SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 22.01.2019- 01:54


Bence HDP ve CHP'yi ele alırken, öncelikle bu partilerin kitlesel olarak destek gördükleri gruplara, seçmen kitlelerine bakmamız gerekir. Onların sınıfsal konumlarını ve toplumdaki üretim-bölüşüm ilişkilerindeki yerlerini irdelememiz gerekiyor. Öyle ki bu partileri sınıf mücadelesinin bir yansıması olan siyaset sahnesi içerisinde bir yere oturtabilelim.

CHP seçmeni, çoğunluk olarak orta sınıfın üzerinde olan, seküler bir yaşam tarzına sahip bulunan ve bu yaşam tarzını herşeyin üzerinde tutan, hatta Türkiye'ye yönelik algısı tamami ile bu hayat tarzını koruma üzerine kurgulanmış bir kesim ile kimi zaman mezhepçi eğilimler gösteren Alevi yurttaşlar ile bürokrat kökenlilerden oluşmakta. Yani partiye sol tandansı kazandırabilecek ne emekçi, ne de gelir düzeyi düşük ezilen bir sınıftan söz edebiliyoruz. Hatta bir sol partiye yakışmayacak ölçüde mezhepçi eğilimler, parti içerisinde Alevilik üzerinden oluşturulmuş kliklerin varlığından söz edebiliyoruz. Bunlar CHP'nin solculuğu(!) noktasında düşündürücü noktalar. Mesela Ecevit ve DSP'ye dair pek çok eleştiri getirebiliriz ama DSP içinde bu şekilde bir mezhepçi yaklaşımlar hiç olmamış, Ecevit'te buna karşı önlem almıştı. DSP bir işçi sınıfı partisi olmasada, elit diyebileceğimiz kişilerden ziyade sıradan halk kitlelerinden oluşan, en fazla orta sınıfa mensup bir parti ve seçmen kitlesinden oluşmaktaydı. Bu bakımdan bugün CHP'nin, DSP'nin bile gerisinde kaldığını söyleyebiliriz.

HDP ise büyük oranda Kürt milliyetçiliği üzerine kurgulanmış bir parti. Her ne kadar sol temaları politik bir dil olarak kullansalarda, seçmeni oy verirken güdüleyen düşünceler Kürt milliyetçiliği ile ilintilidir. Genel olarak HDP seçmeni için işçi, köylü veya yoksul halk kitlelerinden oluşuyor diyebiliriz. Bu bakımdan sınıfsal konumları onları sol düşünceye daha yakın kılıyor. Fakat en son Hasip Kaplan'ın ''sakın bir Türk, Demirtaş'ın koltuğuna göz dikmesin'' sözlerinde görülebileceği gibi temsil ettikleri milliyetçilik, ezilen millet ulusculuğu ile açıklanamayacak ölçüde radikal bir boyuta, hatta zaman zaman ırkçılığa savrulabiliyor.

Bu bakımdan bakıldığında Türkiye siyasetinde bir sosyal demokrat partinin boşluğundan söz edebiliriz. Zira kendilerini bu sıfatla tanımlayan partiler, aslında nitelikleri ve yapıları itibari ile bu boşluğu dolduramıyorlar.




Bu ileti en son Proleter_Devrimci tarafından 22.01.2019- 02:38 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.01.2019- 08:45


CHP seçmeni, çoğunluk olarak orta sınıfın üzerinde olan, seküler bir yaşam tarzına sahip bulunan ve bu yaşam tarzını herşeyin üzerinde tutan, hatta Türkiye'ye yönelik algısı tamami ile bu hayat tarzını koruma üzerine kurgulanmış bir kesim ile kimi zaman mezhepçi eğilimler gösteren Alevi yurttaşlar ile bürokrat kökenlilerden oluşmakta. Yani partiye sol tandansı kazandırabilecek ne emekçi, ne de gelir düzeyi düşük ezilen bir sınıftan söz edebiliyoruz. Hatta bir sol partiye yakışmayacak ölçüde mezhepçi eğilimler, parti içerisinde Alevilik üzerinden oluşturulmuş kliklerin varlığından söz edebiliyoruz. Bunlar CHP'nin solculuğu(!) noktasında düşündürücü noktalar. Mesela Ecevit ve DSP'ye dair pek çok eleştiri getirebiliriz ama DSP içinde bu şekilde bir mezhepçi yaklaşımlar hiç olmamış, Ecevit'te buna karşı önlem almıştı. DSP bir işçi sınıfı partisi olmasada, elit diyebileceğimiz kişilerden ziyade sıradan halk kitlelerinden oluşan, en fazla orta sınıfa mensup bir parti ve seçmen kitlesinden oluşmaktaydı. Bu bakımdan bugün CHP'nin, DSP'nin bile gerisinde kaldığını söyleyebiliriz.

Sn.Proleter_Devrimci;

CHP seçmeni için ''orta sınıfın üzerinde'' tanımlaması bana çok da açıklayıcı gelmiyor. Türkiye kapitalizminin ''orta sınıf'' gibi bir tabaka bırakmadığı gerçeği bir yana bir de, kullandığınız tanımın   ülkede düzen açısından her şeyin yolunda gittiği anlamını içermesi de bana göre sorunlu. ''Seküler bir yaşam tarzı'' ifadesi ise çok doğru bir tanımlama; sol açısından doğru ve olmazsa olmaz bir gereklilik olduğu da söylenebilir.

CHP seçmeni için kentli bir seçmen tanımı kullanılabilir, kanımca. Genellikle moderniteyi benimsemiş bir seçmen... Daha eğitimli   olduğu ve ekonomik durumunun da nispeten ''iyi'' olduğu da söylenebilir. Sizin ''orta sınıfın üzerinde'' tanımlaması ile bu durum kastediliyorsa sorun yok. Eğitimli olması onların emekçi kesimden, işçi sınıfından da koparmaz ayrıca. Bu durumu, ''emekçi kesimin eğitimli bireyleri'' olarak tanımlamak bence çok daha açıklayıcı bir ifade. HDP seçmeninin ise daha çok dini motifler taşıyan bir Kürt milliyetçiliğin etkisinde kırsal kesim ağırlıklı olması, sadece bu farklılığa bakılarak bile CHP seçmeninin sola daha yakın olduğu algısına yol açmakta. Sosyalizm bir kırsal kesim değil, bir kent ideolojisi olduğu gerçeği de sanırım bu yaklaşımı doğrular nitelikte olacaktır.

Ne var ki, CHP seçmenini HDP seçmeninden sola-sosyalizme daha yakın görüşümün nedeni sadece bu durum da değil; bana göre çok daha önemlisi, Kürt hareketinin üye ve sempatizan kitlesinin siyasetinin merkezinde etnisite olması, temel farkın ''ayrılıkta'' yatması, ayrı bir yönetim veya ayrı bir devlet konusunun dışında bir siyasal perspektife de çok açık olmaması yatmaktadır. Bu durum bu kitleyi de Türkiye ölçeğinde sosyalizm mücadelesine katabilmenin önünde engeldir. Öcalan'ın Marks, Engels hakkındaki görüşleri, Kürt hareketinin bilimsel sosyalizmi özel mülkiyet bağlamında reddedişi de benim bu konudaki kanaatimin bir başka nedeni...

(Şunu da eklemek ve altını kalınca çizmek gerekiyor. Türkiye'de devrim Kürt emekçisi kazanılmadan ve sınıfsal mücadeleye katılması sağlanmadan gerçekleşmeyecektir. Kürt hareketinin ayrılıkçı siyasetine karşı çıkarken, Kürt halkı üzerindeki her türlü baskının karşısına dikilmek de Türkiye solcusunun sorumluluğudur, diye düşünüyorum.)

Alevi yurttaşlarımız konusuna gelirsek, CHP yönetiminin öteden beri Alevi yurttaşlarımıza sıcak baktığı söylenebilir. Bunun nedenini onları sadece oy deposu olarak gördüklerinden değildir bana göre. Daha önce söyledim, CHP kitlesinin genellikle moderniteden yana oluşu, aynı moderniteyi savunan Alevi yurttaşlarımızla siyasi bir birlikteliğe de yol açmıştır. Bu ilişkinin ve CHP yönetimlerindeki bu ''klik'' özelliğinin Türkiye nesnelliğinin de etkisinden kaynaklandığını söylemek mümkün. Sünniliğin, ( ve bence) laiklik karşıtı tarikat ve cemaatlerin siyasete dahil olmaları, Alevi toplumu üzerinde baskı oluşturması ve bu durumun sağ siyasetler tarafından sürekli desteklenir oluşu, Alevi yurttaşların CHP'ye yönelmesine yol açmıştır. Çok eleştirel bir yanı olduğunu da düşünmüyorum.

( Şunu ekleyeyim; bu ülkede iyi ki Alevi dostlarımız var. AKP ne yaparsa yapsın toplumun tamamını teslim alamıyorsa ve bu konuda bir direnç oluşmuşsa bunda Alevi dostlarımızın çok büyük etkisi olduğu söylenebilir. Alevi toplumu çok büyük çoğunluğuyla Türkiye aydınlanmasını içselleştirmiştir ve iyi ki de varlar.)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 23.01.2019- 01:48


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

CHP seçmeni için ''orta sınıfın üzerinde'' tanımlaması bana çok da açıklayıcı gelmiyor. Türkiye kapitalizminin ''orta sınıf'' gibi bir tabaka bırakmadığı gerçeği bir yana bir de, kullandığınız tanımın   ülkede düzen açısından her şeyin yolunda gittiği anlamını içermesi de bana göre sorunlu. ''Seküler bir yaşam tarzı'' ifadesi ise çok doğru bir tanımlama; sol açısından doğru ve olmazsa olmaz bir gereklilik olduğu da söylenebilir.



Merhaba melnur.

Türkiye'de orta sınıf hala mevcuttur. Zira kapitalizm, orta sınıfı ortadan kaldıracak ölçüde Türkiye'de gelişmemiştir. Dolayısı ile Marx'ın kapitalizmin gelişimi ile orta sınıfın ortadan kalkışı üzerine kurduğu paradigması, Türkiye için henüz geçerli olmamıştır.

Orta Sınıf ile kast ettiğim ise nitelikli iş gücüne sahip, gelir ve harcama düzeyi toplumun genelinden biraz daha yüksek olan kesimi ifade etmektedir. Bunların mevcut iktidara yönelik muhalefetleri sömürü düzeninin varlığından ziyade, seküler yaşam tarzının muhafazası üzerine kuruludur. Buradaki sekülerizm, toplumdaki dinsel baskının veya dinsel argümanlarla emek mücadelesinin baskılanmasının anti tezi değildir. Mesela bu kesim için yeşil sermayenin elinde yaşanan işçi ölümleri, emeğin sömürüsü gibi olguların bir anlamı yoktur. Bu gibi olaylar onlar için bir anlam ifade etmez. Aynı şekilde varoşlardaki dinsel istismarında. İşçi hareketinin dinsel argümanlarla afyonlanmasıda çok sorun değildir. Fakat muhafazakar kesimde mevcut iktidarın kaymağının yenilişi ile birlikte yaşanan zenginleşme ve lüks muhitlerde sakallı-türbanlı insanların daha fazla görülmesi onları rahatsız eder. Çünkü, onların hassasiyetleri kendi yaşam alanları ile sınırlıdır. Yani bu kesimin perspektifi; dincilik varolabilir ama bizim muhitimizde değil şeklindedir. Muhafazakarlar kapıcı, işçi, çöpcü olabilir ama bizim seviyemizde değil. Dolayısı ile seküler orta sınıf ile bu sınıfa dahil olmaya çalışan kimi muhafazakarlar arasında yaşanan bu çatışmada, bir kesimin daha az dindar olması, onun sol olduğu anlamına gelmez.

Alıntı Çizelgesi: kim yazmış
CHP seçmeni için kentli bir seçmen tanımı kullanılabilir, kanımca. Genellikle moderniteyi benimsemiş bir seçmen... Daha eğitimli   olduğu ve ekonomik durumunun da nispeten ''iyi'' olduğu da söylenebilir. Sizin ''orta sınıfın üzerinde'' tanımlaması ile bu durum kastediliyorsa sorun yok. Eğitimli olması onların emekçi kesimden, işçi sınıfından da koparmaz ayrıca. Bu durumu, ''emekçi kesimin eğitimli bireyleri'' olarak tanımlamak bence çok daha açıklayıcı bir ifade. HDP seçmeninin ise daha çok dini motifler taşıyan bir Kürt milliyetçiliğin etkisinde kırsal kesim ağırlıklı olması, sadece bu farklılığa bakılarak bile CHP seçmeninin sola daha yakın olduğu algısına yol açmakta. Sosyalizm bir kırsal kesim değil, bir kent ideolojisi olduğu gerçeği de sanırım bu yaklaşımı doğrular nitelikte olacaktır.



Modern olan, her zaman iyi olan anlamına gelmez. Bugünkü modernite özel mülkiyeti kutsal kabul ediyor. Ne yapacağız? Özel mülkiyeti mi savunacağız bizde şimdi? Bugünkü modernite anlayışı sermayeyi, refahın kaynağı olarak görüyor. Ne yapacağız? Küresel sermayeyi mi yücelteceğiz sol olarak? Ayrıca bugün tüm üretim araçları burjuvazinin elindeyken, eğitim ve düşünce hayatının burjuvazinin ideolojik referanslarından bağımsız olduğunu söyleyemeyiz. İşte en son büyük bilim insanı ve entelektüel olarak lanse edilen Celal Şengör'ün yaptığı açıklamalara bakabilirsiniz. Şengör'e göre Marksizm saçmalık, 12 Eylül darbesi doğru ve b.k yedirmek meşrudur. Mevcut düzenin en eğitimlisinin(!) perspektifi bu işte.

HDP içerisinde dinsel anlayıştaki kişilerin varlığından söz edebiliriz. Bu taşıdığı ulusal nitelik sebebi ile Kürt toplumunun büyük kesimini kucaklamaya çalışması sebebi ile anlaşılabilir bir durum. Fakat   tümüyle dinselliğin etkisinde bir hareket diyemeyiz. Bu en basiti HDP içerisindeki kadın hareketi göz önüne alındığında bir hayli insafsız olur. HDP içerisindeki kadın hareketinin, Türkiye siyasetinde bir benzeri yoktur bugün. Kadının bu kadar ön plana çıktığı, kadın hakları mücadelesinin bu kadar belirgin bir hat olarak kendisini gösterdiği bir siyasi parti bugünkü Türkiye siyasetinde mevcut değil. Sözünü ettiğiniz ölçüde yoğun bir dinselleşmenin olduğu bir harekettede bu kertede bir kadın hareketinden söz edemezdik zaten.

Alıntı Çizelgesi: kim yazmış
Alevi yurttaşlarımız konusuna gelirsek, CHP yönetiminin öteden beri Alevi yurttaşlarımıza sıcak baktığı söylenebilir. Bunun nedenini onları sadece oy deposu olarak gördüklerinden değildir bana göre. Daha önce söyledim, CHP kitlesinin genellikle moderniteden yana oluşu, aynı moderniteyi savunan Alevi yurttaşlarımızla siyasi bir birlikteliğe de yol açmıştır. Bu ilişkinin ve CHP yönetimlerindeki bu ''klik'' özelliğinin Türkiye nesnelliğinin de etkisinden kaynaklandığını söylemek mümkün. Sünniliğin, ( ve bence) laiklik karşıtı tarikat ve cemaatlerin siyasete dahil olmaları, Alevi toplumu üzerinde baskı oluşturması ve bu durumun sağ siyasetler tarafından sürekli desteklenir oluşu, Alevi yurttaşların CHP'ye yönelmesine yol açmıştır. Çok eleştirel bir yanı olduğunu da düşünmüyorum.



Alevilerin azınlık olmaları sebebi ile eşitsizliğe uğradıkları bir vakadır. Bu sebeple ezilen kesimlerin mücadelesini yürüten solun mücadele alanı içerisinde yer alırlar. Sol tabi ki Alevilerin uğradıkları haksızlıkları teşhir eder ve onların eşit yurttaşlığı için mücadele ederler. Fakat bu bir insanın sırf Alevi olduğu için ilerici ve solcu olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde Aleviliğin diğer dinlerden daha iyi ve akılcıl olduğu anlamınada gelmez. Ben Alevi meselesinde, Kürt meselesinde düşülen hatanın bir benzerine düşüldüğünü görüyorum.   Bugün sol içerisinde oldukça mezhepçi insanlar var ve bu kişiler bu mezhepçiliklerini solculuk olarak lanse etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla emek mücadelesinde birliğe değil, bölünme ve parçalanmaya hizmet ediyorlar. Solun görevi, alevilerin uğradığı haksızlıkları telafi etmektir. Fakat bu Sünnilik ile mezhepsel bir çatışma anlayışı içerisindeki bir Alevi mezhepçiliğini olumlama ve olağanlaştırma noktasına varmamalıdır.

Ayrıca bir parti içerisinde falanca mezhepten olup, olmadığın belirleyici bir unsur taşıyorsa ve üstelik bu kendisine sol diyen bir partide yaşanıyorsa durum, sizin sözünü ettiğiniz ölçüde olağan karşılanamayacak derecede vahim demektir.




Bu ileti en son Proleter_Devrimci tarafından 23.01.2019- 01:56 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.01.2019- 07:40


Orta Sınıf ile kast ettiğim ise nitelikli iş gücüne sahip, gelir ve harcama düzeyi toplumun genelinden biraz daha yüksek olan kesimi ifade etmektedir. Bunların mevcut iktidara yönelik muhalefetleri sömürü düzeninin varlığından ziyade, seküler yaşam tarzının muhafazası üzerine kuruludur.

Bir insanın eğitimli olarak ''nitelikli'' iş gücüne sahip olması onu işçi sınıfının bir üyesi olmaktan çıkarmaz.   Tam tersine kentli olması, eğitimli olması onu sosyalist bilince sahip olma konusunda donanımlı bir hale de getirir. Sınıf mücadelesi ille de kol gücüyle çalışan ve eğitimsiz kitle tarafından mı verilir?

( Seküler yaşam tarzı, modernite, aydınlanma, laiklik sosyalistlik komünistlik demek değildir. Solcu-sosyalist olabilmenin öncelikli zeminidir. Konuya bence böyle yaklaşmak gerek. Kendiliğindenlikli bir eylem olan GEZİ direnişi bu yüzden patlak verebilmiş ve bu ölçüde yaygınlık kazanabilmiştir. Aynı ölçüde bir kalkışma kırsal kesimde ve kendiliğinden gerçekleşmiyorsa bunun nedeni de bu farklılıkta yatmaktadır.)

Modern olan, her zaman iyi olan anlamına gelmez. Bugünkü modernite özel mülkiyeti kutsal kabul ediyor. Ne yapacağız? Özel mülkiyeti mi savunacağız bizde şimdi?

Demişsiniz ve sanıyorum modernite, aydınlanma ve hata laiklik konusunda bu tür yaklaşımlardan sıyrılmak gerekiyor. İlgisiz ilişkilendirmelerde bulunuyorsunuz. Modern bir toplumdan liberal düşünceler de yaygınlaşabilir, sol-sosyalist ideoloji de. Ama Feodal bir yapı-kültür içinde aynı gelişme olmaz. Çünkü iki farklı yapının iki farklı kültür ve düşünüş biçimi vardır. Birinde laiklik diğerinde din egemendir. Birinde bilimsel diğerinde dinsel düşünüş ve kavrayış biçimi söz konusudur. Verdiğiniz örnek bu yüzden doğru değil, ilgisiz bir benzetme. Modernite, aydınlanma ve laiklik konusunun önemi de sol-sosyalizmin toplumsallaşabilme ve gelişmesinin böyle bir iklime ihtiyaç göstermesindendir; yoksa modernitenin özel mülkiyet karşıtlığı gibi bir anlamı yoktur. İlişki kurulacaksa, sömürünün ortaya çıkartılabilmesi için bilimsel düşünceye, aydınlanmaya, laikliğe yani modern topluma ihtiyaç olduğu söylenebilir.

Arada epey fark var.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalistler ne yapmalı? melnur 1 3542 06.10.2018- 11:58
Konu Klasör 12 Eylüller ve sosyalistler.. melnur 0 533 12.09.2022- 07:52
Konu Klasör AKP'nin 'başarısı' ve sosyalistler denizcan 4 3778 10.11.2015- 17:29
Konu Klasör Ay yıldızlı bayrak" ve sosyalistler... melnur 10 10622 12.05.2022- 09:03
Konu Klasör Parlamento seçimleri ve sosyalistler... melnur 5 491 22.04.2023- 05:14
Etiketler   Sosyalistler,   CHP,   HDP.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS