SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sivas-Madımak Katliamının üzerinden 27 yıl geçti.           (gösterim sayısı: 2.745)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 02.07.2020- 06:50


'Toprak oldum dayandım'

27 yıl önce 33 aydın, 2 otel görevlisi yakılarak katledildi, halen adalet arayan aileler Cumhuriyet’e konuştu. Hüsne Kaya, iki evladını kaybetti, 12 yaşındaki Koray ve 14 yaşındaki Menekşe. Zeynep Altıok, babası Metin Altıok’u kaybetti. Yeter Gültekin, eşi Hasret Gültekin’i kaybettiğinde hamileydi. Hasret Gültekin, Roni Hasret’i göremeden genç yaşta katledildi.
 
Seyhan Avşar / Mehmet Menekşe

Resim Ekleme
Sivas’ta, 2 Temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nde 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi yakılarak katledildi. Sivas katliamının üzerinden geçen 27 yıla rağmen katliamda yaşamını yitirenlerin yakınlarının acısı dinmezken, adalet birçok katliam davasında olduğu gibi bu davaya da uğramadı. Katliamda iki evladını kaybeden Hüsne Kaya 27 yıl geçmesine rağmen acısının hiç dinmediğini belirterek, “Babaannemin bir lafı vardı ‘Taş olsaydım yavrum erirdim, toprak oldum da dayandım’ derdi. Toprak olduk da bu acıya dayandık. 27 yıldır iki çocuğumun doğum gününü mezarları başında kutluyorum. Acımızda, gözyaşımız da dinmedi” diyor.  

Sivas katliamının 27. yılında sevdiklerini toprağa veren, aileler dinmeyen acılarını Cumhuriyet’e anlattı.

Saz çalmayı çok seven 12 yaşındaki Koray Kaya ve ablası 14 yaşındaki Menekşe Kaya, Madımak Oteli’nde katledildiler. Koray katliamda yaşamını yitirenlerin en küçüğüydü. Yaşasalardı Koray 39, ablası Menekşe ise 41 yaşında olacaktı. Ancak yaşatmadılar. İki çocuğunu kaybetmenin acısını yaşayan anne Hüsne Kaya, “27 değil 107 yıl geçsin yaşadığım acıyı kimse yüreğimden söküp alamaz. Çocuklarımın acıları benim yaşama şeklim oldu ama yılmadım, köşeme çekilmedim. Çocuklarımın davasının arkasındayım. Ömrüm yettiğinde de bu böyle devam edecek. Menekşe de Koray da çok akıllı çocuklardı, hayalleri vardı. Koray’ım Madımak’ta yakılan en küçük çocuktu. Saz çalmaya, deyişler söylemeye başlamıştı. Ablası Menekşe semah ekibindeydi, Koray da onunla birlikte gitmek istedi. İzin verdik. 27 yıldır iki çocuğumun doğum gününü mezarları başında kutluyorum. Acımız da, gözyaşımız da dinmedi. Çocuklarıma nasıl kıydılar, nasıl yaktılar? Bir anne olarak bu çok ağır bir yük İnanın her yıl bu acı katlanarak çoğalıyor. Bir türlü adalet yerini bulmuyor. Sorumlulardan hesap sorulmuyor. Giderek yalnızlaşıyoruz. Bu annelerin kaderi mi, annelerin gözyaşı ne zaman dinecek? 27 Haziran’da Menekşe’nin mezarına gittim, ağladım, bağırdım. Koray’ı da Menekşe’yi de okuldan gelene kadar özlüyordum. Gücümüz de kalmadı eskisi gibi ama direneceğiz, asla yılmayacağız. Babaannemin bir lafı vardı ‘Taş olsaydım yavrum erirdim, toprak oldum da dayandım’ derdi. Toprak olduk da dayandık. Dayanmaya, yobazlara karşı dik durmaya devam edeceğiz.”

‘SERBEST KALABİLİRLER’
Eski CHP Milletvekili Zeynep Altıok katliamda şair olan babası Metin Altıok’u kaybetti. Altıok yaşadığı trajedinin ardından 22 yıl boyunca Sivas’a adım atamadı. Sivas için adalet mücadelesinde en ön saflarda yer aldı. Milletvekilliği döneminde ise katliamın aydınlatılmayan noktalarına ilişkin defalarca kez soru önergesi verdi. Adalet mücadelesine devam eden Zeynep Altıok’un, sürece ve getirilemeyen sanıklara ilişkin değerlendirmesi şöyle:   “27 yıldır adalete kavuşmamış bir davadan bahsediyoruz. En ufak bir yol kat edilmemiş bir davadan. Bildiğiniz gibi aranan firari sanıklar üzerinden devam eden bir dava var. Yerleri yurtları adresleri bilinmesine rağmen hatta bir tanesi Polonya sınırında yakalanmış olmasına rağmen Türkiye’ye iadeleri gerçekleşmedi. Bunun nedeni ise bu sanıkların devlet tarafından ‘gösteri kanununa muhalefet suçundan’ iade isteminin yapılması. Avrupa’da ve demokrasinin ve evrensel insan haklarının çiğnenmediği ülkelerde gösteri ve yürüyüşü demokratik bir hak olduğu için tıpkı Türkiye’de de olması gerektiği gibi Avrupa buradaki koşulları düşünerek iade yapmıyor. Oysa ki o sanıkların devlet tarafından insanlık suçu işlenmiş, insanları diri diri yakmış katiller olarak istenmesi gerekir. Firariler ülkeye getirilmezken Türkiye’de yargılanmış, hüküm giymiş katillerin ise serbest bırakılmasıyla karşı karşıyayız. Burada yıllardır sorduğumuz bir soru var. Ana davadan sonra hüküm giyenlerin kaçının cezasını çektiği, kaçının serbest kaldığı gibi... Ancak cevap verilmedi. İnfaz Kanununda yapılan düzenleme ile katiller, mafya üyeleri serbest kalırken düşünce suçluları gazeteciler, aydınlar serbest kalmak bir yana çok kötü şartlarda tutuluyor. Evrensel insan hakları çerçevesinde durumları dikkate alınması gereken çok sayıda hasta tutuklu varken; bunların hiçbiri değerlendirilmeden sadece bir kişi (katliamın sanığı) seçilerek Cumhurbaşkanı tarafından kişisel bir koruma ile affedildi. Zaten bu dava 2013 yılında zamanaşımına uğratıldığı zaman ‘hayırlı olsun’ diyen ve istikrarlı bir şekilde katilleri koruyan bir iktidar var. Ahmet denilen katilin serbest bırakıldığı gibi, ceza infaz yasasından yararlandırılan başka sanıklar oldu mu? Bu soru çok önemli.”

SANIKLARA ‘EVLADIM’ DEDİLER

Yeter Gültekin uzun yıllardır Almanya’da yaşıyordu. Sanatçı eşi Hasret Gültekin ile 1989’da Leonberg’de tanışıp, 1991’de ise evlendi. Eşiyle her yıl tatile Türkiye’ye geliyorlardı. Ancak olayın yaşandığı o yıl hamileydi. Hamileliği riskli olduğu için doktor yolculuk yapmasına izin vermemişti. Eşini gönlü buruk bir şekilde Türkiye’ye uğurladı. Bu onu son uğurlaması oldu. Hasret Gültekin Madımak’ta yakılarak katledildi. Geriye gözü yaşlı bir eş ve Roni Hasret isminde oğlu kaldı.

Yaşadığı acıları anlatan Yeter Gültekin’in, davada yaşananları ise şu sözlerle aktardı: Önce ‘güvenlik güçleri ile halkı harşı karşıya getirmeyin’ diyen bir Cumhurbaşkanının tuhaf baktığı, hatta o dönemin muhalafeti, ‘Tansu Çiller’i yüce divana göndereceğim’ diyen Mesut Yılmaz’ın bile bizim katlimiz söz konusu olduğunda yüce divana göndermeye çalıştığı insanlarla, aynı şekilde bakabilmesi durumunu yaşadık. İktidarda hangi parti olursa olsun katillere değil, bize suçlu gibi baktığı bir hukuk süreci yaşadık. Bu hukuk mücadelesi sürecinde hâkimlerin sanıklara ‘evladım’ dediklerine tanık olduk. Onları yargılamaktan çok onları anlamaya, aklamaya çalışan bir yargı sisteminde bizler suç işlemiş muamelesi gördük. 27 yılda kırmızı bültenle arananlar yakalanmadı. 15 bin eylemcinin sadece 33’ü yargılandı ve hüküm giydi. Birçoğunun cezasında indirim yapıldı. Bu iktidar partisinin kim olduğundan bağımsız bir süreç. Adalete güvenini yitiren anneler o duruşmalara gitmeseydi bu dava dosyası çoktan kapatılmıştı.”  

KATLİAM ADIM ADIM GELDİ
Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin 4’üncüsüne katılmak üzere, 1993 Temmuzunda sanatçı ve aydınlar Sivas’a gitti. Aziz Nesin’in Salman Rüşdi’nin “Şeytan ayetleri” kitabını Türkçeye çevirmesini bahane eden şeriatçı gruplar Madımak Oteli’ aydın ve sanatçılar kente ulaşmadan Nesin aleyhinde bildiriler dağıtmaya başlandı. Yerel gazeteler bu provokatif bildirileri manşetlerinden verdi. Aydın ve sanatçılar hedef gösterildi.

2 Temmuz günü Cuma namazı çıkışında “Sivas laiklere mezar olacak”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak”, “Sivas Aziz’e mezar olacak” sloganları atan saldırganlar, şenliklerin yapılacağı Kültür Merkezi’ne taş ve sopalarla saldırmaya başladı. Kısa süre içinde kalabalıklaşan saldırganların sayısı on binleri buldu. Hükümet Konağı’nı da taşlamaya başlayan saldırganlar, buradan da aydın ve sanatçıların bulunduğu Madımak Oteli’nin önüne geldi. Otelde mahsur kalan aydın ve sanatçılar ise dönemin Sivas Valisi, Emniyet Müdürü ve birçok yetkilisine ulaşarak önlem alınmasını istedi. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve parti liderleri de arandı. Yetkililerin “Korkmayın her türlü önlem alındı” sözlerinin aksine saldırı giderek daha vahşi bir hal aldı. Saldırganlar otelin önündeki araçları ters çevirip aldıkları benzinle Madımak Oteli’nin perdelerini tutuşturdu. Gün karardı. 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, ateşe verilmiş otelde katledildi. Valilik tarafından Sivas’ta 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

BİTMEYEN KATLİAM DAVASI
Katliamın ardından 190 kişi gözaltına alındı, bunlardan 124’ü tutuklandı. Sivas katliamı davası, “güvenlik” gerekçesiyle Ankara 1 No’lu   Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne alındı. 1 Ekim 1993 tarihinde davanın ilk duruşması görülürken, ilk karar yaklaşık 1 yıl sonra 26 Aralık 1994’te verildi. 22 sanık, 15’er yıl, 3 sanık 10’ar yıl, 54 sanık 3’er yıl, 6 sanık 2’şer yıl hapis cezasına çarptırıldı, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Mahkeme Aziz Nesin’in bastığı kitabı “ağır tahrik unsuru” sayarak, ceza indirimi yaptı. Yargıtay yerel mahkemenin kararını bozdu. Yeniden görülen davada karar 28 Kasım 1997’de verildi. 33 sanığa idam cezası verildi. Karar sanık avukatları tarafından temyiz edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi verilen hapis cezalarını onaylarken, 33 sanık hakkında verilen idam cezasını “usul noksanlıkları” gerekçesiyle bozdu. İdam cezaları dışında 9 sanık 7 yıl 6’şar ay, 4 sanık 20’şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 1 sanık da 5 yıl hapis cezası aldı. Yargıtay 9. Dairesi’nin aldığı karar ile Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000’de üçüncü kez idam kararı verildi. 2002 yılında idam cezası yürürlükten kaldırılınca, 33 idam hükümlüsünün cezaları müebbet hapis cezalarına dönüştürüldü.  

ERDOĞAN ‘HAYIRLI OLSUN’ DEDİ
Sivas katliamı davası 13 Mart 2012’de zamanaşımından düşürüldü. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, davanın zaman aşımından düşmesiyle ilgili “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” dedi. Bu yıl ise katliamın sanıklarından ağırlaştırılmış ömür boyu (müebbet) hapis hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç (86) Erdoğan’ın özel izni ile tahliye edildi.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/toprak-oldum-dayandim-1748829



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.07.2020- 08:02


2 Temmuz 1993: Sivas Katliamı'nın üzerinden 27 yıl geçti!

Şenliğin ikinci günü 2 Temmuz’da Cuma namazından çıkan güruhla Kültür Merkezi’nden uzaklaştırılan gurüh birleşti, Hükümet Meydanı’nda yeniden toplanarak ve Hükümet Konağı’nı taşlayıp sloganlar atarak sayılarını artırdı. Buradan Madımak Oteli’ne tarihin en vahşi yürüyüşlerinden biri başladı.
02-07-2020 08:30
 
Resim Ekleme

2 Temmuz 1993. Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, bir dizi sanatçı ve aydını kente bu programa dahil olmaya çağırdı. Dört günlük programda ilk gün konukların söyleşi, imza günü, konser gibi etkinlikleri düzenleyebilmelerine izin verildi.

Onlar kente geldiğinde kentteki güruh çoktan konuklara karşı kurulmuştu,

Katliamdan iki gün önce kentte bir bildiri dağıtılmış, bildiride özellikle Aziz Nesin’in başyazarı olduğu dönemin Aydınlık gazetesinde yayımlanan Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabından bahsedilerek; Aziz Nesin açıkça hedef gösterilmişti. “Şehirde adeta Müslümanlarla alay edercesine gezebilmektedir” ifadeleriyle şenlik için gelen Aziz Nesin dinci kesime hedef gösterilmişti.

Olaylar bir grubun Kültür Merkezi’ne taşla sopayla saldırmasıyla başladı, o kitle kolluk kuvvetlerince uzaklaştırıldı. Şenliğin ikinci günü 2 Temmuz’da Cuma namazından çıkan güruhla Kültür Merkezi’nden uzaklaştırılan gurüh birleşti, Hükümet Meydanı’nda yeniden toplanarak ve Hükümet Konağı’nı taşlayıp sloganlar atarak sayılarını artırdı. Buradan Madımak Oteli’ne tarihin en vahşi yürüyüşlerinden biri başladı.

Madımak Oteli önüne yürüdükçe sayıları artan grup, “Sivas laiklere mezar olacak” sloganlarıyla yürüdü, ‘Halk Ozanları’ heykelini yıkıp yerlerde sürüklediler. Gruba hiçbir müdahale olmaması, sloganlarla çevredekilere çağrı yapılması neticesinde 15 bini bulan gerici güruh 51 davetli ile karşı karşıya bırakıldı. Güruh, önce otel önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşlamaya başladı. ‘Yakın’ talimatları ile önce otelin perdeleri tutuşturuldu, yangın önce alt katı sardı. Otele sığınmış ve kabusun bitmesini bekleyen Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin’in de aralarında olduğu 33 aydın ve 2 otel görevlisiyle 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak katledildi.

İtfaiye merdiveniyle kurtarılırken dahi merdivene tırmanan güruh tarafından saldırıya uğrayan Aziz Nesin de dahil olmak üzere 51 kişiden sağ kalanlar tamamen kendi olanaklarıyla ve ağır yaralarla linçten kurtuldular.

Asım Bezirci (66, araştırmacı, yazar), Muhlis Akarsu (45, sanatçı), Muhibe Akarsu (35), Metin Altıok (52, şair, yazar), Nesimi Çimen (67, şair, sanatçı), Behçet Aysan (44, şair), Hasret Gültekin (23, şair, sanatçı), Edibe Sulari (40, sanatçı), Gülender Akça (25, sanatçı),   Ahmet Alan (22, sanatçı), Mehmet Atay (25, gazeteci, fotoğrafçı), Sehergül Ateş (30, sanatçı), Erdal Ayrancı (35, yönetmen), Belkıs Çakır (18, sanatçı), Serpil Canik (19, sanatçı), Muammer Çiçek (26, aktör),   Carina Cuanna (23, Hollandalı gazeteci), Serkan Doğan (19, sanatçı),   Murat Gündüz (22, sanatçı), Gülsüm Karababa (22, sanatçı), Uğur Kaynar (37, şair), Asaf Koçak (35, karikatürist), Koray Kaya (12), Menekşe Kaya (17, sanatçı), Handan Metin (20, sanatçı), Sait Metin (23, sanatçı), Huriye Özkan (22, sanatçı), Yeşim Özkan (20, sanatçı), Ahmet Özyurt (21, sanatçı), Nurcan Şahin (18, sanatçı), Özlem Şahin (17, sanatçı), Asuman Sivri (16, sanatçı), Yasemin Sivri (19, sanatçı), , İnci Türk (22, sanatçı), Kenan Yılmaz (21, otel görevlisi), Ahmet Öztürk (21, otel görevlisi) diri diri katledildiler.

Resim Ekleme
33 canımız yitip gitti. Gericilikle mücadele sürüyor.

https://gazetemanifesto.com/2020/2-temmuz-1993-sivas-katliaminin-uzerinden-27-yil-gecti-369079/



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.07.2020- 08:05


Unutmadık: Seyrettiler, 'çok şükür' dediler

Sivas Katliamı yaşandığında dönemin Başbakanı olan Tansu Çiller'in katliam için sarf ettiği insanlık dışı sözleri unutulmuyor. Çiller için katliamın ardından Aziz Nesin ise "Bu gericiliğe verilen ödün devam ederse inanın bunlar bu başbakanı saçından sürüklerler" demişti.

Resim Ekleme
Bugün 2 Temmuz 2020. Ülkemizin tarihinde kapkara bir leke olan Sivas Katliamı’nın üzerinden 27 yıl geçti.

1988’den beri düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında Sivas’a gelen aydın ve sanatçıların katılımıyla 1 Temmuz günü kentte paneller düzenlenmiş ve semah gösterileri yapılmıştı. Ertesi gün ise 33 aydın ve sanatçı, kaldıkları Madımak Oteli’nin önünde toplanan binlerce kişilik yobaz güruh tarafından alevler ortasında bırakılıp katledildi.

Gözlerini kan bürümüş şeriatçı yığınlar, 33 aydın ve sanatçı ile 2 görevlinin yanarak ve dumandan zehirlenerek can verdikleri anlarda yaşananları “Cehennem ateşi bu…” diye bağırarak kutluyordu.

Sermaye devletinin 12 Eylül 1980 sonrası palazlandırdığı gericilik, 35 kişinin can verdiği ancak esas olarak Türkiye’nin ilerici birikimine karşı gerçekleştirilen bu katliamla tarihsel görevini yerine getirmişti.

“GEREKEN YAPILDI, BÜYÜTMEK YANLIŞ”
Dönemin Başbakanı ve bugünün de sıkı Cumhur İttifakı destekçisi Tansu Çiller de katliamın ardından Başbakanlık binasına gelişi sırasında gazetecilerin sorularına “Gerekenin yapıldığını” söyleyerek yanıt vermeyi tercih etmişti. Çiller bir başka açıklamasında da “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir. Olayı bu kadar büyütmek yanlış, bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi” diyecekti.

Dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, katliamın ardından kendisine gelen eleştirileri yanıtlarken Çiller’in sorumluluğunu “Başbakan Çiller kesin talimat verdi, ateş edilmesin diye.” diye açıklarken “Biz karşı grubu parçalara ayırarak dağıtmak istedik. Olayların Alevi-Sünni kavgasına dönüşmemesi için büyük gayret gösterdik. Ancak bu kadar frenleyebildik” ifadelerini kullanmıştı.

KATLİAMLARI KARIŞTIRDI
Katliamın ardından tepkilerin odağındaki isimlerden olan Tansu Çiller, yaşananlara ilişkin daha sonra TBMM kürsüsünden elindeki bilgi notunu okurken büyük bir “gaf”a da imza atmıştı. Sivas Katliamı’yla ilgili konuşacak olan Çiller, katliamla 2 hafta öncesinde Van’da 2 ayrı otelin benzin dökerek ateşe verilmesi ve yabancı uyrukluların da aralarında bulunduğu 11 kişinin ölümü ile 17 kişinin de yaralandığı kundaklama olayını “karıştırmıştı”. Sözkonusu oteller, içlerinde “zina” yapıldığı gerekçesiyle şeriatçı Hizbullah militanları tarafından benzin dökülerek ateşe verilmişti. İşte Tansu Çiller, Sivas Katliamı diye bu olayla ilgili bilgi verince dönemin bakanları panik halinde düzeltme yapmaya çalışmıştı. Üstelik karıştırdığı katliamı da faillerle ilgili “otelin otel ortaklarından birinin yaktığına ilişkin bulgular olduğunu” iddia ederek “meçhul”leştiren Çiller, gericiliğin ipini tutan sağın kanlı tarihindeki hak ettiği yeri almıştı.

AZİZ NESİN: ÇİLLER’İ SAÇINDAN SÜRÜKLERLER
2 Temmuz 1993 günü Sivas Katliamı’nı otelde yaşayan yazar Aziz Nesin, katliamdan kurtulması sonrası dahi kendisini “tahrik”le suçlayıp hedef gösteren söylemlerde bulunan Çiller’in hükümetini eleştirirken şu ifadeleri kullanmıştı:

“Ben insanların hoşlanacağı şeyleri değil, doğruları söylerim. Şu Aczmendiler beni zorla Müslüman yapıp cennete mi sokmak istiyorlar? Atatürk’ün sağlığında Kubilay olayı bile bu ölçüde değildi. Bu gericiliğe verilen ödün devam ederse inanın bunlar bu başbakanı saçından, Süleyman Demirel’i kravatından tutup sürüklerler. Olayların bu hale geleceğini hiç ummadım. İyi kötü bir devlet var diye düşünüyordum, yanılmışım. Türkiye laik değildir, laik yapmak gerekir. Türkiye uçuruma gidiyor. Gericilere ödün vere vere uçuruma gidiyor.” (Aydınlık, 5 Temmuz 1993)

Bugün sağıyla “sol”uyla katliamda devleti temsil edenlerin sorumluluğunu teslim ederken bir kez daha anacağız gericiliğe kurban verdiğimiz insanlarımızı. Unutmadığımızı söyleyeceğiz. Unutturmayacağımızı da. Ancak daha geçtiğimiz birkaç yıl içinde Reyhanlı’dan Reina’ya, 10 Ekim’den Suruç’a kadar gericiliğin kanla yazdığı tarih, zaten buna imkan vermiyor. Sivas’ın yangını büyüyerek sürüyor.

https://gazetemanifesto.com/2020/unutmadik-seyrettiler-cok-sukur-dediler-369068/



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.07.2020- 08:08


Unutmadık: Gericiliğin 27 yıllık seyri devam ediyor

İnsanları diri diri yakacak kadar canileşen zihniyet dün Gezi’deki gençleri kurşunlayacak, tekmelerle öldürecek ve yine birileri tarafından korunacaktı. Bugün kutularda mermi biriktirenler, mahallesinin çetelesini tutup katliam listesi hazırlayanlar, nereden edindiği belli olmayan silahlarıyla AKP’li olmayana “göz dağı” verenler, hedef gösterip linç edenler aynı zihniyet tarafından korunup kollanmıyor mu?

Resim Ekleme

Selçuklu’da Osmanlı’da ‘katli vacip’ ilan edildi Aleviler. Bu inançsal dışlanışın Alevi toplumunun politik konumlanışından bağımsız olduğunu kim iddia edebilir? Din ve milliyetçilik duygularının devlet eliyle kabartıldığı dönemlerin reel politikada keskin virajlara denk düştüğü tesadüf sayılamayacak bir gerçeklik. Dolayısıyla ‘Alevi düşmanlığı’nın körüklendiği dönemler de benzer bir politik ihtiyacın eseri olarak yaşandı. Maraş, Çorum ve Sivas katliamları Alevilerin diri diri yakılmasıyla ortaya çıkan birer vahşet timsalleri olmakla beraber bir politik atmosferin de devlet eliyle adım adım hazırlandığı süreçler idi. Gazi Katliamı Alevilere mi yoksa devrimcilere mi yapılmıştır? Bir raddeden sonra politik mücadelede bu iki kesimin omuzdaş olduğu gerçeği bu soruyu olabildiğince önemsiz kılıyor. Alevilere dönük katliamların da salt inançsal farklılıklardan dolayı gerçekleştiğini düşünmek, politik yönelimleri ya da muhalif duruşu görmezden gelmek konunun özünü kaçırmaya sebep olabiliyor.

Bir parantez olarak, açılım süreçleri ya da Alevilerle barışma dönemleri, politik duruşunu terk etme çağrısı yapılarak Alevi kimliğinin ‘zararsızca’ sürdürülmesini salık veren politikalar olarak karşımıza çıktı. Sünni İslam’a göre şekillendirilmiş, dinsel bir toplum inançsal, tinsel bir politika değil; düpedüz siyasi politikadır. Aleviler de muhalif olmadığı sürece bu sükûnet ortamında pekala inancını idame ettirebilir. ABD ile ortaklıktan tutun, parsel parsel memleketi satmaya kadar her türlü siyasal virajda solcuların karşısına ilk çıkartılan dinciler değil miydi? Gençlik mücadelesinin, sınıf mücadelesinin yükseldiği dönemlerde ‘katli vacip’ diyerek sokaklara çıkartılan caniler bir inanç ordusu mu siyaset ordusu mu, doğrusu düşünmeye değer.

Güçlenen, toparlanan, bazen kafasını kaldıran politik bir kesime silahları özenle ellerine tutuşturulmuş düzenin sadık bekçileri dinci gericiler bile isteye saldırtıldı.

Bakınız 80’de Çorum Katliamı. Çorum’da ‘milli duygulara hitaben’ yayınlanan bir film gösteriminde sinema salonuna ‘birileri’ saldırıyor. Bu hem milli duygulara hem faşist kesime saldırı olarak algılanıyor; Çorum’daki bir Alevi mahallesi olan Milönü Mahallesi faşistlerin ve dincilerin ablukasına alınıyor 2 aya yakın bir süre.

Provoke olmaya yer arayan dinci gericiler bula bula 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ndaki gençlerin kıyafetlerini ‘toplumun dini değerlerine’ saldırı olarak addedilerek; “Müslüman namusuna sahip çık” diye toplaşıyorlar. Tanıdık değil mi, üzerinden 30 yıl geçtikten sonra bile aynı coğrafyada hala kıyafetlerle, milli bayramlarla, etek boyuyla provoke olunması; dinci basında hedef gösterilmesi, kadınların ‘blur’lanması…

İslamcı Gençlik, şu çağrıyla katliama çağırdı:

“19 Mayıs gösterileri adı altında yine namus bacılarımızın iffet ve hayasına kahpece ve haince saldıracak bir gün geliyor. Yüreklerimizi parçalıyor, içimize kan akıtılıyor. Yine müslüman evladı kan ağlamaya kafir düzen tarafından soyularak, en müstehcen ve kepaze kılıkta teşhir edilecektir.

Namazını kıl, orucunu tut yeter; karışan mı var diyen gafil müslüman sen de düşün… Düşün ki, haddini bilmeyenlere bildirelim hadlerini. Şu hadis-i Şerifi asla unutma, haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Ne mutlu canı ile, kanı ile, malı ile CİHAD edenlere…”

Cihat çağrısı resmi rakamlara göre 120 kişinin öldürülmesiyle sonuçlandı. Milönü Mahallesi ablukaya alındı, 200’ün üzerinde ev yakıldı, 100’e yakın işyeri yıkıldı, yağmalandı Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü sayısı 500’ün üzerindedir, yüzlerce de yaralı.

unutMADIMAKlımda…

Darbeyi getiren bu cihat çağrısı 13 yıl sonra yeniden kendisini gösterdi. Faşist askeri cuntanın siyasetteki yerini ‘sivil’lere bıraktığı bir normalleşme döneminde 93’te Sivas’ta bir Alevi katliamı daha yapıldı. Yine insanlar diri diri yakıldı.

Madımak Katliamı, bir dizi ifadeyle anlatılabilecek sünni İslam devlet politikası, sivil siyasete geçişte neo-dincilere açılan yol, ‘Yeni Türkiye’, AKP gibi bir dizi öznenin karmaşık denklemini yalın bir biçimde ortaya koyan tarihsel kesitti ve kuşkusuz acısı hala dinmeyen, hazin ve karanlık bir kesit.


2 Temmuz 1993. Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, bir dizi sanatçı ve aydını kente bu programa dahil olmaya çağırdı. Dört günlük programda ilk gün konukların söyleşi, imza günü, konser gibi etkinlikleri düzenleyebilmelerine görece izin verildi.

Onlar kente geldiğinde kentteki güruh çoktan konuklara karşı kurulmuştu, önce Kültür Merkezi’ne taşla sopayla saldıran kitle kolluk kuvvetlerince uzaklaştırıldı.

Şenliğin ikinci günü 2 Temmuz’da Cuma namazından çıkan güruhla Kültür Merkezi’nden uzaklaştırılan gurüh birleşti, Hükümet Meydanı’nda yeniden toplanarak ve Hükümet Konağı’nı taşlayıp sloganlar atarak sayılarını artırdı. Buradan Madımak Oteli’ne tarihin en vahşi yürüyüşlerinden biri başladı.

Madımak Oteli önüne yürüdükçe sayıları artan grup, “Sivas laiklere mezar olacak” sloganlarıyla yürüdü, ‘Halk Ozanları’ heykelini yıkıp yerlerde sürüklediler. Gruba hiçbir müdahale olmaması, sloganlarla çevredekilere çağrı yapılması neticesinde 15 bini bulan gerici güruh 51 davetli ile karşı karşıya bırakıldı. Güruh, önce otel önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşlamaya başladı. ‘Yakın’ talimatları ile önce otelin perdeleri tutuşturuldu, yangın önce alt katı sardı. Otele sığınmış ve kabusun bitmesini bekleyen Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin’in de aralarında olduğu 33 aydın ve 2 otel görevlisiyle 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak katledildi.

İtfaiye merdiveniyle kurtarılırken dahi merdivene tırmanan güruh tarafından saldırıya uğrayan Aziz Nesin de dahil olmak üzere 51 kişiden sağ kalanlar tamamen kendi olanaklarıyla ve ağır yaralarla linçten kurtuldular.
33 canımız yitip gitti. Geride Sivas’ın küllerini, oraya lokanta açan (hem de kebapçı!) bir zihniyetle kavga ve gericilikle mücadeleyi bıraktılar.

“Akarsu’yum yansam da.. Kül olup savrulsam da..” diyen Muhlis Akarsu 45 yaşında aramızdan çalındı. Eşi Muhibe Akarsu yine 45 yaşında katledildi. Abla, kardeşlerden Koray Kaya öldürüldüğünde daha 12’sindeydi, Menekşe daha 15. Asuman Sivri 16 yaşında, Özlem Şahin 17, Nurcan Şahin 18’inde vahşice kopartıldılar hayatlarından.

Altıok Metin’den Behçet Sefa Aysan’dan geriye yarım bırakılmış şiirleri kaldı.

Ve Belkıs Çakır (18), Serpil Canik (19), Serkan Doğan (19), Yasemin Sivri (19), Yeşim Özkan ile Handan Metin (20), Sait Metin (23)…

Huriye Özkan, İnci Türk, Murat Gündüz ve Gülsüm Karababa (22)…

Sesi ve bağlaması kulaklarımızdan silinmeyen Hasret Gültekin daha 22’sindeydi ve Türk Halk Müziği’ne sunacağı daha çok eşsiz katkıları vardı.

Ve Gülender Akça (25), gazeteci Mehmet Atay (25), Sehergül Ateş (30), Erdal Ayrancı (35), aktör Muammer Çiçek 26’sındaydı.

Hollandalı akademisyen konuk Carina Cuanna Thuijs de 26 yaşındaydı.

Ve karikatürist Asaf Koçak (35), şair Uğur Kaynar (37)…

Kaleme kolay böyle sayması. Çok değerli yazar Asım Bezirci, bir o kadar değerli sanatçı, şair Nesimi Çimen, ozan Davut Sulari’nin kıymetli kızı sanatçı Edibe Sulari diri diri yakıldı.

Dün, bugün, yarın…

İnsanları diri diri yakacak kadar canileşen zihniyet dün Gezi’deki gençleri kurşunlayacak, tekmelerle öldürecek ve yine birileri tarafından korunacaktı. Bugün kutularda mermi biriktirenler, mahallesinin çetelesini tutup katliam listesi hazırlayanlar, nereden edindiği belli olmayan silahlarıyla AKP’li olmayana “göz dağı” verenler, hedef gösterip linç edenler aynı zihniyet tarafından korunup kollanmıyor mu?

Gericiliğe verecek bir canımız daha yok. Aydınlık günler, güzel günlerimiz ellerimizdedir. Ve acımız her dem taze.

https://gazetemanifesto.com/2020/unutmadik-gericiligin-27-yillik-seyri-devam-ediyor-369107/



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.07.2021- 02:27



2 Temmuz gününü unutma...
Ve 28 yıl önceydi...
Bir avuç şeriatçı, bir avuç yobaz,
Gözü dönmüş bir karanlığa bürünmüş,
sazımızı, şarkılarımızı yakmıştı...
Ve insanlarımızı...
Diri diri...
28 Temmuz gününü unutma...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.07.2022- 10:07


Sivas Katliamı'nın üzerinden 29 yıl geçti...

Sivas'ta 1993 yılında 33 aydın ve sanatçının şeriatçılar tarafından yakılarak katledilmelerinin üzerinden 29 yıl geçti.

Resim Ekleme

Bugün 2 Temmuz 2022... Bundan tam 29 yıl önce; 2 Temmuz 1993'te 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, Sivas'ta bulundukları Madımak Oteli’nde gericiler tarafından yakılarak katledildi.

Türkiye tarihine kara leke olarak geçen katliam öncesi 33 aydın ve sanatçı, Pir Sultan Abdal'ı anma etkinlikleri kapsamında Sivas'a gitmişti.

Etkinlikler öncesi gerici-şeriatçı güruhlar ise kentte bildiriler dağıtıp katliam çağrısında bulunuyordu.

2 Temmuz 1993 günü; çoğunluğu Alevi ve devrimci olan 51 kişilik grup, şeriatçıların katliam çağrılarının ardından Madımak Oteli’nde saldırıya uğradı. Grupta Aziz Nesin, Metin Altıok, Hasret Gültekin, Asım Bezirci ve Nesimi Çimen gibi tanınmış isimler de vardı...

"Laik düzen yıkılacak", "Yaşasın şeriat" sloganları eşliğinde otele yönelen saldırganlar, güvenlik güçlerinin gözleri önünde katliamı gerçekleştirdi.

Gerici grup, Madımak Oteli'ni "tekbir getirerek" ateşe verdi. Çıkarılan yangında 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, dumandan boğularak ve yanarak yaşamını yitirdi.

KATLİAMDA HAYATINI KAYBEDENLER

Sivas Katliamı'nda hayatını kaybedenler:

Muhibe Akarsu, Muhlis Akarsu, Gülender Akça, Metin Altıok, Ahmet Alan, Mehmet Atay, Sehergül Ateş, Behçet Aysan, Erdal Ayrancı, Asım Bezirci, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Muammer Çiçek, Nesimi Çimen, Carina Cuanna, Serkan Doğan, Hasret Gültekin, Murat Gündüz, Gülsüm Karababa, Uğur Kaynar, Asaf Koçak, Koray Kaya, Menekşe Kaya, Handan Metin, Sait Metin, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Öztürk, Ahmet Özyurt, Nurcan Şahin, Özlem Şahin, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Edibe Sulari İnci Türk, Kenan Yılmaz.

Resim Ekleme
DAVALAR SÜRÜYOR

Yargıtay 9. Ceza Dairesi katliamın 99 sanığı hakkındaki kararı bozdu. 1997’de sonuçlanan yeniden yargılamada, 38 sanığa idam cezası, 29 sanığa anayasal düzeni bozmaya yardım suçundan 7.5 yıl hapis cezası verildi. 14 sanığın beraati kararlaştırıldı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararı yeniden bozmasının ardından 2000’de sona eren üçüncü yargılamada, yeniden 38 idam kararı verildi. üç sanık 20, bir sanık 15, 13 sanık yedi yıl hapse mahkum oldu. İdam cezaları ise bu cezanın kaldırılması nedeniyle müebbette dönüştürüldü. İki firari sanıkla ilgili dava 10 yıl boyunca sürdü. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, iki sanığa isnat edilen “anayasal düzeni bozmaya kalkışmaya iştirak etmek” suçunun 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davayı ortadan kaldırdı.

ERDOĞAN KATLİAMIN FAİLİNİ "AFFETMİŞTİ"

Madımak Oteli’nde 33 aydını yakarak katleden ve saldırganların başında yer alan Ahmet Turan Kılıç, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Kılıç, 27 yıl boyunca boyunca hapiste kalmasının ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından "affedilerek" serbest bırakıldı.

Gerici yandaş medya tarafından "masum bir televizyon tamircisi" ve "Ahmet Dede" şeklinde haberleştirilen Kılıç, 87 yaşında öldü.

Resim Ekleme
YURDUN DÖRT BİR YANINDA ANMALAR DÜZENLENECEK

Katliamın 29. yılında da başta Sivas olmak üzere birçok kentte anmalar düzenlenecek. Sivas'ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği önünde sabah saat 10.00’da toplanılarak saldırının gerçekleştiği Madımak Oteli’ne yürünecek. Ankara’da ise Beşevler Metrosu’nda saat 17.00’de toplanılmasının ardından Anıt Park’a yürünecek ve saat 18.30’da miting yapılacak.

https://ilerihaber.org/icerik/sivas-katliaminin-uzerinden-29-yil-gecti-142414



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.07.2023- 07:51


Sivas Katliamı 30. yılında: Yaşamını yitiren aydınlar anılacak

Sivas’taki Madımak Oteli’nde 33 aydının gericiler tarafından yakılarak öldürülmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Hayatını kaybedenler, 2 Temmuz’un yıl dönümünde Sivas başta olmak üzere birçok kentte anılacak.

Resim Ekleme

2 Temmuz 1993’te, Sivas Madımak Oteli’nde 33 aydının gericiler tarafından yakılarak katledilmesinin üzerinden 30 yıl geçti. 2 Temmuz’da Madımak’ta hayatını kaybedenler başta Sivas olmak üzere birçok kentte anılacak.

Katliamın firari sanıklar yönünden devam eden davasında katliamın aydınlatılması ve tüm sorumluların cezalandırılması için adalet mücadelesi sürüyor. Firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karakaş hakkında devam eden davada bir sonraki duruşma 14 Eylül tarihine ertelenmişti. Ancak insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirilmemesi nedeniyle davanın zaman aşımına uğrama tehlikesi sürüyor. Katliamın 30. yıl dönümü olan yarın, davanın zaman aşımına uğraması gündemde.

Sivas’ta gerçekleşen katliamda Muhibe Akarsu, Muhlis Akarsu, Gülender Akça, Metin Altıok, Ahmet Alan, Mehmet Atay, Sehergül Ateş, Behçet Aysan, Erdal Ayrancı, Asım Bezirci, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Muammer Çiçek, Nesimi Çimen, Carina Cuanna, Serkan Doğan, Hasret Gültekin, Murat Gündüz, Gülsüm Karababa, Uğur Kaynar, Asaf Koçak, Koray Kaya, Menekşe Kaya, Handan Metin, Sait Metin, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Öztürk, Ahmet Özyurt, Nurcan Şahin, Özlem Şahin, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Edibe Sulari İnci Türk ve Kenan Yılmaz yaşamını yitirmişti.

PEN TÜRKİYE: SUÇLULARININ AFFEDİLMESİNİ AFFETMİYORUZ

Sivas Katliamı’nın 30. yıl dönümü ile ilgili PEN Türkiye tarafından yapılan açıklamada; “Yitirdiğimiz yakın arkadaşlarımızla beraber 35 canı saygıyla, özlemle anıyor, Madımak suçlularının affedilmesini affetmiyoruz” denildi.

PEN Türkiye’nin Sivas Katliamı’nın 30. yıl dönümü ile ilgili açıklaması şöyle;

“Sivas illerinde sazımız 30 yıldır çalınmıyor! Dillerinden Derin Anadolu’yu, Anadolu İrfanı’nı düşürmeyenler, bundan 30 yıl önce, 2 Temmuz 1993’de halkın tepkisi diye nitelemişlerdi 35 insanın yakılarak öldürülmesini!

Arif Sağ’ın “Sivas illerinde ömrüm çalınır” deyişi belki de bu acının, bu dile gelmez, dine yakışmaz, insanlığa sığmaz cinayetin en doğru tanımı. Faşizmin ve gericiliğin lümpenlerini, en alçak elemanlarını, aşağılık yaratıklarını tetikçi olarak kullandığı ve 35 canımızı bizden aldığı Madımak Oteli Katliamında bu ülkenin vicdanı olan şairleri, yazarları, müzisyenleri, tiyatrocuları, aydınları, öğrencileri, ezcümle halkın çocuklarını katlettiler.

Sonra da karşısına geçip seyrine baktılar! Öyle ya bu gerçek olamazdı, ancak seyirlik olabilirdi! Belki de eserleriyle gurur duydular, onur duyacak halleri yoktu ya! Bu topraklarda linç ilk kez mi oluyordu, hayır, fakat sonradan Cihatçı IŞİD tarafından gerçekleştirilen ve vahşet olarak ifade edilebilecek uygulamalardan biri, insanların sığındığı oteli yakma cüreti, vahşiliği, zalimliği ilk kez görülüyordu!

Gördük, hepimiz oradaydık çünkü, toplu cinayet devletin gözü önünde televizyondan canlı yayımlandı ve şimdi devletin eli Madımak davasını zamanaşımına uğratmaya, katilleri yaşlıdır, hastadır diye birer birer salmaya başladı!

PEN Türkiye olarak, yitirdiğimiz yakın arkadaşlarımızla beraber 35 canı saygıyla, özlemle anıyor, Madımak suçlularının affedilmesini affetmiyoruz!”

SOL PARTİ’DEN ÇAĞRI

Sivas’ta düzenlenecek anma törenine SOL Parti de çağrı yaptı. SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İlknur Başer, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “30 Yıl oldu. Ne canlarımızı unuttuk, ne de hesaplaşacağımız boğucu gerici karanlığı. Aydınlığa çıkış yolumuz Laiklik mücadelemizde saklı. Sivas'ın ışığı sönmesin diyerek #2TemmuzdaSivastayız” dedi.

https://www.birgun.net/haber/sivas-katliami-30-yilinda-yasamini-yitiren-aydinlar-anilacak-449629



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Katliama karşı Türkiye ayakta ayhan 7 3942 11.10.2015- 02:51
Konu Klasör 16 Mart 1978, İstanbul Üniversitesi katliamı... denizcan 7 6568 17.03.2023- 07:04
Konu Klasör Abdüllatif Şener üzerinden Kılıçdaroğlu CHP'si ve memleket ve sosyalistler... melnur 1 388 22.06.2023- 06:34
Konu Klasör Şili seçimlerindeki solun başarısı üzerinden sol dalga konusu... melnur 2 1441 27.12.2021- 23:10
Konu Klasör ''Bir Başkadır'' dizisi üzerinden Barış ve Türkiye gerçeği... melnur 2 2247 18.11.2020- 14:12
Etiketler   Sivas-Madımak,   Katliamının,   üzerinden,   yıl,   geçti.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS