SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Teorinin sonu mu?           (gösterim sayısı: 2.250)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.12.2019- 07:10


Teorinin sonu mu? - Metin Çulhaoğlu


20. yüzyıl kapanırken pek çok şeyin “sonunun” getirildiğine tanık olduk.

Bunların arasında tarihin ve ideolojilerin sonunu ilan eden görüşler bir dönem etkili oldu. Ama başkaları da vardı: Modernliğin sonu, meta-anlatıların sonu, ulus devletin sonu, vb. Kısacası, zamanında yaşadığımız, belki de “alıştığımız” pek çok şeyin sonu gelmişti…

Yazının amacı başka olduğundan bu “sonları” tek tek ele alıp değerlendirmeyeceğiz. Aralarından en az ciddiye alınması gereken ikisine kısaca değinip geçeceğiz:

“İdeolojilerin sonu” tespitinin doğrudan kendisi aşırı ideoloji yüklüydü. Bunun ilanı ise, işine devam etmeye kararlı bir seri katilin “cinayetlerinin sonunu” ilan etmesinden pek farklı değildi. “Tarihin sonu” tespiti hakkında ise fazla söze sanırız gerek yoktur. Çünkü bu tezi ileri süren kişinin kendisi yanıldığını kabul etmiştir ve bizi de son 30 yıldır yaşananlara başka bir ad arama külfetinden kurtarmıştır.

Bizim gündemimiz ise teoriyle ilgili; bu hengâmede teoriye ne oldu?

Yoksa diğerlerinde olmasa bile teoride bir ölümden, bir tür sonlanmadan söz edilebilir mi?

***

“Teori” denilince neyi anlamak gerekir?

Marksist dünya görüşüne sahip olanlar açısından bu sorunun belirli düzeylere göre yanıtlanması gerekir.

Birinci düzey: En genel anlamda maddi gerçeklerin ve yaşanan süreçlerin olanca çeşitliliğinden hareketle (ve bu çeşitliliğe rağmen) bir ana dinamik ve doğrultu bulup çıkarmak…

Örnek vermek gerekirse Marx ve Engels 19. yüzyıl kapitalizmine böyle yaklaşmış ve belirli bir sonuca ulaşmıştır.

Lenin, kapitalizmin 20. yüzyıl başlarındaki evresine, emperyalizme böyle yaklaşmış ve bir sonuca ulaşmıştır.

İkinci düzey:Yaşanmakta olan bir dönemin özel gerçeklerine, durumlarına, kurumlarına ve oluşumlarına ilişkin,tarihsel boyutu da hesaba katan, belirli bir özgüllükle sınırlı kalmayan bütünlüklü çözümlemeler…

Bu kez geçmişe dönmeden güncel duruma bakarsak böyle teoriler vardır. Örneğin, kapitalist sistemin bugünkü krizine ilişkin değerlendirmeler, devletin ve kamusal alanın “dönüşümü”, sınıf hareketinin dünya ölçeğindeki sorunları, otoriter, neo-faşist rejimlerle ilgili tespitler, vb. önemli teorik boyutlar taşımaktadır.

Üçüncü düzey: Burada, Marksist dünya görüşünün, başta özne-nesnellik diyalektiği olmak üzere kendi iç reorganizasyonuyla ilgili teorik yaklaşımlar söz konusudur. Bizce, Lukacs, Gramsci ve Althusser bu alanın son halkalarıdır ve içe dönük reorganizasyonun bundan böyle getireceği fazla şey kalmamıştır…

Dördüncü düzey: Belirli bir ülke atıflı, o ülkenin kendi dinamiklerinden hareketle geliştirilebilecek “özgül bağlamlı devrim teorisi”…

***

O zaman, “teorinin sonu” konusuna bu dört düzeyden hareketle yaklaşılabilir:

Birinci düzey: Bu düzeyde, bildiğimiz “izm”lere bir yenisinin daha eklenmesi mümkündür. Ancak, bunun için erkendir ve maddi gerçek birikimi henüz yeterli olgunlukta değildir. Sonra, 21. yüzyıl sosyalizmi adına ne denirse denilsin, bunlar Marksizm ve Leninizm ufku içinde kalacaktır ve yeni bir “izm” yeni bir devrim gerçekleşmeden mümkün görünmemektedir.  

İkinci düzey: Bu düzeyde teorinin sonu hiç ama hiç gelmez; teorik üretim sürecek, zenginlik de kazanacaktır. Ne var ki bu düzeydeki üretim fazlaca parçalı durmaktadır, parçalar arasındaki mesafeler açıktır ve siyasetle bağlantı da çok dolaylıdır.

Üçüncü düzey: Bu düzeyde teorinin gerçekten sonuna gelinmiştir ve zaman zaman gerekli olan polemikler dışında daha ötesini kurcalamanın fazla anlamı da getirisi de olmayacaktır.

Dördüncü düzey: Çabalar, yaklaşımlar, yoklamalar, vb. olacaktır; ama ülke özelinde ciddi bir sınıf hareketi ve kitlesel kabarma yaşanmadan sonuca (özgül bağlamlı devrim teorisi) ulaşılamayacaktır.

***

Yazının başında değinilen ve “sonunun getirildiği” söylenen şeylerin hepsi aslında sonlanmayıp yeni bir evreye ulaşmıştır.

Düzeylerden hareketle söylenebilecek olan ise şudur: Üçüncü düzey dışında diğer düzeylerde teorinin “sonuna” gelinmemiştir; ama dünya ölçeğinde güçlü bir sınıf hareketi devreye girmediği ya da sınıf hareketi en azından belirli ülkelerde yeniden canlanmadığı sürece üç düzeydeki teorik çalışmalar belirli bir bütünlüğe ulaşmadan birikip duracaktır.  

“Kötü” ya da “olumsuz” bir durumdan söz etmiyoruz.

Ne kadar süreceği bilinmez, ama bir süre böyle gidecektir.

Daha ötesi ise “geleceği zaman” zaten haber verir…

https://ilerihaber.org/yazar/teorinin-sonu-mu-107015.html



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Teorinin ve pratiğin sefaleti Kaçak 46 27720 19.11.2014- 20:24
Konu Klasör HDP projesinin sonu (mu)? melnur 2 3730 06.03.2018- 10:34
Konu Klasör AKP iktidarının sonu mu? melnur 3 2957 18.04.2021- 08:28
Konu Klasör Bildiğimiz AKP’nin Sonu umut 1 3879 22.03.2015- 11:03
Konu Klasör Bildiğimiz AKP’nin Sonu umut 3 6744 15.03.2015- 18:43
Etiketler   Teorinin,   sonu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS