SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Evrimi anlamak           (gösterim sayısı: 4.539)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 29.06.2016- 22:18


Evrimi Anlamak-1
Hazırlayan: Bahattin Pusaoğlu


Dünyayı algılamak, işleyiş mekanizmasını çözmek insanların en çok ilgisini çeken olgulardan.   Bulutsuz, ışık kirliliğinin olmadığı bir gecede gökyüzüne büyük bir hayranlıkla bakıp, gök cisimlerini seyredip acaba “başka gezegenlerde yaşam var mı” diye kendimize sormuşuzdur. Dünya, içinde bizim de yaşadığımız en büyük labaratuvar. Gökyüzüne bakmadan önce bu labaratuarı incelemek ve geçmişimize ilkel atalarımıza yolculuk yapmak zorundayız. Milyarlarca galaksinin içinde milyarlarca yıldız var.   Ve güneş bu yıldızlardan sadece biri. Bizim gezegenimiz dünya ise güneş sisteminde bulunan sekiz gezegen arasında şimdilik yaşayabileceğimiz tek yer. O zaman dünyaya bakmaya başlamalıyız.

İki gün boyunca sorular sorup cevaplar arayacağız. Verdiğimiz cevaplar yeni sorular oluştursun diye!

Yaşamın oluşabilmesi için neler gerekli?

Çocukken bir çoğumuzun hayallerinden biri astronot olmaktır. Dünyanın dışına çıkmak, başka gezegenlerde yaşam var mı diye araştırma yapmak isteriz. Peki insan gibi bir türün yaşayabilmesi için gerekli olan koşullar nelerdir?

Su, oksijen, besin ve uygun sıcaklık...   Bu dört temel koşul bizim gibi canlılar için ortak özelliktir. Bazı canlılar oksijene gerek duymazlar. Enerji ihtiyaçlarını oksijen kullanmadan karşılarlar.

Mikroskobik canlılar

Mikroskobik canlı ne demek?   Bizi hasta eden canlılar mı yoksa çok küçük oldukları için sadece mikroskop ile görünebilen canlılar mı?

Mikroskobik canlılar dünyamızın oluşumundan bügüne kadar neslini devam ettiren ve   ilk ortaya çıkan canlılardır. Okyanuslarda ortaya çıkmışlarıdr ve kendi besinlerini kendileri üretirler. Yeni nesil oluşturmaları insanlarla kıyaslanamayacak kadar hızlıdır. Örneğin yoğurt yemişizdir ya da hamur işi. Bir kaç kaşık yoğurt 3-4 saat gibi kısa bir sürede, sütü koca bir tencere yoğurda dönüştürebilir.

Resim Ekleme

Uzaylılar nasıl acaba?

Astronotlar uzayda dinazor gibi, insan gibi ya da yeşil renkli kocaman kulaklı ellerinde ışın kılıçları olan canlıları mı arar yoksa yoğurttaki gibi tek hücreli canlıları mı arar?

Su, oksijen, besin ve uygun sıcaklık koşulları sağlanıyorsa bilim insanları öncelikle tek hücreli mikroskobik canlıları arar. Açlığa dayanıklıdırlar, uzun süre oksijensiz kalabilirler sıcaklık değişimine kendilerini daha kolay adapte edebilirler. Ama büyük canlıların derdi de büyüktür. Daha çok besin daha cok su gereklidir. Sıcaklılaraki yükseliş ve düşüşlere adapte olmaları çok zordur.

Besin nasıl üretilir ve kimler besin üretir?

Bazı bakteri türleri(siyanobakteri), mavi yeşil algler(yosunlar) ve bitkiler havadan karbondioksit, topraktan su alır. Bu madeleri güneş ışığı ile sentezleyerek besin ve oksijen üretir. Biz bu olaya fotosentez deriz. İnsanlar besin üretir mi? Biz üretemeyiz, üretebilseydik küçük bir sorunumuz olurdu: Hepimiz yeşil olurduk.

Resim Ekleme

Okyanusta bulunan ve fotosentez yapan bu küçük bakteriler bir araya geldiklerinde değişen koşullara daha kolay uyum sağlayabiliyordu. Koloni oluşturabilen bireyler neslini devam ettirebilirken biresysel olan canlılar koşullara uyum sağlamakta güçlük yaşadı. Koloni kurmak avantajlı hala geldi. Koloniler organizmaya dönüştü. Hücreler arası iş bölüşümü yapılması canlıların yaşamını kolaylaştırdı. Siyanobakterilerden mavi-yeşil alglere, bugunkü balıklalara canlıların serüveni başladı.

Balıklar yürüyebilir mi?

Balıkların yüzgeçleri ve solungaçları var. Peki bu organlar ne işe yarar?

Bizde el kol bacak ve akciğer var. Peki bu organlar ne işe yarar?

Balıklar solungaçları sayesinde suda çözünmüş olarak bulunan oksijeni içlerine çekerler. Bizler havanın %21 ni oluşturan oksijeni akciğelerimiz ile içmize çekeriz.

Balıklar yüzgeçleri ile istedikleri yere yüzerler. Bizler ayaklarımız sayesinde istediğimiz yere yürürüz. Peki balıklar yürüyebilir mi?

Aşağıdaki linkte yürüyen ip balıkları var. Solungaçlarının yanında akciğerlere de sahip olmaları onlara büyük avantaj sağladı. Suyun dışında yüzgeçlerini tıpkı bir ayak gibi kulanabiliyorlar, akciğerleri sayesinde de karada nefes alıp verebiliyorlar.



Evet yürüyen balıklar var ve hala yaşıyorlar. Bilim insanları yürüyen balıklar ile sürüngen canlılar arasında geçiş türleri olması gerktiğini söylediler ve yıllarca bu calların fosillerini aradılar.

Bu arada fosil ne demek ki?

Bütün canlılar doğar, büyür ve ölür. Sonra yeni canlılar. Bu bir döngü. Ölen canlıların vucutları bazı bakteriler tarafından parçalanıp tekrar doğaya salınır. Fakat   bu bakteriler nadiren, canlıların bazı dokularını çürütemez. Üzeri hava çok soğuk olduğu için buz tutabilir. Ya da yağmur rüzgar fırtına üzerini toprak ileörter. Basınç altında sıkışan toprak, içinde kemiklerin bulunduğu taşlara dönüşebilir.

Resim Ekleme

Bu arazide görünen her bir katman üsteki toprağın sıkıştırması ile milyonlarca yıl içinde oluşmuştur. Her bir katman bir jeolojik zamana denk gelmektedir.

Resim Ekleme

Bu resimde toprağın içinde kalan dinazor kemikleri üste kalan toprağın sıkıştırmasıyla fosilleşmiştir. Toprak zamanla sıkışma yüzünden taşa dönüşmüştür.

Peki en çok hangi kemikler fosileşir?

Dişler canlılarda yüksek basınca soğuk ve sıcağa en çok dayanabilen kemiklerdir.

Dişler bize başka bilgilerde verir. Örneğin bir fosilin azı dişleri çoksa onun otçul olduğunu söyleriz. Kesici ve köpek dişleri varsa bu fosil yaşarken kesinlikle etçildir. İnsanlarda hem azı hemde köpek ve kesici dişler bulunur. Bu da bizim hem et hem ot yediğimizin göstergesidir.

Yazının ikinci bölümü yarın...

Katkı ve öneriler için; dunyayiverelimcocuklarasol@gmail.com

http://haber.sol.org.tr/blog/dunyayi-verelim-cocuklara/hazirlayan-bahattin-pusaoglu/evrimi-anlamak-1-160140



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.06.2016- 22:21


Evrimi Anlamak 2
Hazırlayan: Bahattin Pusaoğlu


Darwin’e kadar bilim temel omurgasından yoksundu. Evrim teorisi bugün sadece biyolojinin temeli olmaktan çıkmış tüm bilim alanlarını belirleyen temel unsurlardan biri haline gelmiştir. Maymunlara benzemekten haz etmeyenlerin fareler üzerinde denenmiş ilaçları kullanması manidar değil mi? Ya da DNA mızın %50 sinin eğrelti otlarına benzemesini nasıl açıklayacağız.

Evrim en kusursuz yolu tercih etmez! Seçenekler neyse, koşullar neyi gerektiriyorsa öyle ilerler. Örneğin anemi genetik bir hastalıktır, ama Afrika’da yaşayan insanlar için sıtmaya karşı bir savunma mekanizmasıdır. Sıtma salgını başladığında anemi hastası olanlar kendilerini koruyabilmişlerdir. Şüphesiz en kusursuz yol anemi olmak değildi, ama sıtmadan kurtulanlar anemi hastası olanlardı.

Yazımızın ikinci bölümünde kaldığımız yerden devam ediyoruz. Evrimi anlamak için, sadece anlamak değil anlatmak için de...

Balıklardan sürüngenlere

Uzun yıllar bilim inanları ara geçiş formları aradılar. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzere fosilleşme çok ender koşullarda gerçekleşebilir. Neil Shubin* ve arkadaşları kutuplarda yıllarca hem balık gibi hem de sürüngen gibi olan fosiller aradılar. Sonunda buldular, adı da yerel halkın verdiği isim olan tiktaalik oldu.

Resim Ekleme

Yüzgeçleri tam yüzgeç değil ama ayak da değil. Su da yüzgeç, kara da ayak gibi kullanıyor. İşte size sürüngenlerin atası TİKTAALİK. Yazımıza müzik arası verelim o zaman.

En sonunda karaya çıkabildik

Yaşam su da başladı, okyanus tabanlarında. Tek bir ağacın olmadığı dünya ne çirkindi kim bilir. Kara yeşilendi. Yeşil bitkiler besin demektir. Artık tiktaalik gibi canlılar karada da yaşayabilir. Bitkiler, çeşit çeşit canlılar.

Canlıların karnını doyurmak ister bir de neslini devam ettirmek. Kimi zaman büyük olmak avantajlıdır. Besinin bol olduğu vakit dinazor kadar büyük olabilirsiniz. Hatta onlar kadar büyük olmalınız ki kendinizi korumak kolay olsun. Ama ya besinler biterse! O zaman büyük bir vucuda sahip olmak dezavantaj olur.

Dinazorlar kuşlara evrimleşti.

Balıklarda bulunan pullar sürüngenlerde kıla dönüştü, yüzgeçler ise ön ve arka ayaklara. Ön ayaklar küçülerek kanatlara. Kanatlı olan dinazorlar büyük bir avantaj sağladı. Beslenmesi daha kolay oldu. Önemli bir savunma aracı da oldu uçabilmek. Ama besin azalınca uçan dinazorlarda bu durumdan olumsuz etkilendi. Küçük olmak uçan dinazorlar için de bir avantaja dönüştü. Bugün severek yediğimiz tavuklar, renklerine hayran kaldığımız tavus kuşları, bize çok sevimli gelen papağanlar muhabet kuşlarının ataları işte bu dinazorlardı.

Resim Ekleme

İnsanlar ve dinazorlar bir arada yaşayabilirler miydi?

Bir arada yaşamamız çok zordu ve zaten yaşamadık. Bizden milyonlarca yıl önce yok yaşadılar ve yok oldular. Birlikte yaşasaydık eğer, bize besin bırakmazlardı ya da daha kötüsü bizi besin olarak kullanırlardı. Birlikte yaşadıkları atalarımız memeli olan fareler kendilerini koruyabilmek için toprağın altına saklanmayı tercih ettiler ve ne bulurlarsa yediler. Vucutlarının kücük olması onlar için avantajdı. Saklanmaları kolay besin ihtiyaçları azdı. Dinazorların yok olması memeliler için büyük bir avantaja dönüştü. Tür patlaması yaşandı. Patlama deyince birden olmadı kesinlikle, milyonlarca yıl sürdü. Toprak altından yerin üstüne çıkan memeliler kendilerini koruyabilmek için ağaç gibi yükseklerde yaşamaya başadı.

Primatlar sahnede

Atalarımız kendini savunabilmek için ağaçlarda yaşamayı tercih etmek zorunda kaldı. Kuyruk hem bir denge organı hem de yağ deposuydu. Bizim gibi kuyruğu olmayan, şempanzeler ve orangutanlarda var. Afrika kurak iklimin etkisi altına girince toprak zemin her ne kadar güvensiz olsa da açlık daha büyük bir sorundu. Yere inen düşmanları karşısına alıyor fakat bu riske karşılık karnını doyurabiliyordu. Bu risk alınmak zorundaydı. Atalarımızda tıpkı bizim gibi doğaya karşı zayıftı. Bu zayıflığı koloni halinde yaşayarak aşmak zorundaydı. Avlanmak için organize olmak zorundaydı. Diğer taraftan av olma tehdidine karşı bir önlem alınmış olunuyordu.

Resim Ekleme

Ve primatlar iki ayak üstünde durdu.

İki ayak üstünde durmak büyük bir avantaj sağladı. Ön ayaklar boşa cıktı. Ağız ve burun gibi organlar daha az yer kaplamaya başladı. Beynin alanı genişledi. Beyin vucuda orantısal olarak büyüdükçe zeka gelişti.

Açlık barınma ve diğer canlılardan korunma büyük bir sorundu. Avlanma için hızlı koşamıyorsan taş atmalısın, ok ya da mızrak yapmalısın. Ama öncesinde parmaklarımızın buna uygun olması gerekirdi. Baş parmak diğerlerinden ayrıldı. Kavrama yeteneğimiz gelişti. Artık alet üretmenin önünde engel yoktu. Karşılaşılan her zorluk yeni araçların üretilmesini tetikledi, her üretim insan zekasını geliştirdi. Artık insan doğanın bir parçası olmakla kalmadı ona yani doğaya yön vermeye de başladı.

Uzaylılar nasıl acaba?

Milyarlarca yıla sığan canlıların gelişimi yukarıdaki gibi. Söylenecek ya da eklenecek söz çok. Amacımız kısaca bu serüveni anlatmaktı.

Elimizde dünya dışı tek hücreli mikroskobik canlı bile yok. Belki bizden çok uzaklarda yaşamın olduğu dünyalar var.

Onlarla nazım’ın dizeleriyle konuşmaya başlamalı öyleyse:

“yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz
hangi dilde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla
Tovariş diyecek
söze bu sözle başlayacak biliyorum
Tovariş diyecek
ne üs kurmaya geldim yıldızına
ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe
Koka-kola satacak da değilim
selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına,
bedava ekmek ve bedava karanfil adına
mutlu emeklerde mutlu dinlenmeler adına
"Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber"
diyebilmek adına
evlerin
yurtların
dünyaların
ve kosmosun kardeşliği adına”

http://haber.sol.org.tr/blog/dunyayi-verelim-cocuklara/hazirlayan-bahattin-pusaoglu/evrimi-anlamak-2-160241



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Greif işçilerinin direnişini anlamak proleter 0 2821 03.03.2014- 14:38
Konu Klasör Anlamak, yorumlamak, değiştirmek üzerine… umut 0 3047 08.12.2015- 12:16
Konu Klasör Kocaeli'de 'Küba Sosyalizmini anlamak' etkinliği solcu 0 3156 08.11.2014- 20:55
Konu Klasör 7 Haziran'ı doğru anlamak-A. Meriç Şenyüz denizcan 0 3302 16.07.2015- 11:54
Konu Klasör İnsanın evrimi üzerine... melnur 12 8438 09.01.2024- 04:51
Etiketler   Evrimi,   anlamak
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS