SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
HDP'li ittifak konuları...           (gösterim sayısı: 2.322)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 01.06.2020- 16:36


Aydın Engin'in söylediklerinin ciddiye alınır bir yanı yok. Zaten bu sağlı sollu liberallerin ortak özelliği önce AKP ve Kürt hareketinin ittifakına, şimdilerde ise sadece Kürt hareketine, HDP'ye bir şekilde   şirin görünmekten başka bir şey değil. Yüzeysellikten bir türlü kurtulamıyorlar. HDP olmadan Erdoğan AKP'si yenilgiye uğratılmazmış! Ne derin bir analiz! Eminim CHP başta olmak üzerine diğer ittifak partileri bunu hesaba katmıyorlardır! Bir Aydın Engin'in aklına geldi. Madem öyle bir gerçeklik var,   HDP neden ittifakta değil?

Önce yazı, sonra yorumlarız.

Yumurtasız omlet, HDP’siz ittifak - Aydın Engin


Aritmetik can da sıksa, milliyetçi yargı ve önyargıları da zedelese o soğuk gerçeği ortaya koyuyor: HDP’nin içinde yer almadığı ya da dışında bile kalsa desteklemeyeceği bir ittifak seçim kazanamaz…
Muhalefet, özellikle ana muhalefet sözcülerine kulak verelim.

Sırayla gidelim.

Bir: Üçüncü ittifak? Yok hayır, hedef Millet İttifakı'nı DEVA ve Gelecek partileri ile genişletmek…

İki: Baskın seçim mi, erken seçim mi? Yok canım. Korona vurgunu yemiş, ekonomiyi dibe vurdurmuş; tüccarın kasası, sizin bizim cüzdanımıza devlet katında denk düşen hazinede paralar suyunu çekmiş. AKP enayi mi seçim yapsın…

Üç: Peki tamam, baskın ya da erken ya da 2023 seçimi farketmez, eğer Millet İttifakı'nı genişletebilirsek Tayyip Erdoğan’ı da, AKP iktidarını da alaşağı ederiz, bütün işaretler bunu gösteriyor...

* * *
Şimdi aynı sırayla soralım:

Bir: Diyelim genişletildi, ne kadar genişlemiş olur? Hani genişlik ölçüsüne vursak kilometre mi, metre mi, santim mi, milim mi?

İki: Bak bu doğru gibi. Görünen o ki seçim 2023’de. Milletvekillerinin partilerinden ayrılıp başka partilerin çatısı altına geçmelerini önleyecek seçim kanunu değişiklikleri filan bir erken seçim hazırlığına değil, AKP içinden çıkan partilerin önünü kesmek; AKP’den kopup oralara geçecek milletvekillerini caydırma hesaplarına işaret ediyor gibi.

Üç: Sahiden bütün işaretler bunu   gösteriyor mu? Ne zaman seçim yapılırsa yapılsın Erdoğan ve takımı sandıktan çıkamayacak, iktidardan gümbür gümbür düşecekler mi?

Sandıktan çıkamasalar bile   "N’apalım yenildik. Demokrasinin kuralına uyuyoruz" mu diyecekler, yoksa bir savaş hali yaratıp seçimleri yapılamaz hale mi getirirler?

Bu bir olasılık ve ciddi bir olasılık. Ama bir başka yazıda ayrıntılı ele alınmaya gerektirecek kadar ciddi bir olasılık...

Biz diyelim ki sandık kuruldu, diyelim ki Millet İttifakı genişledi ve   CHP + İyi Parti + Saadet Partisi kurdukları ittifakın saflarına DEVA Partisi ile Gelecek Partisi’ni de kattılar.

Sonuç sizce ne olur?

* * *
Aritmetik "sayılar bilimi" demek. Sayılar bilimi, bütün bilimler gibi gönülden geçenleri değil gerçeği, acımasızca gibi görünse de gerçeği gösterir.

Seçmen kitlesinin yüzde 25’i CHP’ye, diyelim barajı geçme başarısını gösterdi, yüzde 10’ü İyi Parti’ye, yüzde 2,5’u Davutoğlu’nun partisine yüzde 3,5’u da Babacan’ın partisine oy verdi...

Ne etti? Aritmetik kısa ve kesin bir cevap veriyor: Taş çatlasa yüzde 41…

Yani AKP ve MHP’nin Cumhur İttifakı yüzde 41,5 oy toplasa bile iktidarı alıyor demektir.

"Efendim bu tür hesaplamalar için henüz erken, 2023’e kadar çok şey değişir. CHP’nin, özellikle DEVA Partisi'nin oyları yukarı çıkar" diye yürek serinletenler var.

Ben geleceğe ilişkin bu içi boş umut dağıtım tezgahlarına, siyasal falcılıktan ibaret aritmetik dışı hesaplara kulak asmamaktan yanayım.

Aritmetik can da sıksa, milliyetçi yargı ve önyargıları da zedelese o soğuk gerçeği ortaya koyuyor: HDP’nin içinde yer almadığı ya da dışında bile kalsa desteklemeyeceği bir ittifak seçim kazanamaz…

* * *
Başta ana muhalefet partisi olmak üzere tüm muhalefet partileri bu gerçekten, bu aritmetik zorunluktan ölümüne uzak duruyor, üstünde tartışılmasına bile yanaşmıyorlar.

Paşa keyifleri bilir.

Ama kurnaz (zeki değil kurnaz) AKP i ve partisi ise bu gerçeğin farkındalar.

Bir yandan CHP’yi kriminalize etmek için her fırsatı ahlaksızca kullanıp bugünkü oy potansiyelinin de gerisine düşürmeye çabalıyor bir yandan da HDP’yi desteğine muhtaç olunmayacak kadar yaralanmış, etkisizleştirilmiş bir parti konumuna düşürmek için dört koldan saldırıyor.

Bu konuda AKP gerçekten de çok kararlı ve çok daha gözü kara hesaplar ve saldırılar arifesinde gibi.

Şimdi sözü esirgemeden soralım:

Yarın bir gün AKP i ve MHP desteği ile Meclis’te çoğunluğu elinde tutan partisi, HDP’nin üstüne daha da amansız çullanır; önce HDP‘yi kapatıp, ardından Kürt seçmene seslenecek yeni bir parti kurulmasının önünü yasal cambazlıklarla kapatırsa muhalefet partileri, hele hele CHP ne yapacak?

Bir kez daha "Anayasaya aykırı ama itiraz etmeyeceğiz" filan deyip genişletilmiş Millet İttifakı’nın seçim zaferi düşleri ile kendini ve yurttaşları aldatmaya devam mı edecek, yani yumurtasız omlet pişirmeye mi kalkacak, yoksa "Kürt ya da Türk herkes bu ülkenin eşit haklı yurttaşları"dır deyip, HDP’siz bir Meclis’te yer almayı red mi edecek?

Demokrasi sınavı dedikleri de zaten çoğu kez böyle bir eşikte bir karar vermekten ibarettir…

https://t24.com.tr/yazarlar/aydin-engin/yumurtasiz-omlet-hdp-siz-ittifak,26839




Bu ileti en son melnur tarafından 09.06.2020- 05:30 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.06.2020- 11:58


''HDP'siz seçim kazanılamaz, seçim kazanılmak isteniyorsa HDP'yi de kurulacak muhalif ittifaka dahil etmelisiniz'' diyor ve ekliyor arkasından '' bunu yapmazsanız yaptığınız şey yumurtasız omlet yapmaya benzer''miş!

Aydın Engin eski 'solcu'lardan. Solcu sözcüğünü tırnak içine almak zorunda kaldım çünkü tam olarak öyle mi, kestiremiyorum. 80 öncesi dergilerde eşi Oya Baydar'ın yazıları var. Çok hatırlamıyorum, bende pek iz bırakmamış anlaşılan, büyük olasılıkla Aydın Engin'in de vardır. Ama bu ''dönen''lerde tipik bir özellik var. Hepsi birden demokrasiyi keşfeder bir hale geliyorlar. Demokrasi aşağı, demorasi yukarı. Sol değerler, sosyalizm bir süre bekleyebilir, ötelenebilir, her önüne gelenle demokrasi için birliktelik kurulabilir ve gerekirse solla, sosyalizmle bile kavga edilebilir. Aydın Engin de bu çizgide. Tipik bir yetmez ama evetçi. Zamanında demokrat sandığı AKP'nin desteklenebilir olduğuna inanmış, sonra gerçeği sanırım anlamış, bu arada tutuklanmış, şimdi de HDP'ye dönmüş falan. Yazısında AKP'yi devirecek muhalif ittifak için HDP'nin de katılımının sağlanmasından yana görüş belirtmeye çalışıyor. HDP katılırsa her şey süt liman, katılmazsa beklenen amaç gerçekleşmez demek istiyor.

Oysa AKP'yi sandıkta devirecek ittifak nasıl şekillenirse şekillensin AKP ve MHP dışındaki tüm partileri DEVA ve Gelecek de dahil kapsamalı ve   HDP'yi ''dışarıda'' bırakmalıdır. Ne yazık ki, böyle olmalıdır. Aydın Engin'in işaret ettiğinin tersine muhalif ittifak bu yönde şekil almalıdır. Böyle olduğu için İstanbul, Mersin, Adana'da belediye seçimleri kazanılmış, AKP'ye büyük bir de seçim yenilgisi tattırılmış ve topluma da bir umut ve güven kazandırılmıştır. Doğrusu budur. HDP'nin doğrudan katılımı İYİP ve diğer sağ partilerden zaten kabul edilmez de, bir şekilde bu sıkıntı aşılsa bile ittifak içindeki AKP'ye tepkili milliyetçi oyların buradan kopmasına yol açacaktır.

Amaç ittifak için ittifak kurmak değil. Bütün bu bir araya gelmelerin   ve deyim yerindeyse bir ittifak kurmaya çalışan partilerin öncelikli amacı AKP'ye seçim yenilgisi tattırmak ve AKP'nin attığı ve atmaya çalıştığı her adımda dayanak aldığı sandık meşrutiyetini ortadan kaldırmaktır. Amaç budur ve bu yüzden bir mayın tarlasında yürünüyormuş gibi hareket edilmelidir. HDP dışarıda kalmalıdır bu yüzden. HDP'nin küstürülmeden, bir seçim taktiği olarak dışarıda kalması sağlanmalıdır. Örneği var, tıpkı bir önceki belediye seçimlerinde olduğu gibi...

Sırrı Süreyya Önder'in geçenlerde İYİP'e kızıp, ''belediye seçimleri öncesinde bize geldiler...'' diye başlayan cümleler kurarak bir tepkide bulunması, belediye seçimleri öncesinde   İYİP ve HDP arasında bile ''ittifak görüşmeleri''nin yapıldığını gösteriyor. CHP ve HDP arasında bu görüşmelerin yapıldığı zaten biliniyor. Şunu da ekliyelim: Ahmet Türk'ün   SSÖ'in açıklamarına tepki gösterirken söylediği sözlerin de ilginç olduğunun altını çizelim. Ahmet Türk bu konuda seçim öncesindeki görüşmelere göndermede bulunarak bu konuşmaların daha sonra açıklanmasının normal ve yakışıksız bulduğunu söylemişti. Dolayısıyla belediye seçimlerinde HDP dışarıda kendi başına bırakıldı, ''milliyetçi refleks'' gösterildi ama HDP her şeye rağmen aklı selim davranarak iktidar karşıtı bir tavır gösterdi yaklaşımı doğru değil. Olması gereken oydu, planlıydı, önceden tasarlanmıştı...

Bir sonraki seçimde de HDP doğrudan ittifak içinde olmamalı. Zamanı geldiğinde güncel olan neyi gösterecek şimdiden kestirmek pek mümkün değil ama, muhalif ittifak bir önceki gibi olabildiği gibi, CHP ve HDP'nin bir ittifak, diğer sağ partilerin başka bir ittifak kurarak AKP_MHP birlikteliğine karşı tavır alınabilir diye düşünüyorum. Ya da CHP ve HDP'nin tek başlarına, diğer sağ partilerin bir ittifak haline olması gibi... Tamamı için birtakım kagılar da dillendirilebilir. Zamanı gelince tartışabiliriz. Ama Aydın Engin'in işaret ettiği gibi HDP'yi içeri alan ve sağlı sollu bütün partilerin tek bir ittifak haline geleceği bir beraberliğin akılcı bir öneri olmadığı kesin..





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.06.2020- 16:37


Bir ekleme yapalım; hiç kuşku yok, HDP için CHP'nin ve CHP için de HDP'nin birtakım defoları olduğu malum. Ama şurası da kesin, hem parlamento içinde ve hem de parlamento dışında ilerici toplumsal muhalefetin en önemli iki öznesi ve AKP otoriterliği ve tek adam diktatoryası karşısında da birbirlerine ihtiyacı olan iki   özne bunlar. Bu yüzden CHP ve HDP arasında bir şekilde bir ilişki sürekliliği sağlanmalıdır. Amaç gerçekten AKP gericiliği ve otoriterliğinden kurtulmaksa başkaca bir çare de yoktur. CHP ve HDP bir bütünlük sağlayabilmeli ve AKP, MHP ittifakına karşı olan diğer sağ partileri de bu bütünlüğe dahil etmelidirler. AKP'den kurtulabilmenin başka bir yolu yok. Soru bu birlikteliğin ve bu ittifakın nasıl olması gerektiği ve nasıl sağlanacağı sorusu üzerinde düğümlenmektedir.

Yanıtını bir üstte vermeye çalıştım. HDP bu geniş ittifaka doğrudan katılmamalı, nesnel koşullar buna uygun değil. Ama HDP hiçbir şekilde dışlanmamalı ve bunu gerçekleştirecek olan parti de CHP'dir. Kılıçdaroğlu'nu hemen her konuda eleştiriyoruz, bence de Kılıçdaroğlu CHP'nin başına geçtiğinden beri AKP'yi iktidardan etmenin yolunun bir şekilde AKP'ye benzemekten geçtiğine inanıyor ve böyle siyasete inanıyor. Çok da eleştirmemek gerekiyor, sanırım; donanımı bu. Böyle olduğu için de CHP yönetimi sürekli sağa savruldu. Alper TAŞ'ın sürekli dillendirdiği şekliyle kamuculuğu da, laikliği de hiç ağzına almaz olmuştur. Sağ tabanı küstürmemek adına tutulan yolun tipik bir sağcılaşma olduğunun da farkında değil. Aynı sorun HDP'de de var. Ama ne olursa olsun, bu dönemde gerekirse hem CHP ve hem de HDP için eleştirilerimizi saklı tutarak AKP'nin   ilk seçimde alaşağı edilmesine yönelik   bir siyasi program yaşama geçirilmelidir. İdeolojik farklılıklarımız ve   siyaset yapma yöntemlerimiz ne kadar farklı olursa olsun böyle bir birliktelik sağlanabilmelidir. Bu güne kadar AKP konusunda çok yanlış yapıldı ve bunun sonucunda da çok bedel ödendi. Hala ödeniyor ve böyle giderse çok daha geniş yığınları etkileyecek.

Bu ülkenin bu koşullarda çatlak sese tahammülü yok. Kişisel olarak bir Erdoğan'ın sesine dayanamaz hale geldim, bir de ''hepsi bir'' anlamına gelen ''komünistler siyasi iktidarla değil, düzen değişikliği ile uğraşırlar'' yetersizliklerine... Hem AKP'ye doğrudan karşı çıkmayı ve hem de sosyalist bir mücadeleyi birlikte yönetemeyenlerin siyasal devrim mücadelesinin yönetebilmeleri de ayrıca mümkün değildir. Birbirimizi kandırmanın bir anlamı yok...

Hem sonra düzen değişikliğini hedefleyen bir siyasi mücadelenin iktidardaki faşizmi ıskalama hakkı olabilir mi?   Mümkün mü böyle bir şey?




Bu ileti en son melnur tarafından 05.06.2020- 16:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.06.2020- 06:20


HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan yaptığ bir konuşmada ittifaklar konusunda şunları söylemiş “Kazandıran ve kaybettiren bir pozisyonda olan, milyonlarca insanın oy verdiği bir parti, başkalarına gitmek yerine, diğer partilere kapısını açacak, demokrasinin önünü açacak. İsteyen gelir, isteyen gelmez. Bu kadar açık ve net. Kimse kapalı kapılar ardında HDP ile ittifak görüşmeleri yapmayacak. Halkımız bunu kabul etmiyor. Bunun için kapımız bütün muhalefet partilerine açıktır. Gelecek olan, ittifak yapacak olan bütün muhalefet partilerine kapımız açıktır. Ancak faşizmi, baskıcı ve şiddet politikalarını, gaspı ve kayyımcı anlayışı, ancak ve ancak demokratik mücadelemizi yükselterek, demokrasi yolunda ilerleyerek, yok edebiliriz.” https://ilerihaber.org/icerik/hdpden-ittifak-aciklamasi-kapimiz-butun-muhalefet-partilerine-aciktir-113834.html Bir anlamda söyledikleri Aydın Engin'in söylemeye çalıştıklarından çok da farklı değil. Bu bağlamda HDP'nin ittifaklar konusunda daha ''görünür'' hale gelmesini istiyorlar.

HDP'nin çok temel bir sorunu var ve bu sorun ittifaklar konusunda da kendini bir kez daha hissettiriyor. HDP kendi tabanı dışında çok da inandırıcı değil; güvenilmez bir parti ve PKK'nin de uzantısı. HDP geniş kitlelerce böyle görülüyor. Ve böyle olduğu, böyle göründüğü için de ittifak görüşmeleri kapalı kapılar ardında kalmak zorunda oluyor. Belli ki bu durum HDP'yi ve dolayısıyla Pervin Buldan'ı rahatsız ediyor. Açıklamanın bir yerinde HDP'nin üçüncü büyük parti olduğunu ve ''sürekli büyüdüğünü'' de söylüyor. Üçüncü büyük parti konusu bir yana, sürekli büyüdüğü de bence gerçekliğe pek uymuyor. HDP her seçim döneminde bıçak sırtı bir pozisyonu bir türlü aşamıyor. Baraj altı kalmasın diye verilen oylar olmasa belki de yüzde 10 barajını aşamama sonucuyla karşı karşıya kalacak. Dolayısıyla HDP'nin özellikle ittifaklar konusunda ileri sürdüklerini bir kez daha gözden geçirmesi hem parti ve hem de ülke yararına olacaktır, diye düşünüyorum.

Bir de şu HDP yönetici ve hatta sempatizanlarının pek de dilinden düşürmedikleri   ''demokrasi'' konusundaki yorumlara değinmekte yarar var. Anladığım kadarıyla Kürt siyasetinin ileri gelenlerinin demokrasi kavramıyla söylemeye çalıştıkları şey, '''Kürt bölgesi olarak nitelendirdikleri coğrafyada farklı bir otonomiyi savunmaları. Özerklik, federasyon ve belki de en sonunda ayrı bir devlet. Daha demokratik bir cumhuriyetin böyle bir yapıyı içermesi gerektiğine ilişkin ''gizli'' çok da dillendirilmeyen bir ''ajanda''ya sahipler. İsterler istemezler, bu konuda toplumun büyük çoğunluğundan farklı düşünebilirler, haklarıdır, ama...

Ama ortada büyük bir problem var. Çünkü HDP kitlesi dışında toplumun çok büyük bir kesiminde, ''ayrı bir devleti savunuyorlar ve bölünmeden yanalar'' algısı varken, demokrasi kavramının işaret ettiği anlamda bir yorumun hem toplum ve hem de siyasi partiler tarafından kabul edilebilir bir yanı olamaz. Kürt hareketi bu yüzden çok açık olamıyor. Kürt hareketi bu yüzden rahatsızlık duyuyor ve HDP bu yüzden öyle ''gelişen ve büyüyen bir parti'' de değil. HDP bu sorunları aşamadığı ölçüde inandırıcı olamayacak ve kendisinin içinde olduğu tartışmalar da hep ''kapalı kapılar ardında'' olmak zorunda kalacaktır. CHP ve hatta İYİP dahil partilerin HDP'yle görüşme biçimlerinin gizli olmasının nedeni de bu. Dolayısıyla bu sorunun muhatabı ne CHP'dir, ne İYİP'tir ve ne de diğer muhalif partilerdir.

Rahatsız edici bir konu belki ama, nedeni ''diğerleri''nden ziyade Kürt hareketinin içinde bulunduğu ve bir türlü kurtulamadığı bulanıklıktan başka bir şey değildir. Kürt hareketi ve özellikle HDP'nin netleşmeye ihtiyacı var bu yüzden.

NOT; Kürt hareketinin sanaldaki üye ve sempatizanlarının da netleşme   ihtiyacı var. Kürt hareketine sempatizan toplamaya çalışırken doğru yöntemin ne istediğinizi somut olarak açıklamak ve onu savunmaktan geçtiğinin anlaşılması gerekiyor. Öteden beri izlenen yöntemin, yani kuyrukçu olmayan sola yöneltilen eleştirilerin ( yani küfür ve hakaretlerin ) getirisi bir yere kadardı. Suyu çıktı, tavsadı. Pek de bir işe yaramadı. Bu yüzden netleşmek ve öncelikle ne istendiğinin, neyi savunulduğunun anlaşılması ve bunun kitlelere anlatılması gerekiyor. Demokrasi ile ne söylenmek istendiği dahil...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.06.2020- 11:58


Selahattin Demirtaş'tan ittifak açıklaması

Edirne Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Demirtaş partisinin ittifak çağrısını yineleyerek "HDP‘nin demokrasi ittifakı çağrısı bir seçim iş birliği değil, demokrasi ilkeleri etrafında aydınlık bir gelecek yaratmak için ortak akıl çağrısıdır" dedi.

Resim Ekleme

Demirtaş'ın açıklamaları şu şekilde:

Merhaba, umarım hepiniz daha iyisinizdir. Biz de iyiyiz. Sözde yargılandığım davaya dair biraz bilgi vermek istiyorum. Malum nedenlerle, medyanın önemli bir kısmı duruşmalarımı takip etmiyor. Ancak herkesin gerçekleri bilme hakkı var.

HDP, yerel seçimlerde CHP veya İYİ Parti ile açık veya gizli hiçbir şekilde ittifak yapmamıştır. Sadece bazı kritik büyükşehirlerde, demokrasinin gelişmesi amacıyla, tek taraflı olarak CHP adaylarının desteklenmesi kararı almıştır.

Geri kalan bütün seçim bölgelerinde, CHP ve İYİ Parti dahil olmak üzere tüm partilere karşı HDP seçim yarışına kendi adaylarıyla girmiştir. HDP, Millet İttifakının bir parçası değildir.

HDP‘nin demokrasi ittifakı çağrısı bir seçim iş birliği değil, demokrasi ilkeleri etrafında aydınlık bir gelecek yaratmak için ortak akıl çağrısıdır.

HDP, şiddet dahil tüm sorunlarımızı siyaset yoluyla ve barışçıl yöntemlerle çözmek için vardır. Kürt sorunundan ekonomiye, adaletsizlikten umutsuzluğa, ötekileştirmeye kadar her sorunu ortak akılla çözmek için bu çağrıları yapmaktadır.

HDP gücünü sadece halktan alır ve sadece halka hesap verir. Bu nedenle saldırılarla ve baskılarla HDP’yi asla geriletemezsiniz. HDP’yi “düşman gibi” görmek yerine HDP ile diyalog kurmayı denerseniz tüm Türkiye için en hayırlısı bu olacaktır.

Ve elbette HDP olarak bizler de eksikliklerimizi, hatalarımızı samimiyetle tespit ederek kendimizi, amaçlarımızı, çözüm önerilerimizi tüm Türkiye toplumuna en açık şekilde anlatabilmeliyiz. Herkese selamlar, sevgiler.

https://www.birgun.net/haber/selahattin-demirtas-tan-ittifak-aciklamasi-304457



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.06.2020- 05:29


''...elbette HDP olarak bizler de eksikliklerimizi, hatalarımızı samimiyetle tespit ederek kendimizi, amaçlarımızı, çözüm önerilerimizi tüm Türkiye toplumuna en açık şekilde anlatabilmeliyiz'' diyerek tamamlamış yazısını Selahattin Demirtaş. İlk de değil bu; daha önce de birkaç kez bu tür de sözlerine tanık olmuştuk. Gereği yapılıyor mu HDP'de, bu sözler parti içinde ne kadar yankı buluyor, bilmiyorum. Ama tartışılması gerekmiyor mu?

Bazen tepki gösteriliyor; ''Türkiye toplumunun yüzde 60-65'i sağ, yüzde 35-40'ı kendini solda tanımlar'' sözüne. Hatta iyimser rakamlar bunlar. Türkiye solu/sosyal demokratları demokrasiye geçiş tarihi olan 1946'dan beri sadece bir kez yüzde 40'ı aşabilmiştir. Nedeni şu veya bu. Bir yerden sonra önemli de değil. Realite Türkiye toplumunun ortalama yüzde 65'inin Türkiye sağına oy verdiği gerçeğidir. Hemen her seçimde böyle.

Türkiye solu/sosyal demokratları bu bütünlüğü koruduğu ve karşısındaki sağ partiler de çeşitli biçimlerde parçalı bir yapı haline geldiğinde, bir iktidar seçeneği haline gelebilmekte. Bu da bir başka ülke realitesi. AKP dönemiyle birlikte tam da bunun tersi gerçekleşti. Sosyal demokratlar bölündü,bir kesimi başkalaştı ve ayrıca   sağ siyaset ise AKP'de konsolide oldu. AKP ne yaparsa yapsın iktidarda kalıyorsa ülkedeki   siyasi realitenin bu yönde gerçekleşiyor olmasından ve kısır döngünün bir türlü kırılamamış olmasındandır. Döneme özgü nesnelliğin de bu sürece etkisini de yabana atmamak gerek.

HDP bu bağlamda önemli.
HDP bu bağlamda önemsenmelidir.

Perincek solculuğunun Türkiye solunda bir karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Parti içinde ''HDP kapatılmalıdır'' akıldışılığını destekleyek bir üye ve sempatizan grubu var mıdır, kestiremiyorum ama, kendini solda sayan bir anlayışın bu tür garabet yaklaşımlar içinde olabilmesini insanın aklı almıyor, deyip geçelim. Asıl gündem HDP'nin kazanılması olmalıdır, diye düşünüyorum; HDP'nin kazanılmasından Kürt hareketinin ehlileştirilmesi amaçlandığı yaklaşımlarına rağmen...

HDP kazanılmalıdır. HDP üzerindeki baskının   alınması ve hatta bu baskının HDP dışındaki sol güçler tarafından   paylaşılması bile HDP'nin kazanılması anlamına gelecektir. Bu konuda HDP yönetimine gerçekten büyük bir sorumluluk düşmekte ve Selahattin Demirtaş'ın alıntıladığım sözleri de büyük önem kazanmaktadır. Yine aynı konu; belki bıktırdı ve yinelene yinelene önemini de yitirir bir hale geldi ama, HDP'nin Türkiyelileşmesi konusu hem solun ve hem de HDP'nin gündeminden düşürülmemelidir. HDP üzerindeki bu denli ağır baskıya rağmen kendi dışındaki ilerici, yurtsever ve sol güçler tarafından yeterince sahiplenilmiyorsa sorun öncelikle burada düğümlenmektedir. Ve bu noktada bu düğümün de çözülmesi gerekmektedir.

Selahattin Demirtaş'ın bu bağlamda HDP içinde önemli bir aklı temsil ettiğini düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.06.2020- 06:26


Konuyla doğrudan bir ilgisi yok ama, değinmek istiyorum: AKP'li bir belediye başkanının yeğeniymiş sanıyorum, sosyal medyada Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'a ağıza alınmayacak iğrençlikte, cinsiyetçi bir   saldırıda bulunulmuş. Başak Demirtaş kuşkusuz üzülmüştür, Selahattin Demirtaş ise çaresiz, kim bilir hangi duygu patlamaları yaşamak zorunda kalmıştır. Sosyal medyayı bu tür iğrençlikler için kullanan pek çok insan olabilir de, bu pervasızlık bu cahil cesaretinin nereden geldiğini sorgulamamız gerekmiyor mu? Evet, nasıl olabiliyor böyle bir şey? İnsan hangi saiklerle eşi hapiste olan bir kadına bu denli insanlık dışı sözlerle saldırma cüretinde bulunabilir?

Bir de madalyonun öteki yüzü var: Bu olayın açığa çıkmasından bu yana yine sosyal medyada büyük bir tepki de var. Başak Demirtaş Seninleyiz ''etiketi'' açılmış. Sosyal medyada tanıdığım tanımadığım onlarca insan bu insan müsveddesine lanetler yağdırırken, Başak ve Selahattin Demirtaş'ı sahipleniyor.

Türkiye daha güzel olacak.
Evet, her şey daha güzel olacak.

Karanlığın aydınlığa ilelebet egemenlik kurabilmesi mümkün değildir. Bu günler de geçecek. Hani hep ''barış'' sözünü kullanır ve adeta kullanmak için bir zorlama içine gireriz ya, bu ülkeye gerçekten de gerçek bir barış eninde sonunda gelecek; buna inanıyorum. Söylenenlerin tersine yaşanılan bu akıl dışı süreç, bu gereksiz parantez çok da uzakta olmayan bir gün er geç kapanacak... Bu insanlık dışı, akıl dışı sürece olan karşıtlığımız bir başlangıç olsun. Sonrası...

Sonrasını sonrasında düşünebiliriz ama, artık yanılmamak da gerek: bölünerek değil, bütünleşerek ve güçlerimizi de birbirimize ekleyerek gerçek bir barış ortamı sağlanabilir;   ve ayrıca, insanın insan tarafından sömürüldüğü bir dünyada gerçek bir barışın olamayacağının da bilincinde olarak...-öyle değil mi?






Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Dışsal ittifak... umut 0 2888 27.03.2015- 11:19
Konu Klasör HDP, seçimler, ittifak... denizcan 2 3497 26.12.2014- 13:11
Konu Klasör HDP'den CHP'ye ittifak çağrısı, CHP'den ret solcu 1 4224 15.12.2014- 15:26
Konu Klasör Sol-sosyalist ittifak mı? melnur 1 841 01.06.2022- 08:55
Konu Klasör HDP'den CHP'ye ittifak mesajı melnur 2 3825 09.05.2018- 12:10
Etiketler   HDPli,   ittifak,   konuları.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS