SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Referanduma doğru           (gösterim sayısı: 4.293)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 21.01.2017- 12:05


Referanduma doğru
Korkut Boratav



Beklenmedik gelişmeler, sürprizler olmazsa, rejim değişikliği içeren bir anayasa metni referanduma taşınmaktadır.

Gerçek hukukçular Kurucu Meclis zorunluluğunu vurguladı. Bu bakımdan temel bir arıza söz konusudur. Başka arızalar da var. Olağanüstü Hal rejimi altında anayasa referandumu meşruiyet taşıyabilir mi? KHK’ler, mitingleri, propaganda çalışmalarını engelleyecek mi? İktidarın emrindeki devlet aygıtı, normal oy kullanımını, sayımını   engellemeye çalışacak mı? Başarılı olacak mı?

Bu sorular büyük önem taşıyor. Üzerlerine gitmek; sonuna kadar hukuku (AYM’yi, YSK’yi, AİHM’yi) zorlamak gerekiyor.

Ancak bu güçlükleri, olası engelleri peşinen fazlasıyla vurgulamak da   doğru değildir. Aşırı kötümserliğe yol açar. Yenilginin kaçınılmazlığı düşüncesini yaygınlaştırır. Bu yüzden anayasa referandumunu, “normal koşullar altında yapılacakmış” varsayımı içinde tartışalım.

Tartışmalar esasen bu çerçevede yapılıyor. Söylenmedik pek az şey kaldı. Ben de, yüksek sesle düşünerek kervana katılayım.    

***

Bazı kötümser arkadaşlarımızın aksine, anayasa değişikliğine muhalefet potansiyelinin, “evetçiler kampı”ndan daha geniş olduğunu düşünüyorum.

Farklı ifade edeyim. Geçen yüzyılın son kırk yılına damgasını vurmuş olan temsilî demokrasinin, parlamenter rejimin ana tabanı, on beş yılda buharlaşmış olamaz. Bu taban, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri ve (en “gevşek” kapsamda) ortak değerleri ile barışık bir çoğunluktan oluşuyordu. Bugüne taşınan uzantıları, kuşakları ile bu büyük çoğunluğu cumhuriyetçi blok diye adlandıralım.

Siyasî parti seçmenlerinden; partilerin oy oranlarından şimdilik söz etmeyelim. 12 Eylül rejimi sayesinde 20’nci yüzyılın sonlarında palazlanan siyasî İslam, son on beş yılda cumhuriyetçi blokun ana rakibi oldu; seçimleri kazandı. Anayasa referandumu, İslamcı akımın iktidara kesin ve kalıcı olarak yerleşme programının kritik aşamasıdır.

Referandum sonucu, cumhuriyetçi ve İslamcı bloklar arasındaki mücadeleye bağlı olacaktır.

Cumhuriyetçi blok, muhalefetin potansiyel kitle tabanıdır. Bir hayli geniştir; kalabalıktır. Farklı partilere dağılmıştır. Birbiriyle uzlaşamayan sağ ve sol uçlar içerir.

1960’lı yıllarda Demirel’i iktidarda tutmuş olan muhafazakâr Müslümanların, on yıl sonra Ecevit’i iktidara taşımış olan köylülerin torunları, farklı renkler, akımlar içinde bu blokta yer alır. Bir uçta “vatan bölünmez” tutkusunu; diğer uçta bölgesel özerklik arayan milliyetçi çevreleri içerir. Orta-sağda liberalleri, sola doğru katıksız demokratları, aydınlanmacıları, en ileride sosyalizmle barışık insanları kapsayan bir yelpaze söz konusudur.

Cumhuriyetçi blok, potansiyel olarak İslamcı bloktan daha geniştir. Ne var ki, içerdiği farklı akımların, uçların, ortak sloganlarda dahi birleşmesi güçtür.

Ülkeyi bu dönemece getiren liderin kimliği, güvenilirliği, istekleri, Türkiye projesi üzerinde teşhisler konmuştur. Cumhuriyeti blok bu teşhislerde birleşebildiği ölçüde muhalif tepki referanduma hâkim olacaktır. Nedenler tartışılmaya başlandığında ise, görüş ve üslup ayrılıkları ortak muhalefeti güçleştirecektir.

Bu nedenle muhalefet platformu, cumhuriyetçi blokun iç anlaşmazlıklarını, uçları   ayrıştıran temaları, konuları   kampanya dışında tutabilirse başarı kazanabilir; etkili olur.

Peki, ortak muhalefetin ana mesajı nasıl oluşturulacak? Basit, tek sözcüklü bir çağrı yaygınlaşmaktadır: “HAYIR!!!”

Çağrının kimlerce, nasıl sunulacağı; hangi tür özlem ve tepkileri dile getireceği zamanla   geliştirilebilir. Bu bağlamdaki güçlükleri abartmamak gerekir. Paylaşılan sıkıntıların alanı o kadar geniştir ki, ortak ifade biçimleri kendiliğinden oluşacaktır.

***

Muhalefeti, kampanyaya katılacak siyasî aktörlerden soyutlayamayız.  

Türkiye’nin sosyalist, devrimci örgütleri, hareketleri ile cumhuriyetçi blokun sol kanadı arasında yakın bağlar daima var olmuştur. İslamcı akım hızla yükselirken laikliğin savunulmasında sosyalistlerin ön saflarda yer alması bu bakımdan anlamlıdır; öğreticidir.   Bu akımların muhalefete katılmaması düşünülemez.

Sosyalistler, devrimciler muhalefet kampanyasına katılırken iç ayrışmalarını erteleyecek olgunluğa sahiptir.   Referandum,   liberallerle, iki uçta yer alan   milliyetçi akımlarla hesaplaşma, geçmişe uzanan görüş ayrılıklarını çözme ortamı değildir. Bugünkü gündem tamamen farklıdır. Bu gereksinimi en iyi sosyalistler fark edebilir.    

Cumhuriyetçi blokun göbeğinde CHP yer alır. Dindar, milliyetçi, solcu cumhuriyetçiler ile CHP milletvekilleri, örgütleri, seçmenleri arasında geçişlilik hep var olmuştur. Muhalefet platformunda CHP, bu yüzden özel bir konum taşır. Siyasetin normal   seyri içinde Kılıçdaroğlu’nun haklı olarak eleştirilen pasif, savunmacı çizgisi, referanduma özgü ortamda sakıncalı görülmeyebilir.   Şu şartla ki, Genel Merkez, “HAYIR!!!” kampanyasını ödünsüz sahiplensin; sürdürsün.

Sosyalist, devrimci örgütlerin kitle çalışmalarında deneyimli militanlarının, CHP   örgütleri, gençlik   kolları ile işbirliği, muhalefet platformuna büyük dinamizm getirecektir.   CHP şemsiyesi,   referandum ortamında muhalif militanlara önemli bir güvence sağlayabilecektir.

Referandum sonuçlarının, sonrasının getireceği olasılıklar, senaryolar? Bugünden tartışmak için acele etmeyelim.

Tek söyleyebileceğimiz, İslamcı faşizmin iktidara kesin ve kalıcı olarak yerleşmesine karşı yakın geleceğin en önemli mücadele cephesi, referandum kampanyasıdır.   Bu ortam, karanlık güçlere teslim edilemez.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.01.2017- 12:06


Bir referandum yazısı daha
Metin Çulhaoğlu



Türkiye referanduma nasıl bir ortamda gidecek?

Referandumdan çıkan sonuca göre neler beklenebilir?

Referanduma uzanan kısa döneme nelerin damga vuracağı aşağı yukarı bellidir. Daha önce de yazmıştık; “kontrol dışı” sarsıcı olaylar bu dönemde rejimin pek işine gelmez. Şimdilik kesin görünen, “hayır” diyeceklere, özellikle bu kesimde sivrilenlere yönelik baskıların daha da yoğunlaşacağıdır. Tercih edilen, her tarafta bombaların patladığı, katliamların yaşandığı bir ortamdan çok insanların susarak, evlerine kapanarak, “her şey olacağına varır” tevekkülüyle sonucu bekleme havasına girmeleridir.  

Sonuçta “evet”e yarayacak bir ortamdır ve “gövde gösterisi” için uygun koşullar olmadığına göre yapılması gereken de, derinden giderek bu ortamda gedikler açılması, “evet”e eğilimli kesimden parçalar koparılmasıdır.

***

Referandum oldu ve “evet” çıktı diyelim…

Bir “balkon konuşması” büyük olasılıktır.

Bu konuşmanın “birleştirici”, “kucaklayıcı” klişeleri tekrarlaması da…

“Evet” oylarının yüksek çıkması durumunda meclisin “referandumda verilen mesaja uygun” bileşim kazanması için yeni bir seçime gidilmesi de mümkündür.    

Daha ötesi?

Normal koşullarda beklenebilecek olan şudur:   “Evet” sonucunun bir gestasyon (hazım) dönemine bırakılması… Birtakım işlere hemen paldır küldür başlanmaması… Yapılacakların, yani Türkiye’nin tamamıyla yeni bir şekle sokulmasına yönelik işlerin ihtiyatlı bir plan dâhilinde, belirli bir zaman süresine yayılması…

Ancak…

Ancak, “evet” sonucu çıkması durumunda bu olmayacaktır ve bunun özellikle liberal tayfanın hiç göremediği bir nedeni vardır:  

Türkiye’de belirli biri noktada konumlanan sağın, kendi “daha sağını”, içindeki ve çeperindeki köktenci yönelimleri kontrol edip dizginleyecek formasyonu ve kapasitesi (ve artık niyeti de) yoktur… Cumhuriyet’in getirdiği ve zamanında Demokrat Parti’den Adalet Partisi’ne, Milliyetçi Cephe hükümetlerinden ANAP’a kadar çeşitli siyasal iktidarları en azından belirli dengelere mecbur eden frenler de ortadan kalktığına, işlemediğine göre…

“Yürüyelim ya kullarım…” denecektir.  

Dolayısıyla “evet” sonucunu alan bir rejimin “normal” görüneni yapması beklenmemelidir. Hevesle ve acelecilikle işe koyulacak, artık “tabuta son çivi” mi denir, “son darbeler” mi denir, “yüzüp yüzüp kuyruğuna getirme” mi denir, ne denecekse işte onu yapacaktır.

Kimse “itidal”, “normalleşme” vb. beklemesin.

***

Ya “hayır” çıkarsa?    

Rejimin özellikle son dönemde yapacağını zaten yapmış olduğunu,   “hayır” sonucunun 15 yıllık AKP iktidarında gidenleri geri getirmeyeceğini, Türkiye’yi “dönüştürmeyeceğini” söyleyenleri duyuyoruz.

Gelgelelim, laboratuvarda tüplere konulmuş birtakım maddeleri birbiriyle karıştırıp tuzu kuru bir kimyager soğukluğu ve ruhsuzluğuyla sonucu bekleyen böylelerinin hiç dikkate almadıkları bir faktör daha vardır:

İnsan faktörü…

Başka her şeyi bir yana bırakalım: Referandumdan çıkacak “hayır” sonucunun, insanlarımızı yeniden canlandırıcı, onlara en azından özgüven ve motivasyon kazandırıcı etkileri olacaktır. Altı, üstü, sağı, solu “siyasal ve ideolojik açılardan” o kadar dolu olmasa da “başarı” başarıdır ve insanların buna ihtiyacı vardır.

İşin bu yanını hiç düşünmüyor, düşünseler de önemsemiyor olabilirler mi?

Eğer gerçekten böyleyse, sandığa hiç gitmesinler, oy kullanmasınlar…

Ama kim bilir, belki de onlar haklıdır…

Sahiden, referandumdan “hayır” çıkar da rejim ve onun reisi buna rağmen istifini hiç bozmaz, hiç endişelenip paniklemez, yeni maceralara kalkışmaz ve “canım sağ olsun, ben zaten yapacağımı yapmıştım” demekle yetinirse, onlar haklı çıkmış olur.
“Hayır” çıkması durumunda rejimin göze alabileceklerini kestirip “bu kadarı bizi aşar, altında kalırız” diyorlarsa bunu açık açık söylemeleri en doğrusu olacaktır.

Ya “Gezi oldu, bizi dağıttı; 7 Haziran 2015’te kıyıda köşede kaldık; ya ‘hayır’ sonucu çıkan bir referandum yeni bir canlılığın ve hareketliliğin vesilesi olursa…” diye endişe ediyorlarsa?

Böyle bir endişeye hiç mahal yoktur.

Ortalık hele bir canlansın, herkese pay çıkacaktır.

Onlara da…



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Referanduma da Türkiye’nin müdahalesine de karşıyız melnur 0 2678 25.09.2017- 18:39
Konu Klasör Barzani: Bağımsızlık için referanduma gideceğiz umut 0 3155 01.07.2014- 12:00
Konu Klasör Suriye operasyonuna doğru: AKP macera arıyor melnur 5 2267 16.10.2019- 07:55
Konu Klasör Zor ama doğru olanlar… - Erkan Baş melnur 1 1812 25.08.2020- 08:50
Konu Klasör Alıntı konusu ve ezbercilik, doğru bilinen yanlışlar... melnur 1 2823 13.02.2020- 09:04
Etiketler   Referanduma,   doğru
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS