SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.03.2020- 08:39


Şuraya gelmek istiyorum; özellikle Marksist, komünist ve bir dönem sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarımızın üfürdüğü gibi ''enternasyonalist komünist'' olmak sağdan soldan tırtıklanan alıntılarla ''teorik'' bir konum almak değildir. Örnekse tırtıklanan ve bir ezbere dönüştürülen ''devlet sınıfsal bir baskı aracıdır'' doğrusunu sadece bu haliyle sürekli yinelemenin siyasette doğru bir siyasal konumlanış almanın garantisi olmayabilir ve hatta bireyi gerici ve karşı devrimci bir pozisyona düşürebilir. Aynı şekilde demokrasi kavramının sınıfsal bir anlamı olduğuyla yetinip hemen her başlığa bir papağan gibi yerleştirmenin de anlama konusunda bir yeterlilik anlamına gelmeyeceği de başka bir sorundur. Örnekleri artırmak mümkün.   ''Burjuvazinin yasal sınırları içinde mücadele etmek...'' bir dönem ne kadar çok yinelenirdi. Neydi, nasıldı, günümüzde nasıl bir karşılığı olabilir, hiç düşünmeden, sorgulamadan ve mantıksal bir analiz de yapmadan....

Bizim forumumuzda bir dönem ''keskin komünist'' algısı yaratmaya çalışan bir arkadaşımız vardı. Geçenlerde ona rastlamıştım. Bir yerde oturup çay içerken yine aynı ezberleri sıralayıvermişti...Biraz açmasını söylemiştim...O da sanırım çalışmış ve ezberinin altını doldurma uğraşı içine girmişti; anlattı: Efendim TKP bir zamanlar proletarya diktatörlüğünü savunuyormuş da, TKP komünist adını almak için Cumhuriyet Başsavcısı ile bir anlaşma yapmak zorunda kalmış ve proleter diktatörlük kavramından vazgeçmek koşuluyla parti adında komünist sözcüğüne serbestlik tanımış. Kanıtı neymiş, tüzükte proleter diktatörlük yazmıyormuş!! Arkasından benim sorun üzerine legallik konusunu illegaliteye tercih ettiğini de eklemişti!! Tıpkı devletin ve demokrasinin sınıfsal bir özü olduğunu sürekli yineleyerek bir ezbere dönüştürmek gibi bu sözlerin de bir yerden sonra yarardan çok zarar getirdiğini anlayabilecek bir (sol) kavrayış olabilseydi...Yüz yüze konuşmamızda tarihsel TKP örneğiyle başlayan bir anlatım ve kavrayışın gerçekte birbiriyle ne kadar ilgisiz ve tutarsız bir mantık yürütme olduğunu anlayabilme becerisi olmadığı belliydi...Daha fazla sürdürmek yararsızdı. Arkadaşımız kendine kendince bir dünya kurmuş, siyasetten sol bir siyasi analizden habersiz mutlu olma çabası içindeydi gerçekte. İnanıp inanmadığından bağımsız söylüyor, yazmaya çalışıyor ve öyle mutlu oluyordu. Bence pek de dokunmamak, pek yanıt vermemek gerekirdi, söyledi ve gitti. Kendi dünyasında umarım mutlu olur.

Arkadaşı gittiği yolda yalnız bırakarak konuya tekrar dönersek, altını çizmek istediğim şey, siyasetin güncel olanı anlamaktan ve ona göre bir konumlanıştan da geçtiği gerçeğinde yatmaktadır. Resmi bir bütün olarak görmemek ve o bütüne karşı bir siyasal tutum almamak hangi gerekçeyle olursa olsun ''teorik davranmak''anlamına gelmez. Başka bir yerde değindim mi, hatırlamıyorum; olsun, yanıbaşımızda bir korku imparatorluğu yaratılarak devletin ele geçirilme süreci yürürlüğe girmişken ve ona karşı düzen muhalefeti iyi kötü bir mücadele içine girmişken bir solcu, sosyalist ve dahi enternasyonalist komünist bütün ideolojik ve siyasi konumlanışını muhalefete göre alıyorsa ve bu konumlanışın dinci faşizmin değirmenine su taşımaktan başka bir anlama gelmeyeceğini bir türlü kavrayamıyorsa işte o cımbızlanan ve tırtıklanan alıntıların hiçbir yararı yoktur;

Gerçek şu: bu yöntem ve kavrayış ile varılacak nokta sadece gerici ve karşı devrimci sürece dahil olmaktan başka bir şey değildir. Yanlış hem yöntemde ve hem de kavrayış becerisinin olmamasında...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.03.2020- 06:01


''... altını çizmek istediğim şey, siyasetin güncel olanı anlamaktan ve ona göre bir konumlanıştan da geçtiği gerçeğinde yatmaktadır.'' demişim. Şöyle anlaşılmalı, ideolojik ve teorik doğrular güncel siyasette doğru bir çizgi tutturmamıza ve güncel olan karşısında doğru bir konumlanış almamıza yol açmıyorsa bir anlamı ve bir yararı yok demektir. Çok önemli bir saptama bu. Solcu olmak ya da sosyalist olmak, ne kadar çok teorik aşırmalar yapmak ve onları bir ezbere dönüştürmek değildir. Teorik doğrular bir iç kavrayış süzgecinden geçmiyor ve insanın analitik düşünme becerisiyle harmanlanmıyorsa neye yarar ki?

Neden'li, niçin'li bir sorgulama yapabilme becerisinden yoksunluk varsa, analitik düşünebilme bir kavrayış yöntemi haline gelmemişse, diyalektik, kimi cümleler içinde anlamadan geçirdiğimiz sıradan bir sözcük haline gelmişse, olguları ve süreçleri anlayabilmek zaten pek mümkün değil de ve aynı zamanda okuduklarımızın da anlaşılmasında sorunlar yaratacaktır. Zaman gerekli, belki biraz eğitim, ya da çok daha fazla emek ve öğrenme arzusu ama olmadığında gerçekten de pek bir şey olmuyor daha doğrusu insanın karşı devrimci bir çizgiye savrulmasının önüne geçmiyor. Ve böyle olduğu için de kolaycılık ve ezbercilik öne çıkıyor. Aşırma, tırtıklama çabası da bundan.

Örnek vererek ilerlemeye çalışalım; bir dönem Lenin'in UKKTH alıntıları çok kullanıştaydı. Özellikle Troçkist sitelerden aşırmalar önüne veya arkasına bir iki cümle sıkıştırılarak bu sözde sol sosyalist forumlara asılırdı. Ne yapılmak istenirdi? Neden böyle yapılırdı? Çümlü Lenin söylüyordu. Tek neden buydu. Neden söylemiş, koşullar neymiş, neyi amaçlamış, pratikte öyle davranmış mı, hiç sorgulama yok, bu tür bir kavrayış hak getire, peki bunlar Türkiye koşullarında sürekli yinelendiğinde ne anlama gelirdi? Yok, hiçbir şey yok! Anlamak yok, ne yapıldığının farkına varmak yok ama sorulduğunda ''enternasyonalist komünistlik gereği'' bu durum...

Peki doğru muydu bu ezbercilik; değildi, doğru değildi, yanlıştı, kolaycılıktı, ezbercilikti ve en önemlisi ne o Lenin günlerini ve ne de bugünün Türkiye'sini anlamak anlamına geliyordu. O kadar!

O kadar çok örnek var ki; sorgulama, kavrayış olmadığında, sosyalist olmak böyle sıradan ve kolaycı bir ezbercilik olarak algılandığında bir gömlekte ilk düğmenin yanlış iliklenmesi gibi, ardı sıra hemen her şeyin yanlış olmasının önüne geçebilmek mümkün değildir. Bir de güncele ve güncelin özne ve olgularına karşı bir önyargıyla bakılıyorsa, artık mümkünü yok, bunca yanlışlardan bir doğru çıkmasını beklemek hayal ötesi bir şeydir.

Bir sempatizan için solcu, sosyalist olmak hiç kuşku yok çok önemli. Kendisi için, emekçiler için, gelecek güzel günler için bir gereklilik bu. Ama şu durum çok daha önemsenmelidir bir solcu ve sosyalist olmak için; o da samimiyet, içtenlik, bildiğini, öyle sandığını doğru ya da yanlış, doğru bir üslupla ortaya koymak... Çok önemli bir özellik bu. Çünkü hiç kimsenin sol-sosyalist bir akademisyen ya da entellektüel olması beklenmemelidir. Böyle bir zorunluluk yok; gereklilik de... Sempatizan olarak kalınır, belli başlı bilgilerle yetinilir, daha ilerisi için gerekiyorsa arayış içine girilebilir, sol kavrayış edinilmeye çalışıır...-ama sahtekarlık, iki yüzlülük, yalancılık... sadece kendi kişisel egoyu tatmin etmek için çabalamalar o kadar rahatsız edici ki... Sol sempatizan önce örgütlenmeli kuşkusuz ve sonra bu sahtekarlığı deşifre edebilecek bir donanımı edinmeli...-bence yaşam boyu sürecek bir solculuk için yeterli olacaktır.

Geçenlerde sosyal medyada bir örnekle karşılaşmıştım; çok rahatsız ediciydi. Bir insan ''enternasyonal komünist'' ya da ''devrimci sosyalist'' olarak görünmeye çalışıp nasıl böyle bir mantık yürütebilir? Önce TKP'li, sonra HTKP'li ve oradan TKH'li olan bir arkadaşımız sosyalistliğin tanımında sermaye sınıfı ile proletarya arasındaki çelişkinin ortadan kaldırılması anlamına geldiğini değil de, belki bir ifade hatasından, uzlaştırılabileceğini söylemiş, yazıyı da doğrudan görmemiştim, ama bu bizim samimiyetsiz, ve sözde ''devrimci sosyalist'' kuyrukçumuz, lafı almış, genelleştirmiş ve ''işte TKP'liler böyle düşünüyor''a bağlamış! ''Rahatsız edici'' bir yaklaşım dediğimde bile rahatsızlık duyuyorum, bir insan bu kadar mide bulandırıcı bir genelleme nasıl yapabilir? Böyle bir insana şimdi ''sıradan'' bir solcu bile denilebilir mi? Bu kadar basit bir konuda bile yalan dolandan yana yana olan birine solcu diyebilmek mümkün mü?

Kavrayış yoksa, samimiyet, içtenlik bulunmuyorsa yazılıp çizilenler bir karikatür olmaktan öteye geçmez. Solculuk, sosyalistlik böyle bir şey değildir. Gün yirmi dört saat sola, sosyalizme çatmayı enternasyonallik olarak sunanlarla, egolarını tatmin edebilmek için her yolu kullanan kuyrukçu sahtekarlara artık prim verilmemeli. Bu tiplerle her zaman karşılaşacağımızı bilmek ve bu konuda az biraz donanımlı olmak solcu olabilmek için yeterlidir. Abartmaya da gerek yok. Düzen solu olarak nitelediğimiz ve aydınlanmadan, cumhuriyet kazanımlarından yana olan insanların bu tiplerden   çok daha değerli olduklarını bir kez daha yinelemek istiyorum.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.04.2020- 03:49


''Kavrayış yoksa, samimiyet, içtenlik bulunmuyorsa...'' diye başlamışım üstteki bir cümleye. Solcu olabilmenin ön koşulu sayılabilir bu   sözcükler. Yazılanları anlamak, samimiyet, içtenlik ve biraz da mantık. Solcu olabilmenin yolu buradan geçiyor. Öyle, kendimizi bir akademisyenmiş, bir entellektüelmiş, bir ''keskin sosyalist'' ve dahi ''enternasyonalist komünist''miş gibi göstermeye çalışmanın gereği yok. Bu çaba, eğer kavrayış, samimiyet ve biraz da mantıktan yoksunsa komik görüntülere yol açmaktan başka bir sonuç vermiyor. Evet, aynen öyle, sözcüğün tam anlamıyla komik...

Bir örnek vereyim, söylemek istediğim daha iyi anlaşılır:

Biraz önce Gazetemanifesto'da bir yorum okudum; aklıma da bu yazdıklarım geldi. Yorum şöyle:

''Bugün ‘devlet içinde devlet’ tartışması yoktur. Bugün devletin bizzat AKP tarafından Parti Devleti haline getirilmesi vardır.

Bugün bir derebeylik devleti karşımızdadır. İçişleri Bakanı gözaltına alınan tır şoförü gündeminde “kimin gariban olacağına ben bakarım” diyerek derebeyi gibi konuşmakta, Uşak Valisi sokakta gördüğü yurttaşlara “uzaklaşın, hadi” diyerek halkı azarlamakta, bir rektör sosyal medya üzerinden “anneme söylerim” diyerek üniversitelerin ve bilimin saygınlığını ayaklar altına almaktadır.

“Devlet içinde devlet olmaz” diyenlerin yaratmış oldukları devlet, bir derebeyi ve Parti devletine dönüşmüştür!

Bugün mesele devletin kimin devleti olduğudur.   Bu devlet halkın devleti değil, sermayenin devletidir!''


Daha önce de bu devletin sınıfsallığı konusuna değinmiştim. Amacım bu konuyu yinelemek değil. Bu örnek üzerinden çokça yapılan ve bir komiklikten başka bir anlamı olmayan genel bir tavrın yanlışlığını bir kez daha vurgulamak. Bu tavrın yanlışlığını anlayabilmek için öyle aman aman bir bilgiye de gerek yok. Biraz anlamak, biraz samimiyet ve biraz mantık yeter. Bunlar olmazsa solculuk falan olmaz.

Şimdi eğer, bir kişi, devlet mekanizmasının özünde bir sınıfsal baskı mekanizması olduğunu bir şekilde öğrenmiş ve bu bilgi onun zihninde bir ezbere dönüşmüşse, bu durum o kişinin ne solculuğunun ve ne de ''enternasyonalist komünist'' olduğunun bir kanıtı sayılabilir; eğer anlamak, samimiyet ve mantık yoksa! Hele bir de egosunu tatmin etmek için bile olsa her türlü yalan ve dolanı alışkanlık haline getirmişse...

Kapitalist bir sistemde yaşıyoruz ve TKH ''derebeylik devleti''nden söz ediyor. ''AKP devleti'' saptaması yapıyor. ''Halkın devleti'' kavramına göndermede bulunuyor. TKH kapitalist bir devletin sermayenin sınıfsal çıkarlarına uygun hareket edeceğini bilmez mi? Bilir, mutlaka bilir. Aksi olabilir mi? Şimdi TKH'nin bu açıklaması ve benzer bir yığın açıklamalar için anlamadan, samimiyetten ve az biraz mantıktan uzak bir şekilde ''devletin sınıfsallığına aykırı şeyler söylüyorlar'' diye bir tepkide bulunmak, sonuçta o sözünü ettiğim komik duruma düşmekten başka bir anlama gelmez.

Anlaşılmıyorsa, sorunu önce kendimizde arayacağız, bir konunun kavranmasıyla, o konu hakkında küçük bir ezber arasında önemli bir fark olduğunu ve ezberlerle konuların anlaşılmasının mümkün olmadığını bileceğiz. Unutuyorsak, avucumuzun içine yazacağız. O da olmuyorsa yetersiz olduğumuz gerçeğini akıldan çıkarmayacağız. Amaç anlamaksa   daha fazla bilgi edinmenin yollarını arayacağız. Bir parti bu kadar basit bir konuda yanlış yapmaz, bende bir eksiklik var demeli ve aklımıza önce bu gerçeği getirmeliyiz. Ya da komikliğe devam, şarlatan olmayı kabullenme...Ortası yok bunun.

Anlamakta zorlanacağımız konular olabilir, bu durumda hemen ezberlere başvurmak, önyargıları harekete geçirmek ve dünyaları ben yarattım tavırlarıyla ''ulusalcı'', ''reformist'' veya bu tip damgalamalarla tepki göstermek sadece komik bir duruma düşmek ve bir karikatür haline gelmekten başka bir şey değildir. Oysa devletin sınıfsallığı da tarafsızlık ve özerkliğiyle birlikte vardır. Modern/kapitalist devlet böyle bir devlettir ve ''AKP devleti'' denildiğinde ''MHP ve CHP devleti mi vardır?'' mantıksızlığıyla yorum yapılmamalıdır. Komik duruma düşüyoruz. Bir konuyu bilmediğimiz belli, ama bu tavır o konuda bilmediğimiz başka şeylerin de olduğunu açığa çıkarır. Tam bir komedi! Ve aslında trajik bir durum.

Böyle bir tavır, o kadar basit ve sıradan bir mantıksızlık içeriyor ki, anlaşılmaz bir şey. Bir insanın kavrayışı ve mantık yürütmesi bu kadar geri olabilir mi? Bir partiyi kurabilen bir yığın insanın bu kadar basit bir bilgiyi bilmemeleri mümkün olabilir mi? Bu basit soru bile insanın aklına gelse, karşı çıkmaz, anlama , kavrama yönünde çaba gösterir. Bilgisizlik tamam da, bu kadar asgari bir mantıktan yoksunluk bir insanı solcu bile yapamazken, işte ancak ''enternasyonalist komünist'' yapar. O da zaten bir başka kılıf!

Anlamaya çalışmalıyız.
Kendimizi tanımalı, samimi olmalı ve asgari bir kavrayış yöntemi edinmeye çalışmalıyız.
Solculuk ancak böyle söz konusu olabilir.

Neden'li, nasıl'lı bir çözümleme anlayışımız yoksa solcu olabilmek mümkün değildir. Ezbercilikle bir yere varılamaz. Bu yetersizliğin ve bu içine girdiğimiz yanlış yolun sonu yalan dolan olacaktır. İnsanın kendine güvenini kaybetmesine yol açacaktır ve sorunların giderek daha da ağırlaşması demektir. Altında kalırız, altında kalıyoruz. Bir solcuya bir ''enternasyonalist komünist''e yakışmayacak komikliklerle karşı karşıya kalıyoruz. Başkalarına kendimizi farklı göstermeye çalışarak aslında kendimizi kandırmaktan başka bir şey yapmıyoruz.

Bir daha tekrar edelim; solcu olmak herşeyden önce kendimizi çok biliyormuş gibi gösterme çabasından geçmiyor. Bu alışkanlıktan vazgeçmek gerekiyor. Solcu olmak, sosyalist olmak, öyle birkaç ezberi sürekli yinelemekten ibaret olsaydı, emperyal kapitalizmin kurduğu bu sömürü sistemi bu kadar yıl egemenliğini sürdürebilir miydi? Böyle değil, solcu olmak böyle bir şey değil. Bilgiye evet, bilgi olmadan hiçbir şey olmaz. Ama önce...

Önce anlama çabası, mutlak bir samimiyet ve içtenlik, tabi bir de mantık...
Sonrası gelecektir.




Bu ileti en son melnur tarafından 03.04.2020- 13:58 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.04.2020- 14:37


Enternasyonalist komünist olmak bizim ülkemizde sulandırılmış bir kavramdır. Enternasyonalizm sözcüğü çoğu kez burjuva kozmopolitizmi olarak yorumlanmış ve ülkemizde ve özellikle sözde sol-sosyalist forumlarda bir ulusalcı harekete ( Kürt ulusalcı hareketine) yedeklenme, ve biat etme zorunluğuymuş gibi üfürülmeye çalışılmıştır. Oralara giren ve kendince bir şeyler öğrenmeye çalışan binlerce sol sempatizanın da yanlış bir algı edinmelerine yol açılmıştır.

Birincisi bilimsel sosyalizmi savunmak zaten enternasyonalizmi savunmak demektir. Çünkü bilimsel sosyalizm/komünizm nihai kurtuluşun enternasyonal düzeyde olduğu gerçeğine dayanır. Ama bunun yolu enternasyonal bir devrimden lafazanlığından geçmediği, Lenin'in devrim teorisinde ''zayıf halka'' şeklinde bir ilke olduğu, enternasyonal dünya devriminin öncelikle ulusal ölçekteki sosyalist devrimleri öncelediği ve dolayısıyla bilimsel sosyalizmi savunan bireylerin/parti/örgütlerin önceliklerinin de ulusal ölçekte devrim perspektifi olması gerektiği anlaşılmalı ve benimsenmelidir.

İkincisi, enternasyonalizm işçi sınıfının uluslararası tarihsel ve sınıfsal çıkarlarını savunmak anlamına gelir ki, proletaryanın uluslararası tarihsel ve sınıfsal çıkarları da öncelikli olarak ulusal ölçekteki siyasal devrim perspektifinin savunulmasını öne çıkartır.

Üçüncüsü enternasyonalizm sosyalist devrimin çıkarları demektir. Sosyalist devrimin önüne hiçbir zaman bir başka mücadele biçiminin geçirilmemesi demektir. ''Oportünistler önce ulusal mücadele sonra sosyalizm der, biz ise önce sosyalizm, ve sosyalist mücadele deriz'' sözü Lenin'e aittir. Ve ilginçtir bunu da UKKTH bağlamında söylemiştir. Sosyalizm önce de sonra da sosyalizmin savunulması demektir. Sosyalizmin savunulması da sosyalizme alan açmayan hiçbir   mücadele biçiminin desteklenmemesi demektir.

Önce de sosyalizm, sonra da sosyalizm.

Enternasyonalizm gevezelikleri ulusal ölçekteki sosyalist devrim perspektifinin sulandırılmasından başka bir şey değildir. Sosyalizmin dünya ve ülke koşullarında gerilediği momentte ortaya çıkma alışkanlıkları olan   Troçkistlerin seslerinin daha sık duyulmasıdır bu tür gevezeliklerin nedeni. Bir de reel sosyalizmin çözülüşünden sonra sağlı sollu liberallerin demokrasi çığırtkanlıklarının zemin bulmasını sayabiliriz. Önce ulusal ölçekte sosyalist devrim. Yine Lenin'e dönülecekse ''ulusal ölçek dünya ülkelerince   tanınan meşru bir zemin olduğu için'' böyle...Sonrası sonrasının işi. Bu arada elbette aynı stratejiden yana olan partilerin bir araya gelmesi bu bir araya gelmelerin bir enternasyonalizm çerçevesinde olması önemlidir; ama öncelik ulusal ölçektedir ve ''ulusal ölçek enternasyonalizm için feda edilir'' gibi oradan buradan aşırma şarlatanlıklar da gülüp geçilecek komikliklerden başka bir şey değildir.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.04.2020- 06:32


Yanlış anlaşılmaması için şu konunun altını kalınca çizmeliyim sanırım. Burada pek çok yorumumda sosyalistlerin Kürt hareketini yani bir ulusalcı/milliyetçi harekete biat etmemeleri, kuyrukçuluk yapmamaları ve özetle sosyalist mücadelenin önüne başka hiçbir mücadele biçimini koymamaları gerektiğini yineleyip duruyorum. Sosyalistler için önce de sosyalist mücadele, sonra da sosyalist mücadeledir. Türkiye özelinde söylenecekse Türkiye soluna alan açmayacak her türlü hareket için bu temel ilke geçerlidir. Şunu da ekleyeyim, Kürt hareketinin bir sosyalist için desteklenmeme gerekçesi hareketin Marksist Leninist çizgiyi terkedip sağa kaymış olması ve bölgede emperyalist planların bir parçası haline gelmesi de değildir. ( Bana göre) PKK Marksist Leninist çizgisini koruyarak mücadelesini devam ettirseydi bile yine de bir sosyalist için desteklenmeme gerekçeleri vardı ve bunun en önemli nedeni de Türkiye'nin özel koşullarında yatmaktaydı; yatmaktadır. Şöyle ki, Türkiye'de Kürt ve Türk halkları için klasik söylemle etle tırnak gibi oldukları söylenebilir. Bu yaklaşımda hiçbir abartı olduğunu da düşünmüyorum. Durum gerçekten de budur ve yirmi yıla yakın süregelen şiddetli çatışma ortamı bile bu iç içeliği bozamamıştır. Kürtler ve Türkler tarihsel süreç içinde böyle bir özellik kazanmışlardır. Bu nesnel durum yok sayılarak bölünme kaynaklı bir genel siyaset, daha somut söylenecekse ayrı bir devlet temelindeki bir silahlı mücadele Kürt ve Türk halklarının yararına olamaz. Mümkün değil. Hem pratikte bunun gerçekleşebilmesi ( tarihsel nedenlerden ötürü) hemen hemen imkansıza yakındır ve hem de Kürt ve Türk halklarının boğazlaşması anlamına gelecek böyle bir nihai durum sosyalistler açısından kabul edilebilir bir durum değildir. (Bu yüzden Kürt sorunu için ulusal haklar da içeren bir emek sorunu tanımı yapılmaktadır;her iki halkın kurtuluşu için yolların sosyalist mücadelede birleştirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.)

Ne var ki bu durum, burada söylenenler, Kürt hareketinin şiddet ve ayrılık temelindeki siyasetine destek verilmemesi gerektiği konusu Kürt halkına yönelik yapılacak her türlü baskıya karşı çıkılmayacağı ve Kürt halkıyla dayanışma içine girilmeyeceği anlamına gelmemektedir. Şunu da eklemek gerekiyor; Türkiye'de sosyalist mücadelenin başarıya ulaşabilmesi Kürt halkının çok büyük çoğunluğuyla kazanılmasına ve sosyalist mücadeleye kazandırılmasıyla münkün olabilir. Kürt halkının büyük çoğunluğuyla içinde yer almadığı bir sosyalist mücadelenin başarıya ulaşabilmesi mümkün değildir Bu yüzden Kürt sorunu konusunda oluşturulacak siyasetlerin her yönden önemi yadsınamaz. Kişisel görüşüm yaklaşık 40 yıldır süren bu şiddet sarmalı içinde dahi dolaylı yoldan bile olsa Kürt halkını incitebilecek her türlü yorum ve dil/üsluptan kaçınılması yönünde özenli davranılması gerektiğinin anlaşılmasıdır. Türkiye'de etnik kökeni ne olursa olsun sınıfsal bir zeminde yolların birleştirileceği ve sosyalizm doğrultusunda bir siyasi mücadele verileceğine   inanıyor, inanmak istiyorum. Kürdün de, Türkün de ve farklı etnik kökene sahip emekçi dostlarımızın da sosyalizmden başka bir kurtuluş yolu yoktur ve olamaz.

Toplumsal tarihin bize söylediği tek bir gerçek varsa eğer, o da budur; ve gerisi yalandır.




Bu ileti en son melnur tarafından 06.04.2020- 06:44 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.07.2020- 05:16


Geçen hafta Kadıköy NHKM'den dönüşümde bir arkadaşa rastlamıştı. Önceleri yazıyazforum'un müdavimiydi. Burada da kısa bir dönem yazmıştı. Şimdilerde forumlara pek uğramıyor. Zaman zaman karşılaşıyoruz; bir yerde oturup çay içerken paldır küldür lafa giriyor. ''Ne o şimdi de düzen partilerine desteğe mi başladın?'' Ne söylediğini anlamadım önce, devam etti; ''sosyalistler ne zamandan beri sermayenin partilerini destekliyorlar?'' Jeton düştü, AKP'nin iktidardan düşürülmesi konusundaki tutumuma bir eleştiri getiriyor aklınca.. '' Dinci faşizmin iktidardan edilmesini pek umursamıyorsun galiba!'' dedim. Sanki duymazlıktan geldi, ''Sosyalistler sadece sosyalizm için mücadele eder. Sosyalizm için mücadele edilmeyecekse, kızıl bayrağımızı burjuvazisinin burçlarına nasıl dikeceğiz?'' ''Ya sen daha düne kadar UKKTH'den kuyrukçuluk çıkaran ve 'oylar HDP'ye' diyen biriydin, ne zamandan beri sermayenin partilerine oy verilmez demeye başladın?'' demedim. Konuyu uzatmadım. Bu zihniyetin, bu ezberci ve samimi olmayan retoriğin dillendirilmesinde teorik kaygıların değil daha kişisel nedenler olduğu kanısına varmıştım. Çaylarımızı içtik ve ayrıldık.

Bir önceki sayfada böyle söylemişim. Geçenlerde bu arkadaşla tekrar karşılaştık. Ne konuştuğumuzu bu kez yazmayacağım; hep aynı şeyler. Düşündüm; kendisini enternasyonalist komünist olarak da niteleyen ve her yazısı ve söyleminde keskin bir militan görüntüsü vermeye çalışan biri hangi saiklerle böyle bir davranış içinde olabilir? Çok uzak değil, daha dün kuyrukçuluğun dibine vurmuşken, her tavrına Kürt hareketinin ve HDP'nin ne söylediğine kulak verirken bugün neden tam tersi bir kulvara kendini yerleştirme çalışır?

Üzerinde düşünülmesi gerekmiyor mu?

( Yazmam gerekmiyor belki ama yanlış anlaşılmak da istemiyorum, burada eleştirilen şey HDP'ye oy verilmesi değildir; bütün siyasetini Kürt hareketi ve HDP üzerine kurmaya çalışan birinin şimdiki tutumu ve söylemi üzerindeki tutarsızlığı ortaya koyabilmek için bu örmeği veriyorum. Yoksa uygun, tutarlı bir amaç varsa HDP'ye veya CHP'ye oy vermek neden yanlış olsun ki!)

Solculuk, sosyalistlik, enternasyonalist olmak nedir sorusunun yanıtı sadece internette bulunmuş ve çoğu da kavranılmamış birtakım alıntılara bakılarak verilebilir mi? Ya da bir solcu, sosyalist ya da enternasyonalist okumadığı bir kitap için ''okudum'', gitmediği ve bitirmediği bir üniversite için ''gittim e bitirdim'' diyebilir mi? Ya da örnekse, hiçbir bağıntısı ve ideolojik benzerliği olmamasına rağmen ''ben tarihsel TKP'liyim'' diyebilir mi?

Ona da söylemedim, yine gereksiz bir konuşma geçmişti aramızda. Sadece belki de bu tür tavırları göstermeye ihtiyacı var diye geçirmiştim içimden. Böyle mutlu oluyordu, elinden başka bir şey gelmiyordu belki de...

Ama dışarıdan bakıldığında bu samimiyetsizliğinin anlaşıldığı...
Bu yetersizliğin, bu yalan dolanın...
Çok itici olduğu...

Bilinse...
Değişir miydi?

Bunun yanıtı da bende yok!




Bu ileti en son melnur tarafından 10.07.2020- 05:17 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalist olmak için ateist olmak mı gerekiyor? melnur 5 5372 22.06.2015- 14:13
Konu Klasör Sosyalist olmak için ateist olmak mı gerekiyor? melnur 17 21521 15.12.2015- 16:39
Konu Klasör Sol olmak, solcu olmak denizcan 18 13445 03.11.2020- 07:36
Konu Klasör Zalime inat solcu olmak umut 0 3171 26.04.2014- 21:28
Konu Klasör Onları sosyalist veya enternasyonalist mi sayacağız? melnur 2 1626 02.09.2021- 02:56
Etiketler   Solcu,   sosyalist,   enternasyonalist,   olmak,   üzerine.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS