SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Türkiye’nin tarihsel dönemeci; gericilik kazanabilir           (gösterim sayısı: 3.325)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 06.03.2016- 14:25


Türkiye’nin tarihsel dönemeci; gericilik kazanabilir mi?
Merdan YANARDAĞ

Resim Ekleme

Bugün ortada öyle bir siyasal tablo var ki, bu ülkede artık kimse “mevcut anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak” suçlamasıyla soruşturulamaz, yargılanamaz. Çünkü Türkiye artık tanımsız, anayasasız, tarihsel referansları belirsiz, üzerinde mutabakat sağlanmamış bir devlet değil.

Ülke tam anlamıyla bir iktidar boşluğu yaşıyor. Türkiye siyasal merkezin dağıldığı, farklı iktidar odaklarının oluşmaya başladığı ve devleti bir arada tutan asgari hukukun bulunmadığı bir dönemden yaşanıyor. Bu bir ‘fetret’ durumudur. Türkiye gereğinden fazla uzayan sancılı bir fetret döneminden geçiyor.

Bu duruma son verecek olan güç, yeni bir kurucu iradedir. Erdoğan ve siyasal İslamcı hareket cumhuriyeti yıktı, ancak bir kurucu irade ortaya koyamadılar. Kuruculuk için birikimleri, donanımları, tarihsel referansları, bilgileri, görgüleri ve güçleri son derece yetersiz. Tarihin akışını, dünyanın içinden geçtiği büyük dönemeci, bölgenin siyasal durumunu doğru okuyamadıkları için bir kurucu irade oluşturmaları da son derece güç.

Diğer taraftan ülkenin ilerici, aydınlanmacı ve devrimci güçleri de yeni bir kurucu irade oluşturamıyor. Çünkü solun büyük bir bölümü ülkenin içinden geçtiği tarihsel dönemeci bütün boyutlarıyla kavrayamadığı gibi, ağır bir liberal zihin kirlenmesi yaşıyor.

Erdoğan ve siyasal İslamcı ekibinin kurucu bir irade oluşturamamasının öncelikli ve en büyük nedeni, Türkiye’nin aydınlanma ve modernleşme birikimini hafife almasıdır. Bu ülkenin ilerici ve devrimci birikimini dikkate almadan atılacak her radikal adımın, toplumun işleyiş yasalarına, tarihin mantığına ve insanın doğasına karşı bir savaş, üstelik kazanılması imkânsız bir savaş olduğunu anlayamadılar.

***

Daha önceki kimi yazılarımda da işaret etmeye çalıştığım gibi; Türkiye’de ‘Birinci Cumhuriyet’in tasfiye edilmesi ve bir ılımlı İslam rejimi kurulmasının teorik temeli ve tarihsel gerekçesini, Müslüman ülkelerdeki Batı tipi modernleşme girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığı varsayımı oluşturuyor.

Açarak devam edelim; İslam’la laikliğin bir arada olamayacağı, eleştirel akla ve bilime dayalı bir toplumsal ve siyasal düzen kurulamayacağı; dolayısıyla Batılı anlamda “demokratik” rejimlerin Doğu’da maddi, kültürel ve tarihsel temellerinin bulunmadığı ileri sürülüyordu. Bu nedenle “Doğu’ya özgü” ve “düşük yoğunluklu” bir demokrasinin, örneğin sandığa dayalı çoğunlukçu (çoğulcu değil, çoğunlukçu) bir düzenin yeterli olacağı belirtiliyordu. Dinsel dogmaların birey ve toplum hayatını belirlediği, fakat mutlak şekilde ABD ve Batı emperyalizminden yana olacak bir model/rejim öneriliyordu.

Batılı oryantalist teorisyenler, genel olarak Doğu’nun, özel olarak da İslam dünyasının, Batı’da gerçekleşen aydınlanma ve modernleşme yolundan ilerleyerek laik düzenler kurup kendilerini yakalamasından korkuyorlardı. Böyle bir gelişme küresel emperyalist hegemonyayı sarsacak ve belki de bitirecekti. Dolayısıyla Batı için dünya pazarını daraltacaktı. Bu nedenle kötü ve yozlaşmış modernleşme örneklerini gösteriyor ve bakın “olmuyor” diyorlardı.

Dünyanın zengin enerji yatakları üzerinde bulunan İslam ülkeleri havzasındaki en başarılı örnek Türkiye olduğundan, bu tezin güçlendirilmesi için Cumhuriyeti tasfiye etmeleri gerekiyordu.

İşte bu kirli operasyonun işbirlikçileri ise, aklı ortaçağ karanlığında kalan, çapsızlıkları ve yetersizlikleri nedeniyle iktidara ve servete ulaşmanın tek yolu olarak siyasal islamcılığı gören, dolayısıyla küçük mezhepçi hedefler ve şeri kazanımları için bütün ülkeyi feda etmekten çekinmeyecek yerel gericilerdi. Ülke büyük bir ihanetle karşı karşıyaydı.

***

Türkiye’de tarihsel gericilik siyasal İslamcılar tarafından temsil ediliyor. Bu alan içinde doğan AKP, emperyalizmle kavga ederek değil, işbirliği yaparak iktidar olunabileceğini gören siyasal islamcıların partisidir.

AKP liderleri tam da bu nedenle Necmettin Erbakan’ın Milli Görüş hareketinden ayrılmışlar ve partilerini ABD’nin İslam dünyasına ilişkin bir siyaset planlaması olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası olarak kurmuşlardı.

Bu anlayışı Doğu’nun ve Türkiye’nin İslamcı yazıcıları da tersinden destekliyorlardı. Onlar da laik bir modernleşme projesinin başarısız olduğunu ileri sürüp, “Batı’nın ilmini ve fennini alıp, kültürünü reddetmeliyiz” diyorlardı. Oysa sorunun temeli burada bulunuyordu.

Çünkü Batı’yı Batı yapan, tam da o reddettikleri ve çoğu kez bir ahlaksızlık saydıkları “kültür” oluyordu. O kültür, genel çizgileriyle insan aklının özgürleştirildiği, laik bir toplumsal düzen, felsefe eğitimi, akla ve bilime dayalı bir devlet yönetimi demekti. Batı’nın ilmini de fennini de gelişmişliğini de yaratan, dünyaya egemen olmasını sağlayan onun kültürüydü. Bu kültürün içinde “emperyalizm” olduğu gibi, “akıl” ve “bilim” de vardı.

İslamcıların temel kaygısı Doğulu kimliğini, yerel kültürünü ve değerlerini korumak değildir. Referanslarını İslam’dan alan bir ideolojik hegemonya kurmak ve bunun üzerinden ele geçirdikleri ülkeleri emperyalizmle girdikleri yüz kızartıcı bir işbirliği içinde yönetmektir. Uzun söze lüzum yok; Ortaçağ artığı Körfez Emirliklerine, Suudi Arabistan’a ve diğer ülkelere bakın, tabloyu net olarak göreceksiniz.

Bu girişimden, yani emperyalizmle işbirliği içindeki dine dayalı bir rejimden, örneğin Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu çizgisinden yeni bir uygarlık alaşımı çıkmaz. Olsa olsa kimliğini yitirmiş, bütün gücünü tüketmiş, içine düştüğü karanlık içinde kıvranan, çağının ve tarihsel ilerleme yatağının dışına düşmüş, acı çeken kıytırık bir rejim çıkar.

Daha net bir ifadeyle, bu büyük karşı devrimci saldırının mutlak başarıya ulaşması çok zordur. Tarihsel bir hesaplaşma ve sert bir çatışma yaşanmadan gericiliğin bu topraklarda zafer kazanması neredeyse imkansızdır.

Çünkü ortada iki büyük hesap hatası var: Birincisi bu ülkenin ilerici tarihsel birikimi ve aydınlanma geleneğini küçümseyerek hesaba katmadılar. İkincisi ise; ileri sürdükleri tarihsel, kültürel ve siyasal hipotezin temelsiz olduğunu ve yaşam tarafından yanlışlandığını görmemekte ısrar ediyorlar.

Ancak toplumun ilerici güçleri tarihin çağırısına uyup gereğini yapamazsa, kendiliğinden bir kurtuluş olmaz ve ülke acı çekmeye devam eder.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 06.03.2016- 14:33


"Gericilik kazanabilir mi" sorusu bence yanlis cünkü, gericilik ülkede Osmanlidan beri devam ediyor ve aslada yenilmemisti.
Bence "gericilige karsi kazanabilirmiyiz" sorusunu sormamiz gerekli ve bu yolda neler yapilmali o tartisilmali.




Bu ileti en son Alisan tarafından 06.03.2016- 14:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 07.03.2016- 09:17


Demokrat Parti Döneminin Genel Özellikleri

Demokrat parti iktidarında, iktidar-muhalefet ilişkileri büyük ölçüde gergin olmuştur. 1953;2e CHP;nin ülke genelindeki mal varlığına el konulmuş, halkevleri kapatılmış, Millet Partisi kapatılmıştır.

1954 seçimlerinden sonra siyasi liberalleşmeyi kısıtlayan tedbirler alındı. Seçim işbirliği ve muhalefet partilerinin devlet radyosundan yaralanmalarına kısıtlama getirildi.

Hükümete, devlet memurlarını geçici olarak görevden alma ve erken emekliye sevk etme yetkisini veren bir kanun çıkarıldı.

1955 yılında partideki liberal demokratlar DP;den ayrılarak Hürriyet Partisini kurmuştur.

1950 seçimleriyle iktidara gelen DP, 1954 seçimlerinde oylarını % 57;ye çıkarmış, 1957 seçimlerinde ise hem oy oranında hem de milletvekili sayısında düşüş yaşamıştır.

1957;den sonra başlayan siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrarsızlığa da yol açmıştır. İMF ve Dünya Bankasından kredi alabilmek için Türk parası devalüe edilmiş, Devalüasyondan önce 1 dolar 2,80 TL iken devalüasyondan sonra 1 dolar 9 TL olmuştur.

DP İktidarının sonlarına doğru CHP;nin “kin ve husumet cephesine; karşılık ;Vatan Cephesi,; kurulmuştur.

1959 Nisan;ın CHP;nin Uşak;tan başlattığı Ege bölgesi propagandası sırasında iktidar ile muhalefet üyeleri arasında çatışmalar yaşandı. İnönü;nün kafasından yaralandığı bu olaylar siyasi tarihimize ;Uşak Olayı; olarak geçmiştir.

1960 Nisan;ın yine CHP ve İsmet İnönü;nün içinde bulunduğu ;Kayseri Olayı; yaşanmıştır. Bu olaydan sonra muhalefetin faaliyetlerini araştırmak amacıyla 15 DP li milletvekilinden oluşan geniş yetkilere sahip Meclis Tahkikat Komisyonu kurulmuştur.

Devlet mülkiyetinden serbest girişimciliğe geçiş için düzenlemeler yapıldı. Özel sektör desteklendi. Ulaşım, enerji ve haberleşmede devlet yatırımlarına ağırlık verilmiştir.

Yerli girişimci sınıfından umduğunu bulamayınca yabancı sermaye yatırımlarına yöneldi. Ülkenin zenginlik kaynaklarını daha hızlı üretime açmak için yabancı sermayeden yararlanmaya gidildi ve bu amaçla Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarıldı.

DP döneminde toplumun 2/3 ü tarımla uğraştığı için ve milli gelirin yarıdan fazlası tarımdan geldiği için ekonomik gelişmenin stratejisi tarım üzerine kurulmuştur. Tarım makineleri (traktör, biçerdöver vb.) tarıma girmeye başlayınca ekili alanlar iki katına çıkmıştır. Karayolu yapımına ağırlık verilmiş tarımsal ürünler pazarla buluşturulmuştur.

Din dersinin ilkokul programlarına girmesi; İmam-hatip okulları ve ilahiyat fakültelerinin açılması; ezanın tekrar Arapça okunması; devlet radyosunda Kuran ve dini programlarına yer verilmesi; Atatürk heykel ve büstlerine yönelik saldılar artınca Atatürk ü Koruma Kanununun çıkarılması gibi gelişmeler DP döneminde yaşanmıştır.


En kötüsü umutsuzluktur Türklerin devlet kurma geleneklerini tanıyanlar umutsuz değildir her dönem bürokrasi bu ülkede hakimiyet kurmuş siyaset ve ekonomi onu takip etmiştir. Bu ülkede hala en güvenilir kurum ordudur, en güvenilmez kurumsa siyasettir .

Bunlarda gelip geçicidir.

Bu ülkede üst yapı kurumları bazı değişimler yapmıştır ama kurallar her daim galip gelendir .Bu günkü durum bu ülkede ilk defa gerçekleşmiyor .Bu iktidar Menderese göre daha fazla suç işlemiştir Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik askeri itifaka daha fazla zarar vermiştir




Bu ileti en son hakkı tarafından 07.03.2016- 09:26 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 07.03.2016- 13:06


Türkiye'nin başkentinde hilafet toplantısı yapılabiliyorsa, ülkenin nereye getirildiği ve bunda kimlerin parmağı olduğu düşünülmelidir. Türkiye solcusu aydınlanmayı ve laikliği savunma yönünde eksik kaldıkça AKP iktidarıın karşısına çıkacak güç kalmamıştır. Sadece sosyalistlerin mücadelesi ve ulusalcıların bu yöndeki direnişleri yetmiyor. AKP yanında olsun veya olmasın liberallerden ve kürt hareketinden bu konuda destek alarak bu gericiliği yükseltiyor. Bu günlere gelişte onların da parmağı var.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Türkiye’nin tarihsel dönemeci; gericilik kazanabilir ayhan 0 2790 12.03.2016- 11:14
Konu Klasör İslamcılar yine kazanabilir mi? melnur 0 758 01.08.2022- 03:25
Konu Klasör Türkiye’de bu kadar çok faşist var mı? melnur 0 1294 28.08.2021- 10:47
Konu Klasör 2020 başında Türkiye’de sol... melnur 1 2248 16.03.2020- 05:11
Konu Klasör Türkiye’de Toprak Reformu Denemeleri... melnur 0 1360 12.01.2021- 11:07
Etiketler   Türkiye’nin,   tarihsel,   dönemeci;,   gericilik,   kazanabilir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS