SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Şeyh Sait'i bu yıl kimler andı: Cumhuriyet düşmanı bir gerici...           (gösterim sayısı: 2.657)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 30.06.2020- 11:30


Şeyh Sait'i bu yıl kimler andı: Cumhuriyet düşmanı bir gerici
HDP dün sosyal medyada, idamının 95. yılında gerici ayaklanmanın önderini andı. Yeni Akit gazetesi, Fatih Tezcan gibi isimler de 'şeyhi' andılar. Oysa tarih Şeyh Sait'i gericiliğin unutulmaması gereken bir ismi olarak kaydetti.

Resim Ekleme


Dinci bir ayaklanma başlattığı için 1925 yılında idam edilen Şeyh Said, ölüm yıldönümünde bir tarafında HDP'nin, diğer tarafında Yeni Akit gazetesinin durduğu kesimler tarafından anıldı.

HDP'den yapılan açıklamada, "Şeyh Said ve 47 mücadele arkadaşının İstiklal Mahkemesi tarafından 29 Haziran 1925’te Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda idam edilmelerinin üzerinden 95 yıl geçti. Katledilişlerinin yıldönümünde Şeyh Said ve 47 yoldaşını saygıyla anıyoruz" denildi.


Resim Ekleme

Provokatif çıkışlarıyla bilinen AKP'li şeriatçı Fatih Tezcan da Sait'i ananlar arasındaydı. Tezcan şunları yazdı:  

Tezcan paylaşımında "Türk Ordusu’na sızan Kemalist Terör Örgütü’nün şehid ettiği Şeyh Said’i rahmetle anıyorum. * Müslümanlar’ın aynen bu dili kullanmalarını tavsiye ediyorum. Andığımız şehid kadar cesur ve mücahid olmadıktan sonra yalandan rahmet okumanın anlamı yok! Yoksa anmayın es geçin daha iyi!" dedi.

Resim Ekleme


Yeni Akit'te çıkan haberde ise Şeyh Sait 'İslam Alimi' denilerek anıldı:

Sait skandalı

Aydemir Güler, 2 temmuz 2018 tarihli "Said Skandalı" başlıklı yazısında bu konuyu ele almıştı. "Said isyanı 1919-23 atılımına karşı gerici ve feodal bir dirençtir" diyen Güler, "Feodal direncin emperyalizm arasındaki somut işbirliği bir yana, çıkarlarının ortak olduğu su götürmez." diyerek emperyalizm ve isyanlar arasındaki işbirliğine işaret eder:

"Çıkarları Türkiye toplumunu modernize eden Kemalist devrime karşıttır. Kapitalist cumhuriyet bir tarihsel ilerlemeydi ve merkezileşme olmadan yaşanamazdı. Kemalist hareket iktidara yürürken feodalite altında ezilen yoksul köylüleri değil Kürt egemenlerini muhatap almıştı. Feodalitenin dinci gericiliğin baskılanmasına, laisizm eğilimine ve modernleşmeye tepki vermemesi imkansızdı. Kemalist ve kapitalist cumhuriyet ile yerel feodalite arasındaki pazarlıkların tıkandığı her noktada, ikincisi, kendi iktidar alanını korumak ve genişletmek için ayaklanmıştır.

Feodal direncin emperyalizm arasındaki somut işbirliği bir yana, çıkarlarının ortak olduğu su götürmez. Britanya emperyalizminin planlarını alt üst eden Ankara’nın zayıf düşmesinde kimlerin yarar gördüğü aşikardır. İsyanların hem emperyalistler hem de burjuva liberal muhalefette yankı bulma olasılığı, Kemalist iktidarın “askeri çözümü” tercih etmesinde bir diğer önemli faktördür."

Kürt Özgürlükçüleri ve Şeyh Sait

soL yazarı tarihçi Mehmet Bozkurt ise 2010 yılında konuyla ilgili Kürt Özgürlükçüleri ve Şeyh Sait başlıklı yazısında "...Şeyh Sait, Vahdettin adına ortaya çıktı. Bu isyan aslında Kürt çıkarlarından çok, İngiliz politikası ve çıkarları doğrultusunda gelişti...” diyor ve şunları kaydediyor:

Ayaklanmanın başladığı tarihin 13.2.1925 olduğunu biliyoruz. Ancak çok sık gözden kaçan bir şey var. O da şu: O tarihlerde genç cumhuriyet bugün de önemini koruyan, ister devrim ister reform deyin, köklü değişimler için alınması zor kararlar almış, adımlar atmış. 3.3.1924'te Hilafet kaldırılmış, Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmiş, gericilik yuvası medreseler kapatılmış, dinsel mahkemeler kaldırılmış. Yani dini kurum ve kuruluşlar ya tümüyle kaldırılıp yasaklanmış ya da köşeye sıkıştırmış.

Sait’in ayaklanması dinci gericiliğin kolunun bacağının “budanmaya” başlandığı böyle tarihsel bir dönemde patlıyor ve kesinlikle rastlantı değil. Ayaklanmanın başladığı Bingöl’ün Piran köyüne gelip verdiği ilk vaazda merkezin aldığı kararlardan haberdar olduğu anlaşılıyor:

"Medreseler kapandı. Din okulları Milli Eğitime bağlandı. Gazetelerde birtakım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye, Peygamberimize dil uzatmaya cüret ediyorlar. Ben bugün elimden gelse bizzat döğüşmeye başlar dinin yükselmesine gayret ederim.”

Sait, ”Vahdettin adına ortaya çıkıyor” ve genç cumhuriyete rengi sadece yeşil olan isyan bayrağını açıyor. Bayrağa ulusal rengi verecek olan Kürdistan İstiklal Komitesi üyeleri ve halk önderleri Bitlis Milletvekili Yusuf Ziya ve Miralay (Albay) Cibranlı Halit daha kalkışma başlamadan tutuklanıp etisizleştirildiklerinden (Ekim 1924, bazı kaynaklar, Eylül) ayaklanma bunlarsız ve erken başlayarak tamamen Vahdettinleştiği gibi, başarı şansını da yitiriyor.

Sait’in muradı, Abdülhamid’in o yıllarda (1925) Beyrut’ta bulunan oğullarından Mehmet Selim’i Halifelik postuna oturtmaktır.

https://sol.org.tr/haber/seyh-saiti-bu-yil-kimler-andi-cumhuriyet-dusmani-bir-gerici-8347



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.06.2020- 11:33


Kürt Özgürlükçüleri ve Şeyh Sait - Mehmet Bozkurt

“...Şeyh Sait, Vahdettin adına ortaya çıktı. Bu isyan aslında Kürt çıkarlarından çok, İngiliz politikası ve çıkarları doğrultusunda gelişti...”

Var olmak için canını dişine takmış bir halkın tarihe dönüp ayağını basacağı bir zemin ve övüneceği kimi figürler araması bizi şaşırtmamalı. Bu arayış sürecinde somut gerçeklere az çok bulaşmış nispeten tahammül edilebilir “anlatılar” ve “kahramanların” zaman geçtikçe anlatıcının becerilerine bağlı olarak yeni icatlar, eklemeler, çıkartmalar ve binbir çeşit renge boyamalarla masala ve masal kahramanlarına dönüştürüldüğüne çokça tanıklık etmişizdir.

“Şanlı bir geçmiş” ve bu geçmişe uygun figürler yaratma konusunda çok az ulus Türkler kadar becerikli olabilir! Bunca yıldır bellediklerimden biri buysa, diğeri bu “yaratım” sürecinde merkezi planlamaya dikkat edilmediğidir.

Biz Türklerin buna kulak asmaması nedeniyle ihtiyaç fazlası “şaşalı bir geçmiş” ve çok sayıda “kahraman” dolanıma girmiş, çocuklarımızda orta mektep sıralarında başlayan tarihten “gına” getirme hissi, üniversite çağlarında tam bir kayıtsızlığa dönüşmüştür.

***

Kürtler aynı tuhaflığa düşmek istemiyorlarsa geçmişe dair okumalarını daha özenli yapmalıdır derim. Sait’in birdenbire Kürt özgürlükçüsü olarak keşfedilip paylaşılamaz hale gelmesi de tam da sözün bu basamağında bana garip geliyor doğrusu.

Sait özgürlük savaşçısı değildir.

Bunun nedenine geçmeden işe yarayıp yaramayacağından pek de emin olmamakla birlikte kimi “hassasiyetlerden” gelebilecek eleştirileri savuşturabilmek için yazının girişine bir alıntı koydum. Bir nevi sigorta! Kısa olduğu için “cımbızlanmış” izlenimi verebilir ancak gerisi Mustafa Kemal övgüsü olduğu ve konunun dışına da taştığı için uzatmayıp, tadında olduğunu sandığım bir kertede bırakmayı tercih ettim.

Kısa olduğu için tekrarda niye sakıncası olsun: “...Şeyh Sait,Vahdettin adına ortaya çıktı..”

Bu sözler Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a aittir. (Gündem,4.9.2004)

***

Ayaklanmanın başladığı tarihin 13.2.1925 olduğunu biliyoruz. Ancak çok sık gözden kaçan bir şey var. O da şu: O tarihlerde genç cumhuriyet bugün de önemini koruyan, ister devrim ister reform deyin, köklü değişimler için alınması zor kararlar almış, adımlar atmış. 3.3.1924'te Hilafet kaldırılmış, Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmiş, gericilik yuvası medreseler kapatılmış, dinsel mahkemeler kaldırılmış. Yani dini kurum ve kuruluşlar ya tümüyle kaldırılıp yasaklanmış ya da köşeye sıkıştırmış.

Sait’in ayaklanması dinci gericiliğin kolunun bacağının “budanmaya” başlandığı böyle tarihsel bir dönemde patlıyor ve kesinlikle rastlantı değil. Ayaklanmanın başladığı Bingöl’ün Piran köyüne gelip verdiği ilk vaazda merkezin aldığı kararlardan haberdar olduğu anlaşılıyor:

“Medreseler kapandı. Din okulları Milli Eğitime bağlandı. Gazetelerde birtakım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye, Peygamberimize dil uzatmaya cüret ediyorlar. Ben bugün elimden gelse bizzat döğüşmeye başlar dinin yükselmesine gayret ederim.”

Sait, ”Vahdettin adına ortaya çıkıyor” ve genç cumhuriyete rengi sadece yeşil olan isyan bayrağını açıyor. Bayrağa ulusal rengi verecek olan Kürdistan İstiklal Komitesi üyeleri ve halk önderleri Bitlis Milletvekili Yusuf Ziya ve Miralay (Albay) Cibranlı Halit daha kalkışma başlamadan tutuklanıp etisizleştirildiklerinden (Ekim 1924, bazı kaynaklar, Eylül) ayaklanma bunlarsız ve erken başlayarak tamamen Vahdettinleştiği gibi, başarı şansını da yitiriyor.

Sait’in muradı, Abdülhamid’in o yıllarda (1925) Beyrut’ta bulunan oğullarından Mehmet Selim’i Halifelik postuna oturtmaktır.

İnançlı ve inancı için ölenlerin cennetteki yerlerinin hazır olduğuna inananların Sait için endişe duymamaları gerekir. Cennetliktir. Kuşların bile çatısına konmaktan çekindiği İstiklal Mahkemesi salonunu adeta camiiye çevirip büyük bir sadelikle vaaz verir. İmamın şeriatten sapması halinde kıyamın vacip olduğunu, Kuran’ın yasakladığı cinayet, zina, içki türü edepsizliklerin artış gösterdiğini söyler ve ilave eder: “Bu durumda isyan haktır.”

Buradaki imamın Ankara olduğunu söylemeye gerek yok. “İmam,” Sait ve arkadaşlarını asar.

İslamcıların, Sait’in cenazesini aramaları ve mevlit okutup gıyabında cenaze namazı kılmaları haklarıdır. Bunda bir tuhaflık da yoktur.

Tuhaflık namazda Kürt özgürlükçülerinin saf tutması da değil. Saf tutmak “sevaptır.” Ancak büyük gericilerden öteki Said’i, “Bediüzzaman”ı da yanına katıp mezarlarının peşine düşmeleri anlaşılır gibi değil. Bunu yapmaya aday yeterince gerici “bölgede” zaten var. Böyle değil de “bölgede”ki AKP gericiliği ile yarışmak için yapıyorlarsa, bu “hassasiyet” üzerinden onlarla yarışa girmek beyhudedir.

Bütün bunlar bir yana, Kürt Sait’i fazlaca güncele taşımanın bazı ciddi sakıncaları olduğunu da söylemeden edemeyeceğim.

“Uzun boylu, esmer tenli, narin yapılı ve yakışıklıydı... Giyimine özen gösteriyordu. Temiz ve şık giyiniyordu... İslamiyet’te kına ve erkeklerin göz altına sürme çekmesi, sünnettir. O da Kürt erkekleri arasında yaygın olan modaya uyarak, ağarmış sakalını kınalıyor, kirpiklerinin altına sürme çekiyordu.” (Ahmet Kahraman, Kürt İsyanları, s.62)

İnanmışlığına ve korkusuzluğuna hemen yukarıya aldığım tarifi de eklersek benim tanıdığım Türkler Sait’in yakasını bırakmaz. Her an adamcağızı Orta Anadolu’lu halis Türkoğlu Türk ilan edip Kürtleri elleri böğürlerinde kalacak şekilde bırakabilirler. Öğle bir soy ağacı önünüze koyarlar ki üç bin yıl önce kurulan halis muhlis Çin devleti “Hunk Tu Devleti” nin kurucusu Hunk Han’nın peşine bile düşmek durumunda kalırsınız atamız diyerek!

Çünkü Türklerin “şanlı bir geçmiş” ve buna uygun figürler yaratmanın ötesinde işlerine gelenleri “Türk” yapmak gibi müthiş bir doğal yetenekleri de vardır... Hiç değilse bu gözetilerek Sait’e aşırı payeler verip övgüler düzmekten ve aslı astarı olmayan “misyonlar” yüklemekten yol yakınken vazgeçelim.

Türklerin kahramanlara olan ihtiyaçları hiç bitmez çünkü. İştahlarını kabartmayın.

Sonra, vallaha diyorum Kürt Sait’i “Türk” yaptıkları gibi onu modernitenin şık bir temsilcisine dönüştürebilirler. İlave edecekleri tek şey asılmasının talihsizlik olduğudur... Söylemedi demeyin!

https://haber.sol.org.tr/yazarlar/mehmet-bozkurt/kurt-ozgurlukculeri-ve-seyh-sait-30763



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.05.2021- 02:35


(Odatv'de yayınlanmış bu yazının tarihi epey eski. 2018 yılına ait. Ne var ki hala güncel bir soruna parmak bastığı da çok açık. Sosyal medyada hala Şeyh Said'i göklere çıkaran solculara, sosyalistlere rastlamak mümkün çünkü. Yani bu yanlıştan arınmak gerek artık. 21.yüzyılın ilk çeyreği neredeyse tamamlanıyorken Türkiye solu bu yanlışı terk etmelidir. Kuruluş döneminin isyanları feodal isyanlardı; geri olanın ileri olana baş kaldırışıdır, solun bu tavrı desteklemesinin anlaşılabilir bir yanı   olamaz. Umarım yazının bir yararı olur. Aşılması gereken bir konunun hala ısıtılıp ısıtılıp Şey Said Anması haline getirilmesi ve bir kısım solun da bu konuya dahil olması gerçekten rahatsız edici.)

Şeyh Sait yaşasaydı Sivas kıyamına liderlik ederdi

HDP, hilafet yanlısı Şeyh Sait’i ölüm yıl dönümünde Twitter hesabından Kürtçe bir mesajla anmıştı. TKP Merkez Komitesi Üyesi ve soL Portal yazarı Aydemir Güler ise, bugün köşesinde bu konuyu ele aldı.


Resim Ekleme
 
HDP, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı başkaldırdığı için idam edilen Şeyh Sait’i ölüm yıl dönümünde Twitter hesabından Kürtçe bir mesajla anmıştı. HDP Genel Merkezi’nin Twitter hesabından Türkçe mesaj yayınlanmaması ise dikkat çekmişti.

TKP Merkez Komitesi Üyesi ve soL Portal yazarı Aydemir Güler ise, bugün köşesinde bu konuyu ele aldı.

Şeyh Sait isyanının feodal karakterde olduğunu belirten Güler, isyan için, "Çıkarları Türkiye toplumunu modernize eden Kemalist devrime karşıttır" diye ifade etti.

Hilafet yanlısı Sait'i savunan HDP ve solculara seslenen Güler, "HDP’de sosyalistlik icra edeceğini sananlara, hâlâ halkların kardeşliğinden dem vuranlara bir not düşmem gerekmiyor. Düşecekleri kadar düşmüş durumdalar. Sadece Said karışığı kafalarını ve kalemlerini Marksizme bulaştırmasınlar, yeter" diye belirtti.

"SAİD YAŞASAYDI..."

"Saidciler, Sivas’ta oteldeki ilericiler değil sokaktaki karşıdevrimcilerdi" diyen Güler, "Said yaşasaydı kıyama liderlik edebilirdi. Avukatlarını da biliyoruz" diye ifade etti.


Türkiye’de 24 Haziran seçimlerinde modern ve laik vatandaşların azımsanamayacak kısmının HDP’ye oy verdiğinin altını Çizen Güler, "HDP Said mesajını Kürtçe yayınlayarak bunların hassasiyetini gözetmeyi düşünmüş olabilir mi? Öyleyse işin içinde bir de aptal yerine konmak var demektir" diye belirtti.

Güler, "Sivas’ta ve her yerde Sünni şeriat tarafından yok edilmeye çalışılmış Alevi hareketinin bir dizi kesimi de HDP’cidir. Şimdi şeriatçı ayaklanmacılar için gözyaşı döküyorlar mı" diye sorarken, "Bir siyasi hareket aynı anda hem Said’le başını dikleştirdiğini ve Sivas’ta mağdur olduğunu düşünemez" diye ifade etti.

Aydemir Güler'in SoL Portal'daki yazısı şu şekilde:

"Bugün de seçimden devam edecektim; yazmıştım hatta. Ama bir skandal yaşandı ve seçim bağlantılı yazıyı öteledim...

HDP 29 Haziran’da Şeyh Said ve arkadaşları hakkında Kürtçe bir mesaj yayınlayarak Said ve 47 arkadaşının infazını 'tekrar tekrar' mahkûm etti. Üç gün sonra aynı parti Sivas katliamında 'yitirdiğimiz canlarımızı saygıyla anacak', hesap sormanın yolu olarak 'ortak bir demokrasi ve özgürlük mücadelesini büyütmek' gereğine işaret edecekti.

Bu, 'bir' değil 'çok' skandaldır.

Kürt milliyetçiliği Şeyh Said isyanını kendi tarihinin bir parçası olarak görüyor. Gerçekten öyle midir, yoksa Kürt milliyetçiliği ve Said olayı arasında izi sürülen bağlantı ağırlıklı olarak yapıntı, uydurma mıdır?

Bu soruya Kürt milliyetçileri ortak bir yanıt vermediler. Temsil gücü hayli yüksek bir örneği hatırlatmam gerekirse, Abdullah Öcalan çeşitli yorumlarında Kürt isyanlarının gerici niteliğine işaret etmiştir.

Haklıdır ve yalnızca Said değil, Dersim’e kadar bütün isyanlar modern bir olgu olan ulusun ve modern bir siyasi-ideolojik-kültürel akım olan milliyetçiliğin öncesine aittirler. İsyanlarda milliyetçilik değil İslamcılık veya (Aleviler söz konusu olduğunda) bölgecilik ön plandadır. Bu özellikler, hareketin sınıf kimliğini ele verir. 'İsyanlar' dönemi feodal karakterdedir.

Milliyetçilik bilimsel ve sınıfsal bakışa rahmet okutalı beri, bu analize ne tepki verildiğini biliyoruz. 'Ama, denir, binlerce yoksul köylü öldürüldü! Sen kalkmış feodal karakter diyorsun!' Genellikle burada da durulmaz ve tepki 'Kürt düşmanı' suçlamalarıyla demagojiye devam eder. Ne olacaktı peki? Feodaller, kendi ordularını kendileri mi kuracaktı? Tarihin hangi uğrağında egemenler kitleleri cepheye sürmemiş? Milliyetçilik aptallaştırır ve abuk sabuk tezler üretir. Bu da onlardan biri. Geçiniz.

Said isyanı 1919-23 atılımına karşı gerici ve feodal bir dirençtir. Çıkarları Türkiye toplumunu modernize eden Kemalist devrime karşıttır. Kapitalist cumhuriyet bir tarihsel ilerlemeydi ve merkezileşme olmadan yaşanamazdı. Kemalist hareket iktidara yürürken feodalite altında ezilen yoksul köylüleri değil Kürt egemenlerini muhatap almıştı. Feodalitenin dinci gericiliğin baskılanmasına, laisizm eğilimine ve modernleşmeye tepki vermemesi imkansızdı. Kemalist ve kapitalist cumhuriyet ile yerel feodalite arasındaki pazarlıkların tıkandığı her noktada, ikincisi, kendi iktidar alanını korumak ve genişletmek için ayaklanmıştır.

Feodal direncin emperyalizm arasındaki somut işbirliği bir yana, çıkarlarının ortak olduğu su götürmez. Britanya emperyalizminin planlarını alt üst eden Ankara’nın zayıf düşmesinde kimlerin yarar gördüğü aşikardır. İsyanların hem emperyalistler hem de burjuva liberal muhalefette yankı bulma olasılığı, Kemalist iktidarın 'askeri çözümü' tercih etmesinde bir diğer önemli faktördür.

Kürt milliyetçiliği 1950’lerden başlayarak kapitalizmin çerçevesi içinde modern bir olgu haline geldiğinde, bütün milliyetçiliklerin izlediği yola sık sık başvuracaktı. Milliyetçilik, kendini ulus olarak sunmayan, mezhepler ve feodal egemenlik alanları arasındaki çelişkiler nedeniyle yaygınlık ve bütünlük kazanamayan, kısaca dinci ve bölgeci sınırlara mahkûm olan hareketlerde kendi köklerini aramıştır. Her milliyetçilik kendi milletini öncesiz ve sonrasız, tarih üstü bir varlık olarak resmeder.

Bugün olan da bundan ibarettir.

Atlamayayım, Öcalan’ın 'bilimselliği', Kürt milliyetçiliği ile Türkiye kapitalizmi arasında kurulacak olası müzakere masasının Kemalist referanslarının baskın olduğu döneme aittir. Bu beklenti ortadan kalktıktan ve somut olarak AKP-HDP masası kurulduktan sonra, ülke tarihindeki tüm ilerlemeler topa tutulacaktı. Zaten huruç harekâtına hız veren de, şeriatçı bir karşı-devrim örgütü olarak AKP’nin ta kendisiydi. Saidcilik burada ortak paydadır.

Geçerken, HDP’de sosyalistlik icra edeceğini sananlara, hâlâ halkların kardeşliğinden dem vuranlara bir not düşmem gerekmiyor. Düşecekleri kadar düşmüş durumdalar. Sadece Said karışığı kafalarını ve kalemlerini Marksizme bulaştırmasınlar, yeter.

Saidciler, Sivas’ta oteldeki ilericiler değil sokaktaki karşıdevrimcilerdi.

1993 Sivas katliamı, 1925 Şeyh Said’inden bir başka açıdan daha ayrılır. Sivas katliamı Türkiye kapitalizminin karşıtı değil sürdürücüsüydü. Modern kapitalizm, modernlik öncesi bir dincilikle yönetilmeyi 12 Eylül 1980’de seçti. 1990’ların devlet terörü toplumun kalıba sokulması için alan temizliğidir. Kontrgerilla, Demirel-Çiller-Ağar-Akşener bloku, Hizbullah, Refah Partisi yükselişi bir yandadır. Öte yanda ise üç dinamik biçildi.

Birinci olarak, Kürt siyasi hareketi, içinden çıkmak istediği silahlı mücadele kanalına hapsedilmek istenmiştir. Bunun içinde devletin ağır kitle kıyımları, Hizbullah'ın (veya Hizbulkontra'nın) cinayetleri, köy yakma ve boşaltmalar vb. yer alır.

İkincisi laikliği savunmanın ölümle cezalandırılmasını sıradanlaştıran ve modern toplum kesimlerine korku salmayı amaçlayan aydın cinayetleridir. Sivas katliamı buraya yerleşir.

Üçüncüsü de 80’lerin sonunda kafayı kaldıran sendikal hareketin, hem baskılanması hem de sosyal demokratlar eliyle denetlenmesidir. Dönemin SHP’sini 'aslında demokrat' bir beceriksizlik abidesi saymak hakikaten alıklıktır. Kimileri safça demokrat, çoğu da bayağı beceriksiz olsa bile, sosyal demokrasi 90’larda bir işlev yerine getirmiştir.

Özetle Said taziyesinin içinde gerçekten çok skandal var.

İlki başta değindiğim durum. Said yaşasaydı kıyama liderlik edebilirdi. Avukatlarını da biliyoruz…

Skandal iki: Türkiye’de küçümsenmeyecek ölçüde bir modern-laik seçmen kitlesi HDP’ye oy verdi. HDP Said mesajını Kürtçe yayınlayarak bunların hassasiyetini gözetmeyi düşünmüş olabilir mi? Öyleyse işin içinde bir de aptal yerine konmak var demektir.

Skandal üç: Sivas’ta ve her yerde Sünni şeriat tarafından yok edilmeye çalışılmış Alevi hareketinin bir dizi kesimi de HDP’cidir. Şimdi şeriatçı ayaklanmacılar için gözyaşı döküyorlar mı?

Dördüncü skandal HDP ile ilişkisini sosyalizm, devrim ve kardeşlik kavramlarıyla açıklayan solcuları ilgilendirir.

Skandal beş: Bir siyasi hareket aynı anda hem Said’le başını dikleştirdiğini ve Sivas’ta mağdur olduğunu düşünemez."

https://odatv4.com/seyh-sait-yasasaydi-sivas-kiyamina-liderlik-ederdi-03071826.html












Bu ileti en son melnur tarafından 11.05.2021- 02:36 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.12.2023- 19:05


Özgür Özel'den Şeyh Sait açıklaması: Acılara saygılı olunmalı


CHP Genel Başkanı Özel, Şeyh Sait için "Konjonktüründe Cumhuriyet'e karşı ayaklanma olduğunu biliyorum. Bastırılırken oluşan acılar torunların kalbini acıtıyorsa saygılı olmak gerekir" dedi.

Resim Ekleme

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TV100 yayınında Candaş Tolga Işık'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Işık'ın, "DEM Partisi Şeyh Sait'e destek açıklaması yaptı, İYİ Parti de soru önergesi verdi. CHP olarak siz bu tartışmaya nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna Özel şu yanıtı verdi:

"Biz CHP olarak, Cumhuriyet'e, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarına, kurucu babalarına saygılıyız. Cumhuriyet'in geçmiş döneminde yaşanmış acılar varsa bu acıları tartışmanın sıcak siyasetin alanı değil, tarihçilerin alanı olduğunu değerlendiriyoruz. Bu mevzu ile ilgili sürekli dönüp yaraları kaşımanın kimseye faydası olmadığını düşünüyoruz."

'Bazı torunların kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir'
Özel "Sizce Şeyh Sait hain mi, kahraman mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Şeyh Sait isyanının kendi konjonktüründe Cumhuriyet'e karşı ayaklanma olduğunu biliyorum. Ama bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş sorunlar, bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir. Ama tarihten ders çıkarmak lazım."

DEM Parti de açıklama yapmıştı

DEM Parti de dün açıklama yapmış, partinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "Değerlerimize hakaret edenler haddini bilmelidir" denilmişti. Açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:

"Şeyh Sait ve yoldaşlarına dil uzatan şovenist kesimler ile gazeteci olarak geçinen kişilerin söylemlerinin Kürt halkı nezdinde zerre kadar değeri yoktur. Şeyh Sait ve yoldaşları hak mücadelesi yürütmüş, bu nedenle devletin zulmüne uğramış Kürt halkının önemli değerlerindendir ve hep öyle hatırlanacaktır."

https://haber.sol.org.tr/haber/ozgur-ozelden-seyh-sait-aciklamasi-acilara-saygili-olunmali-387718



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Cumhuriyet ilerici mi, gerici mi? melnur 2 4276 29.10.2016- 17:16
Konu Klasör İstiklal'de halk düşmanı hain saldırı. melnur 0 469 14.11.2022- 11:13
Konu Klasör Kimler “restoratör” olacak? umut 0 3152 03.07.2015- 13:13
Konu Klasör Türkiye solundaki oryantalistler kimler? melnur 0 3487 20.08.2013- 17:02
Konu Klasör DEM'de ne ararsan var: Şeyh Sait, Said-i Nursi ve Translar.. melnur 0 2 14.03.2024- 07:14
Etiketler   Şeyh,   Saiti,   yıl,   kimler,   andı:,   Cumhuriyet,   düşmanı,   bir,   gerici.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS