SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.10.2016- 06:08


Parlamenter yolla mı,''silah-zor'' yoluyla mı sosyalizme geçilebilir sorusundan anlaşılması gereken siyasal iktidarın fethi konusudur. Parlamenterizmle hükümet olabilmek teorik olarak mümkündür,ama hem kuramsal olarak iktidar olabilmek mümkün görünmemektedir ve hem de sosyalizmin tarihinde böyle bir örnek hiç yaşanmamıştır. Bu yüzden parlamenterizm-barışçıl yollarla sosyalist kuruculuk ve sınıfsız topluma yöneliş mümkün görünmemektedir. Sn.Ernesto'nun yorumunda anlatılmak istenen de budur. Ayrıca bu konunun daha da iyi anlaşılması için daha da açılması ve somutlanmasına da ihtiyaç vardır.

SYRİZA doğru bir örnek değil. SYRİZA'nın ne kadar sol bir programa sahip olduğu bile tartışılır.Syriza üzerinden bu konunun anlaşılabilirlik kazanması da zordur. En iyi örnek ALLENDE'dir. Allende Şili'de seçimle iktidara geldiğinde Amerikan tekelleri tarafından desteklenen faşist bir darbeyle devrilmiş ve öldürülmüştür. Hep söylüyoruz, sosyalizmin bir mottosu ve temel bir çıktısı haline gelmiştir: Proleter diktatörlük kurulmadan sosyalist kuruculuk konusunda yol alınamaz. Başka sözcüklerle söylenecekse,barışçıl yollarla devlet denilen zor aygıtının sınıfsal niteliğinin değiştirilmesi   pek de mümkün görünmemektedir. SYRİZA'nın böyle bir hedefi hiç olmadığı için doğru bir örnek olduğu iddia edilemez.

Bu yaklaşım bağlamında, devrimin gerçekleşebilmesinin sadece silahla-zor'la olacağı konusunu da açmak gerekiyor. Bir kere ''zor'' konusunu hiçbir şekilde dar bir çerçevede ve illegal bir silahlı örgütün devrim yapabileceği yanılgısından sıyrılmak gerekiyor. Zor yöntemi akla illegaliteyi ve silahı-şiddeti getirdiği için böyle bir yanılgı sempatizan kitle içerisinde çok yaygın. Doğru değil. Bir ülkede olanağı varsa devrimin öznesi olduğu iddiasını taşıyan bir parti legal olabilir; daha önemlisi OLMALIDIR. Legalliğin olmadığı koşullarda illegalitede ısrar ne kadar gerekliyse, olduğu koşullarda ise illegaliteye övgüler düzmek o kadar yanlıştır. Pek bilinmez ama Lenin'in partisi koşullar biraz değişince, 17 Şubat devriminden sonra legal hale gelmiştir. Temmuz-Ağustos aylarındaki ayaklanma çağrısını da böyle bir süreçten geçerek vermiştir. Devrim için gereken öznel ve nesnel koşullar oluştuğunda devrimci öncü olduğu iddiası taşıyan özne o koşulların gereklerine uyacak ve gerekeni de yapacaktır zaten. Ama devrimin en önemli özelliği olan sınıf-kitle devrimci öncü birlikteliği illegal partilerle gerçekleştirilemez, en azından legal partiler gibi olanaklara sahip olamayacağı için böyle bir birlikteliği kurabilmek kolay değildir. Bu yüzden kapitalizmin yol aldığı ve temel sınıfların ortaya çıktığı bir ülkede legal koşullar da uygunsa legaliteyi illegaliteye tercih etme zorunluluğu vardır ve bu konuda birtakım önyargılardan da sıyrılmak gerekir.

Siyasal devrimin gerçekleştirilerek, sosyalist kuruculuğa yönelmenin de her ülkeye özgü yol-yöntemleri olacaktır. Bu yol köylü Rusya'da farklı, Çin'de farklı, Küba'da farklılık gösterir. Rusya'da ayaklanma, Çin'de japon emperyalizmine karşı direnişle birlikte köylerden kentlerin kuşatılması, Küba'da ise bir grup devrimcinin silahlı mücadelesi ( fokocu anlayış) şeklinde olmuştur. Komün ise barikat savaşları ile kazanılmıştır. Komün'den sonra Engels'in, daha sonra Lenin ve Fidel'in dediği gibi her devrim mücadelesi verilen ülke koşullarına göre farklılık taşıyacaktır. Ancak bu farklılık, devrimin gerçekleşme koşullarının temel bir tez'e oturmayacağı anlamına da gelmez. Yanıtı Lenin'de var. Basitçe söylendiğinde burjuvazinin yönetememesi, emekçi kesimlerin eskisi eskisi gibi yönetilmeme iradesinin ortaya çıkması... Hemen bütün ülkelerde devrim için gereken koşul budur ve burada da altının çizilmesi gereken konu, siyasal devrimin mutlaka ve mutlaka kitlelerin eseri olacağı gerçeğidir. Kitlesiz bir devrim anlayışı, sadece dar kadrocu illegal bir örgütçü anlayışa dayanan bir devrim stratejinin hiçbir başarı şansı yoktur. Bu yüzden legalliğin bulunduğu koşullarda illegaliteye övgüler düzmek yanlıştır, yanıltıcıdır.

SYRİZA konusunun önemi ise şurada yatmaktadır. SYRİZA bir partiden çok bir bloktur. İçinde pek çok farklı görüş bulunmaktadır. Bu farklı görüşler SYRİZA adı altında birleşmiş ve seçimlere girmiş, kazanmıştır. Bu sonuç Türkiye'ye bir örnek olarak sunulmuş ''bizde de sol böyle yapmalıdır'' telkinlerine yol açmıştır. O zaman da yanlış olduğu söylenmişti ve bugün de yanlışlığı ortaya çıktı. İlkesiz, programsız bir birliktelik olmaz. Tıpkı AB'ye ve ABD emperyalizmine karşı çıkılmadan solcu olunamayacağının ortaya çıkmış olması gibi... Yoksa, hiç kimse SYRİZA'dan proleter diktatörlüğe geçiş beklemiyordu. SYRİZA böyle bir parti değildi çünkü!





Bu ileti en son melnur tarafından 10.10.2016- 06:10 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 10.10.2016- 08:41


Dünyada senin söylediğin bütün teorik örnekler denedi şu kesin doğru şu kesin yanlış denilecek bir şey yaşanmadı.
70 yıllık sosyalizm de yıkıldı 70 günlükte İşte bu gün var denebilecek ülkelerin hali Kuba Çin K.Kore.

Demek ki doğru ancak pratikte meydana çıkacak. Onun için SYRİZA da kesin yanlış değil eğer SYRİZA yanlışsa doğru nerde.

Teoriler doğru olduğu sanılan şeylerdir belirleyici pratiktir.
İnsanlar yeniden deneyecek SB modeli devrimi SYRİZA modeli olan iktidara geçiş biçimini de.
Komünistler tek bir doğruda odaklanmayacaktır bunu yaşadığımız pratik bize göstermiştir.

Sorun bu günkü kapitalist dünyanın analizini iyi şekilde yapmaktır.
İktidar elbette zor dur zaten devlette onun için vardır ama iktidarı korumak sadece zor değildir bir de toplumu buna razı etmek gönüllü katılımcıları çoğaltmak gerekiyor bunu da bize pratik anlattı.

Allende örneği 1970 lerde mümkün olmuyormuş bunu anladık ama bu gün mümkün olmayacak diye bir şey yok.
Zaten devrim artık orta büyüklükteki ekonomilerde olasılığı görünmüyor devrim kapitalizmin in en gelişmiş yerlerinde olacak gibi görünüyor.
Teoriler buna göre oluşturulmalıdır. Dünyada ulusal devletler kendi içinde sancılı ya büyüyecek ya parçalanacaktır.
Bu tür yapılarda komünistlerin işi de zor ne yapacaklar yurtsever mi olacaklar yoksa Enternasyonel mi. Ekonomi küreselleşmiş insanda öyle küreselleşemeyen insan toplumsal sistemin gerisinde kalmış. İşte türkiyede örnek yurt severlik milliyetçilikle eş anlamda komünistler milliyetçimi olmalı.

Onun için artık bu günkü dünyaya bakmalı gelecek teorilerinide o yönde belirlemeli.
Lenin ve Leninizm tarih te kaldı biz leninden öğrendiklerimizin ne kadarını günümüze koyabiliriz ona bakacağız.
Bundan 1 yıl önce İsviçre de çalışana çalışmayana 2500 frank verilsin mi diye halka sordular hayır çıktı Kolonbia da savaşan örgütler le barışmak da hayrı çıktı.
Biri sosyal adaletin dağılımına hayır diğeri barışa hayır.

Toplum artık hiç bir kapitalist anlayışa güvenmiyor ne barışına ne savaşına.İki oylamada da katılım çok düşük.

Kapitalizm genelde alttan alta çürüyor desteklerde çok sağlam değil krizden ne yapsa çıkamıyor güçlü darbe yok o darbe olacakta   toplum nasıl bir şey kurulacağı konusunda kuşkuları var.

SYRİZA ne yapacaktı devrimmi yapacaktı yapsa ne olacak yapılmışları gördü halklar İşte yunan halkına kendine güvenmesini sağladı başka devletlerede ders verdi öyle insanların geleceklerinin satın almaya kalkarsan sende bu işten zarar görürsün dedi.

Bence kesin doğru pratiktir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.10.2016- 16:30


SYRIZA'dan satılık Yunanistan: Alexis'in kravatı, Margaret'in peruğu

Yunanistan'da iktidarda bulunan "solcu" SYRIZA ve lideri Çipras'ın özelleştirme konusundaki performansı, sağcı parti ve figürleri aratmayan cinsten. İşçi sınıfı için Çipras, Margaret Thatcher'a benzeyen bir siyasi.

Resim Ekleme

http://haber.sol.org.tr/dunya/syrizadan-satilik-yunanistan-alexisin-kravati-margaretin-perugu-171875



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 11.10.2016- 08:41


Birde Rusya ya, Çin e Polonya ya, Bulgaristan a, Yugoslavya ya bak istersen .Ne dersin doğru nerde ?
Daha doğrusu aynaya bak. Hepimiz bakalım !!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.10.2016- 12:08


Ne söylerseniz söyleyin, ne yazarsanız yazın birileri yine sistemin algılattıkları ile konuşmaya çalışırlar.   Üstelik bu tür sol karşıtlığına yıllardır tanık oluyoruz. Ben buna kerameti kendinden   menkul solculuk diyorum. Ama üzerinize alınmayın siz bu kapsama girmiyorsunuz. Siz bu kapsama giren kişilere müritlik yapmaktan öteye geçemezsiniz.

Sınıflı sistem başka türlü varlığını sürdüremez ki!




Bu ileti en son melnur tarafından 12.10.2016- 18:50 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 12.10.2016- 09:04


Mürid =Tasavvufta, kendisi için Allah'ın irade ettiğinden başka bir şey istemeyen, Allah'ın iradesi karşısında teslim olan; tarikate giren ve şeyhe bağlanan, derviş, bende demektir

Mürid olmak için bir yol ve bir rehber gerekiyor. Kendini bir ŞIH ın veya bir MÜRŞİDİN şevkatli kollarına emanet edeceksin   iradeni teslim şeh e şıh a ait olacak,, sadece isteyecek fikir beyan edemeyeceksin
Bir örgütün ve o örgütün programına aklını emanet edeceksin. Doğru yanlış demek için itiraz etmek için kişisel benliğin olmayacak .

Hiç bana uygun değil Ben yanlış yapmayı göze almış öğrenmeyi eleştirmeyi eleştirilmeyi kabullenmiş biri olarak .Tabi olmaktansa saçmalamayı cesaretle yapan biri olarak bana uygun bir şey değil Müridlik makamı.
Üstüme alınmadım. Melnur. kusura da bakmadım.

Bu sözü aslında ben söyledim.
Şimdi konuya dönelim zamanın.
Sınıflı sistemi var eden unsurlar alttaki sınıfaların var olan durumundan şikayetçi olmamasıdır. Köleliğini kabul etmiş bu durumu onur meselesi yapmamış sosyal gurubun var olan duruma itiraz etmeyişidir.

Bu köleleğini kabul etmiş sınıfa söyleyecek sözü olmayan örgüt ve kişilerinde durumdan şikayet etmesi reel hayatta tiyatro oynamasıdır.

Her kes üstüne düşen rolü oynamaktadır oyuncu memnun seyirci memnun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.11.2017- 09:50


Umut diye pazarlanan Syriza gerçeği: Yunanistan'ı satışa çıkarttılar!

Resim Ekleme

“Kemer sıkma” politikası kapsamında özelleştirmeye giden Syriza hükümeti şimdi de termik santrallerini satışa çıkaracak.Yunanistan Enerji Bakanı Stathakis, kreditörlerin Yunanistan misyon temsilcileriyle düzenlenen enerji alanındaki “kemer sıkma” önlemlerine ilişkin toplantının ardından açıklama yaptı.

Yunanistan Enerji Bakanı Yorgos Stathakis, “Yunanistan Elektrik Kurumuna (DEI) ait linyit yakıtlı termik santrallerin satışına ilişkin, iş garantisini de sağlayacak şekilde kreditörlerle anlaşmayı Cuma günü tamamlamayı bekliyoruz.” dedi.

Öte yandan, DEI çalışanları ve Yunanistan Eski Enerji Bakanı Panagiotis Lafazanis’in katılımıyla özelleştirme karşıtı gösteri düzenlendi. Enerji Bakanlığı önünde toplanan bir grup, özelleştirme   karşıtı sloganlar attı. Gösteride termik santrallerin “yok pahasına” satılmasıyla bölge ekonomisinin zarar göreceği vurgulandı.

http://gazetemanifesto.com/2017/11/28/umut-diye-pazarlanan-syriza-gercegi-yunanistani-satisa-cikarttilar/



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Omuz omuza verme zorunluluğu melnur 0 3211 20.09.2013- 21:41
Konu Klasör Faşizme karşı omuz omuza solcu 1 3646 27.11.2015- 15:41
Konu Klasör Üniversite faşizme karşı omuz omuza toplumcu 0 3145 25.01.2014- 13:50
Konu Klasör TKP'den 1 Mayıs'a armağan: Omuz ver! melnur 0 1421 30.04.2020- 13:03
Konu Klasör Dayanışmaya ‘Omuz Ver’enler Ankara’da buluşuyor dayanışma 1 3523 22.01.2016- 13:10
Etiketler   SYRIZA:,   Patronlarla,   omuz,   omuza
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS