazırlanırlar. Cemal HPG’dedir zaten. Savaşı nasıl verirlerse versinler, ben karışmam ama savunmalarım ortada. Sekiz başlık var, onları yapmaları lazım. Şu anki savaş benim savaşım değil, Kandil’in savaşı olur. İran’la, Rusya’yla ilişki de geliştirebilirler. Haklarıdır, hayatta kalmaları lazım. Ama bu benim savaşım olmaz. Beşir Atalay’la bunu görüşün. Sivil kıyafetler ve araçlarla gelirler. Barış ritüelleri yapılır. Habur’da askeri kıyafetle geldiler, kıyamet koptu.

Öcalan’a göre: ÇÖZÜM SÜRECİNİN SONUNDA NE OLACAKTI?

Müzakere çerçevesini konuşacağız, meclise götürüp yasalaştıracaklar. Güvenlik, köye dönüş, köyleri inşa etme, tüm bunları müzakere edeceğiz. Tek taraflı olmaz. Öyle af falan demek de yanlış. Karşılıklı sözleşme yapacağız. Sözleşme hukuku geçerli olacak. Tek taraflı ihale kanunları geçerli olmaz. Tek taraflı paket dayatması provokasyondur.

Şimdi ben bir aileyim. Benim ailem 5 milyon, 10 milyon insan. Biz isyan ettik. Barışmak istiyoruz. Bunun için ne gereklidir? Savaşı bırakmak istiyorum, kabul ediyor musunuz? Biz bu yüzden oturduk bu masaya. Beni kandıracaklarını sanıyorlar. Oysa ben 40 yıl savaştım, gerekirse 40 yıl daha savaşırım. AKP yeni çıktı ortaya. Bana lütuf edecek öyle mi? Çocuk muyuz biz? AKP’nin çözümü hacıyatmaz esnaf çözümüdür, yaptığı tam bir esnaf kurnazlığıdır. Biz direnişin müzakeredeki karşılığını alıyoruz. Devletin demokratik bir gücü olacak, bu bir alıp verme meselesi değildir. Sözleşme meselesidir. Sözleşmeden şunu kastediyorum: Bir beraberlik, eşitlik, aşk, ahlak, estetik ve özgürlük içermelidir. (9 mart 2014)

KOBANİ'Yİ MİT KURTDARDI...

Cizre’nin bir analizini yapayım. Cizre’de Kobani olaylarının bir versiyonu uygulanmaya çalışıldı. Emniyet içinde uyuyan Cemaatçi hücreler var. Efkan Ala, yaptığı açıklamarlar reddetti ancak pratik beni doğruladı. Ben birşeyler var dedim. Burada Hüdapar devreye girdi. Cizre ikinci Kobani oldu. Kobani’deki olay… Tüm belirtiler… 29 Kasım’ı hatırlayalım (Türkiye cephesinden Kobani’ye en yoğun saldırının geliştirildiği gün). MİT’in özel müdahalesi oldu. Zaten Kobani’yi o kurtardı. Ben ilk defa burada söylüyorum. Kobani üzerinden darbe mekaniği devreye konulabilir dedim. Bu olaylar darbe mekaniğini hızlandıran olaylardı. (…) 6-7 Ekim, 29 Kasım, Bingöl, yargısız infazlar, Yüksekova, Diyarbakır’da astsubayın vurulması aynı darbenin birer parçasıdır. Bizim bu üst aklı bulmamız lazım. Bu üst akıl kimdir? Ben değilim. HDP de değil. Selahattin Bey, hepsi gidiyordu. O mektup o akşam yazıldı ve provokasyon bozuldu. Ben olmasaydım 6-7 Ekim’le birlikte HDP kalmazdı. Arkasından, bilmiyorum kaç gün sonra Bingöl olayı oldu. Asıl yapanlar hala açığa çıkmadı. Aynı şey Hakkari Yüksekova’da da oldu. Diyarbakır’da bir astsubay ensesinden vuruldu.

(…) Roboski, Paris, 6-7 Ekim ve benzeri, bunların hepsi MİT’e yıkılmak isteniyor. Bunların hepsini Cemaat yapıyor. Paris’le ilgili dört MİT ajanının ismi verilmiş. Hakan Fidan ne kadar sorumludur, bunu tartışıyorlar. O grup MİT’e ait olsa bile Hakan Fidan ekibi onu yapmamıştır. (4 Şubat 2015)

Sol



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 05.02.2016- 17:32


Bu yazılanlardan anladığım Öcalan'daki Erdoğan ve MİT sevgisi. Gezi'de ile Erdoğan'ı korumaya aldığını itiraf ediyor. Modaya o da uymuş, her kötülük paralelcilerden, o paralelciler olmasaydı Erdoğan ve Öcalan kafa kafaya verip memlekete ve bölgeye barış demokrasi getireceklerdi. Paralelciler engel olmuş.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 07.02.2016- 14:19


Öcalan: Kılıçdaroğlu çözümün bir parçası olmak istiyorum diyor, olsun

Öcalan: Kılıçdaroğlu’na bilgi verin. Çözümün bir parçası olmak istiyorum diyor. Olsun. Silivri meselleri de gelip buraya dayanacak.

Resim Ekleme  
HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı kitaptan çarpıcı ayrıntıları yayınlamaya devam ediyoruz:

Öcalan
: Çerçeveyi çizelim. Bu süreç Özal, Erbakan ve Ecevit döneminden bu yana devam ediyor. Yirmi yıldır uğraşıyoruz. Emre Bey ile başladığımız süreç son iki buçuk yılda kesildi. Son süreçte Hakan Bey'in de katıldığı üç dört toplantı oldu.

Beni bile on dört yıldır çürütmek için uğraştılar. İmha temelli geldiler, gelecekler de. Bu süreci sabote etmek isteyenler de olacak. Burada her toplantı yapıldığında gerilla kayıpları bildiriliyor. Böyle mesaj veriyorlar. Tabii heyetle yaptığımız görüşmeler önemlidir. Onlar da risk alıyorlar. Hatta heyeti bile vazgeçirmeye çalışıyorlar. Darbeci zihniyet süreci sabote etmeye çalışacak.

Sırrı Süreyya ve Altan bunları iyi bilmek durumunda. Türk halkının ve İslami kesimin hak ve özgürlüklerini, Kürt halkının da varlığını kabul edecek. Kürt halkının varlığı kabul edilmemiş. CHP komisyona katılınca bunları değerlendireceğiz. Sadece dilinin değil, beyninin, gövdesinin, yani varlığının kabul edilmesi gerekir. Kürt realitesi parlamento tarafından kabul edilmeden nasıl anayasa yapacaksınız? Bu konuda 1921 Anayasası'nı ve yirmi maddelik Kürt reform tasarısını esas alabilirsiniz. Niz Kürt Reform Tasarısı'nı canlandırmak istiyoruz.

DOLMABAHÇE'DEKİ UZLAŞININ AŞILMASI BARIŞIN ŞARTIDIR


Yine Erdoğan ile Büyükanıt görüşmesinde (5 Kasım’daki Dolmabahçe görüşmesi) darbeci kesimle Kürtlerin dışlanması konusunda anlaşma ve uzlaşma var. Bu uzlaşmanın aşılması barışın şartıdır. Eğer barış ve çözümü realize edemezsek, KCK operasyonu aşamazsak barış hikayedir.

İlkede Silahlı mücadeleye son vermeye karşı değilim. Ama yerine ne koyacağız? Parlamento rol almayacaksa, yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmayacaksa nasıl barış koşulları yaratılabilir?

"İslam'la Kürtleri oyalayabiliriz" anlayışı AKP’yi doğurdu. Altan bu konuları kitaplaştırdı. Kürt imhasında İslam’ın kullanılması nedeniyle kıyamet koparıldı. Erdoğan bu çerçevede Fırat’ın doğusunu imha temelinde milletvekili oldu. Baykal ile öyle görüştüler. İslam’a özgürlük, Kürt’e imha... Bu olmaz.

İsrail kurulacağı zaman iki büyük provokasyon var. CHP üzerinden Kürtsüzleştirme ve İslamsızlaştırma uygulanıyor. Kemalist milliyetçiler Kürtlerin imhası temelinde Yahudi sermaye çevreleriyle görüştüler.

HARRAN BELEDİYE BAŞKANIYLA EVLENDİRİLEN KADINI HATIRLAYIN, İSRAİL’İN ETKİSİ VAR

Baraj ve sulama kanalları ile Kürt düşmanlığı yapılıyor. Mardin’e neden sulama kanalları götürülmedi? Urfa’da Akçakale’ye kadar götürüldü. Barajlar imha planının bir parçası. Yine mayınlı araziler var. Harran Belediye Başkanı'yla evlendirilen kadını hatırlayın. İsrail’in etkisi var. İsrail Urfa’ya öyle yerleşti. Yine Fas’tan getirirken kızlar var.

Ulus_devletçi değilim. Katliamların temel nedeni budur. Bu iki toplumun ilişkilerini zehirlemişler. Ulus-devlet özgürlük değil kölelik demektir.

Kürt Reform Tasarısı güncelleştirilmeli. Yasama hakkı, ekonomik özerklik ve yerel yönetimler özerklik şartındaki çekinceler kaldırılmalı.

BİR DANIŞMAN HEYET İSTEYECEĞİM

Kürt varlığını inkar etmek, Türk varlığını da inkar etmektir. Barış süreci açıldıktan sonra bir danışman heyet de isteyeceğim. Değişik kesimlerle görüşeceğim. Siz de basına yansımamak kaydıyla bu çerçevede toplantılarınızı yapıp olgunlaştırın.

Sezgin'le de (Tanrıkulu) görüşülebilir. Hakikat Komisyonu, Akil İnsanlar Komisyonu onların önerisiydi. Ben bu iki komisyonu görüşüyorum. Ona söyleyin. Devleti AKP’ye bırakırsanız dışında kalırsınız. CHP’nin katkısı olabilir, önemli görüyoruz.

KANDİL'E ELEŞTİRİLERİN VAR BARZANİ'NİN EMRİNE GİRMESİNLER

Kandil'e de şiddetli eleştirilerim var.

Suriye’de özsavunma alanlarına Arapları dahil edilebilir, aksi halde imha olabilirler. Bir araya gelmeliler. Halk esas alınmalı. Barzani’nin emrine girmesinler. Suriye’de demokrasi için kim iddialıysa onunla birlikte olurlar.

KILIÇDAROĞLU ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMAK İSTİYORUM DİYOR

HDK’da partileşme kararları varsa olabilir. Çalışın, geliştirin. Seçim aracı olacaksa da, olmayacaksa da kararınızı verin, benim de kabulümdür. Ertuğrul biraz hantal kalıyor. Sırrı Süreyya onlar lütfen uykudan uyansınlar.

Heyeti geliştirmemiz gerekiyor. Eşbaşkanlar olmalı, parlamento kanadını geliştireceğiz. Kılıçdaroğlu’na bilgi verin. Çözümün bir parçası olmak istiyorum diyor. Olsun. Silivri meselleri de gelip buraya dayanacak.

BARZANİ’NİN İPİ AMERİKA VE İSRAİL’İN ELİNDE

Irak, Suriye ve Türkiye Birliği Maliki ve Esad rejiminin aşılmasıyla mümkün olabilir. Barzani’nin ipi Amerika ve İsrail’in elindedir.

AKP’nin Anayasa Komisyonunda önerdiği anadil ve kültürel kimlik hakkının bireysel temelde ele alındığı, kolektif bir hak olarak kabul edilmediği ifade ediliyor. Bu konu hakkında şunları belirtiyorum: Ne bireyin haklarını devletin içinde eritme, ne de devlete karşı bütün kültürleri ayrı ayrı konumlandırma olmalı.

Bu süreç önemli. Eğer birileri bozarsa daha yaygın şiddet, ölümcül temelde KCK operasyonu süreci gelişir. (3 Ocak 2013)

Birinci Belge 15 Nisan 2014

Öcalan:
Kişisel Durumum ( S. 290)

Müzakeresiz her gün ve ilişki devlet, toplum ve sorunlar için kayıptır.

Doğru yol oynamam bireysel, örgütsel ve bölgesel düzeyde hayatidir.

Müzakereci konumum tam yasallıkla yasa dışılık arasında bir özgünlüğü ihtiva etmektedir.

(Gündem 15 Nisan 2014)

ABD ve AB (lobilerle anlaşma temelinde) Erdoğan’a tanıdıkları krediye devam ediyorlar. (Hocayı ve paralel yapıyı dışlayarak yapacaklar.)

Bunda Kürt Özgürlük Hareketi belirleyici oldu

Cemaat'in Kandil üzerinden "Katil MİT-Erdoğan’dır" söylemiyle ilişki araması

MİT-Öcalan ilişkisinin bu nedenle krize girmesi (MİT yasasıyla bu kriz aşılmıştır)

AKP hükümeti özel savaştan hiç vazgeçmedi

Barış söyleminin içi tamamen boşaltıldı.

Türk gladyosu özünde ve örtülü olarak, genelde üçlü lobi ve destekçilerinin, özelde sağ- milliyetçi Ermenilerin intikam örgütüne dönüşmüştür. NATO’daki rolü budur.

Perinçek’in kendisini Türk milliyetçisi biçiminde sunması CHP ve MHP’nin Beyaz Türkleştirme projesinin bir parçasıdır.

Bildirgede (Nevruz Bildirgesi 2013) geçen demokratik siyaset için Öcalan’a pratik imkan verilmemesi büyük ahlaksızlıktır.

Filipnler- Moro ve Pakistan-Taliban müzakere sistemi AKP’ye hatırlatılmalı.

AKP’nin neden kardeş örgütleri olan Mısır İhvanı’nın bu modelinin yakınından bile geçmediği iyice sorgulanmalı.

Diyalog sürecinde Öcalan’a cevabı mektupların örneğinin bile verilmemesinin nedenleri sorgulanmalı.

AKP iktidarı devleti kendi içinde ve yandaşla vuruşturarak kendi elitini egemen kılıyor.

Erdoğan’ın Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı yürütülen özel savaşta Tansu Çiller’den farkı, Çiler’in askeri yöne daha çok ağırlık vermesi, Erdoğan’ın ise siyasi yöne daha fazla yüklenmesidir. Özde aynı ‘özel savaş’ yürümektedir. Aradaki fark askeri ve siyasi değildir (hele hele demokratik çözüm).

Kamu Güvenlik Müsteşarı
( S. 388) Önümüzdeki dönem bizim için çok önemli. Türkiye bir seçim sürecine girmiş durumda. Ancak seçim sürecinden bağımsız olarak çözüm süreci çalışmalarını yürütmemiz lazım. Sizler de görüyorsunuz. Çözüm süreci karşıtları iş başındadır. Basından sürekli haberleri servis ediyorlar. İnsanların öldürülmesi, yol kesilmesi, vergi alınması gibi haberler bu tarafta olumsuz bir algı yaratıyor. Bu olumsuzlukları düzeltmemiz lazım. Önümüzdeki toplantı için buraya İzleme Heyeti de gelecek. Mahkum değişimi ve hasta tutsaklar konusundaki çalışma da son safhaya gelmiş durumda.

Öcalan: Bugünkü geldiğimiz noktayı 55 yıllık bir maratonun kısa bir soluk arası olarak değerlendiriyorum. Ben bu masanın kuruluşunda emeği geçenlere de teşekkür ediyorum. Sayın M.D. başta olmak üzere devlet heyetinin çabasını önemsiyorum. Çok ciddi devlet sorumluluğudur.

Bu bir başlangıç. Neyin başlangıcı? Türkiye devlet tarihinde Cumhuriyet tarihini kastetmiyorum. Bin yıllık serüvende bu masa çok özgün bir anlama sahiptir. Hükümet veya bizimkiler ne kadar farkındalık gösterir, bilemem. Ama benim kendi eylemlerim masanın devrilmemesi için oldu, bundan sonra da öyle olacak.

Demokratik toplum taraftarları için bu masa kıymetli olmalıdır. Ben bu kadim kültürü önemsiyorum. Ben hayatın çemberinden geçtiğim için biliyorum ve kendim de bir köy emekçisiyim. Böyle bir aileden geliyorum. Irgatlık da yaptım. Mu masanın tarladaki emekle de ilgisi var.

KGM (Kamu Güvenlik Müsteşarı): Bizim de konumumuz aynıdır. Burada aristokrat gelenekten kimse yok. Samimi olarak yürütmek istiyoruz. İnandığımız için buradaki çalışmaları yürütüyoruz. Üstlerimize de öyle anlatıyoruz.

OKULA GİDEREN İMAMLIK YAPIYORDUM

Öcalan:
Hatırlarsanız sizinle ilk karşılaştığımda isminizin M. olması önemli, soyadınızın D. olması da o düzeyde önemlidir. Müzakerenin bir niteliği devletin demokratikleştirilmesi, diğer niteliği toplumun demokratikleştirilmesidir. Daha önce de annemin bana söylediklerini size aktarmıştım. Ana aklını yıllar sonra bile önemseyebiliyorsun. Bana hep "Arkadaşların seni hep yalnızlaştırıyor" derdi. Benim gibi hassas bir çocuğun isyana meyletmesi mevcut düzenden kaynaklanıyordu. Ben köyden okula bir saat yaya gidiyor, bir saat tekrar yaya geri geliyordum. Bir Türk okuluna gidiyordum ve ben bir Kürt’üm. Kendi kendime "Sen Kürtsün, Türk okuluna gidiyorsun" diye sorguladım. Çelişkiler burada başladı. Sonra dine yoğunlaştım. Çocuklarıma namaz kıldırıyordum. Hatırlarken okula giderken, imamlık yapıyordum. İlkokuldan üniversite son sınıfına kadar tüm hocaların en has öğrencisiydim. Yani hep özeldim. Benim bu konumumdan isyan noktasına gelmemi anlamanız lazım.

DEVLET İÇİ ÇÖZÜMDE ÖZAL’IN BÜYÜK ROLÜ VAR


Peki, acaba devlet içi çözüme ne zaman karar verdim? Burada Özal’ın büyük rolü var tabii. Devlet kapısını araladığında reddetmedim. Tabii o zaman dışarıdaydım. Reddedebilirdim de. Sonuç olarak ben karşı değilim. Mahir Kaynak’la televizyon üzerinden diyalog kurdum. Birbirimizi bu kadar boğazlarken nasıl dost olabiliriz diye düşündüm. O dönem bana gönderilen bir haberde de! "Alman- Fransız Savaşı yüzyıl sürdü. Japonya-Amerika Savaşı'nda atom bombası kullanıldı" örneklerini verdiler. "Devlet dışı çözüm çabalarının kazananı olmaz" dediler. "Bu kadar büyük acılara rağmen onlar bir araya gelebiliyor, bizim çelişkilerimiz bu kadar derin değil" dediler. Ben buna anlam biçtim.

(Kamu Güvenlik Müsteşarına) dönerek bu güvenlikle ilgili bizim pozisyonumuzu aktarın. Biz sarayın fiziki güvenliğine bir katkı sunamayız tabii. Ancak intihar gerillası gibi şeyler bizden çıkmaz, ben ölsem bile çıkmaz. Güvenliği düşünüyorsan bizim katkımız kalıcı kurtarmaya yönelik olabilir. Sorun kardeşlik, barış demokrasi çerçevesinde çözümü geliştirmektir. (Müsteşara dönerek) Sayın D. ... burada en fazla görev size düşüyor. Bana bakıyorsunuz, ben ağır bir hükümlüyüm..

Kamu Görevlisi Müsteşarı:
Önemli olan tünelin ucundaki ışığı görmektir. O ışığı görürsek hızla ilerleyebiliriz. Uygun görürseniz bir çay molası verelim. Arkadaşlar da sonrasında Kandil’e gidip geldiler, Kandil izlenimlerini aktarsınlar.

Öcalan: (S. 393) Süreç başlayınca Hakan Bey (MİT Müsteşarı) rica etti. "Elinizde bulunan asker ve kamu görevlilerinin bırakılması olumlu bir katkı sağlar" dedi. Ben hiç sorgulamadan bunun doğru olduğunu söyledim ve çağrı yaptım. İsrail bir askeri için binlerce Filistinli tutsağı bıraktı. Bir onu düşünün, bir de dün yakılan Ürdünlü pilotu düşünün. Hakan Bey iyi niyetliydi, ama hasta tutsaklar meselesini halledemedi.

KGM: Askerlerin, kamu görevlilerinin bırakılması bu süreçte çok olumlu katkı sağlamıştır. Bu konuda sizin ortaya koyduğunuz tutum son derece geliştirici olmuştur.

Heyet: Bu dürüstlük meselesine açıklık getirmek zorundayız. Bu kabul edilecek bir itham değil. Hasta tutsaklar meselesinde P. Hanımla birlikte Başbakan'la yaptığımız görüşmede siz de varsınız ve tanıksınız. Başbakan hasta tutuklular konusunu kendisinin engellediğini ve durdurduğunu söyledi.

6-7 Ekim olaylarını gerekçe göstererek durdurduğunu ifade etti Başbakan.

I.... ( 400) Kandil’den döndükten birkaç gün sonra Hakan Fidan ile görüştük. Özetle aktarayım. Hasta tutsaklar, Kobani koridorunun açılması, Rojava politikasının değişmesi, seçim barajı başta olmak üzere demokratikleşme paketleri konusunda hükümetin adım atması gerektiğini ifade ettik. Bizim gözlemimiz kendi kişisel görüşlerini aktardı. Siyasi iradeyi bağlayacak farklı şeyler ifade etmedi.

Öcalan:
Evet, anlaşılıyor.

MANDELA'NIN AVUKATI KİTABI İÇİN ÖNSÖZ İSTİYOR

I: Avukat arkadaşlar Nelson Mandela’nın avukatının bir not ilettiğini söylediler. Uzun Yol kitabı onun hayatını ve mücadelesini anlatıyor. Kitabın basım aşamasına geldiğini ve sizden bir önsöz almak istediklerini iletmiş.

Öcalan: Evet, ona bir önsöz yazmak anlamlı olur. Ama ona biraz zaman ayırmak lazım. Çok mu acil istiyorlar?

I:   Bildiğim kadarıyla acil düzeyde değil. Önemli olan sizin önsöz yazmanız.

Süheyla Kaplan / Almanya

Odatv.com



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 11.02.2016- 12:10


Davutoğlu'yla IŞİD görüşmesinde neler oldu

HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notları yayınlamaya devam ediyoruz

Resim Ekleme
 
HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı "Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa" kitabından önemli ayrıntılar yayınlamaya devam ediyoruz:

İdris Baluken: ( S. 359) Davutoğlu’yla yaptığımız iki görüşmede Türkiye’nin IŞİD’e destek konusunu ısrarla gündemleştirdik. Bu konuda Türkiye’nin tavrının değiştiği anlamına gelebilecek bazı bilgiler aktardı. IŞİD’e karşı olduklarını ve IŞİD’le mücadele için PYD ve Özgür Suriye Ordusu üzerinden oluşacak bir ittifaka destek verebileceklerini aktardı. Biz de bu durumu Kandil’deki toplantıda arkadaşlarla paylaştık. Özellikle Cerablus ve Tel Abyad bölgesinde ÖSO ile ittifak temelinde bazı ilişkiler gelişilebileceğini arkadaşlar da aktardılar. Arkadaşlar rejimle PYD arasındaki ilişki konusunda Davutoğlu’nun dile getirdiği bazı hususların çok gerçekçi olmadığını ifade ettiler. Ayrıca Rojava’ya yönelik ambargo ve ablukanın Türkiye tarafında tamamen kaldırılması gerektiğini ilettik. Bu konuda Davutoğlu gerekli adımları atmaya hazır olduklarını ifade etti. Bilmenizde fayda var, bu süreç içinde Başbakanlık- AFAD eliyle Kobani’ye yardım malzemeleri gönderildi. Bazı sıkıntılı konularda da pratik alanda ilerlemeler sağlandığını söyleyebiliriz. Türkiye Kamışlı kapısına PYD’nin denetimi alması durumunda hiçbir sıkıntının kalmayacağın ısrarla ifade ediyor. Bizler de buraya gelmeden önce şu bilgiyi edindik. Kamışlı kapısındaki sıkıntılar giderilmiş, arkadaşlar Kamışlı kapısından serbest geçişlerin olabileceğini ifade etmişler.

ÖSO İLE İTTİFAK OLABİLİR

Öcalan:
Evet, bu konular önemlidir. Özgür Suriye Ordusu ile ittifak temelinde bazı ilişkiler kurulabilir. Ben daha önce de Demokratik Suriye Konseyi’ni önermiştim. Diğer halklarla birlikte ortak bir arayışın olması gerektiğini çok önceden ifade etmiştim. Azzaay- Cerablus-Bap üçgeninde ÖSO ve PYD işbirliği olabilir. Davutoğlu’na böyle olursa o bölgeye Esad da, IŞİD de giremeyecek deyin. Bu başarıldığı zaman Esad Üçüncü Cenevre Toplantısı'na çözümü kabul ederek gelmek zorunda kalacaktır. Davutoğlu’nun ilk düşünceleri böyle değildi, ama yanıldılar. Şimdi doğruyu bulmak istiyorsa desantralizasyon meselesini kabul etmek zorunda. Suriye’nin birliği, bütünlüğü denildiğinde gelinen nokta ortada. Demokratik Suriye Kongresi bundan sonra toplanırsa anlamlı olur. Suriye konusunda Davutoğlu da, Beşir de, Efkan da bana onaylatma şeklinde değil de görüşümü almaları iyi olur ve önemlidir. Çünkü ben olmadan oradaki dengeleri, aşiretleri bilemezler. Ben onları tarihsel çizgileriyle beraber hepsini tek tek biliyorum. Onun için benim görüşümü almalılar. PYD bu konuda işbirliğine açık olmalı, yani ittifaklar ve tutulacak bölgeler konusunda hazırlığını yapmalı. Şahin onlar görüşebilirler, fakat nihai karar ben vereceğim.

S. S. Önder: Yanı Suriye konusunda mı nihai kararı siz vereceksiniz?

Öcalan: Evet, doğrudur. Nihai kararı burada devletle biz vereceğiz. Ama onlar her türlü hazırlıklarını yapmak durumundadırlar, her türlü ani gelişmelere cevap olabilmeliler.

İdris Baluken: Pervin Hanım’ın da aktardığı Ezidi halkına yardımlarla ilgili Rojava’ya yardım yapılması konusunu da Davutoğlu ile görüştük. Bu konuya da tavır içerisinde olduklarını, gerekli yardımları yapacaklarını ilettiler.

Öcalan: Tamam, bunlar olumludur. Hüsnü Mahalli diyormuş ki, Beşar Esad söylemiş, benim için "Biz koynumuzda yılan mı beslemişiz" demiş. Oysa siz biliyorsunuz, ben de devlete de söyledim, "Esad kalacak, kalmalı" dedim. Benim bütün önerilerim demokratik bir Suriye içindir. Bu sağlanmadığı zaman işte böyle bir katliam coğrafyasına dönüşür.

Yetkili: Söyleyen Hüsnü Mahalli olunca fazla söze gerek yok.

İdris Baluken: Başkanım, Ortadoğu’daki gelişmeler sizin öngörülerinizi doğrulayacak şekilde ilerliyor. Rojava’daki gelişmeler, Musul ve Şengal’deki gelişmeler önceden belirttiğimiz Ulusal Kongre’nin ne kadar zaruri olduğunu ortaya koydu. Türkiye’de de son seçim sonuçları demokratik ulus çözümlemesinin, HDP çalışmasının çözüm gücünü güçlü bir şekilde ortaya koydu. Burada hareketin durumunu da bilmenizde fayda var. Hareket bu öngörülere özeleştirel pozisyonda yaklaşmakla beraber iyi ve güçlü bir konumda. Irak, Suriye, Türkiye ve Ortadoğu’daki konumu ve etkinliği dünya kamuoyunun dikkatini çekecek şekilde her geçen gün artmaktadır.

Öcalan: Ulusal Kongre bir an önce yapılmalıdır. Barış gücünün önemini söylemiştim. İşte tam da böyle günler için lazımdı. Ben barış gücü dediğim zaman bunların hepsi kendi hegomonik alanlarını düşünüyorlardı. Oysa siyaset öngörebilmektir. Önderlik de gelişmeler olduktan sonra ne yapacağız demek değildir, gelişmeler olmadan önce öngörmektir. Obama beş kere Kürtlerle ilgili demeç verdi Gazze unutuldu. Oradaki vahşete, Batı oradaki katliama sessiz kaldı, bir anda unutuldu. Şimdi bir anda hepsi kendilerini Kürdistan üzerinden aklama yarışındalar. Peki, böyle düşünce nasıl bir sonuç çıkarman gerekir? Demek ki IŞİD bu çevrelerin kontrolünde ya da etkisi alanında bir örgüttür. Günü geldi kullandılar, günü gelecek vazgeçecekler. Bize düşen bu oyunu önceden görebilmek. (Sırrı’ya dönerek) Tekrar gittiğinde bunları Barzani’ye anlatırsın.  

Kamu Güvenlik Müsteşarı: (S. 371) Siz de belirtmiştiniz. Buradaki gelişmeler olurken sahaya da eşzamanlı yansımaların olması lazım. Bu atmosfer Türkiye kamuoyu tarafından da çok önemseniyor. Fakat Kandil’den gelen mesajlar büyük sıkıntı yaratıyor.

Öcalan: Bu konuda benim de şikayetlerim daha fazla. Hepsini konuşacağız. Başbakan düzeyindeki kararlılık önemlidir.

S. S. Önder: Başbakanın toplantıda şöyle bir önerisi oldu: Buradaki çalışmalarla paralel olarak çalışmaları yürüten bir siyaset heyetin oluşturulması önerildi Yalçın başkanlığında bir siyasi heyetle heyetimiz buradaki perspektifler doğrultusunda bazı çalışmalar yürütecek.

Öcalan: Evet, olabilir, uygundur.

KGM: Bu masanın etrafındakiler herkes iyi niyetlidir. Bu sürecin sonuca ulaşması için iyi niyetle çaba gösteriyor. Çözüme de herkesin inanması lazım. İmralı iyi polis, Kandil kötü polis rolü olmamalı. Kandilin de buradaki çalışmalara inanması lazım.

Öcalan: İlk toplantı olduğu için bu konuyla ilgili size şimdi cevap vermeyeyim. Ama dediğim gibi bunları hep konuşuruz.

TUTANAKLAR KİTAP HALİNE GETİRİLMEK İÇİN KADRILARA ULAŞTIRILDI

KGM:
Tabii buradaki çalışmaların sonuca ulaşması için, demin de söyledim, herkesin iyi niyetli olması lazım. Ama şimdi Avrupa’da burada yapılan görüşmelerin tutanakları kitap haline getirilmiş. Onun içerisinde mektuplar var. Fakat bunların dışarıya yansımaması konusu daha önce de konuşulmuştu. Bu durum bizim için zorlayıcıdır. Hatta mektup trafiğini bitirebilir.

S. S. Önder: Bu konuda bize herhangi bir çekince belirtilmedi. Daha önce yaptığımız görüşmelerde Başkan buradaki görüşmelerin bir kitap haline getirilebileceğini önerdi. Heyetimize herhangi bir çekince aktarılmadığı için arkadaşlar sadece kadrolara ulaştırılmak üzere bir kitap haline getirilmesine karar verdiler. Bu konudaki hassasiyeti de paylaşırız.

Öcalan: (S. 40) : Roboskili ailelere selamımı söyleyin. Tabii onların durumu dramatiktir. Ama şunu da yapabilseniz iyi olur. Madem biz bir barışmadan söz ediyoruz, bu genel barışın bir protipi olarak Roboskili aileler ile AKP’yi bir araya getirip biz uzlaşma sağlayabilirsiniz. Bunun diğer faili meçhul, kirli olaylarla anılması daha doğru olur.

BENİM BURAYA GETİRİLMEM, GÜLEN'İN PENSİLVANYAYA ALINMASI AYNI AMACA YÇNELİK OPERASYONLARDIR

Biliyorsunuz, AB bir Kömür-Çelik Birliği’nin yol açtığı bütünleşmenin argümanıdır aslında. Biz kimseyle düşman olmak istemeyiz. Bu birlik, Türkiye, Irak, Suriye ve Lübnan’ı kapsar. Benim buraya getirilmem biraz da bunun sonucudur. Ben Kürtlerin teslim alınması adına buraya getirildim. Bir müddet sonra Türk-İslamcıları teslim almak için Fethullah Gülen’i Pensilvanya’ya aldılar. Nihayetinde aynı amaca yönelik iki ayrı operasyondur. Anlaşılıyor mu?

Demirtaş: Önceki görüşmede aktarımlarımız yanlış anlaşıldı, Cemaat'e düşmanlık ve karşıtlık gibi yorumlandı. Gelmeden önce Sırrı Süreyya bazı temsilcileriyle görüştü. Onlar da bunu tam anlayamadıklarını, tedirgin olduklarını söylemişler.

S. S. Önder: Evet, Ekrem Dumanlı’yla görüştüm. Bunun nedenini anlayamadıklarını, Bahoz Erdal’ın Cemaat'e yönelik sert açıklamalarıyla da birleşince kaygılandıklarını, AKP ile anlaşıp kendilerine yönelmek gibi bir niyetlerinin olduğunu düşündüklerini aktardı.

GÜLEN’İ EN İYİ ANLAYACAK OLAN BENİM

Öcalan:
Bahoz Erdal’ın açıklamaları mı olmuş? Dikkat edilmesi lazım. Aslında bu dönemde herkesin birbirine karşı kullanacağı dil ve üsluba dikkat etmesi gerekir. Cemaat'le ilgili şeye gelince, o dedikleri gibi değildir. Biz kendilerine Ortadoğu’da demokratik ittifak bile ettik, değil mi? Öyle düşmanlığımız falan olmaz. Söyleyin, Gülen’i en iyi anlayacak olan benim. Hatta kendisi ‘Sulhta hayır vardır’ demişti. Ben de aynen katılıyorum. O da barışı destekliyor. Ortadoğu’da demokratik bir uzlaşı sağlayabiliriz. .

Demirtaş: (S. 119) Suriye’de savaş ağırlıklı olarak Kürdistan’a Rojava’ya kaydırılmak isteniyor. Şam ve Halep’te zorlanan muhalifler ve özellikle radikal dinci gruplar Kürdistan’a üstlenebilmek için saldırıyorlar. İsa Hüso suikastını biliyorsunuz.

Öcalan: Evet duydum, tanışıyormuşuz sanırım. Nasıl olmuş?

Demirtaş: Rejim ve KDP işi olabilir deniyor. Yine Salih Müslim’in Türkiye ve İran ziyaretleri oldu.

Öcalan: Ne diyorlarmış PYD’ye?

Demirtaş: Türkiye PYD’nin Suriye muhalefetiyle birlikte hareket etmesini istiyor. Muhalefetin bayrağını kullanmasını istemişler, üçüncü çizgiyi sonlandırmak istiyorlar. Buna karşılık da sınır kapıları açılacak, Türkiye de oradaki yapıyla ilişki geliştirecek. İleride muhalefetle birlikte Türkiye’de itiraz etmeyecek.

Öcalan:
Şimdi tabii devlet kendisini çatışmaya zorlayan durumların farkında değil. Reyhanlı gibi Wamışlo ve Resulayn’a doğru aynı şeyleri kaydırmak istiyorlar. Bunu kararlaştırmışlar.

Barzani de Türkiye ve Suriye üzerinden hamle yapmak, El Parti’yi hakim kılmak istiyor. Suriye rejiminin de hesabına gelir bu. Semelka hududunun kapatılması, peşmergenin yığılması falan.. Barzani’yi çok ciddi uyarmaları gerekir.

Öcalan: ( S. 224) Simdi vakit daralıyor. Üç konuda bazı şeyler söyleyeceğim. Ermeni meselesi, Ulusal Kongre ve süreç..

S. S. Önder: Başkanım, Agos gazetesini getirdim, bir okumanızı istiyoruz, Ermenilerle ilgili

BİZİ YANLIŞ ANLAYAN AGOS VE ÇEVRESİDİR

Öcalan:
Bizi yanlış anlayan Agos ve çevresidir. Ragıp Zarakolu ve Ayşe Güneysu'ya bunu söyleyin. "Öcalan sizden daha çok sizin tarihinizi biliyor" deyin. Ermeniler elebaşları kapitalizmin ilişki tarzlarına alet oldular. Kapitalizmin üç beyliğine oynamakta tarihli tarzlarına alet oldular. Kapitalizmin üç beyliğine oynamakla tarihleri baş aşağı gitti. Ermeniler, Süryaniler tüm suçu Türk'e ve Kürt'e yüklüyorlar. Ama kendi yandaşlarını saymıyorlar. Ermeniler kapitalizmle ilişkilerini çözemediler, çözemedikleri için tarihi katliama uğradılar. Ermenilere tarihi kardeşlik kültürü ile yaklaşıyoruz. Onları yeniden canlandıracak şeyi de biz yaparız. Ermeni soykırımının tanınması da bize, Kürt hareketine bağlı. Sorun kapitalizmdir. 19. yüzyıldan sonra Ermeni katliamı başladı. Öncesinde Osmanlı'da sarayda varlık gösterdiler. Kürdistan'ı birlikte paylaşıyorduk. 1984, 85 ve 86'da Zaman ve Samanyolu TV kurulmuştur. Hocanın paraları yokken bunlar kuruldular. TUSKON vb. Sermaye grupları devreye girdi.

Hrant'ın öldürülmesi "Son Ermeni bitirilme" öyküsüdür. Ben burada devletin önüne geçtim.

P. Buldan: (S. 231) Hakan Beyle (Fidan) çözüm süreci ile konuştuk. TMK, TCK, uzun tutukluluk süresi ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini, ayrıca yasal zemin ile ilgili adim atılması gerektiğini söyledik. Hakan Bey de gerekli kurumlar ve bakanlarla toplantılar yapıldığını, bunu hem Başbakan'a hem de sizlere aktaracaklarını söyledi. Adım atılmasının Öcalan'a haksızlık olacağını, elinizin ve kolunuzun güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Rojava ile ilgili de görüştük.

Öcalan: Ne diyor bu konuda?

P. Buldan: PYD'nin rejimle işbirliği yaptığını, bu tutumunu değiştirirse kendilerine destek sunacaklarını söyledi. Biz de Türkiye'nin El Kaide ve El Nusra'yı desteklediğini, bu desteği bir an önce kesmeleri gerektiğini söyledik.

Öcalan: Evet bunları değerlendireceğim.

İdris Baluken: (S. 233) Hakan Fidan'la görüşmemizde Rojava konusunda, KCK'nın stratejisini tekrar gözden geçirmek istediğini özellikle aktardı.

Öcalan
: (Sinirlendi) Nasıl yani, ne diyor?

İdris Baluken: PYD'nin Esad'la birlikte hareket ettiğini, muhalefet içinde yer almadığını söylüyorlar.

Öcalan: (çok kızarak) Yalan söylüyorlar. Rojava'da bir sonuç alacaksa benimle görüşme yapacaklar. Ne Müslim ne de Kandil bu konuda hazırlıklı. Kandil zaten mirasa bile sahip çıkmıyor. Ben oraya yirmi yılımı verdim. Kimse oralara benim kadar bilemez. Esad bile ailece beni tanır. Esad'la işbirliği yapan asıl onlardı. Konuşturmasınlar beni. Önce Esad süper kardeşti. Öpüşmeler, sarılmalar, eşler düzeyde ziyaretler falan... Sonra Esad düşman oldu. Küstahlıktır bu. Karar alamıyorlar. Ben dört yıl önce Emre Taner'e önerilerimi sundum. En uygun önerileri sundum. Çok büyük yanlış karar verdiler. Saygılı olup karar versinler. Öyle kandırmaya çalışmasınlar.

İdris Baluken: Çözüm süreci ile ilgili Hakan Fidan'la görüşmemizde yasal statünün önemi üzerinde çok durduk. Fethullah Gülen'in yakın dönemde röportajında "asıl paralel devlet müzakereleri yürütenlerdir" tespiti vardı. Bu onlar için de büyük tehlike. Dikkatini çektik.

Öcalan: Kim dedi "paralel devlet onlar" diye Fethullah mı dedi?

İdris Baluken: Hakan Bey de yasal statünün olması gerektiğini söylüyor. Bir çalışmanın başlatıldığını söylüyor. Ancak biz de Adalet Bakanı ile yaptığımız görüşmede bu konuyu sorduk. Bu konu hakkında bilgisi olmadığını, bir çalışma yapmadıklarını söyledi.

Öcalan: Onlara söyleyin. Öcalan "Elli gün kaldı, Hanya'yi Konya'yı göreceksiniz” diyor. Ciddi olsunlar, ellerini çabuk tutmazlarsa ben oradan çekileceğim.

İdris Baluken: Atılması gereken diğer adımları, yasal çalışmaları, Pervin Hanım aktardı. Yalnız bu hasta tutuklu arkadaşlarla ilgili durumu tekrar belirtmek istiyorum. Bu konuda adim atılmasının zorlayıcı olduğunu söyledik.

TÜRKİYE KARIŞACAK, SİZ DE TEDBİRİNİZİ ALIN

Öcalan:
Bu hasta arkadaşları en başından bırakmaları gerekiyordu. Sözlerine sadık değiller. Ben açlık grevine son verdiğimde bunu yapmaları gerekiyordu. Biz elimizdeki esir askerleri de bıraktık, ama onlar bu hastaları da bırakmadılar. İsrail'e bir askeri için bin Filistinli'yi bırakmıştı. Bu hastaları da, diğerlerini de rehine olarak tutuyorlar. Bu ahlaksızlıktır. Yakında sizi de rehine olarak alabilirler. Türkiye karışacak, ben ne yapayım. Siz de uyanık olun, tedbirinizi alın.

Öcalan: Ermeniler şunu bilmeli: Neden daha önce Ermeniler en önemli proto burjuva kesimidir! O zaman neden bir Ermeni soykırımı yoktur! Soykırım 18. yüzyılın ikinci yarısında başlar, 1914'de devam eder. 1914'de Erzurum'da bir Ermeni kongresi yapılır. İttihatçılar bunlara "Ruslarla ortak hareket etmeyin" diye yalvarırlar. "Siz ulus- devlet kuracağınıza biz kurarız" dediler. O dönem Bitlis'te Mele Selim önderliğindeki ayaklanmayı Ermeniler eliyle bastırırlar, katliam ve idamlar yaparlar. Biz soykırımı inkar etmiyoruz, zaten karşıyız. Ama Ermeniler de kapitalist modernitenin hizmetkarlığını yapmışlar. Benim söylemin için Apo nefret suçu işlemiş diyorlar, gülüyorum. Halbuki bu lobi kapitalizmin taşeronluğunu yaparak Rumları da, Ermenileri de, Yahudileri de felakete sürükledi. Bu soykırım olayını kapitalizme bağlamak gerekir. Ruslar, İngilizler ve Fransızların rolleri var ama, tüm Türklere mal edilemez. Bunları iyi tartışmak gerekir. Biz soykırım tarihine de karşı değiliz, Ermeni vatandaşlığına da karşı değiliz. Bunu iyi anlatın.

Süheyla Kaplan/ Almanya

Odatv.com




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 13.02.2016- 16:12


Drogba İmralı tutanaklarına nasıl girdi...

Resim Ekleme

HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında İmralı’da gerçekleşen görüşmelere ilişkin notların yer aldığı "Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa" kitabından önemli ayrıntılar çıkmaya devam ediyor. Söz konusu kitap Avrupa'da PKK'ya yakın bir yayınevi tarafından yayınlanmıştı.

A. Öcalan: ( S. 141) Tekrar selamlar hepinize. Ateşkes karşılıklı   olarak sürmeli. Cemil Bayık’ın açıklamasına katılıyorum. Saldırı olursa beş kat misliyle cevap verirler. Ama saldırı olmazsa öyle asker, polis vurma gibi şeyler olmamalı. Genelkurmay da bunu biliyor. Misilleme hakkımız vardır. Cemil Bayık da bunu söylüyor zaten, katılıyorum. Sayın yetkili de hükümete söyler.

Olumlu olumsuz yönleriyle bu diyalog dönemi, birbirini test etme dönemi bitti. Kitlenin desteğini kazandık, Batı’da destek oluştu: Artık önümüzü daha iyi görüyoruz. Bir yılın kazanımları iyiydi. Ama sonuca da gidemedik. Normaldir.

HÜKÜMETE MEKTUP YAZDI

Hükümete mektup yazdım, sözlü de iletirsiniz. Şimdi süreci üç saç ayapı üzerinden yürüteceğiz.

Anti-terör yasasında değişim yaparak, devlet ve toplum içindeki her türlü şiddetin tasfiye edilmesinde rol oynayacak her kişiye ve kuruma ( Cemil Bayık’ın cezaevindeki arkadaşlara, Avrupadakilerden bana kadar) kolaylık sağlanır. Nedir bu katkı? Şiddeti durduracak kararları verenlere her türlü kolaylık. Nedir bu kolaylık?Örgütü ikna deceğiz? Öyleyse çok sayıda STK, medya, siyasetçi, akademisyen ile görüşmemizde kolaylık sağlayacaklar. Bu bir talep değildir. Af talebi de değildir. Kimse Apo af talep ediyor demesin. Hükümetle de görüşün. Siz de zaten onlarla konuşmuşsunuz. Öcalan şiddeti tasfiye etmek istiyor, ama elinde araç yok, neyle yapacak deyin. Bir Ahmet Türk ve Sırrı Süreyya ile bile görüşemiyorum. Ahmet yirmi yıldır bu işlerle uğraşıyor. Yasaklıyorsun, başkalarını tutukluyorsun. Beşinci kol faaliyeti gibi işler yapıyorsun.

Sayın yetkili, siz yanlış bir iş yapmıyorsunuz? Devleti şiddetten kurtarıyorsunuz. Ama sizi yargılarlar, buna hak etmiyorsunuz. Sizi görevli gönderdiler değil mi? Ben mi sizi çağırdım? Yaptığımız iş vatana ihanetmiş gibi olmaktan çıkarılmalıdır. Yapılmazsa o zaman paralel devlet devrededir. Beşinci kol faaliyetidir diyeceğiz. Ama Apo buna boyun eğmemiştir. Yanlış anlaşılırsa kıyameti koparırım. Yoksa artık yanıma gelmesinler. Ölüm çıkar, ben çıkmam burdan.

İkincisi ise komisyon meselesidir. Nevruz bildirisinde dile getirdim, silahlı mücadelenin sonu, hukuki demokratik siyasetin başlangıcı. Bunlar diylektik olarak birbirine bağlıdır. Siz de Kandil de bunu böyle anlamadınız. Hukuki demokratik siyaset öne çıkıyor, silah sönümleniyor, aralarında diyalektik bağ var. Ben tek bir basınla konuşamıyorum, avukatımla konuşamıyorum. Sürecin baş aktörü değil miyim? O halde nasıl demokratik siyaset yapayım, benimle alay mı ediyorlar? Televizyonlara çıkıp benimle alay eder gibi konuştular, siz de yeterince cevap veremediniz. Bu mantıkla Şeyh Sait gibi idama giderken bile niye gittiğinizden haberiniz olmayacak. Siyasi olarak boynunuzu vururlar. KCK operasyonları işte böyleydi. Siz de zaten siyasi soykırım dediniz. Bu şekilde aslında dışardakiler de kırıma uğradı. Ya istifa edip evde oturursunuz ya da çözüm bulacaksınız. Ahmet onlara söyleyin, ağlayacak durumdasınız, sadece gözyaşlarınız yok.

Ben burada heyetle bile kıran kırana tartışıyorum. Öcalan öyle kullanılacak bir adam değildir. Hafız Esad akıllı adamdı. Yıllarca benim kullandığım aracın bir kez bile önünü kesmedi. Araçta silah falan olduğunu bildikleri halde bir kez bile durdurmadılar. Siyaset böyle yapılır. Ama bunlar çok ciddiyetsiz. Yoksa İmralı koşulları bile bana fazladır.

MİT MÜSTEŞARINA NE DEDİ

MİT Müsteşarı ilk buraya geldiğinde, Sabri onların hazırladığı protokolü imza için getirdiler. Aslında sizin bugün taleplerinizin hepsi vardı orda. Açık söyleyim, onu da ben bozdum. Müsteşara dedim ki, benimle konuşuyorsanız ben siyaseten artık özgür bir insanım. Ağır cezalık bir mahkumla konuşuyorsan, o artık özgür bir insandır. Yoksa onunla konuşamazdın. Siyaseten Öcalan özgürdür. Bana öyle zavallı gibi bakılmasın, ölsem burada artık özgür bir politikacı olarak ölürüm.

Şiddeti tasfiye etmeye hazırız, ama hukuki siyasi demokratik temelde politika yapmak için araçlarım olacak. İşte sekiz komisyonu bunun için önermiştim. Sizin de talepler listesi sunmanız yanlış oldu. Bunlar müzakere konusudur. Hükümetten talep etmek yerine kendin harekete geçip örgütleneceksin. Anadil konusunda talep edeceğinize, anadilde eğitime başlayacaksınız. Dil Akademisi, ders kitapları, anaokulları kurulabilirdi. Devletten istemek hatadır. Bu devletin değil, toplumun görevi. Dil için Diyarbakır’da numune bazı okullar açarsınız. Devlet buna karışamaz, yasaklayamaz. Anayasada eşitlik ilkesi var. Açacağın okula polis saldırırsa ölümüne savunursunuz.

BİR ZAMANLAR METİN OKTAY ŞİMDİ DROGBA

S. Demirtaş:
Başkanım, bizim sistemimizin işleyişi ile ilgili sorunlarımız var, burada çok da açmak, tartışmak istemiyorum, ancak parti olarak bütün alanlara etkimiz yok.

Öcalan: Anlıyorum, ama eşbaşkan olmanız bile gerekmez. Ben bir şeyin başkanı mıyım? Ama her yere etki ediyorum, sızmaya çalışıyorum. (Demirtaş’a dönerek) Ben sizin kadar kendimi yormuyorum da, sizin kadar tehlikeye atmıyorum. Ama önemli olan gol atmaktır. Metin Oktay vardı bir zamanlar, şimdi Drogba falan var. Gol için fırsat kolluyorlar. Doğru pozisyon almanız lazım. Burjuva yaşamınız da yok, yaşamınız da iyidir. Ama sonuç olarak pozisyon alamıyorsunuz. Kandil’e kadar hepiniz için söylüyorum.

Güvenlik meselesini de burada açmayacağım. Bizi El Nusra mı JİTEM mi koruyacak? Diyarbakır Emniyeti paralel devlet gibi çalışıyor. Sözde uyuşturucu operasyonları yapıyor, ama aslında gençleri uyuşturucuyla kendine bağlıyor. Sizden daha iyi Kürtçe öğreniyorlar. Bu Silvan ve Hazro’da yaşanan ailelerin öldürülmesi meselesinde de siz de gittiniz oraya. İşte gördünüz, aslında kendine mecbur etme hamleleridir.

S. Demirtaş: Doğrudur

Öcalan: Sizi ancak biz koruyabiliriz demek istiyorlar.

FETHULLAH GÜLEN VE UYUŞTURUCU İDDİASI

Eskiden Amerikan yardımıyla okullara süt tozu falan dağıtırlar, böylelikle topluma sızarlardı. Şimdi cemaat bu görevi üstlenmiş. Paralel devleti cemaat yürütüyor ve bunlar şiddete mecbur kılmaya çalışıyorlar.

S. Demirtaş:
Fethullah Gülen’in görüntülü bir demeci düştü internete. KCK’lilerin, BDP’lilerin evlerine uyuşturucu yerleştirin, sonra da gidip basın. Bunlara terörist deniyordu, şimdi bir de uyuşturucu kaçakçısı falan denir’ biçiminde bir demeçti.

Öcalan: Sözlü olarak mı?

PARALEL DEVLETİ BİTİRİN BİZ DE GERİLLAYI BİTİRELİM

S. Demirtaş:
Evet, kendi ağzından yayınlandı. Ama basın büyütmemeyi tercih etti.

Öcalan: Sayın yetkili, bunu not alın, bu çok önemli. Böylece benim dediklerim belgelenmiş, ispatlanmış oluyor. Bu oyunları engelleyemezseniz, paralel devleti önleyemezsiniz biz süreci nasıl götüreceğiz? Siz de kendinize dikkat edin, benimle görüşen iki kişi sadece sizsiniz. Tedbirinizi alın mutlaka. 82’de paralel devlet bölgeye el koymuş bir defa. İti ite kırdırma politikasını uyguluyorlar. Acımasızca infazlar, işkenceler, domuz bağıyla öldürmeler hep bunun içindi. Sizin koku alma yeteneğiniz yok. Osman Bey hiç kusura bakmasın, koku alma yeteneğiniz olmazsa politika yapamazsınız. Vedat Aydınların, Savaş Buldan’ların öldürülme nedenlerini çözemezdiniz işte.

Fethullah hoca öyle konuşmuşsa, demek ki devleti ele geçirmişler. Her an buraya kadar gelebilirler. Onların Amerikası var, bizim neyimiz var? Paralel devleti bitirin, biz de gerillayı bitirelim. Bunlar dururken biz nasıl yapalım?

SİYASETE BİR GELİN GİBİ BAŞLAYACAKSINIZ

S. Demirtaş:
( S. 148) Başkanım, yeni yerinize geçtiniz mi, durumunuz nasıl, diğer arkadaşlarla da görüşüyor munusunz?

Öcalan: Evet, bir ay oldu, geçtim. Yerim iyidir, uykularım düzeliyor. Arkadaşlarla da görüşebilseniz iyi olur.

S. Demirtaş: Bakanlığa söylemiştik, görüşeceğiz bu defa.

Öcalan: (Pervin Hanıma dçnerek) Sabah aklıma geldi, Pervin hanıma ne diyeyim diye düşündüm. Siyasete bir gelin gibi başlayacaksınız. Sabah kalkıp giyinip süslenecek ve o gün günle evleneceksiniz. Yani siyaseti aşkla yapacaksınız. Senin eşin de öldü. Ama senin eşin bundan sonra Özgürlük Hareketi olacak. Çok cesur, çalışkan, inançlı ve asil bir kadınsınız. Ben kadına cadı olarak bakmam. Türban takmakla, modaya uymakla da iyi kadın olunmaz. Kandil’e sen de git, kadınlarla görüş. Bese, Sozdar onlarla görüş. Aktaracakları varsa seninle iletsinler. Ayrıca Kandil’deki kadınlara özel selamımı söyleyin.

.....

KILIÇDAROĞLU DOLAYLI GÖRÜŞTÜ

Öcalan:
( S. 173) İstanbul ne durumda Sayın Süreyya?

S. S. Önder: Sayın Başkanım, Kılıçdaroğlu benimle dolaylı   bir görüşme yaptı. Başdanışmanını gönderdi. Sebahat’le birlikte görüştü. Biraz işportacı bir tarzla yaklaşıyorlar. Temel olarak benim Büyükşehire aday olmamam üzerinden geliştiriyorlar.

Öcalan: Görüşmelisin, doğru bir şey yapıyorsun. Yapmaya devam etmelisin. Hem Kılıçdaroğlu hem de Kadir Topbaş’la görüş. Erdoğan’a da, Kılıçdaroğluna’da ilke dayatmalısın. Aday bazlı desteklenirse Mersin’de, Adana’da, İstanbul’da iki belediye istenir. İl genel ve belediye meclis üyeliği önemlidir. Bunlar da onlara oy vermek olmaz.

S. S. Önder: Artık il genel meclisi yok Başkanım.

Öcalan: Doğru. Bu artık yerel hükümet gibi oluyor. Tüm görüşmelerinizi ilkesel tutumu temel alarak yapmalısınız. Eğer ikisinden de bir şey çıkmazsa gümbür gümbür aday olursun. ...

ROJAVA DUVARI

İ. Baluken:
( S. 175) Rojava sınırındaki duvarla ilgili İçiişeri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanları ve Hakan Fidan’la görüşmeler yaptık. Sizin de görüşlerinizi aktardık. Bu duvarın tarihi Türk-Kürt ittifakı yerine Türk-Kürt savaşına neden olacağını söyledik. Bu süreçte Ayşe Gökhan’ın sınırda ölüm orucu, seçilmişlerin açlık grevi ve halkın yoğun eylemsellikleri gelişmişti. Yaptığımız görüşmelerde, hükümet yetkilileri de bu duvar kararının yanlış olduğunu kabul ettiler. Başbakanla görüşeceklerini söylediler. Sonrasında da hükümet çalışmaları durduğunu kamuoyuna açıkladı.

Öcalan: Biliyorum, bu konuyu biz de burada görüştük.

SANATÇI YANIN SİYASİ YANININ ÖNÜNE GEÇMESİN

S. S. Önder:
( S. 194) CHP bir dirsek teması kurmaya çalışıyormuş.

Öcalan: Evet, evet. İlkesel ve şeffaf olarak yaklaşmalısınız. Belli yerlerde işbirliği olabilir. İlkesel olmalı AKP ile de görüşmelisin. Tabii ki bu şartlar içerisinde olmalı. Seni izledim. Meseleyi güzel koyuyorsun. Fakat sanatçı yanın siyasetçi yanının önüne geçmemeli. Senin proleter halkı temsil ettiğin çok açık.

İSRAİL SIRRI SÜREYYA'YA NASIL YAKLAŞTI

S. S. Önder:
Barzani ve Rojava konusunda izniniz olursa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Hükümetin Barzani hakkında ıskaladığı bir şey var. 16 milyar dolarlık bir girdiyle cari açığı kapatmak ve seçimler öncesinde ekonomik bir baskıdan kurtulmak istiyorlar. Kısa düşünüyorlar. Bunu yaparken ‘ Buradaki bir iki hırsızınızı doyururuz, ekonomik çıkar sağlarız. Rojava konusunda Kürt kamuoyunun kafasını karıştırırız. Olası bir yönelmemiz durumunda meşru bir zemin sağlarız. Bakın, Barzani de bunlara çete diyor deriz’ diye hesaplıyorlar. Düşünceleri bunlar. Yanılgıları ise Barzani’nin bir devlet refleksinden çok bir aile refleksiyle hareket ettiğini görmemeleri. İran Maliki üzerinden Barzani’ye ‘ Havuz sistemini koruyalım. Sen de Talabani’den boşalacak ve hükümet Rojava halkıyla birlikte Kuzey Kürtlerinin de düşmanlığını kazanmış olacak. Davutoğlu bu durumu çözmekten aciz. Etkili bir retorikle, kendi kafasını da hükümetin kafasını da karıştırıyor.

S. S. Önder: Hakan Beyle görüşmemizde bunları aktarırım. Başkanım, bir husus daha var. Ben heyete dahil olduğumdan bu yana yabancı elçiliklerin tüm görüşme taleplerini geri çeviriyorum. Yabancı gazetecilerle görüşüyorum, ama elçiliklerle görüşmüyorum. İsrail bu zırhı deldi. Yunanlı bir gazeteci gibi geldi, fakat adamın ismini araştırınca bir İsrail şirketinde danışmanlık yaptığını gördüm. Bilginiz olması gerektiğini düşündüm.

MANDELA'YA ÇELENK OLAYI

Yetkili:
İsmini alabildiniz mi?

S. S. Önder: Aldım, Hakan Bey’i bilgilendirdim. Son olarak Mandela’nın ölümü üzerine The Guardian gazetesinde ikinizi karşılaştıran bir makale yayınlandı. ‘Tapınılan ve çekinilen’ olarak sizi tarif ediyor. Mandela için ‘sevilen' tanımını yapıyor.

A. Öcalan: Sen bir cevabı makale yaz. Olursa aynı gazetede, olmazsa Avrupa’da yayınlatmaya çalış. Benim ağzımdan yaz. Şunlara dikkat et: Mandela benim için özel bir komite kurdu. Ben de bunu bildiğim için Afrika’ya onun yanına gitmek istedim. Görmek istediğim birinci kişiydi. Örnek aldığım bir liderdi. Onun yolunda biz burdayız. İkinci olarak benim adıma taziye mesajı yazın ve benim adıma çelenk gönderin. KCK’den de bir heyet bizzat gitsin. Mesajım ve çelengim görünür kılınsın. Mandela bize bağlıydı, biz de Mandela’ya gönülden bağlıyız. ...

Süheyla Kaplan/Almanya

Odatv.com




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Troçkist Yayınlar melnur 0 8 19.03.2017- 10:49
Konu Klasör TKP Heyeti EHP Yöneticileriyle Görüştü umut 0 3620 14.02.2014- 17:51
Konu Klasör BDP heyeti Öcalan'ın mesajını açıkladı melnur 0 4573 17.08.2013- 22:17
Konu Klasör Suriye Heyeti: Esad kırmızı çizgimiz abbas 0 2988 24.01.2014- 13:23
Konu Klasör Gezi heyeti ile görüşmenin perde arkası: dayanışma 1 4288 14.06.2015- 13:32
Etiketler   HDP,   Heyeti,   ile,   Öcalanın,   görüşmesi,   yayınlandı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS