İlhan Cihaner, CHP Genel Başkanlığı'na aday oldu: Sol siyasetle başarıya ulaşacağız
CHP Parti Meclisi üyesi İlhan Cihaner, hafta sonu yapılacak 37. Olağan Kurultayı'nda CHP Genel Başkanlığı'na aday olduğunu açıkladı. Cihaner, "Bizler partimizin demokratik bir örgüt ve yönetim anlayışı ile çağdaş, sol siyasetle başarıya ulaşabileceğine inanıyoruz" dedi
İlhan Cihaner, CHP Genel Başkanlığı'na aday oldu: Sol siyasetle başarıya ulaşacağız
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi üyesi İlhan Cihaner, partisinin 37. Olağan Kurultayı'nda Genel Başkanlık görevi için adaylığını açıkladı.
Açıklamalarında AKP'ye eleştirilerde bulunan Cihaner, "AKP yönetimi, ülkemizi düşürdüğü zayıflığın sorumlusu iken kendini kurtarmak için düşman üreterek kurtulmaya çalışıyor. Kendisini eleştiren ve karşı olana hain damgası vurmaya çalışıyor" dedi.
Kurultaya katılmamayı düşünen delegelere çağrıda bulunan Cihaner, "Lütfen bu tarihsel kavşakta kurultaya katılın" diye konuştu.
"Bizler partimizin demokratik bir örgüt ve yönetim anlayışı ile çağdaş, sol siyasetle başarıya ulaşabileceğine inanıyoruz" diyen Cihaner, "Bu ilkeleri, parti politikalarına dönüştürmeyi amaçlayanlardan birisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'na aday oldum" ifadelerini kullandı.
Cihaner'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"18 yıldır sürekli insanları birbirine düşman eden politikaları ile AKP; çocuk, kadın, yaşlı, kimlik ve hayat tarzı düşmanı bir iktidar kurdu. Çocuklar, kadınlar tecavüze uğruyor ve öldürülüyor. Yoksulluk ile yolsuzluk birlikte yayılıyor. Halka ise sadece yoksulluk düşüyor. Yetişmiş gençlerimiz geleceği yurt dışında arıyor.
AKP, düşman siyasetini dünya bile yaydı. AKP yönetimi, ülkemizi düşürdüğü zayıflığın sorumlusu iken kendini kurtarmak için düşman üreterek kurtulmaya çalışıyor. Kendisini eleştiren ve karşı olana hain damgası vurmaya çalışıyor. İşte bu koşullarda Cumhuriyet Halk Partisi 37. Kurultayı'nı yapacak. Bu açıklamalarda parti içi eleştirilerimi sınırlı tutacağım.
Partimiz kuruluşun ve kurtuluşun partisi olarak tarif edilmektedir. Bu nedenle yaptıkları veya yapmadıkları ile nasıl yaşayacağımızı belirtme potansiyeli vardır. Temel eleştirimiz partimizin bu potansiyelini yeterince verimli kullanmadığı yönündedir.
Öncelikle kurultayımızın pandemi koşulları ile düzenlenmesinin kurultayın verimli ve demokratik koşullarda yapılmasının önünden en büyük engel olduğunu vurgulamak istiyorum. Onur üyeleri ve partililerimizin katılamayacağı, katılımın sınırlı tutulacağı bir kurultay iktidar dinamizmini örgütümüze taşınamaz. Bize düşen bu kurultayı tarihsel önemine uyacak şekilde gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
DELEGELERE ÇAĞRI
Tam burada kurultaya katılmamayı düşünen delegelerimize bir çağrı yapmak istiyorum. Lütfen bu tarihsel kavşakta kurultaya katılın. Kurultayın yaşadığımız alt üst sonuçların muhasebesinin yapıldığı ülkenin temel meselelerinde doğrultunun tarif edileceği bir tartışma ortamından uzak yapılıyor olması.
Oysa kurultayda son yıllarda gerilimi yaşanan iki hattın tartışılması gerekir. Partimizin ana siyasi hattı ne olacak? Partimizin iç işleyişi ne kadar demokratik olacak? Bu tartışmaları elden geldiğince kurultay gündemine taşımaya çalışacağız.
Kurultayımız CHP geleneğini geleceğe taşıma görevi ile karşı karşıya.
>> Geçmişe dönmek için değil geleceği kurmak için.
>> Yurdumuzda ve dünyada ön şartsız barış için.
>> Eğitim, sağlık, beslenme, barınma, çalışma hakkı için.
>> Çocuk, kadın, yaşlı, engelli, LGBTi, her inancın her kimliğin her etnisitenin bir arada ve eşit yaşamalarının ön koşulu olan laiklik için.
>> İnsancıl bilim ve yaratıcı sanat için.
>> Özgürlüklerin koruyucusu olan bir adalet anlayışı için.
>> Irmaklarımızın, denizlerimizin, dağlarımızın, ormanlarımızın, hayvanlarımızın hakları için.
"CHP'NİN EN GÜÇLÜ ORGANI PARTİ MECLİSİ OLMALI"
Gelecek için bir CHP'ye ihtiyaç var. CHP'nin de ihtiyaç duyduğu şeyler var. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucu geleneği Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı'nın en zor günlerinde bile mücadeleyi kişilerle değil meclisle yürütmesiyle doğmuştur. Öyleyse bugün CHP'nin en güçlü yönetim organı Parti Meclisi olmalıdır. Liderin seçtiği Parti Meclisi değil, üyelerin seçtiği Parti Meclisinin temsilci liderlere ihtiyacımız var.
Liderin partisine değil halkın partisine ihtiyacımız var. Başta ön seçim olmak üzere parti içi demokrasi anlayışının güçlendiği bir anlayışa ihtiyacımız var. Liderin aldığı kararlara uyan milletvekillerine değil, üyelerin, delegelerin, milletvekillerinin karar alma sürecine katıldığı MYK ve Parti Meclisi'ne ihtiyacımız var.
Bizler partimizin demokratik bir örgüt ve yönetim anlayışı ile çağdaş, sol siyasetle başarıya ulaşabileceğine inanıyoruz. Bu ilkeleri, parti politikalarına dönüştürmeyi amaçlayanlardan birisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'na aday oldum.
"ÖNCE PARTİMİZİ, SONRA ÜLKEMİZİ DEĞİŞTİRMEYE TALİBİZ"
Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanlığı dünyayı değiştirebilecek bir durumdadır. Önce partimizi sonra ülkemizi sonrada dünyayı değiştirmeye talibiz.
Partide demokrasi, ülkede demokrasi. Partide özgürlük, ülkede özgürlük. Ülkede eşitlik, dünyada eşitlik. Asıl ihtiyacımız olan ise cesaret, cesaret, cesaret."
GENEL BAŞKANLIK İÇİN 4 ADAY YARIŞACAK
Koronavirüs salgını nedeniyle yedi ay ertelenen CHP 37'nci Olağan Kurultayı 25-26 Temmuz'da gerçekleştirilecek. Bilkent Odeon'da seyircisiz olarak düzenlenecek kurultaya bin 356 delege katılacak.
CHP Kurultayı'nda 60 kişilik Parti Meclisi (PM), 15 kişilik Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) ve 8 kişilik Bilim Yönetim ve Kültür Platformu (BYKP) belirlenecek.
Genel Başkanlık için Kemal Kılıçdaroğlu, Aytuğ Atıcı, Tolga Yarman ve İlhan Cihaner yarışacak.
CHP’de Genel Başkan adaylığı için parti tüzüğüne göre delegelerin yüzde 5’i olan yaklaşık 68 delegenin imzası gerektiği için adaylar kurultay günü resmileşecek.
KURULTAY İÇİN HAZIRLIKLAR TAMAMLANDI
Parti tarihinde ilk kez açık havada gerçekleştirilecek kurultaya yönelik hazırlıklar sona erdi. Bilim Kurulu'nun tavsiyeleri doğrultusunda sosyal mesafe kurallarına uyulacak, maske kullanımı zorunlu olacak. Maskeler, parti yönetimi tarafından dağıtılacak. Delegeler ve görevliler ateşi ölçülerek alana alınacak. Salonda dezenfektan bulundurulacak. Kurultayın yapılacağı alan sadece amfi tiyatrodan ibaret olmayacak. Bilkent Odeon’un fuaye ve bahçesi de düzenlenerek kurultay alanı olarak kullanılacak. Oy kabinleri bahçede kurulacak. Ayrıca sandık sayısı ve kabin sayısı artırılarak, her kabine 10 kişi düşecek şekilde bir düzenleme yapılacak.
İlhan Cihaner soL'un sorularını yanıtladı: Daha da tehlikeli olan Gelecek ve Deva ile yapılacak olası ittifak...
'Cumhuriyetin kazanımlarının sahiplenen, çağdaş ve sol bir siyasetle başarıyla ulaşabileceğimize inanıyoruz' diyerek CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıklayan Cihaner, soL'un sorularını yanıtladı. Parti yönetiminin bu tarifin karşısında yer aldığını belirten Cihaner, AKP’den koparak kurulan Gelecek ve DEVA Partileri ile yapılacak olası ittifakların büyük tehlike olduğunu söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyesi İlhan Cihaner, partisinin 37. Olağan Kurultayı'nda Genel Başkanlığa aday olduğunu açıkladı.
Cihaner, adaylık açıklamasında parti yönetimine yaptığı eleştiriler ve CHP'nin önümüzdeki dönemde izleyeceği olası yola ilişkin soL'un sorularını yanıtladı.
'Çok kesin ve net bir ifadeyle evet' Dün yaptığınız açıklamada CHP Genel Başkanlığı'na aday olduğunuzu açıkladınız. Açıklamada akılda kalan ifadelerden biri "Cumhuriyetin kazanımlarının sahiplenen, çağdaş ve sol bir siyasetle başarıyla ulaşabileceğimize inanıyoruz" cümlesi oldu. Bugünkü parti yönetiminin bu tarifin karşısında yer aldığını mı düşünüyorsunuz? Çok kesin ve net bir ifadeyle “evet”. Partinin politikalarındaki merkeze, sağa yönelen bakış açısının derinleşeceğine dair güçlü bir işaret olarak görüyorum. Bu tartışmaların yapılabilmesi için zemin hazırlanması gerekirdi, kurultayda öyle bir başlık yok. Kurultay öncesinde de bu tartışmaların yapılmasına izin verilmiyor. Doğrusu iktidar kurultayı ile uyumlu bir süreç yaşamıyoruz. Tabanımızdan gelecek belli eleştirileri de göze alarak şunu söylemek durumundayız. Toplumda, tabanımızda eleştirilen kararların neredeyse tamamı PM’ye rağmen alınmış kararlar. Dokunulmazlıklar, Ekmeleddin İhsanoğlu kararı, istikşafi görüşmelerdeki sürecin heba edilmesi, referandumdaki usulsüzlüklere sessiz kalınması, belediye seçimlerinde parti içi demokrasinin tamamen ortadan kaldırılmış olması, bunlar PM tarafından onumlanan şeyler değildi. Karar mekanizmalarının dışında alınan kararlar plebisit yoluyla PM’nin önüne getirildi. Bir sabah uyanıyoruz ki 15 milletvekilimiz falanca partiye gitmiş. Kuşkusuz çok önemli PM’den çıkacak sonuçlar ama belli bir politik hat üzerinde uzlaşan bir yapı oluşmazsa ki hep dağınık olmuştur, onun üzerinden bu eleştirdiğimiz sorunların çözülmesi çok mümkün görünmüyor.
'Daha kamucu, devletçi ekonomik yapı tarif ediliyor ama...' ‘Sol'dan kastınız tam olarak nedir bu başlığı biraz açmanız mümkün mü?
Genel Başkan dahil son zamanlarda birtakım makaleler yayımlanıyor. Daha kamucu, devletçi ekonomik hat tarif ediliyor. Ama bir Kemal Derviş özeleştirisine ihtiyaç var. Kemal Derviş neoliberal yıkımın şampiyonudur. Eğer bir eleştiri varsa bununla tutarlı bir hattın tarif edilmesi lazım. 15 günde 15 yasa yapıldı, bence tarımın, üretken ekonominin çöküşüne neden olan yasalardı bunlar. O miras ile hesaplaşmadan yeniymiş gibi bir şeyler söylediğinizde inandırıcılık sorunu oluyor. Dünyada ekonomik gidişat sosyal demokrasiyi de aşan bir sol bakış açısına ihtiyaç olduğunu gösteriyor. İşte 21. Yüzyıl sosyalizmi tartışılıyor, evrensel temel gelir tartışılıyor. Bu tartışmaların yapılması lazım. Madem ki biz bir partiyiz, bu tartışmaların kurultayda yapılması lazım. Aksi halde bugün ekonomiden sorumlu başkan yardımcısı özelleştirmeden yana olur, yarın gelen daha kamucu olur.
'Süper olağanüstü kurultay' Kongrenin sağlıklı yapılabileceğine, doyurucu bir tartışmanın yaşanabileceğine inanıyor musunuz? Biz bir kurultay yapacağız ama bu kurultay mı, çok emin değilim. Ben buna ‘süper olağanüstü kurultay’ diyorum. Kurultay dediğimiz şey coşkulu olur, tüzüğümüzde tanımlandığı tarifi ve geleneğimizde de olan şekliyle memleketin temel meselelerinin tartışılıp doğrultu belirlendiği bir kurultay olur. Dünya alt üst olmuş, kapitalizm, onun özgün görümümü olan neoliberalizm çökmüş ve biz bunları tartışamayacağız. Pandemide artık iyice derinleşen iklim krizi, nasıl nereye evrileceği beli olmayan finansal, ekonomik kriz, Türkiye’ye yansıması daha yakıcı, bunların tartışılmadığı bir kurultay bildiğimiz anlamda bir kurultay olmayacaktır. Sosyal mesafeye uyarak, yüksek sesle konuşmadığımız, broşür dağıtamayacağı, aday olmak isteyenlerin salona giremeyeceği, onur üyelerinin katılamayacağı bir toplantı yapacağız. Bu da iktidar kurultayı söylemiyle çok uyuşmuyor. Mücbir sebeplerle kurultay ertelenmişti, bu sebepler hâlâ devam ediyor.
'Daha da tehlikeli olan Gelecek ve Deva ile yapılacak olası ittifak' Mevcut parti yönetimi tarafından yeni Parti Meclisi'nin Gül-Davutoğlu ekibiyle daha uyumlu, en azından olası bir ittifaka itiraz etmeyecek şekilde oluşturulması için planlama yapıldığı söyleniyor. Sizin böyle bir gözleminiz oldu mu? Zaten Parti Meclisinin işlevini tam anlamıyla yerine getiremediğini az önceki sorunuzda ifade etmiştim. Elbette böyle kaygılarımız var. Bizim tabanımız yavaş yavaş sağ politikalara endoktrine oluyor ve çıkışın orada olduğunu düşünmeye başlıyor. Daha da tehlikeli olan, AKP’den koparak kurulan Gelecek ve DEVA Partileri ile yapılacak olası bir ittifaktır. Ben bunun oportünizmi de aşan etik bir sorun olduğunu düşünüyorum. AKP’ye karşı pozisyon aldı diye Türkiye’nin doğasını, insanlarını sömüren kişileri, sermayesini AKP emrine değil de bizim emrimize verdi diye birtakım figürleri kabul edebilir miyiz! O kadar da değil.
'Başka bir parti kurma düşüncemiz yok' Eğer seçimleri kaybederseniz başka bir planınız var mı? Bahsettiğiniz türden bir "sol" siyaset için başka seçenekler (yeni parti vs..) masada duruyor mu? Başka bir parti kurma gibi bir düşüncemiz yok. Biz her halükarda mücadelemize CHP içinde devam edeceğiz. CHP’nin tarihsel misyonu ve gelecek vizyonu bizim iddiamızın da temelini oluşturuyor.
İlhan Cihaner: AYM'ye giderek, tweet atarak AKP'nin hangi politikasına engel olabildik?
İlhan Cihaner CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'ndaki konuşmasında 'AYM'ye giderek, tweet atarak 18 yıldır hangi politikasına engel olabildik AKP'nin? Çıkışımız soldadır' dedi.
CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını duyuran İlhan Cihaner CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'nda, "Genel başkan ekonomiyi 'Yeni oluşacak demokrasi ittifakıyla düzelteceğiz' dedi. Şu andaki ekonomiyi batıran Ali Babacan ile mi yapacağız bunu arkadaşlar?" dedi.
Kurultayı canlı yayınlayan kanallar Cihaner konuşurken yayını kesti.
Cihaner'in açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:
"Şuradaki ciddiyetsizlik bile her şeyi gösteriyor. Genel Başkan gitmeseydi parti yöneticileri gitmeseydi bu salondan hiç kimse gitmezdi. Buradan selfie çekerek gittiler. Sözde tüzüğümüze göre demokrasimizin geleceği tartışılacaktı. Buradan bir karar çıkacaktı biz de geleceğimizi kuracaktık. Neredeler? Bu ciddiyetsizlikle nasıl iktidara gideceğiz. Bu bir tiyatro! En küçük ilçede bile divan başkanlığı üyesi için en güçsüz adaya bilgi verirdi.
Genellikle ben bağırarak konuşmam. Ben anlaşmadan yanayım. Burayı böyle görünce sinirlendim kusura bakmayın.
Genel başkanın saydığı maddeler içerisindeki, ekonomiyi 'Yeni oluşacak demokrasi ittifakıyla düzelteceğiz' dedi. Şu andaki ekonomiyi batıran Ali Babacan ile mi yapacağız bunu arkadaşlar? Bir başlık da dış politikaydı. Stratejik derinliğin sorumlusu kim? Davutoğlu, yeni ittifak ortağımız. Babacan, yeni ittifak ortağımız."
'AKP'nin hangi politikasına engel olabildik?'
"Genel başkan 13 madde saydı. Peki biz bunu nasıl gerçekleştireceğiz? AYM'ye giderek, tweet atarak, Meclis'te kapak yaparak. Hangi politikasına engel olabildik AKP'nin?
Beni asıl öfkelendiren şu oldu. Ben sızlanmam, yakınmam, ben mücadele ederim. Tek başına kalsam bile mücadele ederim. Bu imza toplamasında beni en çok rahatsız eden, sizlerin üzerinizdeki baskı. Siz imzayı kime verdiniz? Ekmeleddin'e verdiniz, dokunulmazlıklara verdiniz, savaş tezkeresine verdik. Bu politikaların sorunlarında sizin de payınız var.
Burada vereceğiniz kararla bu gidişatın daha derinleşmesine mi karar vereceksiniz, yoksa sahiden potansiyelimizi kullanarak iktidara mı karar vereceksiniz?
Hepinizden imza alındı. 100'ün üzerinde imzayla son iki güne girdik. Ve birçok arkadaşımız bizim ofise gelirken yoldan çevrildi. Belediye başkanlarının, o arkadaşlarımızı aşıyla işiyle tehdit edildiğini gördük.
O genel başkan yardımcılarını da biliyorum. Hepsinden hesap soracağız. Bir yoldaşını nasıl işiyle, aşıyla tehdit edersin sen? Bu alçaklıktır.
Şu an genel başkan 80 imzayla önerilecek. Sizin imzalarınız ne oldu arkadaşlar? Türkiye tarihinde ilk kez bir il kurultayda temsilsiz kalıyor. Niye Mardin'e temsilci yapılmadı?
Özet olarak tek bir şeye ihtiyacımız var; cesaret, cesaret, cesaret. Burada da azıcık cesaret gösterirseniz gerçekten iktidarı elde edecek bir dinamizmi yakalayabiliriz. Aksi takdirde AYM kapılarında olmuş bitmiş işlerin mücadelesini veren merkez sağa oturmuş bir yapıya dönecektir. Bir köşe yazarı dedi ki, 'CHP PM'sine belirlenecek üyeler Ali Babacan ile uyumlu çalışmaya göre belirlenecek'. Onun için orada da çok çok dikkatli olun lütfen. Partiyi yağmacı bir çizgiye getirilmek isteniyor. Çıkışımız soldadır, sosyal demokrasidedir."
İ.Cihaner kurultayda söz aldı. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere parti yöneticilerinin ve onları izleyenlerin salonu terk etmesiyle de sinirlendi, bağırdı çağırdı, parti yönetimine ve izledikleri siyasetlere veryansın ederek konuşmasını bir yerde sonlandırdı. Parti meclisine aday da olmadı. Sanırım bundan sonra CHP'de muhalif üye olarak varlığını sürdürecek.
Siyasette sanırım bir ilkedir; doğru şeyler yanlış zamanda söylendiğinde doğru sonuç vermez. Cihaner'in baştan beri söylediklerini böyle yorumluyorum. Parti yönetimine ve Kılıçdaroğlu'na yöneltilen eleştiriler daha alçak tonda söylenebilirdi. Sadece kurultayda yaptığı konuşmada değil, basına verdiği demeçlerde ve tv.lerde katıldığı oturumlarda yaptığı eleştiriler de bir hayli sert(ti)). Partinin son zamanlardaki ittifak politikasıyla da pek uyuşmuyordu. Son belediye seçimlerindeki başarı da göz önüne alındığında ittifaklar siyasetinin sürdürüleceği çok açık. Bu siyasetin parti tabanı tarafından da desteklendiği çok açıkken, Cihaner'in ''daha sol bir siyaset'' vurgusu ve Deva ile Gelecek partisi için karşı bir tavır sergilemesinin partide yankı bulması da beklenemezdi. Gereksiz ve zamansız bir çıkıştı. Ortaya çıkan resim sanırım hiç kimseyi memnun etmemiştir.
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin AKP'yi iktidardan etmesinin yolu tam da budur. Bir ölçüde sağcılaşacak, en önemli niteliği laiklikten tavizler verecek, yaklaştığı kitleleri ürkütmemek adına pasif bir siyaseti tercih edecek. Cihaner'in bütün eleştirilerine katılmamak mümkün değil. Sadece Cihaner de değil. Sosyalist solun da bu yöndeki eleştirileri yabana atılmamalı. Ne var ki, Kılıçdaroğlu ve yönetiminin bu eleştirilere kulak vermesi beklenmemelidir. Birincisi bu yönde bir değişiklik için zaman çoktan geçti, ikincisi böyle bir stratejik tavır Kılıçdaroğlu ve yönetiminin boyunu bir hayli aşan bir durumdur. Cihaner bu nedenle parti içinde eleştirilerini daha alçak sesle dillendirebilmeli ve içinde bulunulan koşullara uygun bir strateji geliştirebilmeliydi.
İlhan Cihaner: 'Sağ-sol kalmadı' demek aslında 'sol kalmasın' demektir
CHP içindeki 'Gelecek İçin Biz' grubundan, eski milletvekili İlhan Cihaner, CHP lideri, Kılıçdaroğlu'nun "sağ-sol kavramlarına karşı olduğunu" belirttiği sözlerine tepki gösterdi. Cihaner, "Solun tarihsel olarak haklı çıktığı bir dönemde iktidarı doğrudan doğruya sağa teslim etme çabasından başka bir şey değildir" dedi.
“Sağ ve sol kavramlarına karşı olduğunu” söyleyip “21’inci yüzyılın sorunlarını 18’in yüzyıl kavramlarıyla mı çözeceğiz? Nedir sağcılığın, solculuğun kriterleri? Solcular kamu adına çalışır. Sağcılar kamu adına çalışmıyor mu? Solcular fakire yardım eder. Sağcılar fakire yardım etmiyor mu?” diyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Gelecek İçin Biz Oluşumu”nun önde gelen ismi, CHP 24’üncü ve 26’ncı dönem milletvekili, hukukçu İlhan Cihaner’den tepki geldi.
Independent Türkçe‘ye konuşan Cihaner, mevcut parti yönetimiyle mevcut ayrışmalarının da zaten bu noktada yaşandığına dikkat çekti.
“YERİ GELİNCE DENİZ GEZMİŞ DİYORSUNUZ” Cihaner, şu ifadeleri kullandı:
“Topluma dair her türlü olgu, kavram önce dinamiklerini yaratır. Önce dinamik, vaka olarak ortaya çıkar, sonra tanımlanır. Sağ – sol dediğimiz ideolojiler de böyle oluşmuştur. Siz bu olguları yok etmeden ‘sağ-sol kalmadı’ diyemezsiniz. ‘Türkiye’de sağ – sol kalmadı, bunlar artık 18’inci yüzyılın kavramlarıdır’ demek aslında ‘sol kalmadı, sol kalmasın’ anlamına gelir.”
Sol ve sağı aynı koşullarda eleştirmenin yanlış olduğunu belirten Cihaner, “Ülkede ekonomik ve ideolojik anlamda bir ilişkiler bütünü varsa, o ilişkiler bir bütün olarak orada duruyorsa ve siz de aslında her ikisi de eşit koşullardaymış gibi “Sağ-sol yok” diyorsanız aslında var olan ilişkiler bütününden yana tavır almış oluyorsunuz. Bu durumda sağ-sol kalmadı diyenler her kimse aslında kalmaması gereken sol, doğru olan sağdır demektedir” dedi.
“Parti tabanında meşruiyetlerini sol kavramlardan, değerlerden alanların dışarıya karşı ‘Aslında biz solcu değiliz’ demesi ayrıca bir sorun” diyen Cihaner, “Böyle bir toplantıda sağ-sol kalmadı diyorsunuz yeri geldiğinde Deniz Gezmişler’in aydınlanma mücadelesinin ve laikliğin savunuculuğunu yaptığınızı söylüyorsunuz” diye konuştu.
“SAĞA DESTEK ANLAMINA GELİR” Tarihsel olarak solun savunduğu değerlerin haklı çıktığı bir dönemden geçildiğine işaret eden Cihaner, “İktidarın ‘kültürel iktidarımızı kuramadık’ dediği ve krizin bu kadar derinleştiği dönemde ‘sol kalmadı’ demek mevcut ilişkilerin devamını savunmak demektir. Nedir bu ilişkiler? ‘Yoksulluk, işsizlik, gençlerin, göçmenlerin sorunları devam etsin çözümü de sağ bulsun’ demek olur. Solun tarihsel olarak haklı çıktığı bir dönemde iktidarı doğrudan doğruya sağa teslim etme çabasından başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı.
“Dünyada yükselen bir aşırı sağ tehditten bahsedilirken, neoliberal ekonomilerin çöktüğü söylenirken, Türkiye’deki sağ iktidarın kendisini açık açık sağ olarak tanımlarken sadece sizin ‘sağ-sol kalmadı’ demeniz sağ değerlere, sağa ait toplumsal ilişkilere destek verdiğiniz anlamına gelir” diyen Cihaner, eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü:
“Ayrıca sağ- sol kalmadı kavramını yalnızca bizimkiler kullanıyor. Sağ partilerde sağ-sol kalmadı diyen yok” diyen Cihaner, “Geçmişlerinden ve savundukları değerlerinden övünüyorlar ve bunları savunarak oy toplamaya çalışıyorlar. Bizde ise birilerinin solun savunduğu değerleri göz ardı edip bir de ‘Sağ-sol karşıyım. Bunlar 18’inci yüzyılın kavramları’ demesi gizli bir sağcılığa işaret eder” yorumunu yaptı.
“CHP TABANINI SAĞA ÇEKME OLGUSU” “Sanayileşmenin başladığı dönemler ile günümüzdeki sınıfsal ilişkiler arasında tabii ki farklılıkların var ancak insanlık, halen solun savunduğu değerler üzerinden ileriliyor” diye konuşan İlhan Cihaner, “Siz grev hakkını savunan bir sağ parti gördünüz mü? Ya da savaşı savunan bir sol parti. Bir süreden beri CHP tabanını sağa çekme olgusu var ama bununla oy artıramadığınız gibi yoksulların umudu da olamıyorsunuz” dedi.
Dünyada eşitsizlikler var olduğu sürece solun da varolacağını vurgulayan Cihaner, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bazıları bunu görmüyor olabilir ve çözümün sağ politikalarda olduğunu düşünüyor olabilir. Bizim mücadelemiz her zeminde onlarla olacak”
Kılıçdaroğlu'nun ilk kongre konuşmasını ve tribünlerin ona verdiği desteği hatırlıyorum. Deniz Gezmiş pankartları, Ecevit kasketiyle neredeyse ''umudumuz Kılıçdaroğlu'' havasında karşılanmıştı. Öncesindeki ikili tartışmaları e özellikle Gökçek'le karşılaşmasındaki sakinliği ve kendinden eminliği ''Baykal'dan sonra farklı bir ses'' umuduna yol açmıştı. İlk anketlere de yansımıştı bu durum. CHP uzun zamandır ilk kez yüzde 30'ların üzerine çıkıyordu.
O zamanlarda ALİ Kırca bu ''kasketli Gandi'yi'' bir programa çıkarmıştı. Toplum için bir umut olabilecek bu yeni CHP liderini geniş kitlelere tanıtmak istemişti, belki daha da parlatmak istiyordu, bimiyorum, havadan sudan sorulara da Kılıçdaroğlu havadan sudan yanıtlar veriyordu. Sonra konu o malum ve bir hayli güncel soruya gelmişti, ''Kürt sorununu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?'' Baskıyla, yıldırmayla, öldürmeyle çözülmezmiş ama fabrikalar açarak Kürt gençlerini işsizlikten kurtararak bu sorun çözülebilirmiş. CHP'nin umudu bir başka bahara kaldı diye geçirmiştim içimden. Kılıçdaroğlu siyasetin S'sinden anlamıyordu. Söylediklerine ble inandığını sanmıyordum. Birileri kulağına fısıldamış o da tekrar etmişti.
Kılıçdaroğlu konusunda düşüncem hiç değişmedi. Siyasi ve ideolojik bir altyapıya sahip değil. Dürüst bir adam, emekli bir memur ve bence bir apartman yöneticiliğinin de üstesinden gelebilir. Eminim hak yemez, iyi ve güzel olduğuna inandığı bir düşüncenin peşinden de gidebilir. Ama o kadar. Sosyal demokrasi de, solu da, sosyalizmi de bildiğini sanmıyorum. Genel başkanlığa tepeden geldi ve iyi niyetle sürdürmeye çalışıyor. Burada eleştirilecek bir şey varsa, Kılıçdaroğlu'nun bu nitelikleri ve bu niteliklerden fazlasına sahip olmayan birinin yıllarca ve hala koca CHP'nin başında kalmasına izin veren CHP'li kadrolar mıdır?
Bir 80 öncesinin CHP kadrolarına bakıyorum, bir de 80 sonrasının! Televizyonlara birileri çıkıyor, bir akademisyen çoğunlukla ve altında CHP Genel Başkan yardımcısı veya danışmanı yazıyor. Siyasetin akademisyenliği aşan bir yanı olduğu bile CHP ve Kılıçdaroğlu tarafından anlaşılamamış.
Ama bir gerçek de altını çizelim, Kılıçdaroğlu CHP Genel başkanlığına geldiğinden beri ilk kez doğru bir hamle yapıyor. AKP'nin MHP ile ittifak siyasetine doğru bir yaklaşımla yanıt veriyor. İçerde İYİPle, dışarda HDP'yle ve Saadet, Demokrat, Deva ve Gelecek'le bir ittifak çabası Kılıçdaroğlu'nun en doğru siyasi hamlesidir. ''Madem CHP'yi bir iktidar seçeneği haline getiremiyor, büyütemiyor, AKP'den kopanlarla ve Erdoğan karşıtı sağcılarla bir araya gelir ve Erdoğan rejimini böyle yıkarım'' diyor. Yanlış mı, Erdoğan rejiminin bu strateji dışında sandıkta yenilgiye uğratma seçeneği var mı? Yok. O zaman yapılması gereken, kısa vadede bu stratejiyi de yıpratmadan farklı ve sol bir siyaseti gündem haline getirmekten geçiyor. Cihaner eleştirilerini bu kapsam dahilinde sürdürür ve bunu bir de kadro hareketi haline dönüştürürse CHP için olumlu bir çizgi yaratmış olur. Kılıçdaroğlu bence son bir seçime hazırlanıyor. Seçim sonucu ne olursa olsun, bu haliyle CHP Genel Başkanlığını daha fazla sürdüremez diye düşünüyorum.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
