SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 08.11.2016- 23:46


Günümüzde bu anti emperyalizm ne saçma düşünce biçimi Bu gün bu çağda bunu   savunanlar Acaba dünyanın ne olduğu bilincine varmışmıdır.

Dünyadaki bütün servetlerinin % 52 si dünya nüfusunun % 2 sinindir bu servetlerin dağılımı bütün dünyadadır bu servet sahipleri ABD de Japonya da Almanya da İngiltere de olduğu kadar olmasa da   Türkiye de Suudi Arabistan da Mısır da Hindistan da Çin de Rusya da Brezilya da Meksika da da vardır.

Şimdi biz kime ve hangi ülkeye karşı olacak kimi ve hangi ülkenin yanında olacağız.
Birde anti emperyalist görülenler gerici, aşırı milliyetçi ve muhafazakar olmuşken.
Bu düşünceler SB varken geçerli (tartışmaya açık siyaset) gibi görünüyordu çünkü her sosyal mücadele iki pakta ayrılmıştı .Bu düşünce tarzı 1920 lerin ulusal devletler ve ulusal ekonomilerin varlığı sonucu oluşmuş düşünce tarzıdır o ülkelerde kapitalizm ve ulusal sermayelerin gelişmesi bütün dünyada modernizmin gelişmesini teşvik amacı için yapılmış bir siyasal uğraştı Evet o dönem için çok önemliydi. Ama bu gün.

Dünya 1980 den bu yana küreselleşti ekonomi ticaret siyaset küresel oldu insanda küresel artık ulusal mücadeleler geçmiş zamana ait mücadelelerdir.
Bütün anti emperyalist teorilerin arkasında ya milliyetçiler ya gericiler ya muhafazakarlar çıkıyor.

Dünyada en fazla kriz yaşayan ülkeler en gelişmiş ülkeleredir bu ülkeler krizlerini az gelişmiş ülkelerin sırtına sarmaya çalışmaktadır ama bunu bazen yapamamaktadır bazen de yapmaktadır.

Ama komünistler her daim küreseldir 1871 de küreseldi bu günde küresel olmak zorundadır. Az gelişmiş ülkelerde devrim mümkün değildir devrim yapmış ülkeler bile bu sarsıntıda darma dağın olmuştur.
İşte Kuba bile bu ateşe dayanamadı.

Az ve orta gelişmiş ülkelerde mücadele yöntemi demokrasi talepleri ile çok gelişmiş ülkelerdeki işçi sınıfının mücadelelerini desteklemek doğrultusunda olmalıdır.
Bu yöntem hem gelişmiş ülkelerdeki sosyalizm mücadelesini büyütecek hem az gelişmiş ülkelerdeki demokrasi kültürünü geliştirecektir.

Az gelişmiş ülkelerdeki sosyalist devrimler demokrasi kültürünü büyütemedi bu da bize çok şeyler anlatmaktadır ne devletlerin bu konuda arzusu ne halkların bu konuda deneyimi olmadığını göstermiştir.

Yaşadıklarımız bize yaşayacaklarımızın geçmişidir onun için iki kere yanlış kerizliktir.
Dünyada kapitalizmin geneli çok büyük kriz yaşamakta en büyük krizde gelişmiş ülkelerde yaşanmaktadır. Son bir kaç yıldır yaşadıklarımız gayet öğreticidir Örnek Libya devleti Fransadan 350 milyar dolarını istediği için Kaddafi rejimi yıkıldı yıkılan Kaddafi rejiminde demokrasi yoktu aşiret sistemi hakimdi ama Fransa ekonomik krizi çok derin yaşıyordu .Bu gün S.Arabistan ABD den 700 milyar dolarını istiyor S.Arabistan rejimi risk taşımakta Burada bir gerekiyor niçin Libya parasını Fransa bankalarında tutuyor aynı soru S. Arabistan a da sorulabilir .

Sosyalistler duyguları ve ezberleri ile hareket etmeyip aklı ile davrandığında çok şeyleri fark edeceklerdir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2016- 17:18


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

''AKP faşizmi de neymiş, faşizme yeni bir tanım mı getireceksiniz!''
''Türkiye hukuk devleti, HDP vekillerini AKP değil, devletin savcı ve hakimleri karar veriyor.''
'' AKP olmasaydı, bu ulusalcı solcular ne yaparlardı :)
''AKP değil devlet yaptı!''
''Sosyal şoven CHP AKP'den daha tehlikeli bir parti.''
Vb.Vb.

Bunları AKP'ye biat etmiş gerici güruh söylemedi, unutmayın! Bunları kendilerini solcu bile saymayan komünistler, ''enternasyonal solcular!! söyledi zamanında...

Şimdi ne diyecekler?
AKP HDP'li vekilleri tutukladığı için mi faşist sayılacak?




Burada anlatılmak istenen ''bakın siz geçmişte şu hataları yaptınız, biz ise doğru çözümlemelerde bulunduk'' değildir. Yanlışlık zaten gelinen noktada apaçık belli. Anlamamız gereken siyasi olayların anlaşılmasının hem bir sadeleştirme gerektirdiği ve hem de o siyasi olay ve süreçlerin mutlaka doğru bir analiz-çözümlemesinin yapılmasının zorunluluğudur. Bugün AKP'nin bu kadar güçlü siyasal ve toplumsal bir özne olmasına katkı ve entellektüel destek veren çevrelerin sorunu anlayabildiklerini ise hiç düşünmüyorum. Koşullar biraz değişsin, AKP bugüne kadar olduğu gibi söyledikleri ve yaptıklarının 180 derece değiştirerek farklı bir siyasi konum aldığında hiç kuşkunuz olmasın, başta liberaller ve kürt hareketi ve dahi kuyrukçu sol olmak üzere yine destek görecektir. Bu yüzden bu konu ''özeleştiri verirler'' üstünkörülüğünde ele alınıp yorumlanamaz ve yorumlanmamalı.

AKP pragmatik bir parti, koşullara göre kılıktan kılığa girebiliyor ve bir söylediğini bir yaptığının üzerinden çok fazla geçmeden tam tersini söyleyebiliyor yapabiliyor. Bu yüzden AKP'yi değerlendirmek ancak ve ancak onun nasıl bir ideolojik-siyasi zihniyete sahip olduğunu anlamaktan, ve çok daha önemlisi ona her koşulda tam cepheden karşı durmakla mümkün olabilmekten geçtiğini kavramaktan geçiyor. AKP'ye karşı ''demokrasi'' diyerek, ''çözüm süreci'' diyerek ''barış'' diyerek karşı çıkılamaz. Anlaşılması gereken budur. Yıllarca AKP bu kavramları söyleyerek destek buldu ve bugünlere geldi. Yine aynı hatalara sosyalistler olarak düşmemek gerekiyor. Konu başlığından çıkarılacak bir sonuç varsa, sosyalistler açısından bu olmalıdır. Bu konumlanışın da kimin sosyalist olduğunun ve kimlerin -ne söylerse söylesin- düzen cephesinde yer aldığının basit bir ölçüsü olacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.10.2020- 09:02


İnternette ilk işim   sol haber sitelerini gözden geçirmek oluyor. Foruma doğrudan asabileceğim yazılar yoksa ya yaşananlar üzerine ya da daha önce yazılmış yazılara yanıt içeriğinde bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Bugün SOLportal'da Osman Çutsay'ın yazısını yorumlamak için forumda uygun bir yazı-yorum ararken bu başlık karşıma çıktı. Baştan sona da okudum. Eski üyelerimizden kimilerinin AKP, emperyalizm ve demokrasi üzerine yorumları ilginç geldi. Öyle de kalmış, pek işlenmemiş. O konularda da yanıt-yorum yapılabilir, ama Çutsay'ın yazısı da önemli. ASlında Çutsay'ın yazısı sadece Çutsay'ın yazısı da sayılmamalı. Bugün TKP ve hatta TKH de aynı yerde duruyor.. Çutsay'ın yazısını isteyen okuyabilir ama kısaca sosyalizm seçeneği ile AKP'yi ve   karşıtlığını karşı karşıya koyuyorlar, koyuluyor. Sosyalizmi güçlendirmek adına belki de öyle gerekiyor. Toplumun yarıdan fazlası AKP karşıtlığında bir araya gelmeye çalışırken, ''asıl sorun sıradan bir iktidar değişikliği değil, sosyalistler için düzen değişikliği'' demek ve buna göre bir siyasi bir tutum alarak ısrar etmek, hiç de yanlış değil ama, soru doğru mu, ortaya konulan karşıtlık doğru ve ülke için gerekli bir karşıtlık mı, bence öncelikle karar verilmesi gereken konu bu.

AKP dinci faşizmi mi, yoksa sosyalizm seçeneği mi, bugünün verili koşullarında doğru bir soru mu, yoksa, tek adam diktatörlüğünü bir an önce iktidardan uzaklaştırmak ve oluşturulan ve kurumlaştırılmaya çalışılan   AKP rejimini bir an önce ''normal'' seyrine dönüştürmek mi?

Soru bu değil mi?
Karşı karşıya konulması gereken karşıtlık bugünün gerçekliği karşısında AKP mi, sosyalizm mi konusu değil ki? İkide bir önümüze neden AKP mi, sosyalizm mi, seçeneği konuyor?
Soru bu değil!
İçinde bulunduğumuz koşullarda solun ihmal etmemesi gereken konu AKP rejimine karşı doğrudan karşı çıkmak ve bu konuda toplumda ön alan bir siyasi duruş geliştirmektir.
Sosyalist sol böyle bir konumlanış içine girmelidir.
TKP'ye yakışan da bu değil mi?
AKP'nin ne olup ne olmadığını doğru bir pozisyon alarak yıllardır anlatmaya çalışan ve bu konuda yalnızları oynayan parti, partimiz bugün farklı bir kulvara girebilir mi? Buna hakkı var mı?

İzlenen siyasetin doğru bir siyaset olduğunu düşünmüyorum. Kemal Okuyan partiye katılımın ''kendi çapında bir yoğunluk'' yaşadığını söylemişti. Kaostan çıkar ummak ve buradan sosyalizme bir güç devşirmek anlaşılabilir bir şey ama eğer TKP'ye fazladan 300-500 bin katılım getirmiyorsa ve bu ''güç'' doğrudan bir AKP karşıtlığına yönelmeyecekse buradan bir sosyalist toplumsallık değil, AKP diktatörlüğüne dolaylı destekten başka bir anlam çıkmayacaktır.



Osman Çutsay'ın yazısı: https://sol.org.tr/yazar/zulum-artsin-diyenler-17273




Bu ileti en son melnur tarafından 19.10.2020- 09:04 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.10.2020- 20:31


Günümüzde bu anti emperyalizm ne saçma düşünce biçimi Bu gün bu çağda bunu   savunanlar Acaba dünyanın ne olduğu bilincine varmışmıdır.

Hakkı arkadaşımız böyle başlamış bu sayadaki yazısına... Tipik bir liberal etkilenme, biliyorsunuz anlı şanlı bir   liberal sol aydınımız, sanırım Birikim'de, anti-emperyalizmin solculuk değil, milliyetçilik olduğunu yazmıştı. Yalnız da değil. Bir dönem emperyalizmin değiştiği konusu üzerine çok şeyle yazılıp çizilmişi. Kürt hareketini destekleyen bir dergide de ( hareketin doğudan yayın organı olup olmadığını bilmiyorum, aradan çok zaman geçti, adını da hatırlamıyorum) buna benzer şeyler okumuştum.

Dönem liberal yorumların solun içine sızmaya çalıştığı dönemlerdi. Reel sosyalizmin çözülmesinin solda yarattığı, burukluk, yılgınlık ve hayal kırıklığının etkisi de oldukça fazlaydı. Tarihin sonu gelmiş ve kapitalizm/liberalizm haklı çıkmıştı!   Alman sosyal demokratları ( Willy Brandt) bile duvar yıkılırken haklı çıktıklarını söylemekten çekinmiyorlardı. Bu iklimin ülkemize yansımaması mümkün değildi. Hem çözülüş ve hem de artan liberal basınç Türkiye solunda bir kerameti kendinden menkul solculuğun özellikle sanalda, sözde sol-sosyalist forumlarda ortaya çıkmasına yol açtı. Ortamın sanal olması, kimin yazıp çizdiğinin belli olmaması da bu kerameti kendinden menkul solculuğun gereğinden fazla öne çıkmasına neden oldu.


(Kuşkusuz başka temel etkenler de var ve   özellikle Kürt hareketinin yükselişte olması, solun   dağılması, etkisizleşmesi de bu konuda bir çarpan etkisi yapmıştı.)

Hakkı arkadaşın söylemi üzerinden gideceksek, emperyalizmin kapitalizmin bir üst aşaması olduğu gerçeği karşısında kapitalizme karşı çıkarak emperyalizme kaşı çıkmamak gibi bir siyasal tutumun anlaşılır bir yanı olamaz. Tersi anlaşılabilir. Solcu olduğunu söyleyip, milli burjuvazi ekseninde kapitalizmi savunmak ve emperyalizme kaşı çıkmak yabancısı olmadığımız bir olgu/durumdur; ne var ki, solcu olmak, kapitalizme karşı çıkmak ama emperyalizmi hoş görmek-karşı çıkmamak sadece liberal bir yaklaşımdan başka bir şey değildir.   Ulusal sömürüye karşı çıkacaksın, ama sömürünün uluslar arasılaşmış niteliğine karşı çıkmayacaksın!

Böyle bir şey olabilir mi?






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.10.2020- 11:35


Bir de şu konu var; ''geçmişi karıştırmamak gerek''. Olan olmuş da, önemli olan bugünmüş! Geçenlerde Ufuk Uras da benzer bir ''savunma'' yapıyordu. ''Yetmez ama evet değil, doğrudan evet verdim'' diye övünüyordu. Yaptığından emindi, demokrasiden yana tercihte bulunmuş da, bu yüzden AKP'nin tasarısına evet vermişmiş; yoksa AKP'ye o da karşıymış!

Bir konuya katılmamak mümkün değil; evet, olan oldu, bugün neye karşı konumlandığımız çok daha önemli bir hale gelmiştir. Tamam ama, bu kadar da basit değil. Dünü hepten unutmak ve yok saymak da mümkün değil ki! Yapılan hatalar konusunda bir öz eleştiri yapılmadan sanki hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmek sorunlu bir gidişat olmaz mı? Geçmişteki hataları, nedenleriyle birlikte bilince çıkartamadığımızda geçmişi geride bırakmış olmuyoruz, geçmişteki hataları oluşturan zihinsel bulanıklık hala devam ediyor demektir.

Bir kaç hafta oluyor; bir akşamüstü Kadıköy'de eski bir yazıyazforum üyesine rastlamıştım. Daha önce de sözünü ediyordum; tipik bir kuyrukçuydu, dolaylı bir AKP'ci, sola-sosyalizme düşman ve demokrat ve dahi enternasyonalist bir arkadaşımız! Bir yerde oturduk, sohbet ettik! Söz dönüp dolaştı kuyrukçuluğuna geldi. ''Ben kuyrukçu değilim, boş yere bana ve benim gibilere   yükleniyorsunuz'' diye yakınmıştı. Arada bir burada da yazdığı oluyor(du). Neden şimdi aynı alıntılarla Kürt ulusalcılığına destek vermiyorsun, diye sormuştum. UKKTH kendi bağlamında ayrı bir devlet kurmaktan yana olmaktır; neden bıçak gibi kesildi bu UKKTH alıntıları? HDP'nin üzerinde bu kadar baskı varken neden tek bir HDP destek ve dayanışmasına yazılarda ve konuşmalarda yer verilmez? Kürt hareketi ayrı bir devlet mi kurdu; HDP eskisinden çok daha rahat bir pozisyon mu kazandı? Ne oldu da bu iki farklı tavır ortaya çıktı? Geçmiş geride kaldı, şimdi daha farklı bir pozisyon almak zamanı diyerek bu konuyu geçiştirmek olur mu? Hani öz eleşii? Solun bu önemli mekanizmasını bugün için çalıştırmayacağız da ne zaman yapacağız?

Şunu söylemeye çalışıyorum, insanız, hata yapabiliriz. Mümkündür ama hata yapıldığı anlaşılmışsa oturur bir öz eleştiri de yaparız. Üstelik böylesine fahiş bir hatalar zincirinin içinde yer almışsak,, doğrudan veya dolaylı olarak AKP seviciliğine soyunmuşsak ve ülkenin bir gerici diktatörlüğün muktedir hale gelişinde payımız varsa ve üstelik kerameti kendinden menkul bir solculuk tasavvurunun içinde yer alarak ve hatta doğrudan sola ve sosyalizme karşı durarak...-evet hepsini yapmışsak ve hepsinde de payımız arsa...-hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilemez.

Ya bir öz eleştiri yapılmalı...
Ya da siyasetten el ayak çekmeli...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.05.2021- 12:12


Başka bir konu arayışı içindeyken bu başlığa rastladım. Başlık da ilginç geldi. İlginç, çünkü bir dönem gerçekten iş yapıyordu. Özellikle sözde sol-sosyalist forumlarda çok kullanılırdı. Liberallerle, Kürt ulusalcılığının ortaklığı AKP'yi merkeze almış ülkeyi demokratik bir zemine taşıyacak ve hatta burjuva devrimimizi tamamlayacaktı. Bu yüzden toz kondurmamaya çalışırlardı AKP'ye. Doğrudan veya dolaylı yoldan ''AKP değil devlet yaptı'' derler ve çıkarlardı işin içinden. AKP'nin bu ülkenin başına çorap ördüğünü söyleyenlere dönüp ''bu AKP olmasaydı, ne yapardı bu ulusalcı, sosyal şovenler'' yakınması da o günlerden kalmaydı.

Aradan epey zaman geçti. Liberaller ve Kürt ulusalcılığı AKP'nin gerçek yüzünü görebildi. Çok şeye mal oldu, çok geç oldu, çok şey yitirdik ve gericiliğin toplumsal ve siyasal alanda egemenlik kurabilmesinin önünü açtık ama, ne olduysa oldu ve sonunda gerçeği de görebildik. Artık ''AKP değil, devlet yaptı'' yakarışlarına pek de rastlamıyoruz. Zaten söylense ne olur, AKP'nin devletleştiği konusunda hemen her siyaset grubu hemfikirken değil mi?

Bu kez başka bir söylem kenardan köşeden seslendirilmeye başlandı. Dün AKP'yi doğrudan veya dolaylı yoldan koruma altına alan bir kısım enternasyonalist(!) görünümlü solcular(!) AKP'yi bu şekilde koruma altına alamayacaklarının ve bu konuda inandırıcı olamayacaklarının farkına vardılar ki, daha düne kadar düşman oldukları TKP ve TKH'nin bu konudaki siyasi yorumlarına sarılmaya başladılar. Neymiş, ''AKP değil, kapitalizm''... Kuşkusuz açık seçik AKP değil kısmını dillendirmekten yine uzaklar. Ama bu kez içine girilmiş çürümüşlüğü AKP ile değil, kapitalizmle ilişkilendirmeye çalışıyorlar!

Bir konu yine atlanıyor. Dün de bugün de işin dümeninde AKP var. Bugün bir çürümüşlüğün içine yuvarlanmışken nedenini sadece ''devlet'' veya ''kapitalizm'' olarak açıklamak AKP'yi koruyup kollamak anlamına gelir. Başka bir deyişle AKP'yi korumak ve kollamak öteden beri yapıldığı gibi bu coğrafyanın ilerici tüm değer ve kazanımlarına (sözde) sosyalizm adına karşı çıkmak anlamıyla eşdeğerdir.

Metin Çulhaoğlu bugünkü yazısında değinmiş; Türkiye'de sosyalist devrim, Türkiye yoksullarının sahiplenmesi ve iradesi oranında gerçekleşecektir. Ve bu sahiplenme ve bu irade bu coğrafyanın tarihsel ilerici birikiminin üzerinde yeşerecektir. Gericiliği tam boy karşıya almak ve gericilikle mücadeleyi sınıfsal mücadelenin bir parçası haline getirmek bu yüzden solculuğumuzun, sosyalist oluşumuzun temel ve ayrılmaz bir parçasıdır.

Dün de öyleydi, bugün de...
Yarın da öyle olacaktır...

Matematik öğrenmek, dahası türevi ve hatta uzay geometrisini anlayabilmek için dört işlemi kavramak ne kadar önemli ve gerekliyse, aynı şekilde bu coğrafyada solcu-sosyalist olabilmenin yolu da birtakım ayakları yere basmayan alıntıları anlamadan ezberlemekten geçmez. Yinelemekte fayda var; gericiliğin bu ülkedeki egemenliğini pas geçerek   ve yarattığı yıkımın üzerinden atlayarak sınıf mücadelesini savunuyor gözükme çabaları ya samimiyetsizliktir ya da cehaletin dibi. Başka bir şey değil.

Enternasyonalizm adı altında sola sızmaya çalışan sanalın trollerinden hiç söz etmiyorum.








Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 25.05.2021- 17:07


Mevcut siyasi iktidar, gökten zembille inmedi... Dolayısıyla onu ortaya çıkartan siyasal ve ekonomik sistemin eleştirisini esas almadıkça, bugün bir Ak Parti gider, bin Ak Parti gelir. Bu sebeple Kapitalizm eleştirisini, mevcut siyasal iktidarı aklamak şeklinde yorumlamak fazlasıyla yüzeysel bir tutum... Eğer Komunistlerin amacı daha adil ve eşit bir düzen kurmak ise, bunu sadece mevcut siyasi iktidar eleştirisi üzerine kurgulayamaz. Tabi ki bu durum, bugün iktidarı elinde tutan siyasal gücün, muhalefetin yöneleceği ana eksen olması gerektiği gerçeğini değiştirmez. Fakat düzen partilerinin muhalefetinden, Komünistlerin muhalefet anlayışını birbirinden ayıran ana unsur, siyasi iktidarı eleştirirken, bu siyasi iktidarları ortaya çıkaran Kapitalist sistemin eleştirisinin göz ardı edilmemesidir...

Rahmetli Levent Kırca'nın 90'larda yayınladığı bir parodi vardı. Bu parodi de bir bilim adamı, zaman makinası ile geçmişe giderek o dönemki siyasetçilerin politikaya girmesini engelliyordu. Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan gibi politikacıların olmadığı bir Türkiye'yi oluşturmaya çalışıyordu. Bunu yapıp, yeniden kendi döneminde döndüğünde hiç bir şeyin değişmediğini görüyordu. O zaman sorunun siyasetçilerden ziyade sistemin kendisinde olduğunu anlıyordu. Sanırım bir gerçek ancak bu kadar güzel bir şekilde anlatılabilirdi...

Dolayısıyla Kapitalist sistemin eleştirisini içinde barındırmayan, düzen muhalefetinin gerçekleştirdiği türden bir muhalefet anlayışı bu halka hiç bir şey kazandırmaz... Bugün siyasal, ekonomik ve sosyal olarak bir krizim içerisindeyiz. Bu tür krizler ise Komünistlerin, halka, Kapitalist sistemin daha adil, eşit ve özgürlükçü bir doğrultuda değiştirilebilmesi yönündeki programlarını aktarabileceği en uygun ortamı sağlar. Bunu yapmak yerine Komünistler, iktidarın, düzen partileri arasında el değiştirmesi yönünde bir figüran olmakla kendisini sınırlarsa, devrimci değil, ancak reformist bir nitelik taşır... Böylesine bir tutumunda ne Marksizm ile ne de Leninizm ile bir ilintisi bulunmaktadır.




Bu ileti en son Proleter_Devrimci tarafından 25.05.2021- 17:12 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.05.2021- 00:06


Sn.proleter-devrimci; şunu söylüyorsunuz: ''Mevcut siyasi iktidar, gökten zembille inmedi... Dolayısıyla onu ortaya çıkartan siyasal ve ekonomik sistemin eleştirisini esas almadıkça, bugün bir Ak Parti gider, bin Ak Parti gelir. Bu sebeple Kapitalizm eleştirisini, mevcut siyasal iktidarı aklamak şeklinde yorumlamak fazlasıyla yüzeysel bir tutum...'' Ve sanırım bunu da benim bu yorumuma bir yanıt olarak yazıyorsunuz.
''Bir konu yine atlanıyor. Dün de bugün de işin dümeninde AKP var. Bugün bir çürümüşlüğün içine yuvarlanmışken nedenini sadece ''devlet'' veya ''kapitalizm'' olarak açıklamak AKP'yi koruyup kollamak anlamına gelir. Başka bir deyişle AKP'yi korumak ve kollamak öteden beri yapıldığı gibi bu coğrafyanın ilerici tüm değer ve kazanımlarına (sözde) sosyalizm adına karşı çıkmak anlamıyla eşdeğerdir.''

Daha önce de çeşitli başlıklarda ve defalarca sınıf mücadelesinin saray rejimini karşıtlık üzerinden yürütülmesi gerektiğini yazdım. Bir üstteki alıntıda da bu anlam var. Sizin yazınız bu bütünlüğe karşıtlık anlamı mı taşıyor, pek anlayamadım. Benim yorumumdan   solun devlet ya da kapitalizm eleştirine karşı olduğumu mu çıkardınız?

Ya tam olarak anlatamadım, ya da siz yanlış yorumluyorsunuz.
Açıklarsanız sevinirim.
(Sonra devam da ederiz.)



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör CHP'nin yaptığı sağa benzemek de değil, düpedüz sağcılık... melnur 0 2264 22.02.2019- 22:17
Konu Klasör Nerede yanlış yaptılar? melnur 2 1986 23.04.2021- 03:58
Konu Klasör AKP döneminde solcular ne yaptı? melnur 3 678 21.08.2023- 07:18
Konu Klasör Ulus devlet-kapitalist devlet farkı üzerine... melnur 4 3094 14.12.2019- 08:39
Konu Klasör Prof. Şengör: Evren'in yaptığı her şeyi onaylıyorum munzur 14 15288 18.02.2020- 19:00
Etiketler   AKP,   değil,   devlet,   yaptı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS