SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Gericilik, laiklik ve bir not           (gösterim sayısı: 3.464)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.01.2017- 21:02


Gericilik, laiklik ve bir not
Metin Çulhaoğlu



Yeni yıla girdiğimiz saatlerde Reina katliamı…

Suruç katliamından bu yana yaşananları düşününce, bir yazıda söylenebileceklerin sınırına geldiğimiz ortada…

Bu saatten sonra ne denebilir ki?

“Geri plandaki” odaklar mı? Bunların niyetleri mi? Kimin kim tarafından ne amaçla kullanıldığı mı?

Bunlar zaten söyleniyor; çeşitli kurgular, farklı “senaryolar” ortaya atılıyor.

Bunlara bir yenisini eklemenin (şimdilik) fazla yararı olacağı kanısında değiliz.

Konuya bir başka yanından bakmayı deneyelim.

***

Günümüz Türkiye’sinde solun, ülke ortalamasının üzerinde bir genel kültüre, tarih bilgisine, kavrayışa, bütünlüklü düşünme ve analiz yetisine sahip olduğu söylenebilir.

Bunlar kuşkusuz olumlu özelliklerdir.

Ne ki, bu olumlu özelliklerin yer yer solun kendi aleyhine sonuçlar verdiği, solun gözlerini belirli gerçeklikler adına başka gerçekliklere karşı perdelediği durumlar da olabiliyor.

Bir örnekle açıklamaya çalışacağız.

1990’ların ikinci yarısında birkaç kez Sivas’a gitme, oradaki solcu, devrimci, sosyalist insanlarla tanışma fırsatımız olmuştu.

1993 Madımak faciası gündeme geldiğinde bu kentteki solcuların çoğunluğu diyebileceğimiz bir kesim belirli bir “açıklamayı” sahiplenir görünüyordu: Olay, “derin devletin”, merkezdeki istihbarat örgütlerinin, kontrgerillanın vb. işiydi; evet, saldıranlar, otelin çevresinde birikip sonunda binayı içindeki insanlarla birlikte yakanlar “yobazlar” olabilirdi, ama onlar da “kullanılmışlardı…”

Bu açıklamada “doğru” yanlar olabileceğini kabul ediyoruz; gelgelelim örtük bir “tenzihi” (kusur bulmama, kondurdmama) de barındırmaktadır: Sanki dinci fanatizmin, gericiliğin, yobazlığın ya da dinbazlığın kendi maddi, ideolojik ve siyasal temelleri, bu temeller üzerinde şekillenen kendi saldırgan dinamikleri ve yönelimleri yoktur da bunlar yukarıda bir yerlerden “yaratılmakta”, “oluşturulmakta”, “tetiklenmekte” ve bu insanlar da öyle “kullanılmaktadır…”

Bu örtük tenzihin, sol düşüncede çekiştirilip popülizme kadar götürülen halkçılıkla, postmodernizmin Türkiye’deki yansıması sayılabilecek “Aydınlanma eleştirileriyle”, kimsenin ibadetine ve mabedine karışılmadığı halde Cumhuriyet’e yakıştırılan “katı laiklik” anlayışıyla, insanları “biz de laikliği savunuyoruz, ama özgürlükçü laikliği” özürcülüğüne taşıyan tıkanmışlık duygularıyla bağlantılı olduğunu düşünüyoruz.

Bir an önce aşılması gerekmektedir.

***

Sol, doğru olan ancak eksik kalan “yukarıdan” modelini “aşağıdan” yürüyen modelle tamamlamak zorundadır.

Yukarıdan model: Kapitalizm modern bir üretim tarzıdır; bu üretim tarzının başat iki sınıfından biri olan burjuvazi de tarihsel olarak modernliği, laikliği, cumhuriyetçiliği, liberalizmi ve demokrasiyi temsil etmiştir…

Bunlar, tarihsel/teorik doğrulardır…

Yukarıdan model (devam):   Ancak, 19. yüzyıl ortalarından başlamak üzere, sınıf mücadelelerinden, karşı sınıfın oluşturduğu tehditten bunalan burjuvazi, siyasal iktidarları aracılığıyla muhafazakârlığa, dine, geride kalan/gerici olan ne varsa onlara tutunma ihtiyacı duymuştur…Hatta 19. yüzyıl milliyetçiliğinin bir uç versiyonu olarak faşizmden medet ummuştur.

Bunlar da ampirik doğrulardır.

İkisi birlikte solun “yukarıdan” modelidir.

Gelgelelim, örneğin din, kapitalizmi çok önceleyen, neredeyse insanlık tarihiyle başlayan bir geçmişe sahiptir. Kendi dünya görüşüyle, ideolojisiyle, kuralları ve etrafına topladığı “müminleriyle” kendi özel dinamiklerine de sahiptir. Ve daha önemlisi: Bu dinamiklerin hiç kaçak verdirmeden, tamamıyla ve bire bir egemen sınıfın ve onun siyasal iktidarlarının sıkı kontrolü dışına çıkamayacağını düşünmek zorlama olacaktır.

Özetle, örneğin Türkiye’de “dinci gericiliğin” kendi dinamikleri, “yukarıdan kullanılma/manipülasyon” yalın gerçeğinin ötesine geçen, ek, belki de “aşağıdan” denebilecek bir modeli daha gerektirmektedir.

Bu model, hiç tereddütsüz, ikirciksiz bir karşı mücadelenin gerekçesini ve temellerini oluşturmalıdır.

Yani diyoruz ki yobazlığa, dinci gericiğe, fanatizme, dinbazlığa, şeriatçılığa (adına ne derseniz deyin) karşı mücadele, bu ideolojik oluşumları yukarıdan ve dışarıdan kullananlara yapılan göndermelerle sınırlı kalmamalı, kendisi de başlıbaşına bir mücadele hedefi sayılmalıdır.

“Laikliği sahiplenmek”, “laiklik mücadelesi” vb. diyorsak ve bunda samimiysek mutlak bir zorunluluktur.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3381 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör ''Gericilik'' şibusa 3 4967 28.01.2020- 07:54
Konu Klasör Gericilik umut 3 3967 29.12.2014- 10:01
Konu Klasör Seyreltilmiş gericilik umut 0 3119 10.11.2014- 18:51
Konu Klasör Gericilik her yerde proleter 0 2891 08.04.2014- 19:30
Etiketler   Gericilik,   laiklik,   bir,   not
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS