SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
İdeolojik mücadele ve iki alan           (gösterim sayısı: 2.928)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 13.02.2018- 10:55


İdeolojik mücadele ve iki alan - Metin Çulhaoğlu


Baştan söylemek gerekirse Türkiye dâhil herhangi bir ülke için “sosyalizm önerisinin” öyle anlaşılmaz ya da mistik bir yanı yoktur. Sosyalizm denildiğinde neyin kastedildiği, nasıl bir toplum hedeflendiği ana hatlarıyla, maddi temelleri ve altyapısıyla az çok bellidir.

Sosyalizm önerisiyle karşılaşan ortalama bir insanın “ama böyle bir düzen insan doğasına uymaz” ya da “merkezi planlama işlemez” gibi itirazlar yöneltmesi de pek düşünülebilecek bir durum değildir. Bu tür itirazlar burjuva akademisyenlerin ve ideologların işidir ve zaten bir avuçturlar.

O zaman sorun nerede?

Sosyalizm mücadelesine insan kazanmakta neden belirli sınırlar aşılamıyor, neden ciddi tıkanmalar yaşanıyor?  

Bir yanıt:   İnsanlar ideolojik koşullanmalar içindedir. Maddi gerçekliğin üzeri, mevcut düzenin kabullenilip sürdürülmesini sağlayan ideolojik yapılarla kat kat örtülüdür. Öyle ki bu çok katmanlı yapılanmayı kırmaya yönelik sondajlar bir yere gelip sert bir kayaya rastlamakta, daha derinlere inilememektedir…

Bir başka yanıt: Ülkeye özgü birtakım sosyolojik, sosyopolitik durumlar, belirli bir toplum psikolojisi, “kitle ruhu”, kültürel oluşumlar söz konusudur. Hepsi birlikte, üretim tarzının sonucu olan sınıf çelişkileri ve sömürü ilişkileri dışında insanların önüne başka bir dünya, başka bir “gerçeklik” koymaktadır…

Bu iki yanıt birbirinin alternatifi gibi durmakta ve şu soruyu davet etmektedir: İnsanların maddi gerçekliğin bilincine varmalarını engelleyen hangisidir? Katmanlaşmış ideolojik koşullanmalar mı (birinci yanıt) yoksa herhangi bir öznenin bilinçli olarak üretmediği, daha çok nesnel süreçlerle ortaya çıkan durumlar/ortamlar mı (ikinci yanıt)?

Bizce bu iki yanıtın ya da açıklamanın birbirinin karşısına konulması doğru olmayacaktır. En iyisi, iki yanıtı birbirine alternatif açıklamalar şeklinde değil oluşturdukları bütünlük içinde görmektir.

Örneğin, birinci yanıtı kendi başına yeterli sayarsak ideolojiler alanına (milliyetçilik, liberalizm, muhafazakârlık, dincilik ve bunların popülist türevleri) hapsolur, bu alanın başlıca beslenme kaynağı olan ve ikinci yanıtta sözü edilen “reel” olguları/durumları gözden kaçırırız. İkinci yanıtın kendi başına yeterli sayılmasının tehlikeleri ise ilkinden daha fazladır: Üzerine yürünmesi, bozulması, çözülmesi gereken olguların, tersine, sosyalizmin kendini uydurması gereken kaçınılmazlıklar sayılması…  

Yeterince açık olmadıysa ekleyelim: Birinci yanıtla yetinilmesi, sosyalist mücadeleyi milliyetçi, liberal, muhafazakâr, dinci vb. düşüncelere karşı verilecek ideolojik mücadeleyle sınırlar. Belki çok “ortodoks” kalınır, ama hep orada ve büyük ölçüde kitabi kalınır… Tamemen ikinci yanıta odaklanılması ise sosyalizmi nabza göre şerbetçiliğe, eyyamcılığa, “toplumun hassasiyetleri” pimpirikliliğine ve sonuçta bünyeye hiç uymayan öğelerin içselleştirilmesine taşır.   Bunun bir başka adı, sosyalizmin postmodern denebilecek gerçekliklerden hareketle “ideolojilerin sonu” fikrini kabullenip kendini “postmodernize” etmesidir.

***

Oysa ideolojilerin sonu falan gelmemiştir.

Toplum ve gündelik yaşam katında ortaya çıkan ve “postmodern” denebilecek durumlar, kendi içine kapalı, dışarıya gideğeni olmayan bir su kitlesi olarak düşünülemez. Bu katta olanlar, üst katta, ideolojiler alanında yer alan geleneksel ideolojiler tarafından soğurulmakta, orada yeniden şekillendirilip geriye, topluma ve gündelik yaşama salınmaktadır.

Bu söylenenlerden sosyalizm mücadelesi açısından çıkarılabilecek sonuçlar var mı?

Kanımızca betimlenen bu genel durum sosyalist mücadele açısından ikili bir göreve işaret etmektedir.

Sosyalist hareketin ideolojiler alanındaki uğraşı, eylemlilik öğesi dolaylı olmak üzere “ideolojik mücadele” şeklinde yürüyebilir. Buna karşılık, diğer alanı oluşturan toplumsal-gündelik yaşam ve “postmodern durumlar” söz konusu olduğunda ideolojik mücadelenin önüne geçmesi gereken, eylemdir, harekettir; fiili örnekler, modeller, alternatifler sunulmasıdır; “dayanışma” ve “yardımlaşma” ilkelerinin yaşama geçirilmesidir…

Buharlaşmış görüneni yeniden katılaştırmak ya da toplumsalı bir kez daha inşa etmek de diyebiliriz.  

Bunlar başarıldığında, ideolojiler alanı ile toplumsal-gündelik yaşam alanı arasında hep olumsuz işleyen karşılıklı beslenme kanallarında bu kez olumlu oyuklar ve gideğenler açılacaktır.    



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 17.02.2018- 20:13


Sosyalist hareketin ideolojiler alanındaki uğraşı, eylemlilik öğesi dolaylı olmak üzere “ideolojik mücadele” şeklinde yürüyebilir. Buna karşılık, diğer alanı oluşturan toplumsal-gündelik yaşam ve “postmodern durumlar” söz konusu olduğunda ideolojik mücadelenin önüne geçmesi gereken, eylemdir, harekettir; fiili örnekler, modeller, alternatifler sunulmasıdır; “dayanışma” ve “yardımlaşma” ilkelerinin yaşama geçirilmesidir…

Buharlaşmış görüneni yeniden katılaştırmak ya da toplumsalı bir kez daha inşa etmek de diyebiliriz.  

Bunlar başarıldığında, ideolojiler alanı ile toplumsal-gündelik yaşam alanı arasında hep olumsuz işleyen karşılıklı beslenme kanallarında bu kez olumlu oyuklar ve gideğenler açılacaktır.    


M.Çulhaoğlu'ndan bu tür açıklamaları çok duyduk. Ama zorluğundan mı, olanaksızlığından veya işlevsizliğinde mi, nedense, bu konuyu bir türlü gereken somutlukta açıklamaktan kaçınıyor. Benzer açıklamalar, ilk TKP ayrışmasında da vardı. Sonrasında da oldu, şimdi de devam ediyor.

İdeolojik konumlanış korunarak, güncele müdahale etme eylemselliği olarak kabaca tanımlayabileceğimiz bu ideolojik ve siyasi konumlanışın ( bu koşullarda) somuttaki karşılığının hiç bulunmadığını düşünüyorum. HTKP TKP'den koparken aşağı yukarı aynı şeyleri savunuyordu ve aradan geçen onca zamandan beri hiçbir işe yaramadığı, sol açısından hiçbir somut kazanıma yol açmadığı da görüldü. Türkiye sosyalist hareketinin herhangi bir bölmesinin toplumsal alanda bir güç haline gelemedikten sonra bu tür siyasi konumlanışın bir kuyrukçu tavırdan öte anlamı olmayacaktır. Örnekse, BHH'nin Kartal mitingine gitmiştim. Kürsü sloganları dışında hiçbir slogan atılmayacak, parti-örgüt dövizleri dışında hiçbir döviz ve flama taşınmayacaktı. Öyle olmadı tabi. Mitingin hemen hemen en kalabalık kitlesi olan HDP kitlesi başına buyruk kendi sloganlarını atıyor, kendi flamalarını taşıyor ve diğer katılımcı gruplardan da tepki görüyordu. Sonuç nedir; bu tür mitingler sosyalist hareketin herhangi bir bölmesinin güç kazanmasına mı yok açıyor? Değil, tabi! Bu tür oluşumların pratikte bir karşılığı olmuyor. Her siyasal oluşum, bu tür mitinglerde bile kendi bildiğini okumaktan öte bir şey yapmıyor. Ve yapmayacak! Sosyalist sol toplumsal alanda etkin bir güç haline gelemedikçe bu kısır döngüden kurtulamayacağız.

(Bence) toplumsal alanda etkin bir güç olabilmenin yolu bu konularda farklı araçlar bulabilmekte yatıyor. Ülkenin hemen her yöresinde yoğun bir örgütlenme çabası bence bu yolda atılmış en doğru adımdır. Günümüz koşullarından örnek verilecekse AKP karşıtlığı temelinde bir ortak paydada birlikte ''dayanışma'' türü siyasetler doğrudan sosyalist partilere bir güç aktarımı sağlamıyor.

Ve yanlış da anlaşılmamalı, AKP karşıtlığı temelinde bir ortak paydada dayanışma birliktelikleri kurmanın yararsız olduğunu da savunmuyorum.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Saz Çalan Kazım - Serdar Yıldırım Serdar102 0 370 03.11.2022- 22:04
Konu Klasör 'IŞİD'den petrol alan' Rus iş adamı Kaçak 0 3549 02.12.2015- 15:24
Konu Klasör Politik alan-Ercan Gündoğan melnur 13 8058 05.11.2017- 08:42
Konu Klasör ÜCRETSİZ Alan Adı + 100GB Web Barındırma aylık 2,99 T godaddy 0 3709 05.11.2016- 09:38
Konu Klasör Yılmaz Güney: Sorumluluk, mücadele ve Umut melnur 8 3267 10.09.2023- 20:24
Etiketler   İdeolojik,   mücadele,   iki,   alan
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS