SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Durum ve cephe-Metin Çulhaoğlu           (gösterim sayısı: 3.140)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 30.04.2017- 03:25


Durum ve cephe-Metin Çulhaoğlu


“Siyaset bilimi” diye bir dal elbette vardır; ama “bilimsel siyaset” diye bir şey olamaz.

İzlenecek siyaset bilimsel analizlere dayandırılabilir, geçmişten birtakım örüntüler çıkarılarak kimi sonuçlara varılabilir. Gelgelelim, bunlar siyasetin kendisini “bilimsel” yapmaz.

Bu nedenle, örneğin Marx’ın Brumaire’indeki analiz ve değerlendirmeler bilimsellik açısından post factum (olay/fiil sonrası) değer taşır.

O zaman güncel siyasetin akıntıya göre, el yordamıyla mı yapılması gerekir?

Elbette hayır. “Bilimsellik” ayrı; ama siyasetin de kendine göre kuralları vardır. Örneğin, bir kuraldır: Belirli bir durumun işaret ettiği olasılıkların hepsini birden hesaba katan, hepsine verilecek tepkileri önsel olarak içselleştirip böyle yol alan bir siyaset olamaz. Siyaset, her zaman verili durumda başat ya da birincil olana odaklanır; ikincil unsurlar ve olasılıklar ise izlenecek siyasetin kalın çizgisinin belirlenmesinde rol oynamaz.

***

Örneğin bugün Türkiye’de başat olan, Saray rejiminin referandum sonrasında yöneleceği kesin olan saldırı siyasetidir. Karşıt siyasetin de en başta buradan hareketle şekillendirilmesi gerekir. Saldırı diyoruz; “tecavüz” de denebilirdi. Bu durumda “Tecavüz kaçınılmazsa mütecavizin defterinin kimler tarafından ne zaman nasıl dürüleceği üzerine tefekküre dalmak rahatlatır” deniyorsa ortada hastalıklı bir durum vardır.

“İçteki ve dıştaki güç odakları referandumda süngüsü düşen Saray’ı daha rahat manipüle edebilecektir…”

“Abdullah Gül ve çevresi, günü geldiğinde sahneye çıkmak üzere pusuda beklemektedir…”

“Düzen, yeni bir merkez sağ oluşturmak için Meral Akşener’i cilalayacaktır…”

Bunları ve benzerlerini akılda tutmakta sakınca yoktur; ancak, bunlar birincil gerçek durumundaki Saray saldırısına odaklanma zorunluluğunu az da olsa gölgelediğinde, burada seyrelmelere yol açtığında ortada siyaset kalmaz. Bir masa etrafında toplananların “Bence şunu yapacaklar…” rahatlığındaki beyin fırtınasından siyaset çıkmaz.

***

Bu kuralı başka alanlara da taşıyabiliriz.

Örneğin Türkiye’de sermaye sınıfının ve emperyalist odakların birincil gündemi,   Erdoğan’dan ve rejiminden “kurtulmak” değil, var olduğu sürece bu rejimden nasıl yararlanılabileceğinin hesaplarını yapmaktır.   Yeri gelmişken Türkiye’de solun pek kavrayamadığı önemli bir noktayı da ekleyelim: Kapitalizmde herhangi bir siyasal iktidarın sınıfsal niteliği, gerçekte olmayan bir “üst aklın” her istediğini yapmasında değil, her durumda egemen güçlerin genel çıkarlarını gözetmesindedir.    

Devam edersek, yukarıda söyleneni Saray rejimi için de tekrarlayabiliriz: Erdoğan’ın birincil gündemi, belirli odaklarla “arayı düzeltmek” değil, o tarafın dağınık halinden sonuna kadar yararlanmak, bunun fırsatlarını kollamaktır.   Saray rejimi “her istenileni yapmak”la “çıkar gözetmek” arasındaki farkın bilincindedir. “Benden her istenileni yapmıyor olabilirim; ama onların çıkarlarını gözetip öyle hareket ettiğim biline” mesajının etkili olacağını düşünürken yanılmamaktadır…  

Bizce durum budur ve karşı siyasetin de bu gerçeklerden türetilmesi gerekir.

***

Adını koyalım: Bu siyasetin bir “cephe siyaseti” olması gerekir.

“Zaten biliyoruz” denecektir, tamam…

Gene de bu siyasetin geliştirilmesinde ve yaygınlaştırılmasında şimdiden dikkate alınması gereken noktalar vardır.

Sorudur: Referanduma uzanan süreçte kurulan ilişkilerin “envanteri” çıkarılıyor mu? Fazlasıyla “pratik” bir mesele olarak görülebilir; ancak cephe deniyorsa kilit önemdedir: Referandum sonucu moral bozukluğuna, “gene olmadı” burukluğuyla “evli evine köylü köyüne” yönelimine yol açmadığına göre, özellikle yerel ölçeklerde referandum sürecinde kurulan yeni ilişkiler nereye taşınacak, bu ilişkilere nasıl süreklilik kazandırılacaktır?

Sonra bugünkü durum, özel siyasal parti mensubiyeti ile Saray rejimi bitsin de nasıl biterse bitsin “genişliği” arasında büyük bir boşluk olduğuna işaret etmektedir. Bu da genel olarak solda yer alan farklı unsurların “maksimalist” olmasa bile hayli ileri, üstelik birtakım yeni tezgâhları etkisiz kılacak hedefler etrafında toplanmasının ve örgütlenmesinin imkânları olduğu anlamına gelmektedir.

Böyleyse, işe koyulalım, çaba gösterelim; mutlaka sonuç verecektir…  



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Metin Çulhaoğlu hakkında... melnur 7 2517 23.08.2023- 07:29
Konu Klasör Elitmişiz! - Metin Çulhaoğlu melnur 0 1781 13.07.2019- 10:48
Konu Klasör Metin Çulhaoğlu ile sohbetler. melnur 5 1706 06.10.2022- 00:39
Konu Klasör Akıl akıldan üstündür - Metin Çulhaoğlu melnur 2 2203 30.11.2019- 11:21
Konu Klasör Zor, şiddet ve terör - Metin Çulhaoğlu melnur 0 1398 17.12.2019- 06:03
Etiketler   Durum,   cephe-Metin,   Çulhaoğlu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS