SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Anadilini de al git!           (gösterim sayısı: 5.983)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 04.10.2013- 18:07


Anadilini de al git!

Kemal Okuyan


Burhan Kuzu, başında Prof. Dr. yazan, "Bir tek Kürdün anası yok ki, 18 tane etnik grup anası alıp gelirse ne yapacağız? Ben de anamı getirdim, ben de dilimi istiyorum derse ne yapacağız" demiş.

Vay anasını! İktidar partisinin Anayasa Komisyonu'nun tepesinde bu adam oturuyor.

"Ya herkes isterse..." kahve tartışmalarının bitirici hamlesidir. Herkesin aklına kendi etnik kökeni gelir, gelince korkar, korkunca susar. Burhan Kuzu da tartışmayı bitirmek istemiş, "Çerkesi, Lazı, Arabı da anadilim nerede diye kuyruğa girer"se ile ürkütmeyi denemiş. İkna olmayanlar için de, "önlem almazsak, bu iş bölünmeye gider" ekini yapmış.

Burada haklı... Çünkü AKP elinde bu iş bölünmeye gider! Sen ardı ardına açılım yap, paket çıkar, süreç icat et, sonra da en temel insan haklarından birinde "anadilini de al git" tavrı göster. İmralı'da neyi tartışıyor, neyin pazarlığını yapıyorlar?

İşin gerçeği, sorun AKP'nin dayandığı sistemde, felsefede. Hani dün Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Erdoğan'ın danışmanı Yiğit Bulut'un "Başbakan en iyi sosyalisttir" lafından paniğe kapılıp, "Başbakan'ım muhafazakardır, ben ona sosyalist dedirtmem" açıklamasını yaptı ya, işte muhafazakar bir ideoloji ve kapitalizm, anadilde eğitim sorununu bile çözemez.

Bölünmeye gelince... Çok uzun süredir, "bölücü" dinamikleri besleyen, gerektiğinde yaratan emperyalistlerdir. İşbirlikçiler, emperyalizmle iş pişirdiklerinden, bölünmeyi engellemeyez, tutup "herkes isterse" diye saçmalarlar.

İnsan haklarıyla, özgürlüklerle ilişkili her başlığa "bana nasıl kâr olarak döner" diye bakan bir zihniyetin, gelip kıç üstü oturduğu andır bu.

Anadilde eğitim hakkına değil, bu zihniyete karşı çıkmak gerekir. Bu zihniyetin dayandığı yıkılası düzene...

Önce biri, sonra öbürü değil; aynı anda!

Varsayalım ki, Kuzu "Kürtçe eğitimden doğal bir talep olamaz, verdik gitti" deseydi, bu AKP'ye ilişkin yargımızda herhangi bir değişikliğe yol açar mıydı? Açmazdı. Ne diyorduk, önyargı filan değil, yargımız var ve o yargının dayandığı gerçekler.

Dolayısıyla "önce Kürtlere hakları verilsin hele, sonra bakarız"cı demokratlar, liberaller insan aklıyla alay ediyor. Bir tarafta takır takır gençleri öldüren, yasakçı, karanlık, sömürücü, berbat bir düzen öte tarafta iyi şeyler de oluyor!

İyi bir şey olmaz.

Sosyalizm bu nedenle güncel, zorunlu bir seçenek.

Sosyalizm, Kürtlerin ülkedeki diğer etnik topluluklardan farkını, bu farkın siyasal, tarihsel temellerini ortaya cesurca koyabilir. Bölünmeden ya da başka bir şeyden korkmayacağı için. Bunu söyleyerek ayrımcılık da yapılmış olunmaz, pozitif "ırkçılık" da...

Üstelik, her dili, her kültürü toplumun gelişme dinamiklerini uyumlu bir biçimde inceleme, yaşatma ve geliştirme iradesini de rahatlıkla sergiler, sergileyecektir sosyalizm. Kürtçenin dışındaki dillerde de, gerektiğinde ve talep olduğunda anadilde eğitim mümkün hale gelecektir, gelebilir.

Peki, bölünmeyi ne engeller?

Bölünmeyi ortak yaşamı birlikte kurma iradesi, hayata ve tarihe ilerici bir bakış açısı engeller. Dil açısından, birleştirici olan, bizim ülkemiz söz konusu olduğunda Türkçedir, Türkçe olacaktır. Bu saçma engeller, yasaklar ortadan kalktığında, Türkçe de itibar kazanacak, zenginleşecektir. Sovyetler Birliği'nde -ki ulusal sorun açısından çok daha zor bir ülkeydi, onca dilde eğitim yapıldı ama Rusça bütün ulusları ve milliyetleri birleştirdi, kimsenin o toplamın en gelişkin ögesi olan Rus kültürüyle bir sorunu olmadı, diğer kültürler de hızla gelişti, kimse bir ötekini hakir görmedi.

Reşid Beybutov'u bilir misiniz? Bilenler zaten dinliyordur, bilmeyenler de dinlemeli. Sosyalizmin halkları nasıl birleştirdiğinin somut öyküsüdür Beybutov. Azeridir, Ermenistan'da eğitim görmüş, müzik yapmıştır. Sonra yerleştiği Bakü'de birçok şarkısını üç dilde, Azerice, Ermenice, Rusça söylemiştir. İyi ki bu halklar birbirini boğazlamaya başlamadan öldü Beybutov, tam zamanında!

Kısaca, sosyalizm çözer, sosyalist değil de muhafazakar olanlarsa "anadilini de al git" der. Onlara "demokrat" deniyor, bize "milliyetçi". Vay anasını!

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/anadilini-de-al-git-80540




Bu ileti en son melnur tarafından 04.10.2013- 18:14 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.10.2013- 18:53


K.Okuyan'ın bu yazısı "TKP-SOL GAZETESİ" başlığı altında SE'de de açılmış:

http://www.sosyalistforum.net/politik-gundem/63688-tkp-sol-gazetesi.html

Devrim02 mahlaslı bir arkadaş şöyle bir yorum yapmış

" ...yazının içindeki bu bölümü nasıl değerlendiriyorsun,''Bölünmeyi ortak yaşamı birlikte kurma iradesi, hayata ve tarihe ilerici bir bakış açısı engeller. Dil açısından, birleştirici olan, bizim ülkemiz söz konusu olduğunda Türkçedir, Türkçe olacaktır.'' burda kemal okuyan türk ulusunu 1.sınıf olarak görüyor olmalıki onun dilinide 1.sınıf görüyor yani kürtler sanki bu dili illa öğrenmek zorundalarmış gibi bir mantık var hatta bir kabul var halbuki bu yurt kürt halkınında diğer halklarında yurdu o zaman ortak dil başka bir dilde olsun mesela gürcüce veya lazca,ayrıca kemal okuyana göre sosyalizm gelene kadar kürt halkı dilinin kimliğinin mücadelesini vermemelidir sonucu çıkıyor yada akp den istemesin böyle bir mücadeleye girişmesin eğer girişirse bu pozitif ırkçılık olur demektedir peki sorarım 90 yıldır dili kimliği yasak bir halkın kendi dilinde eğitim görmek istemesi niçin kemal okuyana pozitif ırkçılık gibi geliyor mesela kürtler herkes kürtçe eğitim görsün demiyorki sadece kendi halkı için istiyor bunu"

Saint mahlaslı bir başkası ise şunu:

"Yahu bir halkın anadilde eğitim talebine 'sosyalizm gelsin çözülür' demenin neresinde bir mantık, çözüm, devrimci tutum, ilericilik var gerçekten?

Ya da yarın Kürtler anadilde eğitimi tamamen kazanırsa Okuyan ne diyecek?
Anadilde eğitimi, Kürt sorununu hepsini sosyalizm kökten çözer ama anadilde eğitim burjuvazi içerisinde çözüme kavuşamayacak bir sorun değil.

TKP bir örgüt olarak Kürtlerin tüm taleplerini açık ve net şekilde savunamadığı, destekleyemediği için Kürtlere dair her konuda 'tabi o iş haktır ama..' yaklaşımı var. Açıktan savunamayınca, UKKTH'nı tüzüğünden çıkarınca o halka dair her konuda 'sosyalizm'i kılıf olarak kullanmak çok kolay geliyor anlaşılan. Bir halka anadilin için sosyalizmin gelmesini bekle demek nedir ya  

Bir de 'bölücülük' kısmını anlamadım. Yani sosyalizm bölünmeyi engeller derken o bölünme UKKTH mı oluyor?"


Solpaylaşım henüz yeni bir forum. Altyapısının da yazıyazforum'la bir ilgisi kalmadı. Teknik anlamda da hala bitirilemedi. Dolayısıyla arama motorları konusunda hala sıkıntımız var. ( Sunucumuz ve aynı zamanda forumu kuran arkadaşımız bir an önce tamamlayacağını söylüyor. Umarım bir an önce de biter.) Bu yüzden bu tür konuları kendilerini sol sosyalist olarak tanımlamaya çalışan arkadaşlarımızla tartışabilme olanağımız da yok. Bu yüzden bu başlıkta ordaki yorumları açmaya çalışacağız.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.10.2013- 19:18


Bir kere şu konunun altını öncelikle çizmekte yarar var. SF internetin nicel anlamda en büyük "sol-sosyalist" forumu. Ve kendisini de "sosyalizm okulu" olarak tanımlıyor. Ama ne yazık ki, böyle iddialı bir söylemi olmasına rağmen, şu anki durumuyla sözde sol-sosyalist forum olmaktan da öteye gidemiyor. Daha ileri gideyim, bu haliyle sol sempatizan kitleyi de yanlış yönlendiriyor ve yanlış bir bilinç oluşmasına katkı yapıyor.

Uzun zamandır bunu söylüyorum. Çünkü forum işleyişinde sıkıntı var. Çünkü "Sosyalizm okulu" iddiasında bulunan bir platformun her şeyden önce bilimsel sosyalizmi rehber edinmiş yöneticilerden oluşması gerekir. Oysa bu forumda tam bir keşmekeş hakim. Kimisi Marks'ı öteleyen "Leninci", kimisi Lenin'i tu kaka ilan eden "Marksist", kimisi "has leninciyim" deyip Lenin'in canına ot tıkıyor, farkında değil...Ama hepsinin, biraz yumuşatırsak pek çoğunun ortak özelliği kürt ulusal hareketi sempatizanı veya kuyrukçusu. Yazarları arasında gerçekten önemli olanlar da var. ( Ulak mahlaslı Fikret Uzun örneği gibi) Sempatizanları da daha çok kürt ulusal hareketi sempatizanları. Önceleri daha baskın bir Kürt Ulusal Hareketi sempatizanlığı varken, şimdilerde biraz tavsasa bile hala baskın.

Şunun için araya böyle bir bölüm ekledim. Bu iklim hemen hemen her yorumu da etkiliyor. Daha doğrusu her yorum böyle biriklimden beslendiği için çoğu kez anlaşılmaz, ve sol-sosyalizm karşıtı yorumlara dönüşebiliyor. Forum yönetimi de -bilerek veya bilmeden-buna çanak tutuyor. Sonuçta yukarda alıntıladığım yorumlar da ortaya çıkabiliyor.

Devrim02 arkadaş Kemal Okuyan'ın yazısından bir bölümü almış :"Bölünmeyi ortak yaşamı birlikte kurma iradesi, hayata ve tarihe ilerici bir bakış açısı engeller. Dil açısından, birleştirici olan, bizim ülkemiz söz konusu olduğunda Türkçedir, Türkçe olacaktır.'' Ve şu yorumda bulunmuş:

"burda kemal okuyan türk ulusunu 1.sınıf olarak görüyor olmalıki onun dilinide 1.sınıf görüyor yani kürtler sanki bu dili illa öğrenmek zorundalarmış gibi bir mantık var hatta bir kabul var halbuki bu yurt kürt halkınında diğer halklarında yurdu o zaman ortak dil başka bir dilde olsun mesela gürcüce veya lazca,ayrıca kemal okuyana göre sosyalizm gelene kadar kürt halkı dilinin kimliğinin mücadelesini vermemelidir sonucu çıkıyor yada akp den istemesin böyle bir mücadeleye girişmesin eğer girişirse bu pozitif ırkçılık olur demektedir peki sorarım 90 yıldır dili kimliği yasak bir halkın kendi dilinde eğitim görmek istemesi niçin kemal okuyana pozitif ırkçılık gibi geliyor mesela kürtler herkes kürtçe eğitim görsün demiyorki sadece kendi halkı için istiyor bunu"

Arkadaşın Okuyan'ın yazısını anlamadığı belli. Ama çok daha önemlisi böyle bir yazının kendini sosyalizm okulu olarak tanımlayan bir forumda yanıtsız kalmasıdır. Yanıtsız kaldığı için de, bu ve benzer "anti-sosyalist" yorumlar foruma egemen olmuştur, egemen olmaya devam etmektedir ve bu yorumlar çerçevesinde de foruma yeni giren sol sempatizanların zihinleri sol-sosyalizm adına yanlış bir bilinçle karatılmaktadır.

(sonradan detayına gireceğiz.)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.10.2013- 19:37


"Yahu bir halkın anadilde eğitim talebine 'sosyalizm gelsin çözülür' demenin neresinde bir mantık, çözüm, devrimci tutum, ilericilik var gerçekten?

Ya da yarın Kürtler anadilde eğitimi tamamen kazanırsa Okuyan ne diyecek?
Anadilde eğitimi, Kürt sorununu hepsini sosyalizm kökten çözer ama anadilde eğitim burjuvazi içerisinde çözüme kavuşamayacak bir sorun değil.

TKP bir örgüt olarak Kürtlerin tüm taleplerini açık ve net şekilde savunamadığı, destekleyemediği için Kürtlere dair her konuda 'tabi o iş haktır ama..' yaklaşımı var. Açıktan savunamayınca, UKKTH'nı tüzüğünden çıkarınca o halka dair her konuda 'sosyalizm'i kılıf olarak kullanmak çok kolay geliyor anlaşılan. Bir halka anadilin için sosyalizmin gelmesini bekle demek nedir ya  

Bir de 'bölücülük' kısmını anlamadım. Yani sosyalizm bölünmeyi engeller derken o bölünme UKKTH mı oluyor?"

SAint mahlaslı üye de bu yorumu yapmış. O da Okuyan'ın yazısını yanlış yorumluyor, belki de öylesi işine geliyor. Çünkü bu forumda yazanların solcu-sosyalist olup olmadıklarını anlamak da mümkün değil. SF kendini ne kadar "sosyalizm okulu" olarak nitelerse nitelesin, ne yazık ki, böyle garip bir durumun önüne geçecek bir çözüm de bulamamış. Bulmak istiyor mu o da ayrı!

K.Okuyan bir sosyalistin mutlaka benimsemesi gereken bir konunun altını çiziyor. Kürt sorunu'nun nihai çözümü sosyalizmdir. Ama hiç bir zaman burjuva sistem içinde anadilde eğitimin çözülemeyeceğini söylemiyor. Peki ne diyor; gerici AKP'nin bu sorunu çözemeyeceğini söylüyor. Anadilde eğitim hakkı için AKP'le "barış süreci" yapmanın gerici AKP'nin kuyruğuna takılmak olduğunu söylüyor. Kürtlerin her türlü demokratik ve kültürel hakkının sadece sosyalizm içinde çözüleceğini söylerken de, defalarca yinelediği gibi, sorunun solcular-sosyalistler için "ulusal haklar da içeren bir emek sorunu" olduğunu söylüyor. Yani kürtlerin ulusal haklarının mücadelesinin bir sosyalist için sınıfsal harekete tabi bir mücadele olması gerektiğini söylüyor.

Şimdi adı "sosyalist forum" olan ve "sosyalizm okulu" olma iddiasında bulunan bir platformda sosyalist bir bakış açısını öne çıkartmamanın ve bu türden ilkesiz ve son çözümlede anti-sosyalist yaklaşımların başat hale gelmesinin anlamı olabilir mi? Daha önce yine aynı forumda, "sosyalistlerin görevi kürt halkının yanında olmaktır" benzeri yorumlar da okumuştum. Ama orda hiç bir "sosyalist"in "kürt halkının yanında olmak ne anlama geliyor diye sorduğunu da hiç görmedim.

( Detaylandırırız.)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.10.2013- 19:48


Sonrasında, forumun sahibi, yönlendiricisi olan kişi devreye girmiş; Lenin'in bir makalesinin kendince uyarlamasını:) (intihal-aşırma) yapmış. O da şu:

"
Sanırım bu yazıyı güncelleştirmek elzem oldu.

Liberaller faşistlerden, en azından kurslar için anadilinde ders hakkını tanımalarıyla ayrılıyorlar. Ama zorunlu bir resmi dilin olması gerektiği konusunda faşistlerle tamamen hemfikirler. (Türkiyede hiçbir liberal anadilde eğitimi istemez ama yinede intihali bozmayalım değilmi? Biz ilkokul kelimesi yerine "KURS" diyelim.)

Zorunlu bir resmi dil ne demektir? Pratikte bu, Türkiyenin nüfusunun azınlığını oluşturan Büyük Türklerin dilinin, Türkiyenin tüm diğer nüfusuna dayatılması demektir. Her okulda resmi dilin öğretilmesi zorunlu tutulmaktakdır. Tüm resmi yazışmalar yerel halkın dilinde değil, resmi dilde yapılmak zorundadır.

Zorunlu resmi dilin gerekliliği, onu savunan taraflarca nasıl haklı gösteriliyor?

Kemalistlerin,gericilerin,işbirlikçilerin,faşistle rin "argümanları" tabii ki kısa ve özdür. Onlar bütün Türk olmayanların, "kontrolden çıkmamaları" için demir sopayla yönetilmeleri gerektiğini söylüyorlar. Türkiye bölünemezdir ve tüm halklar Büyük-T.C egemenliğine boyun eğmelidirler, çünkü Türkiyeyi'yı kuran ve birleştiren Büyük-Türklerdir. (Burjuva Tv'lerinde liberaller ve neofaşistler demiyormu o zamanda ulaşım olmadığından doğudan ve güneydoğudan batıda çarpışmaya asker gelmemiştir.= Bu Devleti Türkler kurmuştur) Bu yüzden egemen ulusun dili zorunlu resmi dil olmalıdır. kürtçe, Türkiye'deki toplam nüfusun yaklaşık yüzde 40'a yakını tarafından konuşuluyor olsa bile "yerel lehçeler"in bütünüyle yasaklanmasına aldırış etmemektedirler.

Liberallerin tavrı çok daha "kültürlü" ve "rafine"dir. Anadile, belirli sınırlar içinde izin verilmesinden yanadırlar. Fakat aynı zamanda bir zorunlu resmi dili savunurlar. Zorunlu resmi dilin, "kültür"ün çıkarları için, "bir" ve "bölünmez" Türkiye'nin çıkarları için vs. gerekli olduğunu söylüyorlar.

"Devlet olmak kültür birliğinin onayıdır" Resmi dil, devlet kültürünün temel bir bileşenini oluşturur... Devlet olmanın temelinde otorite birliği yatar ve resmi dil bu birliğin bir aracıdır. Resmi dil, devlet olmanın tüm diğer biçimleri gibi aynı zorlayıcı ve genel yükümlendirici güce sahiptir"
Demiş büyük usta.
Devlet neydi?
Polis (Asker),Yargı,cezavi üçgeniyle uygulanan zor aygıtı.

"Türkiye bir ve bölünmez kalacaksa, o zaman Türk dilinin yazı dilinin politik yararlılığı olanca kararlılıkla savunulmalıdır."

Resmi dilin zorunluluğu sorununda liberalin,nefaşistlerin (bilumum zerzavat) tipik felsefesi budur. [...]

Türkçe büyük ve güçlü bir dildir, diyor bize "Bilumum zerzavat. Türkiyenin'nın sınır bölgelerinde yaşayan herkes bu büyük ve güçlü dili bilsin istemez misiniz? Tüek dilinin Türk olmayanların edebiyatını zenginleştirdiğini ve büyük kültür zenginliklerini onların yakınına getirdiğini vs. görmüyor musunuz?

Bütün bunlar doğru, beyler, diye yanıtlıyoruz onları. Nazım'ın, Yaşar Kemal'in, Aziz Nesin'in, dilinin büyük ve güçlü bir dil olduğunu sizden daha iyi biliyoruz. Türkiye'deki istisnasız tüm ulusların ezilen sınıfları arasında mümkün en sıkı ilişkinin ve kardeşçe birliğin oluşmasını sizden daha çok istiyoruz. Ve elbette Türkiyenin'nın her sakininin büyük Türk dilini öğrenme olanağına sahip olmasından yanayız.

Bizim istemediğimiz şey cebir öğesidir. İnsanları sopayla cennete sürmek istemiyoruz; çünkü "kültür" üzerine istediğiniz kadar güzel laf edin, zorunlu resmi dil cebir içerir, sopa içerir. Büyük ve güçlü Türk dilinin, kimsenin onu düpedüz cebir yoluyla öğrenmeye zorlanmasına ihtiyacı olmadığına inanıyoruz. Türkiye'de kapitalizmin gelişmesinin ve toplumsal yaşamın genel seyrinin bütün ulusları birbirine yakınlaştırma yönünde işlediği kanaatindeyiz. Yüz binlerce insan Türkiye'nin bir ucundan diğerine taşınıyor, farklı milliyetten halklar birbirine karışıyor, soyutlanma ve ulusal tutuculuk ortadan kalkmak zorundadır. Yaşam ve çalışma koşullarından dolayı Türk dilini bilmesi gerekenler, cebir olmadan da onu öğreneceklerdir. Ancak zorlamanın (sopanın) tek bir sonucu olacaktır: büyük ve güçlü Türk dilinin diğer ulusal gruplara yayılmasını engelleyecek ve en önemlisi uzlaşmazlıkları keskinleştirecek, milyon tane yeni sürtüşme biçimine yol açacak, dargınlığı ve karşılıklı anlaşmazlığı artıracaktır vs.

Kim böyle bir şeyi ister? Türk halkı değil, Türk demokratları değil. Onlar, "Türk kültürü ve devleti yararına" olanlar da dâhil, hiçbir türlü ulusal baskıyı kabul etmezler.

Onun için Türkiye Marksistleri diyorlar ki, hiçbir zorunlu resmi dil olmamalıdır, öğretimin tüm yerel dillerde yürütüleceği okullar halka sağlanmalıdır, anayasaya herhangi bir ulusun tüm ayrıcalıklarını ve ulusal azınlıkların haklarının ihlal edilmesini geçersiz ilan eden temel bir yasa eklenmelidir. "




Bu ileti en son melnur tarafından 04.10.2013- 19:57 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.10.2013- 20:01


Ve son olarak da intihal'in aslı Ekim Arat adlı arkadaştan gelmiş...


"Zorunlu Bir Resmi Dil Gerekli Midir? - Lenin

Liberaller gericilerden, en azından ilkokul için anadilinde ders hakkını tanımalarıyla ayrılıyorlar. Ama zorunlu bir resmi dilin olması gerektiği konusunda gericilerle tamamen hemfikirler.

Zorunlu bir resmi dil ne demektir? Pratikte bu, Rusya nüfusunun azınlığını oluşturan Büyük Rusların dilinin, Rusya'nın tüm diğer nüfusuna dayatılması demektir. Her okulda resmi dilde ders zorunlu olacaktır. Tüm resmi işlemler yerel halkın dilinde değil, mutlaka resmi dilde yapılmalıdır.

Zorunlu resmi dilin gerekliliği, onu savunan partiler tarafından nasıl haklı gösteriliyor?

Kara-Yüzler'in "kanıtları" tabii ki kısa ve özdür: bütün yabancı kökenlilere demir yumrukla muamele edilmeli ve "rahatlarına bakmalarına" izin verilmemelidir. Rusya bölünmez kalmalı ve Büyük Ruslar Rus vatanının güya kurucusu ve çoğaltıcısı olduklarından, tüm halklar Büyük Rus prensibine boyun eğmelidir. Bu yüzden egemen sınıfın dili zorunlu resmi dil olmalıdır. Bay Purişkeviçler, toplam nüfusun yaklaşık yüzde 60'ını oluşturan Rusya'nın Büyük Rus olmayan nüfusunun konuştuğu "berbat lehçeler"in bir bütün olarak yasaklanmasına karşı değildirler.

Liberallerin tavrı çok "daha uygar" ve "daha rafine"dir. Anadiline, belirli sınırlar içinde (örneğin ilkokullarda) izin verilmesinden yanadırlar. Fakat aynı zamanda zorunlu resmi dilden yanadırlar. "Kültür"ün çıkarları için, "bir" ve "bölünmez" Rusya'nın çıkarları için vs. bu gereklidir.

"Devlet olmak kültür birliğinin onayıdır... Resmi dil, kesinlikle, devlet kültürünün bir unsurunu oluşturur... Devlet olmanın temelinde iktidarın birliği yatar ve resmi dil bu birliğin aracıdır. Resmi dil devlet olmanın tüm diğer biçimleri gibi aynı zorlayıcı ve genel yükümlendirici güce sahiptir...

Rusya'nın bir ve bölünmez kalması nasip olacaksa, o zaman Rus yazı dilinin resmi yararı olanca kararlılıkla savunulmalıdır."

Resmi dilin zorunluluğu sorununda liberalin tipik felsefesi budur.

Yukarıda aktarılan cümleleri Bay S. Patraşkin'in liberal gazete "Den"deki (No. 7) makalesinden aldık.

(...)

Rus dili yüce ve güçlüdür, diyor bize liberaller. Rusya'nın herhangi bir kenar bölgesinde yaşayan herkesin bu yüce ve güçlü dili iyi bilmesini gerçekten istemiyor musunuz? Rus dilinin yabancı kökenlilerin edebiyatını zenginleştirdiğini ve onlara büyük kültür zenginliklerine iştirak etme olanağı sunduğunu vs. görmüyor musunuz?

Bütün bunlar doğru, liberal beyler, diye yanıtlıyoruz onları. Turgenyev'in, Tolstoy'un, Dobrolyubov'un, Çernişevski'nin dilinin yüce ve güçlü olduğunu sizden daha iyi biliyoruz. Rusya'da ikamet eden istisnasız tüm ulusların ezilen sınıfları arasında daha sıkı bir ortaklığın ve kardeşçe bir birliğin oluşmasını sizden daha acilen istiyoruz. Ve elbette Rusya'nın her sakininin yüce Rus dilini öğrenme olanağına sahip olmasından yanayız.

Sadece şunu istemiyoruz: zorlama unsuru. İnsanları sopayla cennete sürmek istemiyoruz. Çünkü "kültür" üzerine istediğiniz kadar güzel laf edin — zorunlu resmi dil cebirle ve zorla öğretmekle bağlıdır. Yüce ve güçlü Rus dilinin, birilerinin onu sopayla öğrenmeye zorlanmasına ihtiyacı olmadığına inanıyoruz. Rusya'da kapitalizmin gelişmesinin ve genelde toplumsal yaşamın serpilip büyümesinin bütün ulusların birbirine yakınlaşmasına yol açtığından eminiz. Yüzbinlerce insan Rusya'nın bir ucundan diğerine savruluyor, nüfusun ulusal bileşimi karışıyor, soyutlanma ve ulusal kendi bildiğini okuma ortadan kalkmak zorundadır. Yaşam ve çalışma koşullarından dolayı Rus dilini bilmesi gerekenler, sopa olmadan da onu öğreneceklerdir. Zorlama (sopa) ise sadece, yüce ve güçlü Rus dilinin diğer ulusal grupların içine girişini zorlaştırmaya yol açacak ve her şeyden önce düşmanlıkları şiddetlendirecek, milyonlarca sürtüşme yaratacak, sinirliliği ve karşılıklı anlaşmazlığı artıracaktır vs.

Rus Marksistlerinin, tüm yerel dillerde okul işlerine izin verilmesi ve bir ulusun her türlü ayrıcalıklarını ve bir ulusal azınlığın haklarının her türlü ihlalini hükümsüz kılan temel bir yasanın anayasaya eklenerek, zorunlu bir devlet dilinin olmamasının zorunlu olduğunu söylemelerinin nedeni budur.

kaynak: Lenin, Ulusal ve Sömürgesel Ulusal Sorun Üzerine, çev.: İsmail Yarkın, Süheyla Kaya, Saliha Kaya, İnter Yayınları, İstanbul, 1998, s. 169-171"




Bu ileti en son melnur tarafından 04.10.2013- 20:02 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.10.2013- 20:48


İlk iki yorumu yazan arkadaşların solcu-sosyalist olup olmadığını bilmiyorum. Kendilerini nasıl nitelerse nitelesinler bu konuda ( sosyalizm) yetersizlik içinde oldukları açık. CHE mahlaslı arkadaş ise kendini "Leninci" olarak tanımlamasına karşın, bu konularda birikimsiz ve ağzının da oldukça kirli olduğunu söyleyebilirim. "İntihal" yaptığı yazıyı yorumlamaya kalksa eminim, Lenin'e ve bilimsel sosyalizme aykırı bir yığın şey söyleyecektir. Zaten bu şekilde bırakmasının da nedeni bu.

Ekim Arat arkadaş, forumun sahibi olan CHE'nin yazısını alıntılayıp, altına Lenin'in yazısını asarak taşı gediğine koymuş ama keşke yorum da yapsaydı ve ilk iki arkadaşın yorumunu da yorumlasaydı. Belki başka yazıları bekliyordur ve daha sonra yapacaktır, deyip geçelim.

Sorun şu; Sosyalist bir düzende resmi dil olur mu? Türkiye'de sosyalist bir düzen kurulsa Türkçe ve Kürtçe'nin durumu ne olacak? Anadilde eğitim konusu nasıl çözülecek? ( Ve tabii ki, bugünün Türkiyesinde kürtlerin anadilde eğitimine ilkesel olarak nasıl yaklaşılacak?

Burada alıntı yapılan bütün yorumlar bu soruların yanıtını arıyor kendince. İlk ikiyle son iki arasında belirgin farklar olsa da, ve iki sattir SF'de bu konuyla ,lişkin başka bir yorum yapılmasa da, zihinsel bir karmaşa var denilebilir mi?

Bir sorun karşısında herkesin kendince yorum yapması mümkün. Her siyasal anlayışın da kendine özgü yaklaşımları vardır. Ama konu bilimsel sosyalizmi savunanların yaklaşımına geldiğinde her kafadan bir ses çıkması, birbirine bu kadar ters yorumların yapılabilmesi mümkün mü? Burda bir gariplik yok mu?

Evet, bir gariplik var: Ve bu gariplik de bilimsel sosyalizmin devrimci öz'ünün bir türlü içselleştirilemesidir. Sorun burda yatmaktadır. SAdece dil konusunda değil, kürt sorununun bütününde de, Suriye konusunda da, her konuda var bu sorun..Tekrar olacak, sorun bilimsel sosyalizmin devrimci öz'ünün yitirilmiş olmasında veya biraz yumuşatırsak içselleştirilmemesinde...

Bir kere şu alışkanlıktan vazgeçmek gerek: Herhangi bir konuda nasıl bir tutum takınılması gerektiği konusunda ustaların birebir alıntılarını almak, o ustanın o konudaki hemen hemen tüm yazıları-çalışmaları bilinmiyor ve pratiğe nasıl yansıdığı göz önüne alınmıyorsa, bizi hatalı yorumlara sürüklemektedir. "Anayurt savunması" konusunda, UKKTH konusunda, "anadil" konusunda hatalı yorumların nedeni de en iyisinden bu tarz bir anlatımı ve anlama çabasını yeğlediğimizden ortaya çıkmaktadır. Oysa biraz çaba gösterildiğinde Marks'tan Lenin'e kadar bu konularda söylenenlerin -sadece bu yöntemle bakıldığında- birbiriyle çeliştiği şeklinde yorumlanabilecek çalışmalara rastlayabiliriz. Ya da pratikte yapılanların söylenenlere uymadığı şeklinde örneklere de rastlayabiliriz.

Marksist ustaların sürekli karar değiştirdiklerini mi anlamalıyız bundan?
Yoksa teorik açıklamalarıyla pratikte yaptıklarının birbirini tutmadığı sonucu mu çıkarmalıyız?

Böyle bir şey olabilir mi?

Sözgelimi İrlanda konusunda Marks, neden önce İngiliz işçi sınıfından yana tavır alıyor da, sonra İrlanda'dan yana tavır koyuyor?

Ya da Hindistan konusunda neden İngiliz sömürgeciliğini destekler bir pozisyona düşüyor?
( Gözü kapalı UKKTH'yi savunanların incelemesi gereken bir konu.)

UKKTH konusunda "ayrılmadan yana tavır koyan" Lenin neden Ukrayna konusunda "yan çiziyor"?

Lenin neden ABD'deki asimilasyonu kendi sözcüğüyle alkışlıyor?

Ve Lenin neden bir ulusal devlet içinde halkların çitlerle ayrılmasına karşı çıkıyor ve neden ulusal çitler içinde (ulusal bir devlette) "ayrı ayrı devlet okullarının" olmasına karşı çıkıyor ve o ulusal ölçekte dil birliğinin sağlanmasına büyük bir özen gösteriyor?

Tek yanıtı var bunun: İşçi sınıfın enternasyonal çıkarları. Marks'tan Lenin'e ustaların konuya yaklaşımı sadece budur. Çelişik gibi duran anlatımların nedeni de budur. Koşullar değiştiğinde, işçi sınıfının enternasyonal çıkarına göre tavır alınır. Bilimsel sosyalizm için zaman ve mekana bağlı olmayan temel bir ilkedir bu. Hemen her konuda böyledir.

İşçi sınıfının enternasyonal çıkarları, yani devrimin çıkarları...Ona hizme etmeyen hiç bir konumlanış, neyi amaçlarsa amaçlasın doğru değildir. Herhangi bir konuda ( kürt sorunu, anadilde eğitim, asimilasyon, Suriye sorunu vb) sınıfsal mücadelenin konumlanışını ve doğrultusunu belirleyen de bu temel ilkedir. İşçi sınıfının enternasyonal çıkarları, yani devrimin çıkarları...

Bu temel ilke benimsenmediği, içselleşmediği sürece yanlış yollarda yol almak hep söz konusu olacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.10.2013- 21:15


Yeniden başlığa dönelim: Kürtlerin anadilde eğitim hakkının bir sosyalist tarafından yadsınması mümkün değildir.   Söylenen şudur, sadece anadilde eğitim de değil, kürt halkının her türlü kültürel ve demokratik hak mücadelesinin yanında olmak desteklemek sosyalist olabilmenin de gereğidir. Burada "kuyrukçu" siyasetle de aynı konumdayız. Kürt ulusal önderliği ile de...Ama yukarda, Marksist ustalara da gönderme yaparak söylemeye çalıştığımız bir konu var: Devrimin çıkarları! Bir sosyalistin bu konuya yaklaşımını belirleyen de bu olmalıdır: İşçi sınıfının enternasyonal çıkarları, yani, devrimin çıkarları...

Bu konuda devrimin çıkarları dediğimiz şey nedir? Sınıf mücadelesini bir ulusal hareketin ardına bağlamak değil...Kürt ve Türk halklarını birbirinden ayrılmasına yol açacak çözüm önerilerini desteklemek değil...Kürt sorununun çözümünü AKP'den ve emperyalizmden beklemek değil... Bir sosyalist anlayış bunun dışında bir konumlanış alamaz. Ve böyle bir konumlanış, sorunu sosyalist devrim sonrasına havale etmek, ertelem de değildir. Kürt sorununun ulusal haklar da içeren bir emek sorunu olduğu önermesinin de anlamı budur. Ulusal sorun sınıfsal mücadeleye tabi olarak yürütülmelidir. Yoksa sınıfsal mücadele ulusal soruna tabi olarak değil...

( Yine anlaşılmıyorsa, "ustalar ve yazarlar" bölümüde "ertelemeciymişiz" başlığına başvurulabilir.)

Peki sosyalist bir düzende böyle bir sorun nasıl çözümlenmelidir?

Yanıt, yine, "devrimin çıkarları" doğrultuısundadır. Sınıfsız, sömürüsüz bir toplumsal düzeni sınıf mücadelesinin varacağı nokta olarak gören bir sosyalist ulusal ölçekteki bütün halklara "resmi dil" dayatmasında bulunmadan ortak bir dil öğretmeyi öne çıkartarak. Türkiye koşullarında bunun yanıtı Türkçedir. Tıpkı zamanın koşullarında Rusça olduğu gibi ve bütün bir ülkede Rus dilinin öğretilmesinin belirleyicilik kazanması gibi. Bu durum kürtlerin anadilde eğitim almayacağı anlamına kesinlikle gelmez. Ama her ulusun-halkın dil-kültür hakkı adı altında, toplumu birbirinden ayrıştıracak her türlü   çabanın yüzeysel ve duygusal yaklaşımlarla desteklenmesinin de sanıldığı gibi sosyalizmle bir ilgisi yoktur.

Lenin'in Bund siyasetine karşı çıkışının nedeni de budur, toplumu özerklik, federasyon adı altında bölmeye çalışma çabalarına karşı çıkışının nedeni de budur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.01.2024- 08:55


Forumda öylesine dolaşırken karşıma çıktı bu başlık ve tamamını da yeniden okudum. Sanırım bu anadilde eğitim konusu, üzerine çok şey söylenmiş olsa da biraz flu kalmış gibi. Yani bir sosyalist için   somut olarak anadilde eğitim konusu nasıl yorumlanmalıdır? Ya da böyle bir konu yoruma açık mıdır? Anadilde eğitim konusu doğuştan elde edilen bir hak değil midir?

Türkiye'nin bir bölünme sorunu var. Ne yazık ki öyle. Kürt hareketi özellikle legal olmayan bölümüyle uzunca bir zaman UKKTH kapsamında ayrı bir devlet kurma amacı peşinde koştu ve uğurda da silahlı mücadele yöntemini benimsedi. Türk ve Kürt'üyle on binlerce insanımızı kaybettik bu süreçte. Kürtlerin legal partisi neyi savunursa savunsun onun da bölünmeyi ve silahlı mücadeleyi savunduğu geniş yığınlar tarafından kabul gördü. Hepimizde az çok bir bölünme paranoyası olduğu söylenebilir. Hepimiz bundan etkilendik. Ve dolayısıyla anadilde eğitim konusu da hepimizin zihninde olan bu algı, bu bölünme kaygıları çerçevesinde yorumlanmak zorunda kalıyor. İnsanlarımız silahlı terör tehditi ortadan kalkmadıkça bu konuya yani anadilde eğitim konusuna bir bölünme çabası olarak bakacaktır. Anadilde eğitimin doğuştan bir hak olduğu, hiçbir yoruma bağlanamayacağı gerçeği işte böylesi bir toplumsal algı ikliminde sağlıklı tartışılamamakta ve sosyalistler tarafından da yüksek sesle savunulamamaktadır.

Sadece Kürtlerin değil, ülkemizde bulunan bütün farklı etnik yapıların anadilleri konusuna gereken özen gösterilmeli ve eğitim ve öğretim dili elbette anadilde olmalıdır. Hiç kuşkum yok bu yapılırken insanımızı etnik kökenlerine göre bir ayrıma tabi tutmak ve onları birbirinden ayırıcı bir sistemi kabullenmek de doğru değildir. Bu yüzden sınıfsal yaklaşımı her konuda olduğu gibi bu konunun içine dahil etmek durumunda kalıyoruz ve Kürt sorunun her türlü ulusal ve kültürel haklar da içeren bir sınıfsal sorun olduğunu söylüyoruz. Bu tanımlama, bu yorumlama ''önce sosyalizmi getirtelim sonra bakarız'' anlamına gelmediği gibi sol liberallerin yarım ağızla söylediği gibi ''önce demokrası, sonra sosyalizm'' anlamına da gelmez. Önce sosyalizm mücadelesi, önce sınıfsal mücadele ve ülkede var olan tüm sorunlar da bu mücadeleye tabi olarak savunulmalıdır. Anadilde eğitim konusu da kendisini etkileyen pek çok sorunla birlikte sosyalizm mücadelesine tabidir, tabi -bağlı- olmalıdır.

( Sosyalistiz ama şimdilik sosyalizm mücadelesi bir kenarda dursun, önce demokratikleşelim, önce Kürt sorununu bir çözelim sonra sıra sosyalizme de gelir'' yaklaşımı-anlayışı (bence) doğru değildir. Bilimsel sosyalizmi savunanların kabulleneceği bir yöntem de değildir. Önce demokrasi sonra sosyalizm yaklaşımına karşı çıkmak, doğru olmadığını söylemek   demokrasinin önemli olmadığı ve demokrasi mücadelesinin   önemsizleştirileceği anlamına da gelmez. Yinelenecekse, demokrasi mücadelesi sınıf mücadelesine tabi olarak savunulur ve yürütülür. Gericiliğin yoğun baskı kurduğu ve totaliterizmin baskın olduğu koşullarda çubuk da demokrasiden yana bükülür...-diye düşünüyorum :)



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Anadilini,   git
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS