SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Yeniden Kirov Cinayeti           (gösterim sayısı: 4.013)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.05.2017- 08:48


Yeniden Kirov Cinayeti

Burhan Özalp


soL   Haber Portalı’nın “Yayıncılık Kulisi” köşesinde 02/06/2015 tarihinde Faik Eryaşar daha önce Kirov Cinayeti ile ilgili iki kitap tanıtmıştı. Biri, Robert Conquest’in Hruşçov’un yalanlarına ve tahrifatlarına dayanarak yazdığı "Kirov cinayeti ve Stalin", diğeri de Grover Furr’un, daha o zaman Türkçeye çevrilmemiş olan, “The Murder of Sergei Kirov“ kitabı idi. Faik Eryaşar, “yazısını The Murder of Sergei Kirov’ kitabının Türkçe çevirisinin yapılarak yayımlanmasının Sovyet tarihiyle ilgili amatör/profesyonel düzeyde okuma yapan okurlar için faydalı olacağını düşünüyor ve Furr’un kitabının ‘’Yazılama’’ tarafından yayımlanacağını umuyorum” diye bitirmişti. Yazılama yayınevi de bu dileği yerine getirdi ve geçtiğimiz haftalarda Grover Furr’un Kirov Cinayeti kitabını Türkçeye kazandırarak yayımladı.

Bu yazıda kitabı tanıtmak istiyorum. En başta Yazılama yayınevine, emekçilerine bu kitabı Türkçeye kazandıkları için ve çevirmen Reşat Bilici’yi de ayrıca kutlamak gerekiyor. Akıcı, okuyucu zorlamayan, çok güzel bir çeviri gerçekleştirmiş.

Kitap, Hruşçov’un yalanlarına ve tahrifatlarına dayanarak yazılmış bütün Kirov cinayeti kitaplarına cevap veriyor. Kitap ikisi ek bölüm olmak üzere toplam yirmi iki bölümden oluşuyor. Kitap Kirov cinayeti ve Sovyet Tarihi ile ilgili kitaplar yazan Kirilina, Lenoe ve Egge’nin iddialarını çürütüyor. Kirilina, uzun yıllar boyunca Leningrad/St. Petersburg’daki Kirov Müzesi’nde müdürlük yapmış bir isim ve 2001 yılında “Bilinmeyen Kirov” adlı kitabını yayımladı. Lenoe Amerikalı bir tarihçi, prestijli Yale Üniversitesi Yayınları’nın “Komünizm Yıllıkları “ dizisinin sponsorluğunda, 800 sayfalık devasa Kirov Cinayeti ve Sovyet Tarihi eserini yayımladı. Egge ise, eski ve önemli bir Norveçli komünist ve Nazi karşıtı direniş savaşçısı olan Ornulf Egge’nin oğlu. Egge’nin kendisi de istifa edip profesör olmadan önce yıllarca sürmüş komünist bir geçmişi var. Kitap bu üç yazar arasından en çok Lenoe ve Kirilina’nın kitapları üzerinde duruyor. Çünkü bu iki kitap, kanıtlar, birçok temel metinler ve referanslara dayanarak yazılmış ve bu iki kitabın da ortak bir iddiası var: Kirov’un katili Nikolayev “Yalnız Tetikçiydi”. Dolayısıyla, Grover Furr çalışmasında bu iki kitabı derinlemesine inceliyor ve Kirov’u Nikolayev’in dahil olduğu Zinovyevci gizli terörist yapılanma aracılığı öldüğünü kanıtları ortaya koyarak, bu iki kitabın ortak olan “yalnız tetikçi” iddiasını çok güzel çürütüyor. Terörist diyorum çünkü, o zaman ki muhalifler, 1932’de kurulmuş olan Trotskist-Zinovyevci blok ve Buharinciler SBKP’nin Stalin’in önderliğinden uzaklaştırılması (öldürülmesi) gerektiğini savunuyorlardı. Bunun için de terörü tek yol olarak görüyorlar. Bu nedenle, Stalin ve ona en yakın kişi olan Kirov’un öldürülmesinin, Stalin, Kirov, Molotov, Voroşilov, Kaganoviç’ten oluşan önderliği zayıflatacağını, böylelikle parti yönetimini ele geçirebileceklerini düşünüyorlardı. İşe Kirov’u öldürmekle başladılar...

Resim Ekleme

Anti-Komünistler ve Anti-Stalinistler Kirov cinayeti üzerinde çok fazla duruyorlar. Çünkü, Anti-Komünistler ve Anti-Stalinistler Hruşçov’un yalan ve tahrifatlarına dayanarak ortaya attıkları iki iddia var. Bir, Stalin kendisine çok yakın olan Kirov’u öldürdü çünkü kendisine rakip olarak görüyordu. Bunun üzerinden de kendisine muhalif olanlara komplo kurdu ve tasfiyeleri gerçekleştirdi. İki, Nikolayev “yalnız tetikçiydi” yani kimseyle bağlantısı yoktu cinayeti bireysel olarak işledi. Stalin cinayeti bahane ederek muhaliflerine komplo kurdu ve onları temizledi.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.05.2017- 08:50


Resim Ekleme

Bu birinci iddiada aslında üç iddia var. Birincisi, Stalin’in Kirov’u kendisine siyasi rakip görmesi. Böyle bir durum yok çünkü Kirov’un kendisi bile kendini Stalin’e rakip olabilecek durumda görmüyor. Bakınız Molotov bu durumla ilgili ne anlatıyor:

“XVII. Kongre'nin sonunda arkadaşlar arasında toplanmıştık ve Stalin Kirov'a dedi ki:

-Moskova' da çalışmanın zamanı geldi.

Ben Stalin'i destekledim:

-Kesinlikle.

Kirov hışımla üstüme atladı:

-Alay mı ediyorsun! Benim burada hiçbir değerim yok. Ben ancak Leningrad'da yeterli olabilirim, ama burada ne yapabilirim?

Bir arabacı gibi küfürler ediyordu, tayin edilmekten müthiş korkuyordu. O grup çalışmasına uygundu, onun gibileri çok yararlı olurlar. Bazı koşullarda başkalarına göre çok daha iyiydi fakat kendi yerinde. Daha yüksek bir seviyeye getirmek olmazdı. Teorik gelişimi eksikti. Üstelik gerektiği kadar sert değildi. Devleti adam etmek ve savaşa hazırlamak, biliyorsunuz ...”

İkincisi, Kirov’u Stalin öldürdü ya da öldürttü. Bu hiçbir zaman ispatlanamadı. Zaten bununla ilgili bir kanıt olsaydı, Sovyetler Birliği’nin canına okuyan iki tane Sergeyeviç, yani Hruşçov ve Garbaçov bunu mutlaka kullanırdı. Bakınız, Kemal Okuyan Stalin’in kızı Svetlana’dan aktarıyor:

"Kirov evimizde yaşardı. O bizden biriydi, eski dost ve arkadaş. Babam onu severdi ve ona bağlıydı. ( ... ) Bu ölümle babamın bir ilgisi olduğuna hiç inanmayacağım. Kirov babama Svanidzelerden, Redenslerden, bütün akrabalarından ve dostlarından daha yakındı. Kirov babamın yakınıydı ve babamın ona gereksinimi vardı. Kirov'un ölüm haberini alışımızı ve herkesin nasıl sarsıldığını anımsıyorum."

Üçüncüsü, Stalin kendi muhaliflerine komplo kurdu. Anti-Komünistler ve Anti-Stalinistler, bu konuda en çok başvurdukları belgelerden bir tanesi, NKVD generali olan ve 13 Haziran 1938’de Japon işgalindeki Mançurya sınırını geçerek Japonların safına geçen Genrih Samoiloviç Liyuşkov’un1939’daki Kaizo makalesi. Grover Furr Liyuşkov’un iddialarını Japonlara verdiği özel röportajlar ile Kaizo makalesi arasındaki uyuşmazlıkları ortaya koyarak Liyuşkov’un tutarsızlıklarını göstererek iddialarını çürütüyor. Örnek olsun, Liyuşkov 1938 temmuzunda verdiği röportajında diyor ki:

“Nikolayev, kesinlikle Zinovyev’in grubuna mensup değildi.”

Birkaç ay sonra Kaizo’daki makalesinde bu iddiasını değiştirmişti:

“Komsomol üyesi olduğunda zamanlarda, o (Nikolayev), Zinovyevci hizbe sempati besliyordu.”

Stalin muhaliflerine komplo kurmadı. Çünkü Stalin önderliğini terörist eylemlerle zayıflatmayı planlayan bir yapılanma vardı. 1932’de kurulmuş olan Trotskist-Zinovyeci bir blok olduğu günümüzde artık kanıtlarıyla ortaya çıkarılmış durumda. Grover Furr bunu kitapta gösteriyor. Trotskiy’nin oğlu Sedov ile mektupları ve Sedov’un Holladalı sosyal demokrat bir gazeteye verdiği röportajda gaf ile ağzından kaçırdıkları açığa çıktı.

Anti-Komünistler ve Anti-Stalinistler’in Kirov Cinayeti üzerine ikinci iddiasına gelecek olursak Nikolayev “yalnız tetikçiydi”. Stalin Kirov cinayetini fırsat bilip muhaliflerine komplo kurup onları ortadan kaldırdı. Bunun artık kesinlikle böyle olmadığı ortaya çıkmış durumda. Grover Furr kitabında bunu çok iyi bir şekilde, ayrıntılı olarak ortaya koyuyor. Grover Furr Kirov Cinayeti kitabı ile Kirilina, Lenoe ve Egge’nin iddialarını bir bir çürütüyor. Trotskiy’nin, Zinovyev’in, Kamanev’in, Buharin’in ve bunların takipçilerinin Kirov cinayetiyle bağlantılarını tek tek ortaya koyuyor. Örnek olsun, Nikolayev’in bağlanıtılı olduğu Kotolinov ile Buharin’in bağlantısını açığa çıkarıyor. Cinayet sırasında İçişleri Halk Komiseri olan Yagoda’nın aslında böyle bir cinayetin işleneceğini bildiği ve buna bile bile engel olmadığı ve daha niceleri…

Yazılama takipçilerine önerim, bu kitabı alıp mutlaka ve mutlaka okumaları ayrıca bu kitabı okuduktan sonra okumalarını yine Yazılama yayın evinden çıkan, öncelikle Stalin’i Anlamak, Stalin ve Hruşçov Hakkında, Stalin ve Demokrasi-Trotskiy ve Naziler, İhanete Uğrayan Sosyalizm, sonrasında Özgürlük Savaşı, Anılarım kitaplarıyla desteklemeleri.

Bir de Yazılama’dan çıkan Almanya’da Sosyalizm, Macararistan 1919 ve 1956 Karşı Devrimin Anatomisi, Sovyetler Biriliği’nde Kürt Sanatı kitapları var ama bu kitapları yine SSCB tarihi kapsamında başka bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor.


http://haber.sol.org.tr/blog/serbest-kursu/burhan-ozalp/yeniden-kirov-cinayeti-153941







Bu ileti en son melnur tarafından 03.05.2017- 08:50 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.05.2022- 09:38



Troçkist tarihçilik yeminli mahkeme beyanını kabul etmemeyi bilimsellik olarak ilan etmiş ve bu haliyle Sovyet tarihinin nasıl algılanacağına damga vurabilmiştir!


Kirov’u kim öldürdü   - AYDEMİR GÜLER

Geçen ay daha ziyade uluslararası siyaset yazılarına alıştığımız Erhan (Nalçacı) Grover Furr’un kitabını ele almıştı. Yoksa şimdiye kadar Troçki’nin Yalanları hakkında kesin yazardım... Ama endişelenmeyin, tekrara düşmeyeceğim. Konuyla ilgili, önemsediğim birkaç not düşeceğim yalnızca.

Tarih, bilimin keşfettiği mutlak objektif bilgilerden oluşmaz. Bilgiler gerçek ile yorumların arasından süzülüp bize ulaşır ve diyebiliriz ki tarih aslında bir ideolojik mücadele sahasıdır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi bu mücadelede çok erken havlu attı. Stalin’in aforoz edildiği 1956 20. Kongre korkunç bir kırılma noktası olsa bile, mücadelenin kaybedileceği çok daha erken dönemlerde belli olmuştu. Ekim Devrimini izleyen iç savaştan sonraki tarihsel atılımların, örneğin merkezi planlamanın, sanayileşmenin, Nazizmin püskürtülmesinin altında imzası bulunan Stalin’in üstüne çizik atılmasıyla Sovyetler Birliği’nin tarihi de yazılamaz hale geldi. Ama öncesinde de ortada bayağı bir savrukluk vardı. Stalin önderliği yenilgiye uğrattığı rakiplerinin, tarih yazımına egemen olacaklarını aklına getirmemiş olabilir…

Hayaldi gerçek oldu ve Sovyet tarihi yerine göre muhalif veya anti-komünist diyebileceğimiz, esasen Troçkist bir hegemonya altında yazıldı. SBKP tarihçiliği ise yakasına yapıştırılan “resmi tarih” küçümsemesinden kurtulamadı.

Sonuç olarak 1930’ların sonlarında başlayan tasfiyeler hep içermiş olabileceği haksızlıklar üstünden okundu. Aynı yıllardaki mahkemeler hukuksuzluk olarak mahkûm edildi. Eski Bolşeviklerin her tür suç itirafları görmezden gelinirken Sergey Kirov’un Aralık 1934’te silahlı saldırıyla öldürülmesinin faturası bile Stalin’in üstüne yıkılabildi. Bunun için bir politik gerekçe bulunamamış olabilirdi, ama cinayetten yararlanan tek kişinin Stalin olması yeterli sayıldı!

Parti, Leningrad örgütünün başındaki en önemli kadrolarından birinin katlini iç savaş ilanı olarak görmüş ve benzeri saldırıların kökünü kazımak için büyük bir mücadeleye girişmiş olamazdı sanki. Bir olaydan sonraki süreç kimin önünün açılmasına sahne olmuşsa, söz konusu olay o kişinin hazırladığı bir komplo olmalıydı!

Bu totolojiye tarihçilik denemez. Ancak daha ilginç olan, eski Bolşeviklerin Sovyetler Birliği’ne düşmanlık besleyen ve yıkıcı bir savaşa hazırlanan Almanya ve Japonya ile ilişki kurduklarını itiraf ettikleri duruşmalardır. Troçkist tarihçiliğe göre, bu düşünülemez, yalandır, hatta işkence altında kişilik çözülmesinin en çarpıcı örneklerini oluşturur. Troçkistlerin sağcılarla bir blok oluşturması, bu örgütlenmenin sosyalist rejime karşı silahlı eyleme girişmesi ve emperyalistlerle temas kurması… tamamı palavra diye çöpe atılır!

Grover Furr onlarca yıl sonra, üstelik Sovyetler Birliği artık mevcut değilken anti-Sovyet tarih yazımının tahtını sallayan araştırmacıların başında geliyor. Furr’un böyle büyük bir bilimsel kavgaya girmek zorunda kalmasının nedeni, Sovyet tarihçiliğinin attığı havludur. Furr’un ortaya koyduğu verilerden önce elimizde Troçkist tarihçiliğin üstünü örttüğü iki politik açıklık vardı. Furr’la birlikte onları da hatırlamakta yarar var.

Birincisi Trotskiy’in o dönemki siyasal analizleridir: “Son yılların deneyimlerinden sonra, Stalinist bürokrasinin parti veya Sovyet kongresiyle ortadan kaldırılacağını sanmak çocukça olacaktır. Gerçekte, Bolşevik partisinin son kongresi 1923 başlarındaki 12. parti Kongresi olmuştur. Daha sonraki bütün kongreler bürokratik gösterilerdi. Bugün, bu tür kongrelerden bile vazgeçilmiştir. Yönetici kliği yerinden uzaklaştıracak hiçbir 'anayasal' yol kalmamıştır. Bürokrasi iktidarı proleter öncüye bırakmaya ancak şiddet yoluyla zorlanabilir.” Trotskiy ilk kez 1934’te yayınlanan Sovyet Devletinin Sınıf Karakteri kitapçığında, devamla, “şiddet” derken silahlı ayaklanma çağrısı yapmadığını anlatıyor. Kast ettiği, yeni devrimci partinin Sovyet emekçilerinin çoğunluğunu örgütleyeceği ve böylece altı boşalan bürokrasinin çökeceği imiş…

Diyelim ki öyle… İyi de, kim bu “Stalinist” ve Troçkist “partilerin” veya yoz bürokratlarla proleter öncülerin, bir sosyalist çoğulculuk hukuku içinde serbest bir rekabet yaşayacaklarına inanır? Olsa olsa muhalefetinki bir gizli örgütlenmedir. İktidar mücadelesinde meşruiyet kavramını hayli geniş düşünmüş ve uygulamış olan Bolşevik gelenekten insanların, gizli örgütlenmenin araç yelpazesini de bir o kadar geniş tutacaklarını akıl etmek çok mu zordur?

Hal böyleyken “tarih okurları kamuoyunun” Trotskiy, Buharin, Zinovyev, Radek ve başkalarının öyle karanlık ilişkilere girmeyecekleri yolunda iman tazelemesi sağlanabilmiştir! “Asla yapmazlar, Kirov’un öldürülmesine, sabotajlara falan kalkışmış olamazlar.” Troçkist tarihçilik ilgili kamuoyunun aklını böyle acayip bir biçimde dağıtmıştır!

Diğer bir noktaya geldik bile: Bolşevizmin iktidar mücadelesini kavrayışı. Burada tek bir boyutla, emperyalistlerle kader ortaklığı kurmakla yetinelim… Yine “asla yapmazlar” mı? Almanya’nın Sovyetler Birliği’ni istila edeceğinin 1930’ların ortalarında Sovyet siyasetinde haber değeri yoktu. Haber değeri olan fikir, arkasında bütün sömürü dünyasının durduğu bu dev kapitalist devletin püskürtüleceği olurdu!

Devrimci bir iktidar değişimi için çok boyutlu kriz gerektiği Marksizmin abecesi. Muhalefet, ekonomik alanda düze çıkmanın henüz çok uzağındaki Sovyet toplumunda, mevcut liderliğin emperyalist saldırıdan sağlam çıkamayacağına banko oynamış olmalıdır.

Olasılık hesaplarını bırakıp eski tecrübelere bakalım. 1905’te Bolşevikler Japon savaşının Çarlığı sarsmasına gözlerini dikmişlerdi. 1914’te emperyalist savaşı iç savaşa çevirmeyi bayraklarına yazdılar. Yoksa Bolşevikler Rusya’nın dış düşmana yenilmesini mi diliyorlardı diye şaşırmanın manası yok. Bolşevikler dilek tutmamış, Çarlık Orduları içinde bozgunculuk örgütlemişlerdi!

Biri çıksın da, zamanında buralardan yetişmiş kadroların Stalin liderliğinin yenilgisi için benzer bir akıl yürütmede asla ve kata bulunmayacaklarını anlatmayı denesin bakalım! Doğru olan tersidir. 1930’larda Sovyetler Birliği’nde yeni ve gizli bir parti kurup iktidar mücadelesine soyunan eski komünistlerin faaliyet programının Kızıl Ordu’da bozgunculuğu içermemesi, dış düşmanı kollamaması düşünülemez.

Bana sorarsanız, bir şey daha var düşünülemeyecek olan. Bu insanlar sadece feleğin çemberinden değil, Çarlık gizli polisinin işkencelerinden, kuş uçmaz kervan geçmez sürgünlerden, o da yetmez, türlü çeşit gerici devletin hapishanelerinden ve kovuşturmalarından geçmiş kadrolardı. Devrimci yaşamın en ağır bedellerini ödemiş ve devrim yapmışlardı! 1930’ların sonlarında, yapmayı akıllarından bile geçirmeyecekleri terör eylemlerini ve faşist devletlerle temasları onlara zorla kabul ettirecek bir işkence yöntemi keşfedilmiş olamazdı. Ama Troçkist tarihçilik yeminli mahkeme beyanını kabul etmemeyi bilimsellik olarak ilan etmiş ve bu haliyle Sovyet tarihinin nasıl algılanacağına damga vurabilmiştir!


Kirov’u kim öldürdü – AKP’yle mücadele etmek – Göçmenler örgütlenmez mi? (sol.org.tr)




Bu ileti en son melnur tarafından 21.05.2022- 09:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kirov Cinayeti melnur 0 4088 19.08.2013- 20:38
Konu Klasör Ali Sami Yen'de iş cinayeti:10 ölü denizcan 3 4439 07.09.2014- 18:35
Konu Klasör Yeniden kuruluş, yeniden doğuş denizcan 0 3499 04.02.2015- 11:08
Konu Klasör Op. Dr. Kamil Furtun cinayeti Tayyipgillerin işi tarihselmaddeci 0 3078 02.06.2015- 08:18
Konu Klasör Bir İş Cinayeti Daha, Yine Tayyipgiller! tarihselmaddeci 0 2946 05.08.2015- 14:55
Etiketler   Yeniden,   Kirov,   Cinayeti
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS