SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
31 Mart'ta gerilerlerse...           (gösterim sayısı: 2.858)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 20.03.2019- 20:39


Uzun zamandır, seçimlerde AKP'nin geriletilmesi gerektiğini yazıp çizmeye çalışıyorum. Geriletilmeden kastımın da AKP'nin mümkünse merkezi iktidar veya yerel iktidardan uzaklaştırılması, sandıkta yenilgiye uğratılması, AKP'nin seçimlerde elde ettiği gücünün önünün kesilmesidir. Sadece benim kişisel görüşüm olduğunu da sanmıyorum, AKP'nin geriletilmesini önemseyen bütün örgüt, parti ve sivil toplum kuruluşları da geriletmek derken aşağı yukarı bunları kast etmektedir.

AKP'nin geriletilmesi, yani sandıkta hatırı sayılır bir yenilgi tatması her şeyden önce AKP yandaşlarına yenilebilir oldukları, AKP muhaliflerine ise gericiliğin sandıkta yenilebileceği duygusunu tattıracaktır. Önemli. Başka, AKP'ye bir seçim yenilgisinin tattırılması demek, bu yenilginin boyutlarına göre başkanlık sisteminin bile tekrar sorgulanabilir olmasına yol açacaktır. Önemli olmadığı söylenebilir mi? ''Türk usülü başkanlık sistemi'' bir diktatörlükten başka bir şey değildir. SAnırım detaylandırmaya gerek bile yok. Örnekse daha bugün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ''televizyonlara talimat verdim...'' diyerek malumun ilanını açık seçik itiraf etmiş oldu.


AKP'nin geriletilmesi gerektiği konusunda yazıp çizmek ve bu geriletmenin ne anlama geleceği konusuna da bir başlık ayırmak çok mu gerekli, bilmiyorum. Sol bir forum iddiası taşıyan bir platformda bana biraz gereksiz geliyor bu konu. Başlığı açışımın nedeni İLERİ haberdeki Metin Çulhaoğlu'nun yazısı. Sosyalist aydınımız seçimlerde AKP'nin geriletilmesi durumunda ortaya çıkacak olasılıklar üzerinde durmuş. Bunu solcuların ne yapması gerektiği de eklenerek, bir zihin jimnastiği yapılabilir ve öngörülerde bulunulabilir sanıyorum.


Önce Çulhaoğlu'nun yazısı.





Bu ileti en son melnur tarafından 20.03.2019- 20:39 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.03.2019- 20:42


31 Mart’ta gerilerlerse… / Metin Çulhaoğlu

31 Mart yerel seçimlerinde “cumhur ittifakının” gerilemesi mümkündür.

“Kesindir” diyenler de var, ama biz bu kadar kesin konuşamıyoruz; ancak bir olasılıktan söz edebiliyoruz.
O zaman “gerileme” nedir, ne gerileme sayılabilir?

Örneğin, kayyumdaki yerel yönetimlerin geri alınması önemli bir başarıdır, ama mevcut ittifak açısından kendi başına bir gerileme sayılamaz. Buna karşılık, büyük illerin (Adana, Ankara, Antalya, Mersin, İstanbul gibi) kaybedilmesi kuşkusuz bir gerileme olacaktır. Ancak, bizce bundan da önemli olan “cumhur ittifakının” toplam oyunun yüzde 50’nin, AKP’nin kendi oyunun da yüzde 42’nin altına düşmesidir(*).

Böyle bir gerileme yaşanırsa ne olur, iktidar nasıl bir tepki verir, neler yapabilir?

***

Önce, “yumuşak tepki” olasılığı üzerinde durulabilir. İşte, iktidar “kutuplaştırma siyasetinin geri teptiğini” görüp gerekli dersleri çıkarır… MHP ittifakının ve “beka sorunu” söyleminin pek bir getiri sağlamadığına bakıp yeni arayışlara girer… Merkezde, ekonominin yönetilmesi, AB-ABD ilişkileri, yargı, iç güvenlik, eğitim gibi alanlarda daha yumuşak, başkalarına “güven verici” yeni bir kadrolaşmaya gider… Kim bilir, belki de şu kadim “Kürt sorununa” yönelik birtakım yeni girişimlerin sinyalini verir…

Bunlar, siyasetin “normal” akışında akla gelebilecek şeylerdir. Gerileme halinde ana akım medyanın daha liberal kılıklı odaklarında bunların yazılıp çizileceğine kesin gözüyle bakabiliriz.

Gelgelelim, böyle bir “normalleşme” olasılığını azaltan iki temel gerçeğin altı çizilmelidir. Birincisi, gerileme durumunda tepki verecek olan olağan bir siyasal iktidar değil, bir rejim, bir sistemdir. İkincisi, verilecek tepki ciddi, çıkışı görülmeyen bir ekonomik kriz-küçülme sarmalında verilecektir.

İkisini bir arada düşünmek mümkün…

Bir siyasal proje olarak AKP, sermaye sınıfının önüne küresel rekabet ortamının gerektirdiği, hızlı ve isabetli kararların bürokratik, “popülist” vb. engeller olmadan tek merkezden alınması önerisiyle çıkmıştı. Sermaye sınıfının itirazı olamazdı; zaten kendisi de bunu istiyordu. Sonra, kararların daha hızlı, daha tek merkezden ve daha da “teknokratça” alınabilmesi için mevcut rejime geçildi. Bir kez daha, sermaye sınıfının ciddi bir itirazı olamazdı, olmadı.

Yukarıda söylenen, sermaye sınıfı açısından genel, yani özel durumlara ve koşullara bağlı olmayan bir rasyonalitedir. Bugün ise aynı rasyonalitenin bu kez yaşanılan ekonomik kriz bağlamında daha da dayatıcı hale geldiği söylenecektir. Sungur Savran, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kriz için şu tespitte bulunuyor: “Türkiye kapitalizminin krizinin ne kadar derin olduğunu gördük. Bu tür bir krizden çıkmanın yolu kapitalistler açısından işçi sınıfına, yoksullara ve ekonominin kamusal kesimine karşı bir taarruz başlatmaktır.” (Kusursuz Fırtınaya Doğru, BirGün Pazar Eki, 17 Mart 2019).

Özetle rejim, yerel seçimlerde yaşanacak bir gerileme durumunda mırın kırın etmeye başlayacak sermaye kesimlerinin, “yeni siyasal projelerin” ve “normalleşme” önerilerinin karşısına bu kartla çıkacaktır: İşçi sınıfına, yoksullara ve ekonominin kamusal kesimine karşı bir taarruz başlatmak gerekiyorsa yakın dönemde benden başka alternatifin yok…

***

“Gerileme” durumunda sermaye sınıfından çatlak sesler çıkacaktır, Gül-Davutoğlu projesi daha fazla cilalanacaktır, liberal kılıklı medyada daha “eleştirel” yorumlara rastlanabilecektir, vb. Ancak, bunlar oldu, oluyor diye rejimin hiçbir karşı hamleye girişmeden çaresiz ortada kalıvereceğini düşünmek büyük bir yanılgı olacaktır.

Rejim, “duraklarsam düşerim” diyecektir…

Eğer emekçilerden, halktan değil de sermaye sınıfından söz ediyorsak bir gerçeğin her zaman akılda tutulmasında yarar vardır. Bu sınıf için birikim süreçlerinin işlemesini, krizden asgari kayıpla çıkılmasını, bunun için nereye saldırılması gerekiyorsa o saldırının gerçekleşmesini sağlayabilecek, bütün bunları toplumun küçümsenmeyecek bir kesimi üzerinde etkisini sürdürerek yapabilecek bir güç, her zaman birinci tercih olacaktır…

Bu arada, belirli bir gerileme durumunda “erken genel seçime gidilsin” önerilerinin ortaya atılması ve buna “hodri meydan” diyeceklerin çıkması olasılığını da yabana atmamak gerekir.

Karşıda, sandıkta gerilese bile geri basmayacak bir rejim olduğu unutulmamalıdır.
__________________________________________________________________________  
(*) Sözü edilen büyük illerin kaybedilmesinin zaten genel bir oy gerilemesi anlamına geleceği, bu nedenle ikisinin aynı şey olduğu ileri sürülebilir. Ancak, “istatistik” açıdan böyle olmaması da mümkündür. Bu nedenle iki durum birbirinden ayrı değerlendirilmiştir.

https://ilerihaber.org/yazar/31-martta-gerilerlerse-95054.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.03.2019- 04:03


31 Mart'ta AKP, MHP ittifakı hatırı sayılı bir oranda geriletilirse solun dışındaki odaklardan çeşitli siyasi aksiyonlar gelebilecek ve Erdoğan iktidarının   açıktan eleştirisi bile söz konusu olacaktır. Bunu 31 Mart akşamı ve onu takip eden günlede göreceğiz. Ama burada bence çok daha önemli olan solun tavrının seçim sonrasında ne olacağıdır, sosyalizmin en önemli paydaşı olarak gördüğümü söylediğim TKP'ye katkı, sadece seçimlerde oy vermekle mi olacak?

Türkiye'nin sosyalizme ve TKP'ye ihtiyacı var. Düzen solunun giderek sağcılaştığını be sosyal demokrat ilkelerden uzaklaştığını sürekli yineliyoruz. Uzun zamandır böyle. Hem 12 Eylül faşizmi, hem reel sosyalizmin çözülüşü ve hem de sağlı sollu liberallerin sola yaptığı basıncın bu değişimde büyük bir rolü olduğunu söylemek mümkün. Ne olursa olsun, Türkiye siyasetinde sırf bu yüzden bile, sola/sosyalizme, somutlaştırırsak TKP'ye ihtiyacı olduğunu görebilmeliyiz. Ve kendisini solcu olarak tanımlayan hemen herkesin de sorumluluğu sadece seçimden seçime sosyalizmi hatırlamak veya sanal medyada lafazanlık peşinde koşmak olmamalıdır. Sınıf mücadelesi örgütlü mücadeledir ve bunun yolu partileşmekten/örgütlenmekten geçmektedir. Türkiye yaklaşık 20 yıllık bir süreçte karşı devrimci bir sürecin içine girmişken bu süreçte kendisini sosyalist/komünist veya enternasyonalist olarak tanımlayan sözde solcuların olduğunu da unutmayalım. Sınıfsal, sosyalist bilincin de parti bünyesinde edinilebileceği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Solcu olmak, enternasyonalist olmak sanalda, ordan burdan tırtıklamaları yazıp çizmekle olmaz. Mümkün değil. Sınıfsal mücadele de bu şekilde verilemez. Bu yüzden örgütlenme konusu önemsenmelidir. TKP'yi bir çekim merkezi haline getirme konusu da bu yüzden önemsenmelidir.


Madalyonun bir başka yüzü daha var.


TKP yönetimi de şapkayı önüne koymalı ve bu örgütlenme konusunda, parti ile üye arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmelidir. Demokratik merkeziyetçilik 100 yıl öncesinde olduğu gibi katı bir şekilde uygunlanamaz. Üye ile parti arasındaki ilişki olanaklar ölçüsünde, bir komünist partisinin işleyişini de bozmayacak biçimde   gevşetilmelidir. Yoksa, bu kural bu haliyle olduğu sürece sürekli örgütlenme çağrısında bulunmanın da bir anlamı ve yararı yoktur. TKP solda bir çekim merkezi haline gelmeyi ciddi bir şekilde düşünüyorsa 31 Mart'tan sonra ilk yapması gereken şey, bu demokratik merkeziyetçilik konusunu yeniden ve yeniden mutlaka ele almak olmalıdır.




Bu ileti en son melnur tarafından 24.03.2019- 04:04 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Martta,   gerilerlerse.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS