SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sosyalizmin güncelliği           (gösterim sayısı: 5.240)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.12.2016- 12:35


Sosyalizmin güncelliği

Aydemir Güler




“Türkiye bu haldeyken ne sosyalizmi” diye kızmakta olanların, aslında resmi muhalefet partilerinden daha fazla yapacak şeyleri olabilirdi. Sosyalizmi gerçekçi bulmayanların ille Kılıçdaroğlu’na fit olmaları gerekmez. Sosyalizmi gerçekçi bulmayanların devrimci olabildiği, hatta Türkiye’de, sosyalizmi hedefleyenlere göre mangalda kül bırakmadıkları dönemler pekâlâ olmuştur.

Maalesef içinden geçmekte olduğumuz dönem buna pek elverişli değil. Gericilik, başka zaman olsa demokrasi mücadelesine hayatını vakfedecek olanların enerjisini soğurmayı becerdi. Demokratik bir devrim gerçekçi ve heyecanlandırıcı bir alternatif olmaktan çıktı. Bunun hem gerçekçi hem heyecanlandırıcı olduğu zamanları dünyamız da ülkemiz de yaşamıştı.

Sosyalist devrime başka, daha mütevazı varyantlardan geçerek gelenler olmuştur. Örneği şu günlerde uğurlamakta olduğumuz Fidel’in önderi olduğu Küba’dır. Küba devrimi sosyalizm değil daha fazla özgürlük derken ve bunu silah elde ararken radikalleşerek sosyalizme dönüşmüş bir deneyimdir.

Ya şimdi? Sosyalizm gerçekçi değil deyip demokratik bir anayasa mı isteyeceksiniz? Sosyalizmin politik bir hedef olarak tarif edilmesinin öncesinde yobazlığın kökünün kazınması gerekir mi diyeceksiniz? Sosyalist bir devrim gereksiniminin kitlelere mal olması için önce NATO’dan çıkılmasını beklemeyi mi önereceksiniz? Sosyalizme gelmeyecek ama tekellerin egemenliğini sınırlayalım dediğinizde mücadeleye koşacak orta sınıflar falan mı var?

Bir zamanlar gerek genel teoride gerek ülke analizinde karşılığı olan tartışmalar artık koskoca şakalara dönmüştür. Sosyalizm mücadelesi yükselmeden Türkiye’de bir adım ileri gidilemez, bir nebze temiz havaya kavuşulamaz. O yükselişin bir ara statükoda durması durumunda ise gerisin geriye yuvarlanmak kaçınılmazdır. Bir üst katta daha rahat nefes alıp verme umudu aşağı yukarı eşzamanlı olarak Latin Amerika’da ve Yunanistan’da dağılmaya yüz tuttu. Bu ülkelerde olamayanın Türkiye’de olma ihtimali hiç yok. Bizdeki gericilik bir dizi açıdan benzersiz!

Gericiliğin dayattığı seçenekler çocuklara tecavüz edilmesi ile onları diri diri yakmaktan ibaret dersem abartmış mı olurum? “Teşbihte hata olmaz” demeye bile gerek yok! Durum üç aşağı beş yukarı budur.

Sosyalizm iddiası bu koşullarda “inadına” diye sloganlaştırılmamalıdır. İşi inada, yani bir anlamda onura bağlamak iddiayı küçültecektir.

Biriken pislik sosyalizm hedefinin olgunlaşmasına adım adım ilerlemeyi imkansızlaştırdı. Radikallik öne alınmak zorunda. Yoksa, hiçbir şey temizlenemez. Demokrasi mücadelesi gerçekçi değil. Gerçekçi olmamanın ötesinde demokratlık gericilikle uzlaşmanın adı oldu.

Ancak sosyalizm perspektifinin, diğerinin yanlışlanması üstünden doğrulanması da son derece yetersizdir. Demokrasi mücadelesinin gerçekçi olmaması otomatik biçimde sosyalizmi gerçekçi kılmıyor. Eğer buna dayanacaksak “inat” etmiş ve onurlu bir tutum almış oluruz. Sonucu ise bilemeyiz.

Bu noktada eklenmesi gereken bir şey de siyasal mücadelede sonucun tam olarak hiçbir zaman bilinemeyeceğidir. Sonucu hakiki mücadeleler belirler. Sömürü kader olmadığı gibi kurtuluş da bilimin zorunluluğu sayılamaz. Bilim var ve bize bir doğrultu sunuyor, tamam. Ama bu doğrultunun hayata geçip geçmeyeceğini, gerçek insanlar, gerçek sınıfların üyesi olan insanlar belirleyecek.

Ben derim ki, bizim sosyalizm iddiamız “inadına” diye daraltılmasın ve yukarıdaki soyutlamalardan sonra gayet somut olalım.

Türkiye’de gözle görülüp elle tutulma noktasına varmasa da inanılmaz bir enerji birikmektedir. Çocukları tarikat yurdunda yakılanların acısından çıkacak patlamanın boyutları tahmin bile edilemez. Türkiye kapitalizmi, satacak doları olmayanların yaşadığı tehdidin yaratacağı öfke ve patlamanın farkında olmayanlar tarafından yönetilmektedir… Bu somutluklar çok uzun bir liste oluşturuyor.

Somut olmaktan kastım da budur. Türkiye, emekçi sınıfların bugün hissedilmeyen enerjisini biraz gördüğünde derin bir kırılma yaşamaya adaydır. O kırılmadan sosyalizmden başka bir program çıkma olasılığı ise, başta anlatmaya çalıştığım gibi, gerçek dışıdır. Sosyalizmin güncelliğini gerekçelendirmek somut mücadelelerde adım atmakla mümkün olacak.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.11.2017- 08:51


Ekim Devrimi’nin güncelliği


Resim Ekleme


Lenin, Ekim Devrimi’nin hemen öncesinde yazdığı “Bunalım Olgunlaşmıştır” başlıklı makalesinin sadece Merkez Komite üyelerinin okuması için yazılan kısmını şu şekilde sonlandırır:

“Merkez Komitesinden istifamı talep etmek zorundayım, bunu, parti saflarında ve parti kongrelerinde propaganda yapmak hakkımı koruyarak yapıyorum. Çünkü benim en derin kanım şudur ki, eğer Sovyetler kongresini ‘beklersek’ ve fırsatı kaçırırsak, devrimin kaybına neden oluruz.”

1917 yılında 6 Kasım’ı 7 Kasım’a bağlayan gece başlayan ayaklanmanın arkasındaki en büyük iradi gücün, gerektiğinde Bolşevik Parti Merkez Komitesi’ni de karşısına almaktan çekinmeyen, Lenin olduğunu söylemek herhalde yanlış olmayacaktır. Öyle ki, bazı örneklerde Lenin’in devrimdeki rolü, bir karşı propagandanın da parçası olarak, öyle bir noktaya getirilmiştir ki, Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesi sadece Lenin’in kişisel hırsına, egolarına vs. bile bağlanmıştır. Bu yaklaşımın bazı solcularca yapılan yorumu da -pek bu şekilde ifade edilmese de- sosyalist devrimin kapitalizmin ve işçi sınıfının belli bir olgunluğa ulaştığı ülkelerde, yani Batı’da, gerçekleşmesinin doğru olduğu, Rusya’daki iradi zorlamanın tarihin akışında arızi bir vaka yarattığı ve Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün önünde sonunda arızi olan bu durumu düzelttiği şeklindedir. Yorumun bu şekilde ifade edilişinin doğal olarak bir genelleme ve kabalaştırma içerdiğini belirterek, bu yoruma da zemin oluşturan asıl soruya dönelim: Ekim Devrimi doğru zamanda ve doğru yerde mi gerçekleşti?

Bu sorunun ya da sorunun böyle soruluşunun bir “tuzak” olduğunu söyleyelim öncelikle. Çünkü, gerçekleşmiş olan bir devrim, hele hele 70 yıldan fazla da ayakta kalabilmiş ve tüm dünyayı etkileyebilmişse, başlangıcını da, yani gerçekleşme zamanı ve yerini de bilimsel sosyalist teorinin geliştiği zeminin bir parçası haline getirir. Yani doğru yöntem devrimin gerçekleştiği zaman ve yerin doğruluğunu sorgulamak değil, devrimin niye o zamanda ve o yerde gerçekleştiğini sorgulamaktır ve bu açıdan Ekim Devrimi’nin gerçekleştiği dönemde sorulmasının meşru görülebileceği bu sorunun bugün dillendirilmesi ya büyük bir saflık ya da ciddi bir manipülasyon olarak değerlendirilmelidir. Ekim Devrimi öncesi, sonrası ve bugüne bıraktıklarıyla bilimsel sosyalist teorinin gelişimindeki çok önemli kilometre taşlarından biridir ve tüm bunlar bir tesadüf değildir.

Leninizmin ve en büyük eseri olan Ekim Devrimi’nin devrimci teoriye yaptığı en önemli katkılar öncülük/öncü parti, eşitsiz gelişim ve emperyalizm başlıklarında toparlanabilir. Bu başlıklarla birlikte değerlendirilebilecek bir diğer kavram da devrimin güncelliği saptamasıdır.

Devrimin güncelliği

Devrimin güncelliği soyutlaması ikili bir yön taşır. İlk yön bir potansiyele, ikinci yön ise daha somut ve pratik görevlere işaret eder. Marx ve Engels’in kapitalizm çözümlemeleri, kapitalizmi yıkacak güç olarak işçi sınıfını tespit etmeleri ve burjuvazi ile proletarya arasındaki mücadelenin nihai olarak işçi sınıfının zaferiyle sonuçlanacağını söylemeleri ilk yöndeki potansiyelin zeminini oluşturur. Kabalaştırarak söylersek, kapitalizm çağında devrim şöyle ya da böyle olacaktır, çünkü kapitalizm devrimi gerçekleştirecek proletaryayı ve devrim koşullarını kendi içinde yaratmaktadır.

Teorik olarak son derece doğru olan bu yaklaşımın siyasal ele alınışının sorunlu olabileceği de görülmektedir. Nitekim, 19. yüzyıl sonlarına doğru belirginleşen ve 20. yüzyıl başlarında da etkisini arttıran bir siyasal tutum, “devrimin şöyle ya da böyle gerçekleşeceği” tespitini, iktidardan kaçışın ve dünya işçi sınıfı hareketine karşı görevlerin yerine getirilmemesinin dayanağı haline getirir. Lenin ve Bolşevikler bu siyasal tutuma, bu siyasal tutumun Rusya’daki ve Avrupa’daki temsilcilerine, karşı sürekli bir mücadele yürütmüşlerdir.

Devrimin güncelliği soyutlamasının potansiyel tarafıyla ilgili eklenmesi gereken iki nokta kapitalizmin tekelci aşamasının ve kapitalizmin yapısal olarak ürettiği bunalımların varlığıdır. Bu iki nokta devrimin güncelliğinin ikinci yönüyle bağı kuran, somut ve pratik görevlerin çerçevesini de çizen noktalardır. Hep iktidarı arayan ve tüm stratejisini buna göre oluşturan Leninizmin gözünü asıl diktiği noktalar da buralarıdır ve tüm çaba iktidarı ele geçirmeye uygun koşulların oluşacağı devrimci bunalım dönemine en hazırlıklı şekilde girebilmek içindir. Nedir bu koşullar?

Lenin, İkinci Enternasyonal’in Çöküşü başlıklı makalesinde (1915 yılı sonlarında yayımlanıyor) şöyle anlatıyor:

“Marksistler için, devrime elverişli bir durum olmaksızın bir devrim olanaksızdır; üstelik her devrimci durum da bir devrime yol açmaz. Genel anlamda bir devrim durumunun belirtileri nelerdir? Şu üç ana belirtiyi sıralarsak bizce yanılmış olmayız: 1) egemen sınıflar için, bir değişiklik yapmaksızın egemenliklerini sürdürmek olanaksız hale geldiği zaman; ‘üstteki sınıflar’ arasında şu ya   da bu şekilde bir bunalım olduğu zaman; egemen sınıfın politikasındaki bu bunalım, ezilen sınıfların hoşnutsuzluk ve kırgınlıklarının ortaya dökülmesini sağlayacak bir gedik açtığı zaman; bir devrimin olması için çoğu zaman ‘alttaki sınıfların’ eski biçimde yaşamak ‘istememeleri’ yeterli değildir; ‘üstteki sınıfların da’ eski biçimde ‘yaşayamaz duruma gelmeleri’ gerekir; 2) ezilen sınıfların sıkıntıları ve gereksinmeleri dayanılmaz duruma geldiği zaman; 3) yukardaki nedenlerin sonucu olarak, ‘barışta’ soyulmalarına hiç seslerini çıkarmadan katlanan, ama ortalığın karıştığı zamanlarda hem bunalımın yarattığı koşullarla ve hem de bizzat ‘üstteki sınıfların’ bağımsız tarihsel bir eyleme sürüklemeleriyle yığınların faaliyetinde oldukça büyük bir artış olduğu zaman.”

Evet, bakılması gereken yer tam da buralardır: Onyıllardır savaş içerisinde olan, yoksulluğun ve açlığın hüküm sürdüğü, sürekli yeni siyasal krizlerin yaşandığı, kırılgan bir ekonomik yapının olduğu bir ülkede iktidarı alacak koşulları ve aygıtları görüp, iktidarı almak için doğru zamanda harekete geçmek. Bu doğru zamanın öyle çok geniş bir zaman aralığı olmadığını, ülkedeki krizlerin kaynaklarından olan emperyalist zincirin aynı zamanda devrimci krizlerden kurtulmanın dayanaklarından da olduğunun bilincinde olmak. En başta Lenin’den yaptığımız alıntıdaki “devrimin kaybına neden oluruz” vurgusunun nedeni de budur zaten.

Devrimin güncelliği potansiyel olarak hep vardır. Önemli olan bu güncelliğin bir gerçekliğe dönüşebileceği uğrakları değerlendirebilmek, işçi sınıfına öncülük edecek bir partiyi oluşturmak, büyütmek ve hazır tutmaktır.

http://gazetemanifesto.com/2017/11/06/ekim-devriminin-guncelligi/



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Lumpenproletaryanın güncelliği - MESUT ODMAN melnur 0 102 01.12.2023- 19:18
Konu Klasör Sosyalizmin kâfirleri umut 0 3079 07.06.2015- 18:16
Konu Klasör Sosyalizmin Türkiyelileşmesi umut 2 3387 22.05.2015- 12:58
Konu Klasör Sosyalizmin güncelliği umut 0 3765 25.08.2014- 18:15
Konu Klasör SSCB'de sosyalizmin çözülüşü melnur 1 2667 09.03.2019- 07:31
Etiketler   Sosyalizmin,   güncelliği
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS