SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   >   son» 
Garip bir melankoli!           (gösterim sayısı: 13.113)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 29.11.2016- 10:16


Yok yok, aklıma Nazım gelmedi. Ama bu resim, bu fotoğraf beni alıp götürüyor. Bir yalnızlık duygusu mu; bir ayrılık mı; bir ölüm mü, bilmiyorum; garip bir melankoli. Ama şurası kesin, gözlerimi bu fotodan almakta zorlanıyorum.


( Hangi resim o bilmiyorum. Buradaki kapanmış, ne olduğu belli değil. Ben de bunu ekliyorum, yerine oturuyor.)


Resim Ekleme




Bu ileti en son melnur tarafından 17.04.2021- 13:47 tarihinde, toplamda 4 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 17.06.2017- 08:14


Resim Ekleme

Yahya Kemal Beyatlı'nın dediği gibi

''Üstümüze zaman yağdı. Hüznümüz ondan''



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.11.2017- 05:33


Resim Ekleme





Bu ileti en son melnur tarafından 30.11.2017- 05:40 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.12.2017- 16:14


Kayıt yapmıştım, sekizinci ayın beşiydi, öyle duruyordu. Daha önce sinemada, sonra bir kez de kayıt ettiğim şekliyle, ve şimdi, durup dururken bir kez daha izledim, Çağan Irmak'ın filmi ''Unutursam Fısılda''yı.

Öyle!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.12.2017- 17:40


Bu tür yazıların sanatçı tarafından söylenip söylenmediğini bilmiyorum. Doğrulatma imkanımız da çoğu zaman olmuyor. Ama güzel işte; güzel bir yorum Yılmaz Güney'e yakıştırılmış. Yılmaz bu, ''söylemiştir'' diyelim.

Resim Ekleme





Bu ileti en son melnur tarafından 13.12.2017- 09:19 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.12.2017- 09:36


Bir yazar ''sevda yaşanmıyor'' demiş ya, yaşanmadığı için de gerçek anlamıyla aşk, sevda ve dostluk da yaşanmıyor bu toplumda. Sait Faik'in saptamaları bundandı belki de... Sait Faik ''kalabalıklar içindeki yalnızlık''tan söz ederken ve hatta ''yaldızlı karyolalarda yatanların bile tek'' olduğunu söylerken sevdanın yaşanmadığına ilişkin göndermelerde bulunuyordu.
Hasret, özlem ve adını nasıl koyarsanız koyun   sevdanın yaşanmıyor oluşu hasreti, iç'te yaşatılan bir özlemi, sadece ve bitimsiz bir özlemi ve öyle olduğu için de kalabalıklar içinde yaşanan bir yalnızlığı önü alınamayan bir alın yazısı gibi dayatmaktan başka bir anlama gelmiyor. Evet, öyleydi, yalnızlığa tutsaktık, aşk ve sevda yaşanmadığı için de bu tutsaklıktan bir ömür boyu kurtulamayacaktık. İşin kötü yanı ise, böyleyken, böyle bir tutsaklığı bir ömür boyu yaşayacakken, bu tutsaklıktan kurtuluşun yolu ise sadece aşk ve sevdayken ve aşk ve sevda da hiç ama hiç yaşanmıyorken, hepimizin, istisnasız hepimizin sanki her şey uyarında gidiyormuş gibi davranmayı seçmesiydi.

Ne çelişki ama!






Bu ileti en son melnur tarafından 16.12.2017- 19:16 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.12.2017- 01:25


Resim Ekleme

Hemen hemen hepimiz böyleyiz   ve her duruma uygun maskeler takma konusunda neredeyse doğuştan yetenekliyiz!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.12.2017- 19:26


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bir yazar ''sevda yaşanmıyor'' demiş ya, yaşanmadığı için de gerçek anlamıyla aşk, sevda ve dostluk da yaşanmıyor bu toplumda. Sait Faik'in saptamaları bundandı belki de... Sait Faik ''kalabalıklar içindeki yalnızlık''tan söz ederken ve hatta ''yaldızlı karyolalarda yatanların bile tek'' olduğunu söylerken sevdanın yaşanmadığına ilişkin göndermelerde bulunuyordu.
Hasret, özlem ve adını nasıl koyarsanız koyun   sevdanın yaşanmıyor oluşu hasreti, iç'te yaşatılan bir özlemi, sadece ve bitimsiz bir özlemi ve öyle olduğu için de kalabalıklar içinde yaşanan bir yalnızlığı önü alınamayan bir alın yazısı gibi dayatmaktan başka bir anlama gelmiyor. Evet, öyleydi, yalnızlığa tutsaktık, aşk ve sevda yaşanmadığı için de bu tutsaklıktan bir ömür boyu kurtulamayacaktık. İşin kötü yanı ise, böyleyken, böyle bir tutsaklığı bir ömür boyu yaşayacakken, bu tutsaklıktan kurtuluşun yolu ise sadece aşk ve sevdayken ve aşk ve sevda da hiç ama hiç yaşanmıyorken, hepimizin, istisnasız hepimizin sanki her şey uyarında gidiyormuş gibi davranmayı seçmesiydi.

Ne çelişki ama!






Bir arkadaşım geçenlerde '' an geliyor ağacız, an geliyor ormanız'' diye yazmıştı. ''Hayatın diyalektiği!'' Kalabalık olma ve yalnızlık konusuna böyle açıklık getirmişti. Oysa sorun tam da böyle değildi. Biçimsel bir yalnızlık değil yaşanan ve sorun olan; tam tersine kalabalıklar içinde yalnız olma duygusuydu. Evet, sorun buydu ve bu sorunun giderilmesinin tek yolunun yaşanmıyor olması da sorunun giderilemez bir hale getiriyordu. Çok mu karamsarlık var bu ifadelerde bilmiyorum ama, inandığım şey bu ''bireysel'' sorunun çözümünün de yeni bir toplum ve yeni bir insan tipinin ortaya çıkmasıyla mümkün olabileceğidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.12.2017- 16:29


Bir arkadaşım geçenlerde '' an geliyor ağacız, an geliyor ormanız'' diye yazmıştı. ''Hayatın diyalektiği!'' Kalabalık olma ve yalnızlık konusuna böyle açıklık getirmişti. Oysa sorun tam da böyle değildi. Biçimsel bir yalnızlık değil yaşanan ve sorun olan; tam tersine kalabalıklar içinde yalnız olma duygusuydu. Evet, sorun buydu ve bu sorunun giderilmesinin tek yolunun yaşanmıyor olması da sorunun giderilemez bir hale getiriyordu. Çok mu karamsarlık var bu ifadelerde bilmiyorum ama, inandığım şey bu ''bireysel'' sorunun çözümünün de yeni bir toplum ve yeni bir insan tipinin ortaya çıkmasıyla mümkün olabileceğidir.


Devam edersek, yalnızlık duygusunun da tarihsel bir sorun olduğunu söyleyebilmek mümkün. İnsan toplumsal bir varlık ve varoluşundan bu yana hep başka insanlarla birlikte kendini var etmiştir. O dönemlerde insanın bir yalnızlık duygusu çektiğini hiç düşünmüyorum. Tarihsel süreçle birlikte sınıflı toplumlarda ve en çok da kapitalist düzende, düzenin insanı metaya dönüştüren özelliği bir anlamda hem insanın kendine ve hem de diğer insanlara yabancılaşmasını getirmiştir. Yalnızlık duygusunun tarihselliğinin nedeni de budur ve bana göre başka bir tarihsel süreçte yok olacaktır. Yeni bir insan ve yeni bir toplum önermesinin nedeni de budur.





Bu ileti en son melnur tarafından 18.12.2017- 16:30 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Bir garip firar bedrettin 0 3802 27.09.2013- 08:55
Konu Klasör Bir garip Şeyh Sait tartışması: melnur 1 6245 12.02.2019- 12:57
Konu Klasör Siyaset dışı garip bir tartışma melnur 0 3564 02.04.2016- 05:48
Etiketler   Garip,   bir,   melankoli
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS