SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Gericilik nedir, gerici kime denir?           (gösterim sayısı: 4.295)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 11.01.2018- 09:27


Gericilik nedir, gerici kime denir? - Ahmet Çınar


Son zamanlarda kimliği gizli, hesabı sahte ve belli merkezlerden yönlendirildiği çok açık olan organize mesajlar geliyor. İddia şu: Müslümanlara gerici ve yobaz diyormuşuz!

Büyük palavra… Kimin neye inandığından bize ne… Birisinin dinsel inanç ve kanaatlerini sorup sorgulamak bile saygısızlık: Kime ne!

Evet, biz “gerici” ve “yobaz” kavramlarını çokça kullanıyoruz. Kullanmaya da devam edeceğiz.

Birilerine hakaret etmek için ya da karnımızın şişi insin diye “gerici” ve “yobaz” demiyoruz.

Gericilik, tıpkı ilericilik gibi tarihsel kökenleri, siyasal/sosyolojik/felsefi anlamları olan bir kavram.

Söylediğimiz o kadar net ve o denli anlaşılır ki aslında:
•İnsanlığın en önemli kazanımlarından biri laikliktir.
•Laikliğin tanımı çok açık: Dinin, dinsel olanın, dinsel referansın siyasal ve kamusal alandan tamamen çıkarılması… Siyasal ve kamusal zeminin dinsel üniformalardan, vesayetlerden, baskılardan tamamen arındırılması…
•Laikliğin söylediği çok açık: Din siyasal alandan dışarı… Din kamusal alandan dışarı… Din ana sınıflarından, ilkokullardan, ortaokullardan, liselerden, üniversitelerden dışarı… Din parlamentodan, devlet dairelerinden dışarı... Din hastaneden, postaneden, dersaneden dışarı...
•İnsanlar hangi dine inanıyorlarsa o dinin ibadethanelerinde ya da kendi özel yaşam alanlarında dinlerinin gereğini yerine getirirler. Buna kim, ne hakla karışır ki zaten!

PEKİ GERİCİLİK NEDİR?

Anaokulunda okuma yazma bile bilmeyen bebelere, ilkokulda henüz bilişsel seviyesi gelişmemiş çocuklara mistik öğretileri, soyut hikayeleri, metafizik anlatıları aşılayıp din propagandası yapmak gericiliktir. Ortaokullarda, liselerde din dersinin zorunlu kılınması zorbalıktır. Bilimsel ve nesnel düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerde, kamusal alanlar olan öğrenci yurtlarında toplu namaz çağrıları, umre duyuruları, siyasal dincilik sohbetleri dinsel bir hegemonya ve baskı aracıdır, dolayısıyla yobazlıktır. Din eğitimini isteyene ve talep edene verilmesi gereken bir hizmet olmaktan çıkarıp, istemeyene dayatılan bir eziyet haline getirmek gericiliktir. Öğle tatillerinin, mesai saatlerinin, sınav takvimlerinin herhangi bir dinin ibadetine göre düzenlenmesi; okul, hastane, adliye ve devlet dairelerinde herhangi bir dinin ibadetine yönelik ibadethaneler açılması; çocukların korku ve yasaklarla eğitilmesi; dinsel saiklerle beden eğitimi, müzik gibi derslerin kaldırılmak istenmesi; evrim ünitesi yasaklanırken dinsel kökenli yaratılış efsanelerinin derslerde anlatılması… Örnekler saymakla bitmez, bunlara gericilik demeyeceğiz de ne diyeceğiz!

Depremlerin oruç tutmayanlar yüzünden gerçekleştiğini savunmak gericiliktir. İşçilerin hakkı olan kıdem tazminatının helal olmadığını savunmak gericiliktir. Türkiye’de anne sütü bankasının olmamasının nedeni gericiliktir. Organ nakline karşı çıkmak gericiliktir. Mahkeme kararlarında ve hukuki metinlerde “kul hakkı” gibi tanımların yer alması, “hak” kavramının dinsel referanslarla açıklanması gericiliktir. Henüz soyut-somut ayrımını yapmaktan yoksun parmak kadar çocuklara şehitlik, ölüm, cennet propagandası yapmak gericiliktir. Hastaneler hastaların bilimsel yöntemlerle iyileşmesi için kamu hizmeti veren yerlerdir, bu kurumlarda hastalara bilimsel olmayan “manevi rehberlik merkezleri”, personele mesai çıkışı Kuran kursu düzenlemek gericiliktir. Okullarda çocuklara hiçbir bilimsel yanı ve yönü olmayan “Cennete Otostop” gibi kitapları dağıtmak gericiliktir. Üniversitelerin kapısını cemaat liderlerine tarikat şeyhlerine açarken, evrim sempozyumu afişini yasaklamak gericiliktir. Türkiye’de son yıllarda bebeklerine aşı yapılmasını reddedenlerin çoğalması ve aşı karşıtlığı gericiliktir. Aşıya itiraz ederken hacamata, sülüğe, homeopati şarlatanlığına prim vermek gericiliktir. Nuh adlı peygamberin oğluyla cep telefonuyla konuştuğunu ciddi ciddi savunan akademisyenin saçmalıkları gericiliktir. Vaizlerin okullarda 10 yaşındaki çocuklara şehitlik övgüsü yapması gericiliktir. “İşe alımlarda burçlar göz önüne alınmalıdır” diyen doktora tezlerinin kabul edilmesi gericiliktir. TÜBİTAK’ın desteklediği “Kansere karşı dua” ve “Tillo evliyalarının kerametleri” projeleri gericiliktir. Deve sidiğinin şifa olduğunu savunan doçent gericidir. Bir üniversite çatısı altında müziğin haram olduğunu savunan bildiriler dağıtmak gericiliktir. Yılda 2 bin işçinin iş cinayetlerinde öldüğü Türkiye’de “kader/kaza” deyip bu cinayetleri görmezden gelip patronları aklamak gericiliktir. Memleketin dört bir yanını karanlık bir ağ gibi saran tarikatlara, cemaatlere, tekkelere, medreselere ve bunların yasal yüzü olan dernek ve vakıflara “sivil toplum örgütü” muamelesi çekmek gericiliktir. Kız çocuklarının 9 yaşında bulûğa erdiğini ve evlenebileceklerini savunmak yalnızca gericilik değil aynı zamanda sapıklıktır…

Bu saydıklarımızın gericilik olmadığını söyleyenler zaten din devletine, şeriat hukukuna fittir.

Çok açık, net, berrak ve anlaşılır bir dille söyleyelim:

Dinsel kural ve referansların, dinsel bakış ve anlayışın siyasal-kamusal alana girmesine vesile olan, neden olan, özne olan; hangi partiden ve kim olursa olsun, tarihsel/felsefi/ideolojik olarak gericidir.

Ülkenin her köşesinden “diren okul” çığlıkları yükseliyorken… Yer gök, dağ taş imam hatipleştiriliyorken… Tıp fakültelerinde ders olarak sabır, şükür, tevekkül, dua, rıza, kader anlatılıyorken… İnsanlığın en önemli kazanımlarından laiklik suç haline getiriliyorken…

Elbette yobaza yobaz, gericiye gerici, karanlığa karanlık diyeceğiz. Elbette giderek bir IŞİD fabrikasına dönüşen 4+4+4 denilen cahilleştirme ve yobaz üretme düzeneğine itiraz edeceğiz.

Elbette imam hatiplerin sadece bir okul olmadığını; operasyonel işlevleri olan, bu coğrafyada laik-aydınlanmacı-ilerici ne varsa yok etmeye adanmış gerici düşüncenin eğitim merkezleri olduğunu söyleyeceğiz.

Elbette “Türban neyi örtüyor” sorusunu daha güçlü şekilde soracağız; türbanla sarıp sarmalanan yağmayı, talanı, haramiliği, akla açılan savaşı, bilim nefretini, kadın düşmanlığını, iş cinayetlerini, hepimize dayatılan orta çağı, zenginlerin saltanatını, paranın iktidarını afişe edeceğiz.

“Laikliği, aklı, ilericiliği savunursanız AKP güçlenir” zırvası, çok eski bir zırvadır. Bu ülkenin ilerici insanlarını gericiliğin kuyruğuna takma hevesi, modası geçmiş bir safsatadır. Bu ülkenin yobazlarla, gericilerle, faşistlerle, patronlarla mücadele etme gücüne, bilgisine, kararlılığına sahip aydınlık insanlarının palavralara, safsatalara, zırvalara karnı toktur.

Karanlığa karanlık, yobaza yobaz demek; gericilikle mücadele etmek bizim işimiz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.01.2018- 09:30


Yenmek için karanlığını yobazın… - Ahmet Çınar


Önce yobaza yobaz demeyi bileceğiz. Yobazı düşman belleyeceğiz. Yok efendim ötekileştirmeyeyim, aman da öbürküsüleştirmeyeyim diye diye yobaza meşruiyet kazandırmayacağız.

Olabildiğince karşıtlıkları belirginleştirecek, alabildiğince yobazı ötekileştireceğiz.

Herhangi bir dine inanıp özel yaşamında o dini yaşayan ile dinciyi, din alıp satanı, din tüccarını, siyasal İslâmcıyı, dinsellik dayatıcısını kesin ve net çizgilerle ayıracağız. Ayıracağız ve ikincisiyle dişe diş, göze göz savaşacağız.

İnsanlığın tüm ilerici birikimine savaş açan, arsızca, pervasızca tüm ileri değerleri yok etmeye çalışan siyasal İslâmcıya karşı laiklik bayrağını bir an bile elimizden bırakmayacağız.

“Laikçi”, “darbeci”, “tepeden inmeci”, “halkın değerlerine saygısız” diye diye bizden taviz koparmaya, aklımızı çelmeye çalışanları ciddiye almayıp doğru bildiğimiz yolda yalnız kalsak da yürüyeceğiz.

Laiklik kavramının içini boşaltmaya, laikliği “özgürlükçü laiklik”, “inançlara saygılı laiklik”, “sekülerlik” gibi müdahalelerle sulandırmaya çalışan liberal ihanet odaklarını elimizin tersiyle bir kenara iteceğiz.

“İnançlara saygılı laiklik” lafazanlığının aslında laikliğin tümden inkârı anlamına geldiğini bilerek, bu liberal hileye kanmayacağız.

Katıldığımız mitingin adı “Laik ve bilimsel eğitim mitingi” ise, o mitinge laiklik ve bilimsel eğitim talebiyle gideceğiz, “Yaşasın inançların özgürlüğü” gibi liberal soslarla bulandırılmış pankartlarla AKP değirmenine su taşımayacağız.

Göğsümüzü gere gere, gönül rahatlığıyla laikliği savunamayan her siyasal hareketi gerekirse ötekileştireceğiz, karşımıza alacağız.

Laik olmayan, laikliği küfür kabul eden, laikliği kavramsal olarak bozmak için önüne çeşitli sıfatlar takan, aydınlanmaya karşı çıkan tüm siyasal İslâmcıları, dinci gericileri, dincinin havuzunda takla atan liberalleri, yobazları ve ülkeyi bir yobaz tarlası haline getirmeye çalışanları külliyen reddedeceğiz.

Laikliği gerçek anlamıyla, yani “İnsan aklını ve yaratıcılığını her türlü vesayetten ve özellikle dinsel vesayetten korumak, güvence altına almak, aklın özgürleşmesini gerçekleştirmek; bunun karşısında dinsel inançları özel yaşam alanlarına ve siyasetin dışına göndermek” olarak algılayıp uygulayacağız.

Laikliğin herkese, her kesime, hepimize ama en çok da işçi sınıfına, ezilene, yoksula, sömürülene lazım olduğunu bir an bile aklımızdan çıkarmadan, sınıf mücadelesiyle laiklik mücadelesini birbirinden ayrılmaz bir bütün haline getireceğiz.

Laikliğin en güzel tanımlarından biri olarak da Nâzım Hikmet’in şu dizelerini sık sık tekrarlayacağız:

“Delikanlım!

              Senin kafanın içi

                            yıldızlı karanlıklar

                                                kadar

                    güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.

Yıldızlar ve senin kafan

                  kâinatın en mükemmel şeyidir.”

Laikliği, aklımızın işleme düzeninin olmazsa olmazı olarak algılayıp o şekilde savunacağız.

“Laiklik, insan aklının özgürce çalışması önündeki bütün engellerin kaldırılmasıdır” diyeceğiz.

“Ama halkımız, fakat toplumumuzun değerleri” adı altında kadın düşmanlığını, bilim düşmanlığını, sanat düşmanlığını meşru ve haklı kılmaya çalışan gerici ablukaya karşı tam cephe savaşacağız.

Hiçbir AKP’linin yapmaya cesaret edemediğini yapan, yani TBMM çatısı altında kartona hadis yazıp sallayan CHP’liyi asla ve asla laik saymayacağız.

Şeriat isteyeninden tutun da Şeyh Sait bayraktarlığı yapanına, Nevruz kutlamasına Cuma arası vereninden Said Nursi’nin mezarının bulunması için seferber olanına kadar AKP’den rol çalmaya çalışan hiç kimseyi asla ve asla laik saymayacağız.

Türban meselesine “türban takma özgürlüğü” olarak yaklaşan; türbanın gerçek, sembolik ve siyasal anlamlarını görmezden gelen çakma laiklerin tümünü elimizin tersiyle itip ötelere, ötelere, çok daha ötelere öteleyeceğiz.

Prof. Taner Timur hocamızın “Türban, baş açma yasağıdır” şeklindeki farkındalık yaratıcı yaklaşımını dikkate alacağız ve kadınların özgürleşmesinin, kendini gerçekleştirmesinin yegâne yolunun laik bir aydınlanmadan geçtiğini hiç unutmayacağız.    

Türbanın aslında sadece başları ve saçları değil, paraları, kasaları, kârları ve o rantiye düzeneğini nasıl örttüğünü her daim bilecek ve “Türban neyi örtüyor?” sorusunu sürekli yüksek sesle soracağız.

2013 Haziran’ındaki büyük sıçrayış ve dirilişi 2015 Haziran’ında sandığa gömmek için sahnelenen sinsi ve hain oyuna gelmeyeceğiz. Bu alçak liberal tezgâhı sol üzerinden ve solu o tezgâhın bir parçası haline getirerek gerçekleştirmek istediklerini fark edeceğiz; sosyalist solu ve Haziran direnişini Kürt ve Türk gericiliğinin yörüngesine oturtarak AKP gericiliğini yaşatmak ve tahkim etmek istediklerini göreceğiz.

Tavrımızı, duruşumuzu, rotamızı, yörüngemizi bu bilinç ve kararlılıkla öreceğiz.

Karanlığını yenmek için yobazın.

Kovmak için karanlığını yobazın.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör devrimci kime denir? yura 4 18192 07.04.2014- 15:21
Konu Klasör AKP'ci olmak, sosyalist kime denir, vesaire... melnur 27 16538 05.07.2017- 19:09
Konu Klasör SF'de komünist-komünizm kime neye denir(miş)? melnur 1 3997 03.11.2017- 03:30
Konu Klasör Erdoğan'a faşist denir mi be kuzum ayhan 5 3818 12.04.2014- 23:35
Konu Klasör CHP, kime söz veriyor? tarihselmaddeci 0 4424 20.05.2015- 08:35
Etiketler   Gericilik,   nedir,   kime,   denir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS