SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
TİP'i kuranlar solcu muydu           (gösterim sayısı: 4.146)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 13.02.2016- 15:41


TİP'i kuranlar solcu muydu
Hikmet Çiçek yazdı

 

Bugün Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) kuruluşunun 55. Yıldönümü.

“Türkiye İşçi Partisi, 12 sendikacı tarafından kuruldu.”

Resim Ekleme

TİP’in kuruluşuna ilişkin neredeyse bütün yazı ve kitaplarda tekrarlanan bu yanlışı, Yıldırım Koç, "Yanlış-Doğru Cetveli/İşçi Sınıfı Tarihi Yazımında İnatçı Hatalar"   (Epos Yayınları, Ankara 2010) adlı kitabında düzeltiyor, doğrusunu gösteriyor.TİP, 11 sendikacı ve Kemal Türkler’in şoförü Adnan Arkın tarafından, bundan tam 55 yıl önce kuruluyor.

27 Mayıs Anayasası’nın yeni kurulacak partilerin seçimlere katılabilmesi için tanıdığı sürenin son günü 13 Şubat 1961’di. O gün yedi yeni parti kuruluşunu açıkladı. O partiler arasında genel başkanlığını Ragıp Gümüşpala’nın yaptığı Adalet Partisi ve genel başkanlığını Ekrem Alican’ın yaptığı Yeni Türkiye Partisi de bulunuyordu. “Millete Hizmet”, “Düstur”, “Güven” gibi bir süre sonra unutulacak olan tabela partilerinin yanı sıra, adının Türkiye İşçi Partisi (TİP) olan bir partinin de kurulduğu yazılıydı. Vatan ve Öncü gazeteleriTİP’in kuruluşuna daha geniş bir yer ayırmış, kurucuların adlarına ve yaptıkları açıklamaya yer vermişti.

Resim Ekleme

İÇLERİNDEN SADECE 3’Ü SOLCU

TİP’in kuruluş bildirgesinde imzası bulunan Avni Erakalın, Şaban Yıldız, Kemal Türkler, İbrahim Güzelce, İbrahim Denizcier, Ahmet Muşlu, Rıza Kuas, Hüseyin Uslubaş, Saffet Göksüzoğlu, Salih Özkarabay, Adnan Arkın ve Kemal Nebioğlu Türk-İş’e bağlı İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’nin üyeleriydiler. Kurucular, partinin genel başkanlığına aynı zamanda İstanbul İşçi Sendikaları Birliği Başkanı da olan Avni Erakalın’ı seçtiler.

İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’nin Genel Sekreteri Şaban Yıldız, TİP’in de Genel Sekreteri oldu. Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler Başkan vekilliğine, Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Rıza Kuas da Genel Saymanlığa getirildi.

Türkiye İşçi Partisi’nde Diyarbakır Milletvekili olan Tarık Ziya Ekinci, 7 Şubat 2016 günü CNN Türk’te yayınlanan “Sağım Solum Tarih” programında TİP’in kuruluşuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.Ekinci’ye göreTİP’i kuran sendikacılar arasında sadece Şaban Yıldız, İbrahim Güzelce ve Salih Özkarabay sola, sosyalizme yakın isimlerdi. Diğer kurucuların solla ilgisi yoktu ve kurdukları partinin gelecekte 15 milletvekili ile Meclis’te temsil edilecek sosyalist bir parti olacağının bilincinde değillerdi.

ÇALIŞANLAR PARTİSİ

1961 Şubat ayı başında Türk-İş Genel Sekreteri Halil Tunç, Türk- İş’in kurulacak partiyle bir bağının olmadığını açıklamış, Türk- İş Genel Başkanı Seyfi Demirsoy da kuruculuk önerisini kabul etmemişti. TİP’e karşı başka bir parti, “Türkiye Çalışanlar Partisi” düşünülüyordu. Bu girişim, başında Doğan Avcıoğlu’nun bulunduğu Yön dergisi çevresi tarafından destekleniyordu. Ancak sonuçsuz kaldı. Mehmet Ali Aybar, “Çalışanlar Partisi” kurma girişimini, Türk-İş’in, CHP’nin ve Yön dergisi çevresinin TİP’e karşı bir “tuzağı” olarak değerlendirmektedir.

Resim Ekleme

TİP’İN BAŞINA AYBAR GELİYOR

TİP, 1961 seçimlerine girememişti. Öyle ki genel başkan Avni Erakalın, YTP listesinden bağımsız olarak aday olmuştu. TİP yönetimindeki sendikacılar bu işi götüremiyordu. Partinin başına getirilecek bir aydın aramaya başladılar. TİP’in genel başkanlığı için düşünülen ve teklif götürülen bazı isimler şunlardı: Cemil Sait Barlas, Prof. Z. F. Fındıkoğlu, Orhan Arsal, Sabahattin Zaim, Sedat Erbil, Yaşar Kemal, Prof. Sabri Esat Siyavuşgil, Esat Tekeli, Nadir Nadi, Esat Çağa. Cahit Talas. Partinin başkanlığı için düşünülen isimler arasında siyasal bir yakınlık olmadığı görülmektedir. Solcu olarak bilinen isimler olduğu gibi, muhafazakar kimlikli kişiler de vardır.

Ekinci’nin anlatımına göre sonunda, Şaban Yıldız ve İbrahim Güzelce’nin önerisiyle Şubat 1962’deo dönemde avukatlık yapan eski Devletler Hukuku Doçenti Mehmet Ali Aybar ‘a teklif götürüldü. Aybar kabul etti ve TİP, 9 Şubat 1962 günü Aybar’a teslim edildi. TİP’in bir sendikacılar partisi olmaktan çıkarak, sosyalist bir partiye dönüşmesi böyle başladı.

TKP ÜYESİYDİ

Mehmet Ali Aybar, çeşitli tevkifatlarda açığa çıkmamış bir TKP üyesiydi. Rasih Nuri İleri, Aybar için ‘Benim hücre sekreterimdi’ der. Nihat Sargın ise TKP Genel Sekreteri Zeki Baştımar’ın kendisinin yerine hazırladığı ismin Mehmet Ali Aybar olduğunu söyler.

Aybar, 1962’den 1969’a kadar TİP’in genel başkanlığı görevini yürüttü. 1965-1973 arasında iki dönem milletvekilliği yaptı. TİP, tüzük ve programından, günlük politikasına kadar Aybar’ın damgasını taşır. TİP’in çark/başaklı, Köylüye toprak/Herkese İş yazan ünlü amblemi de Aybar tarafından hazırlanmıştı. 1969’da bunun yerini, ünlü ressamımız Abidin Dino’nun eseri olan “adam” amblemi alacaktır.

Resim Ekleme

SOSYALİST AYDINLAR TİP’E

Aybar, emekçi önderler ile sosyalist aydınları birleştiren bir çizgi izledi. Aybar’ınTİP’e genel başkan olmasından sonra, aralarında Behice Boran, Nevzat Hatko, Sadun Aren, Demir Özlü, Fethi Naci, Nazife ve Adnan Cemgil, Yaşar Kemal, Kemal Sülker, Cemal Hakkı Selek ve Yunus Koçak gibi isimlerin bulunduğu sosyalist aydınlar partiye katıldılar.

TİP, 1963 yılından başlayarak ülke çapındaki örgütlenmesine hız verdi, kitleselleşti. 1963’te yapılan yerel seçimlere TİP 9 ilde katıldı ve beklentilerin üzerinde bir oy aldı.

TİP ilk kongresini 9-10 Şubat 1964’te İzmir’de topladı. Parti bilim kurulunca hazırlanan ve son biçimi Aybar tarafından verilen program ve tüzük bu kongrede kabul edildi ve 1971 yılında parti kapatılana kadar değişmedi.

15 MİLLETVEKİLİ İLE MECLİS’E

1963, 1965, 1966 ve 1969 seçimlerinde, neredeyse her mahalleden, her köyden TİP’e oy çıktı. 10 Ekim 1965 genel seçimleri TİP için bir dönüm noktası oldu. Bütün oyların yüzde 2,7 sini (276 bin oy) alarak 15 milletvekili çıkardı. TİP milletvekilleri şu isimlerden oluşuyordu: Mehmet Ali Aybar, Rıza Kuas, Muzaffer Karan, Tarık Ziya Ekinci, Sadun Aren, Yahya Kanbolat, Cemal Hakkı Selek, Adil Kurtel, Behice Boran, Yunus Koçak, Şaban Erik, Yusuf Ziya Bahadınlı, Ali Karcı, Kemal Nebioğlu ve aslında TİP listesinden bağımsız milletvekili iken TİP’e katılan Çetin Altan. Senato’da ise partiyi, Millet Partisi’nden TİP’e katılan Niyazi Ağırnaslı temsil ediyordu.1966 yılında Cumhuriyet Senatosunun üçte birinin yenilenmesi seçimlerinde ise Fatma Hikmet İşmen TİP senatörü olarak seçildi.

27 MAYIS ÖNDERLERİNDEN KOMÜNİSTLERE KADAR

27 Mayıs Devrimi’nde Celal Bayar’ın Köşk’ten alınması operasyonuna katılan Tankçı Binbaşı Muzaffer Karan, Milli Birlik Komitesi üyesidir. MBK içindeki ayrışmadan sonra ‘14’lerin tasfiyesi sırasında Oslo’ya “sürgüne” gönderilir. Yurda döndükten sonra 28 Mayıs 1966 günü TİP’e üye olur ve milletvekili seçilir. Karan, 29 Ekim 1966 günü partisinden ayrılacak ve CHP’ye katılacaktır.

Cemal Hakkı Selek ise komünisttir. Şefik Hüsnü çevresindendir. Aybar’ın yakın arkadaşları arasındadır. Selek 1965-1969 yılları arasında TİP’in meclis grup başkanvekilliğini yapacaktır. Çetin Altan’ın TİP’e girişini de Cemal Hakkı Selek sağlayacaktır. “Sosyalizm fakir fukaraya merhamet duyma mesleği değildir çocuklar. Sosyalizm, insanlığın vahşet çağından çıkıp uygarlığa, sahici uygarlığa geçiş aşamasıdır” diyen Selek, Pınar Selek’in dedesidir.

TİP’in Meclis grubu, Türkiye’nin o zamana kadar ve daha sonra da görmediği bir parlamento manzarası ortaya çıkarır. İşçilerin ve emekçilerin hakları kıyasıya savunulur, geleneksel siyaset kalıpları yıkılır. Meclis çatısı altında saldırıya uğrayan da onlar olur. Solun her kesimini kucaklayan TİP, Türkiye sosyalist hareketin gelişmesine önemli katkılarda bulundu. Düzenin dışında seçenek arayan binlerce yurttaş TİP’e üye oldu.

SOSYALİZMİN VAZGEÇİLMEZ UNSURU

21 Ağustos 1968 günü Sovyetler Birliği, Varşova Paktı kuvvetleriyle birlikte Çekoslovakya’yı işgal etti. Sovyet yönetimi, Çekoslovakya’nın kendi egemenlik alanı dışına çıkmasını bu yolla önledi. İşgal, bütün dünyadaki sosyalist ve komünist partiler arasında büyük tartışma yarattı. Sovyet güdümündeki partiler işgale destek verirken, Çin, İtalya, Fransa ve İspanya komünist partileri işgale karşı çıktılar.

Çekoslovakya’nın işgaline Türkiyeli sosyalistlerin değişik kesimleri değişik tavır aldılar. Ancak işgale karşı en açık tutumu alan TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar oldu. Aybar, 23 Ağustos 1968 günü yaptığı açıklamada şöyle der: “Çek faciasının ortaya serdiği bir gerçekte; bağımsızlığın sosyalizmin vazgeçilmez bir unsuru olduğudur. Milletler kendi sosyalizmlerini kendi imkânları ile ve milli bağımsızlıklarına kıskançlıkla sarılarak kuracaklardır.

Ne Amerika, ne Sovyet Rusya, ne de herhangi bir başka devletin dümen suyu. Türkiye için tek çıkar yol kayıtsız şartsız bağımsızlık yoludur. Milli şeref ve haysiyet yoludur.” (TİP Haberleri, 1 Eylül 1968)

“Türkiye’ye özgü Sosyalizm” Aybar’ın üzerinde önemle durduğu bir sorundu. Mehmet Ali Aybar, her fırsatta şu görüşleri savunurdu: “Ulusal bağımsızlık önemlidir, Amerikan emperyalizmi de, Rusya peykliği de kabul edilemez. Sosyalizmin özü özgürlüktür, Sovyet tipi rejimlerde bir süre sonra devlete hâkim olan bürokrasi sosyalizmi bitirir.” Yaşanan gelişmeler Aybar’ı haklı çıkardı. Sovyet yanlıları TİP’ehakim oldu ve Aybar partisinden ayrılmak zorunda kaldı.

https://odatv.com/tipi-kuranlar-solcu-muydu-1302161200.html




Bu ileti en son melnur tarafından 15.02.2020- 10:00 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.02.2020- 09:54


TİP, tarih, bugün - Aydemir Güler

İki gün önceydi, Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluş yıldönümü. Aynı gün, yani 13 Şubat DİSK’in de kuruluş günü. Ama bugün TİP’e dair konuşalım. Daha doğrusu bir köşe yazısında olabileceği kadarıyla not düşelim. Bir kısmını 13’ü akşamı Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde Zehra (Güner Karaoğlu) ile konuştuğumuz notlar…

Ne yapılmaması, nasıl yaklaşılmaması gerektiğini sormak, çoğu zaman verimli bir yol oluyor. TİP söz konusu olduğunda en fazla söylenen, ama asla söylenmemesi gereken sözcük keşke’dir. TİP keşke şöyle yapmasaydı, keşke iç sorunlar yaşamasaydı, keşke… Keşke bölünmeseydi…

Tarih, etkileri, sonuçları bugün sürdüğü ölçüde tarihtir. Ama tarihin konusu, geçmişte tamamlanmış halleriyle sona ermiş olan olgulardır. Keşke sözcüğü de en olmayacak laftır.

Tarih kuşkusuz somut yaşanmış hallere mahkûm değildir. Hatalar yapılmayabilir(di), daha iyisi düşünülebilir(di)… Lakin tarihin bir mantığı da vardır ve yaşananların illaki bir zorunluluğun ifadesi olmadıklarını söylerken, akışın yönünü keyfe göre alt üst etmek olmaz.

Örneğin Mustafa Suphiler daha uyanık olsalardı da iktidarı ele geçiremezlerdi. Türkiye İşçi Partisi gençlerini hoyratça dışlamak yerine tutabilseydi, Mehmet Ali bey ile Behice hanım arasında mesafe açılmasaydı, 1969 seçimleri öncesinde seçim sistemi değiştirilmeseydi… 1960’lar başka türlü sonuçlanmayacaktı. Somut olaylar öyle gerçekleşmeseydi de varılan genel sonucun bir mantığı vardır.

Daha önemlisi, hani tarihten ders alırız ya, “keşke yöntemi” olası dersleri çöpe atmaktan başka işe yaramaz. Benzeri sorular ve sorunlarla bugün karşılaştığımızda ne yapmamak gerektiğine dair bir dolu ders çıkarırız tarihten. Bu “keşke” yönteminden farklı bir şeydir.

Bir de, ders çıkartmak için tarihsel gelişmelerin, geçmiş olgular yığınının bir sonucu olan “bugün”de yaşadığınızı unutmayacaksınız. Gerideki süreçlere dar bir tarafgirlikle yaklaşmayacaksınız. Sahip çıkmakla tarafgirlik arasında da fark var çünkü. Geçmişin herhangi bir tarafı bugün olduğu gibi sahiplenilecek nitelikte, neredeyse kusursuz olsaydı, bugünkü gerilemeyi nasıl açıklayabilirdik ki?

Abartmayacağız ve kusurlar, eksikler karşısında kör olmayacağız.

Küçümsemeyeceğiz, eksiğiyle fazlasıyla oralardan bugüne gelindiğini ihmal etmeyeceğiz.

* * *
Türkiye İşçi Partisi, Marksist aydınların değil öncü işçilerin birikiminin ürünüydü. Bu öncüler komünist değillerdi. Komünizm hakkında “haksızlığa uğramış” Nâzım Hikmet’in cazibesi ve belki sömürü hakkında birkaç özet çeviriden ibaretti bilgileri. 1947 sendikacılığının ürünüydüler. 47 ise 1946’da TKP’nin sadece İstanbul’da 10 bin sayısına ulaştığı söylenen sendikal örgütlenme atağının durdurulmasından sonra düzenin zorunlu düzenlemesiydi. Komünistler şişenin kapağını açmışlardı bir kere ve o kapak tekrar yerine oturtulamayacaktı. Madem öyle Amerikancı sendikacılık…

TİP’i kuranlar bu cendereye sığmayan ileri işçilerdir. Sığamazlardı, çünkü 1950’lerde işçi sınıfı büyüdü, çoğaldı. Hakkını aramaya koyuldu. Ortaya bir toplumsal dinamik çıktı. TİP’in kurucu dinamiği oldular. Kemal Türkler, İbrahim Güzelce, Avni Erakalın ve diğerleri.

Sendikacıydılar ve parti olamadılar. Bir yıl sonra aydınların kapısını çaldılar. Yalnızca komünistlere gitmediler ama bayrağı bir komüniste teslim etmeleri de rastlantı olmadı. 1951 Tevkifatında dağılan ve siyasal-örgütsel faaliyetini donduran TKP’nin yurtiçi sorumluluğunu Zeki Baştımar’dan devraldığı yakın zamanda belgelenen Mehmet Ali Aybar TİP Genel Başkanı, TİP de sosyalist-komünist aydınlar sayesinde bir parti haline geldi. Sağcı aydınların da kapısını çalmışlardı, ama onlardan birinin liderliği mevcut düzen partilerinden farklı bir şey çıkartmazdı ortaya. İleri işçiler kolu yanlışa düşüp bir düzen madrabazına teslim etselerdi partilerini, o cendereye de sığmazlardı. Aybar’ın şahsı rastlantıdır. TİP’in Marksistler eliyle parti haline gelmesi tarihin doğrultusudur.


* * *

Sonra bu Marksistler TKP’li zamanlarında rüyalarını süsleyen işi yaptılar. Kımıldayan bütün ilerici toplumsal dinamiklere açtılar kapılarını. TİP eşitlikçi Alevilerin, özgürlükçü Kürtlerin, hareketli üniversite gençliğinin, aydınların evi oldu.

Aleviler kapitalistleşmenin ürünü olarak dağ köyünden kentlerin merkezine akmışlardı, akıyorlardı. Modernleşme yolunu almıştı ve artık ağanın, şeyhin ötesine geçmiş, avukat, doktor, mühendis olmuş Kürt demokratları vardı ülkede. Üniversite yönetici elitin çocuklarının buluşma merkezi olmaktan çıkmış halkın çocuklarına açılmıştı ve bu çocuklar burjuva devriminin onlara öğretip sonra öksüz bıraktığı bağımsızlığı, yurtseverliği, halkçılığı kimlikleri haline getiriyorlardı. Harcında yalnızca cumhuriyetçiliğin değil, aynı zamanda komünizmin de bulunduğu bir aydın kuşağı şekillenmişti memlekette. Hatta bütün bunlara bakan köylülük kıpırdanıyordu…

TİP’in ömrü kısadır. 13 Şubat 1961’de kurulup 12 Mart 1971 darbesinden sonra kapatılır. Aslı daha da kısadır. 1962’de parti olmuştur. TİP’i kendi evleri belleyen dinamikler 1964-65’de zincirleri kırar. 1969’da seçim sistemi değişti ve TİP aynı oyla 15 yerine sadece bir milletvekili çıkartabildi diye değil, bu dinamikler bir arada tutulamadığı için yolun sonu görünmüştür. 1971’den önce, örneğin 15-16 Haziran 1970 patladığında, daha önce 1968-69’da gençlik patladığında parti, hadi “zaten bitmişti” demeyelim, ama kesinlikle çözülmeye başlamıştı.

* * *
Keşke tutulabilseydi mi diyeceğiz? Yoksa bu görkemli açılımı, sosyalizmin kitlelere mal oluşunu sürdürmek için, sözü edilen toplumsal dinamikleri bir arada tutmanın ötesinde biçimlendirmek ve yükseltebilmek için başka bir Parti’nin mutlak zorunluluk olduğunu mu vurgulayacağız?

Birinci Türkiye İşçi Partisi, büyük P ile işçi sınıfının Partisi olamadığı için çözüldü. Merkez gençlere ve partideki farklı seslere karşı hoyrattı. Gençlerin eylem çizgisini bir sosyalist devrim stratejisi belirlemiyordu. O zamanın deyimiyle “Doğulular” lobi benzeri bir bileşen olarak kalıyor, Partiyle bütünleşemiyorlardı. İleri işçiler parti olmaktan sendika lobisi olmaya doğru kaymaya, partiye yabancılaşmaya başladılar…

TİP bütün bunları bütünleştirme kapasitesinde bir parti, işçi sınıfının öncü partisi değildi. Bu dinamikleri bütünleştirmek ve onları yönlendirmek ve yönetmek bir ve aynı şeydir. TİP farklı dinamiklerin birbirleriyle etkileşime girmedikleri, yönetilmedikleri bir koalisyondur.

Tıkandılar. Keşke falan değil. Küçümseme hiç değil. Abartma ve TİP’in büyük P ile Parti olmadığını görememek asla değil.

Madem öyle bugünkü sahiplenmemiz somut olmalıdır ve olabilir. Türkiye devrimi ilk kez TİP’te buluşan ve kendilerini bulan toplumsal dinamikleri ve başkalarını ayağa kaldırarak yapılabilir yalnızca. Bu dinamikler işçi sınıfının öncü partisi tarafından ve bu partinin içinde “yönetilmelidir.” Yoksa buluştukları gibi dağılmaları da kaçınılmazdır. Özerk kimliklerin koalisyonundan Parti olmaz, sınıfın birliği hiç olmaz. Bugün TİP’i sahiplenmenin yolu, onun çözülmesindeki kimliklere güzelleme yazmakla değil, çözülmenin biricik ilacında, “Parti” olabilmektedir.

Ve son soru: TİP yüz yıllık komünizm tarihinin içinde midir, dışında mı?

Eğer TİP’teki dinamikleri birer ayrı kimlik olarak ele alır ve bugüne ayrıştırıcı yanlarıyla ve koalisyon mantığıyla yaklaşırsanız, dışındadır. Eğer TİP’in başlatıp da sürdüremediğini yapmak için bugün Komünist Parti derseniz, tereddütsüz TİP yüz yıllık ömrümüzün organik parçasıdır.

Bugün nerede nasıl durduğunuz, tarihsel bir olgu hakkındaki hükmü belirler. Çünkü tarih sadece tamamlanmış olguların toplamı değil, bugün süren canlı bir organizmadır.

https://haber.sol.org.tr/yazarlar/aydemir-guler/tip-tarih-bugun-280546




Bu ileti en son melnur tarafından 15.02.2020- 10:01 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Olmasaydı da Olur muydu?/İlker Belek melnur 0 3392 14.11.2013- 14:48
Konu Klasör Solcu apolitizmi... melnur 0 739 18.06.2022- 10:07
Konu Klasör Solcu 'ayıplar'... melnur 2 2986 21.10.2018- 02:49
Konu Klasör Solcu kimdir? solcu 56 40792 01.01.2015- 20:21
Konu Klasör Solcu yerel yönetim... toplumcu 0 3454 20.02.2014- 00:27
Etiketler   TİPi,   kuranlar,   solcu,   muydu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS