SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AKP iktidarının sonu           (gösterim sayısı: 4.943)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 01.04.2016- 12:09


AKP iktidarının sonu - Merdan YANARDAĞ

AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan hızla sonu doğru yaklaşıyor. Çünkü Erdoğan'ı ve AKP'yi iktidara getiren bütün iç ve dış dinamikler değişmiş durumda. Erdoğan ve siyasal islamcı ekibin bu nesnel gerçekliğe daha fazla direnmesi mümkün görünmüyor. Ancak öznel durum ile nesnellik arasında bir açı bulunuyor.

Erdoğan'ın son ABD gezisi bu iflasın açık bir göstergesi oldu. Bu gezide ortaya çıkan tablo, Türkiye iç siyasetindeki dengeleri de hızla değiştirecektir. Reza Zarrab'ın tutuklanması bu tablonun bir parçasıdır. Dengelerin değiştiğini orta vadede değil, kısa vadede göreceğiz. Nesnel duruma uygun önzel koşullar ise hızla şekillenmeye başlayacaktır.

Şurası çok açık ki; ABD ve Batı'ya yaslanarak, küresel ''musevi sermayesi''nin desteğini alarak, dahası onların bütün kirli işlerini görmek için yüz kızartıcı anlaşmalar yaparak iktidara gelme, devleti ele geçirdikten sonra kendisini iktidara getiren güçlere kazık atarak islamcı bir rejim kurma stratejisi tam anlamıyla çöktü.

Erdoğan'ın son ABD gezisinde sergilenen zavallılık, bu strateji ve ahlakın çöktüğünün en açık kanıtlarından biridir. ABD'deki etkili Yuhudi kuruluşlarının verdiği ve Erdoğan'ın daha önce iade edeceğini cümle aleme duyurduğu, ''Cesaret'' ve ''Üstün Hizmet'' madalyalarını boynuna yeniden takarak kapı kapı dolaşması bu zavallılığın dibe vurmuş halidir.

Öyle anlaşılıyor ki; Erdoğan ve AKP'nin altındaki iktidar halısı çekilmiştir. Sorun artık bir seçenek oluşturmaktır. Zorluk şimdilik bu noktadadır ve ''öznel durum'' diye işaret ettiğim sorun budur. Ancak bu sorunun aşılması hiç de zor değildir.

Eğer başka bir seçenek oluşturulamaz veya ortaya çıkmazsa, Erdoğansız bir AKP ya da AKP'nin parçalanması ile ortaya çıkacak yeni bir oluşum seçenekler arasındadır. Bu, kimseye hayrı dokunmayacak bir restorasyon iktidarı, üstelik kısmi bir restorasyon hükümeti olacaktır.

Bu nedenle asıl sorun, Türkiye'nin bütün ilerici güçlerinin, aydınlanmacılarının ve emekçilerinin devrimci seçeneğini oluşturmaktır.

Ancak şu bilinmelidir ki, Erdoğan ve kadrosu kolay kolay pes etmeyecektir. Çünkü, ağır bir hesap sorma dalgasıyla karşılaşma olasılıkları çok yüksek ve bunu kendileri de bilmektedir. Bu nedenle Erdoğan ve kadrosu, geleceklerini güvenceye alacak yeni bir anayasa ve başkanlık sistemi konusunda sonuna kadar direnecektir.

Direnecektir çünkü; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kliği çok korkuyor. Bu korkunun sinirlerini fena halde bozduğu, bütün dengelerini yitirdiği ve öfke kontrolünü kaybettiği anlaşılıyor.

Erdoğan, iktidarı kaybetmekten korkuyor. Kendisinden hesap sorulmasından, yargılanmaktan ve hapse girme olasılığından ödü patlıyor. Çünkü halka karşı suç işlediğini, cumhuriyeti hukuk dışı yöntemler ve siyasal sahtekarlıkla yıktığını, sinsice yasaları çiğnediğini, hükümetinin yolsuzluk batağına gömüldüğünü, siyasal İslamcı rejim projesinin bütün dünyada bir fiyaskoya dönüştüğünü ve nihayet kişisel olarak kaynağını açıklamakta zorluk çekecek ölçüde zenginleştiğini biliyor.

Erdoğan işte bu nedenle saldırganlaşıyor, en küçük bir eleştiriye bile tahammül edemiyor. Korkunun iliklerine işlediği görülüyor. Bağırıyor, çağırıyor, tehdit savuruyor, hakaret ediyor ve öfke kusuyor. Belli ki, Erdoğan'ın ihtiraslarıyla kalibresi arasında bir uçurum bulunuyor. Bu açığını saldırganlaşarak, kendisine karşı çıkan herkesi, her toplum kesimini tehdit ederek; muhalefeti bastırarak, korku yayarak ve gazetecileri tutuklatarak kapatmaya çalışıyor.

Çözüm, etkili bir muhalefet hareketi yaratarak Erdoğan ve AKP karşısında gerçek bir seçenek oluşturmaktan geçiyor. Bunun yapmak tarihsel bir sorumluluk oluyor.   Çünkü AKP hızla kaçınılmaz sonuna doğru yaklaşıyor ve biz bir seçenek yaratamazsak, küresel sermaye ve yerli ortaklarının kendi seçeneklereni hazırlayacağını bilmemiz gerekiyor.

AKP'nin yolun sonuna geldiği, dirense bile bu sondan kaçamayacağı açıktır. Erdoğan ve partisinin siyasal ömrünü uzatacak tek şey; muhalefetin, özellikle CHP'nin beceriksizliği, toplumcu ve devrimci güçlerin basiretsizliği, siyasal yetersizliği ve süreci doğru okuyamamaktan kaynaklanacak yanlış siyasetleri olacaktır.





Bu ileti en son melnur tarafından 08.01.2020- 15:03 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.01.2020- 14:57


AKP iktidarının sonu mu? - Merdan Yanardağ

Hiç kuşku yok ki, Erdoğan-AKP iktidarı 31 Mart seçimlerinde ağır bir yenilgiye uğradı. Kendisine yönelik toplumsal tepkinin büyüklüğünü ve oy kaybının derinliğini göremeyen AKP iktidarı, bu kez durumu telafi edecek bir tezgah kuramadı. Daha doğrusu, yaptığı hazırlık (sandık oyunu) yeterli olmadı. Bu yenilgi, zaten 2015’ten itibaren bir tür suni denge üzerinde duran iktidar bloğunda çözülme sürecini başlattı. MHP ile kurulan ittifakın da bu çözülme sürecini durdurmak bir yana, hızlandırdığı bile söylenebilir.

İşte, AKP-MHP blokunun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) eliyle hukuku ve yasalarını çiğneyerek İstanbul seçimlerini iptal ettirmesi, bu çözülme sürecini durdurma ve belki de tersine çevirme çabasından başka şey değildir. Düşük yoğunluklu da olsa İslami bir rejim kurmaya çalışan, ancak bunu tam olarak başaramayan Erdoğan-AKP iktidarının başka bir seçeneği de yoktur. Durdukları ya da yenilgiyi kabul ettikleri anda düşeceklerini biliyorlar. Siyaset sosyolojisinin yasasıdır bu.

Gel gelelim, 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimini kazansa bile, bu durum AKP iktidarının içine girdiği çözülme sürecini durduracak gibi görünmüyor. Çünkü toplum, bu seçimin adil ve dürüst şekilde yapıldığına hiçbir zaman inanmayacak. Bu nedenle söz konusu “başarı” AKP için, Romalıların antik çağda Kartaca karşısında kazandığı Pirus zaferi gibi, yenilgiden daha beter bir “galibiyet” anlamına gelecek.

Kaldı ki, gerici faşist AKP-MHP bloku, 23 Haziran’da bir kez daha yenilgiye uğratılabilir. Kazanmak kolay değil ama gereği yapılırsa mümkündür. Bu yazıda hem söz konusu gereğin ne olduğunu hem de AKP iktidarının içine girdiği çözülme sürecini ve nedenlerini analiz etmeye çalışacağım.

AKP’NİN TARİHSEL ÖMRÜ
Tarihsel ömrünü dolduran Erdoğan-AKP iktidarı, her yolu ve yöntemi deneyerek siyasal ömrünü uzatmaya çalışıyor. Son 4 yıldır bunu başarmış da görünüyor. Ancak, Erdoğan yönetiminin toplumdan tazelenmiş bir ideolojik ve siyasal rıza üretme yeteneğini artık yitirdiğini saptamak gerekiyor. Fethullahçı Çete ve sağlı sollu liberallerle kurduğu ittifakın dağılması, işini daha da zorlaştırıyor.

Durum böyle olunca, AKP’nin elinde, daha önce de sıkça kullandığı hile, tehdit, baskı ve zor yöntemlerine başvurmaktan başka bir araç kalmıyor. Üstelik, kurulan yağma düzeni nedeniyle kamu kaynakları tükendiği için, eskisi gibi rant dağıtma olanağı da bulunmuyor.

Bütün enerjisini ve dikkatini rejimi değiştirmeye ayıran Erdoğan-AKP iktidarı, ülkeyi yıkıcı bir ekonomik krizin içine sürüklemiş durumda. Bu nedenle, AKP’nin 23 Haziran seçimlerini kazansa bile, yeniden ekonomik istikrarı sağlaması ve görece “refah” üretmesi çok zor görünüyor.

FRAKSİYON PARTİSİ
Dikkat çekilmesi gereken başka bir önemli gelişme de şudur; Erdoğan-AKP iktidarı, klasik burjuva iktidarlarının temel özelliği olan, egemen sınıf ve güçlerin ortak çıkarlarını temsil etme özelliğini de artık yitirmiş durumdadır. Daha doğrusu, kendi dar ideolojik hedeflerine kilitlenen AKP yönetimi, bu temsiliyete olanak sağlayan bütün ortak zeminleri imha etti. AKP, artık egemen sınıf ve güçler içinde sadece bir kliğin, dar bir fraksiyonun partisi ve iktidarıdır.

Emperyalizmin bir iç olgu olduğu gerçeğini aklımızda tutarak belirtirsek eğer; ABD ve Batı daha önce bölgedeki bütün kirli işlerini gördürdüğü AKP iktidarını gözden çıkarmış görünüyor. Kendi dar İslamcı programını hayata geçirmeye yönelen AKP liderliğini, öngörülemez, iki yüzlü ve güvenilmez buluyor. AKP, onlar için artık kullanışlı bir araç olmaktan çıkmış durumda.

Batıcı İstanbul burjuvazisinin de, başlangıçta emekçiler aleyhindeki bütün ayıplı işlerini yaptırdığı AKP iktidarını terk ettiği anlaşılıyor. Ancak, “işin bitti artık evine git, medresene dön” dedikleri İslamcı kadro, “hayır şimdi sıra bizde” diyor. Yakın geçmişte muhalefet çevrelerinin de etkili bir alternatif yaratamadığı anımsanırsa, günümüzdeki siyasal krizin kaynağının esas olarak bu gerilim alanında yattığı söylenebilir. TÜSİAD’ın İstanbul seçimlerinin iptal edilmesini açıkça eleştirmesi ve Ekrem İmamoğlu’na -dolaylı da olsa- destek vermesinin nedeni budur.

Sonuç olarak; AKP iktidarı artık ülkeyi eskisi gibi yöneteme yeteneğini yitiriyor. Erdoğan, bu nedenle sürekli olarak kutuplaştırıcı ve kendi cephesini konsolide edecek bir gerilim siyaseti izliyor. Ancak, bu siyaset tarzı eskisi gibi başarılı olamıyor. Çözülme sürecini durduramıyor. Erdoğan’ın Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray gibi köklü kulüpleri ve taraftarlarını suçlamasının da, daha önce politik tartışmalara pek girmeyen sanatçıların neredeyse bir dalga halinde AKP iktidarını eleştirmeye yönelmesinin de anlamı budur.

İSLAMCI-MUHAFAZAKAR OLİGARŞİ
Türkiye, İslamcı entelijensiya ve muhafazakar-dinci yeni zenginlerden oluşan oligarşik bir grubun eline geçti. AKP iktidarı da, bu İslamcı-muhafazakar oligarşinin, siyasal gücü elinde tutan dar bir azınlığın temsilcisidir. Çünkü, geleneksel iktidar blokunu (emperyalizm, cumhuriyetçi/batıcı sermaye, yüksek bürokrasi, askerler, büyük toprak sahipleri vb.) dağıtan AKP iktidarı, yeni bir iktidar bileşimi oluşturamadı. Boşluk devam ediyor.

AKP, İslamcı-muhafazakâr sermaye çevrelerinin tümünü temsil etme yeteneğini bile yitirdi. (Fethullahçı sermayenin tasfiyesi.) Toplumsal desteği hangi düzeyde olursa olsun -ki en önemli gücü budur- Erdoğan artık yalnızdır. AKP, tıpkı amblemindeki ampul gibi tavanda asılı ve altı boş durumdadır.

İKİNCİ KEZ YENMEK MÜMKÜN MÜ?
İstanbul seçimleri, daha şimdiden Erdoğan-AKP iktidarı için bir referanduma dönüştü. Muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu çevresinde oluşan ve isabetli şekilde “İstanbul ittifakı” adı verilen demokrasi cephesinin, gerici faşist AKP-MHP blokunu ikinci kez yenilgiye uğratması mümkün.

Bugün demokratik ve tarihsel sorumluluk, gerici-faşist hareketin ülkeye el koyma hamlesini durdurmaktır. Entelektüel, ideolojik ve ahlaki insiyatifi yeniden ele geçirmektir. Bunun başarılabileceği 31 Mart 2019 seçimlerinde gördük.

Öte yandan, yaratılan mağduriyet nedeniyle Ekrem İmamoğlu’na yönelik toplumsal sempati ve ilginin arttığı görüşünden hareketle –ki bu bir gerçektir- onun mutlaka kazanacağın düşünmek, hele hele en az yüzde 55-60 oranında oy alacağını sanmak büyük yanılgı olacaktır. Kazanmak garanti değildir.

Bu nedenle, yapılması gereken şey, 31 Mart seçimlerine göre daha çok çalışmak ve cumhuriyetçi demokratik cepheyi genişletmektir. Yeni bir hesaplaşmaya hazırlamaktır. Sandıklara, oylara ve halkın iradesine örgütlü şekilde sahip çıkmaktır. Ve nihayet, eğer sokakta bir şiddet dalgası yaratılmak istenirse, bu girişime karşı kararlı bir mücadeleyi göze almaktır.

Toplumun yüzde 50’sinden fazlasının bütün baskı, tehdit ve kuşatma girişimlerine karşın AKP iktidarına teslim olmadığını ve direnme yolunu seçtiğini unutmamak gerekiyor. Bir olgu niteliğindeki bu durumun ülkenin en büyük şansı ve en önemli muhalefet zemini / dinamiği olduğunu saptayabiliriz.

Ve son bir not; bütün demokratik ve yasal yollar tüketilmeden, toplumların devrimci bir seçenek ve yol için ikna edilmesi, imkansız değilse bile çok zordur.

https://www.abcgazetesi.com/akp-iktidarinin-sonu-mu-15281



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.01.2020- 01:15


Merdan Yanardağ'ın özellikle ikinci yazısının noktası virgülüne varıncaya kadar katılmamak mümkün değil. Gerçekten de Erdoğan AKP'sinin toplumsal alandaki dayanaklarını bir bir yitirdiği ve MHP'nin desteğinin bile ikrtidarını sürdürebilmesi açısından yeterli olmayacağını göstermektedir. Yapılan bütün kamuoyu anketleri de bu sonuca çıkıyor. Siyasi iktidar ilk seçimde gidici! AKP dönemi sona eriyor!

Peki bu iş bu kadar kolay mı? AKP'nin ilk seçimde siyasi iktidarı devredeceğini söylemek fazlaca iyimserlik taşımıyor mu? Merdan'a katılıyorum, AKP'nin siyasi iktidardan uzaklaştırılması yolu ne sokak ne de sosyalizm! Ülke henüz o aşamada değil, koşullar da uygun değil. AKP'nin ülkenin başından gönderilmesinin yolu sandıktan geçmektedir ve halkın önüne konulan son sandıktan çıkan sonuç da bir hayli umut vericidir. CHP, HDP ve İYİP'nin başını çektiği muhalefet partileri küçük partileri de etrafında toplayarak yeniden parlamenter sistem ilkesi çerçevesinde belki ortak bir programla artık bu konuya son bir noktayı koyabilmeliler. Sosyalistler de bu sürece kayıtsız kalmanın tarihsel bir hata   olduğu bilinciyle hareket etmelidir. Aksi bir siyasi tutum sadece tarihsel bir hata olarak kalmayacak Türkiye sosyalist hareketini daha uzun yıllar toplumsal alanda bir güç olabilmesinin önünü kapatacaktır.

Kuşkusuz   AKP sıradan bir burjuva partisi değil ve hem yerel ve hem de merkezi iktidardaki bu uzun egemenlik döneminde çok fazla anayasa dışına çıktı ve ülkeyi bir çadır devletinin eşiğine   kadar getirdi. Kural mural hak getire artık. Tek kişilik bir yönetim anlayışı devletin her kurumuna yerleşti. Laiklik gibi bir olgu ne toplumsal ve ne de siyasal hayatın bir unsuru artık. Devletin en üst kademelerinden açıkça şeriat seslenişleri yapılır hale geldi. Yolsuzluk, yoksulluk ve yobazlık bu siyasi anlayışın sırtına pek çok kambur da yükledi. Şimdi, böyle bir fotoğrafı kolaylıkla terkedebilmek ve sonrasında olabileceklere rıza gösterebilmek mümkün mü? Bence çok sıkıntılı bir süreç bizi bekliyor. Hem muhalefetin beraberliği konusundaki sıkıntılar ve hem de AKP oligarşisinin sandık öncesi ve sonrasındaki bıçak sırtı durumu gerçekten sıcak, sımsıcak bir sürecin bizi beklediğini gösteriyor.




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör AKP iktidarının sonu mu? melnur 3 2916 18.04.2021- 08:28
Konu Klasör Sol Cephe-Halk iktidara melnur 0 2698 17.01.2014- 13:47
Konu Klasör Sol, iktidara nasıl gelebilir? ilkay 16 16565 25.04.2014- 19:44
Konu Klasör Emek cephesinden iktidara uyarı... melnur 1 2741 09.12.2019- 11:03
Konu Klasör AKP'nin iktidara gelmiş olmasından çok memnunum melnur 3 4784 13.01.2020- 08:00
Etiketler   AKP,   iktidarının,   sonu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS