SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
Anayasa Masası Dağıldı, CHP en doğrusunu yaptı           (gösterim sayısı: 12.360)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 16.02.2016- 22:50


CNNtürk'ü izliyorum, CHP'nin başkanlık tartışması nedeniyle anayasa uzlaşma komisyonu toplantısında masadan kalkmış olması tartışılıyor. Şirin Payzın İsmail Saymaz dışında ne kadar yandaş ve liberal varsa toplamış konuyu tartışıyor. Tartışmada bizim ünlü ÖDP eski genel başkanı Ufuk Uras var ve Ufuk Uras'ın ilk konuşmasını şaşkınlıkla dinlemek zorunda kaldım. Tartışmada Oral Çalışlar da var; onu artık ezberledik; eski komünist(!), eski maocu ve şimdikinin yandaş kalemi. Önce kem küm etti, çoğu zaman yaptığı gibi AKP'yi desteklemenin ve her koşulda CHP'ye çatmanın dayanılmaz hafifliği içinde bir şeyler söyledikten sonra Ufuk Uras'ın açık seçik CHP'yi eleştirmesinden sonra, biraz daha güçlü bir sesle yandaşlığını ortaya koydu. Diğer tartışmacıların başlangıç konuşmaları da aynıydı. CHP yanlış yapmış, Anayasa uzlaşmla komisyonu terkedilmemeliydi, masa terkedilmeliydi vb...

Ufuk Uras bir fenomen. Eminim Şirin Payzın onu tartışmada bir sosyalist olsun diye oraya çağırmıştır. Türkiye'nin talihsizliği de burada zaten. Sosyalistlik bu Ufuk Uras gibi liberallere kaldı, bu adamların ağızlarından çıkan her söz sosyalist yorum olarak algılanıyor. Beyefendi de başkanlık sistemine karşıymış ama CHP'nin masada kalması gerekiyormuş, CHP'yi anlamıyormuş...

Ufuk Uras bugüne kadar neyi anladı ki, bu AKP'den demokrasi beklentisi içinde olan yetmez ama evetçi grubun başını çekenlerden biri değil miydi? Yaşananlardan, gelinen noktadan bile ders alamamış hala AKP'ye oturulsun, konuşulsun havada...

Bu satırları yazarken İsmail Saymaz konuşuyor ve Ufuk Uras dahil diğerleri de kös kös dinliyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.02.2016- 23:09


AKP konusunda netleşmeyenlerin Türkiye konusunda sağlıklı projeksiyon oluşturabilme becerileri olamaz. Kendisini en geniş çerçeve içinde solcu olarak niteleyen herhangi birinin Erdoğan ve AKP konusunda ortalamacı bir tutum içinde   olması onaylanamaz, kabul edilemez. AKP ve Erdoğan'ın neler yaptığı, ne yapmak istediği hala net bir düşünce oluşturmamışsa o kişi veya kurum ağzıyla kuş tutsa solculuktan söz edemez, etmemeli, ediyorsa solcu falan değildir; bu kadar açık, bu kadar net!

AKP ve Erdoğan'ın tek siyasi hedeflerinin başkanlık sistemi olduğu bilinmeyen bir şey değil. AKP uzlaşma komisyonu sürse de sürmese de parlamenter sisteminin güçlendirilmesine yönelik bir siyasetin içinde olmayacağı da açık. Bu kadarcık bile öngörüsüz bir hale mi geldik? Ufuk Uras bunu hala öğrenemedi mi? Şu anda bu liberal efendi konuşuyor ve hala CHP'ye çatmaya devam ediyor!

CHP uzunca zamandır ilk kez tamamen doğru bir adım attı. Bu adımı sürdürebilirler mi, yalpalarlar mı, bilemem. Ama AKP'nin başkanlık sistemi dayatmasına en baştan karşı çıkması kadar doğru bir tavır olamaz. Masaya bile gelmemesi gerekirdi. İlk iki oturuma bile katılmamalıydı. Parlamenter sistem temelli bir anayasa uzlaşma kurulu kurulmadığı sürece masaya gelmeyeceğini söyleyebilirdi; çok daha doğru olabilirdi. Eleştiri yapılacaksa bu noktada yapılabilir. Ama Ufuk Uras kafasıyla solculuk yapılınca olan biten onca şeyden sonra, şu spesifik olay karşısında bile AKP cici çocuk, CHP kötü çocuk!

Bu adam ne kadar yetenekliymiş ki, kendini kamuoyuna sosyalist olarak tanıtabilmiş ve bir zamanlar ÖDP'nin genel başkanlığını yapmış!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 17.02.2016- 11:20


Ufuk Uras bugüne kadar neyi anladı ki, bu AKP'den demokrasi beklentisi içinde olan yetmez ama evetçi grubun başını çekenlerden biri değil miydi? Yaşananlardan, gelinen noktadan bile ders alamamış hala AKP'ye oturulsun, konuşulsun havada..

Ufuk Uras bir değil iki defa yetmez ama evetçidir. O dönemde söylediği böyleydi.
“Bir yetmez, iki defa 'evet' diyeceğim.”Hayır demek, solu sol yapan değerleri inkar etmektir. Türkiye'ye dinci faşizmi getiren yetmez ama evetçilik Ufuk Uras kafasında solculuk oluyor. Liberal kafasıyla solculuk taslamak böyle oluyor.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 17.02.2016- 14:09


Ufuk Uras televizyonun unuttuğu bir isimdi, ne olduğu ortaya çıktığı içinde. Şimdi onunun yetmez ama evetçiliğine yeniden ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bu aralar sık sık televizyona çıkıyor ve o solcu! görüşlerini televizyon ekranlarından yaymaya devam ediyor. Şirin Payzın başka birini bulmalı, memlekette solcu mu kalmadı.

CHP'nin masadan kalkmasını doğru buluyorum, o masaya hiç oturmamalıydı. Masadan kalktığı için eleştirmeye kalkanlar, haziran seçimlerinde de masada kaldığı için eleştirmişlerdi. Onlara göre AKP ne yapsa haklı, CHP ne yapsa haksız.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 17.02.2016- 18:42


Erdoğan'ın başkan olmak istediği, Erdoğan'ın istediği başkanlığın ne menem bir şey olacağı belli. Erdoğan'ın burjuva demokrasisinden ne anladığı da yabancımız değil. Kullandı, sonra zamanı geldi ''demokrasi vagonundan'' indi. 13 yılık iktidarında öylesine kamburlar oluşturuldu, sırtında öylesine yükler var ki ve bu 13 yıllık süreç boyunca o kadar meşruiyet dışına çıktı ki, buralardan kurtuluşun kendisine göre başkanlık sisteminden geçtiğini biliyor. Bütün ısrar bunun için. Erdoğan ve AKP'nin Türkiye'nin daha fazla demokratikleşmesi ve daha fazla ''özgürlükçü'' bir anayasa amacı olmadığını anlayamadık mı? Erdoğan'ın amacı 13 yıllık iktidarını sorgulanamayacak bir hale getirmek ve fiili oarak uygulamaya soktuğu dinci faşizme anayasal meşruiyet kazandırmak. AKP'nin oturduğu masaya AKP'nin yüklediği işlev bu. CHP çok geç kalmadan ve uzun zamandır ilk kez doğru bir iş yaptı. ''Başkanlık sistemini tartışmayacağız'' diyerek açık bir tavır koydu. Ufuk Uras ve Oral Çalışlar gibi liberallerin bu tavırdan rahatsız olacakları belliydi, yetmez ama evet'çiliklerinin misyonu bu. AKP den ve cumhurbaşkanınından da aynı yönde tepkiler geldi. Bu kadar mı?

Bir tepki de ''özgürlükçü'' ve dahi ''radikal demokrat'' HDP'den gelmiş.

Mithat Sancar isimli bir başka yetmez ama evet'çi vekil, CHP'nin tavrını ''çok katı'' bulmuş, konuşulmayacak hiçbir şeyin olamayacağını söylemiş.

http://www.evrensel.net/haber/272831/chpye-bir-elestiri-de-hdpden-tartisilmaz-tutumu-komisyonu-kilitledi

HDP sözcüsünün yazısını da okumuştum. Onlar da aynı görüşte. Kısaca HDP AKP'yle masaya oturmaktan çıkar umuyor, beklenti içine giriyor.

AKP'ye bir meşruiyet kazandırdıklarının bile farkında değiller.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 18.02.2016- 21:43


Salazar da darbe ve yeni bir anayasa ile iktidara gelmişti

Resim Ekleme

Prof. Dr. Taner Timur, AKP'nin başkanlık dayatması nedeniyle dağılan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nu ve AKP'nin yeni anayasa ısrarının perde arkasını yazdı.

Dün Anayasa gelişmeleri konusunda aşağıda paylaştığım yorumu yaparken iğrenç terör haberi geldi. Son derece üzgünüm ve kaybettiklerimizin yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dilerim. Ne yazık ki gelişmeler her yönüyle birbirine bağlı ve bundan böyle de tartışmalarımızı acılar içinde yürüteceğe benziyoruz..

Prof. Dr. Taner Timur

VE “ANAYASA MASASI DAĞILDI".. ÇOK DA İYİ OLDU..


Aslında hiç toplanmamalıydı. Eğer bu ülkede gerçek bir demokrasi geleneği ve anayasa bilinci olsaydı, bugünkü koşullarda Başkan ve adamları dışında kimse böyle bir girişime “evet!” diyemezdi. Oysa, dediler ve toplandılar. Çünkü “muhalefet” bile önerinin altında yatan yalanları göremiyordu. Ve “demokrat.. mış gibi görünme” özentisi içinde “olamaz!”, dediler; “bu çağda Türkiye hala bir darbe anayasası ile yönetilemez!”.

Cümle güzeldi; ne var ki gerçeklere aykırı iki olguya dayanıyordu: Birincisi, 1982 Anayasası aslında acımasız bir darbenin ürünü olsa bile, bu darbe bugün Türkiye’yi yöneten sınıf ve siyasetçilere karşı yapılmamıştı. Tam tersine bu darbenin iktidar yaptığı ANAP, bugünkü AKP iktidarının fidanlığı olmuştu. İlk kurulan AKP hükümetine bakınız; neredeyse bütün kilit bakanlıkların (Adalet, Milli Eğitim, Milli Savunma, İçişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik vb) eski ANAP’lılar tarafından işgal edildiğini göreceksiniz. AKP’nin “altın yılları”na bu ANAP’lı kadrolar damgalarını vurdular ve liberal desteği de bu vitrin sağladı. İşte bugün AKP’nin “darbe anayasasına hayır!” demagojisinin altında yatan gerçek budur.

İkinci gerçek de şudur. 1982 Anayasası son otuz yıl içinde 10’dan fazla değişikliğe uğradı ve 80 küsur maddesi yeniden yazıldı. Ve en önemli değişiklik de 12 Eylül 2010’da, AKP iktidarı tarafından yapıldı. Peki, Türkiye daha demokratik bir ülke haline mi geldi? Buna yanıt arayanlar o tarihte “yetmez, ama evet!” çığlıkları atan “ileri demokrat”ların büyük çoğunluğunun bugün yazdıkları yazıları okuyabilirler.

***

Amacım elbette 1982’i anayasasını savunmak değil; elbette bu ülkede yeni ve gerçekten demokratik bir anayasa hazırlanabilir; fakat bunun dayanacağı toplumsal güçlerin ve dünya görüşünün mevcut girişimden tamamen farklı olması gerektiğine işaret etmek istiyorum. Ayrıca bugünkü “öneri” ile ilgili bir de şu var. AB’ye aday bir ülkenin bir “darbe anayasası” ile yönetilemeyeceği kampanyası da gerçeklere uymuyor. Günümüzde iki AB üyesi, Fransa ve Portekiz, darbe anayasası ile yönetilmektedir. Nasıl oluyormuş bu iş, kısaca anlatalım.

Bugün Fransa, 1958 yılında ordunun ayaklanması ve darbe girişimi ile iktidara getirdiği De Gaulle’ün kendi vizyonuna göre biçtiği anayasa ile yönetiliyor. Ne var ki Fransa, bu konuda bizdekinin tam aksi yönde bir gelişme yaşadı. Milliyetçi generaller “muhtıra” ile De Gaulle’ü “Cezayir elden gidiyor!” diye iktidara taşımışlar; O ise Cezayir’e giderek meydanlara sığmayan kitlelere “Sizi anladım!” demişti. Sonra da adım adım bir Müslüman halk üzerinde Fransız kolonyalizmine son veren süreç başladı. Elbette bu anayasa da çeşitli tadillere uğradı; fakat kurduğu sistem değişmedi. Ve varılan noktada, modern anayasacılığın beşiğinde, artık kimse de çıkıp “biz bir darbe anayasası ile yönetilemeyiz!” diye çığlıklar atmıyor.

Portekiz’e gelince, bu ülke de bir darbeyle Salazar diktasına son vermişti. Yapıldığı tarihte (25 Nisan 1974) “karanfiller darbesi” adı verilen darbe ülkeye demokrasi getirmiş ve Portekiz’in Afrika’daki sömürgelerine de bağımsızlık tanımıştı. Portekiz AB’ye bu koşullarda girdi. Görüldüğü gibi burada da çok farklı bir darbe tablosuyla karşı karşıyayız ve bugün Portekiz’de de “darbe anayasası” tartışmaları yapılmıyor.

***

Salazar dedik; Antonio de Oliveira Salazar; Portekiz’i 36 yıl demir pençe ile yöneten faşist diktatör.. Aslında o da bir darbe ve yeni bir anayasa ile iktidara gelmişti. Kendisi koyu bir Katolik aileden geliyordu, orta eğitimini dini bir okulda tamamlamıştı ve ilk arzusu da din adamı olmaktı. Oysa daha sonra yükselme hırsı galebe çaldı; iktisat lisansı aldı ve bunu bir de iktisat doktorası ile taçlandırdı. 1926 askeri darbesinden sonra da yükselerek bakan oldu ve ülkede iktisadi istikrarın mimarı haline geldi. Kişisel diktasına temel teşkil eden 1933 anayasası bu şekilde kazandığı “karizma” sayesinde kabul edildi. İşte Portekiz’de Salazar yönetiminde “Yeni Devlet” (“Estado Novo”) devri de böyle başladı. Katolik sosyal (korporatist) doktrine dayanan “Yeni Devlet” anlayışı o tarihlerde Avusturya’da da E. Dolfuss tarafından uygulamaya konulmuştu.

***

Sanırım yukarıdaki satırlar son otuz yılda bizde de yaşanan bazı gelişmelerle ilgili bazı çağrışımlar yapmıştır? Dönem ve kültür farklarını gözden uzak tutmadan, bizdeki 1982 tecrübesini ve son “başkanlık sistemi” girişimini göz önünde bulundurarak, “yoksa Salazar bizde Özal ile Erdoğan karışımı bir “başarı”nın öyküsü mü?" diye soramaz mıyız? Bunun için Erdoğan yönetiminde bugünkü “başkanlık sistemi” girişimine biraz daha yakından bakmamız gerekiyor.

Aslına bakılırsa bugün Türkiye’de sahnelenen senaryo hiç de bir “sistem tartışması”na benzemiyor. Bu “tartışma” bugüne kadar –muhafazakar ekol de dahil- hiçbir anayasacının sesini duyamadığımız, sadece Erdoğan’nın birkaç cümlesi etrafında cereyan eden bir monolog şeklini aldı. Bu durumda, Erdoğan da bir hukukçu olmadığına göre, yaşanan kakafoniyi nasıl adlandıracağız? Sanıyorum ki durumu kabaca şöyle özetleyebiliriz: Erdoğan, kısaca,“ben seçimle geldim; diyor; iki başlı yürütme organı olamaz; ey halkım, gelin icraatı frenleyici şu başbakanlığı kaldırın ve onun yetkilerini de benimkilere ekleyin!”. Oysa halkın bu koşullarda sandığa çağrılmasına referandum bile denemez; olsa olsa bir plebisit söz konusudur.

***

Plebisit eski Roma’da kitle hatiplerinin “pleb” meclislerinin (concilia plebis) oyuna sundukları sorunlarla ilgili bir oylama şekli idi. Jules César’ın adıyla anılan “sezarizm” kavramı da bu bağlamda ortaya çıktı. Fransa’da 1789’dan sonra yaşanan karşı-devrimler yer yer “sezarizm” örnekleri olarak çağdaş literatüre girdiler. 19 yüzyılda da I. Napolyon’un yeğeni, Louis Bonaparte, cumhuriyet ve iki hanedan kolu üzerinde anlaşamayan burjuvazinin iç kavgalarından yararlanarak ve ayak takımına (“pleb”lere) dayanarak örgütlediği “10 Aralık Derneği”ni vurucu kuvvet olarak kullanarak cumhuriyeti yıktı ve felaketle biten “2. İmparatorluk” rejimini kurdu. O da “bonapartizm” sözcüğünü literatüre kazandırdı.

***

Bütün bu resimlerde bugün bizde yaşananları andıran bazı karelerin olmadığı söylenebilir mi?

Söylenemez; kuşkusuz benzerlikler bulunuyor; daha önce de bu sayfada III. Napolyon’un bahtsız macerasını anlatmış, bazı benzerliklerin altını çizmiştim. Yine de kanım o ki, “başkanlık” senaryosu, bizde, son sahnesi oynanmadan bitecek bir temsile benziyor. “Dünya beşten büyüktür” diyerek bütün dünyayı karşısına almış bir politikanın, sonunda, “başkanlık sistemi” adı altında alaturka bir “istibdat” devrine yol vermesine artık bu ülkenin tahammülü kalmadı. Ve buna en büyük direnç de, paradoksal olarak, partinin içinden gelebilir. Yine de yıllardır sahte gündemlerle yaşadığımız ve sürprizlere doyamadığımız bu ülkede daha bir süre “başkanlık sistemi”ni tartışabilir, hatta oylayabiliriz. Belki de sonunda reel politika “çözüm”lerinin bambaşka kadroların elinde “acı reçete”ler haline dönüşmesine kadar.. Yüz yıl önceki gibi. Oysa en doğrusu, en hakçası ve en demokratiği, iktidar partisinin yıllardır “mağduriyet” edebiyatıyla oyaladığı ve oylarını aldığı kitlelerin aslında nasıl ve hangi mekanizmalar içinde mağdur olduklarını anlamaları değil mi? Gerçek demokrasi kavgası tam da bu çabada yer alanların kavgasıdır.

Not: Yazı Taner Timur'un facebook sayfasından alınmıştır.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 19.02.2016- 21:20


Demirtaş’tan sürpriz Anayasa komisyonu çıkışı

Selahattin Demirtaş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na ilişkin açıklama yaptı

Resim Ekleme  

HDP lideri Selahattin Demirtaş, dağılan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na ilişkin dikkat çeken açıklama bir açıklama yaptı. Demirtaş açıklamasında, 'Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun dağılmasında Meclis Başkanı hatalı davranmıştır. 3 partiyle Uzlaşma Komisyonu olmaz' dedi.

HDP’nin Anayasa Komisyonu üyesi Mithat Sancar, her konunun tartışılması gerektiğini belirterek CHP’nin ‘dayatmacı pozisyonu’nun komisyonu kilitlediğini söylemişti.

Ayrıntılar geliyor…

Odatv.com




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 19.02.2016- 21:21


HDP CHP'yi geçti, her kafadan başka bir ses geliyor:)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 20.02.2016- 14:35


Mithat Sancar hatayı CHP'de bulmuştu. Yetmez ama evetçiliğini konuşturmuştu. Benim bildiğim HDP'nin ilk toplantısından sonra yapılan açıklama da böyleydi, yanlış mı hatırlıyorum. Selahattin Demirtaş'ın açıklaması ''nihayet doğru yolu buldular'' dedirtiyor. AKP anayasa konusunda yalnız bırakılmalıdır, AKP yeni anayasa değil, Erdoğan'ı başkan yaptırmak istiyor. Erdoğan reis! Muhalefet bunu çok geç anladı.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör CHP'nin masasındaki anket ortaya çıktı... melnur 0 766 30.05.2022- 08:30
Konu Klasör AKP döneminde solcular ne yaptı? melnur 3 672 21.08.2023- 07:18
Konu Klasör ''AKP değil, devlet yaptı!'' melnur 23 13446 14.12.2021- 03:29
Konu Klasör Nerede yanlış yaptılar? melnur 2 1980 23.04.2021- 03:58
Konu Klasör CHP'nin yaptığı sağa benzemek de değil, düpedüz sağcılık... melnur 0 2255 22.02.2019- 22:17
Etiketler   Anayasa,   Masası,   Dağıldı,   CHP,   doğrusunu,   yaptı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS