SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ergi Deniz Özsoy yazdı: Ay'ın karanlık yüzü           (gösterim sayısı: 4.437)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 05.10.2013- 17:42



Ergi Deniz Özsoy yazdı: Ay'ın karanlık yüzü


Resim Ekleme

Örneğin, tipolojik düşünüşün ve kolonyalizmin tarihsel ürünü olarak toplumsal hafızada hâlâ önemli bir yer tutan insan ırkı algısının biyolojik karşılığının bulunmadığı, nitelikli bir bilimsel yaklaşım çerçevesinde evrimsel genetiğin bir zaferi olarak kırk yılı aşkın bir süredir ortaya konmuş durumdadır.

Ergi Deniz Özsoy - soL

Ay'ın karanlık yüzü

Binlerce yıl öncesinde, Babil ve Ninova'nın büyücü ve kahinleri için astronomi ve astroloji arasında herhangi bir fark bulunmazdı ve "Ay'ın hale ile kuşatıldığı zamanda eğer bu hale içine bir gezegen (Satürn) de dahil olursa, hırsız ve eşkiyanın yeryüzünde kol gezeceği'nden şüphe duyulmazdı. Bu algı zamanından yine binlerle ölçülen yıl sonra Ptolemaus (Batlamyus) açısından da Almagest'in gökbilimi ile Tetrabiblos'un ayrıntılı kehaneti arasında bariz bir fark olsa da, astronominin astrolojiden ayrılıp bir bilimsel alan haline gelmesi uzun zaman alacaktı.

Astroloji başlığı altında sıraladığımız kehanetler repartuvarının modern psikanalizin Jungçu bakışı altında "nedensiz ilişkilenmelerin eşzamanlılığı"na dönüşmesi bir yana, astroloji ile astronomiyi birbirine karıştırmak artık abesle iştigal bir yanılsama olarak modern belleklerimize yerleşmiştir. Aslında "kehanet biliminin" bilimin meşru zemininden iş gören astronomiden bu haklı kovulması, bilimin insan merkezli kavrayıştan arınmasının zaferinin en tipik simgesi şeklinde zihnimizde yer etmiştir. Kritik nokta, pek çok disiplinde son üç yüz yılda tamamlanmış bu arınmanın, hem akademi hem de sokak manasıyla bir saf bilim algısını doğurmuş olmasıdır. Ne var ki, bu saf bilim algısı, bilim ve yaygınlaştırılmış resmi ideolojilerin sıkıca örülmüş olabilen iç içe geçmişliğini açık etmenin kimi zamanlar "bilim düşmanlığı" ya da "biliminin ilerlemesini engelleme" şeklinde damgalanmasına yol açmasıyla derin ve karanlık bir ikiyüzlülüğü de beraberinde getirmektedir.

* * *

Van Nostrand'ın tek ciltlik meşhur Bilim Ansiklopedisi'nin ikinci baskısı, İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1945 yılında kitapçılardaki yerini almıştı. Doğa bilimleri ve mühendisliğin tüm alanlarını kapsayan bu devasa eser bilimin taçlanışının bir şaheseridir adeta. Sonraki baskıları gibi, yetkin ve tanınmış uzman bilimcilerin kaleme aldığı binlerce başlığı içeren ansiklopedinin bu baskısını okumak hâlâ bilgilendirici. Bununla birlikte, ansiklopedinin kapak sayfasının tam karşısına yerleştirilmiş bir fotoğraf, bilimin mitsel "saflığının" nasıl bir aldatmaca olduğunu da gözler önüne serer: Nagazaki'ye atılmış atom bombasının ürkütücü "mantarı", yüzbinleri yakıp kavuran azametiyle gökyüzüne yükselmektedir tüm sayfa boyunca.

Atomun parçalanışı, Soğuk Savaş'ın boğucu atmosferinin çökmeye başladığı bir yılda bilimsel bir zafer olarak, geride bıraktığı binlerce cansız vücudu önemsizleştiren, bilim yapmanın önkoşulu olabilen bir dayatma ile sunulmaktadır. İnsan merkezli bakıştan kurtulmasıyla kendi dilini oluşturan ve böylece doğaya ve evrene nesnel bakabilmeyi sağlayan bilim ironik bir şekilde, hayli insani bir yönelimle, bir ideolojik dayatmanın suç ortaklığını yerine getirir bu örnekte.

İdeolojiler ile bilimin artık bu "ne yazık ki" kanıksanan işbirliği "bilim yapma" pratiğinin ayrılmaz bir parçasıdır artık. Bununla birlikte, bilimin son üçyüzyılda oluşturduğu dilin ifadesi olan bilimsel yöntemin, hem ideoloji-bilim ilişkisini hem de popüler algıya yerleşmiş önyargıları kırabilen bir diyalektiğe de sahip olduğu da çok açıktır.

Örneğin, tipolojik düşünüşün ve kolonyalizmin tarihsel ürünü olarak toplumsal hafızada hâlâ önemli bir yer tutan insan ırkı algısının biyolojik karşılığının bulunmadığı, nitelikli bir bilimsel yaklaşım çerçevesinde evrimsel genetiğin bir zaferi olarak kırk yılı aşkın bir süredir ortaya konmuş durumdadır.

Ay'ın karanlık yüzü hâlâ yüreğimizi kavursa da, bu tür örnekler sayılamayacak denli çoktur.

http://haber.sol.org.tr/bilim-teknoloji/ergi-deniz-ozsoy-yazdi-ayin-karanlik-yuzu-haberi-80604




Bu ileti en son melnur tarafından 05.10.2013- 17:46 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Biyolojide diyalektiği aramak: Ergi Deniz Özsoy ile söyleşi... melnur 1 2658 25.04.2020- 02:18
Konu Klasör Evrim ve rastlantı/Ergi Deniz Özsoy melnur 2 4769 13.05.2014- 10:57
Konu Klasör Avam evrimcilik/Ergi Deniz Özsoy melnur 0 3746 23.11.2013- 22:33
Konu Klasör Kuru Otlar Üstüne: Karanlık, daha fazla karanlık! melnur 2 245 29.10.2023- 09:49
Konu Klasör Erkan Baş: Önümüzdeki yüzyılda karanlığın yaşanmamasının güvencesi TİP'in güçlenmesidir... melnur 6 539 14.05.2023- 04:08
Etiketler   Ergi,   Deniz,   Özsoy,   yazdı:,   Ayın,   karanlık,   yüzü
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS